rabbinsadikkulu
FETÖ nurcu değildir!
- Katılım
- 10 Ocak 2012
- Mesajlar
- 9,937
- Tepkime puanı
- 131
- Puanları
- 0
Ersan Şen Erdoğan'a patladı: Gereğini yap ya da sus.
Hükümete yakın Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, belediyelerde yaşanan yolsuzluklara değindi ve “Daha önce de yazdım, bu iktidar belediye üzerinden geldi, belediyelerle gidebilir.” dedi.
“Şu alçak, hain, lanet olası rüşvetçilerden yakanızı bir an önce kurtarın nasıl kurtaracaksanız. Bunlar herkesi haraca bağlıyor. İhalelere hile karıştırıyorlar, imar işlerinde bu işler çok fazla. İli, ilçesi yok.” diye yazan Dilipak şu ifadeleri kullandı:
“Bu işe vakfı, camiyi de karıştırıyorlar. Cami avlusunda rüşvet pazarlığı yapıyor bu ahlaksızlar.
Açık söylüyorum, bunları ihbar edelim. Direnelim, teslim olmayalım.
İhale şartnamesini adrese teslim hazırlıyorlar. Yine kazanacak olursanız ihaleyi iptal ediyor.. Rakamları o kadar şişiriyorlar ki, normal bir teklif zaten çok düşük diye eleniyor. Araya başka naylon şirketleri sokuyorlar.
Minareyi çalan kılıfını hazırlamış. İhaleyi almak için KİK, İdare Mahkemesi, kim uğraşacak. İdareyle inatlaşmayalım diyor birileri… İhaleyi alsan ne olacak, bu defa bir eksiklik bulup ödemeyecek.
Bu işi yapanların adı, Ahmet, Mehmet, Ali, Hasan, Hüseyin! Namaz da kılıyorlar, hacca da gidiyorlar.
“Vay o namaz kılanların haline ki”, diye “din günü”nü hatırlatmak gerek bu adamlara!
Müslümanların yüz karası bu adamlar.
Hani o ‘Şeytan sizi Allah’la aldatmasın’ diye bir ayet var ya, bunlar da cami ile vakıfla aldatıyorlar!
O kadar arsız ve yüzsüzler ki, ‘nasıl yaparsınız bunu’ derseniz, ‘biz milletvekilinin oğlundan da aldık’ diyorlar.
Rüşveti alan da, haksız bir kazanç için rüşvet teklif eden de mel’undur.
Bu bir memleket meselesi haline geldi. O haram lokma sadece yiyeni ve ailesinin dünya ve ahiretini mahvetmiyor, ahiretini de mahvediyor. Bir de memleket elden gidiyor bu aşağılık heriflerin yüzünden…”
“FETÖ’DEN PKK’DAN NE FARKI VAR BUNLARIN”
Savcıları, emniyeti, istihbaratı göreve çağırmak gerektiğini belirten Dilipak “Seçim yaşlaştıkça bu işler daha da artıyor. Biri yapınca öteki de yapıyor, çeteleşiyor.. Bu kötü gidişe bir dur demek gerek. Öyle kötü örnekler var ki, 3 kuruşluk işi 10 kuruşa yapıyorlar, aradaki farkı paylaşıyorlar. Siyasetçi, bürokrat, işadamı herkes bu şeytani halkaya katılıyor.” dedi.
Dilipak köşesinde “Bir yolsuzluk, rüşvet olayı karşısında partiyi uyaralım, gerekirse yargıya gidelim. Kavga gürültü yok. Ama bu alçaklara pabuç bırakmayalım. Bunlar yarın devleti de satarlar, kendilerine makam ve servet vadedenlere memleketi de satarlar. FETÖ’den, PKK’dan ne farkı var bunların.”diye yazdı.
“O REZİL AŞAĞILIK ADAMLARA…”
“Siyasi partiler bilmiyor mu şehirlerinde dönen dolapları” diye sonra Yeni Akit yazarı Dilipak köşesini şöyle sürdürdü:
“Bilmiyorlarsa niye orada oturuyorlar, biliyorsa niye susuyorlar. Dilsiz şeytan olmaktan ne farkı var bunun..
