Cübbeli'den itiraf; 'Ben iyi bir nane değilim!'

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Nerden bilsin Buhari ve diger muhaddislerin eserlerini olustururlarken yasadiklari asrin dini ve kulturel yapisindan ve o donemin itikadi tartismalarindan etkilendiklerini. Buhari'yi kutsal kabul etmis bir kere. Buhari'yi acsin baksin bakalim bab'lari kimlere reddiye seklinde hazirlamis. Mesela kitabu't tevhid kismi kaderiyye ve cehmiyye'ye reddiyedir. Kitabu'l iman murcie'ye vs.

Yani onlar da taraf idi, tarafsiz degillerdi. Kendilerince hakliydilar. Taraf olduklari icin hadisleri tasnif ederlerken ortaya koyduklari kriter ve usuller buna gore sekillendi. Mesela ben Yahayy'in dusuncelerinin dogru bulmadim, hatta tehlikeli gordum. Ne yapacam, onun gorusunu bertaraf etmek icin isime gelen hadi oyle demeyelim inandigim gorusu destekleyen hadisi sahihleyip kitap bahsinde reddiye verecem. Sen de ey abdullah bunu okuyup Yahayy'in sapik oldugu, hadis inkarcisi oldugu sonucuna varacak ve bu sekilde hadisleri guya peygamberin sunnetini ihya etmis olacaksin. Bir anlamda Buhari'nin ekmegine yag surmus olacaksin.

600 bin kusur hadis arasindan derledim, sectim demek tam da budur. İnanmayan İbn'i Hacer'in Fethu'l Bari'sine baksin. Biliyorum bunlari kabul etmek zor, evet aci ama gercek bu.

Olulerin yuzlerini putralamaktan ne zaman vazgececeksiniz?
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Nerden bilsin Buhari ve diger muhaddislerin eserlerini olustururlarken yasadiklari asrin dini ve kulturel yapisindan ve o donemin itikadi tartismalarindan etkilendiklerini. Buhari'yi kutsal kabul etmis bir kere. Buhari'yi acsin baksin bakalim bab'lari kimlere reddiye seklinde hazirlamis. Mesela kitabu't tevhid kismi kaderiyye ve cehmiyye'ye reddiyedir. Kitabu'l iman murcie'ye vs.

Yani onlar da taraf idi, tarafsiz degillerdi. Kendilerince hakliydilar. Taraf olduklari icin hadisleri tasnif ederlerken ortaya koyduklari kriter ve usuller buna gore sekillendi. Mesela ben Yahayy'in dusuncelerinin dogru bulmadim, hatta tehlikeli gordum. Ne yapacam, onun gorusunu bertaraf etmek icin isime gelen hadisi sahihleyip kitap bahsinde reddiye verecem. Sen de ey abdullah bunu okuyup Yahayy'in sapik oldugu, hadis inkarcisi oldugu sonucuna varacak ve bu sekilde hadisleri guya peygamberin sunnetini ihya etmis olacaksin. Bir anlamda Buhari'nin ekmegine yag surmus olacaksin.

600 bin kusur hadis arasindan derledim, sectim demek tam da budur. İnanmayan İbn'i Hacer'in Fethu'l Bari'sine baksin. Biliyorum bunlari kabul etmek zor, evet aci ama gercek bu.

Olulerin yuzlerini putralamaktan artik ne zaman vazgececeksiniz?

İslam külliyatındaki bu tür etkilere şahid olup da, iman gibi bir derdi olan insanın,
bir parmağım da kalsa kendi başımı kendim kaşıyayım dercesine dört elle kaynağa, sıhhate, tetkike sarılması,
zaman harcaması araştırması gerekirken, yan gel yat Osman benim iman bir bağ bostan tarzını da ben anlamıyorum.

