AKP (ADALET VE KALKINMA PARTİSİ) DOSYASI - 06-10-2018

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Ersan Şen Erdoğan'a patladı: Gereğini yap ya da sus.

 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
D0ci01mU8AEC7AA.jpg


Hükümete yakın Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, belediyelerde yaşanan yolsuzluklara değindi ve “Daha önce de yazdım, bu iktidar belediye üzerinden geldi, belediyelerle gidebilir.” dedi.

“Şu alçak, hain, lanet olası rüşvetçilerden yakanızı bir an önce kurtarın nasıl kurtaracaksanız. Bunlar herkesi haraca bağlıyor. İhalelere hile karıştırıyorlar, imar işlerinde bu işler çok fazla. İli, ilçesi yok.” diye yazan Dilipak şu ifadeleri kullandı:

“Bu işe vakfı, camiyi de karıştırıyorlar. Cami avlusunda rüşvet pazarlığı yapıyor bu ahlaksızlar.

Açık söylüyorum, bunları ihbar edelim. Direnelim, teslim olmayalım.

İhale şartnamesini adrese teslim hazırlıyorlar. Yine kazanacak olursanız ihaleyi iptal ediyor.. Rakamları o kadar şişiriyorlar ki, normal bir teklif zaten çok düşük diye eleniyor. Araya başka naylon şirketleri sokuyorlar.

Minareyi çalan kılıfını hazırlamış. İhaleyi almak için KİK, İdare Mahkemesi, kim uğraşacak. İdareyle inatlaşmayalım diyor birileri… İhaleyi alsan ne olacak, bu defa bir eksiklik bulup ödemeyecek.



Bu işi yapanların adı, Ahmet, Mehmet, Ali, Hasan, Hüseyin! Namaz da kılıyorlar, hacca da gidiyorlar.

“Vay o namaz kılanların haline ki”, diye “din günü”nü hatırlatmak gerek bu adamlara!

Müslümanların yüz karası bu adamlar.

Hani o ‘Şeytan sizi Allah’la aldatmasın’ diye bir ayet var ya, bunlar da cami ile vakıfla aldatıyorlar!

O kadar arsız ve yüzsüzler ki, ‘nasıl yaparsınız bunu’ derseniz, ‘biz milletvekilinin oğlundan da aldık’ diyorlar.

Rüşveti alan da, haksız bir kazanç için rüşvet teklif eden de mel’undur.

Bu bir memleket meselesi haline geldi. O haram lokma sadece yiyeni ve ailesinin dünya ve ahiretini mahvetmiyor, ahiretini de mahvediyor. Bir de memleket elden gidiyor bu aşağılık heriflerin yüzünden…”

“FETÖ’DEN PKK’DAN NE FARKI VAR BUNLARIN”

Savcıları, emniyeti, istihbaratı göreve çağırmak gerektiğini belirten Dilipak “Seçim yaşlaştıkça bu işler daha da artıyor. Biri yapınca öteki de yapıyor, çeteleşiyor.. Bu kötü gidişe bir dur demek gerek. Öyle kötü örnekler var ki, 3 kuruşluk işi 10 kuruşa yapıyorlar, aradaki farkı paylaşıyorlar. Siyasetçi, bürokrat, işadamı herkes bu şeytani halkaya katılıyor.” dedi.

Dilipak köşesinde “Bir yolsuzluk, rüşvet olayı karşısında partiyi uyaralım, gerekirse yargıya gidelim. Kavga gürültü yok. Ama bu alçaklara pabuç bırakmayalım. Bunlar yarın devleti de satarlar, kendilerine makam ve servet vadedenlere memleketi de satarlar. FETÖ’den, PKK’dan ne farkı var bunların.”diye yazdı.

“O REZİL AŞAĞILIK ADAMLARA…”

“Siyasi partiler bilmiyor mu şehirlerinde dönen dolapları” diye sonra Yeni Akit yazarı Dilipak köşesini şöyle sürdürdü:

“Bilmiyorlarsa niye orada oturuyorlar, biliyorsa niye susuyorlar. Dilsiz şeytan olmaktan ne farkı var bunun..

Kol kırılıp yen içinde kalınca, o kollar kangren oluyor, o kollar çolak oluyor.

Şeytan aslında bu şekilde hem o rüşvetçileri düşürüyor tuzağına, hem de onlar üzerinden ahaliye zulmediyor. Onlar da şeytanın tetikçiliğini üslenmiş birer haramzadeye dönüşüyor.

Ne demişler: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Haksız kazançlar, o kazanç sahiplerine hayır getirmez. Allah belalarını verir, hastane kapısında mı sürünürler, ailesinden mi çıkar acısı bilmem ama, aldıkları bedduanın bu dünyada olmasa da ahirette ağır bir bedeli olur…

Bunu o rüşvetçilere söylüyorum. O rezil, aşağılık adamlara. Küçük menfaatleri uğruna davalarını satan, partilerini, ülkesini ve milletini zora sokan hainlere Allah ve resulü lanet etmektedir.

Allah (cc), bu konuda şöyle buyurmaktadır: 'Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile, günaha girerek yemek için onları yetkililere (rüşvet olarak) vermeyin.' Peygamberim aleyhissalatu vesselam da, 'Rüşveti alan da, veren de cehennemdedir' buyurmaktadır. Yine başka bir hadis-i şerifte de, her zaman insanların affedilmesi için dua eden Yüce Peygamberimizin rüşvetin toplumda meydana getirdiği büyük hasar sebebiyle, rüşvet alanı ve rüşvet vereni ve bu ikisi arasında aracılık yapanı lanetlemektedir.

Sadece FETÖ ve PKK ile mücadele yetmez. AK Parti bugün iktidar partisidir. AK Partililer partilerine sahip çıksınlar. Bu pislikleri partilerinden uzaklaştırsınlar, meydanı bu hainlere ve zalimlere bırakmasınlar.”

Dilipak: Camilerde rüşvet pazarlığı yapılıyor


allah-topunuzun-belasini-verecek-01031911_m2.jpg


Hükümete yakın Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, dikkat çeken uyarılarda bulundu.

Abdurrahman Dilipak, bugünkü “Endişelenecekler tabi, çünkü ucu kendilerine dokunuyor” başlıklı yazısında, “Eşref Bitlis’i araştıramazsınız, Uğur Mumcu’yu da, Hablemitoğlu’nu da, Cem Ersever’i de, Hrant Dink’i de, Muhsin Yazıcıoğlu’nu da, Bahriye Üçok’u da, Sabancı’yı da. Çünkü 3 adım sonra ucu ‘kendilerine’ dokunur” ifadelerini kullandı.

