Sözde Ermeni soykırımının dayatılmasından sonra...

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İsrail Devleti, Rothschild'in bir nevi özel mülküdür.

Hitler'in 1930'da söylemiş olduğu bir söz var: "İnsanlar benim gerçek kimliğimi hiçbir zaman öğrenmemelidirler. Nereden geldiğimi ve aile geçmişimi hiçbir zaman bilmemelidirler."

Bu sebeple olacak ki nazilerin haritadan sildiği ilk yerleşim alanı Döllersheim adındaki köydür. Hitler, Döllersheim'da tankların atış talimi yapacağını, bu araziyi o amaçla kullanacağını söylemiş ve bu köyü talan ettirmiştir. Fakat daha sonra Döllersheim'da tek bir tank bile atış yapmamıştır.

Neden?

Döllersheim, Hitler'in babası Aloys Hitler'in doğum kayıtlarının bulunduğu kasabaydı. Adolf Hitler'in babaannesinin mezarı ve belki de Hitler'le bağı bulunan birçok kişinin mezarı işte bu Döllersheim denen yerdeydi. Hitler bu mezarlığın yok edilmesi emrini vererek aynı zamanda tüm geçmişini ve tüm anılarını da kasıtlı olarak ortadan kaldırmıştır. Adolf Hitler'in babası Aloys Hitler'in babasının kim olduğu ise halen bilinmemektedir. Sadece ortada dönen "iddia"lar var o kadar.

Hayat tuhaf di mi?

Hitler ailesinin esas soyadı Schicklgruber'dir. Baba Aloys Schicklgruber 39 yaşındayken, hiçbir mahkeme kararı veya bürokratik işleme gerek kalmadan, soyadını durduk yerde Hitler olarak değiştirmiştir. Ve bu sayede Adolf Schicklgruber olarak doğacak çocuk, Adolf Hitler olarak doğmuştur.

Şimdi bu bilgiler doğrultusunda Hitler'in dedesi aha şudur diyemeyiz, fakat Hitler'in çok ilginç kişilerle akrabalığı olduğu ortaya çıkarsa şaşırmayın. "William Patrick Hitler" bizim Adolf Hitler'in yeğenidir, ve vakti zamanında Hitler'i şantaj edecek bilgisi vardı bu şahsın. Onun iddialarına göre Hitler'in dedesi bir yahudiydi. Ardından Adolf Hitler, bu şantajcı yeğenini yanına çağırır, cebine biraz para sıkıştırır ve sesi fazla çıkarsa başına bir şeyler gelebileceği uyarısında bulunur.

Sonuç ise şu: Hitler asla hasbelkader dünya tarihinde sivrilmedi. Hitler rastgele bir adam değildi. Özenle seçildi, yetiştirildi ve yükseltildi.

Neden mi?

Ey yahudileri öldürdü diye ona sempati besleyen şahıslar, burayı iyi okuyun!


Hitler'in diğer Polonyalılar, çingeneler vs ile beraber düzenli soykırıma tabi tuttuğu yahudiler, sadece masum sivillerdi. Hitler'den kaçabilen yahudiler ne yaptı dersiniz? Günümüzde İsrail Devleti'nin olduğu bölgeye göç ettiler. Kendilerini Rothschild'in sevgi ve şefkat (!) dolu ellerine attılar. Ve buna bağlı olarak 2. Dünya Savaşı'nın sonunda, Mayıs 1948'de İsrail Devleti resmen kurulmuş oldu.

Yahudilerin katliam emrini verenler, Hitler'i gizliden gizliye destekleyenler ise, yine bu yahudi elit bankerlerden başkası değildi.

1. Dünya Savaşı'nda Hicaz bölgesi ve Filistin, Osmanlı'nın elinden alınmıştı. Fakat burada kurulması amaçlanan yahudi devletinde yaşayacak yahudiler yoktu, yahudi nüfusu Avrupa'daydı.

2. Dünya Savaşı'nda kendilerini Hitler ve nazilerinden kurtaran yahudiler ise işte bu bölgeye göç ederek bir yahudi devletinin kurulmasını sağladılar.

