oguz
Yeni
- Katılım
- 29 Eki 2006
- Mesajlar
- 1,560
- Tepkime puanı
- 36
- Puanları
- 0
Devlet tablosuna okumaya çalışın… Milletin vaziyetini görmeye bakın… Çivisi çıkmadık ne kaldı?!
Aile yapımıza bakın… Ahlakî ve sosyal ahvalimize göz atın… Toplum yapımıza bakın… Ticari hayatımıza bakın… Adalet ve asayiş durumumuza bakın… Siyasi ve idari vaziyetimize bakın… Magazin seviyemize bakın…
Tüm Türkiye’yi gezmenize hacet yok… Görsel ve yazılı medya, her şeyi önümüze yığıyor; evlerimiz, adeta her gün mal boşaltılıp–mal kaldırılan bit pazarına, çıfıt çarşısına dönüyor.
Sadece gazete sayfalarına, TV ekranlarına düşen haberler yeter Türkiye’nin gidişatını görmek için!
Toplumsal bağlarımız çözülüyor. Dinî, imanî, ahlakî ve kültürel değerlerimiz darmadağın ediliyor, ölçü diye bir şey bırakılmıyor. Aile yapımız dağılıyor. Ticari hayatımız bitiyor. Siyasi hayatımız devlet ve milletin umutlarına, yüreğine, vatanına ve geleceğine katran yağdırıyor.
Bütün bu vahim işleri hep beraber işliyoruz!
Türkiye’nin çivisi çıktı, çıkıyor!
Bu gidişat devam ederse Türkiye’yi, Türk milletini, önümüzdeki yılları kimse toparlayamaz.
İntiharlar almış başını gidiyor!
Cinayetler almış başını gidiyor!
Tecavüzler almış başını gidiyor!
Yoksulluk, işsizlik, kıtlık almış başını gidiyor!
Kimisi davulcuya, kimisi zurnacıya, kimisi kiliseye, kimisi havraya kapak atıyor… Cümle vatandaş, almış başını bir yerlere gidiyor; nereye gittiğini de bilmiyor!
Gasplar, soygunlar, adi vakalar almış başını gidiyor!
Polis devleti olsanız, her vatandaşı “BBG” gibi gözetleseniz, ağzından çıkanı kendi kulağı duymadan duysanız–dinleseniz, tarihte görülmemiş en dikta rejime geçseniz, böylesi vahim bir gidişatın ve bağ bozumunun önüne geçemezsiniz!
Bu yol yanlış! Bu sokak çıkmaz sokak! Burası tam bir batak!
Devletin zirvesindeki dağınıklık ve idaredeki çözümsüzlük ve ecnebiden para, akıl ve himmet dilenme zaafiyeti, toplumun en alt tabanına kadar çok ağır faturalar yüklüyor.
Bu tek tek faturalar, ileriki yıllarda önümüze çok ağır bir yekün çıkartacak! Gelin, Türkiye’ye ve Türk milletine yazık etmeyelim!
Dermanı olmayan, devlet ve millet adına çaresi ve çözümü bulunmayan ikbal ihtirasıyla boşyere koltuk işgal etmesin! Türk milletin geleceğini ve umutlarını harcamasın! Sülük gibi milletin bağrına ve koltuğuna yapışmasın; emaneti ehline devretsin!
Hiç kimse, Türk demokrasini ve demokrasinin idarî boşluklarını, kendi ikbal hesapları ve koltuk ihtirasları için istismar etmesin! Demokrasiyi, gizli dikta rejimine, örtülü saltanata çevirmesin… Milletin ve devletin sırtında boza pişirmesin!
Millet kan ağlıyor. Köylünün, çiftçinin, işçinin, memurun, dar gelirlini, işsizin, aşsızın, çoluğun–çocoğun anası ağlıyor; ekonomi yönetimi hava basıyor. Devlet Bakanı Ali Babacan, IMF ile yapılan görüşmelere ilişkin “Ben, Hazine Müsteşarımız İbrahim Bey (Çanakçı) ve Sayın Başbakanımız Erdoğan’dan başka bilen yok” diyor!
Sıradan bir ailede bile, aile reisi bir işte adım atacağı zaman, çoluk–çocuğuna danışır, fikir teatisinde bulunur, aile büyükleri varsa akıl alır. Ona göre adım atar… Türk devletinin fırtınalı denizde alabora olmuş gemi gibi savrulduğu, Türk milletin anasının ağladığı, intihar ve cinayetlerin sıradanlaştığı böylesi vahim bir süreçte, Hükümet erkanı, sıradan bir ailede dahi uygulanan istişare ve danışma yoluna gitmiyor; ben bilirim, ben konuşurum, ben anlaşırım, ben imzalarım, ben yaparım, herkes de tıpış tıpış uyar, hazmeder, yutar diyorsa… Vay Türkiye’min ahvaline ve vah milletimin geleceğine! Buna değil demokrasi, saltanat bile denmez! Böylesi bir anlayış, devlet ve millete dair hiçbir şeyi toparlayamaz.
