Bu konuyu açma fikrini vaftiz olmak ve günah çıkarmakla ilgili yanlış bilgi sahibi arkadaşların yorumundan edindim.Sanırım bu konuyu açıklamak iyi olacaktır.
Şunu belirtmek lazım,Katolik dinindeki sakramentler,yılın neredeyse yarısını kaplayan bayramlar ve özel günler,günah çıkarma ayinleri gibi şeylerin büyük çoğunluğu bizim inancımızda yoktur.Bunların çoğu gelenekseldir.Kutsal Kitap kaynaklı değildir.Dolayısıyla biz bunları umursamayız.
Ben aslında "mezhepsiz" olarak bilinen bir gruptayım.Protestan inancına çok yakın olduğu için ilişkilendirilse de özünde hiç bir önder kabul etmeyen Hristiyanlar'ız.Şimdi kısaca bizim yapmadığımız ve inanmadığımız şeyleri söyleyeyim.
Biz günah çıkarmayız.Örgütlü bir ruhban sınıfı kabul etmeyiz.Heykellerin,resimlerin önünde eğilmeyiz,onları kilisemize sokmayız.Azizlere ve Meryem'e dua etmeyiz.Tanrı'dan başkasına dua etmeyi putperestlik olarak kabul ederiz.Latince veya Grekçe ibadet etmeyiz.İbadet dilimiz her zaman anadilimizdir.Katolik ve Ortodoks gelenekleriyle çoğu noktada hiç işimiz yok kısacası.
İbadet ve törenlerimize gelince;
Vaftiz töreni Hristiyan olan herkesin hayatında bir kere yaşaması gereken bir şeydir.Hristiyan olmak için vaftiz olunmaz.Önce iman edip Hristiyan olunur.Daha sonra önceden vaftiz olmuş bir kişi tarafından Baba-Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla seni vaftiz ediyorum.Denilerek vaftiz olacak kişinin tüm vücudu suya batırılır.Bu yüzden biz vaftizlerimizi Deniz,Göl,Gölet gibi yerlerde yaparız.Tüm vücudun suya batması eski kişinin ölmesi,sudan çıkarılması ise Kutsal Ruh'u alarak yeni biri olarak doğmasını simgeler.Kişi gerçek bir imanlı tarafından doğru vaftiz edildiği takdirde hayatı boyunca bir daha vaftiz olmamalıdır.Vaftiz hayatta bir kez yaşanacak bir deneyimdir.
Rabbin Sofrası ise daha farklı bir ibadettir.Rabbin sofrasını imanlı kişiler almalıdır.Hatta imanından emin olmayan kişi kesinlikle almamalıdır.Çünkü kişiyi fiziksel olarak rahatsız edebilecek etkileri olacaktır.Bunun simgeselliği İsa Mesih'in son yemek masasında Havarilere söylediği ve uygulattığı bir durumdur.
Matta 26:
"26Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. “Alın, yiyin” dedi, “Bu benim bedenimdir.” 27Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek, “Hepiniz bundan için” dedi. 28“Çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır. 29Size şunu söyleyeyim, Babam’ın egemenliğinde sizinle birlikte yenisini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.”"
İşte bu yüzden haftada bir birer lokma kadar ekmek bölüp şaraba batırır yeriz.Buna Rabbin sofrası ya da komünyon denir.
Bizde pazar kutsal gün değildir.Pazar diriliş gününü simgeleyen bir gelenektir.Kilise haftanın herhangi bir günü olabilir.Ancak pazar tercih edilir.Pazar ayinlerinde önce Kutsal Kitap okunur ve çeşitli dualar edilir.Daha sonra vaaz dinlenir.Vaazdan sonra yine dua edilir.Daha sonra hep beraber ilahiler söylenir.Bundan sonra eğer paylaşmak isteyen olursa tanıklıklar paylaşılır.Hep beraber oturup bir şeyler yemek ve çeşitli konuları konuşmak adettir.Ancak her zaman olmaz.Bu saydıklarımın sıralaması ise önemli değildir.
Haftanın her günü her imanlının dua etmesi ve Kutsal Kitap okuması gerekir.Kutsal Kitap'a veya pastörün yönlendirmesindeki eğitimlere çalışmak ve araştırmalar yapmak önerilir.Ben kişisel olarak bu işlere günde 2-3 saat ayırırım.Ayrıca haftanın başka bir günü tekrar kilisede toplanılır.Bazı kiliseler haftanın her günü toplanırlar.
Oruç tutmak ise en az 2 gün,en çok 40 gün olmak üzere hiç bir şey yemeden ve içmeden sadece suyla yaşamayı gerektirir.Ben bunu hep bir hafta olarak uygularım.Oruç için bir sezonumuz yoktur.Bir derdimiz olduğunda veya ruhsal olarak sıkıntıdayken Rabbe yaklaşmak için oruç tutarız veya bir dileğimiz gerçekleşsin diye tutarız.Bu kişiye göre değişir.
Bu konuda söyleyeceklerim bunlar.Bu yazının amacı genel kültür olarak bazı yanlış bilinenleri düzeltmektir.Lütfen burada başka konulara girmeyelim.Bu konuda yorum yazalım.
