Konuyu esastan tartisalim.
Islam dininin temel kaynaklari Kuran ve Sünnettir. Peygamberimizin Veda Hutbesinde "bunlara uydugunuz takdirde asla sapmazsiniz" dedigi de budur.
Tasavvuf'a göre bunun yaninda baska bir kaynak daha vardir. O da; Allah'in vasitasiz olarak bir takim bilgileri kesfi bilgi adi altinda, seyhin kalbine ilham ve ilka etmesidir. Allah melek vasitasiyla peygambere vahyedebiliyorsa, seyhe de pekala bu sekilde bir bilgi verilebilir, bazi özel (!) kullariyla iletisim kurabilir, diyorlar.
Her ne kadar önce Kuran ve Sünnet sonra kesfi bilgi gelir diyor olsalar da, devasi tasavvuf külliyatina baktigimizda bunun böyle olmadigini cok rahatlikla görebiliyoruz. Tasavvuf her ne kadar Islam'in bir takim unsurlarini bünyesinde barindirsa da bu unsurlari kesfi bilgi adi altinda asil anlamlarindan saptirmis ve mistik bir düsünce sistemi gelistirmislerdir. Iste sadece seyhlerin vakif olduklari, avamin anlamayamayip sadece tasdik etmekle mükellef kilindiklari sapkin bir anlayis.
Kesfi bilginin dogrulanmasi mümkün degildir arkadaslar. Inancin temeli bilgidir ve bu bilgi tutarli olmak zorundadir. Aksi halde aynen tasavvufta oldugu gibi bu bilgi, bilgi olmaktan cikar hezeyana döner. Unutmayalim ki Allah zannin her türlüsünü yasaklamistir. Din ciddiyet ister, öyle "benim kalbime geldi, Allah benimle konustu, peygamber bana rüyamda anlatti" vs gibi sacma sapan ucuk kacik seylere itibar edilmez.