Suret, yapaycılık, çakmacılık, kutsamacılık, zandan ve masaldan zevk almak insanları uyuşturuyor ves'selâm...
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
İslam külliyatındaki bu tür etkilere şahid olup da, iman gibi bir derdi olan insanın,
bir parmağım da kendi başımı kendim kaşıyayım dercesine dört elle kaynağa, sıhhate, tetkike sarılması,
zaman harcaması araştırması gerekirken, yan gel yat Osman ben iman bir bağ bostan tarzını da ben anlamıyorum.

Suret, yapaycılık, çakmacılık, kutsamacılık, zandan ve masaldan zevk almak insanları uyuşturuyor ves'selâm...
Bunlari ilk okudugumda Tufely b.Amr gibi bende kulaklarimi tikadim ama sonra yine Tufeyl gibi "iyi ve kotuyu ayirt edemeyecek birimiyim, eger dedikleri dogruysa kabul eder degilse reddederim" diye dusundum ve pesine dustum. Aylarca kafam allak bullak oldu, kafayi yiyecek gibi oldum.

Ama sonra, hak ve hakikati gosteren Rabbime hamdolsun, taslar yerine oturmaya basladi. Ve birilerin zorlastirdigi bu dinin aslinda o kadar zor olmadigini gordum. Kuran'i en basa aldigimizda tum bulutlarin dagildigini gormek buyuk bir mutluluk ve huzurdu.

Rabbime ne kadar sukretsem azdir.
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Bırak Abi Allah'ını seversen kendi bulduğunu imiş, herhalde İmanımıza kendimiz karar vereceğiz, seninkilere başkaları karar verince sen senin imanın mı sanıyorsun.

Kendi kendini kandırmaya devam et sen, hiç anlaşılmıyor buradan.
Sahihi Buhari karar verir imiş,miş...
Buhari'den Allah razı olsun, taksiratını affetsin, İslâm için bir şeyler ortaya koymuş gitmiş,
Buhari'yi hatasız kabul et, onun naklettiklerinin tamamı sahih sünneti oluşturuyor, eksiksiz hatasız diye bir hüküm olur mu Allah aşkına.
Üzerinde tek sahih/sıhhat davası yapılamayacak metin tabi ki sadece ve sadece Kur'an,
Buhari her hali ile tenkide tabi, tüm kur'an haricindeki kaynaklar gibi.


Söylediklerinin tamamı zan ya hu, bir tane veri ile konuşmuyorsun.
Hiç takıyye yapmadan, eğip bükmeden, onlar müçtehid onlar birbirine söyler eder kıvırması yapmadan,
bir cümle ile söyler misin,

İmam Buhari,İmam Malik vs muhaddisler İmam-ı Azamı küfür derecesinde tenkid etmiş,
ilmi detay filan yok ortada hiç bir yerde böyle kayıtlı bir ilmi reddiye filan yok sadece imamların tenkidleri mevcut,
Söyler misin bir cümle ile nedir bu küfür ithamı şiddetinde tenkidlerin nedeni..??

bir kerede konuyu değiştirmeden devam etsen ne olur... bir hadisi şerif örneği üzerinden gittin bende cevap verdim.. bunu bitirelim evvela.... herşeyi konuşacağız derken hiç bir şeyi konuşturmuyorsun.... evet evvela bu meseleyi halledelim..
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
sanatçılarda ekrana çıktıkları vakit, ne kadar mutlu olduklarını yansıtmaya çalışırlar... evlerine döndükleri vakit, binbir ilaçla sabahı etmeye... çok mutluyuz çok huzurluyuz... hiç hastalık yüzü görmeyen kimdi yahu...
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Sana yakisan sacma bir kiyas olmus.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Kiyasin sacma olmus dedim, okudugunu anlamamak gibi bir sorunun mu var.
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
kıyasın neresi saçma, bozuk inançla , huzurluyuz mutluyuz. (nasıl olunuyorsa), sanatçılar, huzurluyuz mutluyuz...
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Sana birsey demiyorum, harbiden sacmasin.
 

