Allah ancak sıkıntılarımız çok olunca ilgi alanimiza giriyor.

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye

Eğer Allah sürekli yanımızda ise nasıl oluyorda O’nun yanında günah işlemekten ve tembellik yapmaktan korkmuyoruz? Allah yanımızda olupta neden yaptığımız hatalardan dolayı utanmıyoruz? Allah’ın yanında nasıl gıybet, dedikodu yapabiliyoruz? T.V.’yi izlerken nasıl utanmadan haramlara bakabiliyoruz? Komşu görmesin diye panjuru indirenler, Allah’la aralarına panjur indiremeyeceklerine göre T.V. izlerken nasıl da o görmüyormuş gibi davranabiliyorlar? İnternette gezerken nasıl sınırlar koyamıyoruz? Çoğu hataları yanımızda başka insanlar oldugu zaman yapmayız fakat Allah’ın yanında yapabiliyoruz!

Aslında biz yeterince bilinçli bir hayat sürdürmediğimizden dolayı, Allah’ın bizimle sürekli beraber/yanımızda olduğunu farketmeden yaşıyoruz. Allah bizimle hep beraber iken, maalesef biz O’nunla beraber değiliz.

Allah ancak sıkıntılarımız çok olunca ilgi alanimiza giriyor. Tıpki teneffeus ettigimiz havayi farketmeyip nefessiz kalınca fark ettiğimiz gibi.

"İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara bizi hiç çağırmamış gibi döner gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir." (10/12)

Sabri Aydin

ALLAH İLE BERABERLİK ŞUURU / İHSAN makalesinden kisa bir alinti.

Gerçek manasıyla doğru bir yazı akışı ...

Gerekçelere insan hayatı boyunca çok sığınabiliyor (her insan için geçerli bir durum)....

Geçenlerde İzlediğim bir TV Proğramında bir hocamızın sözleri aklıma geliyor sanırım konuya paylaşmam uygun gibi...
-----------------------------------------------------------------------------------------------------

Hocamız şöyle söylüyordu tam sözleri aklımda mı değil mi bilemiyorum..yinede paylaşmak istiyorum..

Zengin İnsan ALLAH ın huzuruna çıkınca ALLAH zengin insana sorar bana karşı neden ibadetlerini yapmadın diye?...Zengin insan ya işte meşguliyetlerimden yapamadım der....

ALLAH ta HZ SÜLEYMAN ı çağırır....anlat der sen DÜNYANIN en büyük HAZİNELERİNE sahiptin ibadetlerini aksattın mı der....HZ SÜLEYMAN hayır ALLAH ım der ..Sen şahitsin ki sana layık olabilmek için herşeyi yaptım kabulu yalnızca sana aittir der...

Bu sefer hasta bir insana sual sorulur sen neden ibadetlerini aksattın yada yapmadın diye?..

Hasta olan insanda der ki..

Valla takatim ve gücüm olsaydı ibadetlerimi aksatmaz yapardım der....

Ve HZ YAKUP çağrılır ...söyle bana sen HASTA olduğun ve musibetlerle denendiğin halde bana şükretmekten ve ibadetlerini aksatmaktan geri durdun mu diye sorulur?...HZ YAKUP ta ALLAH ım sana yeminler olsun aksatmadım der...

Bu sefer Çevresi kötü olan vss İnsana sorulur...

Sen ibadetlerini neden aksattın diye..?

Valla etrafım ve arkadaşlarım iyi olabilseydi yapardım ibadetleri aksatmazdım der....

ve HZ YUSUF çağrılır....söyle YUSUF sen ibadetlerini kardeşlerin sana kötülük yapıp kuyuya atarlarken sonrasında kölelik ve zorluklar yaşarken ibadetlerini aksattın mı denilir...?..

HZ YUSUF ta yok ALLAH ım şahit olan sensin ki ibadetlerimi eksiksiz yapmaya özen gösterdim...

İşte hayat bazen kendimizi oylamak ile geçiyor ....ben tamım diyemem ve olduğumuda hiç söyleyemem ama o güzel Peygamberleri ve ALLAH dostlarını görünce sanırım katedilmesi gereken o kadar çok yolumuz var ki...

Mesele Sahabe ile yaşayabilmekte değil Mesele ALLAH ı yaşayabilirken hatırlayabilmekte ve ŞÜKRANLARI ŞÜKÜRLERİ sunabilmekte...

