BARIŞ TOPLANTILARININ PAPALIĞIN OYUNU OLARAK TANIMLAYAN ZAMAN GAZETESi

ehlinimet

Asistan
Katılım
7 Ocak 2013
Mesajlar
409
Tepkime puanı
6
Puanları
0
BARIŞ TOPLANTILARININ PAPALIĞIN OYUNU OLARAK TANIMLAYAN ZAMAN GAZETESi

Aşağıda ki resim:
150px-Zaman_gazetesi_1986.jpg
Bu sayfada
BARIŞ TOPLANTILARININ PAPALIĞIN OYUNU OLARAK TANIMLAYAN
3 KASIM 1986 TARİHLİ ZAMAN GAZETESİ
Haberin yazarı:Mustafa nadir onay
Konu:
Papa 2. jan poll un yapmış olduğu bazı sinsi oyunlar.
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
Merhum Jean Paul II ve Patrik Barthelemeos, samimi din adamlarıdırlar. Her ikisi de sevgi ve barış için yaşamış insanlardır. Onlar hakkındaki kötü söylemleri kabul etmek söz konusu bile değildir. Ancak bugün ki Papa Benedictus XVI için aynısını söyleyemem. Kendisinden hiç hazzetmiyorum. Bu başlığın amacını ise çözemedim?
 

ehlinimet

Asistan
Katılım
7 Ocak 2013
Mesajlar
409
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Jean Paul II ve Patrik Barthelemeos,Bu başlığın amacını ise çözemedim?
İyi bir zaman gazetesi ve aksiyon dergisi takipçisiyim.Gazete den ve dergiden edindiğim önemli bilgileri bura da paylaşmak istedim.
Aksiyon’dan alıntılarla Patrik ve Patrikhane’yi tanıyalım:

Fethullah Gülen ve bağlılarının çıkardığı haftalık AKSİYON dergisi 1-7 Temmuz 1995 tarihli 30. sayısında kapak konusu olarak Fener Rum Patriğini ve Patrikhane’yi işlemişti. Kullandıkları başlık şu idi: “Patrik ‘çizme’yi aştı.”
“...Patrik’in Fener Patrikhanesi’ni tüzel kişiliği olmayan, sıradan bir Türk kurumu olmaktan kurtarma girişimleri tabii ki bundan ibaret kalmayacaktı. Yıllardır planladıklarını gerçekleştirmek için, hızlı temposuna sonraki yıllarda da devam etti...”
“...Kısacası patrik ‘leyleği havada gören’ insan misali, 3.5 yılda tam 23 ayrı ülkeye üzerinde ‘çift başlı Bizans kartalı’ yerleştiren Yunan Olympus Havayolları’na ait bir uçakla dünya turu gerçekleştirdi. Yaptığı ziyaretler ve temaslarla Osmanlı döneminde hitap ettikleri alandan daha geniş bir coğrafya’da bütün Ortodoksları Fener Patrikhanesi altında toplamaya çalıştı. Bütün yurtdışı gezilerini de “ekümen-cihan patriği” sıfatıyla gerçekleştirdi. Böylece fiili olarak, Türk resmi makamlarının tepkisizliğinden de faydalanarak gayri-resmi bu sıfatına “hükmî şahsiyet” kazandırmaya çalıştı...”
Burada Patrik’in “cihan patriği” olma sevdası yeriliyor. Türk resmi makamlarının Patrik’in siyasetine ilgisizliği eleştiriliyor. Yani diyorlar ki “Bu patrik’i durdurun, Türkiye’ye zarar veriyor.”
O zaman diyorlardı ki; papaz çizmeyi aştı,
Yine aynı dergide şunları söylüyorlar:
“...Patrikhane, bütün Ordodoks dünyasının tek merkezi olma sevdasını, ısrarla reddetse bile Vatikan benzeri bir konumla sürdürmek istiyor. Bu amaçla Lozan’a göre genişletilmesi söz konusu olamayacak Patrikhane’nin çevresindeki toprakları artırmaya çalışarak daha geniş bir merkez elde etmeyi amaçlıyorlar...”
“...Bütün yurtdışı gezilerini Yunanistan’ın Olympus Havayolları ile yapan ‘özel olarak yetiştirilmiş ve korunmuş’ olan Patrik’e, ‘Değirmenin suyu nereden geliyor?’ diye sorulamıyorsa da, son 3.5 yıldır girişimleriyle nereye koştuğunu sormak artık kaçınılmaz hale geliyor...”




