Yeşilçam

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,307
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Sinema toplumumuza bir yön olmuştur her dönemde. 60lı ve 70li yıllarda çevrilen filmlerde, kahramanların ebeveynleri hep dindardır. Hiçbir işe karışmaz, öbür dünya ile meşguldür. Kahraman doğru olmaya gayret eder, adam öldürür, zina eder, sigara içer, alkol kullanır. Bunu yaparken dürüstlük adına yapar şüphesiz. Hep haklıdır. Hakkını kendi arar veya başkalarının haklarını da… Maddesellik işlenir. Zenginlik imrenilir olur. Dürüsttür ve kalbi temizdir!

Bu filmden yansıyan halk portelerinde ise, yaşlı bir insan olana kadar kişi için her şey mubahtır. Her türlü fındığı kır ama yaşlandığında hacca git, kıl beşi kurtar başı ol ve bolca tövbe et. Duvarlarda Kur’an, sela veya bayram namazı ile varılan camiler!

80li yıllarda modern yaşama geçiş vardır. Ana babaya itaatsiz gençlik, yabancı danslar, şarkılar… İlişkilerde aldatmalar! Sorunlu çocuk kahramanları ile doludur filmler. Acıyı işler genelde. Çilekeş ve daha da kötü alışkanlıklara yönelmiş ve bunalmış konular…

Bu sürümün topluma verdiği mesajlarda, zina normal hale gelmiştir artık. Çıkma denilen evlilik öncesi ilişkiler artmış, şüphesiz daha çok üniversite gençliğinde! Kadın güzelliği ön plana çıkmış, mankenlik ve sporculuk popüler meslek olmuştur. Teknolojiye rağbet hızla artmaya başlamış, iletişim çağının kapısı aralanmıştır.

90lı yıllarda bu ahlaki çöküntüye din konulu filmler eklenmiştir. Adeta konularda çarpışmalar yaşanmıştır. Dinini genç yaşında yaşamaya çalışan kahramanlar veya bu gençleri iyi yola kanalize eden lider kahramanlar filmlerin ana konusunu oluşturmuştur.

Bu sürüm ile başını kapatan kızlar, imam hatip okullarına rağbet gösteren gençler, ilahiyat fakültelerine girmek isteyen zeki çocuklar… Toplumda hesaplaşmanın yaşandığı bir dizi politik çarpışmalar kendini göstermiştir. Dine ilgi, 15li yaşlara inmiştir.

2000 ve sonrası yıllarda Yeşilçam nerdeyse ölecek hale gelmiştir. Konular, sanat adına kısır bir kitleye seslenen yaşamı anlatan, toplum dışı ve alaycı-komedi türü filmler kahramanlarını topluma benimsetmeye çalışmıştır. Nadir de olsa, toplumun öz değerlerine seslenen gerçekçi yapıtlarda oluşturulmuştur. Daha çok, özel televizyonlarla ortaya çıkan pembe diziler veya kahramanlık işlenen seyirlik senaryolar, Yeşilçam gerçeğini ortadan silmiş, beyaz cam toplumun ölçütlerini belirlemeye başlamıştır. Her şeyin konuşulduğu ve tartışıldığı aleni sahneler tartışılır olmuştur. Her verilen mesaj insanları daha da özgürleştirmiştir.

Televizyonculuk ile hızla değişen toplumsal değerler, kimilerini din kavramında, kimilerinde dinsizliğin din olduğu uç noktalarda, ahlaksızlık içinde yaşamaya itmiştir. Herkes, ahlakın elden gittiği bir toplumu konuşur olmuştur. Umre ve hac başvuruları artmış olmasına rağmen ahlaksızlığın aleni olduğu bir toplumsal yaşama hızla gitmekteyiz. Maddeci bakış açısı öylesi açıktır ki, duygusal bir özden hızla uzaklaşmaktayız. İyimser şeyler olmuyor değil ama kötümserlik içimize sinmiş. Mesela, sigara bırakma kampanyalarında gelinen nokta mükemmel gözüküyor. Ancak, içkiye ve keyif vericilere yönelim hızla artmaktadır. Sigaranın boşluğunu bunların doldurmasını doğrusu arzulamıyorum. Geçmişten gelen, komşuluk, yardımlaşma ve dayanışma duygularını yitirmemiz gerekiyor. Yinede iyimserim.

