Cemaatten Deprem Yaratacak Açıklama

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Bidar özelde fısıldamana gerek yok. Forumun sahibi bile bu konuları konuşabiliyorsa, son yaşananlar hakkında beni cemaat düşmanı ilan etmen, beni konuşmaktan geri koymaz.
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
benim nickim veri
şucu bucu görünmek için

veri nur yazmıyor
ama sen dua nur demişsin

sorum hala geçerli
sen kimsin
seninle uğraşan herkes ceza alıyor
sen kimsin

kim olduğunu biliyorum

Chp zihniyeti yıldırma harekatın beni etkilemez. Senin chp'li olduğun islami forumlarda ne yapmaya çalıştığın herkesin malumu. Sureti haktan görünmeye çalışman boş. Kimseyi inadıramazssın.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
kimse alamaz çünkü ayağın sağlam
bu gücü nereden aldığını ben biliyorum
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Boy boy dizili yanlışlıklar, cüce kadar olsa da dev gibi hizmetlerin gözden kaçmasına sebep olurlar; tıpkı sinek küçük olsa da bardakta gördüğünüzdeki durum gibi...

Hükümet olmayı başarmak gerekiyor, muktedir olmak için...

Hizmet etmiş her yapıya pay vermek gerekiyor. Hiçbir unsur hak etmediği; ama hayal ettiğine ulaşmak için yek diğerini ezmeye kalkışmamalı.

Her yere uzanmaya çalışan her yerden mahrum kalabilir. Başkalara da fırsat vermek lazım...

Sadece iktidarda olanların değil; muhalefet edenlerin de imkanlarda payı olmalı. Bu topraklarda alevi savcı da olmalı, ateist hakim de, tarikatçı savcı ve ülkücü hakim kadar...

Hep bana anlayışı her şeyi yıkar.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
öyle eminim
çünkü kim olduğunu biliyorum
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Boy boy dizili yanlışlıklar, cüce kadar olsa da dev gibi hizmetlerin gözden kaçmasına sebep olurlar; tıpkı sinek küçük olsa da bardakta gördüğünüzdeki durum gibi...

Hükümet olmayı başarmak gerekiyor, muktedir olmak için...

Hizmet etmiş her yapıya pay vermek gerekiyor. Hiçbir unsur hak etmediği; ama hayal ettiğine ulaşmak için yek diğerini ezmeye kalkışmamalı.

Her yere uzanmaya çalışan her yerden mahrum kalabilir. Başkalara da fırsat vermek lazım...

Bu topraklarda alevi savcı da olmalı, ateist hakim de, tarikatçı savcı ve ülkücü hakim kadar...

Hep bana anlayışı her şeyi yıkar.

Alevi savcı yokmu, güldürmeyin:))
 

ates124

Paylaşımcı
Katılım
22 Nis 2007
Mesajlar
199
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Türkiye'nin şu anda en baskın, en etkili ve belki de nicelik olarak en kalabalık cemaati olan "Gülen Cemaati"nin lideri Fethullah Gülen hakkında bir yazı yazmadan önce durup düşündüm. Ben insaflı bir insanım. Kimse hakkında vicdansızca hakaretler savurmam; haksız eleştiride bulunmam, Yalansa yalan derim, duyumsa duyum derim, haksızsam özür dilerim. Peki neden Fethullah Gülen hakkında yazmadan önce bi "euzubesmele" çekiyorum, neden korkuyorum?Korkmayacağım. Aklımdakileri (kimi bilgi, kimi tahmin, kimi düşünce) yazacağım. Kendimi Sipesifik'te buldum. Gizli saklı bir ismim var. Beni burada kimse bulamaz. Zaten yazdıklarımı okuyan üç beş kişi var. Bank Asya'da hesabım da yok. Cemaat dershanesinde okuyan kızım oğlum da yok, A sınıfından E sınıfına şutlanacak. Işık Sigorta'da kaskoda arabam da yok, rahatım. Hasarsızlık indirimim bozulamayacak. Ne olur en çok, Zaman aboneliğim iptal olur. Zaten onu da alt komşum zorla yapmıştı, canı sağ olsun, internetten takip ederim.
Fethullah Gülen hakkında neden aklı başında hiç kimse söz söyleyemiyor, bunu merak ediyorum. Mesela en son "sözünü budaktan sakınmayan" adam diye bize tanıtılan Fatih Tezcan bile "emekli vaiz" dedikten sonra "aslında hocaefendiyi çok severim"e bağladı meseleyi.
Tonton kanaat önderimiz Mehmet Barlas, lafı geçirip geçirip Todays Zaman'ı itin ağzına soktuğu yazısında bile son bölümde "aslında hocaefendiyi çok severim"le kapatmış perdeyi. Bir arkadaş meclisinde "azılı cemaat düşmanı" sayılabilecek arkadaşlarım bile "ama hocaefendi farklı" ile bitiriyorlar cümleyi.