“... devletlerüstü uluslararası bir dini kurum statüsü elde etmek istiyor. ‘Devlet içinde devlet’ anlamına gelecek bu girişim, Türk dış ve iç politikası adına büyük riskler taşıyor. Ancak, bu konuda idarecilerimizin ‘siyasi irade gösterememiş olmaları Bartholemeos’un Patrikhane ve kendine ‘hükmi şahsiyet kazandırma girişimlerine de hız kazandırıyor...”
Patrik’in girişimlerinin vatanımız ve milletimiz için büyük tehlike teşkil ettiği vurgulanıyor. Yetkililerin siyasi irade gösteremediklerinden bahsediliyor, Bartholomeos’u sorgulamak için. Devletin patrik karşısında görevini yapamadığı eleştiriliyor.


Yine yayın organları Aksiyon dergisinden alıntıya devam edelim:
“...PATRİK GÖREVDEN ALINSIN
Patrik “cihan patrikliği”ni resmen ilan edene kadar Türkiye’nin bağımsız bir devlet olarak, eli kolu bağlı bekleyeceğini düşünmek tabii yanlış olur. Patriği bu makama atayan Türkiye’dir. Lozan’a göre bir ihanetle karşı karşıya kaldığında onu görevden alma yetkisi de Türkiye’dedir. Hiçbir tüzel kişiliği olmayan Patrikhane’ye kazandırılmaya çalışılan “ekümenlik” sıfatı, Patrik’in dini yetkilerini aşarak kendine siyasi güç sağlama girişimleri,
Türkiye’nin yeni bir “Patras Vakası” ile karşı karşıya bulunduğunun göstergesi. Patrik’in Lozan’ı aşan bütün bu girişimleri, Türkiye’nin kendisini görevden alma hakkını da tahakkuk ettirmektedir.
Türkiye daha önce de, vatan hainliği yapan Sen Sinod Meclisi üyeleri Patrik Athenagoras’ın vekili Emilyanos ve Metropolit Canovalis’i 1964 yılında sınırdışı ederek,
Yakovas’a 1958 yılında yurda girme yasağı koyarak bunu yapabileceğini göstermiştir.

Yıllardır perde arkasından ortodoks dünyasının birliğini sağlaması için yetiştirilen 270. Patrik I. Bartholomeos’u, Türkiye atadığı gibi görevden almalıdır. Bu, Patrikhane’ye Lozan’da belirlenen statünün dışında, güç ve sıfat kazandırmaya çalışanların heveslerini kursaklarında bırakacağı gibi, bundan sonra patriklik makamına gelecek ruhbanların da, Türkiye içinde uluslararası bir statü taşıyan “cihan patriği-ekümenlik” ilân etme hülyalarına kapılmalarını engelleyecektir.

Patrikhane, 60 milyonluk Türkiye’de, 3 bin Ortodoks’un artık “Bizans Devleti”nin başşehrini diriltemeyeceklerini öğrenmelidir...”
İşte Aksiyon dergisi’nde Patrik’in görevden alınmasını isteyenler, sebebi nedir?

Şimdi derginin devamındaki satırlarına da dikkat :

“... Bütün bu siyasi sebeplerin ötesinde, Patrikhane’ye karşı, Türk toplumunda bir güven bunalımı yaşanmakta. Bu güven bunalımı 1821 yılındaki “Patras Vakası” ile başladı. Mora’da Ortodoks Rumlar tarafından o tarihte çıkarılan bir isyanda, onbin kadar Müslüman katledilmiş, bu isyanın da Patrik tarafından organize edildiği ortaya çıkmıştı.
Patrik Gregoryas, Patrikhane’nin halen kapalı olan orta kapısının önünde, kendisini atayan sultanın fermanıyla olaylara karışan üç metropolit de idam ediliyordu. Bu hadiseden sonra, Osmanlı Rumlar’ı arasında Osmanlı düşmanlığının uyarılması için yapılan çalışmaların Patrikhane’nin de gayretleriyle arttığı gözlenmektedir.


