eğilip bukülmeden neden net cevap veremiyorsunuz
git firavunu uyar o emri bağlayıcı mı değilmi?
hz musaya vahiy mısırdan çıktıktan sonra indirilmiştir
bu kadar basit
senin mantığınla hareket edecek olursak baglayıcılık babında bana ilk kıbleyle ilgili ayet gosterebılırmısın yoksa peygamber kendi hevasına goremı yoneldi
ilk kıble meselesi ümmeti ilgilendiren bı konumuydu değilmiydi
zekatın nisabı namazın kılınışı hırsızın elinin nasıl kesilmesi gerektiğinide hangi ayetle anlayacaz?hani nerde şurdan burdan kesin ayeti
hanı nerde zekatı şoyle boyle vereceksınız ayeti bunlar ümmeti ilgilendiriyormu ilgilendirmiyormu
Güzel Kardeşim ben her zaman net konuşurum, net olarak anlayamıyorsan bu senin sorunun.
Bak şimdi nasıl yüzeysel Kur'an okuduğunu göreceksin, göreceksin ama anlayıp kibrini kırabilecek misin bakalım.
1) Demişsin ki İlk Kıble meselesi neydi, Peygamber kendi kafasına göre mi kıbleye döndü?
-Peygamber Mescid-i Haram'ın Beytullah olduğunu bildiği için kendi içtihadı ile Mescid-i Haram'a döndü.
Medine ise Mescidi Aksa'ya döndü
Ben kendi içtihadı ile diyorum sen ise bütün müslümanları ilgilendiren şey kafasına göre mi diyorsun
Bakalım peki Kur'an ne diyor?
Bakara 144:
Elbette ilâhî buyruğu bekleyerek yüzünün semada aranıp durduğunu görüyoruz. Artık müsterih ol, işte memnun olacağın kıbleye seni yöneltiyoruz! Haydi yüzünü Mescid-i Harâm’a doğru çevir! Siz de ey müminler, nerede olursanız olunuz yüzünüzü oraya doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olanlar, kıbleyi çevirmenin gerçekten Rab’leri tarafından olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
Resulullah A.S kıbleyi kendi içtihadı ile belirleyip önce Mescid-i Harama, sonra Kudüs'e dönmesinde münafık ve müşriklerin nifak çıkardıklarını bildiği için sıkılmış,Allah bu konuda bana bir kesinlik verse de, kesin olarak Allah'ın buyruğu ile hareket etsem ve gönlüm razı olsun istiyordu. Allah'ü telanın ayet bekleyip duruyorsun, yüzünü göğe çeviriyorsun, yani bir ayet bekliyorsun, Yüzünü döndüğün yöne kendin karar verdiğinden huzursuz olduğunu biliyoruz diyor değil mi?
Halbuki Allah'ü Teala İslam'ın nasıl bir fıtrat dini olduğunu ortaya koyuyor ve sonra diyor ki;
Bakara 177
Yüzlerinizi doğuya, batıya çevirip durmanız, hayır sayılmaz ki. Hayır ve taat sahipleri, Allah'a, son güne, meleklere, kitaba, peygamberlere inanan, Allah sevgisiyle yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, isteyenlere ve esirlere mal veren, namaz kılan, zekât veren, ahdettikleri zaman ahitlerine vefa eden, sıkıntı ve şiddet vakitlerinde sabreden kişilerdir. Onlardır sözleri doğru olanlar, onlardır sakınanlar.
Biz bunu gönlünüz surur dolsun, mutmain olsun diye yaptık, halbuki hayır, yüzünü ne yana döndüğün değil, gerçek manada hayrı yerine getirmendir diyor.
Ne kadar yüzeysel Kur'an okuduğunu anladın mı şimdi?
2) Firavuna Git dedi, bu bağlayıcı değil mi?
Yine bağlam sıkıntısı çekiyorsun dostum, daha ilk yazdığım mesajda dedim, Hz Meryem gibi tebliğ edilmek üzere vazifelendirilmemiş bir şahsa bile, şuraya git, şunu yap şekilde direkt Allah bir takım yönlendirmeler yapmış, aynı şeyi tüm iletişime geçti elçi ve resullerine yapmış olabilir, benim sana söylediğim,
eğer bu yönlendirme ya da emir ümmetine de bağlayıcı bir olgu ise, Allah'ın haram/helal derecesinde bağlayıcı olmasını istediği bir hüküm ise,
o elçiye "Ümmetim şunlar şunlar size emredildi yahut yasakladı" diye Allah'ın ayeti ile bildirir diyoruz.
Tıpkı "İsrailoğullarına neler haram edilmiş sana Tevrat'ı gösterip okusundlar bakalım" dediği gibi değil mi?
3) Zekat Nisabı ya da diğer şerri hükümlerin uygulanmasında ben ne zaman mütevatir haberler yahut sünnet delil değildir dedim gösterir misin?
Bazı uygulamalar yasak hükmündedir, şartları, parametleri, nizamı vs o dönemin şartlarına göre Şura ile oluşturulacak bir katılım ile,
ulul emr ile belirlenir, içtihad edilir dedik. Bunda kimin itirazı olabilir, Hz Ömer peygamber döneminde olan zekat uygulamasında şahsi içtihadı ile değişiklik yapıyorsa,
diğer ulul Emr de zaman ve ortamın şartlarına göre Kur'an sünnet bağlamında içtihad ve şura yaptırabilir.
Konuştuğunun tam olarak ne olduğunu tahkik etmeden yazıyorsun? Lütfen birşey yazacaksan da, bu konuştuklarımız üzerinden yaz, ordan oraya burdan buraya atlayıp, her biri sayfalarca yazı ile mütala edilmesi gerek hususları bir kelime ile ortaya atıp bırakma.
Var mı bunlara bir itirazın?