Bu işlerin perde arkasındaki adam Rothschild adlı banker ve onun hem dostu hem rakibi olan elit ailelerdir. İsrail Devleti, Rothschild'in bir nevi özel mülküdür.

http://www.frmtr.com/garip-olaylar/4389634-yahudi-soykirimi-buyuk-bir-yalandir-3.html
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Yahudiler 19. yüzyılın ikinci yarısında devlet kurma çalışmalarına başladılar. Arz-ı mev’ut (vadedilmiş topraklar) üzerine devlet kurma çalışmaları ilk önce İngiltere’de görülür. 1848’de İngiliz hükumeti bir genelgeyle Filistin’deki konsoloslarını, Yahudilerin himayesine verdi. 1870’te Yahudi faaliyetlerinin merkezi İngiltere’den Rusya’ya geçti. Siyonist hareketlerin başına geçen Theodor Herzl, Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması için birçok çalışmalarda bulundu. Herzl, İngiltere gibi güçlü bir devleti arkasına alarak, gayesine ulaşma çabasındaydı. Siyonistler, devlet olabilmeleri için bir tarım sınıfına ihtiyaçları olduğunu fark ettiler, bununla birlikte Avrupa Yahudilerinin neredeyse tamamı ticaretle uğraşıyordu, Rusya'da ise tarımla uğraşan Yahudiler mevcuttu. Bu dönemde Rusya'da Yahudilere karşı -özellikle çiftçi Yahudileri içeren- pogromlar ismiyle bilinen bir dizi katliam yaşandı. Katliamlara maruz çiftçi Yahudilere, Siyonistler tarafından ülkeyi terk edip Filistin'e yerleşmeleri teklifi yapıldı. 1870 yılından itibaren çiftçi Yahudiler Filistin toprakları üzerinde tarımsal yerleşme merkezleri kurmaya başladılar. Bununla birlikte, Rusya'yı terkeden Yahudilerin birçoğu Avrupa'ya göçtü. 1870-96 yılları arasında Eretz Israel'de on yedi tarım kolonisi kuruldu.

I. Dünya Savaşı sonunda 2 Kasım 1917’de İngiltere dışişleri bakanı Arthur Balfour'un girişimiyle Balfour Deklerasyonu süreci başlatıldı. Milletler Cemiyeti 1920 yılında, Filistin üzerinde İngiliz mandasını tanıdı. Bundan sonra kurulan bir Yahudi bürosu İngiltere nezdinde Yahudi haklarını temsil etmeye başladı.

Bundan sonraki yıllarda Siyonistler dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış bulunan Yahudi topluluklarını -devlet kurabilmek için etkili bir nüfus oluşturmak gayesiyle- Filistin'e göçmeleri için ikna etme çabalarına girişti. Nazi Almanyası'nın 1930'lardan 1940'ların ortalarına kadar Yahudilere soykırım uygulamaya başlamasıyla Filistin’e büyük bir Yahudi göçü başladı. Filistin’deki Araplar bu göçe karşı koyduklarından İngiltere, Yahudi göçlerinin durdurulmasına karar verdi. Bunun üzerine Sion’a bağlı Askeri Yahudi Teşkilatı Hagana, Filistin’e göç konusunda İngiltere'nin aldığı bu kısıtlayıcı kararı protesto amacıyla silahlı terör eylemlerine girişti. Filistin yönetimi Nazi liderliği ile işbirliğine girişti. Bu amaçla Kudüs müftüsü Almanya'ya birçok ziyarette bulundu.

Filistin’e de gizli Yahudi göçleri düzenlenmeye başlandı. II. Dünya Harbi'nin müttefiklerin galibiyetiyle bitmesinden sonra, Filistin meselesi son safhasına ulaştı. İngiltere daha sonra Amerika’nın yardımını sağladıktan sonra, Filistin meselesini Birleşmiş Milletler'e götürüp, meselenin çözülmesini istedi. BM, Kasım 1947'de Filistin’in biri Yahudi öteki Arap olmak üzere iki devlet arasında paylaşılmasına karar verdi. Yahudiler bu karari kabul ederken Araplar reddetti. Kudüs şehrine ise BM denetiminde milletlerarası bir bölge statüsü tanındı. Bu çözüm Arapları tatmin etmedi. İsrail-Filistin Savaşı başladı.

14 Mayıs 1948’de BM paylaşım planı uyarınca David Ben-Gurion tarafından İsrail Devleti’nin kuruluşu ilan edildi. 24 saat sonra, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları saldırıya geçerek İsrail topraklarına girdiler.