Nedendir bu? Hocaefendi, bir nevi Sezen Aksu mudur? Kimse laf edemez mi ona? Küfre mi götürür bizi sümme haşa. Nasıl ki hükümetin yeptığı her hareketten bizzat başbakan sorumluysa, nasılsa bir gazetenin yazdıklarından yayın yönetmeni sorumluysa, bu cemaatin üst yönetiminin, kurumlarının ve kuruluşlarının yaptığı her şeyden ama her şeyden hocaefendi, bizzat sorumludur.
55d224b1e5e24059b1bf72716f0f209f47ea8247.jpg

Arkada Bank Asya'da,şirketlerde,derneklerde işleri yürütüp, öte yandan Hakan Fidan'ı ekarte etme oyunu oynayıp, beri tarafta hükümeti tehdit ederek racon kesip, İngilizce gazeteden toplum dizaynına soyunup, üniversitelerde kadrolaşma terörü estirip; bizim karşımıza da Mehtap TV'de hocaefendinin vaazlarını koyup "Bakın aslında o çok masum" edebiyatı sizce de artık baymadı mı?
"Cemaat diyoruz ama, cemaat dediğimiz; bir hocaefendi var, bir de hocaefendinin etrafında parayla pulla uğraşan, güçle iktidarla oyalanan bir kesim var, bir de alt tarafta gariban bi kitle var." geyiğinden sıkılmadık mı?
Hüseyin Gülerce ile Fethullah Gülen'in bi farkı var mıdır? Ekrem Dumanlı bizatihi cemaatin kendisi değil midir? Fethullah Gülen'in izni olmadan Ekrem Dumanlı Zaman Gazetesi'nin oto parkının duvar boyasını değiştirebilir mi Allah aşkına? Hüseyin Gülerce hocaefendinin izni olmadan 2 satır yazı yazabilir mi? Hocaefendi eğer Zaman gazetesinin yazı fontuna bile karışmıyor, ona bile müdahale etmiyorsa ben de Kulağı Delik değilim.
Şimdi burada bi duralım. Fark ettiyseniz arada ufak göndermeler yaptıysam da hala çok da ileri gitmedim. İki cevaplı bir soru soracağım. Her iki cevaba da inanmakta serbestsiniz. Ben de öyle. Fakat her iki durumda da durum felakat.
"Gülen hareketi" dediğimiz bu cemaati kim yönetmektedir. Dev bir şirket büyüklüğündeki ticari kuruluşları, bankası, sigorta şirketi, gazetesi, dershaneleri, uluslararası çapta eğitim kurumları, dernekleri, vakıfları ile dev bir orgazisyon haline gelen bu hareketin CEO'su kimdir. O kadar paralar toplanmaktadır, kar edilmektedir, gazete satılmaktadır, bi düşünün. Gözünüzü kapatın bi düşünün. Koskoca bir yapı. Üniversitesinden dershanesine. Kimdir bu yapının CEO'su? Ekrem Dumanlı mıdır? Mustafa Ceceli Midir? Rasih Yılmaz mıdır? Kimdir abicim? Merak ediyorum.
b51656783da4ada6fe0e05c57c8820a8764796dc.jpg