Kol kırılıp yen içinde kalınca, o kollar kangren oluyor, o kollar çolak oluyor.
Şeytan aslında bu şekilde hem o rüşvetçileri düşürüyor tuzağına, hem de onlar üzerinden ahaliye zulmediyor. Onlar da şeytanın tetikçiliğini üslenmiş birer haramzadeye dönüşüyor.
Ne demişler: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Haksız kazançlar, o kazanç sahiplerine hayır getirmez. Allah belalarını verir, hastane kapısında mı sürünürler, ailesinden mi çıkar acısı bilmem ama, aldıkları bedduanın bu dünyada olmasa da ahirette ağır bir bedeli olur…
Bunu o rüşvetçilere söylüyorum. O rezil, aşağılık adamlara. Küçük menfaatleri uğruna davalarını satan, partilerini, ülkesini ve milletini zora sokan hainlere Allah ve resulü lanet etmektedir.
Allah (cc), bu konuda şöyle buyurmaktadır: 'Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile, günaha girerek yemek için onları yetkililere (rüşvet olarak) vermeyin.' Peygamberim aleyhissalatu vesselam da, 'Rüşveti alan da, veren de cehennemdedir' buyurmaktadır. Yine başka bir hadis-i şerifte de, her zaman insanların affedilmesi için dua eden Yüce Peygamberimizin rüşvetin toplumda meydana getirdiği büyük hasar sebebiyle, rüşvet alanı ve rüşvet vereni ve bu ikisi arasında aracılık yapanı lanetlemektedir.
Sadece FETÖ ve PKK ile mücadele yetmez. AK Parti bugün iktidar partisidir. AK Partililer partilerine sahip çıksınlar. Bu pislikleri partilerinden uzaklaştırsınlar, meydanı bu hainlere ve zalimlere bırakmasınlar.”
Dilipak: Camilerde rüşvet pazarlığı yapılıyor
@rabbinsadikkulu ymuşşşşşşşşşşşşş pehhhhhhhhhhhhhh
Hükümete yakın Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, dikkat çeken uyarılarda bulundu.
Abdurrahman Dilipak, bugünkü “Endişelenecekler tabi, çünkü ucu kendilerine dokunuyor” başlıklı yazısında, “Eşref Bitlis’i araştıramazsınız, Uğur Mumcu’yu da, Hablemitoğlu’nu da, Cem Ersever’i de, Hrant Dink’i de, Muhsin Yazıcıoğlu’nu da, Bahriye Üçok’u da, Sabancı’yı da. Çünkü 3 adım sonra ucu ‘kendilerine’ dokunur” ifadelerini kullandı.
“Müslüman, ateist, laik, sağcı-solcu fark etmiyor” diyen Dilipak şöyle devam etti:
“Aynı delikteki yılan tarafından ısırılıyoruz. ‘Fail’ 40. odada gizlidir. Eğer kararlılık ve cesaretle işin üzerine gidecek olursanız, oraya varana kadar ‘dokunulmaz’, ‘korunan’, ‘kozmik ve derin' birçok ve kurumun kapısından geçerek ilerlemeniz gerek. Ve her adımda, faili işaretleyen yanıltıcı tabelalar göreceksiniz. Muhbirler, analizistler, muteber adamlar, belge sunan gazeteci kılıklı ajanlar sizi karşılayacaklar. Her şeye rağmen doğru yönde ilerleyecek olursanız, tehdit alır, saldırıya uğrarsınız. Yetkiniz elinizden alınır.
Darbeler, darbeciler, siyasi cinayetlerin failleri onun için bulunamaz. Herkesin bildiği gerçek ‘sır’ olur. Çok ısrarcı olursanız, gemileri yakmışsanız, geri dönülmez bir noktaya gelmişsiniz, ‘artırılmış bir gerçeklik’, ‘somutlaştırılmış’ fabrikasyon bilgi, belge, bilirkişi, itirafçı, muhbirlerle hedef seçilen bir kurban önünüze çıkarılır ve infaz edilir. ‘Tanrılara kurban sunulur’ ve asıl cinayet, kurgulanmış yeni bir cinayetle perdelenir.”
