îtikadda mezhep tekdir

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Ya lafons niyetin nedir anlamadim ama iyi olmadigi kesin. Yok korumaligimi yapiyormus yok cekiniyormus. Kim kimden neden korksun ve cekinsin kardesim, cocuk gibisin ha.

Daha once bunu sayisiz kere konustuk seninle, bozuk plak gibi donup dolasip ayni seyleri tekrar mi edecegiz.

Kuran'da iman bahsi gecen ayetlerin hepsinde iman ve salih amel birlikte zikredilir. İman'i amelden ameli de imandan ayiramazsin. İkisi bir butunun yarisi gibidir, birinin yoklugu digerini iptal eder. Amelsiz iman, kisiye fayda saglamadigi gibi imansiz amelin de hicbir hukmu ve gecerlilig yoktur.

"Ben iman ediyorum", eeee "ama tembellikten namazimi kilmiyorum" oldu canim baska. İman salt kuru bir soylemden ibaret degildir, ispat ister. Yok oyle uc kurusa bes kofte. Hem İman ettim diyeceksin ispati olan amele gelince yan cizeceksin, ne alaka memleket. Sonra da nasilsa muslumanim deyip cehennemde gunahin kadar yandiktan sonra cenneti garantileyeceksin. Bu kadar absurt bir iddia, inanc olur mu? Olur olur, hic kusura kalma ama soz konusu sizler olunca hersey oluyor arkadas.
Sen ne ayaksın kardeşş! İman başka amel başkadır. Namaz kılmayanların küfrüne getirdiğin delil mantık cambazlığıdır. Kalkmışsın bir de ayetten delil getirdiğini sanıyorsun!!! :DEğer iman ve amel bir olsaydı o zaman Allah açık seçik namaz kılmayanların kafir olduklarını direk zikrederdi. Allah'ın demediğini sen demekle kimin başına çıkmaya çalışıyorsun sen! Kraldan daha kralcı olma tamam mı! Hem o ayetleri senin kafana göre yorumlamak gerekseydi SALİH AMEL diyor. Bu durumda amelleri SALİH olmayan herkesin kafir olması icab eder. Bu insan doğasına aykırı emme basma tulumba gibi sıkmasyon ictihadlar üretmenize bayılıyorum.. :D
Ee, normal tabi! Bu işler önce hadis inkarıyla başlar, sonra her şeyi inkara gider. Sonunda Kur'an'ı kafana göre teville babam teville.. Kuşa yem atar gibi hüküm verilmez!

Edit: Siz meshep inkarcıları yok musunuz, siz! İlminiz olsa her biriniz kendi meshebini kurardı ama çok şükür ki ilminiz yok.. O meshep imamlarına ''kafadan atmışlar'' tarzı yaklaşımlarınız aslında kendiniz öyle olduğunuz içindir. Onları kendiniz gibi sanıyorsunuz!
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,196
Tepkime puanı
3,198
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Sen ne ayaksın kardeşş! İman başka amel başkadır. Namaz kılmayanların küfrüne getirdiğin delil mantık cambazlığıdır. Kalkmışsın bir de ayetten delil getirdiğini sanıyorsun!!! :DEğer iman ve amel bir olsaydı o zaman Allah açık seçik namaz kılmayanların kafir olduklarını direk zikrederdi. Allah'ın demediğini sen demekle kimin başına çıkmaya çalışıyorsun sen! Kraldan daha kralcı olma tamam mı! Hem o ayetleri senin kafana göre yorumlamak gerekseydi SALİH AMEL diyor. Bu durumda amelleri SALİH olmayan herkesin kafir olması icab eder. Bu insan doğasına aykırı emme basma tulumba gibi sıkmasyon ictihadlar üretmenize bayılıyorum.. :D
Ee, normal tabi! Bu işler önce hadis inkarıyla başlar, sonra her şeyi inkara gider. Sonunda Kur'an'ı kafana göre teville babam teville.. Kuşa yem atar gibi hüküm verilmez!

Edit: Siz meshep inkarcıları yok musunuz, siz! İlminiz olsa her biriniz kendi meshebini kurardı ama çok şükür ki ilminiz yok.. O meshep imamlarına ''kafadan atmışlar'' tarzı yaklaşımlarınız aslında kendiniz öyle olduğunuz içindir. Onları kendiniz gibi sanıyorsunuz!
iftira etmek size yakışmıyor. kaptan hadis inkarcisi degil ve hatta senin yaptığın gibi kafadan İslamcı da değil. islam düşündüğüm şeydir değil kardaş, islam düşünmemiz anlamamiz gereken dindir.
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,086
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Sen ne ayaksın kardeşş! İman başka amel başkadır. Namaz kılmayanların küfrüne getirdiğin delil mantık cambazlığıdır. Kalkmışsın bir de ayetten delil getirdiğini sanıyorsun!!! :DEğer iman ve amel bir olsaydı o zaman Allah açık seçik namaz kılmayanların kafir olduklarını direk zikrederdi. Allah'ın demediğini sen demekle kimin başına çıkmaya çalışıyorsun sen! Kraldan daha kralcı olma tamam mı! Hem o ayetleri senin kafana göre yorumlamak gerekseydi SALİH AMEL diyor. Bu durumda amelleri SALİH olmayan herkesin kafir olması icab eder. Bu insan doğasına aykırı emme basma tulumba gibi sıkmasyon ictihadlar üretmenize bayılıyorum.. :D
Ee, normal tabi! Bu işler önce hadis inkarıyla başlar, sonra her şeyi inkara gider. Sonunda Kur'an'ı kafana göre teville babam teville.. Kuşa yem atar gibi hüküm verilmez!

Edit: Siz meshep inkarcıları yok musunuz, siz! İlminiz olsa her biriniz kendi meshebini kurardı ama çok şükür ki ilminiz yok.. O meshep imamlarına ''kafadan atmışlar'' tarzı yaklaşımlarınız aslında kendiniz öyle olduğunuz içindir. Onları kendiniz gibi sanıyorsunuz!

Namaz kılmayanın mezhepler açısından hükmü nedir bilir misin ey fani. Namazı küçümseme, yokluğu . Ben iman ediyorum ama namaz kılmıyorum diyen kendini kandırır. Kaptan doğru söylüyor. Aksi halde herkes zaten Müslüman demektir.
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Namaz kılmayanın mezhepler açısından hükmü nedir bilir misin ey fani. Namazı küçümseme, yokluğu . Ben iman ediyorum ama namaz kılmıyorum diyen kendini kandırır. Kaptan doğru söylüyor. Aksi halde herkes zaten Müslüman demektir.
Ehli sünnete göre amelî zaaflar dinden çıkmaya sebep değildir. Hükmü inkar etmediği müddetçe islam dairesi içindedir. Bunun aksini Kur'an'dan delillendirin lütfen.. Allah'ın kafir demediklerine kafir diyen kendisi kafir olur..