“Müslüman, ateist, laik, sağcı-solcu fark etmiyor” diyen Dilipak şöyle devam etti:

“Aynı delikteki yılan tarafından ısırılıyoruz. ‘Fail’ 40. odada gizlidir. Eğer kararlılık ve cesaretle işin üzerine gidecek olursanız, oraya varana kadar ‘dokunulmaz’, ‘korunan’, ‘kozmik ve derin' birçok ve kurumun kapısından geçerek ilerlemeniz gerek. Ve her adımda, faili işaretleyen yanıltıcı tabelalar göreceksiniz. Muhbirler, analizistler, muteber adamlar, belge sunan gazeteci kılıklı ajanlar sizi karşılayacaklar. Her şeye rağmen doğru yönde ilerleyecek olursanız, tehdit alır, saldırıya uğrarsınız. Yetkiniz elinizden alınır.

Darbeler, darbeciler, siyasi cinayetlerin failleri onun için bulunamaz. Herkesin bildiği gerçek ‘sır’ olur. Çok ısrarcı olursanız, gemileri yakmışsanız, geri dönülmez bir noktaya gelmişsiniz, ‘artırılmış bir gerçeklik’, ‘somutlaştırılmış’ fabrikasyon bilgi, belge, bilirkişi, itirafçı, muhbirlerle hedef seçilen bir kurban önünüze çıkarılır ve infaz edilir. ‘Tanrılara kurban sunulur’ ve asıl cinayet, kurgulanmış yeni bir cinayetle perdelenir.”

“CANINIZ CEHENNEME! YAKINDA NASIL BİR YIKILIŞLA YIKILACAĞINIZI GÖRECEKSİNİZ”



“İşe adam’ değil, ‘adama iş’ emreden ‘hoca efendiler’, vakıf mütevellileri, partizanlar, ihale komisyoncuları, hemşericilik ayağına yatanlar” sözleriyle eleştiride bulunan Dilipak “Allah topunuz belasını verecektir elbet bir gün mutlaka” dedi.

Dilipak şunları yazdı:

“Özal suikastinin faili yakalandı da ne oldu! Papazı yakaladınız da ne oldu!. 15 Temmuz gecesi İncirlik’te neler yaşandı soruşturabiliyor musunuz? Fehriye Erdal nasıl oluyor da AB ve NATO’nun merkezlerinin bulunduğu bir ülkede barınabiliyor. Apo’nun ve PKK derin sırrını çözebilir misiniz? Sahi, Sivas ve Başbağlar’da ne oldu? Kanlı 1 Mayıs neyin nesi idi!. ‘Arınç suikasti’nin (!?) arkasında ne vardı! İçişleri Bakanları emniyet genel müdürleri, istihbarat şefleri ‘devlet terbiyesi’ gereği konuşmazlar. Onların kafalarına çakılan hiyerarşide Allah’ın emri, amirlerinin emrinden sonra gelir. Kadro ve bordroları din günü makamlarından önce gelir çünkü. İdari sicilleri, ‘Kiramen Kâtibin sicilleri’nden öncedir. Onun için ‘gerçeğin üzerini örter’ler. ‘Hakızlıklar karşısında susar’lar, ‘Adil şahidler’ olmazlar. ‘Yalancı şahid’lik yaparlar. Dünya nimet, makam ve korkuları karşılığında dinlerini satarlar! “İman ettik” demekle yakalarının bırakılıvereceğini zannederler.

Hani ‘bir topluluğa olan öfkemiz bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmeyecek’ idi! ‘İşi ehline’ verecektik, ehliyet ve liyakat ne oldu. Satınalmacılar, ihale komisyonu üyeleri, insan kaynakları müdürleri, ‘hamili kart yakinimdir’ benzeri şeyler yazan, ‘ehliyet ve liyakat’ hatırlatması yapmadan ‘işe adam’ değil, ‘adama iş’ emreden ‘hoca efendiler’, vakıf mütevellileri, partizanlar, ihale komisyoncuları, hemşericilik ayağına yatanlar, milletin vekâletine talip olup, şehrin emanetini alıp kendine vekâlet verenlere ihanet edenleri, emanete hıyanet edenler, menfaatleri için 40 takla atan, yalan söyleyenler, Allah topunuz belasını verecektir elbet bir gün mutlaka. Ne zaman ‘biz zalimlerden olduk’ diyecek ve tevbe edeceksiniz, Allah’ın gazabı yakanıza yapıştıktan sonra mı! Vazgeçmeyecekseniz, yakın olan bir azabı bekleyin. Canınız cehenneme! Yakında nasıl bir yıkılışla yıkılacağınızı göreceksiniz.”


“Allah topunuzun belasını verecek”
 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,682
Tepkime puanı
372
Puanları
83
allah-topunuzun-belasini-verecek-01031911_m2.jpg


Hükümete yakın Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, dikkat çeken uyarılarda bulundu.

Abdurrahman Dilipak, bugünkü “Endişelenecekler tabi, çünkü ucu kendilerine dokunuyor” başlıklı yazısında, “Eşref Bitlis’i araştıramazsınız, Uğur Mumcu’yu da, Hablemitoğlu’nu da, Cem Ersever’i de, Hrant Dink’i de, Muhsin Yazıcıoğlu’nu da, Bahriye Üçok’u da, Sabancı’yı da. Çünkü 3 adım sonra ucu ‘kendilerine’ dokunur” ifadelerini kullandı.

“Müslüman, ateist, laik, sağcı-solcu fark etmiyor” diyen Dilipak şöyle devam etti:

“Aynı delikteki yılan tarafından ısırılıyoruz. ‘Fail’ 40. odada gizlidir. Eğer kararlılık ve cesaretle işin üzerine gidecek olursanız, oraya varana kadar ‘dokunulmaz’, ‘korunan’, ‘kozmik ve derin' birçok ve kurumun kapısından geçerek ilerlemeniz gerek. Ve her adımda, faili işaretleyen yanıltıcı tabelalar göreceksiniz. Muhbirler, analizistler, muteber adamlar, belge sunan gazeteci kılıklı ajanlar sizi karşılayacaklar. Her şeye rağmen doğru yönde ilerleyecek olursanız, tehdit alır, saldırıya uğrarsınız. Yetkiniz elinizden alınır.