Fener’de oturan ruhbanların Kurtuluş Savaşı’nda da Türkler’e unutulmayacak ihanetleri vardır. Etniki Eteryacı Mavri Mira, Pontus Rum Cemiyeti gibi Osmanlı’yı bölmeyi hedefleyen derneklerin organizasyonunda Ortodoks kiliselerin rolü bilinmekte. Yunan işgalini alkışlamak için Rum okullarının üç gün kapatılması, Ayasofya’ya dikilmek için çanlar ve çift başlı bayraklar hazırlanması da bunlar arasında.
Patrikhane, Yunan işgaliyle birlikte Megola İdea’nın gerçekleşmesi için o kadar iyi çalışmıştır ki, Yunan Dışişleri Bakanlığı, yaptığı hizmetlerden dolayı 5 Mart 1921’de bir teşekkür mesajı yayınlamıştır.
Geçmişte yaşanan bütün bu olumsuzluklar, Türkiye’de “evlat”, Patrikhane’de de “kuyruk” acısı sürdüğü müddetçe güvenin bir daha tazelenmesinin oldukça zor olduğunu gösteriyor. Bartholomeos’un Vatikan’dan Çin’e kadar uzanan bölgede yaptığı yeni faaliyetleri de buna eklenince...”
İşte Aksiyon dergisi Patrik ve Patrikhane’yi böyle kötülüyor.

Fethullah Gülen ve bağlılarının çıkardığı Zaman gazetesinde ise 28 Haziran 1995 Tarihli Orhan Öztürk’ün haberi şöyle:
“Patrik’ten Tahrik:
Fener Patriği I. Bartholomeos Türk hükümetinin, kendilerini yok etme politikaları güttüğünü iddia ederek, ülkemizi ABD ve diğer Batı ülkelerine şikayet edeceği tehdidini savurdu...
İstanbul’un Ortodoksluğun ruhani başkenti olduğunu ve bu şehri terketmeleri yönünde gelen baskılara sonuna kadar dayanacaklarını söyledi. ‘Yüzlerce İmam Hatip okulu varken bizim Heybeliada’daki Ortodoks Teoloji Okulumuz zorla kapatıldı’ diyen Patrik, İmam-Hatip liselerinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Patrik; ‘Yaklaşık olarak 250 adet İmam-Hatip okulunun yeniden açılması gündemde. Türkiye diğer Müslüman ülkeler gibi hızla İslâmi çizgiye doğru kayıyor. Bunun neticesi olarak bize hayat hakkı tanınmıyor.’ dedi.

Türkiye’yi Batılılara şikayet edeceğini söylüyor ve İmam-Hatip liselerini diline doluyordu. Tabii Zaman gazetesi de bunu eleştiriyor, haber yapıyordu.
1 Temmuz 1995 tarihli Zaman gazetesi ise şöyle manşet atmıştı: “Bartholomeos Papa statüsü peşinde.” Yazının devamında Bartholomeos’un Yunan Megalo İdea’sını gerçekleştirme peşinde koştuğu yazılmıştı.
Aynı haberde şöyle bir bölüm var:
“...Katolik ve Ortodoks dünyasının dini liderlerinin biraraya gelmesi ve Fener Rum Patriği I. Bartholomeos’un sürdürdüğü faaliyetlerin arkasında Bizans İmparatorluğu’nun yeniden canlandırılması hayalinin yattığı...”


Yazılanların hepsine katıldığımı belirtir.Kendilerini şakird olarak kabul edenlerin ibret nazarlarına havale ederim
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
Yazılanların bir kısmı doğru. Patrikhane Ekümeniktir ve bu sıfatını Türkiye tanısın diye çabalamaktadır. Yalnız kalanı deli saçmasıdır. Türkiye'deki bir kaç bin yaşlı Rumla mı Bizans dirilecek? Öyle ucuz değil o işler. Kimse Bizans'ı falan diriltemez.