Şimdi bunu dedim diye beni beynamaz zannedenlerle zaten hiç konuşmaya gerek yok. Cahil deyip geçmek gerek.

Böylelerini çok gördüm! Eserler, gürlerler ama Allah'ın ne gizli işlerden haberi olduğunu bir an olsun düşünüp utanmazlar! Madem başkalarına o kadar kolay kafir diyorlar, önce kendilerini bi tartıp kendi hükümlerini versinler.. Eğer bu samimiyetleri yoksa zaten İslam diye bir dine tabi oldukları şüphelidir. Çünkü bu din, bu tipolojilere MÜNAFIK diyor..
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,086
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Ehli sünnete göre amelî zaaflar dinden çıkmaya sebep değildir. Hükmü inkar etmediği müddetçe islam dairesi içindedir. Bunun aksini Kur'an'dan delillendirin lütfen.. Allah'ın kafir demediklerine kafir diyen kendisi kafir olur..

Şimdi bunu dedim diye beni beynamaz zannedenlerle zaten hiç konuşmaya gerek yok. Cahil deyip geçmek gerek.

Böylelerini çok gördüm! Eserler, gürlerler ama Allah'ın ne gizli işlerden haberi olduğunu bir an olsun düşünüp utanmazlar! Madem başkalarına o kadar kolay kafir diyorlar, önce kendilerini bi tartıp kendi hükümlerini versinler.. Eğer bu samimiyetleri yoksa zaten İslam diye bir dine tabi oldukları şüphelidir. Çünkü bu din, bu tipolojilere MÜNAFIK diyor..

Bu kadar kafan çalışıyor da sen niye insanları mezhep dışına itiyorsun. Ayet mi buldun yoksa.

Namaz kılmayanın mezheplere göre hükmü nedir. ? Örneğin Şafii mezhebinde namazı terk edenin hükmü nedir ve gerekçesi nedir. Madem namaz o kadar hafifse ceza neden ağır.
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,086
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Dört mezhebe göre namazı terketmenin hükmü nedir?
Bahri Kılıç


Cumhur ulemaya göre: Namazın farziyetini inkar eden kafir olur. Hz. Ali, Abdullah ibni Mübarek, Ahmed bin Hanbel, İshak ve bazı Şafii alimleri namaz kılmayanın kafir olduğu görüşüne gitmişlerdir. Ebu Hanife, Ehl-i kufe, müzeni ve bazı şafiler ise namaz kılmayanın kafir olmadığı ve öldürülmeyeceği görüşündedirler. Bu alimler, namaz kılıncaya kadar hapsedilip tazir cezasına çarptırılacağını söylemişlerdir.
Ancak farziyetine inanıp tembellikten dolayı kılmayanlar -nasıl ki günümüzde insanların çoğunun durumu da böyledir- tekfir edilmez. Şafii ve Malikilere göre bu durum fasıklık alametidir. Tembellikten dolayı namaz kılmayan tevbeye çağrılır, tevbe edip namaz kılmazsa hadden öldürülür. Tıpkı zina eden evliler gibi. Ancak taşlanarak değil de kılıçla öldürülürler.
HANEFİLERE GöRE: Tembellik yüzünden namazını terkeden kimse, namazı inkâr etmediği sürece dinden çıkmaz, ancak günahkâr, fasık olur. Kendisi bu konuda uyarılarak tevbeye çağrılır, kötü örnek olmaması için toplumdan tecrid edilir ve te'dib amacıyla dövülür. Ramazan orucunu terkeden kimse de bunun gibidir.
HANEFİLERİN DELİLİ: Abdullah İbni Mes'ud şöyle demiştir: Resullullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Allah'tan başka (ibadete layık) ilah bulunmadığına ve benim Allah'ın resulu olduğuna şehadet etmekte olan Müslüman bir kimsenin kanı helal olmaz, ancak şu üç şeyden biriyle helal olur: Maktülün hayatı karşılığında öldürülmesi, Zina edenin evli olması, İslam dininden çıkıp Müslüman cemaatini terk etmesi!" Bu hadisten hareketle, Ebu Hanife namazı terk edenin öldürülmesini caiz görmemiştir.
Hanefiler dışındaki mezhep imamlarına göre ise, namazını özürsüz olarak terkeden kimse, mürted'de olduğu gibi İslâm toplumuna karşı gelmiş sayılır ve tövbe etmezse en ağır şekilde cezalandırılır
Ubâde b. es-Sâmit'in naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur: Kullarına farz kıldığı beş vakit namazı, küçümsemeden hakkını vererek, eksiksiz olarak kılan kimseyi, Allah Teâlâ cennetine sokmaya söz vermiştir. Fakat bu namazları yerine getirmeyenler için böyle bir sözü yoktur. Dilerse azap eder, dilerse bağışlar"
MALİKİ VE ŞAFİİLERE GöRE: Namazı terk eden bir kimse ya tembelliğinden, ya inkar ettiğinden veya hafife aldığından doalyı terk eder. Namazı, farziyetini inkar ederek ve hafife alarak terk eden bir kimse kafir olur. Hakimin onu tövbeye davet etmesi farzdır.Eğer tövbe edip namazı kılarsa bir mesele kalmaz, ancak tövbe etmezse; mürted olduğundan ötürü öldürülür. İrtidad nedeniyle öldürülen kişinin yıkanması, kefenlenmesi, namazının kılınması ve Müslüman mezarlığına defnedilmesi caiz değildir. çünkü o kişi artık Müslümanlardan kabul edilmemektedir. Namazın farziyetine inandığı halde, tembellik nedeniyle namazı terk eden kimseyi hakimin, namazlarını kaza etmeye ve terk ettiğinden ötürü tövbeye davet etmesi gerekir. Eğer namazlarını kaza etmeye yanaşmazsa hadden kılıçla öldürülmesi gerekir. Fakat bu nedenle öldürülen bir kimse Müslüman kabul edilir, yıkanır, kefenlenir, defin ve miras hususunda Müslüman muamelesi yapılır.
MALİKİ VE ŞAFİİLERİN DELİLİ: "Tasdik etmedi, namaz da kılmadı. Ancak (Kur'an'ın ayetlerini) yalanladı, (amel etmekten) yüz çevirdi."
İbni ömer'den Hz. Resulullah'ın şöyle dediği rivayet olunur: "Ben Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet edinceye ve namazı kılıp zekatı verinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Bunları yapınca kanların ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak İslâm'ın hakkı hâriç artık ve hesapları da Allah'a aittir"
Ebû Hureyre (r.a)'ın naklettiği bir hadiste de şöyle buyurulur: "Kıyamet gününde kulun ilk hesaba çekileceği şey farz namazdır. Eğer bu namazı tam olarak yerine getirmişse ne güzel. Aksi halde şöyle denilir: Bakın bakalım, bunun nafile namazı var mıdır?" Eğer nafile namazları varsa, farzların eksiği bu nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer farzlar için de aynı şeyler yapılır"
Misver İbnu Mahreme'nin anlattığına göre: "ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh)'ın hançerlendiği gece huzuruna girdi ve ömer'i sabah namazı için uyandırdı. ömer (radıyallahu anh): "Namazı terkedenin İslam'dan nasibi yoktur!" buyurdu. Sonra ömer, yarasından kan aktığı halde namaz kıldı."
İmam Mâlik'in anlattığına göre, Hz. ömer valilerine şöyle yazdı: "Nazarımda işlerinizin en ehemmiyetlisi namazdır. Kim onu (farz, vacib, sünnet ve vaktine riayetle) korur ve (tam zamanında kılmaya) devam ederse dînini korumuş olur. Kim de onu(n zamanını tehir suretiyle) zayi ederse, onun dışındakileri daha çok zayi eder."
Abdullah İbnu Şakik merhum anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın Ashâb'ı ameller içerisinde sadece namazın terkinde küfür görürlerdi."
Hz. Peygamber (s.a.s)'de şöyle buyurmuştur: "Bilerek namazı terkeden kimseden Allah ve Resulunün zimmeti kalkar"
Enes İbn-i Malik (ra)'gelen din'de en son terk edilen amelin namaz olduğuna dair bir hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis ise şudur: Nebi (sav) buyurdu ki: "Dininizden ilk terk edeceğiniz şey emanettir. En son da namazı terk edersiniz."
Maliki ve Şafiiler, bu hadislere göre, namaz kılmayan kişinin inkar etmedikçe kafir olmayacağına, ancak cezasının hadden ölüm olacağına hükmetmişlerdir.
HANBELİLERE GöRE: Namaz kılmayan kafirdir. Ve bundan dolayı öldürülür.