1949 yılının ilk aylarında BM nezdinde İsrail ile onunla savaşan Arap ülkelerinin her biri (o dönemden beri İsrail’le müzakere masasına oturmayı reddeden Irak hariç) arasında doğrudan müzakereler düzenlendi ve bunların sonucunda bir ateşkes anlaşması imzalandı. Anlaşma uyarınca sahil şeridi, Celile ve tüm Necef İsrail’e, Yehuda ve Samiriye (Batı Şeria) Ürdün’e, Gazze Mısır yönetimine ve Kudüs'ün ise Eski Şehir'in de dahil olduğu doğu kısmı Ürdün’e, batısı da İsrail’e bırakıldı. İsrail'in Filistinliler ile olan gerginliği ise sürmektedir.

wikipedia
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
@hirahos araştırmanda doğru iz üzeresin.
Yahudi baronların Hitleri finansi açıdan desteklediği çokca dillendirilen şeyler.

Almanya da her senebu konuda belgeseller yayınlanır, orda kendileri söylüyorlar. Yahudiler hitleri desteklemiştir diye. Kimileri katliamlar için bu baronların Hitleri gaza getirdiği, sırf İsraile gitmelerini sağlamak için böyle yaptıkları da anlatılır.

Gaz odalarının içinde bulunduğu kampların, çoğu insan hep yahudilere yönelik olduğu sanır. Aslında bu yerler esir kamplarıdır, bu amaçlada inşaa edilmişlerdir. Buralarda çoğunlukla sovyet esirler olmak üzere almanlara esir düşen çeşitli ülkelerden esirler getirilir ve zorla çalıştırılır. Gaz odaları olayı savaşın ileri dönemlerinde olmuştur. Bu kampları naziler inşaa ettirmiştir algısada yanlıştır, bu yerler belediyelerin aldığı kararlar sonucu inşaa edilir ve işletilirdi.

Taa.. o zamandan almanlar ucuz iş gücüne meraklıymış. Türkleri neden almanyaya çalışmaya davet ettiklerini bu bilgilerden sonra daha iyi anladım. Deyim yerindeyse Almanyanın ekonomisi ucuz iş gücü sayesinde yükselmiştir demek yanlış olmaz.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Ermeniler, Yahudi çömezleri... Rol kaptılar. Aynı taktiklerle zengin olacaklarını sanıyorlar. Avuçlarını yalayacaklar.

Toprak isteme konusuna gelirsek... Rusların gazına gelerek Osmanlıya ihanet eden Ermeniler, kadın, çocuk, ihtiyar, hasta demeden Müslümanları katletmesinin bedelini çekmişlerdir. Ruslar, bolşevik ihtilalinden dolayı geri çekilince cıscıvlak ortada kalmışlardır. İşgaliclere destek olan, ihanet eden, Müslümanın canına malına kastedenin cezası ebediyen mahrum olmaktır. Ves'selam.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
AP Başkanı Schulz Başbakan Davutoğlu'nu aradı

Skandal karar sonrası Davutoğlu'nu arayan AP Başkanı, ben o toplantıda yoktum dedi. Davutoğlu ise Türkiye'nin kararı reddettiğini bildirdi.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
AB'ye sırtımızı dönüp İslam dünyasına ve doğu ülkelerine (Rusya, Hindistan, Çin vs.) bakacağız inşallah.

Kazakistan Yatırım ve Kalkınma Bakanlığı, Türkiye ve Kazakistan arasında toplam bedeli 800 milyon dolar tutan 19 ortak proje için anlaşma sağlandığını ayrıca 2,8 milyar dolarlık 25 ayrı iş girişiminin hayata geçmesinde de mutabık kaldığını duyurdu.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Her şeyde hayır vardır. Hdp'nin şişirilmeye çalışıldığı şu dönemde planlasan gerçekleşmeyecek zuhur etti...

Hdp'nin Ermeni hizmetçisi hatta kripto Ermeni oldukları net olarak ortaya çıkmış oldu... Cemaatçiler gönül rahatlığıyla
Hdp'ye oy verebilirler... Diyalogu ve yumuşak başlılığı çok severler neticede...