Darbeler, darbeciler, siyasi cinayetlerin failleri onun için bulunamaz. Herkesin bildiği gerçek ‘sır’ olur. Çok ısrarcı olursanız, gemileri yakmışsanız, geri dönülmez bir noktaya gelmişsiniz, ‘artırılmış bir gerçeklik’, ‘somutlaştırılmış’ fabrikasyon bilgi, belge, bilirkişi, itirafçı, muhbirlerle hedef seçilen bir kurban önünüze çıkarılır ve infaz edilir. ‘Tanrılara kurban sunulur’ ve asıl cinayet, kurgulanmış yeni bir cinayetle perdelenir.”

“CANINIZ CEHENNEME! YAKINDA NASIL BİR YIKILIŞLA YIKILACAĞINIZI GÖRECEKSİNİZ”



“İşe adam’ değil, ‘adama iş’ emreden ‘hoca efendiler’, vakıf mütevellileri, partizanlar, ihale komisyoncuları, hemşericilik ayağına yatanlar” sözleriyle eleştiride bulunan Dilipak “Allah topunuz belasını verecektir elbet bir gün mutlaka” dedi.

Dilipak şunları yazdı:

“Özal suikastinin faili yakalandı da ne oldu! Papazı yakaladınız da ne oldu!. 15 Temmuz gecesi İncirlik’te neler yaşandı soruşturabiliyor musunuz? Fehriye Erdal nasıl oluyor da AB ve NATO’nun merkezlerinin bulunduğu bir ülkede barınabiliyor. Apo’nun ve PKK derin sırrını çözebilir misiniz? Sahi, Sivas ve Başbağlar’da ne oldu? Kanlı 1 Mayıs neyin nesi idi!. ‘Arınç suikasti’nin (!?) arkasında ne vardı! İçişleri Bakanları emniyet genel müdürleri, istihbarat şefleri ‘devlet terbiyesi’ gereği konuşmazlar. Onların kafalarına çakılan hiyerarşide Allah’ın emri, amirlerinin emrinden sonra gelir. Kadro ve bordroları din günü makamlarından önce gelir çünkü. İdari sicilleri, ‘Kiramen Kâtibin sicilleri’nden öncedir. Onun için ‘gerçeğin üzerini örter’ler. ‘Hakızlıklar karşısında susar’lar, ‘Adil şahidler’ olmazlar. ‘Yalancı şahid’lik yaparlar. Dünya nimet, makam ve korkuları karşılığında dinlerini satarlar! “İman ettik” demekle yakalarının bırakılıvereceğini zannederler.

Hani ‘bir topluluğa olan öfkemiz bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmeyecek’ idi! ‘İşi ehline’ verecektik, ehliyet ve liyakat ne oldu. Satınalmacılar, ihale komisyonu üyeleri, insan kaynakları müdürleri, ‘hamili kart yakinimdir’ benzeri şeyler yazan, ‘ehliyet ve liyakat’ hatırlatması yapmadan ‘işe adam’ değil, ‘adama iş’ emreden ‘hoca efendiler’, vakıf mütevellileri, partizanlar, ihale komisyoncuları, hemşericilik ayağına yatanlar, milletin vekâletine talip olup, şehrin emanetini alıp kendine vekâlet verenlere ihanet edenleri, emanete hıyanet edenler, menfaatleri için 40 takla atan, yalan söyleyenler, Allah topunuz belasını verecektir elbet bir gün mutlaka. Ne zaman ‘biz zalimlerden olduk’ diyecek ve tevbe edeceksiniz, Allah’ın gazabı yakanıza yapıştıktan sonra mı! Vazgeçmeyecekseniz, yakın olan bir azabı bekleyin. Canınız cehenneme! Yakında nasıl bir yıkılışla yıkılacağınızı göreceksiniz.”


“Allah topunuzun belasını verecek”
@rabbinsadikkulu ymuşşşşşşşşşşşşş pehhhhhhhhhhhhhh
 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,682
Tepkime puanı
372
Puanları
83
Yaş olmuş 65, kışın ortası!.
3-5 yıl Başbakanlık, vekillik, belediye başkanlığı yapanlar unu eleyip ipi duvara asmış edasıyla ayaklarını uzatıp keyif yaparken, Reis halka hitap etmek için soğukta bekliyor!.
Mevkii, makam derdi kalmamış, bir insanın yükselebileceği en yüksek makama kadar yükselmiş ama bir mahalle temsilcisi bile evinde keyif yaparken adam 42 yıldır dur durak bilmeden milleti için koşuyor.
Ha
Bu millete hakkını helal et güzel insan.
Reis.. Recep Tayyip Erdoğan


52800511_2111307138935600_113482527838044160_n.jpg
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
sorgulu-yorum

"Eger Akın Öztürk darbenin bir numarası ise neden Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal, neden darbecileri engellemesi için onu arayıp evinden akıncı üssüne gönderiyor? Hava kuvvetleri komutanı emri altındaki kişilerden, kimin ne olduğunu bilmez mi? Bilmiyorsa neden darbe sonrası Hava kuvvetleri komutanlığına devam etti. Olayın canlı şahidi Mehmet Şanver anlatıyor..."

15 temmuzun bilinmeyenleri

tamamını tekrar tekrar izleyebilirsiniz ama vaktiniz sınırlı ise 01:22:13 dakikadan sonrasına bakılabilir.



bu ifade, bugün olmasa bile yarın, çok kişinin canını yakacak

genelkurmay-cati-davasinda-1-numaradan-kafa-karistiran-ifade-hukumette-soz-dinleyecek-olanlar-var--01031959_m2.jpg


Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Genelkurmay Çatı davasının bugünkü celsesinde sözde Yurtta Sulh Konseyi'nin "1 numarası" olduğu belirtilen eski Orgeneral Akın Öztürk esas hakkında mütalaaya karşı savunmasını yaptı.

