Allahın varlığı
- Konbuyu başlatan veri
- Başlangıç tarihi
veri
Yasaklı
- Katılım
- 8 Kas 2010
- Mesajlar
- 0
- Tepkime puanı
- 661
- Puanları
- 0
@Mesihçi
http://www.sorularlaislamiyet.com/a...a-allah-in-varligini-nasil-anlatabiliriz.html
beklettiğim için özür dilerim
tam aklımdakileri yansıtamadım. lakin en yakın bilgi buralarda mevcut
arzu ederseniz devam edebiliriz.
yönlendirmenizi rica etmiştim
http://www.sorularlaislamiyet.com/a...a-allah-in-varligini-nasil-anlatabiliriz.html
beklettiğim için özür dilerim
tam aklımdakileri yansıtamadım. lakin en yakın bilgi buralarda mevcut
arzu ederseniz devam edebiliriz.
yönlendirmenizi rica etmiştim
@veri rica ederim.Diğer konuda ne kadar güzel söz varsa hepsiyle sesleniyorum demişsiniz benim için,teşekkür ederim.Bil mukabele derim.
Verdiğiniz linkten bir alıntı yaptım.Benim fikrime yakın geldi.Zira iman sahibinin konuya yaklaşımı dönüp dolaşıp buraya geliyor.
"Her şeyin Allah’ı gösterdiğini görmek için seküler bilimin bize taktığı “tabiat ve tesadüf gözlüğünü” çıkarmamız gerekir. Onun yerine, her şeyin hakikatini gösteren “iman gözlüğünü” takmamız lazım. Determinist bilim, her şeyi, sebep-sonuç ilişkisi içinde açıklayarak sıradanlaştırıyor. Kur’an ise, görünürdeki sebepler perdesini aralayarak her şeyin harikulade olduğunu gösteriyor. Einstein’ın ifade ettiği gibi, “Hayatınızı yalnızca iki şekilde yaşayabilirsiniz; birincisi, her şeyin sıradan olduğunu düşünerek; ikincisi, her şeyin olağanüstü veya mucize olduğunu görerek.” Kur’an, bize ikinci yolu gösteriyor. İçinde yaşadığımız alemde “her şey”in harikulade ve mucize olduğunu söylüyor. Bu sırdandır ki, Kur’an, ısrarla, “Düşünmez misiniz!”, “Akletmez misiniz!”, “Akıl sahipleri için şüphesiz bunda ibretler vardır!” manasındaki ayetlerle(3) insanı kâinattaki mucizeleri görmeye teşvik eder."
Demiş yazar.Bilimi bir kenara bırakıp iman gözlüğüyle bakalım demiş.Bu noktada hemfikiriz.Daha sonra tüm yazıyı okudum ve sıraladığı delillerin tamamına iman etmeme rağmen bu delillerin temelde şu hipotezle çürütüldüğünü hatırlatmak isterim.Bu tez benim değildir.Bir ateist bilim adamı tanıdığımın sözüdür.Ancak ben imanımdan başka dayanak bulamadım bu söze karşı...
"Bugün kainatı anlamak ve bir elmayı dahi yapmak bilimle mümkün değildir ve insan çok küçük ve akılsız kalmaktadır varlığın kalanı düşünüldüğünde.Ancak unutulmamalıdır ki evrim devam ediyor.Bir gün tüm bu düzeni anlayıp rahatlıkla yönetebileceğimiz deyim yerindeyse yaratabileceğimiz seviyeye gelmeyeceğimizi kimse ispat edemez.Uzayın bir yerlerinde bu noktaya çoktan gelmiş bir medeniyet olmadığını da aynı şekilde kimse iddia edemez.Bugün bize mucize gibi gelen şeyler ileride günlük hayatımızın parçası olacaktır.Tıpkı geçmişte Muhammed'in Kudüs'ü gözünün önünde görüp anlatmasının mucize olması bugünse google earth aracılığıyla bunun sıradan bir eylem olduğu gibi...Ya da insanların göğe yükselmesinin o zaman mucize olması bugünse günlük bir eylem haline gelmesi gibi..."
Verdiğiniz linkten bir alıntı yaptım.Benim fikrime yakın geldi.Zira iman sahibinin konuya yaklaşımı dönüp dolaşıp buraya geliyor.