Ve asıl soruyu soruyorum. Cemaati Fethullah Gülen mi yönetmektedir? Yoksa Fethullah Gülen sadece "onursal hocaefendi" vazifesiyle Mehtap TV'de vaaz etmekle mi yetinmektedir. Bu sorunun her iki cevabı da beni ürkütüyor açıkçası.
Eğer cemaati bizzat Fethullah Gülen yönetiyorsa, cemaate isnat edilen onca eleştiriyi hocaefendi göğüsleyebilecek midir? Mesela "Bu ülkenin başına gelmiş en iyi şeylerden biri olan Hakan Fidan'ın başını uluslararası komplolarla neden yemeye çalıştınız? " sorusunun muhatabı Fethullah Hocaefendi midir? Mavi Marmara olayında hükümetin elini, İsraile karşı müslümanların elini, 9 şehitin kanı daha soğumadan beyanat vererek tüm insanlığın elini zayıflatan bizzat hocaefendiydi onu anladık da; Gezi Parkı eylemlerinde ilk günlerdeki "tavşan pisliği" kıvamındaki tavırdan birkaç hafta sonra gezi parkına "destek"e dönüşen söylemin sorumlusu da hocaefendi midir?
Üniversitelerde "arkadaş hizmetten mi" kriptosuyla kadrolaşmanın sorumlusu da hocaefendi midir? ÖSYM'de herkese saç baş yolduran soru-cevap çalma/çaldırma operasyonlarının sorumlusu hocaefendi midir? Todays Zaman'ın manşetlerini hocaefendi mi atmaktadır?
(Bir profesör arkadaşım, yeni açılan ***ıkırık bir devlet üniversitesine dekan tarafından davet edilir. İdealist profesör arkadaşım bu yeni üniversitenin ilgili bölümündeki dekanına olan güveninden teklifi kabul eder. Şartlarda anlaşılır, prosedürlere geçmeden önce, "nezakaten" rektöre danışılır. Rektör açıktan "Biz o kadroya hizmetten bi arkadaşı düşünüyoruz" der.
Şimdi -hemen her gün benzerleriyle karşılaştığımız için- sıradan bu hikayeyi anlatmamdaki sebep şu. O profesör arkadaşım bu olayı anlattıktan sonra "hukuk yoluyla" o göreve gelmesinin çocuk oyuncağı olduğunu ama uğraşmayacağını söyledi. "Uğraşmayacağım, çünkü cemaatin gözü dönmüş abi, insan öldürürler kadrolaşma için bunu gördüm rektörün gözünde" dedi. Asıl söyleyeceğim bu. )
"Uğrunda insan öldürülebilecek bir kadrolaşma"nın da sorumlusu mudur hocaefendi?


Pekiiii, cemaati Fethullah Gülen'in yönetmediğini düşünüyorsak daha büyük bir sorunla karşı karşıya olduğumuz ortaya çıkmaz mı. Kim yönetmektedir cemaati o vakit? Türkiye'nin en kritik virajlarında bazen yüzünü boşluğa dönüp ıslık çalarak, bazen herkesi şaşkına çeviren zıt tavırlar takınarak kime neyi ispat etmektedir cemaat? Kim yapmaktadır bunları?
Cemaate dokunulmaz mı? En alt taraftaki "şakirdlere" bir şeyler anlatsak, "hocaefendinin insanların imanını kurtarmaktan başka gayesi yok" der çıkarlar işin içinden. 9m2 bir odada ibadet ve taatle vakit geçirdiğinden bahsederler. Hocaefendi süper kahraman mıdır? Mehdi midir? Hatalarını buraya sıralasak alt alta cehennemlik mi oluruz?
Mesela desek ki "Gülen hareketi bildiğin cemaattir, en büyük sıkıntısı tasavvufi bir geleneği olmamasıdır. O yüzden Fethullah Hocaefendiye bağlıdır. O ölürse cemaat diye de bir şey kalmaz, kökü olmayan bir ağaç gibi yıkılır gider"; bizi neden topa tutar cemaatin üyeleri, yanlış mı söylemiş oluruz?
Fethullah Gülen, neden yıllardır hep cemaati "nuh'un gemisi" olarak görmektedir. Kendisine en çok ihtiyaç duyulan dönemde Erbakan'a sırt çevirmemiş midir? Şimdi aynı şeyi Tayyip Erdoğan'a yapmaktadır, bunu herkesin görmediğini mi sanıyordur?
Fethullah Gülen neden Türkiye'ye gelmemektedir? Tayyip Erdoğan'ın Amerika ziyaretinde "görüşelim ama başbaşa" önerisini neden reddetmiştir. Amerikan yönetiminin izniyle tüm dünyada bu derece büyük bir "eğitim" yapılanması içerisinde oluyor olmasının bedeli midir ara sıra T.C hükümetine racon kesmek? Fethullah Gülen, Amerikan hükümetinin elinde esir midir? Bunları neden herkes bir komlo teorisi düzleminde konuşmaktadır? Neden Türkiye'nin en çok "satan" gazetesi, açık net ve doyurucu bir cevap vermemektedir? Herkes -ama herkes- işin aslını bildiği için mi bu denli korkmaktadırlar cemaatten. En muhalif partiler, en sert kalemler, en dişli televizyoncular, en demokrat iş adamları bile cemaat söz konusu olunca kılıçlarını saklama yoluna gitmektedirler. Neden? Neden korkmaktadırlar? Benim görmediğim neyi görüyorlardır? Arkasında İsrail filan mı vardır? Mossad mı vardır? KGB mi vardır? Mehdinin ordusu mu vardır? Rusya mı vardır? Çin mi vardır? Cemaatte vurursak Allah bizi taş mı etmektedir? Nedir bu körebe oyunu, niye herkes kaçmaktadır köşe bucak gerçeklerden?
Kibir abidesi diye yaftalanan o "kudretli padişahımız" başbakan Tayyip Erdoğan bile, Gezi eylemlerinde cemaat hükümetin minicik bile yanında durmadığı halde, Türkçe olimpiyatlarına gitmekten geri durmamıştır. Duramamıştır. Türkçe olimpiyatlarında Erdoğan'a ince ayarı bir sabinin ağzında "Mağrurlanma padişahım, seni de beni gibi yaradan var" melodisiyle vermişlerdir.
Aklımdaki milyonlarca sorudan birkaçı böyle. Cevap istemiyorum. Cevap beklemiyorum.
Ayrıca bu yazı umarım çok fazla kişiye ulaşmaz. Sipesifik'teki üç beş kişi okur geçer. Çünkü ulaşırsa kesin bizim Ertuğrul'un başı belaya girer. Zaten benim o olduğum sanılıyor, hepten çocuğun tepesine çullanıp dava açıp sipesifiki kapattırmaya çalışırlar, mazallah.
Kapatamazlarsa, yazıyı kaldırmazsa Ertuğrul, Ertuğrul'un adını bir fuhuş çetesiyle ilişkilendiriverirler olur biter. Zaman gazetesinde 1. sayfa en altta küçücük bir haber.... Oldu bitti. Alıştılar komplo ile adam harcamaya. Herkes Hakan Fidan mı ki başbakan tarafından korunsun?
Aman aman. Yaymayın bu yazıyı, yazık etmeyin.
http://sipesifik.com/c/31596/KulagiDelik/fethullah-gulen-in-ceo-su-kim
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
  • cemaatteki bazılarının cemaati sanki hükümetin eş değeri veya akranı gibi görmesi en büyük hata.. sandık sanki detay.. cemaat tartışmalarının iyi yanı bazı cemaat trollerinin abuk sabuk yazılarına ara vermesi oldu.. kendilerine döndüler.. zaten 3-5 taneler (CEMİL BARLAS)
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Vakfın kafası hayli karışık!