“ALLAH'INI SEVEN BİR ŞEYLER GÖNDERİYOR”

Sözlerine yarım asır TSK'da vatana ve millete sadakatle hizmet ettiğini, Cumhuriyet sevdalısı olarak yetiştirildiğini, yolunun Mustafa Kemal'in yolu olduğunu vurgulayarak başlayan Öztürk, "Dolayısıyla Cumhuriyet düşmanlarına aklımı kiraya verip, darbenin içinde yer almam mümkün değildir" dedi. Öztürk, şöyle devam etti:

"Ben henüz lojmanda iken MİT görevlisi, Abidin Ünal'ın sırdaşı Sadık Üstün 8. Kolordu Komutanını arayıp, darbenin liderinin benim olduğumu söyleyerek startı vermiştir. 20 dakika sonra beni arayan Abidin Ünal Akıncı Üssü'ne gitmemi rica ediyor. Evet birileri anlaşmış ve ismim lanse edilmeye başlanmıştır. Bu işi de Anadolu Ajansı üstlenerek, ben daha Akıncı'dayken, gözaltına alındığımı, vatana ihanetten yargılanacağımı duyurmuştur."

Hakkındaki yalan olduğunu belirttiği tüm haberleri sıralayıp, açıklama yapan Öztürk, gizli tanıklar “Şapka” ve “Kuzgun”un kendisini Ankara'daki villada yapılan toplantıda gördükleri şeklindeki “iftirayı”, "Adil Öksüz'le karıştırdım" diye düzelttiğini vurguladıktan sonra şunları söyledi:

"Hiçbir benzerliğim olmayan, kel kafalı, şişman adamla karıştırmış. Kulağına sufle edenler, o tarihlerde İzmir'de olduğum ortaya çıkınca, böyle düzelttirmek zorunda kaldı. Hala yalan haberler çıkarılıyor. İsmim ayyuka çıkarıldı ya, Allah'ını seven bir şeyler gönderiyor. 15 Temmuz'da İzmir'den Ankara'ya gelirken Başbakanlık Danışmanı Murat Aydın öğlen saatlerinde beni aramaya başlamış. Eski personelim. Emir subayım olmak istemiş, kabul etmemiştim. Demek ki, ben daha kamptayken, darbenin başını belirlemeye başlamışlar."



“HÜKÜMETTE SÖZ DİNLEYECEK OLANLAR VAR”

Öztürk, o gece yaptığı telefon görüşmelerini anlatırken de şu iddialarda bulundu:

"Mehmet Şanver arayıp, Abidin Ünal'ı verdi. Ünal, 'Ağabey, senin emrin hilafına darbe mi yapılıyor? Akıncı'ya git, orayı kontrol altına al. Senin sözünü dinleyecek çocuklar var' dedi. Ancak üs komutanıyla görüştüğünü, onun, 'Sizin de benim de hayati tehlikem var' dediğini söylemedi. Bunu söylese, bir düşünür, önce korumamı gönderirdim. Üssü aradım, telefonu Kubilay Selçuk çıktı, ne olduğunu sordum. 'Operasyon var. Genelkurmay Başkanı, sizi ve diğer komutanları sordu, bekliyor' dedi, gittim. Üs komutanın odasına girdiğimde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kubilay Selçuk, Hakan Evrim ve adını sonradan öğrendiğim Ömer Faruk Harmancık vardı.

Genelkurmay Başkanı'na, 'Hayırdır, ne oluyor?' diye sordum. Akar, ‘Bunlar bu işi yapmış. Bunları ikna et, darbeye kalkışmışlar' dedi. Darbe kelimesini ilk kez Genelkurmay Başkanı'nın ağzından duydum. Bir süre sonra içeri Mehmet Dişli girdi. Bir de karacı subay girdi. General değildi. 30 aydan beri hiçbir yerde, duruşmada görmediğim biri. Akar'la o konuşmamızdan sonra diğerleri çıktı, ben ve Dişli kaldık. TV'den olayları izlerken Akar, 'Yahu ben Evren Paşa'nın cenazesine katıldım, bunlar doğru şeyler değil. Neler olduğunu gördük. Hükümette söz dinleyecek olanlar var. Mesela Abdullah Gül, mesela Ahmet Davutoğlu, bunlara söylense, olmaz mıydı? Git, şunlarla konuş' dedi.

143. filoya gittim, hiçbir sivil görmedim. Ömer Faruk Harmancık'a Akar'ın sözlerini ilettim. Müsbet, menfi bir tepki almadım. İkinci veya üçüncü gidişimde birisinin, 'Arkamızda durulsa, bu iş böyle olmazdı' dediğini duydum. Ortam loştu, arkamı döndüğüme Harmancık'ı gördüm. Onun söylediğini değerlendirdim.

Kaç kere gidip geldim, sonuç alamadım. Şimdi düşünüyorum, emir komuta hala ondaydı. Derdest edilmiş değildi. Hulusi Akar, 'Yahu bir de ben gidip, konuşayım' demedi."

“GENÇ OSMAN'DAN SONRA BU MUAMELEYE MARUZ KALAN…”

Akın Öztürk, gözaltında yaşadıklarını ise şu sözlerle anlattı:

"20'li yaşlarda kadın ve erkek polislerin darbına maruz kaldım. Tüm husumetlerini bana kustular. Her gelen amir, 'Seninle özel ilgilenmem istendi. Bugün beraberiz dedi. En acısı benim görüntülerim çekilip, 'siz de böyle olmak ister misiniz?' denerek, diğer tutuklulara gösterildi. Sadece benim tırnaklarıma asit döküldü, sadece bana demir kelepçe takıldı. Anlatayım da biraz gülün, kelepçe ellerimi morartınca, balyoz getirip, vurarak kestiler. En acısı, bazı genç askerleri, 'başınıza gelenlerin sebebi bu' diyerek, üstüme saldırttılar. Kulağımdan kan fışkırana kadar. 'Asker beni dövdü' demeye utanıyorum, ama tarih yazsın. Çok orijinal, hiç kimseye sorulmayan bir şey bana soruldu, 'Akif Öksüz'ü tanıyor musun?’ dendi.

Tanımıyorum dedikçe yapıştırdılar. Nihayet bir amir geldi, 'Bize yanlış söylemişler Akif Öksüz değil, Adil Öksüz' dedi. Yarım gün yediğim dayakla kaldım. En önemlisi, ben bu işkencelere maruz kalırken, bayan polislerin bana yaptıklarını ve söylediklerini avukatım bile bilmiyor. 65 yaşında, bir orgeneral... Genç Osman'dan sonra bu muameleye maruz kalan bir devlet adamı, bürokrat oldu mu?"