Artık bizi yönlendiren beyaz-cam, Yeşilçam değil…

Saffet Kuramaz
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Bir türlü tv nin kumandasına hakim oolamadık ki,uydularda eve girince yok olmaya ramak kalmış maneviyatlar tükendi,hayatımızın kumandası tv oldu.

Umre ve haccı bile insanlar tatil amaçlı kullanmaya,oralara giderek la teşbih gösteriş yapmaya başlar oldular.Bunda magazin dünyasının da rolü oldu.Oralara gidip değişim yapacaklarını söyleyenler,değişime muhtaç halka bir yandan alternatif sunmuşken öte yandan hayatları değişmeyince 'bunlar bu kadar günahla hala hayatlarına devam ediyorsa biz daha temiziz(benzetme)' düşüncesiyle aynı yola devam eder oldular.

Yahut bakıyorsunuz adam namaz kılıyor dizide,ama karısı açık kızı açık sanki namaz erkeğe farzmış gibi...Dini yontmaya azmeden medya öyle bir yontuyor ki seneler evvel aile içinde cinayetlerin bu derece olduğunu hatırlamıyorum şimdi bir anne eline iğne batsa yüreği kanayan bir anne,evladını tarlada öldürüp yakacak kadar canileşmiş...
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
Sinema toplumumuza bir yön olmuştur her dönemde. 60lı ve 70li yıllarda çevrilen filmlerde, kahramanların ebeveynleri hep dindardır. Hiçbir işe karışmaz, öbür dünya ile meşguldür. Kahraman doğru olmaya gayret eder, adam öldürür, zina eder, sigara içer, alkol kullanır. Bunu yaparken dürüstlük adına yapar şüphesiz. Hep haklıdır. Hakkını kendi arar veya başkalarının haklarını da… Maddesellik işlenir. Zenginlik imrenilir olur. Dürüsttür ve kalbi temizdir!

Bu filmden yansıyan halk portelerinde ise, yaşlı bir insan olana kadar kişi için her şey mubahtır. Her türlü fındığı kır ama yaşlandığında hacca git, kıl beşi kurtar başı ol ve bolca tövbe et. Duvarlarda Kur’an, sela veya bayram namazı ile varılan camiler!

80li yıllarda modern yaşama geçiş vardır. Ana babaya itaatsiz gençlik, yabancı danslar, şarkılar… İlişkilerde aldatmalar! Sorunlu çocuk kahramanları ile doludur filmler. Acıyı işler genelde. Çilekeş ve daha da kötü alışkanlıklara yönelmiş ve bunalmış konular…

Bu sürümün topluma verdiği mesajlarda, zina normal hale gelmiştir artık. Çıkma denilen evlilik öncesi ilişkiler artmış, şüphesiz daha çok üniversite gençliğinde! Kadın güzelliği ön plana çıkmış, mankenlik ve sporculuk popüler meslek olmuştur. Teknolojiye rağbet hızla artmaya başlamış, iletişim çağının kapısı aralanmıştır.

90lı yıllarda bu ahlaki çöküntüye din konulu filmler eklenmiştir. Adeta konularda çarpışmalar yaşanmıştır. Dinini genç yaşında yaşamaya çalışan kahramanlar veya bu gençleri iyi yola kanalize eden lider kahramanlar filmlerin ana konusunu oluşturmuştur.

