The Economist : Demokrasi Laiklikten Önemli

zaman

Asistan
Katılım
3 Eyl 2006
Mesajlar
520
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Anayasa Mahkemesi’nin AKP hakkındaki kapatma dâvâsını kabul etmesi “tehlikeli bir hata” olarak yorumlandı. The Economist dergisi, başyazısında, Türkiye’de uzun sürecek bir krizin önlenmesi için yeni bir anayasanın gerektiğini savunurken, “Türkiye, sadece demokrasinin laiklikten daha önemli olduğunu göstererek gerçekten modern bir Avrupa ülkesi haline gelebilir” görüşünü dile getirdi.

İngiliz The Economist dergisi, son sayısındaki başyazısında, AKP hakkındaki kapatma davasını değerlendirdi ve davanın “tehlikeli bir hata” olduğu görüşünü savundu.

Modern bir demokraside beş yılı aşkın bir süre iktidarda olan ve sadece dokuz ay önce yeniden seçilen bir partinin yasaklanmasının “acayip” bir fikir olduğunu kaydeden dergi, buna karşın Türkiye’de daha önce birçok partinin kapatıldığını belirterek, Refah Partisi'ni örnek gösterdi.

Ancak bugün Türkiye’deki koşulların çok değiştiğini, AKP’nin Refah Partisi'nden daha ılımlı olduğunu, büyük bir parlamento çoğunluğuna sahip bulunduğunu belirten dergi, AKP’nin siyasi ve ekonomik alanlarda attığı adımlara dikkat çekti.
The Economist, Atatürk’ün laik geleneğinin, nüfusunun çoğu Müslüman olan bir ülkede liberal demokrasinin korunması için en iyi yol olduğunu kanıtladığını, ancak AKP’nin bu geleneğe sadık kalmayı taahhüt ettiğini belirterek, türban yasağının kaldırılmasının şeriat hukukuna yol açacağını savunmanın “saçma” olduğunu yazdı.

-AB REFORMLARI İSLAMCI CUMHURİYETİ İMKÂNSIZ KILIYOR-

AKP’nin Türkiye’nin AB üyeliğine hazırlık olarak Meclis'den çıkartmağa söz verdiği reformların İslamcı bir cumhuriyetin kurulmasını imkânsız kılacağını belirten dergi, Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin kararına dikkat çekerek, AKP’nin yasaklanması ihtimâlinin bulunduğu görüşünü dile getirdi.

Uzun sürecek bir krizin önlenmesi için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran yeni bir anayasa planını öne alması gerektiğini savunan dergi, şunları yazdı:

“AKP, parlamentoda beşte üç çoğunluğuna sahip. Bu nedenle bir referandumda onaylanacak değişiklikler önerebilir. Türkiye, sadece demokrasinin laiklikten daha önemli olduğunu göstererek gerçekten modern bir Avrupa ülkesi haline gelebilir.”

NETGAZETE
 

missilo

Asistan
Katılım
16 Ağu 2006
Mesajlar
914
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
izmir
Demokrasi olmadan Laiklik olmaz...Laiklik olmadan Cumhuriyet,Cumhuriyet olmadan düzen olmaz...
Laiklik ve Demokrasi bu ülkenin değişmez ikilisi olmalı..
SANIYORSAM ÜLKE İÇİN EN HAYIRLISI BU ŞEKİL...
 

zaman

Asistan
Katılım
3 Eyl 2006
Mesajlar
520
Tepkime puanı
2
Puanları
0
BİZ DEMOKRASİYİ LAİKÇİLERİN ELİNDEN BİR KURTARALIM, LAİKLİK KANUNLARLA ZATEN TEMİNAT ALTINDA.
 

missilo

Asistan
Katılım
16 Ağu 2006
Mesajlar
914
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
izmir
BİZ DEMOKRASİYİ LAİKÇİLERİN ELİNDEN BİR KURTARALIM, LAİKLİK KANUNLARLA ZATEN TEMİNAT ALTINDA.
korumak için çalışıp bir yerlere gelmek gerek...yeni nesiller umarım çok çalışırlar...üst mevkilere mevzilenirler.
 

oguz

Yeni
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
36
Puanları
0
BİZ DEMOKRASİYİ LAİKÇİLERİN ELİNDEN BİR KURTARALIM, LAİKLİK KANUNLARLA ZATEN TEMİNAT ALTINDA.

