kilicarslan
Kıdemli Üye
- Katılım
- 14 Mar 2013
- Mesajlar
- 4,054
- Tepkime puanı
- 41
- Puanları
- 0
Rahman ve Rahman olan Allahin adiyla..
"OL" kelamiyla yoktan var eden, ve varolus sürecini baslatan Rabbimize yarattiklari mahlukat sayisinca hamdu senalar olsun!
Hakkin batildan, dogrunun yanlistan ayrilmasi niyetiyle ve amaciyla tarihte bu alanda cesitli eserler verilmistir.
Bunlarin hepsine deginecek imkanimiz yok ancak sadece bir eserden "Tuhfetü'l-Erib Fi'r-Reddi Ala Ehli's-Salib" alintiladigimiz carpici iceriklerle hakikatin ortaya cikmasina vesile olmak niyetindeyiz.Amacimiz kesinlikle bir inanci veya o inancin takipcilerini kücük düsürmek degil, bilakis hakikatin pesinde olanalara faydali olmaktir.
---------
"Yolunu şaşırmış bir kimseye — sırf Hak rızası için — rehberlik etmek, muhakkak ki, asilane bir
harekettir."(Önsözden)
Hz.Isa´ya ragmen tevratin hükümlerinin yok sayilmasi:
-Metta İncilinde Hz. İsa (A.S.), «Ben Tevrat'ı kaldırmak
için değil, fakat doğruluğunu tasdik için. Onun bir noktası bile değişitirilmemelidir» demiştir. Halbuki
Pavlos Romalılara yazdığı mektupta: «İsa (A.S.); Tevrat'ın sonu demektir» deyince, Tevrat'taki emirler
terkedilmiş; domuz eti yenmeğe, şarap içilmeğe başlanmış, sünnet adeti, cumartesi gününe riayet ve
diğer buyruklar yerine getirilmez olmuştur.
Ibadetin sekli belirsiz:
-İbadet hususunda da, onlar, ilkel insanın kalıplarını kırıp atamamışlardır. Günümüzde Allah'ın Bir
ve Müteal (transcendan) olduğunu bir dereceye kadar ikrar ediyorlarsa da, hali mücerret bir İbadet
şeklini benimsiyememişlerdir.
-«History of the Arabs» isimli meşhur eserinde, aslen katolik bir arap olan Profesör Philip Khuri
Hitti, samimi tevhid inancının en mükemmel ifadesini İslamiyette bulduğunu itiraftan çekinmemiştir.
Inciller günlük hayata dair konularda yetersiz kalmakta:
-İnciller, insanların, sosyal ve medeni ihtiyaçlarına cevap verememektedir. En hayati mes'eleler olan
evlenme, miras, alışveriş gibi beşeri münasebetler hakkında bu kitablarda tek kelimelik hüküm yoktur.
Her hıristiyan ülkesinde ayrı ayrı bir medeni kanun vardır. Müslümanların bir teşviki olmaksızın,
Suriyeli Hıristiyanlar İslam miras hukukunu kendiliklerinden kabul etmişlerdir,
-Yuhanna İnciline göre Hz. İsa (A.S): «Benim saltanatım bu dünyada
değildir», ve Metta'ya göre: «Krala ait olanı krala, Allah'a olanı Allah'a yeriniz», demiştir. Devlet
idaresi alanmda hıristiyanların elinde ilahi hükümler ve kaideler yoktur. Bu yüzden onlar,
hıristiyanlıktan önceki Rornalı ve Yunanistanlı putperestlerin teşkilat ve sistemlerinden ilham almak
zorunda kalmışlardır.
-Önsöz kismindan alintilardir-
Eserin kendisinden olan bölüm >>
Hz. Isa´nin ilah oldugu iddiasina Reddiye kismi
Hıristiyanlar din ve mezheblerinde yetmiş iki fırkaya ayrılmışlardır. Birinci fırkanın itikadına göre
— haşa — İsa aleyhisselam Allah'dır, halık ve baridir!... Yerleri, gökleri yaratmıştır... Şimdi onlara
deriz ki:
Zira Metta İncilinin 26 ncı faslında söyle denilmektedir:
[İsa aleyhisselam, yahudilerin kendini yakaladıkları geceden evvel Havarilere, ölüm kaygusundan
dolayı: «Pek sıkıntıdayım, bayılacak haldeyim» deyip, sonra hüznü arttı, hali değişerek yüzüstü
kapandı!... Ve ağlayıp yalvararak: «İlahi bu ölüm kasesinin benden sarf ve tahvil-i mümkünse; sarf
eyle. Benim dilediğim değil, senin istediğin olsun.» dedi.]