TBMM
Başkanı Cemil Çiçek ile AK Parti, CHP ve MHP parti grupları yaptıkları ortak basın açıklamasında, "Avrupa Parlamentosu'nun varoluş nedenini teşkil eden, savaş ve çatışma yerine barış, hoşgörü ve ortak geleceğin oluşturulması fikri hilafına benimsediği tarafgir yaklaşımını şiddetle kınadıklarını" bildirdiler.

BİLDİRİYE HDP İMZA ATMADI

TBMM'nin AP kararına tepki bildirisi yayınlandı. HDP imza atmadı.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Parlamentosu'nun '1915' kararına ilişkin, "Bu karar bizim için yok hükmündedir" açıklamasında bulundu.
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
ABD de 1915 kararların geçeceğini samıyorum..AB ile ilgili katılım müzakerelerinde 1915 olayların fasıl olarak açılması söz konusu dahi olamaz...

Fasıllarda sorunlar varsa çözülür misal kıbrıs ın birleşimi gibi...fasıllarda geçmiş tarih için kesin netice adına tarihçilerden kurulu belgelere dayalı envanterlerin nihayi mahkeme kararı önemlidir..

hukukta bir söz vardır...

Kişinin suçu tespit edilip doğrulanmadığı sürece kişi mahsumdur..

Ülkeler hatta parlamentolar üzerinden hertürlü karar alabilirsiniz ama unutulmasın ki bu kararlar sadece tek yanlı kararlar olur...kararların doğruluğu için söylemlerinizi masada ispatlayıp döküman ve argümanlarla kanıtlamanız gerekiyor yoksa kanıtlanmayan hiçbirşeyin hükmü Hukukta ve Demokraside Yok hükmünde dir...

Hukukta Yok hükmünden bahsedilen etmenin dillendirilmesi kararlar alınmasıda DEMOKRASİ ye aykırı bir kavramdır...

DEmokrasi Hukukun ve Ülkelerin bütünlüğünü ve Birlikteliğini ister

Eğer iddanız bu kadar yeterli ve kararlı ise Masada durmaktan ve Tarihi konuşmaktan neden kaçıyorsunuz?..

Dünyadaki en iyi çözüm;
Samimiyet esası üzerine kurulmuş, Doğrular üzerine oluşturulmuş verilen bir cevabın açığa çıkıp kendini gösterebilmesidir..

Böyle.
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Türkiye çok makul bir şey önerdi, tarihçilerden oluşan bir komisyonun kurulması ve burdan çıkan sonucu Türkiyenin kabul edeceği.

Daha ne desin Türkiye, madem tezinizin hakikatle örtüştüğünü iddia ediyorsunuz o halde komisyonu kabul edin işte . Davanızda haklıysanız bu size hiçbir şey kaybettirmezki.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Ermeniler, 523 bin Müslümanı Şehid Etti...

1910-1922 yılları arasında Ermeni çetelerin yaptığı katliamlar ortadayken kamuoyunda ermeni soykırımı yalanı konuşuluyor.


ermeniler_523_bin_musluman_turku_oldurdu_1429258275_6261.jpg


17 Nisan 2015


Sözde Ermeni soykırımı iddialarının gündeme geldiği bugünlerde başlatılan kara propagandanın bir yalandan ibaret olduğu gerçektir. Ama Ermeni çetelerinin bölge halkına yaptığı soykırımsa belgelerle ortaya konmuştur. Dünyada kendi topraklarda soykırıma uğrayan başka da bir millet yoktur. Ermeni çeteleri Doğu Anadolu’da 523 bin Müslümanı katletmişlerdir.

Bilhassa Birinci Dünya Savaşı'nda Rusların Bolşevik ihtilaliyle bu bölgeden çekilip ülkelerine dönmeleri neticesinde bu bölgede Ermeni çeteleri, gönüllü Ermeni birlikleri başta Erzincan olmak üzere, Erzurum, Van, Iğdır, Ardahan ve Kars'ta Müslüman ahaliye yönelik yoğun katliamlar yaptılar.

523 BİN MÜSLÜMAN KATLEDİLDİ

Erzurum'da 50 bin, Van'da 45 bin, Kars'ta 17 bin, Iğdır'da 15 bin, Erzincan'da 13 bin, Diyarbakır'da 12 bin, Muş'ta 10 bin olmak üzere birçok yerde toplam 523 bin sivil ahali, Ermeni çeteleri tarafından katledilmiş."