“CANINIZ CEHENNEME! YAKINDA NASIL BİR YIKILIŞLA YIKILACAĞINIZI GÖRECEKSİNİZ”
“İşe adam’ değil, ‘adama iş’ emreden ‘hoca efendiler’, vakıf mütevellileri, partizanlar, ihale komisyoncuları, hemşericilik ayağına yatanlar” sözleriyle eleştiride bulunan Dilipak “Allah topunuz belasını verecektir elbet bir gün mutlaka” dedi.
Dilipak şunları yazdı:
“Özal suikastinin faili yakalandı da ne oldu! Papazı yakaladınız da ne oldu!. 15 Temmuz gecesi İncirlik’te neler yaşandı soruşturabiliyor musunuz? Fehriye Erdal nasıl oluyor da AB ve NATO’nun merkezlerinin bulunduğu bir ülkede barınabiliyor. Apo’nun ve PKK derin sırrını çözebilir misiniz? Sahi, Sivas ve Başbağlar’da ne oldu? Kanlı 1 Mayıs neyin nesi idi!. ‘Arınç suikasti’nin (!?) arkasında ne vardı! İçişleri Bakanları emniyet genel müdürleri, istihbarat şefleri ‘devlet terbiyesi’ gereği konuşmazlar. Onların kafalarına çakılan hiyerarşide Allah’ın emri, amirlerinin emrinden sonra gelir. Kadro ve bordroları din günü makamlarından önce gelir çünkü. İdari sicilleri, ‘Kiramen Kâtibin sicilleri’nden öncedir. Onun için ‘gerçeğin üzerini örter’ler. ‘Hakızlıklar karşısında susar’lar, ‘Adil şahidler’ olmazlar. ‘Yalancı şahid’lik yaparlar. Dünya nimet, makam ve korkuları karşılığında dinlerini satarlar! “İman ettik” demekle yakalarının bırakılıvereceğini zannederler.
Hani ‘bir topluluğa olan öfkemiz bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmeyecek’ idi! ‘İşi ehline’ verecektik, ehliyet ve liyakat ne oldu. Satınalmacılar, ihale komisyonu üyeleri, insan kaynakları müdürleri, ‘hamili kart yakinimdir’ benzeri şeyler yazan, ‘ehliyet ve liyakat’ hatırlatması yapmadan ‘işe adam’ değil, ‘adama iş’ emreden ‘hoca efendiler’, vakıf mütevellileri, partizanlar, ihale komisyoncuları, hemşericilik ayağına yatanlar, milletin vekâletine talip olup, şehrin emanetini alıp kendine vekâlet verenlere ihanet edenleri, emanete hıyanet edenler, menfaatleri için 40 takla atan, yalan söyleyenler, Allah topunuz belasını verecektir elbet bir gün mutlaka. Ne zaman ‘biz zalimlerden olduk’ diyecek ve tevbe edeceksiniz, Allah’ın gazabı yakanıza yapıştıktan sonra mı! Vazgeçmeyecekseniz, yakın olan bir azabı bekleyin. Canınız cehenneme! Yakında nasıl bir yıkılışla yıkılacağınızı göreceksiniz.”
“Allah topunuzun belasını verecek”
sorgulu-yorum
"Eger Akın Öztürk darbenin bir numarası ise neden Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal, neden darbecileri engellemesi için onu arayıp evinden akıncı üssüne gönderiyor? Hava kuvvetleri komutanı emri altındaki kişilerden, kimin ne olduğunu bilmez mi? Bilmiyorsa neden darbe sonrası Hava kuvvetleri komutanlığına devam etti. Olayın canlı şahidi Mehmet Şanver anlatıyor..."
15 temmuzun bilinmeyenleri
tamamını tekrar tekrar izleyebilirsiniz ama vaktiniz sınırlı ise 01:22:13 dakikadan sonrasına bakılabilir.