Bu hikayeye göre Hazret-i Mesih, bir insandır. Ölümden korkmakta ve aciz kalmaktadır. Ayrıca,
«İlahi» hitabiyle yalvarmağa başlaması ile, bir ilahı, bir mabudu olduğunu ortaya koymuş olur.
Hıristiyanlar bir taraftan Hazret-i İsa'da mahluklara mahsus, korku ve hüzün gibi bir takım hallerin
görüldüğünü söylerken; bir taraftan da, Allah'ın kudretinden şübhesi olduğunu ilave etmişlerdir. Çünkü
«ölüm kasesinin benden sarf ve tahvili mümkün ise» demek, kudret-i ilahiden şek ve şüphe etmektir.
Hazret-i İsa (A.S.) eğer, Cenab-ı Hakkın hiçbir şeyden aciz olmadığını biliyorsa, «mümkün ise»
demesinin manası nedir? Yok eğer ölüm kasesinin kendisinden uzaklaşmasına, Cenab-ı Haktan kuvvet
ve kudreti olmadığım biliyorsa, ona o hususta yalvarmasmın manası nedir?
..
— Siz Hazret-i İsa'yı Allah tanımakla Yuhanna İncilinin 17 inci faslında olan beyanına da
muhalefet etmiş olursunuz. Çünkü, bu fasılda Mesih aleyhisselamin yüzünü semaya kaldırıp, Allah'a
yalvararak «Ya Rab! Ben, sana, duamı kabul kıldığından dolayı şükreder ve bunu sana itiraf ederim ve
bilirim ki, sen benim duamı her zaman kabul buyurursun. Lakin ben sana şu cemaat için niyaz ve
ricada bulunuyorum ki, onlar beni gönderene iman ederler.» denilmektedir.
Bu ifadeye göre Hazret-i İsa (A.S.), kendisinin Rabbi ve ilahı olduğunu itiraf etmiş, ona dua etmiş,
yalvarmış, duasınm kabülünden dolayı da şükretmişür. işin hakikati böyle olunca, siz nasıl olur da «İsa
(A.S.), yerleri, gökleri yaradan Allah'dır», diyebilirsiniz?
Aklı selim sahipleri yanında bundan daha çirkin bir şey olur mu?
Yine Yuhanna İncilinin beşinci faslında şöyle yazılıdır:
İsa (A.S.), yahudi taifesine: «Benim sözümü dinleyen ve beni gönderene iman eden cennete girer.»
dedi.
Yine bu fasılda şöyle denilmektedir:
Yahudi taifesi İsa'ya (A.S.) «Senin dediklerine kim şehadet eder?» demiş; İsa aleyhisselam da
onlara: «Beni gönderen Rab bana şahiddir», diye cevap vermiştir.
İşte bu da, Hazret-i İsa'nın (A.S.) Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğuna delildir.
..
Hazret-i İsa'nın (A.S.), Allah olduğunu iddia eden hıristiyanların bu iddialarının çürük olduğuna
bir delil daha gösterelim:
Markos İncilinin birinci faslında şöyle hikaye etmiştir:
[Kudüs-i şerifde bir mecnun olup; ağzında bir cinni konuşurdu. İsa (A.S.) oradan geçerken cinni
bağırdı: Ey İsa, dedi, ister misin ki bu cesedden beni çikarasın? Ta ki halk senin peygamber olduğunu
bilsin. Ve ben de senin Allah tarafından gönderilmiş hak peygamber olduğunu bileyim, İsa (A.S.) da
çıkması için emretmekle adam salim olarak kalkmış ve hazır bulunanlar hayrette kalmışlardır.]