HANBELİLERİN DELİLİ:
Yüce Allah'ın şu kavlidir: "Artık haram olan aylar (Zilhicce, Muharrem, Safer ve Rebiu'l-evvel) çıktığı zaman, artık "o müşrikleri nerede bulursanız öldürün" onları yakalayıp esir edin, onları hapsedin ve geçit yerlerini tutun. Eğer tevbe ederler, namazı kılıp zekâtlarını" verirlerse, kendilerini serbest bırakın.Gerçekten, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir." Bu ayete göre namazı kılmayan serbest bırakılma şartını yerine getirtmemiş olur. Dolayısıyla öldürülmesi mubah olarak kalır.
Hz. Câbir (radıyallâhu anh)'in anlattığına göre, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'in şöyle söylediğini işitmiştir "Kişiyle şirk arasında namazın terki vardır." Tirmizi'nin metni şöyledir: "Küfürle iman arasında namazın terki vardır." Tirmizî ve Ebû Dâvud'un bir diğer rivayetinde: "Kulla küfür arasında namazın terki vardır." Hz. Büreyde (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Benimle onlar (münafıklar) arasındaki ahid (antlaşma) namazdır. Kim onu terkederse küfre düşer." Bu hadsiler de namazı kılmamanın küfrü gerektiren hususlardan olduğuna delil teşkil etmektedir.
İmam Vehbe ez-Zühayli, el-Fıkhul-İslami ve Edilletuhu, adlı eserinde dört mezhebin görüşlerini zikrettikten sonra şöyle der: "Bu konuda tercihe şayan görüş Hanefi mezhebinin görüşüdür." çünkü, kelime-i şehadet getirdikten sonra bir Müslüman'ın cehennemde ebedi olarak kalmayacağına dair kesin deliller vardır. Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyuruyor: "La ilahe illallah" deyip Allah'tan başka tapılanları inkar edenin malı ve kanı korunmuştur; dökülmesi ve alınması haramdır. Bu kimsenin hesabı Allah'a aittir."
Namaz kılmamanın hükmü böyle olunca bile bile ve özürsüz olarak onu kazaya bırakmanın da büyük bir günah olduğu unutulmamalıdır.
Fakihlerin büyük çoğunluğuna göre; uyumak veya unutmak gibi bir özür sebebiyle namazını vaktinde kılamayan kişiye kaza etmek koşuluyla sorumluluk yoktur. Hadis-i şerifte; Kim uyuyarak veya unutmak suretiyle namazını kılmamış olursa, hatırladığında hemen kılsın " buyurulur. Ancak tembellik yüzünden namazı kılmayana öncelikle kaza ve vaktinde kılamadığından dolayı da Allah'a ayrıca tevbe ve istiğfar etmesi gereklidir. "Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar.' İbnu Abbas, bu ayeti tefsir ederken namazlarını ciddiye almazlar kısmını kazaya bırakırlar diye tefsir etmiştir.
Herhangi bir bahane ile namazı tehire, kazaya bırakmaktan son derece sakınmalıdır. çünkü bunun günahı pek büyüktür. İnsan gerek Rabbine ve gerek insanlara olan borçlarını bir an evvel ödemeye çalışmalıdır. Hayatın müddeti malum! Borçlarını ödemeden ahirete gidenlerin hallerine ne kadar acınsa azdır.
Namaz kelime-i tevhidden sonra dinin en mühim rüknüdür. Hiçbir surette terk edilmemesi gerekir. Cehalet ve gaflet sebebiyle terk edilirse fırsat bulunduğu anda kazası icabeder, geciktirilmez.
Şafii mezhebine göre kazası olan kimsenin sünnet olan namazlarla meşgul olması caiz değildir. çünkü yemek, uyku, ticaret, iş zamanı müstesna bütün zamanını kaza kılmaya vermek mecburiyetindedir. Fakat ne gariptir ki, Şafiiler bu fetvaya dayanarak ne kaza kılıyorlar, ne de vakit sünnetlerini.
Hanefi mezhebinde ise beş vakit namazın sünneti, duha, kuşluk, teheccüd ve teravih gibi hakkında varid olan sünnet namazlar, kaza olsa da kılınacaktır.