Erzurum Rus İkinci Topçu Alayı Komutanı Yarbay Twerdo Khlebov, hatıratında ve çektiği telgraflarda, "bölgede Ermeni çetelerinin Müslüman ahaliye yönelik katliamları" bir belge niteliğindedir.

Khlebov'un kendi hatıralarına kulak kabartalım:

"Hatta '27 Şubat gecesi Ermeniler bana geldiler, Karskapı bölgesinde 3 bin Müslümanı öldürdüklerini iftiharla beyan ettikleri zaman, masum, savunmasız insanların öldürülmesinin bir vahşet olduğunu' söylediğimde, bana 'Siz Russunuz, Ermeni milletinin ideallerinden anlayamazsınız' diye cevap verdiklerini" eserinde üzülerek ifade etmiştir. Khlebov, aynen 'Bizi Erzurum'daki görevimizden alınız. Ermeni eşkıyasının masum Müslümanları öldürmesine seyirci kalmamız mümkün değil' diye telgraf gönderiyor.

Başbakanlık Devlet Arşivlerinin açıkladığı 1910-1922 yılları arasında Ermeni çetelerin yaptığı katliamların tarih ve yerleri ile katledilen Müslüman sayısı şöyle:

1910 Muş (10 ölü),
21 Şubat 1914 Kars-Ardahan (30 bin ölü),
1915 Van (44 ölü),
1915 Van (150 ölü),
1915 Bitlis (16 bin ölü),
1915 Muş (80 ölü),
1915 Bitlis-Hizan (113 ölü),
1915 Van (5 bin 200 ölü),
Şubat 1915 Haskay (200 ölü),
Şubat 1915 Dutak (3 ölü),
Nisan 1915 Bitlis (29 ölü),
Nisan 1915 Muradiye (10 bin ölü),
Nisan 1915 Van (120 ölü),
Mayıs 1915 Van (20 bin ölü),
Temmuz 1915 Muş-Akçan (19 ölü),
Ağustos 1915 Müküs (126 ölü),
9 Mayıs 1915 Bitlis (40 bin ölü),
9 Mayıs 1915 Bitlis (123 ölü),
15 Ocak 1916 Terme (9 ölü),
1 Nisan 1916 Van-Reşadiye (15 ölü),
Mayıs 1916 Muş (500 ölü),
8 Mayıs 1916 Van-Tatvan (bin 600 ölü),
8 Mayıs 1916 Bitlis (10 bin ölü),
8 Mayıs 1916 Pasinler (2 bin ölü),
8 Mayıs 1916 Tercan (563 ölü),
11 Mayıs 1916 Van (44 bin 233 ölü),
11 Mayıs 1916 Malazgirt (20 bin ölü),
11 Mayıs 1916 Bitlis (12 ölü),
22 Mayıs 1916 Van (bin ölü),
22 Mayıs 1916 Köprüköy-Van (200 ölü),
22 Mayıs 1916 Van (15 bin ölü),
22 Mayıs 1916 Van (8 ölü),
22 Mayıs 1916 Van (8 bin ölü),
22 Mayıs 1916 Van (80 bin ölü),
22 Mayıs 1916 Van (15 bin ölü),
23 Mayıs 1916 Of (5 ölü),
23 Mayıs 1916 Trabzon (2 bin 86 ölü),
23 Mayıs 1916 Van (3 yüz ölü),
25 Mayıs 1916 Bayezid (14 bin ölü),
Haziran 1916 Van-Abbasaga (14 ölü),
Haziran 1916 Edremit-Vastan (15 bin ölü),
6 Haziran 1916 Satak-Serir (45 ölü),
6 Haziran 1916 Satak (bin 150 ölü),
7 Haziran 1916 Müküs-Serhan (121 ölü),
14 Ağustos 1916 Bitlis (311 ölü),
1919 Sarıkamış (9 ölü),
1919 Tiksin-Ağadeve (5 ölü),
1919 Nahçivan (4 bin ölü),
6 Ocak 1919 Zarusat (86 ölü),
21 Ocak 1919 Kilis (2 ölü),
22 Ocak 1919 Antep (1 ölü),
25 Ocak 1919 Kars (9 ölü),
26 Şubat 1919 Adana-Pozantı (4 ölü),
18 Mayıs 1919 Osmaniye (1 ölü),
13 Haziran 1919 Pasinler (3 ölü),
3 Haziran 1919 Iğdır (8 ölü),
Temmuz 1919 Sarıkamış (803 ölü),
Temmuz 1919 Kurudere (8 ölü),