34
Bu da, pek açık olarak göstermektedir ta, Hazret-i İsa (A.S.), beşerdir ve peygamberler
zümresinden bir peygamberdir. .
"OL" kelamiyla yoktan var eden, ve varolus sürecini baslatan Rabbimize yarattiklari mahlukat sayisinca hamdu senalar olsun!
Hakkin batildan, dogrunun yanlistan ayrilmasi niyetiyle ve amaciyla tarihte bu alanda cesitli eserler verilmistir.
Bunlarin hepsine deginecek imkanimiz yok ancak sadece bir eserden "Tuhfetü'l-Erib Fi'r-Reddi Ala Ehli's-Salib" alintiladigimiz carpici iceriklerle hakikatin ortaya cikmasina vesile olmak niyetindeyiz.Amacimiz kesinlikle bir inanci veya o inancin takipcilerini kücük düsürmek degil, bilakis hakikatin pesinde olanalara faydali olmaktir.
---------
"Yolunu şaşırmış bir kimseye — sırf Hak rızası için — rehberlik etmek, muhakkak ki, asilane bir
harekettir."(Önsözden)
Hz.Isa´ya ragmen tevratin hükümlerinin yok sayilmasi:
-Metta İncilinde Hz. İsa (A.S.), «Ben Tevrat'ı kaldırmak
için değil, fakat doğruluğunu tasdik için. Onun bir noktası bile değişitirilmemelidir» demiştir. Halbuki
Pavlos Romalılara yazdığı mektupta: «İsa (A.S.); Tevrat'ın sonu demektir» deyince, Tevrat'taki emirler
terkedilmiş; domuz eti yenmeğe, şarap içilmeğe başlanmış, sünnet adeti, cumartesi gününe riayet ve
diğer buyruklar yerine getirilmez olmuştur.
Ibadetin sekli belirsiz:
-İbadet hususunda da, onlar, ilkel insanın kalıplarını kırıp atamamışlardır. Günümüzde Allah'ın Bir
ve Müteal (transcendan) olduğunu bir dereceye kadar ikrar ediyorlarsa da, hali mücerret bir İbadet
şeklini benimsiyememişlerdir.
-«History of the Arabs» isimli meşhur eserinde, aslen katolik bir arap olan Profesör Philip Khuri
Hitti, samimi tevhid inancının en mükemmel ifadesini İslamiyette bulduğunu itiraftan çekinmemiştir.
Inciller günlük hayata dair konularda yetersiz kalmakta:
-İnciller, insanların, sosyal ve medeni ihtiyaçlarına cevap verememektedir. En hayati mes'eleler olan
evlenme, miras, alışveriş gibi beşeri münasebetler hakkında bu kitablarda tek kelimelik hüküm yoktur.
Her hıristiyan ülkesinde ayrı ayrı bir medeni kanun vardır. Müslümanların bir teşviki olmaksızın,
Suriyeli Hıristiyanlar İslam miras hukukunu kendiliklerinden kabul etmişlerdir,
-Yuhanna İnciline göre Hz. İsa (A.S): «Benim saltanatım bu dünyada
değildir», ve Metta'ya göre: «Krala ait olanı krala, Allah'a olanı Allah'a yeriniz», demiştir. Devlet
idaresi alanmda hıristiyanların elinde ilahi hükümler ve kaideler yoktur. Bu yüzden onlar,
hıristiyanlıktan önceki Rornalı ve Yunanistanlı putperestlerin teşkilat ve sistemlerinden ilham almak
zorunda kalmışlardır.
-Önsöz kismindan alintilardir-
Eserin kendisinden olan bölüm >>
Hz. Isa´nin ilah oldugu iddiasina Reddiye kismi
Hıristiyanlar din ve mezheblerinde yetmiş iki fırkaya ayrılmışlardır. Birinci fırkanın itikadına göre
— haşa — İsa aleyhisselam Allah'dır, halık ve baridir!... Yerleri, gökleri yaratmıştır... Şimdi onlara
deriz ki:
Zira Metta İncilinin 26 ncı faslında söyle denilmektedir:
[İsa aleyhisselam, yahudilerin kendini yakaladıkları geceden evvel Havarilere, ölüm kaygusundan
dolayı: «Pek sıkıntıdayım, bayılacak haldeyim» deyip, sonra hüznü arttı, hali değişerek yüzüstü
kapandı!... Ve ağlayıp yalvararak: «İlahi bu ölüm kasesinin benden sarf ve tahvil-i mümkünse; sarf
eyle. Benim dilediğim değil, senin istediğin olsun.» dedi.]