Patrikhanenin çabası farklıdır. Patrikhane hayatta kalmaya çabalamaktadır. Tüm dünya Hristiyanlığının kronolojik olarak ilk başkenti Kudüs, İkincisi Antakya, Üçüncüsü İstanbul en sonuncusu Roma'dır. İsa Mesih ve havarilerinin döneminde Kudüs merkez iken,Tarsuslu Aziz Pavlus'tan itibaren Anadolu önem kazanmıştır ve merkez Antakya'ya kaymıştır. İncil'de geçen kiliselerin neredeyse tamamı bugün ki Türkiye topraklarıdır. Daha sonra Roma İmparatoru Konstantin Hristiyanlığı kabul ettiğinde merkez İstanbul olmuştur. İstanbul'un bu görevi 7. yy. da Roma öne çıkana kadar sürmüştür. 11. yy. da ise İstanbul Roma'dan bağımsız hareket etmeye başlamıştır. Yani 4 yüzyıl tüm Hristiyanlığın, 10 yüzyıl da doğu Hristiyanlığının ruhani merkezi Fener Patrikhanesidir. Tüm dünya patrikhanenin ekümenik ünvanını kabul eder ve tanır. Sadece Türkiye tanımaz.

Ortodoks inancında patrikhane, katolik inancındaki papalık gibi yetkili değildir. Örneğin katoliklerin papası "yanılmazdır,sözü dinlenmek zorundadır,dünyanın her yerindeki katolik kiliselere dilediği gibi müdahale edebilir.". Oysa Ortodokslarda Ekümenik Patrik "eşitlerin arasında birincidir.". Yani diğer Patrikhaneler özerktir. İstanbul onların içişlerine karışamaz. Patrik yanılmaz değildir ve liderliği dünyasal değildir. Patrik'in liderliği ruhsaldır. Dini anlamda saygı görür. Ortodoks dünyanın "yöneten" değil, "saygı duyulan" lideridir. Yönetmek istese de kimse kendisine o fırsatı vermez zaten. Patrikhanenin sıfatlarının Türkiye tarafından tanınması, Türkiye'ye ancak olumlu katkıda bulunur.

Uzun sözün kısası kimse İstanbul'u elimizden falan alamaz. Patrikhane Türkiye istese bile vatikan gibi olamaz. Patrikhanenin ekümenik olması, Türkiye'nin kontrolü altında önemli bir kurum bulunması demektir. Türkiye'nin yararınadır. Şu anki Patrik ise vatansever bir önderdir.
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Zaman gazetesinin kuruluş tarihi
İlk sayısı mı bilmiyorum muhtemelen ilk sayı
Konunun amacını anlamadım ama tahmin ediyorum
O zaman Patrikhane ve Papa ile ilgili böyle düşünüyorlardı şimdi şöyle düşünüyorlar şeklinde bir amacı var sanırım
25 Sene önce ki dünyayı bugünün dünyası ile bir mi tutuyorsunuz
Elbette değişim yaşanır bu kaçınılmaz
Mühim olan doğru yönde değişebilmek.
 

ehlinimet

Asistan
Katılım
7 Ocak 2013
Mesajlar
409
Tepkime puanı
6
Puanları
0

Mühim olan doğru yönde değişebilmek.

Bizim de kastımız budur.Doğru yönde değişmek doğru olana doğru hareket etmek lazım.
Cenâb-ı Hakk Âyet-i kerime'sinde:"Festakim kemâ ümirte = Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" buyuruyor. (Hûd: 112)
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Düşmanını tanımayan.

Düşmanına karşı starejisi olmayan

HER ZAMAN YENİLMEYE MAHKUM dur.

F.GÜLEN ve CEMEATİ önderlrinin yol göstermesi ile STAREJİ lerini devam ettirmektedir BİR ÇOK TABU DÜŞÜNCE YIKILMIŞTIR vede GEÇMİŞTEKİ MÜSLÜMANLAR BARBARDIR , MÜSLÜMANLAR CAHİL dir , İSLAM ÜLKELERİ SANAYİ ve TEKNOLOJİ de GERİ BIRAKTI vb.vb.vb.vb.DÜŞÜNCELERİ YIKMAYA BAŞLAMIŞTIR ALLAH cc izni ile.