"Her şeyin Allah’ı gösterdiğini görmek için seküler bilimin bize taktığı “tabiat ve tesadüf gözlüğünü” çıkarmamız gerekir. Onun yerine, her şeyin hakikatini gösteren “iman gözlüğünü” takmamız lazım. Determinist bilim, her şeyi, sebep-sonuç ilişkisi içinde açıklayarak sıradanlaştırıyor. Kur’an ise, görünürdeki sebepler perdesini aralayarak her şeyin harikulade olduğunu gösteriyor. Einstein’ın ifade ettiği gibi, “Hayatınızı yalnızca iki şekilde yaşayabilirsiniz; birincisi, her şeyin sıradan olduğunu düşünerek; ikincisi, her şeyin olağanüstü veya mucize olduğunu görerek.” Kur’an, bize ikinci yolu gösteriyor. İçinde yaşadığımız alemde “her şey”in harikulade ve mucize olduğunu söylüyor. Bu sırdandır ki, Kur’an, ısrarla, “Düşünmez misiniz!”, “Akletmez misiniz!”, “Akıl sahipleri için şüphesiz bunda ibretler vardır!” manasındaki ayetlerle(3) insanı kâinattaki mucizeleri görmeye teşvik eder."
Demiş yazar.Bilimi bir kenara bırakıp iman gözlüğüyle bakalım demiş.Bu noktada hemfikiriz.Daha sonra tüm yazıyı okudum ve sıraladığı delillerin tamamına iman etmeme rağmen bu delillerin temelde şu hipotezle çürütüldüğünü hatırlatmak isterim.Bu tez benim değildir.Bir ateist bilim adamı tanıdığımın sözüdür.Ancak ben imanımdan başka dayanak bulamadım bu söze karşı...
"Bugün kainatı anlamak ve bir elmayı dahi yapmak bilimle mümkün değildir ve insan çok küçük ve akılsız kalmaktadır varlığın kalanı düşünüldüğünde.Ancak unutulmamalıdır ki evrim devam ediyor.Bir gün tüm bu düzeni anlayıp rahatlıkla yönetebileceğimiz deyim yerindeyse yaratabileceğimiz seviyeye gelmeyeceğimizi kimse ispat edemez.Uzayın bir yerlerinde bu noktaya çoktan gelmiş bir medeniyet olmadığını da aynı şekilde kimse iddia edemez.Bugün bize mucize gibi gelen şeyler ileride günlük hayatımızın parçası olacaktır.Tıpkı geçmişte Muhammed'in Kudüs'ü gözünün önünde görüp anlatmasının mucize olması bugünse google earth aracılığıyla bunun sıradan bir eylem olduğu gibi...Ya da insanların göğe yükselmesinin o zaman mucize olması bugünse günlük bir eylem haline gelmesi gibi..."
veri
Yasaklı
- Katılım
- 8 Kas 2010
- Mesajlar
- 0
- Tepkime puanı
- 661
- Puanları
- 0
“Neden her insan Allah’ı gösteren Ayetleri kolaylıkla göremiyor?”
Kanaatimce, Allah’ı bildiren ayetleri görmemize en büyük engel seküler bilimin sebep-sonuç ilişkisine dayalı determinist yaklaşımıdır. Örneğin, bir elma, Allah’ı bize bildiren mucizevî bir meyve iken, seküler bilim, elmanın elma ağacından, ağacın çekirdekten ve çekirdeğin DNA’daki programdan, DNA’nın moleküllerin farklı dizilişinden ve moleküllerin de atomlardan oluştuğunu açıklayarak sıradanlaştırır. Bir insan, sebepler perdesini kaldırıp bir elmanın sonsuz kudret sahibi Allah’ın ilim, kudret, hikmet ve rahmetinden geldiğini anlayabilir. Seküler bilim, her şeyin sebebini araştırarak gizemini çözdüğünü düşünüyor. Yani, gördüğünüz nimetlerin arkasında bir Mün’im (nimet verici) aramayın, onlar şu sebepler zincirinin sonuçlarıdır, diyor. Oysa elmayı elma ağacından bilmek, elma suyunu içinde bulunduran “akıllı makinelerin” (vending machine) elma suyunu yaptıklarını söylemek gibidir. Akıllı makinelere parayı koyup elma suyu kodunu girdiğinizde, makine bize elma suyu veriyor. Para yerine, elma ağacına su ve gübre verdiğimizde, ağaç bize elma veriyor. Akıllı makineler, elma suyunu yapacak ilme ve kudrete sahip olmadığı gibi, elma ağacı da, bütün bilim adamlarının bile yapmaktan aciz kaldığı elmayı yapamaz. Akıllı makinelere meyve sularını yerleştiren ilim ve kudret sahibi biri olduğu gibi, Allah’ın akıllı makineleri olan meyve ağaçlarına da meyveleri takan sonsuz ilim ve kudret sahibi biri vardır.(4) Seküler bilim, meyveyi ağaca vermekle ahmakça bir hüküm vermiş oluyor.