Bu sürüm ile başını kapatan kızlar, imam hatip okullarına rağbet gösteren gençler, ilahiyat fakültelerine girmek isteyen zeki çocuklar… Toplumda hesaplaşmanın yaşandığı bir dizi politik çarpışmalar kendini göstermiştir. Dine ilgi, 15li yaşlara inmiştir.

2000 ve sonrası yıllarda Yeşilçam nerdeyse ölecek hale gelmiştir. Konular, sanat adına kısır bir kitleye seslenen yaşamı anlatan, toplum dışı ve alaycı-komedi türü filmler kahramanlarını topluma benimsetmeye çalışmıştır. Nadir de olsa, toplumun öz değerlerine seslenen gerçekçi yapıtlarda oluşturulmuştur. Daha çok, özel televizyonlarla ortaya çıkan pembe diziler veya kahramanlık işlenen seyirlik senaryolar, Yeşilçam gerçeğini ortadan silmiş, beyaz cam toplumun ölçütlerini belirlemeye başlamıştır. Her şeyin konuşulduğu ve tartışıldığı aleni sahneler tartışılır olmuştur. Her verilen mesaj insanları daha da özgürleştirmiştir.

Televizyonculuk ile hızla değişen toplumsal değerler, kimilerini din kavramında, kimilerinde dinsizliğin din olduğu uç noktalarda, ahlaksızlık içinde yaşamaya itmiştir. Herkes, ahlakın elden gittiği bir toplumu konuşur olmuştur. Umre ve hac başvuruları artmış olmasına rağmen ahlaksızlığın aleni olduğu bir toplumsal yaşama hızla gitmekteyiz. Maddeci bakış açısı öylesi açıktır ki, duygusal bir özden hızla uzaklaşmaktayız. İyimser şeyler olmuyor değil ama kötümserlik içimize sinmiş. Mesela, sigara bırakma kampanyalarında gelinen nokta mükemmel gözüküyor. Ancak, içkiye ve keyif vericilere yönelim hızla artmaktadır. Sigaranın boşluğunu bunların doldurmasını doğrusu arzulamıyorum. Geçmişten gelen, komşuluk, yardımlaşma ve dayanışma duygularını yitirmemiz gerekiyor. Yinede iyimserim.

Artık bizi yönlendiren beyaz-cam, Yeşilçam değil…

Saffet Kuramaz

Bu filimlerin asil bas aktörü türk milletini adim adim öz benliginden döndürmekle görevli sabatayci yahudi dönmeleri olmusdur,ergenekoncu derin devlet olmusdur.
Toplum mühendisligi yaptilar ve bunu yavas yavas sinsice yaptilar,filimler cevirerek,tv kanallari kurarak,toplumu etkileyecvek ne varsa kurdular yaptilar,calisdilar ve basardilar...
Kullandilklari silah daha PARAYDI.Adamlarda para vardir,bu para seytana hizmet etmek icin ayarlanmis akil ile birlesince sonuc böyle olur...

üstelik karsilarinda bu gidisata DUR diyebilecek gücde birileri duramazsa...

peki biz ne yaptik???

Bu cöküsü engellemek icin herseyin alternativini sunabilirdik,kendi filimlerimizi cekebilirdik,kendi tv lerimizi kurabilirdik,iyilikleri eyayip kötülükleri engelleyebilirdik isteseydik,bu gidisati durdurabilirdik...peki ne yaptik?

Öküsüzün tireni seyretmesi gibi seyrettik olan bitenleri,arasira cihad sloganlari attik okadar,altyapimizi tamamlamadan ,tedbirimizi almadan yola ciktik,isin ucunu düsünecek aklimiz olmadi hicbirzaman,bol bol edebiyat yaptik fakat ici bos,ne birlik olabildik, ne ciddi projeler üretebildik,en cok basarili oldugumuz sey BIRBIRIMIZLE ugrasmak,birbirimizi yemek,cemaat,grub,parti kavgalari...