Doğu ve güney illerimizde Şafii mezhebinden olan kardeşlerimizin bir kısmı zimmetinde kaza bulunduğu gerekçesiyle haklı olarak sünnet kılmaz. Amma bunun yanında kazasını eda etmez. Halbuki hazır olan namazı kazaya bırakmak haram olduğu gibi kazaya kalmış namazı fırsat bulunduğunda kazası için gayret gösterilmemesi de haramdır.
Kaza namazlarıyla meşgul olmak, nafile namazları ile meşgul olmaktan daha önemlidir. Ancak revatib dediğimiz beş vakit namazın sünnetleri yerine kazaya niyet etmek daha iyi değildir. Bilakis bu sünnetlere niyet edilmesi daha iyidir. çünkü namazları kazaya bırakmış bir kimseye prim olarak bir de sünnetleri kılmama imtiyazı tanınmış değildir. Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadette bulunarak (avf-i ilahiye iltica etmesi icab ederken, hakkında Hz. Peygamberin şefaatine vesile olacak bir kısım mübarek sünnetleri terk etmesi nasıl uygun olur? Hem farz namazları kazaya bırakmak, hem de kaza kılıyorum diye sünnetlerden vazgeçmek iki kat kusur olmaz mı? Hem sünnetleri hem de kaza namazlarını kılmaya müsait vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa, bunlara insafa gelin deriz. Beyhude yere en kıymetli vakitlerini zayi eden insanlar, bilmem böyle bir iddiaya ne yüzle cüret edebilirler?
(et-Tac, 1/140; el-Mufassal C.1 Babus-Salat, Hukmu Tariki Salat-il Mefrudati)
(ez-Zühayli, el-Fıkhul-İslami ve Edilletuh, 1 / 505)
(İbn Abidîn, Reddül-Muhtâr, Mısır, t.y., I, 326; eş-Şürünbülâlî, Merâkıl-Felâh, Mısır 1315, s. 60; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslâmî ve Edilletuh, Dimaşk 1985, I, 503).
(Buhari, Kitabud-Diyet, Bab 5/17; Müslüm Kitabud-Diyet Bab 25/1)
(Mehmet Sofuoğlu Sahihi Müslim ve tercemesi, 5/261)
(İbn Rüşd, Bidâyetül-Müctehid, Mısır t.y., I, 87; eş-Şirâzî, el-Muhezzeb, el-Nalebî tab'ı, I, 51; İbn Kudâme, el-Muğnî, 3. baskı, Kahire t.y., II, 442-447; ez-Zühaylî, a.g.e., I.503, 504; Krş. et-Tevbe, 9/5; Buhârî, Diyât, 6; Müslim, Kasâme, 25, 26).
(Ebû Dâvûd, Vitr, 2; Nesâî, Salât, 6; Dârimî, Salât, 208; Mâlik, Muvatta', Salâtül-Leyl, 14).
(Büyük Şafii fıkhı 1/127-128)
(Kıyamet,31-32)
(Buhârî, , Kitâbu's- Salât,28/44)
(Tirmizî, Salât, 188; Ebû Dâvûd, Salât, 145; Nesaî, Salât, 9, Tahrîm, 2; İbn Mâce, İkame, 202).
[Muvatta, Tahâret 51, (1,39-40).]
[Muvatta, Mevâkît 6, (1, 6-7).]
[Tirmizî, Îman 9, (2624).]
(Ahmed b. Hanbel, IV, 238, VI, 461).
(Bu Hadis'i Ebu Nuays Hıyle'de 6/265, Ahbar'da 2/213 İbn Mesud'dan Taberani rivayet etmişlerdir)
(ez-Zühayli, el-Fıkhul-İslami ve Edilletuh, 1 / 503)
(ez-Zühayli, el-Fıkhul-İslami ve Edilletuh, 1 / 503)
(Tövbe,5)
(ez-Zühayli, el-Fıkhul-İslami ve Edilletuh, 1 / 504)
[Müslim, Îman 134, (82); Ebû Dâvud, Sünnet 15, (4678); Tirmizî, Îman 9, (2622). Metin Müslim'in metnidir.]
[Tirmizî, Îman 9, (2622); Ebû Dâvud, Sünnet 15, (4678); İbnu Mâce, Salât 77, (1078).]
[Tirmizî, Îman 9, (2623); Nesâî, Salât 8, (1, 231, 232); İbnu Mâce, Salât 77, (1079).]
(ez-Zühayli, el-Fıkhul-İslami ve Edilletuh, 1 / 505)
(Müslim)
(Zehebî, Kitâbu'I-Kebâir 18 vd. )
(Ebû Davûd, Salât,11; İbn Mâce, Salât,10; Nesaî, Mevakît, 53)
(Maun 4-5)
(H. Gönenç, Günümüz meseleleri, 1/67)
(Hayreddin Karaman Günün meseleleri 2/244)
(ömer Nasuhi Bilmen ilmihali 183)
(Tahtavî, 479; M.Zihni, Nimet-i Islâm, 532)
((Tahtavî, 479; M.Zihni, Nimet-i Islâm, 532)
(Ibn Abidin, Dürrü'l-Muhtâr, I/522-23; Fetâvây-i Hindiye, V/319, 348; FetâvâyiBezzâziye, VI/355, 360)
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Bu kadar kafan çalışıyor da sen niye insanları mezhep dışına itiyorsun. Ayet mi buldun yoksa.