Seküler bilimin bu yaklaşımında çok büyük bir yanılgı vardır. Bir örnekle ne demek istediğimi açıklayayım: Hayalen Afrika’nın en ücra bir köyüne yolculuk yapalım. Hayatında televizyon görmemiş bu insanlara, uzaktan kumandalı bir televizyonu hediye olarak beraberimizde götürelim. Bir haftalığına köydeki zeki insanları toplayıp seküler bilimin determinist yaklaşımını anlatalım. Daha sonra da televizyonun bilimsel olarak nasıl çalıştığına ilişkin bir teori geliştirmelerini isteyelim. İçlerinden zeki olanı şöyle bir bilimsel teoriyle gelsin: “Televizyon dediğiniz ekran kutusunda gördüğümüz görüntünün nedeni uzaktan kumandadır. İnanmıyorsanız, tezimizi test ediniz. Her seferinde kumandaya bastığınızda ekranda bir görüntü çıkıyor ve tekrar basınca görüntü kayboluyor. O halde, görüntünün sebebi kumandadır.” Muhtemelen, birçok insan bu teoriyi kabul etmek zorunda kalacaktır. Ancak televizyondaki programların çok yüksek ilim ve hikmet içerdiğini görenler böyle bir teoriyi kabul etmekte zorluk çekecekler. Onlar, kumandanın bu denli yüksek ilim ve hikmet sahibi olduğunu makul görmediklerinden bu teoriye şiddetle karşı çıkacaklar.
İşte bu misalde olduğu gibi, bizler de akıl sahipleri olarak düşündüğümüzde göreceğiz ki, ağaçlara veya hayvanlara takılan neticeler onlardan değildir. En yüksek ilme sahip bilim adamlarının yapamadığını inekler veya sinekler elbette yapamazlar. O halde, televizyondaki görüntü bir stüdyodan geldiği gibi, kâinat televizyonunda bize görünen her şey başka bir alemden geliyor. Televizyon programları hayat, ilim, akıl sahibi insanların eseri olduğu gibi, kâinattaki hakiki görüntüler de sonsuz ilim, kudret ve hikmet sahibi Bir’inin eserleridir.
Rabbimiz kâinatı, her an değişen filmlerin oynadığı, dinamik ve canlı bir sinema salonu şeklinde yaratmıştır. Gösterdiği bütün filmlerle kendini bize tanıtmak istiyor. Televizyon ve kumandayı yapan, kasıtla ve hikmetle ikisi arasında bir ilişki kurduğu gibi, kâinatın sahibi de hem sebebi hem de sonucu beraber yaratarak aralarına, hikmeti gereği bir ilişki koymuştur.(5) Aklı başında olan insan, televizyondaki görüntüyü kumandaya mal etmediği gibi, kâinattaki görüntüleri ve nimetleri de sebeplere havale edemez.
Kanaatimce, Allah’ı bildiren ayetleri görmemize en büyük engel seküler bilimin sebep-sonuç ilişkisine dayalı determinist yaklaşımıdır. Örneğin, bir elma, Allah’ı bize bildiren mucizevî bir meyve iken, seküler bilim, elmanın elma ağacından, ağacın çekirdekten ve çekirdeğin DNA’daki programdan, DNA’nın moleküllerin farklı dizilişinden ve moleküllerin de atomlardan oluştuğunu açıklayarak sıradanlaştırır. Bir insan, sebepler perdesini kaldırıp bir elmanın sonsuz kudret sahibi Allah’ın ilim, kudret, hikmet ve rahmetinden geldiğini anlayabilir. Seküler bilim, her şeyin sebebini araştırarak gizemini çözdüğünü düşünüyor. Yani, gördüğünüz nimetlerin arkasında bir Mün’im (nimet verici) aramayın, onlar şu sebepler zincirinin sonuçlarıdır, diyor. Oysa elmayı elma ağacından bilmek, elma suyunu içinde bulunduran “akıllı makinelerin” (vending machine) elma suyunu yaptıklarını söylemek gibidir. Akıllı makinelere parayı koyup elma suyu kodunu girdiğinizde, makine bize elma suyu veriyor. Para yerine, elma ağacına su ve gübre verdiğimizde, ağaç bize elma veriyor. Akıllı makineler, elma suyunu yapacak ilme ve kudrete sahip olmadığı gibi, elma ağacı da, bütün bilim adamlarının bile yapmaktan aciz kaldığı elmayı yapamaz. Akıllı makinelere meyve sularını yerleştiren ilim ve kudret sahibi biri olduğu gibi, Allah’ın akıllı makineleri olan meyve ağaçlarına da meyveleri takan sonsuz ilim ve kudret sahibi biri vardır.(4) Seküler bilim, meyveyi ağaca vermekle ahmakça bir hüküm vermiş oluyor.