Hulusi Akar ve Hakan Fidan'ın dinlenmesini istendiğini, ancak Akar'ın özel celsede dinlendiğini, Fidan'ın ise dinlenmediğini hatırlatıp, "Akar gelse, bunları soracaktım' deyip, bir dizi soru yönelten Öztürk, Hakan Fidan'la ilgili olarak da şöyle konuştu:

"En öldürücü soruyu ona soracaktım. 23-25 2015'te PKK'ya en büyük operasyonu yaparken, Yaşar Güler'le karargaha geldi. 'Çok meşgulüm, operasyon var' deyip, Genelkurmay'dan gelen 60-70 kişilik FETÖ'cü listesini kendisine elden verip, vermediğimi soracaktım."

Saat 12.20'de duruşmaya öğlen arası verildi.

AKIN ÖZTÜRK’TEN "ÇIKINCA HESABINI SORACAĞIM" DÜZELTMESİ

Duruşmanın saat 14.25'te başlayan öğleden sonraki bölümünde savunmasına devam eden Akın Öztürk, sözlerine sabahki bölümde kullandığı bir ifadeyi düzelterek başladı. İşkence iddialarını anlatırken, "Çıkınca hesabını soracağım" demesini medyanın cımbızlayıp, "Akın Öztürk meydan okudu" şeklinde verebileceğini kaydeden Öztürk, "Bunu, hukuki yönden hesap sorma anlamında kullandım" açıklamasını yaptı.

Savunmasının devamında mütalaada kendisine yöneltilen suçlamaları cevaplandıran Öztürk, sıkıyönetim direktifinin altında Hulusi Akar'ın adının bulunduğunu, buna rağmen ona yönelik bir suçlama yöneltilmediğini belirterek, "Benim hakkımda böyle bir belge bile yokken, onlar niye dışarıda, ben buradayım?" diye sordu.

“EVET, O DA BİZE YARDIM ETTİ, DARBECİ”

Öztürk, o gece Mehmet Partigöç'ü arama gerekçesini anlatırken de şunları söyledi:

"Madem ben Konsey Başkanıyım, niye Partigöç'ü arayıp planı sorayım. 23.30'a kadar evde, tişörtle oturup, Partigöç'ün bana haber vermesini mi bekleyeceğim? Darbenin başı mıyım sonu muyum, belli değil. 'Genelkurmay'a saldırı var' denmiş, aramışım. Yüz kere olsa yüz kere ararım, çünkü ilk doğru bilgi Hava Kuvvetleri ve Genelkurmay Harekat Merkezlerine akar."

HTS kayıtlarında Azerbaycan Hava Kuvvetleri Komutanı ile görüşmesine yer verildiğine dikkat çeken Öztürk, şöyle devam etti:

"Evet aradım. Burada ameliyat olduğunda ben ilgilendim, bana ağabey derdi. Bir uçak kazası olmuştu, aradım. 5 Temmuz'da da bayram için aradım. Ama bunu 15 Temmuz olarak göstermişler. Böyle şey olur mu? Evet, o da bize yardım etti, darbeci! O aylarda Fransa, İspanya, İngiltere, ABD Hava Kuvvetleri Komutanlarını da aradım. Onları niye yazmamışlar?"

Öztürk, Cumhurbaşkanına hakaret ettiği suçlamasıyla ilgili olarak da, "Kim, nedir, nerede, ne demişim söylesinler. Cumhurbaşkanı'nın husumetine maruz bırakılman amaçlanıyor" dedi.

“İZMİR CASUSLUK DAVASININ ARKASINDAKİ EN GÜÇLÜ İSİM OYDU”

Savunmasının devamında Abidin Ünal ve Hulusi Akar'ı suçlayan Öztürk, şunları söyledi:

"Bana, 'Akıncı'ya git' dedi. Bir söz vardır, 'Göz ola dağın arkasını göre, akıl ola başa geleceği bile' diye. Ben Abidin Ünal komutanımın, silah arkadaşımın beni niye oraya gönderdiğini göremedim bilemedim, gittim. Hulusi Akar ise ikna işini kendisi yapmayıp, beni kullanmıştır. Bir kez daha huzurda dinlenmesini talep ediyorum."

Akın Öztürk, dönemin 2. Başkanı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler hakkında da şu iddialarda bulundu:

"Ertesi gün gidip, kurtardığımda gözyaşları içinde, 'Komutanım sağolun. Zaten sizin duyunca gelip kurtaracağını biliyordum. Dahası var, yeminime inanın, 'Ben bunlara ne yaptım ki? Ben şimdiye kadar ne istedilerse karşıladım' dedi. Kim bunlar ya? Kimin yaptığı belli mi? Anlaşılan o ki, ikbal kaygısıyla kimseye dokunmamış, bekle-gör politikası izlemiş, işlerin çığırından çıkmasına yol açmıştır. Demek tek gardını almayan benmişim. Ancak ilk ifadesinde benim darbecilere, 'Bunlar manyak mı? Devlete karşı bunu nasıl yaparsınız?' dediğimi belirtmiştir. İzmir casusluk davasının arkasındaki en güçlü isim oydu.Koridorlarda, 'Elimde binlerce görüntü var' diye bağırıyordu. Nerede o görüntüler? Nasılsa bir günah keçisi bulundu, vur abalıya. Doğru bildiklerini söylemiyorlar. Cezaevindeyken Yaşar Güler, Abidin Ünal, Ümit Dündar veya Hulusi Akar'a mektup yazıp, 'Sizden tek isteğim, gördüklerinizi lütfen söyleyin' dedim. 46 yıllık silah arkadaşlığı, ahde vefa var ya, bunları savcılığa suç duyurusu olarak gönderdiler. Yaşar Güler ABD'de hiç gereği yokken iyi polis rolünü oynadığımı söyledi. Yalan söylüyor. Peki sen kötü polis olarak ne yaptın? Allah'tan kork! Komutanlık, boy pos, makamla değil, yürekle olur."

Öztürk, savunmasını özetle şöyle tamamladı:

"Ne konseyin yöneticisiyim, ne üyesiyim. Benim bu lanet, dış güçlerin kahpe örgütüyle ilgim, görüşmüşlüğüm yok. Ne olimpiyatlarına gittim, ne gözyaşları içinde, 'özledik, gel' dedim. Bu zeka yoksunu darbe hamlesinin hiçbir noktasında bulunmadım. Evet bu darbenin arkasında birilerinin olduğunu, birilerinin bu işi bildiğini, ama harekete geçmediğini biliyorum. Evet, birileri var, bulması sizden. Bugün güç bulup, iftira atanlar ne yaparlarsa yapsınlar, benim vatan ve Cumhuriyet sevgimi engelleyemeyeceklerdir. TSK'ya kurulan tuzakları görmezden gelerek, mevki makam ikbal beklentisiyle gerçekleri söylemeyen, hatta ettiği yemine ihanet eden asker kişileri ve asılsız haber verip, üreten sivil, gazeteci, siyasetçileri lanetle anıyorum. Hakkımı helal etmiyorum."