Rahmetli Timurtaş (Uçar) Hocanın oğlu Bekir Yunus Uçar'ın, AKP tarafından milli piyango genel müdürlüğüne getirilmesi trajik olmuş.
Kısaca kumara karşı babanın oğlu milli kumar teşkilatının başına getirilmiş.
Çok ince bir sosyal mühendislik eseri olan bu atamayı planlayanı, zekasından dolayı tebrik etmek istiyorum.
Son zamanlarda gördüğüm en ince işçilik!
Spor Toto’ya karşı babanın oğlu, Spor Toto Müdürü
Rahmetli Timurtaş hocanın eski bir vaazı ile mesajımı noktalıyorum:
eeeeeeeeeeeeeee hani babaların suçuyla çocuklarının ne ilgisi vardı ey gafil @rabbinsadikkulu ymuşşşşşşşşşşşşşşşşş YERSEN
bu da videosu...
Not: Emrinde 3000 civarı "maaşlı" akp trolü olduğu söylenen bu SS çok tehlikeli.... Bunun yapamayacağı hiçbir şey yok, Tayyip bey!
Derin devletin, Tayyip bey sonrası için hazırladığı kişidir kendisi... Ey AKP'ller siz de uyanın...
emrinde 3000 civarı maaşlı akp torlü olduğu iddia edilen, bu gestapo şefi ss kendini (derin devletin, tayyip bey sonrası için hazırladığı kişidir kendisi) tayyip bey sonrasına hazırlıyor.
tüm emareler bunu gösteriyor.
Gezici Araştırma Şirketi’nin yaptığı ankette “en güvenilen siyasetçi”nin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olarak çıkması tartışmalara neden oldu.
BirGün gazetesi yazarı Ayşenur Arslan da bugünkü yazısında konuyu köşesine taşıdı. “En güvenilir siyasetçi Süleyman Soylu!” başlıklı yazısında Arslan, “Bu, elbette benim iddiam değil. Gezici Araştırma böyle söylüyor. Güya sokağa çıkıp vatandaşla konuşmuşlar.. ‘En güvenilir siyasetçi kim’ diye sormuşlar. Birinci sırada da Süleyman Soylu çıkmış” ifadeleriyle başladı.
Ayşenur Arslan yazısında, CHP’li Özgür Özel’in, “Süleyman Soylu, Erdoğan sonrası AKP için genel başkan projesidir. Bu, yaklaşık 9-10 yıllık bir FETÖ projesidir” sözlerine atıf yaparak, İstanbul’daki bilbordlarda İçişleri Bakanı Soylu’nun afişlerinin hangi amaçla asıldığını sordu. Arslan yazısının devamında Soylu’nun AKP’de şimdilik “ikinci adam” olma gibi bir amacının olabileceğini de ifade etti.
Ayşenur Arslan’ın yazısı şöyle:
“En güvenilir siyasetçi Süleyman Soylu!
Bu, elbette benim iddiam değil. Gezici Araştırma böyle söylüyor. Güya sokağa çıkıp vatandaşla konuşmuşlar.. “En güvenilir siyasetçi kim” diye sormuşlar. Birinci sırada da Süleyman Soylu çıkmış.
Üçüncü sırada Tak-Şak Paşa Versiyon 2 Hulusi Akar.. Altıncı sırada gazetecilerin bile adını hatırlamakta zorlanacağı MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız.. Hatta aşağılarda bir yerlerde Cem Uzan falan var.
Yani, Murat Gezici kusura bakmasın ama ciddiye alabileceğim bir liste değil.
Ama, birinci ismin “NEDEN BİRİNCİ SIRADA OLDUĞU” sorusu listeyi ilginç kılıyor. Sahiden, Süleyman Soylu nasıl / neden / ne alaka Türkiye’nin en güvenilir siyasetçisi?
Vaktiyle (listenin ikincisi) Özgür Özel, O’nun için hayli köşeli bir iddiada bulunmuştu:
“Süleyman Soylu, Erdoğan sonrası AKP için genel başkan projesidir. Bu, yaklaşık 9-10 yıllık bir FETÖ projesidir.”
