HAKİKAT ve GERÇEK

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Hakikat konularında ekol olmuş bir zat , şehrimize geliyor.
Bizde gidip bu zatı kalabalık içersinde,sadece görüyoruz.
Şimdi biz bu zatı , zahir olarak gördük dersek doğrumudur.
Tabiki değildir. Çünki sadece suret olarak gördük.
Zahir olarak görmek istersek, o zat ,ile alış veriş yapmak,
yada uzun bir yolculuğa çıkmak gerekir ki, zahiren görmüş olalım.
Bu konuda , zahire göre karar vermek sözünden, ne anlamamız gerekir !
Yüz farklı birşeydir. Surat farklı. Kişinin suratının Hakk katında pek yeri yoktur.
BEN SİZİN YÜZÜNÜZE BAKMAM. GİYDİĞİNİZEDE BAKMAM ayeti ,
bizim anlayışımıza göre bunu ifade ediyor.
Bu minvalden bakarsak. Rabbımızın huzuruna hangi YÜZ ile gitmemiz gerekir.
Önce suretten kurtulup. Gerçek yüzümüzü tanımamız gerekir.
Çünki biz bu görünen suret değiliz. Hepimizin bir hakikatı var.
Suret sonradan olmuştur. Sonradan olansa yok olmağa mahkumdur.
KÜLLİ ŞEYİN HALİKUN İLLA VECHE HU.
Her insan , keşke nasıl bir değer taşıdığını bilse.
Gidermi hiç zevale doğru. Boşuna harcama kıtmetli vaktin.
Çevir yüzünü Cemal'e doğru.
Hakikat ve gerçek derken.Kendi hakikatımız ve kendi gerçeğimizdir.
Yoksa kendi hakikatımızı tanımadan, hangi gerçek,bize yüz gösterirki.
Hakikat ve gerçeğe erenler. Kendi hakikatını ve gerçeğini bulanlardır.
MEN AREFE NEFSE HU. FEKAT AREFE RABBEHU.
Kendi nefsini , Ki burda (NEFSİ) Kendi hakikatı olarak geçer.
Kendini bilen.Rabbını bilir.
İYİSİNİ ALLAH BİLİR.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Bir ilçeye gezgin birisi gelmiş. Ne iş yaptığını sormuşlar.
-.Tenekeden altın yaparım. Bu şekilde seyehat ederim.demiş
Orda bulunan birisi , altın lafını duyunca atılmış.
-. Beni yanına çırak olarak alırmısın ?
-.Almasına alırımda, hemencecik tenekeden altın olmaz.
Uzun yol kat etmek gerek.Şehir şehir dolaşırız biz.
Ben razıyım der uyanık. Yola çıkarlar.
Gencin eline bir teneke verir gezgin. Al bunu dövmeğe başla der.
Genç tenekeyi döver. Arada bir gezgin, gence sohbet eder.
O şehir, bu şehir derken üç sene geçer.
Genç tenekeyi döver. Gezgin sohbet eder.
Bir yere gelirler. Gezgin ,gence döner.
-. Haydi bakalım şimdi tam zamanıdır. İstermisin tenekeyi altına çevirelim.
Genç , gezgine bakar.
-. SEN BENİM GİBİ BİR TENEKEYİ ALTIN ETTİN.
İSTEMEM TENEKEDEN ALTINI.
Evet ihvanlar. Bu da bir temsildir. Önemli olan ,verilmek istenen mesajı almaktır.
Kamil insanla , alış veriş yapanlar. Onunla yolculuğa çıkanlar.
Onun zahirini görenler, kendilerindeki değişikliği fark ederler.
Tabi birde batın yönünü gördümü acaba dersek.
Batın asla ve kat a görünmez. Batından zahire çıkanlar, yine batına döner.
Çünki zahirin , gerçeği kabullenecek bir yeri yoktur.
Bu hakikat yolunun sohbetleri , hep içeriden , içeriye olur.
Hakikat ehlinin şekil ve surete muhabbeti olmaz.
Şekil ve surete de insan densede. Gerçek insanlık içerde olur.
Bu insan da , temiz gönüllülerde mevcuttur.
SİL SÜPÜR GÖNÜLDEN GAYRIYI
TA TECELLİ EDE HAKK.
PADİŞAH KONMAZ SARAYA
HANE MAMUR OLMADAN
 