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı dün bir açıklama yaptı..
Açıklamada hayli kafa karışıklıkları vardı..
Açıklamanın kimin adına yapıldığından tutun..
Eleştirilere cevap verilirken, farklı çıkış noktalarından hareket edilmesine kadar..
Hemen bir hatırlatma yapayım..
Açıklama, Hocaefendi’ye mal edildi ama..
Biz yine vakfa yöneltelim, eleştirimizi..
“Gezi Parkı eylemlerinin arkasında Hizmet Hareketi vardı” suçlaması, tabii ki haksız bir isnat..

Ama bu haksız isnada yönelik cevap verilirken, “Hizmet Hareketi, insanların şiddete başvurmayan barışçıl protesto hakkına demokrasiye saygının gereği karşı değildir” denilmesi, hiç de şık olmamıştır..

Neye karşı değilsiniz siz?
Polise molotof atılmasına..
Belediye araçlarının yakılmasına..
Camiye ayakkabı ile girilmesine..
Başbakan’a küfür edilmesine..
Bunlara karşı değil misiniz?

Ne demek, “protestoların tamamen çevreci duyarlılıkla ve barışçıl olduğu ilk günler”den kastınız?

Bazı AK Partililerin bireysel açıklamalarını kendinize destek almanızdaki amaç ne?
Siz “vakıf adına” açıklama yapıyorsunuz..
AK Partili bir milletvekili.. AK Partili bir bakan.. Şu tarihte.. O güne kadarki olay için, bir kısa değerlendirme yapmış olabilir..
Ama siz, bu açıklamayı 13 Ağustos’ta yapıyorsunuz..

Hem de tekil şahıs olarak değil.. Vakıf adına.. Birden fazla kişi toplanıp, şu konuda tam bir mutabakata mı vardınız siz: “Protestoların ilk günleri, tamamen çevreci duyarlılıkla ve barışçıl idi..”