nizamname

Paylaşımcı
Katılım
22 Eki 2014
Mesajlar
134
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cübbeli Hoca'da cennete gitmeyecekse, çoğu cehennemlikti zaten..
 

nizamname

Paylaşımcı
Katılım
22 Eki 2014
Mesajlar
134
Tepkime puanı
0
Puanları
0
4/4'lük tek insanoğlu var, o da benim.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
sanatçılarda ekrana çıktıkları vakit, ne kadar mutlu olduklarını yansıtmaya çalışırlar... evlerine döndükleri vakit, binbir ilaçla sabahı etmeye... çok mutluyuz çok huzurluyuz... hiç hastalık yüzü görmeyen kimdi yahu...


O senin kuruntun be hacı abi, ben senin o he he dediğin yollardan geçtim,
koca günleri dışarılarda, dairelerde şurda burada geçirirken bile virdlerden, zikirlerden
binlercesini kalbimle birlikte çektim, cildim bile taate geldi pürüzsüzleşti, kalbim yumuşadı,
sakallarım bile yumuşuyordu tesbihat yaparken :)
Kendimi o kadar veriyordum ki,
bazen neredeyse boyut değiştiriyordum.
Ama bunların hiçbiri gerçeğe engel değil, aslolan bunlar değil, Allah'ı Allah'ın tarifi gibi bilmek imiş.
Canlı keramet de gördüm, dibimde rüya ile bana bildireni de gördüm,
hepsini gördüm Elhamdülillah ama bunlar benim için gerçeğin önünde engel değil.

Bizim yaptığımız transandantal meditasyonun 100 katını Budistler yapıyor, uçuyorlar, kaçıyorlar,
oturdukları yerde zikrederken ölüyorlar da yıllarca çürümüyorlar, Onların da Budha dedikleri yaratıcının tecellisi,
Onlarda aslında yaratıcıyı zikrediyoruz diyorlar.

Valla takıyye bize hiç yakışmaz, biz insanız eksiğimiz gediğimiz, problemimiz varsa konuşarak danışarak çözeriz,
rüyalara, keşiflere tabi olarak değil hakkı arayarak, Allah yolunda yorularak mutmatin oluruz.

Gelelim konu değiştirme dediğin vakıa'ya konu değiştirip, çarpıtmak kusura kalma sizin hasletiniz.
Geçen de konuyu getirip getirip, bana yüz fersah şefaat hakkı verildiği denilen şufeha'nızın delilini, işinize gelirse olarak vermen gibi.

Ebu Nuaym ve ibn-i Mende, Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiklerine göre;

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «Ölülerinizi salih kavmin yanma defnedin. Zira meyyit kötü kom-şusuyla eziyet görür. Tıpkı hayattakiler, kötü komşularmdan eziyet gördükleri gibi.

Hadi buradaki eziyet görür, rahatsız olur diye te'vil edilebilir diyeceksin.
Mübarek hocanın anlattığı kabir hikayelerini ne yapacaksın, 10 tanesini koyabiliriz buraya,
kabir komşusuna azab edilmesinden dolayı cehennem ateşi vurup kabirden kalkıp kaçanlar mı dersin :)

Tersinden düşünelim olayı, kabir'deki meftaya başkasının amelinden fayda-zarar yok ise, kabre peygamberin sakal-ı şerifi ile gömülen,
yahut senin okunmuş 375 TL lik miskü amber ile gömülene ayrıcalıklı tarife uygulanıp kabir azabı görmemesi nasıl oluyor :)
Ya hu bırak güldürüyorsun kendine, bana muhaddislik mi yapacaksın sen mübarek :)
Buharinin, Hanbel'in, Şafii'nin geçtiği süreçleri okuduk gördük biz, Buhari'nin nasıl öldüğünü, İmam-ı Azam'ın nasıl öldüğünü biliyoruz, yapma etme.