Namaz kılmayanın mezheplere göre hükmü nedir. ? Örneğin Şafii mezhebinde namazı terk edenin hükmü nedir ve gerekçesi nedir. Madem namaz o kadar hafifse ceza neden ağır.

Ehli sünnet mezheplerinde namazın terki insanı kafir yapmaz, günahkar yapar. Namazın terki haramdır. Şirk haram olsada haram şirk değildir. Bu kategorileri bilmek gerek!

Muallim, bunu bilmek için kafanın çalışmasına gerek yok! İslam ilmihalinde bile yazar bu bilgi..
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,086
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Hanbelilerde ehli sünnettir ve kafir yapar demişler.

Şafiilerde iyice tahkikten yanadır ve neticede irtidat hükmüne varırlarsa kafir olmakla kalmaz öldürülür.

Onun için kimin tembel kimin mürted olduğu anlaşılana kadar namaz kılmayan kişi canından olabilir. İşin hafifletici yanı yok bana göre. :gl
 

yusufsaid

Profesör
Katılım
17 Şub 2011
Mesajlar
873
Tepkime puanı
407
Puanları
0
Konum
Ankara
Sayın @DostunDostu,
Birkaç konuda (konu başlığı ile alakalı sayılmaz) fikrinizi merak ediyorum:
1) Bir Hristiyan olarak dünyaya gelseydiniz -şahsınızı sormuyorum farazi olarak-(aile vs den bahsediyorum), içinde bulunulan toplumun ailenin vs insanın kişiliğini ve inanışını büyük ölçüde belirlediğini de hesaba katarak, ayrıca İslam dünyasının içinde bulunduğu cehaleti, yoksulluğu, birbiri ile savaşan bir toplum olmasını, birçok mezhep ve fırka olmasını, vs de düşünerek, gerçekten İslamı bulabilir miydiniz? Tersinden gidersek, biz müslümanlar için cehennemde yanmaları gram umrumuzda olmayan gayrimüslimlerin bulundukları konum sebebiyle İslamı bulamamış olmaları nedeniyle cehennemde yanmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

2) Bu dünyada inandığınız şeylerin sizin inanışınız açısından somut karşılığı nedir? Vaad olarak bu dünyadaki inanış ve amelinizden ötürü ne gibi bir kazancınız var, size vaad edilen şey nedir? Şuraya geliyorum: o vaad cennet ise; dünyada bir nefsimiz var Allah ın bu dünyada haram ettiklerini seven ve isteyen ancak kurallar gereği bunlardan kaçınması sonucunda cennet vaad edilen bir nefis...Peki cennette nefsimiz olmayacak mı? Cennette insanın hırsları doyacak mı yoksa bu hırlar artık olmayacak mı? Örneğin insanın nefsinde öne geçme, baş olma, tembellik etme vs var. Şimdi bunlar insan nefsine hoş gelen şeyler. Bu duygular cennette olmayacak mı, yani cennette baş olma, tembellik etme, öne geçme vs duygularımız olmayacak mı? Olmayacak ise, bu duygular alınacaksa, nasıl tatmin mümkün olacak? Ve nasıl insan olmaya devam edeceğiz bu duygular bizden alınırsa melek oluruz. Cennette kötü hiçbir duygumuz kalmayacaksa ve insanı iradesi insan yapıyorsa cennette iradesiz mi olacağız, iradesiz olursak nasıl insan kalırız. Aksine bu irade ve "kötü" duygular da olmaya devam edecekse nasıl bir düzen olacak, orada da belli yasaklar olursa nasıl cennet olur?

Umarım aklımdakini anlatabilmişimdir:)
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Biz de Ariflerden işittiğimizi söyleyelim:

"İtikadımızca Namaz kılmayan kafir olmaz amma, namazı terk edenler kafirlerle beraber haşr olup onlarla beraber muamele görecek ahirette..."

Müslüman olup da namazı terk edenleri dünyada da kabirde de ahırette de şiddetli bela ve azablar bekliyor.

İlim ehlinden namazı terk etme günahının çok çok büyük ihtimalle affolmayacağını ve Cehenneme düşeceğini de işittim.

Namazı terk etmeyelim. Aman dikkat.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,961
Tepkime puanı
2,075
Puanları
113
Konum
Mars
Çoraba ettiniz yahu!

kafir olmaz ama kafirler ile haşr olunur ne demek?
sanırım sizler salatın içeriğini hakkı ile bilmeyenlerdensiniz eğer bilecek olsa idiniz?

Allah 'ın indirdiği ile hükmetmeyenin kimler olduğunu çok iyi bilirdiniz. Durumu kurtarmak için kabirlere koşmazdınız fakat başınıza geleceği ne siz nede kabirdeki alimleriniz engelleyebilir.

Allah her şeyi gören ve bilendir diliniz ile ateşi söndüremezsiniz beyler kendinize gelin ve salat üzerinde daha ciddi çalışmalar yapın durumunuz hiç içler açısı değil benden demesi ister düşünün ister düşünmeyin kendinize :) vallahi benim bir kazancım yok
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Hacım iki gün ayrılmaya gelmiyor yine birileri buzağı yapmış.

Nedir bu buzağı merakı?

Allah yetmiyor,Allah'ın Kitabı yetmiyor demek ki bu insanlara.

Allah müslüman ismini vermişken bizlere,niye elimizle yaptığımız buzağı ile anılmak isteyelim.Allah'ın verdiği ismi,kitabı beğenmiyor musunuz?
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,086
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Hacım iki gün ayrılmaya gelmiyor yine birileri buzağı yapmış.

Nedir bu buzağı merakı?

Allah yetmiyor,Allah'ın Kitabı yetmiyor demek ki bu insanlara.

Allah müslüman ismini vermişken bizlere,niye elimizle yaptığımız buzağı ile anılmak isteyelim.Allah'ın verdiği ismi,kitabı beğenmiyor musunuz?

İki gün yaramamış sana sen git 20 gün gelme. Sığırlarıda gittiğin yerde bırak. :D
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,961
Tepkime puanı
2,075
Puanları
113
Konum
Mars
Vay ki o salatı belli vakitlere hapsedenlere :)
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
ali kardeş önce kızmadan karşı hakkında bir hüküm koymadan dinleyeceksin okuyacaksın hangi fikir sana neden ters geldiğini anlatacaksınki
anlıyalım yoksa bir alimi tekfir ederek bir yere varamazsın bendiyorumki ciltler dolusu kitap okuyacağına kuranı iyi okusan biraz kızmadan dinlesen ne dediğimi anlıyacaksın islam dini mesep tarikat istemez ap açık bir dindir kuran kılavuz olarak yeter sünnet yeter başkaca bir şey istemez islamın en kanayan yarası mesepcilik tarikatcılıktır ümeti bölmüş dinini parçalamıştır mesebin ne kuranda ne sünnete yeri yoktur
Ömer Usta kardes,Bu Mustafa islamoglu degil mi taniyorum mu desem yada biliyorum mu desem.

Söyle diyeyim buda degil baska birisi de olsaydi ayni tavri günede sergileyebilirdim bu konuda.

Suanda birsey demek de artik buna dair istemiyorum insanlar biliyor diyeyim kisacasi kim ne oldugu yada kimin ne olmadigini biiznillah.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Sen ne ayaksın kardeşş! İman başka amel başkadır. Namaz kılmayanların küfrüne getirdiğin delil mantık cambazlığıdır. Kalkmışsın bir de ayetten delil getirdiğini sanıyorsun!!! :DEğer iman ve amel bir olsaydı o zaman Allah açık seçik namaz kılmayanların kafir olduklarını direk zikrederdi. Allah'ın demediğini sen demekle kimin başına çıkmaya çalışıyorsun sen! Kraldan daha kralcı olma tamam mı! Hem o ayetleri senin kafana göre yorumlamak gerekseydi SALİH AMEL diyor. Bu durumda amelleri SALİH olmayan herkesin kafir olması icab eder. Bu insan doğasına aykırı emme basma tulumba gibi sıkmasyon ictihadlar üretmenize bayılıyorum.. :D
Ee, normal tabi! Bu işler önce hadis inkarıyla başlar, sonra her şeyi inkara gider. Sonunda Kur'an'ı kafana göre teville babam teville.. Kuşa yem atar gibi hüküm verilmez!