Gerçekten böyle miydi?
Açıklamada şu da var: “Hizmet’e sempati duyan bazı kimselerin çevreci duyarlılıklarla ve kendi şahsi iradeleriyle ilk günlerde olumlu bakmış olmaları, topyekûn Hizmet Hareketi’nin bir tür komplo içinde olduğu anlamına gelmez.”

Bu tesbiti yaptığınız için sorma ihtiyacı hissediyorum..
Hizmet’e sempati duyanlar kimler?
Şahin Alpay.. Mehmet Altan’lar mı?
Yoksa İhsan Dağı’lar mı?
Ve daha önemli bir soru: “Eylemler başlangıçta masum ise, açıklamanızın sonraki bölümünde hareketinizin dışında olduğunu söylediğiniz ‘komplo’dan kastınız nedir peki?”


Açıklamada, “Gezi eylemcilerini Hizmet’e yakın savcı ve hâkimler tutuklamayıp salıvermiştir” iddiası da ciddiye alınıp, cevaplanmış..
Cevap şu: “Bütün savcı ve hakimler kamu görevlisi olup HSYK’nın yetkilendirme ve denetimine tabidir. Şayet yapılan görevin ifası konusunda yanlışlıklar varsa, sorumluluk Adalet Bakanlığı ve HSYK’ya aittir.”

Aynı taktikle, polisler için de benzer bir cevap var..
Deniyor ya, polisler için: “Gereksiz şiddet uygulayanlar vardı.. Ayrıca gerçekten suç işleyenlere karşı da gerekli takibatlar yapılmadı..”
Buna karşı da, şöyle deniyor vakıf açıklamasında: “Kolluk güçleri kamu görevlisi olup İçişleri Bakanlığı’nın yetkilendirme ve denetimine tabidir. Hükümetin emrindeki kolluk kuvvetlerinin yaptıklarının sorumluluğunu bir sivil toplum hareketine mal etmek mantık dışıdır.”

Sonrasında da, bazı iddialar tekrarlanmış.. Ama iddiaların doğru olduğu adeta ima edilerek: “Kaldı ki, son dönemde medyada sıklıkla yer alan bazı haber ve yazılar sayesinde Hizmet’e yakın olduğu iddia edilen yargı mensuplarının zaten tasfiye edildiği de kamuoyunun bilgisi dahilindedir.”

Dikkat edin: “Kamuoyunun bilgisi dahilindedir” deniliyor, açıklamada.
Yani “Bu iddia doğrudur” demeye getiriliyor..
Bunlar, çok kolaycı cevaplar değil mi?


Eğer tüm sorumluluk Adalet Bakanlığı’nda ise... İçişleri Bakanlığı’nda ise..
Hizmet dediğiniz şey ne?
Hizmet diye, neyi kastediyorsunuz siz?
Tasfiyeden kastınız ne? Sıkıntısını izhar ettiğiniz hususlardaki itirazlar niye?
Adalet Bakanlığı sorumlu ise..
İçişleri Bakanlığı sorumlu ise..
İstediğinin atamasını, istediği yere yapar..
Niye itiraz ediyorsunuz?.

Hem sorumluluğunuz yok.. Hem de icracı bakanlık mı yapmak istiyorsunuz?
.

Ben yine iyi niyetimi koruyayım.
Vakfın açıklamasını kaleme alanların kafa karışıklığına vereyim bu ifadeyi..
Peki şu ifadeye ne diyeceğiz:
“Üstelik uzun zamandır tutuklu yargılamaları problem olarak gören çevrelerin, şimdi ‘Yargı neden tutuklamıyor’ diye şikâyetçi olmaları da büyük bir tutarsızlıktır.”
Kusura bakmayın ama, tutarsızlık sizde sayın vakıf yöneticileri..

“Tutuklu yargılamaları problem görenler”in, “Son olaylarda niye tutuklama yok” diye bir itirazları yok ki..

“Tutuklu yargılamaları problem görenler” Ergenekoncular.. Darbeciler..
Onların bugün, “Gezi olaylarında niye tutuklama çıkmıyor” diye bir itirazları yok.. İtirazı olanlar, “Darbeciler tutuklu yargılanmalı” diyenler.. Bizler..
:clap2::clap2::clap2:

Görüyorsunuz işte.. Vakıftaki kafa karışıklığı, açıklamaya da sirayet etmiş.. Daha üç maddede, köşemiz doldu.. Umarım, açıklamalarına açıklık getirirler de.. Kafa karışıklığını giderirler..