Hadi tamam tüm bu delillere rağmen sen haklısın dedim, tamam yukarıdaki konuda sen haklısın, kütüb-ü sitte hadisi değil dedik,
mefta azap görmez, eziyet çeker vs dedik te'vil ettik.

Ya hu sen Kur'an-hadis bütünlüğü gözettiğinde bu 1-2 değil, onlar yüzlerce konuyu gözden geçirmek ve her konuda ayık olman gerek.
Yüzlercesinden bariz vakılar var tenakuzlara ama senin hassasiyetini bildiğim için bakalım,
konuşmakta zorlanacağın konulardan bir örnek verelim.
Sen Hz peygaberin ilk yaratılan Nûr olduğunu, evver ahir ilimleri ile donatıldığını, ne söylese vahiy olduğunu, tüm ilimlerin onda toplandığı vesair
gibi tasavvufun bayraklaştırıp konuyu kendi şeyhlerine kadar getirdiği bir ekôlun savunucususun değil mi?

Buyur sana kütüb'ü sitte hadisi.

“Peygamber Medine’de bir Yahudi tarafından büyülendi. Günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı. Yapmadığı bir şeyi yaptı, yaptığı bir şeyide yapmadı vehmine kapılıyordu. ”

Buhârî, Tıbb: 47; Müslim, Selâm: 43, Nesâî, Tahrîm: 20; Hanbel 6/57;

Buyur senin yaptığın peygamber tarifi ile uyuyor mu bu hadise, ben sana bırak peygamberi
Mahmud Efendiyi bir yahudi büyülemiş ne dediğini bilmiyor desem bana gülersin,
Geylani ne diyor, bir avucumda dünyayı misket gibi çevirirken, gözümün bir ucuyla da
kainat'ı tavaf eder gelirim gelirim diyor, demek haşa peygamberi sonraki şeyh kadar olamamış.
Böyle kainatın avucunda çeviren bir zat yahudi bir çingenenin büyüsüne kapılacak kadar aciz miymiş?
Tövbe estağfiyullah neler konuşuyoruz ya hu.
Evet buyur bakalım, o ölürüm mölürüm, sakal-ı şerif, takunya-i şerif falan, filan diye roller çizdiğiniz peygambere yakıştırdın mı
bu hadiseyi?
 

nizamname

Paylaşımcı
Katılım
22 Eki 2014
Mesajlar
134
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Gerçek iman sahipleri cennete gider. Olmayanlar cehenneme, bu fark çoktan anlaşılmıştı zaten.
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
@Yahayy, nerde başlıyor, nerde bitiyorsun belli değil...senin derdin büyük, hemde çok büyük...

ben senin, rabıta yapıyorum diyerek, meditasyon yapmadım, hep itidal üzere olmaya çalıştım, yukarılara çıkıp düşmektense, aşağıda istikamet üzere yol almayı gaye edindim...

tarihte hak yoldan sonra, raydan çıkmış bir sürü insan var. bu yüzden nerden geldiğin değil, nereye gittiğn önemlidir.. bilirsin, itibar sın nefesedir..

hala konudan konuya geçiyorsun, bari bir konuda sabit kal, bilebileceğimiz detaya kadar gidelim.. oda bildiğim kadarı ile,,, her şeyi biliyor havam yok... konudan konuya atlarsan, işin içinden çıkamayız.. geçen akşam, bazı ayeti kerimelerden bahsettin,,, burdan başlayabiliriz...
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Sizler her şeyi bilemezsiniz. Cennetlik olanları da "O"na bırakınız, her şeyi Bilen'e..!
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
@Yahayy, nerde başlıyor, nerde bitiyorsun belli değil...senin derdin büyük, hemde çok büyük...

ben senin, rabıta yapıyorum diyerek, meditasyon yapmadım, hep itidal üzere olmaya çalıştım, yukarılara çıkıp düşmektense, aşağıda istikamet üzere yol almayı gaye edindim...

