Tatil Fikrine Yönelen Kalbim

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,307
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Tatil Fikrine Yönelen Kalbim


Tatilindeyim. Bir kelime olarak sanırım hep aynı şeyi hissederiz değil mi? Deniz kenarında, dertsiz, tasasız, düşüncesiz bir başka âlemdeymiş gibi bir yer seçer ve sadece gündüzleri yüzmeyi ve geceleri ise eğlenmeyi isteriz. Yemek derdinden uzak, müzik ve danstır geceleri yürünülen plaj alanları… Dalgalar geçmişten bir parça, zihnimizden geçer gider, bir kulaktan girip diğer kulaktan çıkarcasına!

Peki, tatil gerekli midir?

Hem hayır hem de evet diyeceğim bir cevap… Tam ortadayım. Çünkü çalışan insan parıldar, çalışmayan insan paslanır-çürür. Tatil bir nevi değişimdir ama insanı kendine yabancılaştıran, hep alıştığından uzak bir paylaşımdır. Geçici heyecanların uyarıcı gibi göründüğü sanal bir kandırmacadır insan kalbinde.

Doğrusu tatil gelenekselleşmiş ve bu anlattığıma itirazı olacaktır her kimsenin. Hani bir yıl boyunca hayal edilerek gelinen bu noktayı kimsenin elinden çıkarması mümkün değildir. Sigara içenin sigarayı bırakmaması, içki içenin âlemlerinden vazgeçmemesi, kumar oynayanın yasakları delip- hatta Las Vegas’a kadar gitmesi gibi… Kişiler çalışmaya karşıdır, çünkü emeklilik ideal bir istektir. Zamanı geldi mi çalışmayacak, yan gelip gezip tozacak bir yaşantı, yaz tatillerinin kısacık izleridir. Oysaki insan ömrü akan bir ırmak gibidir. Ne zaman ırmak akmazsa-çalışmazsa kurur. Geride toz toprak ve çöl bırakır. İnsan çalıştığı surette, dünyaya tutunur ve sağlıklıdır.

Peki, tatilden ne anlamalıyız? Belki çalıştığımızda fırsatımız olmayan alanlara dikkatimizi odaklayıp, onları öğrenmeye ve denemeye çalışmalıyız. Okuyamadığımız kitapları, gezemediğimiz yerleri, göremediğimiz dostları ziyaret etmek gibi.

Okullar tatil oldu. Çocuklarımız üç ay boyunca okulun getirdiği yoğun programdan uzaklaşmış oldular. Çocuklara bıraksak, sokaktan içeri girmedikleri ve oyundan başka gözlerinin görmediği bir tabloyu yaşıyorlar. Çocuktur elbette oyun oynamalılar ama öğrenme çağında olmaları nedeniyle, çok kitap okumalılar, dinlerini öğrenecekleri ve yaşayacakları öğretileri elde etmeliler. Bunun için parası olanlar yaz okullarını tercih ediyorlar son zamanlarda. Ama bu programlar genellikler, eğlenceye dayalı-satranç öğrenme-pinpon oynama-yüzme-futbol oynama… Gibi şeylerdir! Ebeveyn çalıştığı için bir nevi emniyet ve kurtarıcı yerlerdir.

Çocuğun gıdasına dikkat ettiğimiz gibi maneviyatına da özen göstermeliyiz. Gelecekte büyümüş ve içindeki ruhsal hastalıklardan sıyrılmış bir gençlik görmek istiyorsak, imani hakikatlerin onlara öğretilmesi şarttır. Kur’an öğrenmeye, namaz kılmaya teşvik ve sünnet bilgisini anlayabilecekleri kaynakların satın alınarak, okunmasına ön ayak olmalıyız. Diğer yandan çok fazla sıkmamak şartıyla başlayacakları yeni yıla hazırlık amacıyla dersleri ile ilgili testleri çözmelerini sağlamak gerekir. Bilinmeli ve anlatılmalı ki, her an bir insan için çok kıymetlidir ve bir şeyler kazanılarak harcanmasına özendirilmelidir.

Dünyanın bazı ülkelerinde bizim ülkemiz gibi çok uzun süren bir tatil dönemi yoktur. Tatiller 2 hafta gibidir ve ders yılı hemen başlar. Dönem bizim ülke gibi 2 değil 4-5’tir.uzun bir tatil dönemi ister istemez çocuklarımızı tembelleştiriyor. Okullar açıldığında ise yoğun tempoları onları bıktırıyor okula gitmekten. Bu sorun siyasi temelde aşılabilir diye umuyorum gelecekte!

Tatil, insanı dinden ve imani icraatlardan uzaklaştıran bir an gibi görünmemelidir. Öğrenmekten ve çalışmaktan uzaklaştırmamalıdır. İnsanı tembelliğe değil, çalışkanlığa doğru yöneltmelidir. Aslında bu tatil fikri ecnebilerden bize yansıyan bir portedir ve dinlerinin gereğidir. Bizim dinimizde emeklilik ve tembellik yoktur. Ne sıcaktan nede soğuktan şikâyet edilmez. Her şeyi yaratan Allah ne verdiyse kulu için rahmettir. Eğer ufkumuzu ecnebilere doğru değil de, Allah’ın nasihat ve farzlarına doğru yöneltirsek hayatta hep kazanan ve güçlü kalan insanlar olacağımız kesindir.

Lütfen çevremizi seyrederken yanlış görüntü ve ön yargılardan uzaklaşalım. Gerçeği iman ettiğimiz dinin kaynağından öğrenip yaşama dönüştürelim. Okuma alışkanlığımız olsun. Okuyan insan paslanmaz. Şu an ailemi ziyaret nedeniyle Kuşadası’ndayım ve deniz kenarında güneşlenen yabancıların sıcağa rağmen okudukları kitaplarına özeniyorum. Bizimkilerin gözleri ise oynaş ve eğlencede… Hiç olmazsa tatildeyim dediğimizde birazcık kitap okuyabilelim. Taklitçi değil tenkitçi olalım ve nefsimizi şer yollara gitmekten kurtaralım.

Saffet Kuramaz
 
Üst