Laiklerin elinden kurtulalımda daha sonra daha azgınına uğramayalım
 

zaman

Asistan
Katılım
3 Eyl 2006
Mesajlar
520
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Laikçilerin antidemokratik baskılarından kurtulacak bu millet. Son yaşanan olaylardan daha beteri azgını ne olabilirki?
 

oguz

Yeni
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Laikçilerin antidemokratik baskılarından kurtulacak bu millet. Son yaşanan olaylardan daha beteri azgını ne olabilirki?

ne olayı hayırdır kan gövdeyimi götürdü yoksada bizimmi haberimiz yok
 

Mihenk

Asistan
Katılım
7 Ara 2006
Mesajlar
338
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ha iran ha Türkiye aynı; Ülkemizde kendini laikçi olarak tanımlayan laik militanlar Türkiyeyi dinsizleştirmek için çaba sarfediyor, İran yönetimi ise herkesin islami kurallar dahilinde yaşamasını talep ediyor.

İkisinde de zorlama ve baskı mevcut.

 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Demokrasi’nin faziletleri üzerine konuşulur durulur Türkiye’de ve iktidar değişikliğinin halkın iradesiyle olduğu söylenir ama bu iktidarların‚ iktidarsızlığa mahkûm edildiğinden, söz edilmez, yapılan bunca darbelerin ortaya bir güdümlü demokrasi çıkardığı itiraf edilmez.

Demokrasi mi önce gelir, laiklik mi? diye soru sorarlar ve laikliğe öncelik tanır darbeci zihniyet. Böylecede halkı laiklik adına esir aldıklarını zannederler.

Halk; başına laiklik yularını geçirirse , demokratik hakkını kullanabilir..

On yılda bir, devlet içindeki kadrolarının yenilemek adına darbe yapanlar işte yine iş başında ve demokratik bir ortamda oluyor bunlar laiklik adına.
 

Sayha

Asistan
Katılım
19 May 2007
Mesajlar
306
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Sömürge modeli laiklik

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt dinî konuların istismar edildiğini söyleyerek “İrticâî unsurlar, laiklik karşıtı faaliyetlerini, vakıf, dernek gibi bir takım legal oluşumlar vasıtasıyla yurt içinde ve dışında sürdürüyor”1 dedi. Askerî cenahta sık sık tekrarlanan bu söylemlerin anlamı ne? Çağdaş ve modern bakış ve anlayış açısından hiçbir anlam taşımaz! Zira, asker dinî konularda uzman değil!

Gelelim laiklik meselesine: Devletin, başta din ve vicdan hürriyeti olmak üzere bütün hak ve hürriyetlerin şemsiyesi olmasıdır. Dolayısıyla dini devlet, devleti de din işlerine karıştırmamaktr. Buna göre, kimse, kimsenin işine, inancına karışmayacaktır.

Bu tanımlamaya göre bakarsak, ülkemiz laik mi? Adam gibi bir anayasamız, kanunlar olmadığı, devlet organlarının görev ve selâhiyetleri netleşmediği gibi, laiklik konusu da içler acısıdır.

Avrupa’da doğup dine, dindara veya ateistlere nötr kalan laiklik, neden ülkemize “jakoben”ce yansımış, âdeta dini ortadan kaldıran bir unsur olarak kullanılmıştı?

Fransız İhtilâl-i kebîrinin tesirinde kalan Osmanlı aydınları ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucuları, bâtıl bir kıyas ile, “Batı laik oldu, dini terk etti, ilerledi; biz de dini terk edelim ve terakkî edelim” mantığıyla hareket ederek, dine savaş açtı.

Hattâ, Protestanlığı millete kabul ettirmek için bir hey’et teşkil bile edilmişti.2 Türkiye’de Cumhuriyet’in ilânından sonra çok şiddetli bir laikleşme, sekülerleşme süreci yaşanır. Ve laiklik, manasının tam tersi işletilir: İslâmiyet devletleştirilip millîleştirildi. Diyanet, ardından imam hatipler ve ilâhiyat fakülteleri açıldı.

Atatürk, dindar değildi; fakat kısa sürede dini yok edemeyeceğini anladı. Ve çözüm olarak dini kontrol eden devlet kurumları kuruldu. İslamî söylem devletin tekelinde olmalıydı. Mustafa Kemal’le Emile Combes’u karşılaştırdığımız zaman; Mustafa Kemal, Cumhuriyet’in dini kontrol etmesi gerektiğini düşünürken, Combes, din ve devlet arasındaki kordonu tamamen kesmek istedi.