tarihte hak yoldan sonra, raydan çıkmış bir sürü insan var. bu yüzden nerden geldiğin değil, nereye gittiğn önemlidir.. bilirsin, itibar sın nefesedir..

hala konudan konuya geçiyorsun, bari bir konuda sabit kal, bilebileceğimiz detaya kadar gidelim.. oda bildiğim kadarı ile,,, her şeyi biliyor havam yok... konudan konuya atlarsan, işin içinden çıkamayız.. geçen akşam, bazı ayeti kerimelerden bahsettin,,, burdan başlayabiliriz...

İyi buyur bakalım peygamber A.s'ın bir Yahudi tarafından büyülenme ve günlerce ne dediğini bilmeden ortalarda gezmesi hadis nakilleri ile başlayalım o halde, buyur getir kaynaklarını.
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Koca Koca peygamberler yahudiler tarafından şehit edilmişken bir peygamberin yahudiler tarafından buyulenmesini neden garıp karşılarlar bilemiyorum
klasık sünnet munkirleri ve komiklikleri
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Değerli kardeşimiz;
Bir Yahudi Peygamber Efendimiz'e (sallallâhu aleyhi ve sellem) sihir yapmış; Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) onun tesiriyle sıkıntı duymaya başlayınca, sihir malzemesi, meleğin işaretiyle içine atıldığı kuyudan çıkarılmış ve Muavvizeteyn'in okunmasıyla Allah (celle celâluhu), o musibeti Efendimiz'den defetmişti.(1)

Kaynaklarımızda Hz. Peygamber (s.a.v)'e de büyü yapıldığı kaydedilmektedir. Peygamberimiz (asv)'e büyü yapılmasının sebebi, Yahudilerin, Onun peygamberliğini hazmedememesidir. Çünkü, Kabe'nin bakımı, hacıların yedirilip içirilmesi, uzun zamandan beri Peygamberimiz (s.a.v)'in soyu olan Kureyş kabilesine aitti. Bütün bunların yanında bir de kalkıp "Nübüvvet (peygamberlik kurumu) da bize geçti derlerse, işte buna dayanamayız." diyerek, kötü niyetlerini açığa vurmuşlardı. Ancak birden çoğalan Müslümanlar ve Efendimiz (asv)'in gördüğü ilgi, Yahudileri tahrik etmiş ve çirkin yollara başvurmuşlardı ki, Ona büyü yapılarak öldürülmeye teşebbüs edilmesi de bunlardan biridir.

Kadı Iyaz, "Sihir Hz. Peygamberin sadece vücudu ve azaları üzerinde tesirini gösterdi, onun temyiz gücünde ve düşüncesinde (yani aklında, fikrinde) bir etki göstermedi." demektedir.(2)

Burada üzerinde durulması gereken konu: Rasulullah (asv)'a sihir yapılmış olması ve Rasulullah (asv)'ın bu sihrin tesiriyle hastalanması olayıdır. Rivayete göre, bu tesiri yok etmek için Cebrail Felak ve Nas surelerini getirmiştir.

Bu mesele hakkında araştırma yapmak için önce, Rasulullah (asv)'a sihir yapılıp yapılmadığını ve bunun tesiri altında kalıp kalmadığını tarihi senetlerle tesbit etmek gerekir. Eğer bu rivayetler doğruysa o zaman olayın mahiyetinin ne olduğuna bakarız. Daha sonra da, bu tarihi senetlere yapılan itirazların ne kadar haklı olduğuna bakmak gerekir.