Seküler bilimin bu yaklaşımında çok büyük bir yanılgı vardır. Bir örnekle ne demek istediğimi açıklayayım: Hayalen Afrika’nın en ücra bir köyüne yolculuk yapalım. Hayatında televizyon görmemiş bu insanlara, uzaktan kumandalı bir televizyonu hediye olarak beraberimizde götürelim. Bir haftalığına köydeki zeki insanları toplayıp seküler bilimin determinist yaklaşımını anlatalım. Daha sonra da televizyonun bilimsel olarak nasıl çalıştığına ilişkin bir teori geliştirmelerini isteyelim. İçlerinden zeki olanı şöyle bir bilimsel teoriyle gelsin: “Televizyon dediğiniz ekran kutusunda gördüğümüz görüntünün nedeni uzaktan kumandadır. İnanmıyorsanız, tezimizi test ediniz. Her seferinde kumandaya bastığınızda ekranda bir görüntü çıkıyor ve tekrar basınca görüntü kayboluyor. O halde, görüntünün sebebi kumandadır.” Muhtemelen, birçok insan bu teoriyi kabul etmek zorunda kalacaktır. Ancak televizyondaki programların çok yüksek ilim ve hikmet içerdiğini görenler böyle bir teoriyi kabul etmekte zorluk çekecekler. Onlar, kumandanın bu denli yüksek ilim ve hikmet sahibi olduğunu makul görmediklerinden bu teoriye şiddetle karşı çıkacaklar.
İşte bu misalde olduğu gibi, bizler de akıl sahipleri olarak düşündüğümüzde göreceğiz ki, ağaçlara veya hayvanlara takılan neticeler onlardan değildir. En yüksek ilme sahip bilim adamlarının yapamadığını inekler veya sinekler elbette yapamazlar. O halde, televizyondaki görüntü bir stüdyodan geldiği gibi, kâinat televizyonunda bize görünen her şey başka bir alemden geliyor. Televizyon programları hayat, ilim, akıl sahibi insanların eseri olduğu gibi, kâinattaki hakiki görüntüler de sonsuz ilim, kudret ve hikmet sahibi Bir’inin eserleridir.
Rabbimiz kâinatı, her an değişen filmlerin oynadığı, dinamik ve canlı bir sinema salonu şeklinde yaratmıştır. Gösterdiği bütün filmlerle kendini bize tanıtmak istiyor. Televizyon ve kumandayı yapan, kasıtla ve hikmetle ikisi arasında bir ilişki kurduğu gibi, kâinatın sahibi de hem sebebi hem de sonucu beraber yaratarak aralarına, hikmeti gereği bir ilişki koymuştur.(5) Aklı başında olan insan, televizyondaki görüntüyü kumandaya mal etmediği gibi, kâinattaki görüntüleri ve nimetleri de sebeplere havale edemez.
veri
Yasaklı
- Katılım
- 8 Kas 2010
- Mesajlar
- 0
- Tepkime puanı
- 661
- Puanları
- 0
söz konusu bir bilim adamı ise Allah'ın varlığı konusunda ikna edilmesi mümkündür? asıl mesele yaşamını inkar yolunda harcadıysa kabullenmesi bi o kadar zaman alabilir?