Varidatt

Üye
Katılım
28 Şub 2012
Mesajlar
9
Tepkime puanı
1
Puanları
0
İzninizle konuya dahil olmak istiyorum,kanımca ben Dindarım diyenlerin en büyük eksikliği ve en önemli problemi dinde neyin araç neyin amaç olduğunu zaman içinde kaybetmiş olmalarıdır,
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Varidatt kardeşin tespiti genel olmasa bile , bazı kişileri kapsıyor olabilir.
Bunun sebeblerinden biri de.
BEN SİZİN TAŞIYAMAYACAĞINIZDAN FAZLASINI YÜKLEMEM ayeti olabilir.
Kişiler diyebilir. Benim istidat ve kabiliyetim bu kadar. Fazlasını istemem.
Oysa bu ayet , kişinin kendi kararını, kendi verir demek değildir.
Öyle olmuş olsa, ne luzum vardı, peygamberlere,kitaplara,velilere.
Sureten bir misal verecek olursak ; Diyelimki evinizin bahçesine bir kuyu
açacaksınız. Kazarken bir küp altın buldunuz. Hayır ben istemem dermisiniz.
Yada dur içinden bir altın alayım. Ötekileri tekrar gömeyim dermisiniz?
O zaman gerçeği aramak için, kendimizi yeterli görmemeliyiz.
İkinci bir husus ; Kuranı Kerim'inde durup dururken gelmediği açıktır.
Her ayet bir meratibe, bir makama ve mertebelere göre gelmiştir.
Bizlerde Kuran'ı okuyup , yaşantımızda ona yer verdikçe,
belli meratiplere ulaşabiliriz.
YAPTIĞINIZ İBADET SİZİN UFKUNUZU AÇMIYORSA, GÖRÜŞÜNÜZ
ANLAYIŞINIZ DEĞİŞMİYORSA .SİZ İBADET YAPMAMIŞSINIZ DEMEKTİR.
Ufkumuzun açılmasını istiyorsak.İbadetlerimizi aşk ile yapmalıyız.
Elbette ayette CENNETİ İSTEYİN.CEHENNEMDEN SAKININ diyor.
Fakat bunu yaptığımız ibadetin içine karıştırmamamız gerekimiyor.
Çünki Allah Rızası için diye niyet ederek başlıyoruz ibadetlerimize.
Allah Rızasından maksat , aşk ile yaptığımız ibadet demektir.
KORKU İLE ÜMİT ARASINDA YAŞAMAK ,
İş ,aile ve sosyal yaşantımızla ilgilidir.
Yapmağa çalıştığımız ibadette Korku ve ümit , değil Aşk olmalıdır.
Musa As. Turusina dağına giderken, karşısına birisi çıkmış.
-.Ya musa, Allah'a bir sor .Benim halim nicedir?
Musa As. Allah ile görüşürken , bu soruyuda sormuş.
-.Söyle o KULuma , ateşimle onu yakacağım.
Musa As.çok üzülmüş. Adama nasıl bunu söylerim diye düşünmüş.
Adam karşısına çıkmış. Ne oldu Ya Musa sordunmu ?
Musa As. üzgün bir şekilde adama bakarken.Adam tekrar etmiş.
-. Ya Musa, Allah'ın söylediği ne ise , ne eksik ne fazla birşey söylemeden bana söyle.
-.Allah dediki ! Söyle o KULuma onu ateşimle yakacağım.
Adam sevinçten havalara uçmuş. Musa As. şaşırmış !
Yahu üzüleceğine sevindin. Nedir bu işin hikmeti ?
-. Allah dediya söyle O KULuma ,Beni kulluğuna kabul etmiş ya !
Ko yakarsa yaksın.
Evet KUL olmak , gayrılardan kurtulmayı gerektirir.
Cennette , cehennemde yaratılmıştır.Yani mahluktur.
Bunlarla uğraşmayı bırakıp Halik'e yönelmek en doğrusudur.
Allah ERHÜMÜR RAHİMÜN'dür. Bağışlayıcılarında , bağışlayıcısıdır.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Hikem kardeş ; sen alim birisisin.
Bizimde bazı müşküllerimiz var.Eğer cevaplarsan seviniriz.
1-Musa As. Allah ile görüşmek için Turisina dağına gidiyordu !
Bizde gitsek diyoruz. Siz ne dersiniz ?
2-Musa As.Turisina dağının eteklerine geldiğinde .
(AYAĞINDAKİ NALINLARI ÇIKART.TUVA VADİSİNE GELDİN) hitabı gelid.
Dağın eteğinin ,öğülmüş vadi olduğunu anladık. Bunun hikmeti nedir ?
3-Musa As. Turisina dağına birçok kere gitti ,geldi.
Allah Musa As.ma ne dedi de ,
Musa As. Seni görmek istiyorum dedi.
O güne kadar , gidip , geliyordu.
Allah ne dedi de.Musa As.Görmek istedi.
4-Lenterani Ya Musa (SEN BENİ GÖREMEZSİN) dedi.
Neden ? Musa As. Allahın peygamberi değilmiydi.
5-LAKİN İLEL CEBELİ (DAĞA BAK) Musa As. Dağa baktı.
Dağda bir nur gördü. Dağ paramparca oldu.
6-Musa As. Gördüğü Nur kimin nuruydu ?

Bu müşküllerimiz cevaplarsan çok seviniriz.
Okumuş olduğunuz kitaplarda, mutlaka bunların cevapları vardır.
Şimdiden teşekkür ederiz.

Bu sorulara sizin cevabınızı merak ettim..cevaplardan nasıl bi sonuç çıkarmak gerektiğini biraz alsak :)
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Bizler çarışıya , pazara ihtiyacımız olduğunda çıkarız.
Ne alacaksak , önce selam verir, sonra isteğimizi bielirtiriz.
Böyle yapınca , azar işitmekten yada sopa yemekten bizi selam kurtarır.
Evimize geldiğimizde, içeri girerken ,evde kimse olmasada selam veririz.
Evimizin bereketi artar. Biz büyüklerimizden bunu gördük.
Sizlerede tavsiyemizdir.
Tasavvuf sohbetleri , diğer sohbetlere benzemez.
Kişleri düşünceye ve araştırmaya sevk eder.
Sadece siz değil , en az yirmi kişi bir araştırmaya girmiştir şu anda.
Bu çok önemlidir. Araştırma yaparken kişiler dahada dikkatli olurlar.
Aradıkları bir şey olduğu halde, on tane güzelliği bulurlar.
BANA BİR ADIM GELİN sözünün bir anlamıda bize göre budur.
Peki araştırma yapılmadan söyleniverse ! O zaman hiç bir kıymet ifade etmez.
Allah'ta Kuran'ı kerimde, bir suerde sorduğu sorunun cevabını,
faraza beş sure sonra gelen bir surede cevaplar.
Ya da önce söyler, sonra cevaplar. Bundan maksatsa yine bize göre !
Kuran'ın tamamının okunması ve anlaşılması içindir.
Şimdi size şunu söylemek istiyoruz. Salih Peygambere , halk
bize taştan bir deve ve bir saray çıkar.Bizde sana inanalım dediler.
Taştan bir deve ve bir saray çıktı.
Şimdi düşünmemiz ve araştırmaya girmemiz için , şunu soralım.
Salih Peygamberin devesi dişimiydi, erkekmiydi ?
Tabi önce düşüneceğiz. Okuduğumuz halde bunu atlamış olmamız olasıdır.
Tekrar Kuran'a yöneleceğiz. Peki ama Kuran'da bu açık açık yazmıyor.
Şimdi zekamızı devreye sokacağız.
Ve devenin süt veriğini ve bunun da dişi olduğunu idrak edeceğiz.
Dediğimiz gibi bunun araştırmasını yaparken , mutlaka en az on hakikat
bizim karşımıza çıkacaktır.
Her hakikat bizi daha iyiye daha güzele sevk edecektir.
Düşünmeden , araştırmadan ve tefekkür etmeden yapılan açıklamalar.
Bizi bir yere vardırmaz. Tasavvufta bir söz vardır.
BABA HİMMET.
EVLAT HİZMET.
 

Varidatt

Üye
Katılım
28 Şub 2012
Mesajlar
9
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yazılan bütün bu kelimelerin idrakine varanlar için tüm bu sözler kanımca ayet ve hadis mealidir ama o idraka bir vara bilsek,
o anlayışa bir gele bilsek,sadece aklımızda daha iyi kalsın diye örnek ve temsillerle anlatılıyor,belkide bu tarzda okusak,
ayet ve hadis tefsiri diye baka bilsek ne ayetler ne hadisler çıkacak,ne manalar bulacağız,Kuran ya dilimize inecek yada kalplerimize Hz.Peygamber(s.a.v)efendimiz;
Kuran okuyan ama okuduğu kuran boğazından aşağı gitmeyen diyerek bu anlayışa işaret etmiştir,
Hz.İbn Arabi "Eğer nefesin yetiyorsa Kuran ummanına dal ama eğer nefesin yetmeyecekse onun zahirini tefsir eden eserleri mütalayla yetin
Kuran ummanı derindir ve ona dalan kişi kıyıya en yakın yerlerle yetinmeyecek bir daha asla mahlukata geri dönmeyecektir,
Peygamber ve varisleri ancak aleme rahmet için bu yerlere geri dönerler,"demiş, hülasayı kelam Sözün Müşterisi Kulaktır diyerek,
dinlemeye çekilelim,teşekkür ederiz,
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Her peygamberin mücadele ettiği fena birisi mutlaka vardı.
İblis.Calut.Nemrut.Firavun vs. Bunlar hakikatmı ? Hakikat.
Bunların gerçeği ise ,her birinin kılık değiştirmiş ebucehil olduğudur.
Bu sebepten gelen ilk ayet OKU'dur. Emri bizde yerine getirmeğe çalışalım.
(Oku) Nasıl okuyacağız. Okuduğunu anlayarak oku.
Anladığını hayatına geçirerek , kendi davranışlarındada oku.
Çünki Peygamber Efendimiz Cehalet ile mücadele etmemizi istedi.
Ümmetinin , ebu cehil zümresinden olmasını istemedi.
Surette okuma,yazma bilmeyene cahil denir.
Oysa yukarda ismi geçenlerin hepside , cahil olmadıklarını ,
aksine Peygamberlerin cahil ve mekzup olduğunu ileri sürdüler.
Demekki cahil demek.Okuma,yazma bilmemek değilmiş.
Cahil HAKKI bilmeyen demekmiş. Yani okuduğunu anlamayan yada
kendi hayatında tatbik etmeyen demektir.
Bu gibiler sırtında çok değerli kitaplar taşıyan eşek gibidirler.
Derlerya OKUMAK CEHALET ALIR.EŞEKLİK BAKİ KALIR.
İşte bu söz okuyup anlamayan ve anladığını zannedenler içindir.
Çünki halsiz ilim insanın en büyük putudur.
Bizler Muhammed ümmeti olarak, önce kendi cehaletimizle mücadele edelim.
Birilerine müdahale etmek , cehaletimizin ortaya çıkmasının göstergesidir.
Eğer biz kendi cehaletimizi görmüş olsak, asla başka şeylerle uğraşmayız.
NEFSİ ŞEYTAN ASKERİNİ.ÖLDÜRMEDEN HER BİRİNİ.
İÇİNDEKİ PUTLARINI KIRAMAZSIN DEMEDİMMİ.
BU BİR RIZA LOKMASIDIR.YİYEMEZSİN DEMEDİMMİ.
YEMEYENLER KALDI NAÇAR.GÖZLERİNDEN KANLAR SAÇAR.
BU BİR DEMDİR GELİR GEÇER.DUYAMAZSIN DEMEDİMMİ.
Sözlerim hep kendimedir. Sizleri tenzih ediyorum.
Çünki biz hem aciziz , Hem ÜMMİ'yiz.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
(OKU) emrinden bizimde istifade etmemiz gerekir. Haydi okuyalım !
İyi de ne okuyalım.? Önce bir Allah adı ile başlayalım bakalım.
Sonra kendi enfusi alemimize Rabbimiz olan Allah neler koymuş.
Bunları idraktan sonra , afak aleminde neler yazmış ? Okuyalım.
Çiçekteki rengin nerden geldiğini ! kokusunu kimden aldığını !
Arının nasıl binbir çiçekten polen toplayıp, bal yaptığını ,
bu ilmi kimden aldığını okuyalım.
Bu oluşumların bizim bir imtihanımız olduğunu unutmadan okuyalım.
Tüm oluşlardaki nispeti anlayıp, HAKKA vermeyi bilelim.
LAİLAHEİLLALLAH deyip , dikkatle seyredelim.
Fail kim ? İkinci bir varlık varmı ? Var dersek şirk olur.
Mefsuf kim ? Eşyayı şekillendiren , sıfatlandıran kim ?
Tüm yaratılmışlar özünü kimden almış ?
HER NEKİ VAR ALEMDE.ÖRNEĞİ VAR ADEMDE.
BUL SEN SENİ BU DEMDE.KENDİNE GEL KENDİNE.
Hakkı sevmek kolaydır derler. İnsan isen Hakkın halkıyetini de sev bakalım.
ELİF OKUDUK ÖTÜRÜ.PAZAR EYLEDİK GÖTÜRÜ.
YARATILMIŞ HER ŞEYİ SEVDİK.YARATANDAN ÖTÜRÜ.
Evet tüm yaratılmışlarda , Yaratanın fiil sıfatını OKU.
Eğer okuyabilirsen. Hiçbir davan kalmaz. BERAT GECESİNE erersin.
Dava bitmediği müddetçe , istediğin kadar kendini meth et. BOŞ.
BİZ GELMEDİK DAVA İÇİN . BİZİM İŞİMİZ SEVİ İÇİN.
SEVELİM SEVİLELİM.BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ.
Sonuç ne olursa olsun. Kalp kırmak doğru değildir.
BİR TEK GÖNÜL KIRDI İSEN . BU KILDIĞIN NAMAZ DEĞİL.
YETMİŞ İKİ MİLLET DAHİ . ELİN GÖZÜN YUMAZ DEĞİL.
(oku) Laf olsun diye okuma. Eksiğini tamamlamak için oku.
(Oku) Nefsinle , benliğinle okuma. Ruhunla OKU.Nurunla OKU.

Dahada iyi okumak istersen ! Dua ile oku.
Rabbım ilmimi artır. Senin bildirdiklrini daha idraklı bir şekilde okuyup anlayayım de.
İLİM İLİM BİLMEKTİR.İLİM KENDİN BİLMEKTİR.
SEN KENDİNİ BİLMEZ İSEN. HAVAYA BİR EMEKTİR.
Kendini bilenler zümresine dahil olanlardan olalım. İNŞAALLAH.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Hakikatı görüpte, görünen hakikatın gerçeğini bilmemek insanları hep şaşırtmış,
hatta kaosa sürüklemiş, kavgalara ve kırgınlıklara sebebiyet vermiştir.
İslamiyeti sadece bizim aklımızın erdiği kadar bilerek, sınırlamak yanlıştır.
Oysa islamiyete ait bilmediğimiz o kadar çok mevzuu varki.
Hz.Ali efendimiz (BİLDİĞİM YERDEN DİZ KAPAĞIMA KADARSA. BİLMEDİĞİM
ARŞI ALAYA KADAR) demiştir. Peki bize düşen nedir !
Mesela tartışmaların yoğun olduğu bir konuda Mürşit konusudur.
Efendim Allah ile aranıza niye mürşidi koyma ihtiyacını duyuyorsunuz.?
Bu şirk değilmidir diyenler çook.
Hayır efendim şirk değildir. Çünki gerçek manada Mürşid Kamil ,
gerçeğe talip olan kişi ile Allah arasındaki perdeleri kaldırmak ile
vazifeli memurdur. Gerçeğe talip olan kişi perdenin ne olduğunu dahi bilmez.
Peygamber efendimiz (70.OOO) Zulmani perdeden söz eder.
Mesela bu perdelerin ne olduğundan benim haberim yok.
Bileniniz varsa söylesin perdeleri kaldıralım.
Peki söylemekle bunları kaldırabilirmiyiz ? Bunun da mümkünü yoktur.
Çünkü bu perdeleri kaldıacak bize bir malzeme verilmedikçe kaldıramayız.
Bir talebe, mürşidine bir soru sorar ?
Efendim , Allah'ı görmeme sen engel olursan, seni öldürmem vacipmidir ?
Ne demek vacip oğlum. BEN'i öldürmen Farzdır, farz.
Büyün mesele BENliği öldürebilmektir. Sen senken.Ben benken olmaz.
Sen senliğinden geçeceksin.Ben benliğimden ki! Vuslat olsun.
Şekil surette kalıp , hakikat diye gördüğümüz mürşidin , gerçeği nedir.
Bir gün Peygamber efendimiz , yarenleriyle birlikte, evde sohbet ederken,
kapı çalınır. Hz.Ali efendimize , bak bakalım kim geldi der.
Hz.Ali bakar ve şöyle der. Efendim kapıda pırıl pırıl ak elbiseli biri var.
Uzaktan olsa, elbisesi kirlenirdi.Yakından olsa , ben tanırdım.
Peygamber efendimiz Al o adamı içeri der. Adam içeri girer,
Peygamber efendimizin saygıyla elini öper ve diz çöker.
Bana islam dinini telkin edermisin ? Ya Resullalah.
Efendimizde diz çöker. Diz dize, elüstünde el ile telkine başlar.
Adam, Peygamber efendimizin her söylediği söze ,
Evet Ya Resulallah. Doğru Ya Resullalah der ve yine saygı ile
elini öper , geri geri giderek evden ayrılır.
Yarenler sorar ! Ya Resulallah , adam hem islam dinini telkin et dedi.
Hemde her söylediğini söze doğru dedi. Bu hakikatı hepimiz gördük.
Ancak bu hakikatın gerçeğini bilmekte aciz kaldık.
Bu gelen Cebrail Aleyhisselamdı.
Bakalım dini nasıl telkin ediyorum diye gözlemledi.
Şimdi sadede gelelim. Unsurlar aleminde adam görünen,
His aleminde vazifeli memurdu. Yani Melaikeydi.
Bu bakımdan çok dikkatli olmamız gerektiği bir kez daha anlaşılıyor.
Kimin , kim olduğunu anlamaya gayret edelim.
Dervişlikte bir söz var ALLAH HİS'Lİ İNSANLARI SEVER.
Hakikatı görenlerden. Hakikatın gerçeğini hissedenlerden olalım.
İNŞAALLAH
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Allah'ın Veli kullarının hepsi vazifeli memurlardır dedik.
Veli olan kullar bu bilinç üzere yaşarlar. Şimdi kendimize bir bakalım !
Acaba bizlerde memur statüsündemiyiz ?
Elbette hepimizin bu alemde yapmaya memur olduğumuz iş var.
Bütün mesele burda ! Acaba ne yapmamız gerekiyor ?
Bunu bilemediğimiz sürece, kendimizi amir zannediyoruz.
Sağa , sola emirler yağdırıyoruz.
Bu davranışlarımızın,amire karşı şirk olduğunun farkına varamıyoruz.
Oysa Amir olan Allah'tır. Bizler ise görevlendirilmiş birer memuruz.
Önce kimin amir olduğunu bilmemiz gerekir. Kime karşı sorumluyuz.
Genel olarak Amir Allah'tır dedik amma ! Allah , Muhammed'ine amirdir.
Muhammed'de , Allah'a karşı sorumludur. Efendimizi güzel bir sözüyle örneklersek.
RABBIM BANA NE BİLDİRİRSE , ONU BİLİRİM.NE YAPMAMI İSTERSE ONU YAPARIM.
Peki bu konuda Allah ne buyuruyor. ONLAR KENDİLİKLERİN BİRŞEY SÖYLEMEZLER.
ONLARIN HER SÖZÜ BENİM SÖZÜMDÜR.
Peki bu sözü ben söyleybilirmiyim ? Haşa , asla ve kata söyleyemem.
Peygamberler doğrudan Allah'a bağlılar.
Bizler ise Peygambere bağlı olmamız gerekir.
Çünki bizim Amirimiz MUHAMMED MUSTAFA S.A.V.dir.
Onun söyediklerini yapmadan, Onu canımızdan daha çok sevmeden .
Allah'a ulaşmamız , Allah'ın memuru olmamız söz konusu dahi olmaz.
Herkes kendi peygamberine tabi olmakla mükelleftir.
Surette dahi Genel müdür vardır. Müdür vardır.Daire müdürleri vardır.
İşverenle muhatap bunlardır. Biz hangi dairede çalışıyorsak , o daire müdürünün
emrinde olmamız gereklidir. Hakikatta hiç kimse şeriatı bozamaz.
Daire müdürü emri işverenden alır.
Ben sade bir memur olarak işverene gidip ,
bana bir emriniz varmı demem abesle iştigaldir.
Kaldıkı Peygamberimiz tüm alemlere rahmet olarak gelmiştir.
Bunu görmezden gelmek. Gaflet ve delaletten öte birşey değildir.
Şimdi önemli olan vazifemizin ne olduğunu bilmek ve bilinçli olarak yaşamaktır.
Ne olursak olalım , hangi makama gelirsek gelelim.
Vazifeli memur olduğumuzu unutmayalım.
Davranışlarımıza çok dikkat dikkat edelim. Durumdan vazife çıkartmayalım.
Kendi vazifemize bakalım. Ne yapmakla ,ne yapmamakla yükümlüyüz.
Almanya'da entegre bir fabrikaya , sanayii bakanı gelmiş. Fabrikayı geziyormuş.
Bir işçi diğer bir işçi arkadaşına,gidip şu bakana yakından bakalım ne yapıyor demiş.
Diğer işçi. Ne yapacak kendi işini yapıyor. Gel bizde kendi işimize bakalım demiş.
Evet keşke herkes kend işini bilse ve kendi işini yapsa , herkes huzurlu olur.
Kimse kimseyi rahatsız etmez. Kimse kimseyle kavga etmez.
Dervişer bir sözü çok tekrarlar.
ALLAH BİR MUHAMMED HAK.
EY SELAM SEN KENDİ İŞİNE BAK.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Peygvamber efendimize gelen vahiyleri , önce hafızlarına ezberletti.
Sonrada Kuran'ı kerime kaydedildi.
BiziM müşkülümüz şurda. Acaba Allah C.C. ile Muhammed S.A.V.
arasında hiç sır kalmadımı ? Yani herşey yazıldımı ?
Mesela ALLAH İLE ÖYLE ANLARIM OLDUKİ ORAYA CEBRAİL DAHİ GİREMİYORDU.
Bu sözden anlıyoruzki , bazı sırlar hiç bir yere kaydedilemez.
Çünki özeldir.Çünki hususidir. Çünki ferdiyettir.
Bu sırlardan bir taneside Miractır. Her peygamberin bir miracı vardır.Ve sırdır.
Peygamberimiz KARDEŞİM YUNUS'UN MİRACINI SAKIN KÜÇÜMSEMEYİN buyurmuştur.
Bildiğiniz gibi , balığın karnında mirac etmiştir.
YUNUS , EMİR İLE YUNUS'U İÇİNE ALMIŞTIR. Şöyle bir söz işittik.
Yunus'un abdesti kandan.Kıblesi her yandandı ! Balık devamlı hareket halinde idi.
Kuran'da FEEYNEMA TÜVELLÜ FESEMME VECHULLAH ayeti var.
SİZ NEREYE DÖNERSENİZ DÖNÜNÜZ, ALLAHIN VECHİYLE KARŞILAŞIRSINIZ.
Şimdi kendimize bir dönelim bakalım ! Kiminle karşı karşıyayız. ?
Tevhid, hem idrakımızın açılmasında hemde görüşümüzün değişmesinde
en büyük yardımcımız olacaktır. Yeterki Tevhid üzere hayatımızı dizayn edelim.
Bizim kendimize malettiklerimiz bu gerçeği görmemizin engelidir.
Yani kendi varlığımız , Hakka perdedir.
Mürşitten bahsederken his aleminden söz etmiştik.
Şunu ifade etmeliyizki ! Unsurdan Veli olmaz. Nebi'de olmaz.
Ne varki bizler unsurlar aleminde kaldığımızdan.
Bize başka türlü anlatılamayacağı için , unsura bürünmüşlerdir.
Meryem anamıza , Cebrail (NAMUSU EKBER) genç kılığında geldi.
Meryem ana onun Cebrail olduğunu hissedemedi ve korktu.
şimdi Cebrail unsurdu diyebilirmiyiz. Asla çünkü o melaike idi.
Melaikeler unsurdan değildir. İnşallah unsur görmekten kurtuluruz.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Mürşit Allah'tır C.C. 1-ADEM'E ESMAÜL HÜSNAYI TALİM ETTİRDİ.
2-Rahman olan Allah, öğretti Kur'anı , halk etti insanı.
3-Biz sizi öğretmediğimiz bir şeyle imtihan etmeyiz.
Mürşit Muhammet'tir. S.A.V. Mürşit olduğunuda Allah beyan eder.
1- Seninle anlaşma ahdi yapanlar. Bilsinlerki Allah ile anlaşmışlardır.
Allah'ın eli onların eli üzerinedir.
2- Söyle onlara.Beni seviyorlarsa , sana tabi olsunlar.O zaman ben onları severim.
Mürşit Cebrail As.dır. Tüm peygamberlere , yol göstermiş. Ve vahy getirmiştir.
Mürşidi anladık diyelim. Kime mürşit olacaklar ?
Tabiki talip olana. Demekki bizim talip olmamız gerekiyor.
Neye talip olacağız ?
Söylemeden edemeyeceğiz. En çok talip olunan şey Hakkın ilmidir.
Bu çok güzel olmasına karşın, İlim na mütenahi olduğu için,
İlim peşinde koşanlar gerçek maksuduna ulaşamazlar.
Bazı talip, mürşidinin takkesine,bazısı cüppesine, basısı sakalına talip olurlar.
DERVİŞLİK OLSAYDI ŞAL İLE HIRKA.BİZDE ALIRDIK OTUZ KIRKA Yunus Emre
Oysa Hakkın kendisi dururken , diğer şeylere talip olmak abesle iştigaldir.
Yine dervişler şu sözü çok telaffuz ederler. Oğlum, mürşidin gönlüne talip ol.
Ne cennet iste.Ne cehennem ile uğraş. Yunus Emre'min dediği gibi,
GECE GÜNDÜZ DÖNE DÖNE.İSTEDİĞİM HAKKTIR BENİM.
ALLAH DEYİP YANA YANA İSTEDİĞİM HAKTIR BENİM. de.
Padişahın 99 tane cariyesi varmış. Birisiyle evleneyim , çoluk çocuk sahibi olayım demiş.
Vezirine danışmış. Kiminle evleneyim diye.
Vezirde , hazine odasını aç.Cariyeler taksınlar , takıştırsınar.Hangisi en güzelse onunla evlen.
Hazine odası açılmış,cariyelere durum anlatılmış.
Tüm cariyeler hazine odasına koşmuşlar.
İçlerinden bir tanesi ,Padişahın gözünün içine melül melül bakıyormuş.
-Sen niye hazineye koşmuyorsun ?
-Padişahım benim hazinem sensin. Ne yapayım sonradan olma takıları.
Padişah , vezirine dönerek ben kiminle evlenmem gerektiğini anladım demiş.
Hazineye koşanlara, çıkın oradan, süslenmenize gerek kalmadı, Padişah eşini buldu demişler.
İnsan olanın süslenmeye ihtiyacı yoktur. İnsan ne ise odur.
Eger talibi hak isen. Hazinenin tamamı senindir. Sakın ağyare aldanma derler.
Önemli olan Hakka talip olmaktır. Yine Yunus'tan bir bukle
AŞKIN ALDI BENDEN BENİ . BANA SENİ GEREK SENİ.
BEN YANARIM DÜNÜ GÜNÜ.BANA SENİ GEREK SENİ.
CENNET CENNET DEDİKLERİ . BİRKAÇ KÖŞKLE BİRKAÇ HURİ.
İSTEYENE VER SEN ONU. BANA SENİ GEREK SENİ.
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Allah bize Cennet'i hediye ediyorsa...
Cennet'in icersinde bir takim güzel nimetleri de bizlere hediye ediyorsa...
Bunlari da önemseriz ve Allah'in hediyesidir der onu kutsariz da... Nihayetinde hediyenin sahibi Allahü Teala...
Allah'in verdigi hediyeyi basitlestirmek ve basit kilmak da hos degildir...
Bence Yunus EMRE tevazu örnegi gösterecegim diye kabalikta bulunmus dersem beni azarlar misiniz...?
Saygilarimla...

NOT: Allah rizasina yönelik Kur'an'a tabi oluruz... Allah'in hediyesini de büyük bir ask'la alir kabül ederiz...
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Buyurun bakalım , selamsızlardan biri daha geldi !
Soru bir Yunus Emre gerçeğe ermek için , neleri feda etti ?
Sen ne feda ettinki , Yunus Emre Hz.lerine Kaba diyebiliyorsun.
Daha selam vermekten dahi aciz birisisiniz.
Konfiçyüz ANLAMAK İSTEMEYENE BEN BİRŞEY ANLATAMAM demiş.
Biz sizi yinede insan olarak gördüğümüzden , anlatalım.
Girdiğiniz konulara genelde KURAN ve SÜNNET diyerek giriyorsunuz.
Lakin bir selam vermeye dahi gocunuyorsunuz. Bu nasıl sünnet anlayışı ?
Düşünüyorumda ! siz hiçmi kendinizi sigaya çekmezsiniz ?
Herkesle münakaşa , herkesin kalbini kırmak.
Bir insan olarak size yakışıyormu ?
Biraz dikkatli okusanız konuları , hakarete hiç gerek kalmayacak ama,
bunuda beceremiyorsunuz.
Bakalım Peygamber efendimiz bu konuda ne demiş !
HİÇ KİMSE YAPTIĞI İBADETLER NETİCESİNDE CENNETE GİREMEYECEK.
Orda sizin gibilerden biriside varmış. Sendemi giremeyeceksin Ya Resul?
Evet yaptığım ibadetler netcesinde Ben dahi cennete giremem.
Ancak Allah'ın rızasını kazanmak gerek. Allah'ın rızasıda şurdadır.
MUHAMMED'İ S.A.V. CANINIZDAN ÇOK SEVMEDİKÇE CEMAL GÖREMEYECEKSİNİZ.
Biz ne söylemişiz. Yunus Emre ne söylemiş ? Bir daha oku bakalım.
O mu kabalık yapmış. Yoksa senmi kabasın.
Deliler ne cennetliktir .Ne de cehennemlik. Onlar Araf ta kalırlar.
Cennete girselerde , anlamazlar.Cehennemde yansalarda anlamazlar.
Şimdi bir kaç soru sorup , yine cevaplayacağız.
Senin canın nerden geldi. Yani can nereye ait ? Bakaya yani cennete.
Peki senin ruhun nerden geldi. Ruh nereye ait.? Bakaya yani cennete.
Sana bahşedilen hayat nerden geldi. Nereye ait ? Bakaya yani cennete.
Dahada uzatmağa gerek yok. Anladıysan anlamışsındır.
Bu kadar cennete ait şeyleri sana lütfetmişler.
Sen gaflette kalıp bunları görmüyor,hala cenneti isterim diye tutturuyorsun.
Bakalım şu sözler sana birşey ifade edecekmi.
DÜNYADA AMA .AHİRETTEDE AMA.!!!!!!!!!!!!!
ONLARIN GÖZLERİ VAR.GÖRMEZLER.KULAKLARI VAR İŞİTMEZLER.!!!!!
Hala cennet arar cennet isterler. OL MAHİLER Kİ,SUYUN İÇİNDE SUDAN HABERSİZLER.
Haydi selamsız olarak geldiniz.
İnsana yakışmayan KABA gibi kelimeler kullanmadan.
Biz bu konuyu şöyle biliyoruz. Siz böyle diyorsunuz .Biraz açarmısınız deseniz,
günahamı girersiniz.
Sizin bu davranışlarınız, kusura bakmayın ama İSLAM ÖNCESİ davranışlarla aynı.
ORTAK AKIL DİYE BİRŞEY VAR. Peygamberimiz dahi, meclisini toplar münazara yapardı.
Siz tutturmuşsunuz. DEDİĞİM DEDİK .ÇALDIĞIM DÜDÜK.
Yapmayın kardeşler.Lütfen ara sıra kendinizi sigaya çekin.
Hata ve yanlış yapabiliriz. Ancak yaptığımız yanlş ve hatayı tekrarlamak gerekir.
Tekrar ediyoruz Kendisin Hakk'ın gerçeğine vakfetmiş kişiler hakkında böyle konuşmayın.
Allah , bir uyuz köpek için dahi, Musa A.s. Peygambelikten sileceğini söyledi.
Siz Kuran ve sünnete uyduğunuz zannederek, insanlara hakaret ediyorsunuz.
Samimi olarak söylüyoruz. Sizlere yakışmıyor.
Sizde kendineze yakıştırmayın bu halleri. Çünki vebali çok büyüktür.

BİZ GELMEDİK DAVA İÇİN. BİZİM İŞİMİZ SEVİ İÇİN.
SEVELİM SEVİLELİM.BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ. Öz kardeşim ( YUNUS EMRE)
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Kimki gerçek olan şeriatı , tarikatı , hakikatı ve marifeti
ayrı ayrı zannediyorsa , gaflet ve delalet içersindedir.
Şeriatsıt , tarikat. Tarikatsız, hakikat. Hakikatsız marifet olmaz.
Kim bunları bir birinden ayırmağa çalışıyorsa ,
o müslümanlar arasında tefrika yaratmağa çalışıyor demektir.
Her konuda olduğu gibi, bu konuda da duyarlı olalım lütfen.
Ayırımcılığa kalkanlar kime hizmet ettiklerinin farkına varsınlar.
Ne varki herkes ,din benim anlayışıma göre olmalıdır diyor.
Bunlar bencil inasanlardır. Bu gibi sözler nefsani sözlerdir.
Ve bu gibi sözlerinin Allah katında değeri yoktur.Hatta ŞİRK'tir.
Tekrar ediyoruz. Bütün peygamberler taassup ile mücadele etmişlerdir.
Onlara karşı çıkanların sözleri. Sen bizim atalarımızdan gelen dinimi değiştireceksin ?
Yani hep fi tarihindeki anlayışta kalmak.
Yada fi tarihinde yaşamış büyüklerin dediklerinde kalmak.
Bakın eskiden yaşamış büyüklere bizimde saygımız sonsuzdur.
Ancak Allah HER AN YENİ BİR ŞENDEYİM buyuruyor.
Bu şan alışlar asla şeriatın dışında olmamışır.Olamazda.
Ne varki dün yaşamış olanlardaki tecelliyi kabul edip.
Bu gün yaşayan zatların tecellilerini inkar olmaz. Nedenmi ???
Çünki o vakitteki tecellide Hakkın tecellisi idi.
Bu vakitteki tecellide Hakkın tecellisidir.
Bizler tecelliyi anlamayıp. Sözleri suretlerden zannettiğimizden aldanıyoruz.
Yaşadığımız bu alem Allah'ın alemidir.
Allah'ta hiç bir zaman bu alemi boş bırakmaz.
Hatta senide benide boş bırakmaz. Ne varki BİLENLE BİLMEYEN BİR OLURMU Hz.Ali
Ayette SİZ BAŞIBOŞ BIRAKILDIĞINIZIMI ZANNEDİYORSUNUZ ? diyor.
Yaptıkarımızın hepsinden haberi olan , Seriul Hisap olduğunu unutmayalım.
ŞERİATIN SÖZLERİ,HAKİKATSIZ BİLİNMEZ. HAKİKATIN SÖZLERİ,TARİKATSIZ BULUNMAZ.
DARBI ZİKİR OLMASSA GÖNÜL PASI SİLİNMEZ.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Birgün bir allah dostundan şeriat, tarikat , hakikat ve mağrifet arasındaki farkı sormuşlar demişki: bak şurada abdest alan 4 kişi var sıraya hepsinin ensesine vur ve sonra tekrar yanıma gel demiş.
1. adamın ensesine vurduğunda abdest alan adam kalkmış ve aynen karşılığını vermiş
2. adamın ensesine vurduğunda abdest alan adam kalkmış elini kaldırıp tam vuracakmış vazgeçmiş
3. adamın ensesine vurduğun abdest alan adam sadece kafasını çevirip arkaya bakmış
4. adamın ensesine vurduğunda abdest alan adam hiç tepki vermemiş ve abdest almaya aynen devam etmiş..

abdest alanlara vuran adam allah dostunun yanına gelmiş ve allah dostu şöyle bir açıklama yapmış:

1. adam şeriat olduğundan kısas yapmış ve adama aynı karşılığı vermiş
2. adam tarikat olduğu için tam vuracakken vazgeçmiş
3. adam hakikat olduğu için sadece arkasını dönüp adama bakmış
4. adam ise mağrifet olduğundan arkasına bile bakmadan devam etmiş, çünkü mağrifete ulaşan yapana değil yaptırana bakar , yaptıran allahu teala olduğu için tepki vermemiş zira mağrifet ehline göre tepki vermek yaptırana tepki olur dolayısı ile allahu tealaya isyan hükmünde olur..

yunus emrenin dediği gibi:

şeriat tarikat yoldur varana
hakikat, mağrifet andan içeri..


---------------------------------------------------------------

Şerîatte seninki senin, benimki benim.
Tarîkatte seninki senin, benimki de senin.
Hakikatte ne seninki senin, ne de benimki benim;
Hepsi mâlikü’l-mülk olan Hakk’ın

Abdürrahman Câmî, Nefehâtü’l-Üns, Terc. ve Şerh, Lâmiî Çelebî, s. 161.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
aziz83 Kardeşe hoş geldin diyoruz. Sohbetimize katılımının devamını diliyoruz.
Elbette temel şeriat olmasına karşın, bazı farklılıklarda mevcut.
Şeriat hakikatın en asgarisidir. Bu her açıdan da böyledir.
Daha çok tasavvuf yönünde saldırılar olduğu için , biraz açalım.
Tasavvufa dahil olmak isteyen bir talip.
Önce Muhammedi terbiyeden geçmek zorundadır.
Bu çok kolay iş değildir. Kşişnin tüm benliğinden kurtulabilmesi
Yani yokluk elbisesini giymesi şarttır.
Bu olmazsa kim ne kadar tasavvuf ehliyim desre de , kendi kendini aldatır.
Peygamber efendimiz 313 kişi ile özel ilgilenmiş.
Onları önce terbiyeden geçirmiş. Yokluklarını bildirmiş.
Sonra gerçeklik elbiselerini onlara giydirmiştir.
Bu özel topluluğa Mutasavvıf demiştir. Bunları diğer ülkelere yollayarak,
İslamiyeti ,anlatmak ve yaymak için görevlendirmiştir.
Bu iş gerçeğin olmazsa olmazıdır.
Her devrin Mutasavvıfları olmuştur ve olacaktırda.
Bizler önce böyle kişleri aramağa çalışmamız gerekir.
Şayet bulursak onları anlamağa gayret etmemiz lüzumludur.
Çünki hakikat ve gerçekler, ulu orta konuşulmaz.
Bu konuda şöyle bir söz vardır. Önce mütekkellim gerekir.
Sonra muhatap olmalıdır. Muhatap olabilmek çok kolay değildir.
Mütekkellimin makamı çok yüksektir. Talip olana ancak anlayabildiği kadar anlatılır.
Ne zamanki mütekkellim gibi yokluğa erişirsek. O zaman Makama göre sohbetullah başlar.
Demekki önce ZAMAN sonra MEKAN sonrada İHVAN olacak.
Buna üç dış derler. Üç iç ise, MÜTEKKELLİM , MUHATAP ve MAKAM olmalıdır.
Hangi ayet , hangi makama işaret ediyor. Nazil olmasındaki , hadisat neydi ?
Bunlar bilinmeden okunursa , bizleri Maksudumuza ulaştırmaz.
Bir misal verirsek. Diyelimki Alman'yadan biri sana banka vasıtasıyla para yollamış.
Fakat mektup ingilizce yazıldığı için. Okuyamıyoruz. Ne yaparız. ???
İşin içinde para var !!!!! Kaç tane ingilizce bilen varsa ararız. Mektubu tercüme ettiririz.
Peki Kuran'ı Kerim hakkında niye böyle davranmıyoruz.
Ben böyle okusamda sevabı bana yeter diyoruz.
Bir madde için neler yapıyoruz. Manamız için ne yapıyoruz.
Oysa madde dünyaya ait olup. Dünyada kalacaktır.
Kuran'ı Kerimden aldığımız feyz bizim hem dünyada hem ahirette kurtuluşumuza vesile olacaktır.
Tabi gereken , ilgi ve alakayı gösterip, Onu anlayanlara NE MUTLU.
KURAN ÖĞRENİN. KURAN ÖĞRETİN.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Kurt'ta , kuşta,çiçekte,ağaçta her yerde Allah'a ait tecellileri kabulleniyoruz.
Sıra insana geldimi ! AAAA Olmaz. YOOO Hayır.
Peki neden ? Çünki kendi değerimizi bilmiyoruz.
Allah insanda tecelli ettiği kadar, hiçbir şeyde tecelli etmemiştir.
Mürşit dediğin ille kanlı , canlımı olmalıdır ?
İyi güzelde kardeşim. Sen niye kanına , canına takılıyorsun ?
Sen mürşitten aldığın hakikat ilmine bak.
Bunları sitem olsun diye söylemiyoruz. Gerçek olduğu için söylüyoruz.
Mürşit , Muhammedi terbiyeden geçmiş ve kişileri irşat edecek
hale geldikten sonra, vazifelendirilmiş memurdur.
Hatta sen amir olursun. Mürşidinden gerçeği istersin.
O senin, ya da benim dereceme iner. Hiç büyüklük göstermeden
sana, bana izzet ve ikramda bulunur. Düşüne biliyormursunuz ????
Kendisi , Muhammedi terbiyeden geçmiş. Ve en yüce makama gelmiş.
Senin benim nazımı çekiyor. Senin ,benim her gerçek isteğimizi yapıyor.
Sanki bizim emir erimiz.Bu konumuna tenezzül ediyor.
Neden biliyormusunuz. Dün kendiside aynı konumdaydı.
Bizi , bizden daha iyi biliyor. Biz mirac etmeğe çalışıyouz.
Mürşit , nüzul ediyor.
Biz ise mürşidin kanından , canından söz ediyoruz.
Yetmiyor itiraza devam ediyoruz. OOOO Olmaz.İnsandan olmaaaaz.
Size Rabbım öyle değer verdiki ! AHSENÜL TAKVİM
Ne olur kendi değerinizi bilin.
Her biriniz onsekizbin alemden daha değerlisiniz.
Peki bunları size kim hatırlatacak. Kansız , cansız birimi ??????
Tabularımızı yıkalım. Bir kararda durmayalım. Hürriyetimizi ilan edelim.
Gerçek kulluğu yaşayalım. İSLAM. Teslim demektir.
Bu teslimiyet güle oynaya, zevk ile olmalıdır. Hz.Ali'nin kölesi Kamber'i bilirsiniz.
Peygamber efendimiz köleliği kaldırınca. Hz.Ali efendimiz , Kamber'i çağırır.
Haydi bakalım , serbestsin artık. Kamber'in cevabı müthiştir .
Beni bırakma Ya Ali. Ben senin yanında hürüm. Eğer beni bırakırsan ,
işte o zaman köle olurum ? Gelde Hz.Kamber deme !
Bu fakir Kamberin kölesi dahi olmağa hazırdır.
Şimdi Kamber , kanlımıydı,canlımıydı ? bununla uğraşmak yerine.
Bize verdiği dersten ibret alalım. Hz.Ali'nin kölesi , sanırsınki Hz.Ali.
Sıtkıyete bak. Samimiyete bak.Teslimiyete bak.
Kamber'siz düğün olmaz. Bu böyle biline !!!!!
 
Üst