İlk çağlardaki Müslüman ulema, doğruluk konusundaki aşırı titizliklerinden dolayı hiçbir zaman gerçekleri saklamaya çalışmamışlardır. Tarihi olayları eksiksiz olarak gelecek nesillere ulaştırmışlardır. Sonraki nesillere aktarılan bu gerçeklerin ne gibi ters sonuçlar çıkarılmasına sebep olabileceğine aldırmadan gerçek ne ise olduğu gibi aktarmışlardır. Eğer bu olay senet ile ve pekçok şehadet ile isbatlanmışsa, o zaman dürüst bir ilim adamının bazı kötü neticelere bakarak bu tarihi olayları inkar etmesi doğru değildir. Bunun yanısıra tarihte vuku bulan kadarı ile yetinmeyerek kıyas yoluyla olayları abartmak da doğru bir davranış değildir. Dürüst tavır, tarihi olayları tarih olarak kabul ederek yola çıkan gerçekleri ortaya koymaktır.

Tarihi bakımdan, Rasulullah (asv)'a sihir yapıldığı ve Rasulullah (asv)'ın bundan etkilendiği doğrudur. Bunu, ilmi eleştiriye tabi tutar ve yanlış kabul edersek, hiçbir tarihi olayı vuku bulmuş olarak kabul edemeyiz. Bu olay Hz. Aişe, Zeyd b. Erkam ve İbn Abbas'tan, Buhari, Müslim, Nesei, İbn Mace, İmam Ahmed, Abdurrezzak Humeydi, Beyhaki, Taberani, İbn Sa'd, İbn Merduye, İbn Ebi Şeybe, Hakim, Abd b. Humayd v.s. muhaddisler tarafından bu kadar çeşitli ve müteaddit senetlerle nakledilmiştir ki, olay mütevatir seviyeye ulaşmıştır. Eğer bir rivayet kendi başına bir haberse fakat ayrıntısı diğer rivayetlerde varsa, onları bir araya getirerek bir tek rivayet haline dönüştürebiliriz:

Hudeybiye antlaşmasından sonra Rasulullah (s.a) Medine'ye döndü. Hicri 7'de, Muharrem ayında Hayber Yahudilerine Medine'den bir heyet gitti. Heyet oradaki meşhur sihirbaz Lübeyd b. Asım ile görüştü. Bu kişi bir Ensar kabilesi olan Ben-i Züreyk'tendi. Heyet Lübeyd'e şöyle dedi: "Muhammed bize ne yaptı, biliyor musun? Pekçok kere O'na sihir yapmaya çalıştık ama başaramadık. Şimdi sana geldik. Çünkü sen bizden daha büyük sihirbazsın. Şu üç altını kabul et ve Muhammed'e kuvvetli bir sihir yap.!" O dönemde Rasulullah (asv)'a Yahudi bir çocuk hizmet ediyordu. Onlar bu çocuk aracılığıyla Rasulullah (asv)'ın tarağını ve saç tellerini ele geçirdiler. Lübeyd, bu saç tellerini ve tarağı kullanarak Rasulullah (asv)'a sihir yaptı.

Bazı rivayetlere göre sihirbaz Lübeyd b. Asım'dı. Bazılarına göre onun kızkardeşleri daha büyük sihirbazdı. Bu nedenle Lübeyd, sihri onlara yaptırmıştı. Her halukarda sihir yapılmış ve hurmadan bir kılıf içine yerleştirilmişti. Lübeyd, bu sihri, Beni Züreyk'a ait olan Zervan veya Zî-ervan isimli kuyunun içine bir taşın altına sıkıştırmıştı. Sihrin Rasulullah (asv)'a tesir etmesi bir yıl almıştı. Senenin ikinci yarısında Rasulullah (asv)'ın mizacında bir değişiklik görülmeye başlandı. Son kırk gün şiddeti arttı. Son üç gün ise çok şiddetlendi. Ama en büyük tesiri Rasulullah (asv)'ın içinde büyük bir sıkıntı hissetmesi şeklinde oluyordu. Bazen yapmadığı bir işi yaptığını zannediyordu. Hanımlarını ziyaret etmeyi düşündüğü halde ziyaret ettiğini sanıyordu. Bazan da gördüğü bir şeyden şüphe ediyordu. Bir şeyi gördüğünü zannediyor, oysa görmemiş olduğunu hatırlamıyordu. Ama bu sihir O'nun sadece zatına mahsustu. Hatta başkaları O'nun bu durumunu farketmemişlerdi bile. Nübüvvet görevini ifa bakımından O'na (a.s.v) hiçbir halel gelmemiştir. O dönemde Rasulullah (asv)'ın bir ayeti unuttuğu ya da yanlış okuduğuna dair hiçbir rivayet gelmemiştir. Sohbet, vaaz ve hutbelerinde aykırı bir talimat verdiğine dair de bir rivayet yoktur. Hakkında vahiy olmayan bir konuda vahiy ileri sürdüğüne rastlanmamıştır.

