Filmin İlk dakikalarında dikkatimizi celbeden o müthiş replik;
"Hiç kuşkusuz,konuşmamızı istemeyenler de var.Eminim şu anda telefona emirler yağdırıyorlardır...Ve birazdan silahlı adamlar buraya doğru yola çıkar.Neden?Çünkü konuşmak yerine cop kullanmayı tercih ediyorlar,ama kelimeler hiçbir zaman gücünü kaybetmez.
Kelimeler,anlamanın yoludur.Ve kelimelere kulak verenler için gerçeğin ifade edilmesidir anlamak.Ve gerçek şu ki,bu ülkeyle ilgili birşeyler korkunç şekilde yanlış,öyle değil mi?
Kötülük ve adaletsizlik,tahammülsüzlük ve baskı ve bir zamanlar uygun gördüğünüz yerde,karşı çıkma,düşünme ve konuşma özgürlüğünüz varken şimdiyse karşınızda topluma uyum sağlamanızı ve boyun eğmenizi zorunlu kılan sansür ve güvenlik sistemleri var.
Bu nasıl oldu?Suçlu kim?Elbette,başkalarına oranla daha suçlu olanlar var.Ve bundan sorumlu tutulacaklar ama yine de doğruyu söylemek gerekirse gerçek suçluyu arıyorsanız,aynaya bakmanızı öneririm.Bunu neden yaptığınızı biliyorum.Korkmuş olduğunuzu biliyorum.Kim korkmazdı ki?Savaş,terör,salgın hastalıklar,sizi mantıktan yoksun bırakan ve sağduyunuzu yok eden çeşitli sorunlar vardı.Korku galip geldi.Ve panik haldeyken kendinizi şu anki;Başbakan adam sutler'ın eline bıraktınız.Size düzen sözü verdi.Barış sözü verdi.Ve verdiklerinin karşılığında tek beklediği;Susmanız ve toplu olarak boyun eğmenizdi.Dün gece,bu sessizliği bozmaya karar verdim."
Bu filme istinaden üstünde konuşulması gerekilen asıl mesele,totaliter sistemlerin,toplumu yönetme noktasında kullandıkları enstrumanların ne kadar dehşet verici olduğu ve buna karşı en basit anlamıyla sivil itaatsizliğin çizgilerinin nasıl belirlenmesi gerektiği.Filmi detayına inerek izleyenler fark edeceklerdir ki 'halkını korkutan hükümetlerin,kendilerinden korkacak halkları' nasıl adım adım istedikleri noktaya getirdiklerini ortaya koyan bir başyapıttır.
Daha da fazla açarsak,herhalde kavrayabildiğimiz toplumsal davranışlar üstüne yapılan tasvirler,bu filmde sinema tarihindeki zirvesini bulmuştur."Binalar semboldür.Yok etmenin sembolü.Eğer yeterli sayıda bina yerle bir edilebilirse..."şeklinde başlayan klişe dahi,tek başına Babil-Ön Asya Devlet geleneğinden beri var olan büyük ve ihtişamlı binalar dikerek,halka neler yapılabileceğini gösteren ve aslında bu yolla halkın özgüvenini yok ederek,bu özgüven yokluğu üstüne bir"İlahlık İddiası"ortaya atan sistemlerin hangi parametlerle çalıştığını ifade ediyor.
Eğer bir sinema filminde aranan,salt hakikat muhteva etmesi değilse ki bu oldukça idealize edilmiş bir yaklaşım olur,V for Vendetta sinema tarihinin alanındaki en iyisidir ancak sinemayı sanat olarak değil endüstri ve bilinç altına emperyal tohumlar ekme aracı olarak gören Hollywood sirkinin üstünü inatla örttüğü bilinmeyen bir iyi.
V for Vendetta totaliter sistemlere karşı geliştirilmiş bir manifesto ve mukavemet çağrısıdır.Bu çağrıyı idrak etmenin önemi de yüzyüze bulunduğumuz totaliter sistemin şifrelerinde gizli.Filmi şiddetle tavsiye ediyorum.
Ve son sahne-de V'nin Fikir metaforunun sathına yaptığı o enternasyonal ve bir o kadar-da konvansiyonalizm-den uzak vurguyu burada iktibas etmessek,herhal de filmi izlemeyenler-de herhangi bir merak uyandırmış olamayız.
"Bu maskenin arkasında et ve kemikten çok daha fazlası var, bu maskenin ardında bir fikir var ve gerçek şu ki fikirlere kurşun işlemez."