Edit: Siz meshep inkarcıları yok musunuz, siz! İlminiz olsa her biriniz kendi meshebini kurardı ama çok şükür ki ilminiz yok.. O meshep imamlarına ''kafadan atmışlar'' tarzı yaklaşımlarınız aslında kendiniz öyle olduğunuz içindir. Onları kendiniz gibi sanıyorsunuz!

Seninle bir sorunumuz yokken neden bu kadar ofkelendin anlamiyorum. Ben de ayni uslupla cevap versem hosuna gider miydi?

Konuya gelince, arkadaslar sagolsunlar gerekli cevabi vermisler. Yalniz "siz kimsiniz, ilminiz ne" seklindeki ithamina ve ithamlara
cevap vermek istiyorum.

Bak kardesim, maalesef biz muslumanlar birileri tarafindan surekli muctehitlikle mukallitlik arasinda sIkIstirilmisiz.
Ne demisler ve ne diyorlar; Muctehid degilsen mukallit olacaksin. Pekala mukallit nedir? Anlamini, mesnedini, gerekcesini, sihhatini ve
mahiyetini bilmeden birseye inanmak. Mukallit ezbercidir, duyduguna, isittigine inanir. Duydugu, isittigi, ezberledigi
bilgi yanlis bilgi midir, eksik bilgi midir, böyle bir kaygisi yoktur.

"Falancinin dedigine veya falanca yerde yazildigina gore böyleymis" diyerek imtihani gececegimizi mi saniyoruz?
"Dediki, dedim ki, dedin ki..." ler uzerine inanc bina edilir mi? Yapmayin.
Tahkike guc yetiremeyen elbette taklidi savuncacaktir.

Herkes muctehid olamaz, omur gerekiyor, ilimde husus sahibi olmak gerekiyor, vukufiyyet gerekiyor, kolay degil elbette.
Peki, muctehid olmayla mukallit olmanin arasinda bir cizgi yok mu, bunun bir ortasi yok mu, vasati bir alani yok mu?
Var, var kardesim ama bu kasten veya degil cok fazla isletil(e)medi maalesef.

Neydi bu? MUHAKKIK olmak yani tahkik ehli olmak. Bakmayin siz tahkike guc yetiremeyenlerin taklidi savunmalarina,
aslinda her Müslümanin tahkik ehli olmasi zorunludur.

Allah hepimize muhakkik müslüman olmayi nasip etsin.

Selam ve dua ile
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Sayın @DostunDostu,
Birkaç konuda (konu başlığı ile alakalı sayılmaz) fikrinizi merak ediyorum:
1) Bir Hristiyan olarak dünyaya gelseydiniz -şahsınızı sormuyorum farazi olarak-(aile vs den bahsediyorum), içinde bulunulan toplumun ailenin vs insanın kişiliğini ve inanışını büyük ölçüde belirlediğini de hesaba katarak, ayrıca İslam dünyasının içinde bulunduğu cehaleti, yoksulluğu, birbiri ile savaşan bir toplum olmasını, birçok mezhep ve fırka olmasını, vs de düşünerek, gerçekten İslamı bulabilir miydiniz? Tersinden gidersek, biz müslümanlar için cehennemde yanmaları gram umrumuzda olmayan gayrimüslimlerin bulundukları konum sebebiyle İslamı bulamamış olmaları nedeniyle cehennemde yanmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

2) Bu dünyada inandığınız şeylerin sizin inanışınız açısından somut karşılığı nedir? Vaad olarak bu dünyadaki inanış ve amelinizden ötürü ne gibi bir kazancınız var, size vaad edilen şey nedir? Şuraya geliyorum: o vaad cennet ise; dünyada bir nefsimiz var Allah ın bu dünyada haram ettiklerini seven ve isteyen ancak kurallar gereği bunlardan kaçınması sonucunda cennet vaad edilen bir nefis...Peki cennette nefsimiz olmayacak mı? Cennette insanın hırsları doyacak mı yoksa bu hırlar artık olmayacak mı? Örneğin insanın nefsinde öne geçme, baş olma, tembellik etme vs var. Şimdi bunlar insan nefsine hoş gelen şeyler. Bu duygular cennette olmayacak mı, yani cennette baş olma, tembellik etme, öne geçme vs duygularımız olmayacak mı? Olmayacak ise, bu duygular alınacaksa, nasıl tatmin mümkün olacak? Ve nasıl insan olmaya devam edeceğiz bu duygular bizden alınırsa melek oluruz. Cennette kötü hiçbir duygumuz kalmayacaksa ve insanı iradesi insan yapıyorsa cennette iradesiz mi olacağız, iradesiz olursak nasıl insan kalırız. Aksine bu irade ve "kötü" duygular da olmaya devam edecekse nasıl bir düzen olacak, orada da belli yasaklar olursa nasıl cennet olur?

Umarım aklımdakini anlatabilmişimdir:)
1) Empati duygusu gelişmiş olan her insan bilir ki bugün ki ümmetin hayat tarzına bakarak kolay kolay müslüman olunmaz.

Vakia, insanlar resimlerle düşünür. Kelimelerle düşünmez. Bu kural gereği en büyük tebliğ imajdır. İslamın imajı Hz. Peygamberin sünnetidir. Yaşayan Kur'an olacaksın, İslam ahlakını pırıldatacaksın ki bu görüntüyle muhatap olan ümmeti davetin aklında bu kalsın ve bu imajla sorgulamaya başlayabilsin.. Peki, bugün durum böyle midir? Global kültürün etkisi altında diğer bütün kültürler kendi imajlarını kaybetmiş. Çin'e gidiyorsun, herkeste kod pantolon! Her yer böyle. Peki, şimdi durum böyle iken kafirlerin İslama ısınmasını ve müslüman olmalarını nasıl bekleyebiliriz? Tiksindirme var, ısınma yok. Olmayan ısınmadan davet çıkmaz. Çıkmayan davetten de mesuliyet yüklenmez. Dolayısıyla globalleşme çağının küffarları ekseriyetle İslamdan haberi olmayanların hükmü gibidir. Çağımızın internet çağı olması bu gerçeği değiştirmez; hatta İslamın aleyhine işletir.. Biraz düşünüp empati yapılsa bunun böyle olduğu anlaşılır.. Çağımız, bilgiye ulaşma çağı değil; bilakis manipüle edilmiş bilgiye ulaşma çağıdır..