Temmuz 1919 Sarıkamış (695 ölü),
4 Temmuz 1919 Akçakale (180 ölü),
5 Temmuz 1919 Kağızman (4 ölü),
7 temmuz 1919 Kars-Göle (9 ölü),
8 Temmuz 1919 Mescitli (4 ölü),
8 Temmuz 1919 Gülyantepe (10 ölü),
9 Temmuz 1919 Kağızman (6 ölü),
9 Temmuz 1919 Kurudere (8 ölü),
11 Temmuz 1919 Mescitli (20 ölü),
19 Temmuz 1919 Bulaklı (2 ölü),
19 Temmuz 1919 Pasinler (2 ölü),
24 Temmuz 1919 Kars-Kağızman (9 ölü),
Ağustos 1919 Muhtelif köyler (2 bin 502 ölü),
15 Ağustos 1919 Erzurum (153 ölü),
15 Ağustos 1919 Erzurum (426 ölü),
Eylül 1919 Allahüekber (3 ölü),
9 Eylül 1919 Ünye (12 ölü),
14 Eylül 1919 Sarıkamış (2 ölü),
Kasım 1919 Adana (4 ölü),
11 Kasım 1919 Kahramanmaraş (2 ölü),
6 Kasım 1919 Ulukışla (7 ölü),
7 Aralık 1919 Adana (4 ölü),
1920 Göle (600 ölü),
1920 Kars (3 bin 945 ölü),
1920 Haramivartan (138 ölü),
1920 Nahçivan (64 bin 408 ölü),
1920 Nahçivan (5 bin 307 ölü),
Şubat 1920 Kars civari (561 ölü),
1 Şubat 1920 Zarusat (2 bin 150 ölü),
2 Şubat 1920 Suregel (bin 150 ölü),
10 Şubat 1920 Çildir (100 ölü),
28 Şubat 1920 Pozantı (40 ölü),
9 Mart 1920 Zarusat (400 ölü),
9 Mart 1920 Zarusat (120 ölü),
16 Mart 1920 Kağızman (720 ölü),
22 Mart 1920 Suregel-Zarusat (2 bin ölü),
6 Nisan 1920 Gümrü (500 ölü),
28 Nisan 1920 Kars (2 ölü),
5 Mayıs 1920 Kars (bin 774 ölü),
22 Mayıs 1920 Kars (10 ölü),
2 Temmuz 1920 Kars-Erzurum (408 ölü),
2 Temmuz 1920 Zengebasar (bin 500 ölü),
27 Temmuz 1920 Erzurum (69 ölü),
Mayıs 1920 Kars-Erzurum (27 ölü),
Agustos 1920 Oltu (650 ölü),
Ağustos 1920 Kars-Erzurum (18 ölü),
15 Ekim 1920 Bayburt (bin 387 ölü),
20 Ekim 1920 Göle (100 ölü),
17 Ekim 1920 Pasinler (9 bin 287 ölü),
18 Ekim 1920 Tortum (3 bin 700 ölü),
19 Ekim 1920 Erzurum (8 bin 439 ölü),
26 Ekim 1920 Kars civarı (10 bin 693),
Ekim 1920 Aşkale (889 ölü),
1 Aralık 1920 Kosor (69 ölü),
3 Aralık 1920 Göle (508 ölü),
4 Aralık 1920 Kosor (122 ölü),
4 Aralık 1920 Kars-Zeytun (28 ölü),
4 Aralık 1920 Sarıkamış (bin 975 ölü),
6 Aralık 1920 Göle (194 ölü),
7 Aralık 1920 Kars-Digor (14 bin 620 ölü),
14 Aralık 1920 Sarıkamış (5 bin 337 ölü),
29 Kasım 1920 Zarusat (bin 26 ölü),
Aralık 1920 Erivan (192 ölü),
1921 Nahçivan (12 ölü),
1921 Bayburt (580 ölü),
1921 Arpaçay (148 ölü),
1921 Karakilise (6 bin ölü),
1921 Karakilise ( 6 bin ölü),
Şubat 1921 Zenibasar (18 ölü),
21 Kasım 1921 Pasinler (53 ölü),
21 Kasım 1921 Erzurum (bin 215 ölü),
1918 Hınıs (870 ölü),
1918 Tercan (580 ölü),
Mart 1922 Kahramanmaraş (4 ölü)

Serkan Üstüner / Haber7.com

 

levent48

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2012
Mesajlar
3,518
Tepkime puanı
142
Puanları
0
Avrupa ve Birleşmiş milletler 100 yıl öncesini bırakıp 20 yıl önce Sırp kasaplara teslim ettikleri Bosnalıların hesabını versinler...