Ali Karahasanoğlu
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
"Yaratmak" kelimesini her olaya, her canlıya nispet etmek doğru değil. "Çıkardı" demek varken "yarattı" demek yakışmıyor. Naklen dahi olsa, hususen dikkatli olmayı istirham ederiz.

Uzun süredir saman altında yürüyen su misali hükumet ile cemaat arasında süren gerginlik açığa çıktı... Cemaatte "sesi çıkanların" Gezi hadiselerindeki tutumları, çatışmanın faş olmasına sebeb oldu. Cemaat bu kez hem de içten çatırdamanın önüne geçmeye çalışıyor. Bir yandan hükumet hamleleriyle karşılaştılar, öbür yandan cemaat içi ve dışı tepkileri göğüslemeye çalışıyorlar. 11 maddeyi bu açıdan değerlendirmek daha doğru olur.

Olur da; maalesef ortada bir taktik imiş gibi kokan o 11 madde işe yarar bir karşılama değil. Gezi'de ve Mısır, Suriye konularında aykırı yazılar kaleme alanların işten çıkarılması gerçek bir taktik olacaktı. Şu aşamada asıl tamirat böyle olur. + Banka faiz işlerinden vazgeçmeliler. + Yahudi ve hıristiyanlarla oturdukları masayı terk edip, Müslümanların masasına teşrif etmeliler artık. + 28 Şubat'ı kimse unutamıyor. Onun için ayrıca tamirat lazım. + Mavi Marmara-otorite... Bunlar gibi... Artılar çok, maalesef. :)

11 madde işe yaramaz. Üstüne, tepkiyi daha da çoğaltacaktır. Eline yüzüne bulaştıran, elime yüzüme bakma diyemez! Her yanlış iş yapan faturasını er geç öder! Paçayı kaptıran, "el"e değil kendi paçasına baksın.

Ateş bacayı sardı, haberiniz ola demiştik; meğer kalbur üstü farkında imiş... Eh buna şükür.

Kendine "Hizmet hareketi" diyen, Müslümanların destek ve yardımlarıyla bugünlerine gelmiş camianın biz "dini bir cemaat" değiliz demesi, geliş istikametini iyi bilen bizler için şaşırtıcı değil. Fakat, tepelerde hangi rüzgarların estiğini bilmeyenler için şok etkisi yapabilir.

Başladığı noktaya geri dönmesi mümkün olmayan bir krizin içindeyiz. Hayırla neticenmesi için dua ederiz. Varlığını güç ve temerküz üzerine inşa etmiş "hizmet hareketi" ilk kez görünür biçimde Hükumetle (arkasındaki millet desteğiyle) aynı minderde karşı karşıya... Kalıp söz: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Tahminimiz, cemaat kalbur üstü, her ne hamle yaparsa yapsın, aleyhlerine; galiba bu kez saf dışı olacaklar. Allahu alem. Çünkü, kaderin bileğini hiç kimse bükemez, buna inanıyoruz. Kaderin istikametini sezenler bunu göreceklerdir.

Az sözü çoğa sayınız...

Fi emanillah.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
"Akp, 2023'ün ve sonrasının Türkiye'sine gerçekten talibse, bölgede ve dünyada önemli bir aktör olmanın gerçekten peşindeyse bir gün gelip kaçınılmaz olarak cemaatle muhasebesini önüne dökecektir. Kaçınılmaz aşama gelecektir. Böyle bir zannımız var."

Aylar önce bu kanaatimizi paylaşmıştık. İşte, kaçınılmaz aşama geldi. Gezi hadiseleri, safları netleştirdi. Aşamaları hızlandırdı.

Erdoğan da aynı günlerde:

"Adeta 'biz devlet içinde devletiz' havasına bu işi sokuyor. Ve 'ben devlet içinde ayrı bir gücüm, devletim. Ben cumhurbaşkanına varıncaya kadar hepsini istediğim anda buraya çağırırım... Bu da var ha!"

demişti, hatırlayalım.

O günlerde forumdaki avukatlar, bizi hayalperestlikle (hatta olmayan şeyleri yazarak fitne peşinde olmakla) suçlamışlardı. :) Hey gidi.

Bakalım, bu muhasebe nasıl netice verecek?