İslamın tebliği ulaşmamış kişiler için hüküm bellidir. Akıl mesuliyetiyle tevhidi bulacak! Bundan kaçış yok çünkü Allah insana doğuştan bu akıl mekanizmasını yüklemiş. Örneğin bir fizik profesörü kuantum fiziğiyle uğraşırken Evrenin büyük bir yaratıcı kudret tarafından yaratıldığını idrak etse buna iman etmiş olur. Akıl, bu veriden ötesine geçemez. Ondan amel beklenemez. Meleklere, paygamberlere, kitaplara iman beklenemez çünkü bütün bu alt kategoriler bir nübüvvet kanalıyla geliyor. Akıl, öyle bir şeydir ki tevhid, halis muhlis TEVHİD idrakine ulaşabiliyor. Bu bağlamda tebliğin ulaşmadığı fertlere imanın şartı 1'dir. Tevhid.. Çünkü bütün dünya birleşse her şeyin imajını bozar amma imajdan münezzeh olan Allah, her daim imajsız tecelli edecektir.. İman, zat-ı pak-ı sûbhaniyye'ye olur.. Adının Allah, Tanrı, İlah veya God olması fark etmez. İsimler aklın mesuliyet alanına girmez..

Bu noktada hep söylediğim şeyi tekarda fayda var. Ah şu bizim müslüman geçinen fırkacılar var ya! İslam öyle bir din ki biz kıymetini bilmiyoruz. İçinde tevhidi barındıran barındıran tek din İslam yahu! Böyle büyük bir ayrıcalığı resmen kimse fark etmiyor. Görmüyor! Bizi biz yapan tek delilin bu olduğu izah edilmiyor. Ben yurt dışında yehova şahitlerine katılan kaç kişiyle görüştüm. Niye hristiyan oldunuz diye soruyorum çoğu Avrupa'da insan yerine konulduğunu hissettikleri için hristiyan olmuş. Adam diyor ki ''abi sokakta kaldım camiye gittim kilitliydi kiliseye gittim karnımı doyurdular, yatacak yer verdiler'' diyor. İnsana insan olarak uzanan el eğer bizde değilse bu İslamın değil, bizim adiliğimizdir. Tasavvuf geleneğimizde bu sıcak el ve tekkenin çorbası kültürü vardır. Ama gel gör ki bu gözü kararmış insan düşmanı şeriatperestler utanmadan tasavvuf ehline bile kafir diyebiliyorlar. Neymiş efendim ''bu gelenek hristiyanların geleneğidir''.. Sen insan mısın be hayvan!!! Sonra da kalkarlar milleti kılıç zoruyla müslüman yapılacağına inanırlar. Böyle sakat ve kanı bozuk harici kafalı mikroplar yeryüzünde varken kusura bakmayın ama kimse kafirlere İslamın tebliği ulaşmıştır diyemez.. Bu sapkın mikroplar Allah adına hareket ederlerken Allah'ın onları çoktaaan terk ettiğini gene görmüyor. İnsana el uzat ki Allah sana el uzatsın. Ama bu anlayış neredeee.. Ümmetin başına ne musibet geliyorsa bu tekfirci harici kafalı insanları cemiyet içinde barındırmasından geliyor. Çok büyük gazap var onlara, keşke bilseler.. Ehli tarik insanların hatırına biraz olsun rahmet görüldüğünü nasıl görmüyorlar anlamıyorum. En çok ehli tarik insan Türkiye'dedir ve gene bu fitnelerden en uzak yer gene Türkiye'dir. Bunun sebeplerini ve hikmetlerini hiç ama hiç düşünmezler. Onlara sorsan ''Türkiye Darül harptir'' derler. Bol bol ŞİRRK'TİRR diye ağız yamultarak piyasada dolaşırlar.. Accaip kıl oluyorum bu tiplere! Allah islah etsin, başka bir şey diyemiyoruz..