Namaz kılmadığı halde kıldığını zannettiği görülmemiştir. Eğer böyle bir şey olsaydı, bütün Arabistan'da herkesin haberi olur ve sihirin Rasulullah (asv)'ı yendiği çabucak yayılırdı. Rasulullah (asv)'ın nübüvvet görevi bu sihirden hiç etkilenmedi. Yalnız kendi şahsi hayatında bir miktar etkilenme olmuştur. Bir gün Rasulullah (asv), Hz. Aişe (r.anha)'nin evindeydi. O gün Allah'a tekrar tekrar dua etmişti. Bu sırada uykuya daldı. Uyandığında Hz. Aişe (r.anha)'ye "Ben Allah'a sorduğum sorunun cevabını aldım." dedi. Hz. Aişe (r.anha) "O nedir?" diye sordu. Rasulullah (asv) şöyle buyurdu:
"İki kişi (yani melekler iki insan şeklinde) bana geldi. Birisi başımın, diğeri ayaklarımın tarafında durdu. Birincisi diğerine sordu. O'na ne oldu? Öbürü cevap verdi: Buna sihir yapılmış. Birincisi sordu:O'na kim sihir yaptı? Öbürü cevap verdi: Lübeyd b. Asım. Birincisi sordu: ne içinde? öbürü cevap verdi: Tarak ve saçlar bir erkek hurma içinde. Birincisi sordu: o nerede? Öbürü cevap verdi: Beni Züreyk'in kuyusu Zervan (veya Zî-ervan) içinde, bir taşın altında. Birincisi sordu: Ne yapmalı? öbürü cevap verdi: Kuyunun suyunu boşaltarak onu taşın altından çıkarmalı."
Rasulullah (asv); Hz. Ali (ra), Ammar b. Yasir ve Zübeyr'i gönderdi. Onlarla birlikte Cübeyr b. Iyaz el-Zurkî'yi ve Kays b. Muhsin el-Zurkî'yi de gönderdi. (Yani Beni Züreyk'in iki mensubunu da gönderdi.) Rasulullah (asv) daha sonra kendisi de birkaç ashabla oraya geldi. Kuyunun suyu boşaltılarak taşın altındaki kılıf çıkarıldı. Kılıfın içinde tarak ve saçlarla birlikte, bir ip üzerinde onbir düğüm ve mumdan bir putçuk buldular. Bu putçuğun üzerine de iğneler batırılmıştı.

Cebrail (as) gelerek Rasulullah (asv)'a "Muavvizeteyn'i oku"dedi. Rasulullah (asv)'ın her ayeti okuyuşunda bir düğüm çözülüyor, putçuk üzerindeki iğnelerden bir tanesi de çıkıyordu. Son ayete gelindiğinde düğümler çözülmüş ve iğneler çıkmıştı. Rasulullah (asv) sihrin tesirinden kurtulduğu için, kendisini bağlardan kurtulmuş gibi hissetti. Daha sonra Lübeyd'i çağırarak sorguya çekti. Lübeyd suçunu itiraf etti. Rasululllah (asv) da onu serbest bıraktı. Çünkü kendi kişisel meselesi için kimseden intikam almazdı. Ayrıca olayı duyanlar Lübeyd'i öldürmesinler diye çevresindekilere bu olayı yaymamalarını tenbih etti.