Akın Öztürk ve Avukatı Hicabi Durmuş'un beyanlarından sonra Savcı, tüm sanıkların tutukluluk halinin devamı yönünde mütalaa verdi. Sanıklar ve avukatlarının tahliye talebinin de alınmasının ardından saat 20.20'de Mahkemenin ara kararını açıklayan Başkan Oğuz Dik, sanıklardan Halil İbrahim Karabal'ın tahliyesiyle, duruşmanın 11-29 Mart'a ertelendiğini söyledi.


Hedefinde Genelkurmay Başkanı var
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
D0mMdiYXcAEaek5.jpg



Rahmetli Timurtaş (Uçar) Hocanın oğlu Bekir Yunus Uçar'ın, AKP tarafından milli piyango genel müdürlüğüne getirilmesi trajik olmuş.

ozel-haber-bekir-yunus-ucar-2017-de-hedefimiz-9186160_o.jpg


258021.jpg


Kısaca kumara karşı babanın oğlu milli kumar teşkilatının başına getirilmiş.

Çok ince bir sosyal mühendislik eseri olan bu atamayı planlayanı, zekasından dolayı tebrik etmek istiyorum.

Son zamanlarda gördüğüm en ince işçilik!

Spor Toto’ya karşı babanın oğlu, Spor Toto Müdürü



Rahmetli Timurtaş hocanın eski bir vaazı ile mesajımı noktalıyorum:
 
Son düzenleme:

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Rahmetli Timurtaş (Uçar) Hocanın oğlu Bekir Yunus Uçar'ın, AKP tarafından milli piyango genel müdürlüğüne getirilmesi trajik olmuş.

ozel-haber-bekir-yunus-ucar-2017-de-hedefimiz-9186160_o.jpg


258021.jpg


Kısaca kumara karşı babanın oğlu milli kumar teşkilatının başına getirilmiş.

Çok ince bir sosyal mühendislik eseri olan bu atamayı planlayanı, zekasından dolayı tebrik etmek istiyorum.

Son zamanlarda gördüğüm en ince işçilik!

Spor Toto’ya karşı babanın oğlu, Spor Toto Müdürü



Rahmetli Timurtaş hocanın eski bir vaazı ile mesajımı noktalıyorum:




Naci Karadag on Twitter

Naci Karadag on Twitter
 
Son düzenleme:

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
bu da videosu...


Not: Emrinde 3000 civarı "maaşlı" akp trolü olduğu söylenen bu SS çok tehlikeli.... Bunun yapamayacağı hiçbir şey yok, Tayyip bey!

Derin devletin, Tayyip bey sonrası için hazırladığı kişidir kendisi... Ey AKP'ller siz de uyanın...

emrinde 3000 civarı maaşlı akp torlü olduğu iddia edilen, bu gestapo şefi ss kendini (derin devletin, tayyip bey sonrası için hazırladığı kişidir kendisi) tayyip bey sonrasına hazırlıyor.

tüm emareler bunu gösteriyor.



suleyman-soyluyu-birinci-gosteren-anketin-altinda-baska-hesap-mi-var-02031930_m2.jpg


Gezici Araştırma Şirketi’nin yaptığı ankette “en güvenilen siyasetçi”nin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olarak çıkması tartışmalara neden oldu.

BirGün gazetesi yazarı Ayşenur Arslan da bugünkü yazısında konuyu köşesine taşıdı. “En güvenilir siyasetçi Süleyman Soylu!” başlıklı yazısında Arslan, “Bu, elbette benim iddiam değil. Gezici Araştırma böyle söylüyor. Güya sokağa çıkıp vatandaşla konuşmuşlar.. ‘En güvenilir siyasetçi kim’ diye sormuşlar. Birinci sırada da Süleyman Soylu çıkmış” ifadeleriyle başladı.

Ayşenur Arslan yazısında, CHP’li Özgür Özel’in, “Süleyman Soylu, Erdoğan sonrası AKP için genel başkan projesidir. Bu, yaklaşık 9-10 yıllık bir FETÖ projesidir” sözlerine atıf yaparak, İstanbul’daki bilbordlarda İçişleri Bakanı Soylu’nun afişlerinin hangi amaçla asıldığını sordu. Arslan yazısının devamında Soylu’nun AKP’de şimdilik “ikinci adam” olma gibi bir amacının olabileceğini de ifade etti.

Ayşenur Arslan’ın yazısı şöyle:

“En güvenilir siyasetçi Süleyman Soylu!

Bu, elbette benim iddiam değil. Gezici Araştırma böyle söylüyor. Güya sokağa çıkıp vatandaşla konuşmuşlar.. “En güvenilir siyasetçi kim” diye sormuşlar. Birinci sırada da Süleyman Soylu çıkmış.



Üçüncü sırada Tak-Şak Paşa Versiyon 2 Hulusi Akar.. Altıncı sırada gazetecilerin bile adını hatırlamakta zorlanacağı MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız.. Hatta aşağılarda bir yerlerde Cem Uzan falan var.

Yani, Murat Gezici kusura bakmasın ama ciddiye alabileceğim bir liste değil.

Ama, birinci ismin “NEDEN BİRİNCİ SIRADA OLDUĞU” sorusu listeyi ilginç kılıyor. Sahiden, Süleyman Soylu nasıl / neden / ne alaka Türkiye’nin en güvenilir siyasetçisi?

Vaktiyle (listenin ikincisi) Özgür Özel, O’nun için hayli köşeli bir iddiada bulunmuştu:

“Süleyman Soylu, Erdoğan sonrası AKP için genel başkan projesidir. Bu, yaklaşık 9-10 yıllık bir FETÖ projesidir.”

Gezici’nin araştırmasını gördükten sonra aklıma bu “iddia” geldi. Ancak, Soylu’yu aklıma düşüren bir başka şey daha var: İstanbul’un ana arterlerinde sık sık karşıma çıkan kocaman bir pankart.

Pankartta Soylu’nun devasa bir portresi ve “güçlü Türkiye” sloganı var.