Fi emanillah.
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
CEMAAT

7 Şubat krizinde ortalık karıştı! Oslo'nun sızdırılması, KCK içindeki MİT'çilerin deşifre edilmesi, Hakan Fidan, Emre Taner ve Afet Güneş hakkında soruşturma açılması köprülerin atılmasına neden oldu! Şu an var olan gerginlik aslında o gün başladı!

Cemaat "Biz yapmadık ki neden kendimizi savunalım" moduna girdi.
Ankara da bulduğu izlerde Cemaat'in gölgesine ulaştı!
Denklem kabaca böyleydi! İki taraf da birbirinden şikayetçiydi!
Ortada ciddi bir iletişimsizlik vardı!

Doğru kanal bulunamamışken bir de üstüne İlker Paşa'nın tutuklanması ve ceza alması olayı geldi! Genelkurmay eski Başkanı DARBECİLİKTEN tutuklandı, TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİ OLMAKTAN ceza aldı! Bu gelişme de Cemaat'e fatura edildi!

Nereden biliyorum? İlker Paşa ile ilgili yazılan her satıra Cemaat'in tepki vermesinden...

Çünkü ortada aklın alamayacağı ayrıntılar vardı ve gazetecilerin bunları atlamaması gerekiyordu! Düşünce açıklandığında tepki gelmesi garipti! Zaten İlker Paşa'nın DARBECİ olarak tutuklanıp TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERLİĞİNDEN ceza almasının hedefi yine Erdoğan'dı! Nasıl OSLO sızınca Hakan Fidan'dan sonra sıra Başbakan'a gelecekse İlker Paşa olayı da böyleydi! Ortada TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİYLE HER HAFTA TOPLANTI YAPAN bir Erdoğan vardı! Yani birileri ileriki bir tarihe fatura kesiyordu! Paşa Silivri'de tutulurken, en küçük bir türbülansta Erdoğan hesap verir konuma getirilmek isteniyordu!

Planı yapan belli ki Erdoğan'ı da terör örgütü üyesi yapmak istiyordu!
Komik ama gerçek bu! Hep dediğim gibi karşımızdaki adamlar çok ama çok akıllı! Bizim bütün hatamız içeride didişirken Londra merkezli gücü hafife almamız!

İşte Cemaat de bu hataya düştü!

Kendisine kesilen faturalar için günü gününe açıklama yapmadı!
Susması yanlış anlaşıldı! Birileri tarafından korku tüneline dönüştürüldü! Türklüğün Bayrağını taşıyan Cemaat'in katkısı her zaman oldu ve olacaktır! Ancak kimse unutmamalı ki Erdoğan hükümeti her devirden çok daha rahat yaşama şansı vermiş ve bunun için savaşmıştır!

Erdoğan bunları sızdırmıyor diye "yok" zannedilmesin! Bilinmeyen ve ortaya çıkmayan çok sıkıntı çekildi! Şimdi dönelim başa...

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın açıklamasına... Bence çok geç kalmış bir açıklama... Bunu kırılmanın yaşandığı 7 Şubat'ta yapmaları gerekiyordu! Yine de geç kalınmış değil! Hükümetin karşısına Cemaat'i çıkarmak isteyen güç Erdoğan'ın yıpranmasını, Cemaat'in de zarar görmesini istiyor! Bir taşla iki kuş!

Oyun bu! Bunu bozmak için herkesin dikkatli ve açık olması şart!
Cemaat adına konuşanların da her uyarıyı "İçeriye nifak sokmak istiyorlar" diye yorumlamaya kalkmaktan vazgeçmeleri şart! Düşmanları olduğu gerçek! Ama herkesi aynı kaba koymaları büyük bir yanlış!

Unutmayın GEZİ'den sonra hem o kapıya hem bu kapıya geldiler!

Geç olmadan uyarmak istedim...
Türkiye Türkler'in eline geçmişken kavga çok anlamsız!
Sadece Türkler'in işine yaramaz!
Bir de böyle düşünün!
NOT: Bütün bunlar olurken Cemaat'e yakın yayınların muhalifliği dillerden düşmeyen gazetenin manşetiyle benzeşmesi dikkatlerden kaçmıyor! Özen ve niyet önemli... Hiç olmadığı kadar!

Ergün Diler
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
"Yaratmak" kelimesini her olaya, her canlıya nispet etmek doğru değil. "Çıkardı" demek varken "yarattı" demek yakışmıyor. Naklen dahi olsa, hususen dikkatli olmayı istirham ederiz.