Türkiye’deki laiklik, sömürge modeli. Mustafa Kemal’in, din ile ilgili söylemine bakarsanız, sürekli medeniyetten bahsettiğini görürsünüz. Ve, Fransa’da da laik okulun kurucusu Jules Fery’ninkiler başta olmak üzere sömürgeciliği meşrûlaştıran söylemlere baktığınız zaman neredeyse kelime kelime aynı söylem: Dinin modernleştirilmesi ve reforme edilmesi lâzım. Devletin kontrolünde olmalı. Mustafa Kemal de, İslâm için aynı şeyleri düşünüyordu. Ama bir dini “medenî” yapmak için, onu serbest bırakamayız. Devlet denetiminde olmalı anlayışı.

Fransa’nın, sömürgesi Cezayir’de uygun gördüğü laiklik uygulaması, İslâm dünyasında Nasser, Burgiba ve Baas tarzı yönetimler için model oldu. Türk ve sömürge modelini uyguladılar. Bugün birçok İslâm ülkesinde, halkların İslâm üzerinden kendini ifade etmesi, devletlerin oluşturduğu bu İslâm tekeliyle açıklanabilir.3

Sonuç şu: Müslüman ülkelere sömürgeler laikliği… Türkiye, Mısır, Cezayir, Tunus gibi ülkelerde ise laiklik, dinin kontrol altına alınmasıdır. Buralarda uygulanan laiklik, jakobendir, baskıcıdır. Devlet ne kadar izin verirse, o kadar dindar olunabilir!..

ALİ FERŞADOĞLU
 

şifa_

Doçent
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
551
Tepkime puanı
0
Puanları
0
'Laiklik dinmiş gibi empoze edilemez'

AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, AK Parti'ye kapatma davası açılmasına şaşırdıklarını ve endişelendiklerini belirterek, ''Laiklik bir dinmiş gibi insanlara empoze edilemez'' dedi.

Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve siyasi ilerlemesinin AB'nin çıkarına olduğunu dile getiren Barroso, laiklikle ilgili endişeler konusunda şunları kaydetti:

''Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması önemli. Teokrasiye karşıyız. Devletin değil ama halkın dini olacaktır. Bireyler ateist de olabilir. Burada bireyin haklarına saygı gösterilmesi önemli. Herkesin inancına saygı gösterilecek. Laiklik bir dinmiş gibi insanlara empoze edilemez. Laiklik, dinin yerini alamaz.''


Barroso, Türkiye'nin iç tartışmasına müdahil olmak istemediklerini belirterek, "Amacımız, tüm Türkiye ile çalışmak. Burada demokratik yollarla seçilmiş bir hükümet söz konusu. Adının a,b ya da c olması farketmiyor. Bir partiyi diğerine karşı desteklemiyoruz. Hükümeti, AB seçmiyor. Türk halkı seçiyor. Biz, reformları ve Türk halkını destekliyoruz'' diye konuştu.

habervaktim

 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Toktamiş Ateş

DEMOKRASİ OLMADAN CUMHURİYETİN ANLAMI YOK

-Hıncal Uluç gibi bazı isimler, ‘Ayıp değil ya ben demokrat değilim, cumhuriyetçiyim. Oy her şey değildir. O zaman İran rejimini getirirler’ diyorlar.

Demokrasi olmadan cumhuriyetin fazla anlamı yok. Cumhuriyet ve demokrasiyi alternatif görmek son derece yanlış. Güzeli ikisinin aynı anda olmasıdır. İkisinden birini tercih etmek gerekirse, demokrasi. Ama demokrasi cumhuriyeti ortadan kaldırmaya yönelirse onu neyle frenleyeceğiz? Bu yüzden hem cumhuriyet, hem demokrasi.

-Demokratik yapılanma içinde onu koruyacak mekanizmalar yok mu?

Bizde yok. Avrupa demokrasilerinin çoğu monarşi. İngiltere, İsveç, Norveç, Hollanda, Belçika, Danimarka, hep krallar, kraliçeler oturuyor. Demokrasi de işliyor. Biz bu treni kaçırmışız. Monarşi ile demokrasiyi bir arada yaşatma şansımız yok.

-Daha mı iyi olurdu yaşatabilseydik?

Bizde Osmanlı Hanedanı bunu beceremedi. Hanedan’ın hataları sebebiyle Mustafa Kemal de onlara sahip çıkmadı. Yapabilseydik, muhtemelen iyi olurdu.

-Rejim krizleri mi engellenirdi böylece?

Avrupa’nın istikrarlı demokrasileri hep monarşi. Oralarda demokrasi oturmuş. Belki bizde de otururdu. Bunu başka bir gün tartışalım istersen... Demokrasi ile monarşiyi.

AKSİYON DERGİSİ
 
Üst