İnsana sıkıntı gelmesi insanın kurtarılması adınada vesile olabiliyorken bela yada husumet adına dersler de verilebiliniyor...sebep ve sonuç ilişkisini yalnızca ALLAH bilir....

fakat şu gerçek ki...ALLAH unutulan değil daha çok daha çok hemde daha çok HATIRLANAN olabilmesi gerekir...

Çünkü bizim ALLAH a her daim İNSANLIK olarak çok hemde çok ihtiyacımız var.....

Böyle.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ


Bir ayrıntıya dikkat çekebilir miyim?
Şu tezatı bana açıklar mısınız?

Sohbet arasında, derste vesair durumlar bile peygamberleri anarken Musa, İsa, Nuh, İbrahim şeklinde isimleri ile zikredenlere saygısızlık ithamıyla verip veriştiriyorsunuz, bırak peygamberleri sahabeden bir zaatı dahi ismiyle anınca cellaleniyorsunuz, meşayıhlarınızın saadatlarınızın, şüfehalarınızın adları anılınca yanın yaldızlı bir cümle övücü sözcükler diziyor yalın olarak kullanılmasına hiddetleniyorsuz da,

Şu yazınızda gayet normal şekilde Allah lafzını tekraren alelade şekilde kullanmışsınız.

Yalın şekilde anıldığında köpürdüğünüz, yüceltmeden ağzınıza alamadığınız dunundan varlıklar Allah'tan daha mı yüce ki onları yüceltmeden anamıyor, ama Allah'a gelince istediğiniz gibi yalın, alelade Allah diyebiliyorsunuz
İzah eder misiniz?

Bir insan kendi yamukluğunu ancak bu derecede ortaya koyabilir ! Bu yamuğun bize, "Neden yapmıyorsun ?" diye sual ettiği hususu bir araştırıp bakayım dedim, acaba kendisi buna uyuyor mu diye ...Ne gezer!
Bunlar işte böyle, hep ucube bir hayat yaşarlar , kendilerini görmez ve sığaya çekmezer de başkalarından kendi yapmadıklarını beklerler ! Yani, İslam ahlakının gölgesinden bile geçmemişlerdir! Oysa, biz bu konudaki hassasiyetimizi İMZA YAZIMIZA kadar taşımışızdır.
O ayeti herkes kafasına sokmalı, bunlar ise MIH'la çakmalıdır !



 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul




Bir insan kendi yamukluğunu ancak bu derecede ortaya koyabilir ! Bu yamuğun bize, "Neden yapmıyorsun ?" diye sual ettiği hususu bir araştırıp bakayım dedim, acaba kendisi buna uyuyor mu diye ...Ne gezer!
Bunlar işte böyle, hep ucube bir hayat yaşarlar , kendilerini görmez ve sığaya çekmezer de başkalarından kendi yapmadıklarını beklerler ! Yani, İslam ahlakının gölgesinden bile geçmemişlerdir! Oysa, biz bu konudaki hassasiyetimizi İMZA YAZIMIZA kadar taşımışızdır.
O ayeti herkes kafasına sokmalı, bunlar ise MIH'la çakmalıdır !



HeadShot, tamam hacı amca maksat hasıl oldu anladım ben seni.
Hadi selâmetle...
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
HeadShot, tamam hacı amca maksat hasıl oldu anladım ben seni.
Hadi selâmetle...
+

İşte, İslâmın temel kaide ve kurallarını bilmeden-anlamadan ortaya atılıp bir şeyler yazarsanız, bunlar size öyle veya böyle hatırlatılır ve öğretilir ! Öğrenmenin yaşı yoktur tabi ki !.. İyi talimler !..
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
+

İşte, İslâmın temel kaide ve kurallarını bilmeden-anlamadan ortaya atılıp bir şeyler yazasanız, bunlar size öyle veya böyle hatırlatılır ve öğretilir ! Öğrenmenin yaşı yoktur tabi ki !.. İyi talimler !..
Tabi ki muhterem, sizin gibi veli kullara her zaman ihtiyaç var.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Tabi ki muhterem, sizin gibi veli kullara her zaman ihtiyaç var.