Uzun süredir saman altında yürüyen su misali hükumet ile cemaat arasında süren gerginlik açığa çıktı... Cemaatte "sesi çıkanların" Gezi hadiselerindeki tutumları, çatışmanın faş olmasına sebeb oldu. Cemaat bu kez hem de içten çatırdamanın önüne geçmeye çalışıyor. Bir yandan hükumet hamleleriyle karşılaştılar, öbür yandan cemaat içi ve dışı tepkileri göğüslemeye çalışıyorlar. 11 maddeyi bu açıdan değerlendirmek daha doğru olur.

Olur da; maalesef ortada bir taktik imiş gibi kokan o 11 madde işe yarar bir karşılama değil. Gezi'de ve Mısır, Suriye konularında aykırı yazılar kaleme alanların işten çıkarılması gerçek bir taktik olacaktı. Şu aşamada asıl tamirat böyle olur. + Banka faiz işlerinden vazgeçmeliler. + Yahudi ve hıristiyanlarla oturdukları masayı terk edip, Müslümanların masasına teşrif etmeliler artık. + 28 Şubat'ı kimse unutamıyor. Onun için ayrıca tamirat lazım. + Mavi Marmara-otorite... Bunlar gibi... Artılar çok, maalesef. :)

11 madde işe yaramaz. Üstüne, tepkiyi daha da çoğaltacaktır. Eline yüzüne bulaştıran, elime yüzüme bakma diyemez! Her yanlış iş yapan faturasını er geç öder! Paçayı kaptıran, "el"e değil kendi paçasına baksın.

Ateş bacayı sardı, haberiniz ola demiştik; meğer kalbur üstü farkında imiş... Eh buna şükür.

Kendine "Hizmet hareketi" diyen, Müslümanların destek ve yardımlarıyla bugünlerine gelmiş camianın biz "dini bir cemaat" değiliz demesi, geliş istikametini iyi bilen bizler için şaşırtıcı değil. Fakat, tepelerde hangi rüzgarların estiğini bilmeyenler için şok etkisi yapabilir.

Başladığı noktaya geri dönmesi mümkün olmayan bir krizin içindeyiz. Hayırla neticenmesi için dua ederiz. Varlığını güç ve temerküz üzerine inşa etmiş "hizmet hareketi" ilk kez görünür biçimde Hükumetle (arkasındaki millet desteğiyle) aynı minderde karşı karşıya... Kalıp söz: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Tahminimiz, cemaat kalbur üstü, her ne hamle yaparsa yapsın, aleyhlerine; galiba bu kez saf dışı olacaklar. Allahu alem. Çünkü, kaderin bileğini hiç kimse bükemez, buna inanıyoruz. Kaderin istikametini sezenler bunu göreceklerdir.

Az sözü çoğa sayınız...

Fi emanillah.

Haklısınız bu kadar uzun bir bildiri yerine o yazarların işine son verilebilirdi.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Çünkü ortada aklın alamayacağı ayrıntılar vardı ve gazetecilerin bunları atlamaması gerekiyordu! Düşünce açıklandığında tepki gelmesi garipti! Zaten İlker Paşa'nın DARBECİ olarak tutuklanıp TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERLİĞİNDEN ceza almasının hedefi yine Erdoğan'dı! Nasıl OSLO sızınca Hakan Fidan'dan sonra sıra Başbakan'a gelecekse İlker Paşa olayı da böyleydi! Ortada TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİYLE HER HAFTA TOPLANTI YAPAN bir Erdoğan vardı! Yani birileri ileriki bir tarihe fatura kesiyordu! Paşa Silivri'de tutulurken, en küçük bir türbülansta Erdoğan hesap verir konuma getirilmek isteniyordu!

Bu kısım hariç, ergün diler'in yazısı kavrayıcı bir yazı değil... Bu alıntıyı bir kenara not etmek lazım. Bir de "Haberal" hususu var kavranması gereken... Neden kurtarıldı? Cemaat kalemleri neden Haberal kararını savunuyorlar? Çözen, yazsın. (Haberal, Chp'nin başına geçecekmiş diyorlar.)
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Bu kısım hariç, ergün diler'in yazısı kavrayıcı bir yazı değil... Bu alıntıyı bir kenara not etmek lazım. Bir de "Haberal" hususu var kavranması gereken... Neden kurtarıldı? Cemaat kalemleri neden Haberal kararını savunuyorlar? Çözen, yazsın. (Haberal, Chp'nin başına geçecekmiş diyorlar.)

İŞTE ONLARDAN BİRİ

rghzq.jpg
 
Üst