ONYILLARCA halkımıza haşa İSLAM i yaşamı ÖCÜ gibi gösteren GERİKALMIŞLIK gösteren bunlarla BEYİN YIKAYANLARA karşı da yapılan STAREJİ ALLAH ın izni ile başarıya doğru yol almaktadır.
 

ehlinimet

Asistan
Katılım
7 Ocak 2013
Mesajlar
409
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Agbi bey bu stretejilerin için de iyi atılmış adımlar kadar içtihatta yapılan hatalı adımlar da var.islam ahlakıyla ahlaklanmış uyarıcıların uyarılarını dikkata alarak adımlar atılmış olsa gönülleri incitilmiş yüzbinler de aynı yoldan yürüyebilirlerdi.Bunlar da benim tespitim.
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,086
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Agbi bey bu stretejilerin için de iyi atılmış adımlar kadar içtihatta yapılan hatalı adımlar da var.islam ahlakıyla ahlaklanmış uyarıcıların uyarılarını dikkata alarak adımlar atılmış olsa gönülleri incitilmiş yüzbinler de aynı yoldan yürüyebilirlerdi.Bunlar da benim tespitim.

Gönülleri incitilen yüzbinler derken kimleri kast ettiğinizi söylemeniz mümkün mü ? Söz yerini bulsun açısından... Saygılar...
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Agbi bey bu stretejilerin için de iyi atılmış adımlar kadar içtihatta yapılan hatalı adımlar da var.islam ahlakıyla ahlaklanmış uyarıcıların uyarılarını dikkata alarak adımlar atılmış olsa gönülleri incitilmiş yüzbinler de aynı yoldan yürüyebilirlerdi.Bunlar da benim tespitim.

Bende bu Yüzbinleri anlıyamadım örnek mahmud efendi Talu Hoca ya " Onların görevleri bu ALLAH yardımcıları olsun demiştir biz kendi yolumuz da verilen görevi yapalım "demiştir.

Bu Yüzbinler kimlerdir ? Açarmısınız .

Kimdir bu Yüzbinler ? Kimlerin Gönülleri İNCİLMİŞTİR ?
 

ehlinimet

Asistan
Katılım
7 Ocak 2013
Mesajlar
409
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Gönülleri incitilen yüzbinler derken kimleri kast ettiğinizi söylemeniz mümkün mü ? Söz yerini bulsun açısından... Saygılar...
Yıllarca İslamın hükümlerinden olan yahudi ve hristiyanları dost edinmeden yaşamış müslümanlar,tesettürü teferruat saymadan yaşayan müslümanlar,“Mukadderatını bir kadının eline veren millet felah bulmaz.(Buhari 1660, Megazi 82, Fiten 18, Tirmizi fiten 75, Nesai Kada: 8, Ahmed bin Hanbel 5743, 51, 38, 47)
hadisi şerifine iman etmiş müslümanlar,tarikata gönül vermiş müslümanlar,puta tapan putpererestlerin iyi bir ahlak üzerine olmadıklarına iman eden müslümanlar,vb vb gibi İslama ters beyanların dan yürekleri yanan müslümanlar.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Yıllarca İslamın hükümlerinden olan yahudi ve hristiyanları dost edinmeden yaşamış müslümanlar,tesettürü teferruat saymadan yaşayan müslümanlar,“Mukadderatını bir kadının eline veren millet felah bulmaz.(Buhari 1660, Megazi 82, Fiten 18, Tirmizi fiten 75, Nesai Kada: 8, Ahmed bin Hanbel 5743, 51, 38, 47)
hadisi şerifine iman etmiş müslümanlar,tarikata gönül vermiş müslümanlar,puta tapan putpererestlerin iyi bir ahlak üzerine olmadıklarına iman eden müslümanlar,vb vb gibi İslama ters beyanların dan yürekleri yanan müslümanlar.

@ehlinimet

Kim Hiristiyaları DOST EDİNMİŞ ?

Kim Yahudileri DOST edinmiş ?

Kim TESETTÜRE Teferruat demiş ?

Lütfen belgeleri ile getirin Kulaktan Dolma bilgiler ile değil Lütfen.