M. Emin Koç
Aile yapımıza bakın… Ahlakî ve sosyal ahvalimize göz atın… Toplum yapımıza bakın… Ticari hayatımıza bakın… Adalet ve asayiş durumumuza bakın… Siyasi ve idari vaziyetimize bakın… Magazin seviyemize bakın…
Tüm Türkiye’yi gezmenize hacet yok… Görsel ve yazılı medya, her şeyi önümüze yığıyor; evlerimiz, adeta her gün mal boşaltılıp–mal kaldırılan bit pazarına, çıfıt çarşısına dönüyor.
Sadece gazete sayfalarına, TV ekranlarına düşen haberler yeter Türkiye’nin gidişatını görmek için!
Toplumsal bağlarımız çözülüyor. Dinî, imanî, ahlakî ve kültürel değerlerimiz darmadağın ediliyor, ölçü diye bir şey bırakılmıyor. Aile yapımız dağılıyor. Ticari hayatımız bitiyor. Siyasi hayatımız devlet ve milletin umutlarına, yüreğine, vatanına ve geleceğine katran yağdırıyor.
Bütün bu vahim işleri hep beraber işliyoruz!
Türkiye’nin çivisi çıktı, çıkıyor!
Bu gidişat devam ederse Türkiye’yi, Türk milletini, önümüzdeki yılları kimse toparlayamaz.
İntiharlar almış başını gidiyor!
Cinayetler almış başını gidiyor!
Tecavüzler almış başını gidiyor!
Yoksulluk, işsizlik, kıtlık almış başını gidiyor!
Kimisi davulcuya, kimisi zurnacıya, kimisi kiliseye, kimisi havraya kapak atıyor… Cümle vatandaş, almış başını bir yerlere gidiyor; nereye gittiğini de bilmiyor!
Gasplar, soygunlar, adi vakalar almış başını gidiyor!
Polis devleti olsanız, her vatandaşı “BBG” gibi gözetleseniz, ağzından çıkanı kendi kulağı duymadan duysanız–dinleseniz, tarihte görülmemiş en dikta rejime geçseniz, böylesi vahim bir gidişatın ve bağ bozumunun önüne geçemezsiniz!
Bu yol yanlış! Bu sokak çıkmaz sokak! Burası tam bir batak!
Devletin zirvesindeki dağınıklık ve idaredeki çözümsüzlük ve ecnebiden para, akıl ve himmet dilenme zaafiyeti, toplumun en alt tabanına kadar çok ağır faturalar yüklüyor.
Bu tek tek faturalar, ileriki yıllarda önümüze çok ağır bir yekün çıkartacak! Gelin, Türkiye’ye ve Türk milletine yazık etmeyelim!
Dermanı olmayan, devlet ve millet adına çaresi ve çözümü bulunmayan ikbal ihtirasıyla boşyere koltuk işgal etmesin! Türk milletin geleceğini ve umutlarını harcamasın! Sülük gibi milletin bağrına ve koltuğuna yapışmasın; emaneti ehline devretsin!
Hiç kimse, Türk demokrasini ve demokrasinin idarî boşluklarını, kendi ikbal hesapları ve koltuk ihtirasları için istismar etmesin! Demokrasiyi, gizli dikta rejimine, örtülü saltanata çevirmesin… Milletin ve devletin sırtında boza pişirmesin!
Millet kan ağlıyor. Köylünün, çiftçinin, işçinin, memurun, dar gelirlini, işsizin, aşsızın, çoluğun–çocoğun anası ağlıyor; ekonomi yönetimi hava basıyor. Devlet Bakanı Ali Babacan, IMF ile yapılan görüşmelere ilişkin “Ben, Hazine Müsteşarımız İbrahim Bey (Çanakçı) ve Sayın Başbakanımız Erdoğan’dan başka bilen yok” diyor!
Sıradan bir ailede bile, aile reisi bir işte adım atacağı zaman, çoluk–çocuğuna danışır, fikir teatisinde bulunur, aile büyükleri varsa akıl alır. Ona göre adım atar… Türk devletinin fırtınalı denizde alabora olmuş gemi gibi savrulduğu, Türk milletin anasının ağladığı, intihar ve cinayetlerin sıradanlaştığı böylesi vahim bir süreçte, Hükümet erkanı, sıradan bir ailede dahi uygulanan istişare ve danışma yoluna gitmiyor; ben bilirim, ben konuşurum, ben anlaşırım, ben imzalarım, ben yaparım, herkes de tıpış tıpış uyar, hazmeder, yutar diyorsa… Vay Türkiye’min ahvaline ve vah milletimin geleceğine! Buna değil demokrasi, saltanat bile denmez! Böylesi bir anlayış, devlet ve millete dair hiçbir şeyi toparlayamaz.
M. Emin Koç