Gezici’nin araştırmasını gördükten sonra aklıma bu “iddia” geldi. Ancak, Soylu’yu aklıma düşüren bir başka şey daha var: İstanbul’un ana arterlerinde sık sık karşıma çıkan kocaman bir pankart.
Pankartta Soylu’nun devasa bir portresi ve “güçlü Türkiye” sloganı var.
Erdoğan’ı ya da belediye başkan adaylarını anladık da.. İçişleri Bakanı neden, nasıl bir gerekçeyle “reklama” ihtiyaç duyar ki!
Bu soru işaretleri zihnimde tura çıkmışken, önceski gün Sözcü yazarı Rahmi Turan bir yenisini ekledi:
“Ankara’dan ilginç haberler geliyor. CHP’nin Büyükşehir adayı Mansur Yavaş’ın 7 puan önde olduğu, AKP’nin Başkent’i kaybetme paniğine kapıldığı belirtiliyor. AKP kaynaklarından bana fısıldanan şu: Sayın Özhaseki, sağlık sorunları gerekçesiyle ve kendi iradesiyle adaylıktan çekilecek, onun yerine son anda Süleyman Soylu aday yapılacak.”
Soylu sanki her yarışın favorisi gibi anılıyor. Adı sık sık özellikle Ankara için geçiyor. Ancak, gördüğüm kadarıyla onun gözü çok daha yükseklerde. Hem de çok uzun süredir.
Medyadaki en eski / en yakın arkadaşı Mahmut Övür’ün 2000’li yılların başından bu yana dikkat çektiği.. Hatta gözümüze soktuğu bir isim, Soylu.
O kadar ki, Soylu daha AKP’de değilken bile “AK PARTİ’DE SÜRPRİZ İSİM” başlığıyla yazmıştı: “Eski DYP’li Süleyman Soylu’yu yakında Ak Parti’de görmek kimseyi şaşırtmamalı.”
Tuhaf değil mi!
Daha AKP’de değilken “AKP’nin yükselen yıldız adayı” ilan ediliyor!
İddia edildiği gibi “bir projeden” mi söz etmeliyiz? Dahası, bunun arkasında FETÖ mü aramalıyız? Hem kendisinin hem de medyadaki en büyük desteği Mahmut Övür’ün geçmişteki Cemaat övgülerini mi hatırlamalı / hatırlatmalıyız?
O kadar derine inemeyeceğim. Ama şu kadarını söyleyebilirim; Soylu, bir PROJE olabilmek için çok çalışıyor.
Tıpkı Hitler’in yakın çevresinde -hatta son deminde bile- “ikinci adam” olabilmek.. Onun gücünden güç alabilmek için savaşanlar gibi.. Süleyman Soylu da -en azından şimdilik- İKİNCİ ADAM olmak istiyor.
Medyada ve siyaset sahnesinde artık HERKESİN BİLDİĞİ SIR haline geldi: Erdoğan’ın yakın çevresinde de büyük bir güç savaşı sürüyor. Aslında birden fazla taraf var. Ancak son zamanlarda iki isim diğerlerinden daha öne çıktı: Berat Albayrak ve Süleyman Soylu.
Mutlaka izlemişsinizdir: Süleyman Soylu bir mekanda damat Berat Albayrak’la karşılaşıyor. Yanından geçerken de omuz atıyor. Yüzünde keyifli bir gülümsemeyle!
O ilginç sahnede somutlaşan yarışı hangisi kazanır, kimbilir!
Berat Bey malum. Kendisini kayınbabasına ispat edebilmek için yırtınan bir çırak.
Süleyman Soylu ise güvenlik / demokrasi / parlamento / insan hakları vs. vs. deyince aklına sadece POLİS GÜCÜ gelen.. Hatta o gücün bir taciz aracı olarak kullanılmasında sakınca görmeyen.. Dün hakaret ettiği Erdoğan’a bugün aynı hararetle övgüler düzen bir hırs topu. Ve neymiş efendim!! Türkiye’nin en güvenilir siyasetçisi!!!”
Süleyman Soylu'yu birinci gösteren anketin altında başka hesap mı var