EFendimizin 20 yıl dil dökmesinden sonra iman edenler olduğu gibi,
tek kelime dahi etmeksizin iman edenler de olmuştur?
reddiyecilerin en büyük hatası insanı diğer canlı-cansız (cansızların da temel değerler üzerinden canlı sınıflandırmasına dahil edilmesi teorisi yeni yeni gelişiyor) sınıflarıyla bir tutulması hatta ondan aşağı tabaka da yer vermeleridir.
evrim devam ediyor insan gelişicek deyip bilinmeyenlere kapı açtığını düşünen bu arkadaşımız ne kadar süreden bahsediyor henüz yıldızların sayısını veya daha yakında bulunan toz sayılarını bilemezken. kitabımız belki de incil de dahi söylenmiş olabilir kainatta kesinlikle yalnız değiliz zaten. sayısını bilemediğimiz kainat mevcut, bunlara isterseniz medeniyet deyin isterseniz başka bir kelime ile isimlendirin, netice değişmez tüm mevcudat bir yaratıcının ve bu yaratıcının ihlas suresinde tanımlanan bir yaratıcı olduğunu haykırıyor.
mucizeler konusunu başlı başına anlamamış buraya şimdilik girmek istemiyorum.
Sevgili Veri bana gönderdiğiniz linkteki yazıyı aynen buraya kopyalamışsınız.Gerek var mıydı bilmiyorum.İkinci mesajınızdaki sözler ise tanıdığımın sözlerine cevap içermiyor.Sanırım onun tezini daha sonra cevaplayacaksınız.
İnanabilir mi diyorsunuz.Keşke görse Tanrı'nın varlığını bunu isterdim.
İnanabilir mi diyorsunuz.Keşke görse Tanrı'nın varlığını bunu isterdim.
veri
Yasaklı
- Katılım
- 8 Kas 2010
- Mesajlar
- 0
- Tepkime puanı
- 661
- Puanları
- 0
söz konusu mesajınıza cevaben aynen ekledim ilgili metni.
ayrıca ikinci mesajda kısa da olsa cevap vermeye çalıştım.
tezinde bir tutarlılık yok.
mucizelerin sıradanlaştığını söylüyor buradan yaratmaya gidebilecek bir yoldan bahsetmesi ve bunun için zaman gerekli diyor.
bende ne kadar diyorum.
bir insan ömrünün bu iddianın ispatı için yetmeyeceğine göre. bunca zamanda da bu konuda bir ilerleme sağlanamamış olması söz konusu kişinin ki ismini veya nickini yazarsanız kime ne cevap verdiğim daha iyi anlaşılır.
uzayda başka medeniyetten bahsetmiş bende kitabımızda bunlardan bahsedildiğini söylüyorum
aynı boyutta farklı boyutta çok önemli değil
ins, cin, melek, ve daha nice ismini cismini bilmediğimi varlıklar mevcut.
bunların arasındaki düzeni intizamı uyumu vb.
bilim ne kadar yeni buluş araştırma yaparsa yapsın bilemediği pek çok noktayı açıklamada bilim dışı yollara başvuruyor.
inançsızların en büyük destekçisi olarak kullandıkları darwin bile bir tanrı inancını desteklediğine göre.
ayrıca ikinci mesajda kısa da olsa cevap vermeye çalıştım.
tezinde bir tutarlılık yok.
mucizelerin sıradanlaştığını söylüyor buradan yaratmaya gidebilecek bir yoldan bahsetmesi ve bunun için zaman gerekli diyor.
bende ne kadar diyorum.
bir insan ömrünün bu iddianın ispatı için yetmeyeceğine göre. bunca zamanda da bu konuda bir ilerleme sağlanamamış olması söz konusu kişinin ki ismini veya nickini yazarsanız kime ne cevap verdiğim daha iyi anlaşılır.
uzayda başka medeniyetten bahsetmiş bende kitabımızda bunlardan bahsedildiğini söylüyorum
aynı boyutta farklı boyutta çok önemli değil
ins, cin, melek, ve daha nice ismini cismini bilmediğimi varlıklar mevcut.
bunların arasındaki düzeni intizamı uyumu vb.
bilim ne kadar yeni buluş araştırma yaparsa yapsın bilemediği pek çok noktayı açıklamada bilim dışı yollara başvuruyor.
inançsızların en büyük destekçisi olarak kullandıkları darwin bile bir tanrı inancını desteklediğine göre.
alanyali07
Kıdemli Üye
- Katılım
- 11 May 2008
- Mesajlar
- 6,968
- Tepkime puanı
- 845
- Puanları
- 0
buraya kadar doğru bir tespit,çünkü ortada olan bir gerçeği söylemiş..fakat bu söylediklerini tesadüfe mi dayanak yapıyor, yoksa uzaylılara mı dayanak yapıyor ?? burası gizli kalmış o ateistin..ateistin de kafası karışmış olmalıki burayı tam açıklığa kavuşturmamış,üstü kapalı geçiştirivermiş..