Mukadderatını bir kadının eline veren millet felah bulmaz. Lütfen Bir örnek veriniz ?

hadisi şerifine iman etmiş müslümanlar,tarikata gönül vermiş müslümanlar,puta tapan putpererestlerin iyi bir ahlak üzerine olmadıklarına iman eden müslümanlar,vb vb gibi İslama ters beyanların dan yürekleri yanan müslümanlar. DEMİŞSİNİZ

Biraz sadeleştirirmisiniz ? Anlıyamadım desem.
 

ehlinimet

Asistan
Katılım
7 Ocak 2013
Mesajlar
409
Tepkime puanı
6
Puanları
0
@ehlinimet

Kim Hiristiyaları DOST EDİNMİŞ ?

Kim Yahudileri DOST edinmiş ?

Kim TESETTÜRE Teferruat demiş ?

Lütfen belgeleri ile getirin Kulaktan Dolma bilgiler ile değil Lütfen.

Mukadderatını bir kadının eline veren millet felah bulmaz. Lütfen Bir örnek veriniz ?

hadisi şerifine iman etmiş müslümanlar,tarikata gönül vermiş müslümanlar,puta tapan putpererestlerin iyi bir ahlak üzerine olmadıklarına iman eden müslümanlar,vb vb gibi İslama ters beyanların dan yürekleri yanan müslümanlar. DEMİŞSİNİZ

Biraz sadeleştirirmisiniz ? Anlıyamadım desem.
Agbi bey acaba biz ayrı ayrı memleketlerde mi yaşıyoruz.Yoksa bilmemezlikten gelme kolaycılığımı ben de cevabınızı anlayamadım.
 

ehlinimet

Asistan
Katılım
7 Ocak 2013
Mesajlar
409
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Tesettür:
“Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arzetmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arzetmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Nitekim, Allah’a iman meselesi Mekke’de Efendimize tebliğ edilmiş, namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra da zekât bize farz kılınmış. Ama tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı.”
Fethullah Gülen, basın yayın organlarıyla yaptığı röportajlar ve verdiği beyanlarla (Fetullah Gülen bu beyanatları 23-28 Ocak 1995 tarihleri arasında Hürriyet Gazetesi'nde ve 23-30 Ocak 1995 tarihleri arasında Sabah Gazetesi'nde yayınlanan röportajlarında vermiştir.), kendi dinini ilân etmiş, İslâm dininin hükümlerine karşı gelmiştir.
 

ehlinimet

Asistan
Katılım
7 Ocak 2013
Mesajlar
409
Tepkime puanı
6
Puanları
0
“Tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum peygamberliğin 16 ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken teferruatla uğraşılmamalı.” diyor.
Yani Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e tesettür Âyetleri ilk yıllarda gelmediğini bunun için önem arzetmediğini; teferruat olduğunu söylemek istiyor.
Bütün insanlar ve cinler Hazret-i Kur’an’ın bir hükmünü, bir harfini dahi inkâr etseler, hafife alsalar, hepsi kâfir olur. İsterse emir ya da hüküm Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in son nefesinde inmiş olsun. Artık o kesin hükümdür, emirdir. Biz iman ederiz. İslâm dininin hükümleri zamanla ilgili değildir. Hüküm geldikten sonra ona imandan başkası düşünülemez. “16. senede gelmiş, 17. senede gelmiş, 18. senede gelmiş” diye hüküm basite alınamaz, bu açık bir küfürdür.
Âyet-i kerime’de:
“İşte böyle, çünkü onlar Allah’ın indirdiğinden tiksinip hoşlanmamışlardır.” buyuruluyor. (Muhammed: 9)
Oysa inananlar için tesettür kesinlikle uyulması gerekli bir farzdır.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz zamanında savaş sebebi dahi sayılmıştır.
Asr-ı saâdet yıllarında Beni Kaynuka yahudilerinden bir kuyumcunun mümin bir kadının tesettürüne, başörtüsüne el uzatması savaş sebebi sayılmış ve savaşılarak yahudi erkekleri öldürülmüştür. (Hişam: c. 3, sh: 66)
Allah’ın hükmü bu kadar önemli bir meseledir.
 

