BASIN ESKİ BASIN DEĞİL
Ta Meşrutiyet’te bile basın “irtica var” yaygaralarıyla Hareket Ordusu’na zihnî lojistiği sağlamıştı. Süreç içerisinde de bu meşum vazifeyi hakkıyla kotardı matbuat alemi. 27 Mayıs öncesi “Menderes tarafından kıyma makinesinden geçirilen askeri öğrenciler” yalanı gibi, dünya çapında yalan ligine girebilecek rezilliklere imza attı. 12 Mart’ta yaptı, 12 Eylül’de yaptı, 28 Şubat’ta yaptı, 27 Nisan’da yaptı. Son yılların en sonuç alıcı performansını ise hiç kuşkusuz 28 Şubat’ta sergilemişti basın.
Ertuğrul Özkök’ler, Fatih Altaylı’lar, Tufan Türenç’ler, Yılmaz Özdil’ler, Ali Kırca’lar, Sedat Ergin’ler, Fatih Çekirge’ler haber atlatma refleksi bile hissetmeden tek elden çıkma “haber”lerle çıktılar okurlarının karşısına. Yalan dolu, kin doluydu içerikleri. Merak edenlere hemen söylemeli ki, “tek elden çıkma haber” temelsiz bir iddia değil. Yeni Şafak’ın 8 Şubat 1997 tarihli nüshasında bir haberim çıkmıştı. Haberde, gazete ve televizyon yöneticilerinin Ankara’ya, Genelkurmay’a çağrıldığı, o günlerde Refahyol Hükümeti icraatlarından övgüyle bahseden yayınlardan duyulan rahatsızlığın kendilerine iletildiği anlatılıyordu. Askerler, medya leşkerlerine, “Ekonomide bahar rüzgarı’ gibi başlıklara son verin. Düğmeye basıldı, Erbakan’ın işi bitirilecek. Siz de şu desteğinize bir son verin” demişlerdi. Elbette dinlediler askerleri. Haberin çıktığı gün, kartel basınından bir arkadaşım “Haberin doğru, bizim grubun üst düzeyi dün tam kadro Genelkurmay’daydı” demişti. Sonuçta kelimenin tam anlamıyla bıçak gibi kesildi olumlu yayınlar, olumsuzlarsa şimşek hızıyla arttı ve 28 Şubat 1997’de de meşhur MGK toplantısı ile Erbakan Hükümeti’ni devirecek olan süreç “resmen” başladı.
14 Mart’a gelirsek… 15 Mart tarihli Hürriyet, her sivil iradeye linç girişiminde olduğu gibi yine “cibiliyetine uygun bir manşet” atmıştı, “AKP’ye kapatma şoku” diye. Biraz ihtiyat payı bırakmış olmalılar ki, “Olacağı buydu” veya “Sonunda tosladılar”ı uygun görmemişlerdi yine de. Milliyet de, aynı çizgideydi. Eğer 28 Şubat sürecinde olsaydık tarih olarak, bu güruha Sabah ve Star gazeteleri de eklenmiş olacaktı. Bakmayın şimdilerde mesela Sabah’tan Ergun Babahan’ın “ultra demokrat” kesilmesine. 28 Şubat’ta o da “görev”ini yapmıştı. Ama bugün sermaye el değiştirdiği, Sabah’ı bir Anadolu sermayedarı –daha yeni yeni bile olsa- idare ettiği için “militarist basın”ın bir ayağı topal kaldı 15 Mart sabahı. Keza, Yılmaz Özdil’li, Fatih Çekirge’li Star, on sene önce, insanı insanlığından utandıracak manşetlere imza atıyorlardı. Şimdi Star da bambaşka sularda yüzüyor. İçerideki, kimi “Uzan kalıntıları” ise çar naçar yeni sahibe göre “kişniyor.” Eee, bizim matbuat taifesi parayı pek sever, bu yüzden de kimin kayığına binerse onun türküsünü çığırıyor. Ol sebepten deriz ki, yeni bir 28 Şubat biraz zor görünüyor.