Erdoğan’ı ya da belediye başkan adaylarını anladık da.. İçişleri Bakanı neden, nasıl bir gerekçeyle “reklama” ihtiyaç duyar ki!

Bu soru işaretleri zihnimde tura çıkmışken, önceski gün Sözcü yazarı Rahmi Turan bir yenisini ekledi:

“Ankara’dan ilginç haberler geliyor. CHP’nin Büyükşehir adayı Mansur Yavaş’ın 7 puan önde olduğu, AKP’nin Başkent’i kaybetme paniğine kapıldığı belirtiliyor. AKP kaynaklarından bana fısıldanan şu: Sayın Özhaseki, sağlık sorunları gerekçesiyle ve kendi iradesiyle adaylıktan çekilecek, onun yerine son anda Süleyman Soylu aday yapılacak.”

Soylu sanki her yarışın favorisi gibi anılıyor. Adı sık sık özellikle Ankara için geçiyor. Ancak, gördüğüm kadarıyla onun gözü çok daha yükseklerde. Hem de çok uzun süredir.

Medyadaki en eski / en yakın arkadaşı Mahmut Övür’ün 2000’li yılların başından bu yana dikkat çektiği.. Hatta gözümüze soktuğu bir isim, Soylu.

O kadar ki, Soylu daha AKP’de değilken bile “AK PARTİ’DE SÜRPRİZ İSİM” başlığıyla yazmıştı: “Eski DYP’li Süleyman Soylu’yu yakında Ak Parti’de görmek kimseyi şaşırtmamalı.”

Tuhaf değil mi!

Daha AKP’de değilken “AKP’nin yükselen yıldız adayı” ilan ediliyor!

İddia edildiği gibi “bir projeden” mi söz etmeliyiz? Dahası, bunun arkasında FETÖ mü aramalıyız? Hem kendisinin hem de medyadaki en büyük desteği Mahmut Övür’ün geçmişteki Cemaat övgülerini mi hatırlamalı / hatırlatmalıyız?

O kadar derine inemeyeceğim. Ama şu kadarını söyleyebilirim; Soylu, bir PROJE olabilmek için çok çalışıyor.

Tıpkı Hitler’in yakın çevresinde -hatta son deminde bile- “ikinci adam” olabilmek.. Onun gücünden güç alabilmek için savaşanlar gibi.. Süleyman Soylu da -en azından şimdilik- İKİNCİ ADAM olmak istiyor.

Medyada ve siyaset sahnesinde artık HERKESİN BİLDİĞİ SIR haline geldi: Erdoğan’ın yakın çevresinde de büyük bir güç savaşı sürüyor. Aslında birden fazla taraf var. Ancak son zamanlarda iki isim diğerlerinden daha öne çıktı: Berat Albayrak ve Süleyman Soylu.

Mutlaka izlemişsinizdir: Süleyman Soylu bir mekanda damat Berat Albayrak’la karşılaşıyor. Yanından geçerken de omuz atıyor. Yüzünde keyifli bir gülümsemeyle!

O ilginç sahnede somutlaşan yarışı hangisi kazanır, kimbilir!

Berat Bey malum. Kendisini kayınbabasına ispat edebilmek için yırtınan bir çırak.

Süleyman Soylu ise güvenlik / demokrasi / parlamento / insan hakları vs. vs. deyince aklına sadece POLİS GÜCÜ gelen.. Hatta o gücün bir taciz aracı olarak kullanılmasında sakınca görmeyen.. Dün hakaret ettiği Erdoğan’a bugün aynı hararetle övgüler düzen bir hırs topu. Ve neymiş efendim!! Türkiye’nin en güvenilir siyasetçisi!!!”


Süleyman Soylu'yu birinci gösteren anketin altında başka hesap mı var
 
Son düzenleme:

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
bu kaçıncı yahu...

Erdoğan meğer 15 yıldır Bu Seçim Milat diye milleti oyalıyormuş

 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
2/3 AKP dönemi kapanıyor, AKPciler EBU CEHİL KADAR OLAMIYOR MUSUNUZ TVde PUTİNci MAOcu CİAcılar

 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,682
Tepkime puanı
372
Puanları
83
52951163_798012450598771_2371298585682640896_n.jpg

vay diktatötr vayyyyyyyy engelliyi bile esir almış :love::love:
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Bayram değil seyran değil...

ABD Genelkurmayı kapak fotoğrafını güncelledi: Milli Savunma Bakanı Akar ve Orgeneral Güler karede

1038005675.png


ABD Genelkurmay Başkanlığı, resmi Twitter hesabında kapak fotoğrafı olarak ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford, Savunma Bakan Yardımcısı Patrick Shanahan ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler'in toplu fotoğrafını kullandı.


22 ŞUBAT ZİYARETİNDEN

Fotoğraf olarak kullanılan görsel, 22 Şubat tarihinde gerçekleştirilen ziyarette çekilmişti. Bu ziyarette mevkidaşlar, Suriye, terörle mücadele, Patriotlar ve iki ülke arasındaki işbirliğini konu alan bir dizi görüşme gerçekleştirmişti.Bir benzer olay da 15 Ocak tarihinde gerçekleşmişti. Aynı hesap bu sefer de kapak fotoğrafına,

Türkiye Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler ile Joseph Dunford'un ikili görüşmesinde çekilen fotoğrafı yüklemişti.



ABD Genelkurmayı kapak fotoğrafını güncelledi: Milli Savunma Bakanı Akar ve Orgeneral Güler karede
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Erol Mütercimler: 2019 yerel seçiminden sonra erken seçimi AKP-MHP isteyecek!

 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
emrinde 3000 civarı maaşlı akp torlü olduğu iddia edilen, bu gestapo şefi ss kendini (derin devletin, tayyip bey sonrası için hazırladığı kişidir kendisi) tayyip bey sonrasına hazırlıyor.

tüm emareler bunu gösteriyor.



suleyman-soyluyu-birinci-gosteren-anketin-altinda-baska-hesap-mi-var-02031930_m2.jpg


Gezici Araştırma Şirketi’nin yaptığı ankette “en güvenilen siyasetçi”nin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olarak çıkması tartışmalara neden oldu.