Toprak mı istiyorlar?...Buyursunlar gelsinler...Bekliyoruz...

Tazminat mı istiyorlar?..Onun yolu yok...Laheyde karar çıkartırlar yaptırımı olmaz siyasi olur....Zaten dünya piyasası alt üst iyice karışır ortalık...Bu sefer herkes herkesten tazminat istemeye başlar Türkiye'ye kurdukları tuzağa

Gazze için,

Vietnam için,

Bosna için,

Afganistan için,

Irak için.

Grozni için,

Dağıstan için,

Ukrayna için,

Uygur için,

Arakan Myanmar için,

Ruanda için,

cezayir için,

dünyanın yarısı düşer...
 

iqra

Asistan
Katılım
1 Nis 2015
Mesajlar
251
Tepkime puanı
17
Puanları
0
kendi ailemden duyduklarımdan sadece biri; kendi memleketimizin köylerinden birinde ermeniler camışların kuyruğuna bir bezi sararak ateşe verir onları ahırlara sıkışa sıkışa doluşturdukları kadın erkek çocuk müslümanların içine salarlarmış. ezilerek yanarak can verdirirlermiş. yaşanan olaylardan sadece bir örnek.
din düşmanları türkiyeye yükseldiği ve tamamen bağımsız olmasına ramak kaldığı şu önemli dönemlerde kusur bulmak, engel çıkarmak için her türlü hileye başvuruyorlar, zeytinyağı gibi üste çıkıyorlar. demirtaşta ermeni olacak ki onları savunuyor. insan muhalefet olacağım diye bu kadar küçülmez. yüz yıl önce yaşanmış olaylara bu kadar duyarlı olan bu yufka yürekli papa şu an halen devam eden savaşlara neden engel olmuyor. geçen senelerde kimyasal silahlarla can veren çocukları neden savunmuyor. Neyse cehennemin dolması lazım bunun gibilerle.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
ABD'deki Ermeni Ulusal Komite Başkanı Aram Hamparian'dan Selahattin Demirtaş'ın sözde Ermeni soykırımı hakkındaki sözlerine destek geldi...
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
1915 Ermeni olaylarının Büyük Felaket yarattığı süreçlerde zamanın acziyetleri ve şartları ele alınıp değerlendirildiğinde bu tür süreçlerin hukuk ve demokrasi bağlamı bütünlüğünde değerlendirilmesi, işleyen demokrasi zincirinin halkaları ve bütünlüğü adına büyük önem taşımaktadır ..1915 olaylarında Yaşamlarını kaybedenler için büyük üzüntü duymaktayız...

ABD de çıkacak metin aynı buna yakın benzer olacak diye düşünüyorum...

ABD de Ermeni iddaları bu zeminde kalıp en azından bu dönem adına ileriye gitmeyecek...(şahsi fikrim)
-------------------
herşeye bir çizgi çekelim...

Dünyada hiçbir devlet yada hükümet geçmiş zamanlarda akkaşık süt temizi değil ....

Hukuka dayanmadan aldığınız her netice maalesef dünyanın Barışına ve istikrarına darbe vurmaktadır ...

Dünyaya gelmiş 4 Kutsal Metin ve Din İnancı ...

İnsanlar arasında hükmün adaletli, eşit ve hak üzerine yapılmasını hükmederken aramızdaki ilişkilerimizde sevgi, samimiyet ve doğru yol üzerinde olmamız gerektiğini ifade eder...

Evet bugünlerin dünyasında belki tek yanlı parlemantolarınızdan kararlar alıp geçirebilir hatta yargılamadan bir milleti kader mahkumuda ilan edebilirsiniz ama şu bir gerçek ki hayat her daim insanın isteği doğrultusunda ilerlemez..

Böyle.
 
Üst