bu gerçeği gören "yani bir elmayı bile bilimle yapmak mümkün değildir" diyen birisi eğer yukardaki ateist ise bu ateist yukardaki sözlerine göre ya tesadüfe inanıyor yada uzaylıların yaptığına.."bir elmayı bile bugünkü bilimle" yapamıyorum diyen birisi eğer bir elmayı tesadüfe veriyorsa,kör atomlara,şuursuz elektron protonlara veriyorsa o kişinin aklından şüphe ederim, zira kör ve şuursuz elementlerin, şimdiki insanoğlundan daha bilgili ve zeki ve donanımlı olduklarını söylüyor
eğerki "hayır uzaylılar yapmış" derse ki bu öncekindende daha komik olur, zira mükemmel bir eserin sahibi hayali şahıslara verilemez,o mükemmel eseri kim sahiplenmişse ve kim sahiplenmeye layıksa onundur..ve o mükemmel eser binlerce yıldır,milyonlarca yıldır ortada iken hala o hayali şahıslara o eseri isnat etmeye çalışmak hem esere hem eser sahibine saygısızlıktır..
bir elma milyonlarca yıldır dünyada..milyonlarca yıldır her elma sezonunda uzaylılar gelip gelip elma mı yapıyor ?
elmayla birlikte her baharda yenilenen milyonlarca tür canlıyı gelip gelip yeniden mi yapıyorlar..
denizlerdeki her çeşit balığı,milyarlarca sayıdaki balıkları bu hayali uzaylılar gelip gelip yapıp gidiyorlar mı ?
bir yılda bir sinek taifesinin bile trilyonlarca nüfusu olur..bir sinek bile elmadan daha mnükemmel yaratılışlıdır
bu hayali uzaylılar her an gelip gelip yeni sinekler yapıp gidiyorlar mı
bunun komikliği ortada..görülüyor ki, bir kişi yaratıcıyı kabul etmediğinde böyle komik senaryolara bile inanmak için neler hayal ediyor..bir Allaha inanmayı uzak görüyor ama yukardaki benzer senaryolara inanmayı veya her atoma elemente mükemmel bir bilgi ve beceri vermeye mecbur kalıyor
bir elmayı bilimle yapamıyoruz diyor, ama o elmayı topraktan yetişen bi odun parçası ağaç her baharda
kilo kilo veriyor..ya bu bilim adamları aptal, ya da bu odun parçası ağaç çok zeki ,becerikli ve donanımlı,bütün ilimlerden haberi var
alanyali07
Kıdemli Üye
- Katılım
- 11 May 2008
- Mesajlar
- 6,968
- Tepkime puanı
- 845
- Puanları
- 0
tashih : mükemmel yerine daha kompleks ve işlevsel desem yerinde olur..
bir yılda bir sinek taifesinin bile trilyonlarca nüfusu olur..bir sinek bile elmadan daha mükemmel yaratılışlıdır
bu hayali uzaylılar her an gelip gelip yeni sinekler yapıp gidiyorlar mı
Bahsettiğim kişi bir biyolog tanıdığım gerçek hayattan,buradan biri değil.İsmi sizin için bir şey ifade eder mi bilmiyorum.Yazdıklarınız sizin de tekrar ettiğiniz gibi Allah'ın yokluğunun kanıtlanamayacağını gösteriyor.Varlığını kanıtlamıyor.Ancak siz kanıtladığınızdan çok eminseniz tebrik ederim.Ben o kadar emin konuşamıyorum.Sadece inanıyorum.
veri
Yasaklı
- Katılım
- 8 Kas 2010
- Mesajlar
- 0
- Tepkime puanı
- 661
- Puanları
- 0
@Mesihçi nezaketiniz için teşekkür ederim
cevap yazarken biyolog diye cevap verir-sorarsak sizinle olan mevzular karışmaz diye düşünüyorum.
benim yazdığım ve cevabını verdiğim Allahın yokluğunun kanıtından çok
varlığının kanıtı olarak algılıyorum.
sonra devam etmek üzere
cevap yazarken biyolog diye cevap verir-sorarsak sizinle olan mevzular karışmaz diye düşünüyorum.
benim yazdığım ve cevabını verdiğim Allahın yokluğunun kanıtından çok
varlığının kanıtı olarak algılıyorum.
sonra devam etmek üzere