Türbanlı kıza mektup!

Mihmân

мüиζєvî
Katılım
28 Ara 2007
Mesajlar
365
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Star gazetesi yazarlarından Hasan Kaçan'dan 'türbanlı kız'a mektup var...

Hayırlı olsun güzel ablacım. Mağduriyetin bitti bitiyor. Artık, mektebine gidip efendi efendi okuyacaksın.
Allah bilir ya, belki de bunca senenin verdiği mağduriyet duygusuyla...

işte o yazı


Türbanlı kıza mektubumdur


STAR



Hayırlı olsun güzel ablacım. Mağduriyetin bitti bitiyor. Artık, mektebine gidip efendi efendi okuyacaksın.

Allah bilir ya, belki de bunca senenin verdiği mağduriyet duygusuyla, ‘çatır çatır’ çalışıp, dersleri beşer onar atlayıp, ‘Bak nasıl okunurmuş!’ diye cümle aleme isbat edeceksin kendini.

Amma...

Ah be güzel ablacım.

Niyçün, geçen yıllar boyunca bu mağduriyet duygusundan bu kadar hoşlandın?

Ezik olmak niyçün bu kadar çekici geldi sana?

Niyçün o pırıl pırıl zekanı hiç çalıştırmadın?

Dur bakiyim...

Hımmm...

Sen onsekiz, ondokuz, bilemedin yirmili yaşlarındasın.

Zekanın en civcivli, en hergele, en fırlama çalıştığı yaşlardasın.

Benim gibi kırkdokuz küsur’lu yaşlarda olsan anlarım.

Amma, o taptaze beyninle...

Niyçün onca vakit kendini, bir nevi’ Ferdi Tayfur’, bir nevi ‘Küçük Emrah’ yaptın?

Niyçün hep, ‘Izdırap çemberi sardı benim kollarımı’ şarkısını söyleyip durdun?

Niyçün o parlak zekanı bir gün olsun seni okula almayanı ‘makaraya sarmak’ için kullanmadın?

Niyçün hayatında ‘şaka’ diye bir şeye yer bırakmadın?

Kanınızın deli aktığı çağdasınız.

Yok muydu içinizde bi iki tane ‘deli kız’?

‘Başına taktığın siyasi bir semboldür, çıkar da gel!’ diyen hırbo’nun karşısında hınzırca gülümseyip, ‘Dur ülen, şuna haddini bildirelim’ diyecek.

Örtünmekten maksat, sadece şu an başına taktığının aynısını takmak değil ya.

O iki ‘deli kız’...

Niyçün, günün birinde başlarına lateksten yapılma bir ‘Kızılmaske’ başlığı, ya da bir

‘Batman’ başlığı takıp, (ki boynu da kapatır o süper hiro kıyafetleri) o hırbo’nun karşısına dikilmedi?

‘Hadi buna da siyasi simge de bakayım?’ diyerekten.

Nasıl morarırdı amma. Eli ayağı birbirine dolanırdı.

Protesto mu?

Al sana kralı.

İroni mi?

Al sana feriştahı.

Dalga geçmek mi?

Al sana padişahı.

Almadı mı gene okula.

Gülerdiniz kız, en azından enayinin düştüğü duruma.

HHH

Güzel ablacım...

Bu yaşa bir daha gelmeyeceksin.

Kanın bir daha bu kadar deli akmayacak.

‘Yaramazlık’ bir daha sana asla bu kadar yakışmayacak.

Kim yok etti içinden o mizah duygusunu bilmiyorum.

Amma tez elden bul onu. Yakala.

Bir daha da asla bırakma.

‘Karşıdan’ bakıldığında...

Lenin Rusyası’nda, ya da Mao Çini’ndeymişsin gibi görünen tek tip ‘üniform’ kıyafetten vazgeç.

Haaa, benim ‘Batman’, ‘Kızılmaske’ önerilerim ‘şaka’ yapman içindi.

Yeni bir hayatsa senin için bu.

Git.

Topkapı sarayını gez, müzeleri gez, tarihi kitaplara bak.

Minyatürlere göz gezdir, ansiklopedileri yokla.

Ecdadın yüz türlü baş bağlamış. Dünyada binlerce bağlama biçimi var.

Birini seç.

Ya da seçme.

Mesela, sen bul kendine bi tane. Sana özgü olsun.

Kreatif ol. Zihnini serbest bırak.

Haydi bakalım yeni hayatın hayırlı olsun.


Tırsan insanlar


Daha bi kaç ay önce,

‘Kardeşimm, Zincirlikuyu mezarlığının kapısında niye ‘Her nefis ölümü tadacaktır’ diye yazıyor? Rahatsız oluyoruz.’

Diye yazıp çiziyordu birileri.

Bi Allahın kulu çıkıp ta demedi ki, ‘Ulan hışır, bak orada ne yazıyor? ‘Her nefis ölümü tadacaktır’ diyor. Sen ‘nefis’misin? Niye üstüne alınıyosun?

İnsansın. İnsansan niye tırsıyosun?

Haa. ‘Nefis’sen tırsarsın tabii.

Yani, sırf ‘ego’dan ibaret isen tırsarsın helbet.

‘Durdurun dünyayı inecek var!’ diye bile bağırırsın. Kerata.

(Vay be... Öğretici bi yazı oldu vallaha.)


Gece espirileri


Hep gece çalışıyorum birader.

Gündüz yazamıyorum.

Çünkü benim kafa ‘dizel motor’ gibi.

Ancak öğlene doğru pistonlara yağ gitmeye başlıyor.

Üstüne bi de ‘car car car’ kadın programları...

Ancak öğlen konsantrasyon... Oohh hazırım.

Tam yazıcam, haydiiii... Dışarıdan günün en duygulu şarkısı...

‘Dıın dını dınn dın dııınnn... Suyuuun tadı güzel olmalııı... Eriikliii...’

Hoop, konsantre gidiyor.

Akşam yazayım bari.

Yok arkadaş, olmuyor.

Bu defa televizyonlar geriyor beni. Herkes türban ve rejim uzmanı...

Mecbur, geceyi bekliyorum.

Bu defa da... Maçlar.

Şansal ve Erman... (Geceleyin büyükler için ‘Tom ve Jeri’ gibi bişey.)

Nasıl seyretmezsin?

Bu defa da beyin sulanıyor haliylen.

Saçma sapan mevzular geliyor aklıma.

Yavaş çekimler. ‘Dur bi daa oynatalım’lar.

Yakın çekimler, grafikler.

Futbolcular.

İsimler. Numaralar...

Beyin sulandı ya, artık iflah olmuyor.

‘Yaav’ diyorum, ‘Aceba futbolcular soyadlarına göre yaşasalardı noolurdu?’

İsmail Güldüren mesela... Komedyen olurdu kesin. Ya da karikatürcü.

Balili... Sokak çocuğu olurdu futbolcu olmasaydı. ‘Bali’li.

Kangele... Katil mi olurdu acaba? Ya da, operatör doktor... ‘Kan’gele.

Hasan Şaş... Göz doktoru.

Hakan Balta... Oduncu.

Rüştü Reçber... Çiftçi.

Tanju Çolak... Allah muhafaza, kötü insanların eline geçse dilenci olurdu.

Mehmet Topal... Fizik tedavi uzmanı.

Fatih Tekke... Hiç bişey olamazdı. 1925’de kapatıldı zaten...

Yok yok...

Böyle olmayacak.

Bu kafayla yazı mı yazılır?

Aklıma gelen şeylere bak.

Allah Allaaaahhh...

KAYNAK:VATAN
 
Üst