Rasulullah (asv)'a yapılan sihir hakkında rivayet edilen olayın tamamı budur. Bu rivayetten, sihir sonucunda Rasulullah (asv)'ın risaletinde eksiklik meydana geldiğinin çıkarılması mümkün değildir. Rasulullah (asv)'ın bir insan olarak Uhud savaşında görüldüğü gibi yara alması, bir hadiste sabit olduğu gibi; attan düşerek yaralanması, yine hadiste sabit olduğu üzere; akrep tarafından ısırılması O'nun (a.s.v) nübüvvet görevini etkilemediği gibi, Allah'ın O'nu koruma altına almış olması ilkesine de ters düşmez. Çünkü Allah, O'nun peygamberliğini koruma altına almıştır. Bu nedenle Rasulullah (asv)'ın şahsi yönü sihir altında kalmış olarak hastalanabilir. Yani Rasulullah (asv)'a sihrin tesir etmesi mümkündür. Bu Kur'an-ı Kerim'le sabittir.
Mesela, A'raf suresinde Hz. Musa (as)'ın karşısındaki Firavun'un sihirbazlarının oradaki binlerce kişiyi sihirleyebildikleri açıklanmıştır. (A'raf, 7/116) Taha suresinde ise sihirbazlar iplerini ve sopalarını yere attıklarında bunların sadece diğer insanlara değil, Hz. Musa (as)'a da yılan gibi göründükleri; sopa ve iplerin kendisine koşarak geldiğini gören Hz. Musa (as)'ın da korktuğu ifade edilmiştir. Hatta Allah (c.c.) O'na "Korkma, sen galip geleceksin, âsânı at!." demiştir.(Taha, 20/66-67)

Kafirler, Rasulullah (asv)'ı sihirlenmiş olarak nitelerken, O'nun sihirden etkilenerek hastalanmasını kastetmiyorlardı. Kafirler Rasulullah (asv)'ın sihir etkisi altında mecnun olduğunu ve nübüvvet iddiası ile cennet ve cehennem efsaneleri anlattığını söylüyorlardı. Tarihen sabit olduğu üzere, Rasulullah (asv)'ın sihirden etkilenmesi sadece şahsi yönüyle sınırlı kalmış, nübüvvet görevi bundan kesinlikle etkilenmemiştir. Zaten kafirler de O'nun sihir etkisi altında kalmasını birinci anlamda anlamıyorlardı.(3)

Bu açıklamalara göre Peygamber Efendimiz (asv) kendisine yapılan sihirden şahsi olarak etkilenmiş ve bundan rahatsız olunca da Muavvizeteyn Sureleri olarak bilinen Nas ve Felak Suerelerin inmesine neden olmuştur. Ayrıca yapılan sihrin Peygamberimiz (asv)'e bildirilmesiyle Onun bir mucizesi gerçekleşmiş; Allah'ın izniyle sihrin yerini, onu yapanı bildirmiş ve Muavvizteyn surelerinden okuduğu her ayet ile sihrin tesiri tek tek yok olmuştur. Böylece bu surelerin sihir ve büyü gibi şeylere şifa olduğu da uygulamalı olarak gösterilmiş oldu.
Dipnotlar:
(1) bk. Buhârî, tıbb 47, 49, 50; bed'u'l-halk 11; cizye 14; edeb 56; daavât 58; Müslim, selâm 43; İbn Mâce, tıbb 45; Ahmet b. Hanbel, el-Müsned, 6/57, 63-64, 96, 367.
(2) bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bari, X, 185.
(3) bk. Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte, 8/98-99; Tefhim, Nas ve Felak Tefsiri.
 
Üst