BirGün gazetesi yazarı Ayşenur Arslan da bugünkü yazısında konuyu köşesine taşıdı. “En güvenilir siyasetçi Süleyman Soylu!” başlıklı yazısında Arslan, “Bu, elbette benim iddiam değil. Gezici Araştırma böyle söylüyor. Güya sokağa çıkıp vatandaşla konuşmuşlar.. ‘En güvenilir siyasetçi kim’ diye sormuşlar. Birinci sırada da Süleyman Soylu çıkmış” ifadeleriyle başladı.

Ayşenur Arslan yazısında, CHP’li Özgür Özel’in, “Süleyman Soylu, Erdoğan sonrası AKP için genel başkan projesidir. Bu, yaklaşık 9-10 yıllık bir FETÖ projesidir” sözlerine atıf yaparak, İstanbul’daki bilbordlarda İçişleri Bakanı Soylu’nun afişlerinin hangi amaçla asıldığını sordu. Arslan yazısının devamında Soylu’nun AKP’de şimdilik “ikinci adam” olma gibi bir amacının olabileceğini de ifade etti.

Ayşenur Arslan’ın yazısı şöyle:

“En güvenilir siyasetçi Süleyman Soylu!

Bu, elbette benim iddiam değil. Gezici Araştırma böyle söylüyor. Güya sokağa çıkıp vatandaşla konuşmuşlar.. “En güvenilir siyasetçi kim” diye sormuşlar. Birinci sırada da Süleyman Soylu çıkmış.



Üçüncü sırada Tak-Şak Paşa Versiyon 2 Hulusi Akar.. Altıncı sırada gazetecilerin bile adını hatırlamakta zorlanacağı MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız.. Hatta aşağılarda bir yerlerde Cem Uzan falan var.

Yani, Murat Gezici kusura bakmasın ama ciddiye alabileceğim bir liste değil.

Ama, birinci ismin “NEDEN BİRİNCİ SIRADA OLDUĞU” sorusu listeyi ilginç kılıyor. Sahiden, Süleyman Soylu nasıl / neden / ne alaka Türkiye’nin en güvenilir siyasetçisi?

Vaktiyle (listenin ikincisi) Özgür Özel, O’nun için hayli köşeli bir iddiada bulunmuştu:

“Süleyman Soylu, Erdoğan sonrası AKP için genel başkan projesidir. Bu, yaklaşık 9-10 yıllık bir FETÖ projesidir.”

Gezici’nin araştırmasını gördükten sonra aklıma bu “iddia” geldi. Ancak, Soylu’yu aklıma düşüren bir başka şey daha var: İstanbul’un ana arterlerinde sık sık karşıma çıkan kocaman bir pankart.

Pankartta Soylu’nun devasa bir portresi ve “güçlü Türkiye” sloganı var.

Erdoğan’ı ya da belediye başkan adaylarını anladık da.. İçişleri Bakanı neden, nasıl bir gerekçeyle “reklama” ihtiyaç duyar ki!

Bu soru işaretleri zihnimde tura çıkmışken, önceski gün Sözcü yazarı Rahmi Turan bir yenisini ekledi:

“Ankara’dan ilginç haberler geliyor. CHP’nin Büyükşehir adayı Mansur Yavaş’ın 7 puan önde olduğu, AKP’nin Başkent’i kaybetme paniğine kapıldığı belirtiliyor. AKP kaynaklarından bana fısıldanan şu: Sayın Özhaseki, sağlık sorunları gerekçesiyle ve kendi iradesiyle adaylıktan çekilecek, onun yerine son anda Süleyman Soylu aday yapılacak.”

Soylu sanki her yarışın favorisi gibi anılıyor. Adı sık sık özellikle Ankara için geçiyor. Ancak, gördüğüm kadarıyla onun gözü çok daha yükseklerde. Hem de çok uzun süredir.

Medyadaki en eski / en yakın arkadaşı Mahmut Övür’ün 2000’li yılların başından bu yana dikkat çektiği.. Hatta gözümüze soktuğu bir isim, Soylu.

O kadar ki, Soylu daha AKP’de değilken bile “AK PARTİ’DE SÜRPRİZ İSİM” başlığıyla yazmıştı: “Eski DYP’li Süleyman Soylu’yu yakında Ak Parti’de görmek kimseyi şaşırtmamalı.”

Tuhaf değil mi!

Daha AKP’de değilken “AKP’nin yükselen yıldız adayı” ilan ediliyor!

İddia edildiği gibi “bir projeden” mi söz etmeliyiz? Dahası, bunun arkasında FETÖ mü aramalıyız? Hem kendisinin hem de medyadaki en büyük desteği Mahmut Övür’ün geçmişteki Cemaat övgülerini mi hatırlamalı / hatırlatmalıyız?

O kadar derine inemeyeceğim. Ama şu kadarını söyleyebilirim; Soylu, bir PROJE olabilmek için çok çalışıyor.

Tıpkı Hitler’in yakın çevresinde -hatta son deminde bile- “ikinci adam” olabilmek.. Onun gücünden güç alabilmek için savaşanlar gibi.. Süleyman Soylu da -en azından şimdilik- İKİNCİ ADAM olmak istiyor.

Medyada ve siyaset sahnesinde artık HERKESİN BİLDİĞİ SIR haline geldi: Erdoğan’ın yakın çevresinde de büyük bir güç savaşı sürüyor. Aslında birden fazla taraf var. Ancak son zamanlarda iki isim diğerlerinden daha öne çıktı: Berat Albayrak ve Süleyman Soylu.

Mutlaka izlemişsinizdir: Süleyman Soylu bir mekanda damat Berat Albayrak’la karşılaşıyor. Yanından geçerken de omuz atıyor. Yüzünde keyifli bir gülümsemeyle!

O ilginç sahnede somutlaşan yarışı hangisi kazanır, kimbilir!

Berat Bey malum. Kendisini kayınbabasına ispat edebilmek için yırtınan bir çırak.

Süleyman Soylu ise güvenlik / demokrasi / parlamento / insan hakları vs. vs. deyince aklına sadece POLİS GÜCÜ gelen.. Hatta o gücün bir taciz aracı olarak kullanılmasında sakınca görmeyen.. Dün hakaret ettiği Erdoğan’a bugün aynı hararetle övgüler düzen bir hırs topu. Ve neymiş efendim!! Türkiye’nin en güvenilir siyasetçisi!!!”


Süleyman Soylu'yu birinci gösteren anketin altında başka hesap mı var


Süleyman Soylu’dan “Ak Parti’ye girersin artık” diyen Erkan Tan’a tarihi yanıt


not: siyasetçilerde neden omurga yok?
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst