Daha önce bu konular tartışıldı
ANlaşılmayan konu şu
Kimsenin hatem-ül veliye itirazı yok
Elbette herşeyin bir sonu olduğu gibi evliyalığın da sonu olacak
Anlaşamadığımız yer hatem-ül velinin kimliği
Ben şahsım adına sizin hatem-ül veli diye gösterdiğiniz zatın hatem-ül veli olmadığına inanıyorum
İşte hatemi veli kim onu öğrenin diye ekliyoruz.Okursunuz,anlarsınız ozaman dersin ki kardeşim ben okudum hatemi veli o değil şudur dersiniz.Delilleri eklersiniz.
Dersinki hatemi veli konusuna inanmıyorum.Böyle birşey yok.İşte ozaman yine bu bilgileri önüne koyarız.Bu kadar evliya boşamı bahsetti deriz.
Fakat durum farklı.Bazı gerçekler insanları ağır geliyor.Anlamak istemiyorlar,duymak istemiyorlar.Bizde nasibi olanlara duyurmaya çalışıyoruz.
Kimseye inanın demedik.Fakat bazıları varki hatemi veli konusu sanki kuran ve sünnet dışı bir konu.Çoğu yerde anlatmaya bile izin yok.
Yapılan şeyi sana açıklayayım.
Başlığa bakıyorlar ve diyorlar ki
"Hatemi veli" son veli mi olur ne saçma....Bunlar sapıtmış konuyu silin...Ayrıca şunlar şöyleniyor "son evliya mı olur başka veli gelmez mi hiç..."
Kaç kere aynı sorulara cevap verildi.Hep aynı.Neden okuyup,anlayıp sonra cevap yazmıyorlar.
Ömer Öngüt(k.s) hakkın çok iftira atıldı.Bunlara yaşarken elbette cevap verdi.Bunların izi sürüyor.Oysa hepsinin iftira olduğu belgelerle kanıtlandı.
Fakat bunlar gelip iftiraları araştırmadan buraya taşıyorlar.Müslüman ilk önce araştırmalı doğruluğunu.En azından bir merak edersin Ömer Öngüt(k.s) bunlara ne demiş.
Ondan sonra bu kişiler ne 38 ciltlik eserden nede Ömer Öngüt(k.s) hayatından haberleri yok.
İleri geri konuşuyorlar.Hakaret ediyorlar .
Ömer Öngüt(k.s) çoğu kişi bilir tanır.Gidiniz yakınlarına sorun bu kişi bir kötülüğü gördüler mi,nasıl biriydi.
İsteyen siteden okusun ama bu mübarek kulu kötülemeden önce tanıyın.
Ömer Öngüt(k.s) paraya ihtiyacı olmayan biridir.
"“.
..Almanya başta olmak üzere; Amerika, İngiltere, Hollanda, Avusturya, Avusturalya ve Fransa’ya dahi kitaplar yayılıyor. Bu kitaplardan hasıl olan kârı dahi almam, zira ihtiyacım yok, kırksekiz sene esnaflık yaptım.
Takvim, kaset, esans ve diğer ticari işlerle meşgul oluruz..."
Kuran ve sünnet dışına çıkmamıştır.
Herkezi tekfir etti konusuna gelince.Defalarca cevapladık.Fetullah gülen müslüman görünüyorda daha o zamanlar iç yüzünü görmüştü.
Bazı iftiracılar şunu dedi kadir mısıroğlu daha önce gördü biliyordu...1995 deki videoyosunu eklediler.
hain tezgah!
http://www.hakikat.com/hakikat190.pdf
Alın okuyun bu iftiraların nedeninide öğrenmiş olun.İftiraları kimler attı öğrenin.
Diğer bölücüler yine aynı şekilde ayet ve hadislerle iç yüzleri açıklanmıştır.
Sırf başlıklara bakıp konuyu anlayabilir mi insan?Hiç bir reddiye yapılamadı hiç bir mahkemeleri kazanamadılar.
http://www.hakikat.com/
Zannına göre kim konuşuyor.Yalan,iftira,hakaret kimler ediyor.
Bak bize bölücüler düşmandır çünkü iç yüzleri açıklanmıştır.Düşmanlıkları bu yüzden.
Tekfir konusunda bakınız Ömer Öngüt (k.s ) nasıl bilgiler eklemiş.Elbette daha detaylıda anlatmıştır şimdilik alıntı yapıyorum.Kırmızıyla gösterdim oraya dikkatle okuyunuz.
"... Fıkıh ve akaid alimleri ehl-i kıblenin tekfir edilmeyeceğini beyan eden eserlerinde "Allah tarafından geldiği kesinlikle bilinen, yahud haramları helal, helalleri haram itikad etmenin dışındaki durumlar" şeklinde kayıt düşmüşlerdir.
Nitekim İmam-ı Âzam Hazretleri "Kur'an'ın bir harfini bile inkâr eden kimse tekfir edilir." buyurmuşlardır:
"Mümin olduğunu söylemekle birlikte ilâhi sıfatları inkâr eden veya bunları yarattıklarının sıfatlarına benzeten, kadere inanmayan, Kur'an'da açıkça belirtilen hükümleri kabul etmeyen, günah işlemeyi helâl sayan ve Kur'an'ın bir harfini bile inkâr eden kimse tekfir edilir."