ehlinimet

Asistan
Katılım
7 Ocak 2013
Mesajlar
409
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Kadın İdareci:
Başka bir beyanında ise:
“Kadınlardan idareci olmasının hiçbir sakıncası yoktur.” demiş.(Tansu çillerin başbakanlığı dönemi)
Bu beyanları ile Allah ve Resulü’nün hükümlerine karşı gelmiştir.
Zira Âyet-i kerime’de:
“Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neden nehyettiyse ondan sakının.” buyuruluyor. (Haşr: 7)
“Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tâbi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” buyuruluyor. (Âl-i imran: 31)
Hadis-i şerif’te:
“Sizden hiç birinizin arzuları benim tebliğ ettiğim esasa uymadıkça gerçek mânâda iman etmiş olmaz.” (En-nevevi, Erbâin: 41) buyuruluyorken ve kadın idareci hakkında,
“Mukadderatını bir kadının eline veren millet felah bulmaz.” buyuruluyor. (Buhari 1660, Megazi 82, Fiten 18, Tirmizi fiten 75, Nesai Kada: 8, Ahmed bin Hanbel 5743, 51, 38, 47)
Bu İslâm dinine göre böyledir. Eğer Allah’a iman ediyorsak, Resul’üne tâbi isek, onların beyanı Âyet-i kerimeler ve Hadis-i şerif’lerde böyle buyurulmaktadır. Bunun tersini söylemek ve savunmak Allah ve Resul’üne karşı gelmek demektir. Bu da açık bir küfürdür. O kendi kurduğu nurculuk dinine göre kendi nefis putuna dayanarak zanla konuşuyor, Allah ve Resul’ünün hükümlerine karşı geliyor.
“Kadınlardan idareci olur.” demek, bunca Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif’i inkâr etmektir. O yalnız zannını konuşturuyor heva ve hevesine uyuyor. Eğer doğru sözlü ise bir Âyet-i kerime ya da Hadis-i şerif getirebilir mi?
 