Hakkımızda serdettiğiniz sözlerinizle ifade ettiğiniz makamın altındayız; amma velâkin kalbinde taşıdığın makamın ise çok üzerindeyiz !
Bunu da böylece çok ama çok iyi bilmelisiniz !
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Konulara nasıl işaret koyuluyor ?
Bu konuyu arayıp duruyorum da yokmu bunun kısa yolu ?
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Bilmediğin, kendisini tanımadığın, doğru da telakki etmediğin "allah" aklına gelse kadar fark olur gelmese ne olur bir de bu var değil mi.

Hatta bir doğruluk payı da yok değil, derler ki allahı hiç doğru bilmeyenler akıllarına o bilmediklerini getirmezlerse kalpleriyle ve hayatlarına mizan veren vesilelerle birlikte allaha daha yakın hale gelebilirler.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Bilmediğin, kendisini tanımadığın, doğru da telakki etmediğin "allah" aklına gelse kadar fark olur gelmese ne olur bir de bu var değil mi.

Hatta bir doğruluk payı da yok değil, derler ki allahı hiç doğru bilmeyenler akıllarına bilmedikleri getirmezlerse kalpleriyle ve hayatlarına mizan veren vesilelerle birlikte allaha daha yakın hale gelebilirler.
Soyle de diyebiliz;

Malum menzile gidip tovbe eden alkoliklerin ickiyi biraktiklari seklindeki rivayetler meshurdur. Hatta hirsizlarin ve eskiyalarin da ayni sekilde yola (!) geldikleri soylentiler arasinda. Meyhaneden, kerhaneden adam kurtarip tevbe veriyorlarmis vs. Her firsatta bunu dillendirilip cok marifetmis gibi anlatiyorlar.

Soru su; bu kimselerin tevbe etmeden onceki halleri mi yoksa tevbe ettikten sonraki halleri mi daha hayirlidir? Ne demek simdi bu, adam tovbe etmis iste oncesi sonrasi mi var. O halde biraz acayim.

İcki icen veya gunah isleyen bir kimse, icinde zerre Allah inanci barindiriyorsa bu yaptiginin gunah ve haram oldugunu bile bile isliyordur. Bunlar kafir degil fasiktirlar, ne zaman kafir olurlar sorusunun cevabi burasi degil. Bunlar pisman olabilir, vicdan azabi duyabilir, Allah'in rahmetini umabilir bir gun tevbe edecegini dusunur en azindan niyeti bu yondedir.

Bu kimseler, seyhlerinden tevbe aldiklarinda dogrudur bir takim gunahlardan belki kurtulabiliyorlar ama Allah'in asla affetmem dedigi şirk gibi cok daha buyuk bir gunahin icinde buluyorlar kendilerini. İsledikleri bidat ve hurafeleri hic saymiyorum bile. Bu durumu İslam bellemis birinin şirkinden ve kufrunden tovbe etmesi mumkun mudur, elbette degildir, birakin tovbe etmeyi aklina dahi getirmez. Cunku dogru yolda oldugundan zerre suphesi yoktur.

Bu duruma gore, eski hal uzere fasik olan birinin pisman olmasi, kendiliginden tevbe etmesi mi, hadi ihtimali diyelim daha hayirlidir yoksa seyhe gidip tevbe almasi ve sonrasinda sirk, bidat ve hurafa dolu bir inancla tevbeyi asla aklina getirmemesi mi ?

Hangisi?
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Ulan iyi ki vesile dedik.

Sen tutup işi şeyhe meşayihe getirdin!

Vesile hastalıktır ibrettir, ayettir, bir zavallı adamı gözlemlemektir, bir iyi insanı gözlemlemektir! Kimisi için bazı yanlıştan dönmesine bunlar gibi farklı şeyler herkesçe şahit olunan şu zahiri alemde vesile olurlar.

Sadece kalb demeyeyim küt kalmasın diye "vesile" diye bir kelimeyi de "kalperiyle"nin yanına koydum okadar.
kalpleriyle ve hayatlarına mizan veren vesilelerle
Kalp iç vesile dış etken olarak yazılmıştır. Mizan ise düzen demektir, mizansızlık ise rengi kokusu olmayan fakat istenmeyen olan bir haldir.

Küfür de olur şirk de olur günah olmayan basit bir hata da olur. Her halükarda söylediğimizin bütünlüğüne ve amacına uygundur.
 
Üst