Şunu belirtmek lazım,Katolik dinindeki sakramentler,yılın neredeyse yarısını kaplayan bayramlar ve özel günler,günah çıkarma ayinleri gibi şeylerin büyük çoğunluğu bizim inancımızda yoktur.Bunların çoğu gelenekseldir.Kutsal Kitap kaynaklı değildir.Dolayısıyla biz bunları umursamayız.
Ben aslında "mezhepsiz" olarak bilinen bir gruptayım.Protestan inancına çok yakın olduğu için ilişkilendirilse de özünde hiç bir önder kabul etmeyen Hristiyanlar'ız.Şimdi kısaca bizim yapmadığımız ve inanmadığımız şeyleri söyleyeyim.
Biz günah çıkarmayız.Örgütlü bir ruhban sınıfı kabul etmeyiz.Heykellerin,resimlerin önünde eğilmeyiz,onları kilisemize sokmayız.Azizlere ve Meryem'e dua etmeyiz.Tanrı'dan başkasına dua etmeyi putperestlik olarak kabul ederiz.Latince veya Grekçe ibadet etmeyiz.İbadet dilimiz her zaman anadilimizdir.Katolik ve Ortodoks gelenekleriyle çoğu noktada hiç işimiz yok kısacası.
İbadet ve törenlerimize gelince;
Vaftiz töreni Hristiyan olan herkesin hayatında bir kere yaşaması gereken bir şeydir.Hristiyan olmak için vaftiz olunmaz.Önce iman edip Hristiyan olunur.Daha sonra önceden vaftiz olmuş bir kişi tarafından Baba-Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla seni vaftiz ediyorum.Denilerek vaftiz olacak kişinin tüm vücudu suya batırılır.Bu yüzden biz vaftizlerimizi Deniz,Göl,Gölet gibi yerlerde yaparız.Tüm vücudun suya batması eski kişinin ölmesi,sudan çıkarılması ise Kutsal Ruh'u alarak yeni biri olarak doğmasını simgeler.Kişi gerçek bir imanlı tarafından doğru vaftiz edildiği takdirde hayatı boyunca bir daha vaftiz olmamalıdır.Vaftiz hayatta bir kez yaşanacak bir deneyimdir.
Rabbin Sofrası ise daha farklı bir ibadettir.Rabbin sofrasını imanlı kişiler almalıdır.Hatta imanından emin olmayan kişi kesinlikle almamalıdır.Çünkü kişiyi fiziksel olarak rahatsız edebilecek etkileri olacaktır.Bunun simgeselliği İsa Mesih'in son yemek masasında Havarilere söylediği ve uygulattığı bir durumdur.
Matta 26:
"26Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. “Alın, yiyin” dedi, “Bu benim bedenimdir.” 27Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek, “Hepiniz bundan için” dedi. 28“Çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır. 29Size şunu söyleyeyim, Babam’ın egemenliğinde sizinle birlikte yenisini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.”"
İşte bu yüzden haftada bir birer lokma kadar ekmek bölüp şaraba batırır yeriz.Buna Rabbin sofrası ya da komünyon denir.
Bizde pazar kutsal gün değildir.Pazar diriliş gününü simgeleyen bir gelenektir.Kilise haftanın herhangi bir günü olabilir.Ancak pazar tercih edilir.Pazar ayinlerinde önce Kutsal Kitap okunur ve çeşitli dualar edilir.Daha sonra vaaz dinlenir.Vaazdan sonra yine dua edilir.Daha sonra hep beraber ilahiler söylenir.Bundan sonra eğer paylaşmak isteyen olursa tanıklıklar paylaşılır.Hep beraber oturup bir şeyler yemek ve çeşitli konuları konuşmak adettir.Ancak her zaman olmaz.Bu saydıklarımın sıralaması ise önemli değildir.
Haftanın her günü her imanlının dua etmesi ve Kutsal Kitap okuması gerekir.Kutsal Kitap'a veya pastörün yönlendirmesindeki eğitimlere çalışmak ve araştırmalar yapmak önerilir.Ben kişisel olarak bu işlere günde 2-3 saat ayırırım.Ayrıca haftanın başka bir günü tekrar kilisede toplanılır.Bazı kiliseler haftanın her günü toplanırlar.
Oruç tutmak ise en az 2 gün,en çok 40 gün olmak üzere hiç bir şey yemeden ve içmeden sadece suyla yaşamayı gerektirir.Ben bunu hep bir hafta olarak uygularım.Oruç için bir sezonumuz yoktur.Bir derdimiz olduğunda veya ruhsal olarak sıkıntıdayken Rabbe yaklaşmak için oruç tutarız veya bir dileğimiz gerçekleşsin diye tutarız.Bu kişiye göre değişir.
Bu konuda söyleyeceklerim bunlar.Bu yazının amacı genel kültür olarak bazı yanlış bilinenleri düzeltmektir.Lütfen burada başka konulara girmeyelim.Bu konuda yorum yazalım.