ehlinimet

Asistan
Katılım
7 Ocak 2013
Mesajlar
409
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Tarikatlar:
Başka bir beyanında ise “Tarikatlar bir dönemdeki misyonunu eda etmişlerdir, zaman böyle fert zamanı değil, cemaat zamanıdır.” diyerek necip tarikatlara karşı geliyor.
Bu konuda, İman abidesi, büyük mücahid, hakikat güneşi, Bediüzzaman Hazretleri’nin 29. mektubu mevcuttur. Şöyle der:
“Tarikatın dini ve uhrevî ve ruhânî çok mühim ve ulvî neticelerinden sarf-ı nazar, yalnız Âlem-i İslâm içindeki kudsî bir râbıta olan uhuvvetin inkişafına ve inbisatına en birinci, te’sirli ve hararetli vasıta tarikatlar olduğu gibi; âlem-i küfrün ve siyaset-i hıristiyaniyyenin, Nûr-u İslâmiyeti söndürmek için müdhiş hücumlarına karşı dahi, üç mühim ve sarsılmaz kal’a-i İslâmiyyeden bir kal’asıdır.
Merkez-i Hilafet olan İstanbul’u, beşyüz elli sene bütün âlem-i hıristiyaniyyenin karşısında muhafaza ettiren, İstanbul’da beşyüz yerde fışkıran envâr-ı Tevhid; ve o Merkez-i İslâmiyedeki ehl-i imanın mühim bir nokta-i istinadı, o büyük camilerin arkalarındaki tekkelerde ‘ALLAH, ALLAH!’ diyenlerin kuvvet-i imaniyeleri ve Mârifet-i İlâhiyyeden gelen bir muhabbet-i ruhanî ile cuş-u huruşlarıdır.
İşte ey akılsız hakimiyet-füruşlar ve sahtekâr milliyet-perverler! Tarikatın hayat-ı içtimaiyenizde bu hanesini çürütecek hangi seyyiatlardır, söyleyiniz?.”
İşte o zât tarikatı böyle ifade ediyor. İman abidesi, büyük mücahid, Bediüzzaman Hazretlerinin izini takip edenler İslâm’da hizmet edenlerdir. Bunlar ise nurculuk dinini kuranlardır.
Tarikata takındığı tavır ve sözleriyle Evliyaullah hazeratına da karşı gelmiş ve her zaman mevcut bulunan bu topluluğu yok saymıştır.
Âyet-i kerime’de:
“İyi bilin ki Allah’ın veli kulları için hiç bir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.” buyuruluyor. (Yunus: 62)
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde:
“Her kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben ona harp açarım.” buyuruyorlar. (Buhari)
Bir Hadis-i kudsi’de ise:
“Kubbelerimin altındaki velilerimi benden mâdâ kimse bilemez.” buyuruluyor.
Âyet-i kerime’de:
“Yarattıklarımdan öyle bir topluluk da vardır ki onlar Hakk’a iletirler ve Hakk ile hüküm verirler.” buyuruluyor. (A’raf: 181)
Hadis-i şerif’te:
“Her asırda benim ümmetimden sabikun önde gelenler vardır ki bunlara budela ve sıddıkun itlak olunur. Hakkında inayet ve merhameti o kadar boldur ki, sizler o sayede yer içersiniz. Yeryüzünün halkı için vukuu tasavvur olunan belâ ve musibetler onlarla kaldırılır.” (Nevadirül Usul, Tirmizî)
Hadis-i şerif’te:
“Bâtın ilmi Allah-u Teâlâ’nın sırlarından bir sır hikmetlerinden bir hikmettir. Onu ancak dilediği kulun kalbine atar.” buyuruluyor. (Buhari)
Bu Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif’ler velilere ve mârifetullah ehline aittir. Zâhiri âlimler bu ilimden mahrumdur.
İmâm-ı Gazali Hazretleri İhya-u Ulumid’din adlı eserinde ise o topluluğu şöyle ifade ediyor:
“Sakın anlamıyorum diye bu ilmi inkâra kalkışma, aklî ilimleri kavradığını zannederek çizmeden yukarı çıkan âlimlerin helâk noktası burasıdır. Allah dostlarının bu hallerini inkâr eden bir ilimden cehalet çok daha iyidir. Kaynak bir olduğu için velileri ve kerametlerini inkâr ise tamamen dinden çıkmaktır.”
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyururlar ki:
“İlim ikidir birisi dilde olup (ki bu zahirî ilimdir.) Allah-u Teâlâ’nın kulları üzerine hüccetidir. Bir de kalpte olan mârifet ilmi vardır. Asıl gayeye ulaşmak için faydalı olan da budur.” (Tirmizî)
İşte bu gayeye ulaşanlar bunlardır. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Allah kime dilerse ona kat kat verir.” buyuruyor. (Bakara: 261)
İşte ihsanı ve ikramı bol olan Allah-u Teâlâ tasavvura sığmayan ihsanlarını kat kat lûtfetmiştir. Yalnız, mârifetullah ehli olan veli kullarına bahşetmiştir. Başkasına şâmil değildir.
 

ehlinimet

Asistan
Katılım
7 Ocak 2013
Mesajlar
409
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Devletin başındakilere her zaman saygı duyulması gerektiğini, kendisinin son derece saygı duyduğunu söyleyen Fethullah Gülen, Kenan Evren için “Biri Evren’in aleyhinde konuşsa ağzını kırarım.” diyor. “Demokrasiden geriye dönüş mümkün olmayacaktır.” Devletin başındakilerin, devlet anlayışından dolayı kutsal olduğunu benimsiyor.
Bu beyanları İslâm’a ters düşen sözlerdir.
Zira Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de, eğer herhangi bir şey hakkında çekişirseniz onu Allah’a ve Resulü’ne döndürün. Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız o daha hayırlı hem de sonuç itibariyle daha güzeldir.” buyuruyor. (Nisa: 59)
Bu Âyet-i kerime’de itaat edin emri verilirken, Allah ve Resulü hakkında “İtaat edin” anlamına gelen “Atîu” emri tekrarlanmıştır. ‘Emir Sahipleri’ hakkında ise bu kelime tekrarlanmamıştır. Bunun sebebi şudur; Allah’a ve Resulü’ne itaat kayıtsız şartsızdır, bu bakımdan onlar hakkında bu emir yani “İtaat edin” emri tekrarlanırken emir sahipleri bahsinde tekrarlanmamıştır. Çünkü ulül-emr’e itaat şeriatın çerçevesinde Allah’ın hudutları içindedir. Zira anlaşmazlık konusu Allah ve Resulüne arzedilecektir. Münkerde itaat yoktur.


 
Üst