Ortak noktalarda ortak hareket etme suuruna eremedik hicbirzaman.
Milletimizi milli ve manevi degerlerine sahib cikma yasayip yasatma davasinda öncülük ettigini iddia edenler hep harcadilar bizi,kendi grublarina alet ettiler,,kendi siyasi cikarlarina harcadilar bu davayi,din istismarciligi yaptilar,ici bos hayallerle,mümkün olmayan tedbirsiz ve altyapisiz projelerle duygu sömürüsü yapip toplanan paralarin bosa gitmesine alet oldular...
HATA bizde cünkü bu davayi isin ehli olmayan beceriksiz ihlassiz samimiyetsiz insanlara teslim ettik,bu sebebden dolayi ilerleyemedik geriledik,seyirci kaldik,düsmanlarimiza av olduk...
Yaziklar olsun!!!

Bunun hesabini soracagiz!
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
peki biz ne yaptik???

Bu cöküsü engellemek icin herseyin alternativini sunabilirdik,kendi filimlerimizi cekebilirdik,kendi tv lerimizi kurabilirdik,iyilikleri eyayip kötülükleri engelleyebilirdik isteseydik,bu gidisati durdurabilirdik...peki ne yaptik?

Uyduya geçince temizlenmesi gereken tv de kalması gereken sadece bir kaç kanal olabilirdi ama dedim ya hayatın kumandası tv olunca aman dursun izlemeyiz dedik,silemedik o eleştirdiğimiz her şeyi evlerimize kendimiz soktuk,suçlu aramayın boş yere.

Oku diye bir kanal var akşama kadar yanlızca Kuran meali veriyor.Açın dinleyin,elimize alıp okuyamıyoruz bari dinleyelim.Zor bir şey değil tv den uzak kalmak,benim hususen takip ettiğim diziler vardır,topluma mal edilmeye çalışılan yerleri notlayarak makale yazıyorum,çocuklara dizi izletmiyorum dizi saatlerinde uyuyorlar çok şükür.Zor değil yeter ki biz nefislerimize dur diyebilelim.Yoksa o eleştirdiğiniz camaatlerin bile nerdeyse hepsinin kanalları mevcut...
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,307
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
mesele aslında dışarıdan yapılan şırıngada değil, mesele kalbimizde. biz islamı yaşamayı 30 lardan sonra öğrendik. bu yaştan sonra namaz kıldık, hacca gittik... bir istatistik yapılırsa umre bile son 5 yıllık süreçte ayaklandı. aslında suçlu aramak yerine, inandığımız gibi yaşayabiliriz. örneğin, bırakın namaz kılmayı, vücudu korumak namaz gibi farzken, kaç kişi dişini fırçalıyor, kaç kişi sigara içmiyor, alkol kullanmıyor... ibadette aslında, bir dokunuşa ihtiyaç var. biz duygusal toplumuz, acı çekene acırız, lüks yaşayana lanetler okuruz, hesed ederiz. ibadetlerde bir dokunuş, bir hissediş olmadığı için, bir devamlılık yok. kişi namazda yatıp kalkarsa, bir spor gibi görürürse, spor yapmaktan vaz geçer gibi namazıda terkedebilir. ibadette Allah'a varış, aşkı hissediş olmalı. aşkın huzurundaymış gibi daima dik ve başı eğik hissetmek lazım. yeşil-çam'dan veya beyaz-cam'dan gelen bu etkiler sadece cahil kitleyi etkilemekte, yani tembel insanları. ne yazık ki bunlarda toplumun belkide %85-90 ınını kapsamakta. ben diyorum ki, işe sokaklardan, kahvelerden başlamalı. anlatmalı. bu işler cemaatlarla da olmuyor. çünkü acaip bir ahlaki çöküntü var günümüzde. bilinçli olmak lazım Buşra Betül kardeşimiz gibi. olmak lazım ama, tembellik alışkanlık olmuş nasıl deşifre edilebilir ki bu insanlara... ne ile şıranga edelim ki...

saffet kuramaz
 
Üst