"Fıkh-ı Ekber Şerhi"nde şöyle denilmiştir:
"Ehli sünnet katında ehl-i kıble olandan hiçbir kimsenin tekfir edilmemesinden murad kendisinde küfür alâmet ve işaretlerinden bir şey bulunmayan ve kendisinden küfrü mûcib olan bir şey sâdır olmayan kimse tekfir edilmez demektir." (Fıkh-ı Ekber Şerhi, Hisar Yayınevi, sh: 411)
İslâm akaidi kitaplarında "Elfâz-ı küfür" yani "Küfre düşüren sözler" hususi olarak mühim bir konu olarak işlenmektedir.
Bu husus ortada iken İslâm alimlerinin eserlerindeki "Ehl-i kıblenin tekfir edilmez" şeklindeki beyanlarını umumileştirmek, İslâm akaidine ve hukukuna terstir.
Fıkh-ı Ekber şerhinde bu hususta da şöyle söylenmiştir:
"Fıkıh bilginlerinden bir zümre, biz ehli kıbleden hiçbir kimseyi tekfir etmeyiz diyerek, tekfiri umum olarak nefyediyorlar. Halbuki bilinir ki, ehli kıbleden olanlardan münafıklar vardır ki, onların yahudi ve hıristiyanlardan daha şiddetli kâfir oldukları kitap, sünnet ve icma-i ümmetle sâbittir. Münâfıklardan bazıları vardır ki, imkân bulduklarında münafıklığını izhar eder. Onlar kelimeyi şehâdet getirmekle müslüman gözükürler." (s. 433)
Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevî Hazretleri'nin Bedir Yayınevi tarafından "Ehl-i sünnet itikadı" ismiyle neşredilen "Câmiu'l-Mütûn fi Hakki Envâi's-Sıfâti'l-İlâhiyye ve'l-'Akaidi'l-Mâturidiyye ve Elfâzi'l-Küfri ve Tashihi'l-a'mâli'l-'Acibiyye" isimli eserinde;
"Küfre götürdüğü hususunda ittifak edilen lâfızları söyleyenlerin, amellerinin heder olduğu icmâ ile sâbittir. Meselâ mürted bunlardandır. Yeniden iman ettiği takdirde , hacc etmiş ise haccı iâde etmesi gerekir. İrtidad halinde iken karısı ile muamelesi zinâ, çocuğu olursa veled-i zinâ olur.
Âdet yerini bulsun diye getirilen şehâdet, İslâm'ın ruhuna dönmedikçe makbul değildir. Küfrünü ortadan kaldırmaz." buyurulmuştur.
Dikkat ederseniz Pakistan'da Kadıyanilerin şehadet getirmeleri yasaklanmıştır. Çünkü İslâm'da olmayan hükümleri itikad kabul ettiği müddetçe bunların şehadet getirmeleri hükümsüz olduğu gibi, şehadet getirmeleri saf müslümanların bunları müslüman gibi görmesine sebep olmaktadır.
Ehl-i sünnet âlimlerinin "Ehl-i kıblenin tekfir edilmesi" meselesi hususunda hassas durmalarının sebebi "Hâriciler" gibi Aşere-i mübeşşereyi dahi tekfir eden sapık grupların türemesinden dolayıdır. Ortaya çıkan bazı zümrelerin ve kişilerin günah işleyen her kimseyi yahut kendi zanlarına göre hatalı gördükleri herkesi tekfir etmelerinin önüne geçmek istemişlerdir.
Ehl-i sünnet itikadı demek İslâm itikadı demektir. Allah ve Resul'ünün hükmüne tam teslimiyet demektir. Bir müslümana küfür isnad etmek çok tehlikelidir. Zira müslümana kâfir diyen kimse kâfir olur.
Hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor:
"Bir kimse müslüman kardeşine fısk ve küfür isnad etmesin. Zira o kimsede bu haller yoksa, sözler sahibine döner." (Buhârî)
Bu Hadis-i şerif mucibince inanan bir müslümana küfür isnat etmek insanı küfre götürdüğü gibi, iman dairesinde olmayan bir kâfiri iman hudutları içine koymak da insanı küfre götürür. Neden küfre götürür? Karşıdaki alenen küfrettiği halde İslâm dairesine sokmak istediği için, bile bile söylediği için, Allah-u Teâlâ'nın koyduğu hudutları kaldırdığı için.
Bu Hadis-i şerif hükmüne ve İslâm akaidine göre "Bir kâfire müslüman demek de küfürdür."
Bir hıristiyana iman ehli nazarı ile bakmak, "Senin dinin de ilâhi, hak bir dindir!" demek küfürdür. Bu küfür ehline müslüman demek de küfürdür.
"Allah katında din İslâm'dır." (Âl-i imran: 19)
Âyet-i kerime'sini inkârdır.
Bu İslâm hukukunun hükmüdür. ..."
http://www.hakikat.com/dergi/191/bsyz191.html