Bu hikayeye göre Hazret-i Mesih, bir insandır. Ölümden korkmakta ve aciz kalmaktadır. Ayrıca,
«İlahi» hitabiyle yalvarmağa başlaması ile, bir ilahı, bir mabudu olduğunu ortaya koymuş olur.
Hıristiyanlar bir taraftan Hazret-i İsa'da mahluklara mahsus, korku ve hüzün gibi bir takım hallerin
görüldüğünü söylerken; bir taraftan da, Allah'ın kudretinden şübhesi olduğunu ilave etmişlerdir. Çünkü
«ölüm kasesinin benden sarf ve tahvili mümkün ise» demek, kudret-i ilahiden şek ve şüphe etmektir.
Hazret-i İsa (A.S.) eğer, Cenab-ı Hakkın hiçbir şeyden aciz olmadığını biliyorsa, «mümkün ise»
demesinin manası nedir? Yok eğer ölüm kasesinin kendisinden uzaklaşmasına, Cenab-ı Haktan kuvvet
ve kudreti olmadığım biliyorsa, ona o hususta yalvarmasmın manası nedir?
..
— Siz Hazret-i İsa'yı Allah tanımakla Yuhanna İncilinin 17 inci faslında olan beyanına da
muhalefet etmiş olursunuz. Çünkü, bu fasılda Mesih aleyhisselamin yüzünü semaya kaldırıp, Allah'a
yalvararak «Ya Rab! Ben, sana, duamı kabul kıldığından dolayı şükreder ve bunu sana itiraf ederim ve
bilirim ki, sen benim duamı her zaman kabul buyurursun. Lakin ben sana şu cemaat için niyaz ve
ricada bulunuyorum ki, onlar beni gönderene iman ederler.» denilmektedir.
Bu ifadeye göre Hazret-i İsa (A.S.), kendisinin Rabbi ve ilahı olduğunu itiraf etmiş, ona dua etmiş,
yalvarmış, duasınm kabülünden dolayı da şükretmişür. işin hakikati böyle olunca, siz nasıl olur da «İsa
(A.S.), yerleri, gökleri yaradan Allah'dır», diyebilirsiniz?
Aklı selim sahipleri yanında bundan daha çirkin bir şey olur mu?
Yine Yuhanna İncilinin beşinci faslında şöyle yazılıdır:
İsa (A.S.), yahudi taifesine: «Benim sözümü dinleyen ve beni gönderene iman eden cennete girer.»
dedi.
Yine bu fasılda şöyle denilmektedir:
Yahudi taifesi İsa'ya (A.S.) «Senin dediklerine kim şehadet eder?» demiş; İsa aleyhisselam da
onlara: «Beni gönderen Rab bana şahiddir», diye cevap vermiştir.
İşte bu da, Hazret-i İsa'nın (A.S.) Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğuna delildir.
..
Hazret-i İsa'nın (A.S.), Allah olduğunu iddia eden hıristiyanların bu iddialarının çürük olduğuna
bir delil daha gösterelim:
Markos İncilinin birinci faslında şöyle hikaye etmiştir:
[Kudüs-i şerifde bir mecnun olup; ağzında bir cinni konuşurdu. İsa (A.S.) oradan geçerken cinni
bağırdı: Ey İsa, dedi, ister misin ki bu cesedden beni çikarasın? Ta ki halk senin peygamber olduğunu
bilsin. Ve ben de senin Allah tarafından gönderilmiş hak peygamber olduğunu bileyim, İsa (A.S.) da
çıkması için emretmekle adam salim olarak kalkmış ve hazır bulunanlar hayrette kalmışlardır.]
34
Bu da, pek açık olarak göstermektedir ta, Hazret-i İsa (A.S.), beşerdir ve peygamberler
zümresinden bir peygamberdir. .