2) Önce İsalm inancının dünyada ki somut karşılığına gelelim.. Kur'an'da ''ZİKİR'' kelimesi geçiyor. Meallerde bu kelime ''kitap'' olarak çevrilmiş.. Allah ''biz senin kalbine zikir verdik'' diyor. Çevirilerde ''biz Kur'an'ı kalbine indirdik'' diyor. Ben bunu doğru bulmuyorum. Zikir kelimesi anmak/gündeme getirmek demektir. Peki neyi gündeme getirir bir peygamber? Tevhidi.. Nübüvvetin asliyyeti tevhid zikridir. Allah'ın birliğini zikretmektir. Fikir bu olunca zikir de bu oluyor. İslam budur ve hep buydu zaten. Şimdiki nesillerin bozulmuş din algısı şeriat üzerinden yürüyor. Tevhid üzerinden yürüyen bir din algısına çok az rastlanıyor. Onun için Kur'an'da geçen ZİKİR kelimesinden bu fakir TEVHİD'i anlıyor. Bu anlamı yükleyerek mealleri açın bi okuyun bak ne müthiş manalarla karşılaşacaksınız.. Zikir=tevhid akidesini gündeme getirme misyonu.. Şimdi bu tevhidte müthiş bir bereket var. Allah bu tevhidi dilediği yerlere yüklüyor. O, bu zikri nereye yüklerse orası seçilmiş oluyor. Acaip bir koruma altına giriyor. Kitaba yüklüyor, o kitap Kur'an olup bütün hemcinsleri arasında seçilmiş oluyor. Peygamberin kalbine zikir veriyor, o peygamber beşer hemcinsleri arasında seçilmiş oluyor. İşin ilgin tarafı bu zikir her yere yüklenebiliyor. Kabe'ye yüklüyor ev olarak hemcinsleri arasında seçilmiş olyor. Hatta bu zikir, bir topluluğa veya kavme dahi yüklenebiliyor. Örneğin Ben-i İsrail'in bir zamanlar seçilmiş kavim olması sizce nedendir? Onlara yüklenen zikirden gelir bu bereket ve seçilmişlik. Zikir giderse bereket de gider. Kur'an'ın içinden tevhid akidesini çıkartırsanız geriye ne kalır? Şeriat!! Şeriat tevratta da var! Demek ki İslam, şeriat değil, tevhid dinidir. Davası şeriat değil, tevhid davasıdır.. Daha cesur konuşalım: İslam'ın aslı Kur'an değil, tevhidtir.. Zira asıl, kelam değildir; bilakis aslolan her zaman kelamın sahibidir. Eğer kelam asıl olsaydı Tevhrat ve İncil'in hükmü kalkmazdı.. Siz kelamı asıl yaparsanız o kelamın anlamıyla öyle bir oynarlar ki öyle bir oynarlar ki sorma gitsin. Sonra da bir bakımışsın 73 fırka oluşmuş bile.. Niye? Çünkü kelamın sahibine kimse neyin ne olduğunu gidip soramıyor ki!!! Herkes bir şeyler söyleyip kendini Kur'an'la delillendiriyor! Yahu müslüman müslümanın camisine bomba koyarken Kur'an'dan delillendiriyor! Siz neyi asıl aldığınızın farkında mısınız? Hiçbir şeyi Allah'ın üstüne çıkartmayın. Allah, kelam sıfatından ibaret değildir. Allah, kelam da değildir. Allah, bütün kainatı var edendir. Kur'an, kelam sıfatının tecellisidir. Peki, İnsan canı dediğin şey neyin tecellisi? Patlıcanın mı? Onun içindir ki İslamın merkezinde kelamın sahibi bağlamında bütün bir kainat vardır ve bu bütün bir tecelliyat bütünüdür. Kur'an ise bu kainatı okumanın elifbe'sidir.. Bir müslüman bunu demekle Kur'an'ın kıymetini basite indirgemiş olmaz. Allah'ı yüceltmek, tevhid idrakini güçlendirmek ne zamandan beri korkulan şey oldu? Eğer bu noktayı anlarsanız bütün krizleri aşarsınız.. Bataklığı kurutmanın reçetesi güçlü bir tevhid idrakinde saklıdır. Eğer bu pekişirse her bir müslüman kendi çevresine ve dünyaya bereket saçan unsur haline gelecektir. Yeşili koruyacak, canlıya Kur'an'a hürmet eder gibi sayacak sevecek. Karıncayı dahi incitmeyecektir.. Fakat bununla birlikte tevhide karşı kalkacak elleri kırmayı da bilecektir. Çünkü gazabı Allah'la olacaktır. Cihadı Allah için olacaktır. Bereket, işte bu zikri korumakla gelecek olan seçilmişlikle olacaktır. Bak dikkat edersen müslümanlar birbirlerini öldürürler ama bütün bu işlerin arkasında ki na tevhid batılın elini görmezler! Peki, niye? Kalpte tevhid olmadığı için. Kalpte ne varsa göz onunla görür. Tevhid olsa müslümana elini kaldıramazdı.. Bu olmayınca seçilmişlik kalkıyor, bereket yerine başımıza pislik yağıyor. İşin dünya kısmı bu..

Şimdi gelelim ahiret kısmına.. Cennete nefsimiz ve ruhumuzla gireceğiz inşallah.. Sırf ruh olsa arzuları olmaz. Çünkü bütün sentimental duyguların kaynağı hayvan ve ruh diyalektiğiyle oluşur. Hayvan=nefis.. Hayvan, muhtaç yaratılmış. Bu muhtaçlığa binaen içgüdüleri oluşmuş.. Muhtemelen cennette giydirilecek yeni et kemikte de bu muhtaçlık olacaktır.. Aksi taktirde haz alma olmazdı! Muhtaçlık deyince bunu ölümle bağlantılı düşünmemek gerekir. Bu, güçten kesilme ile de mümkün olabilir. Allah'ın gayrı her şey her daim Allah'a muhtaçtır!!! Cennette olmak, bu durumu değiştirmez. Peki, kıskançlık, haset, kin gibi duygular nolacak? Bu duyguların sebebi, hayvanın ruha galip gelemsiyle oluşur. Ruh ve Hayvan diyalektiğinden hayvan galip çıkarsa bu duygular oluşur. Eğer ruh galip çıkarsa hayvan etkisini icra edemez. Buna dünyadan misal, nefsini yenmiş ruhu güçlü velilerdir. Onun için dünyada iken velayete ermek çok mühim! Tarikat terbiyesi öyle hafife alınacak iş değil! Ölmeden önce nefsimizi öldürmemiz gerek. Yoksa ateş kaçınılmazdır. Velilerin elinden, belinden ve dilinden eman vardır. Velayetini dünyada almış kimseler direk cennete girecektir. Eğer bir müslüman, nefsini dünyada ıslah edememişse etmediği kısmı cehennemde çekeceği çile ile tamamlayacaktır. Cehennem, müslümanın nefis terbiyesidir. Nefsi, ruhundan güçlü insanlara cennette yer yok..

Velayetini dünyada tamamlamış bütün erenleri toplayıp bir şehre yerleştirseniz o şehir cennet olmaz mı? O veliler için Allah vardır, gayrısı yalandır. Cennette yasak olmaması her türlü kötü duyguların gireceği anlamına gelmez zira ruhun tabiyatında kötülük yoktur. Yasak, nefis içindir. Ruh güçlü olursa nefis zaten hükmünü icra edemez. Hele veyalete ermişse Raziye olmuş demektir ki Raziye makamında nefis artık zorlanmadan, kendi rızası ve aşkıyla ruha eşlik eder.. Sıkıntı ve daralmayla işi olmaz.. Bu noktayı bizler anlamakta güçlük çekiyoruz çünkü bizler hep nefislerimizle savaş halindeyiz. Velayeti almış kimseler ise o savaşı çoktan sulhe çevirmiş kimselerdir. Muhal farz: Mümkün değil ama anlaşılsın diye söylüyorum, veliye alkol içirseniz ve zilzurna sarhoş etseniz onun ayık haliyle sarhoş hali arasında bir fark göremezsiniz. Külhanbeyi kesilmez, daha cesur olmaz.. Bu gibi zaaflar nefsi ile ruhu arasında ki cihadı tamamlamamış kimseler için geçerlidir. Belki sarhoşluk veren cisimlerin haram olmasının hikmetlerinden birisi nefisle ruh arasında ki diyalektiği bozması olabilir.. Çünkü bu diyalektikten akıl zuhura geliyor. Diyalektik bozulunca akıl gidiyor! Bizi hayvandan ve melekten ayıran şey, işte bu iki unsurun tek vücutta yürüttüğü diyalektiktir.. Normalde ruh, hayvandan hoşlanmaz. Hayvan da ruhtan haz etmez. Ruh acaip bir şey! Onu nefisle anı odaya kitlemiş Allah. Asil bir prensesi alıp ahıra kapattığınızı düşünün! O pis kokuların arasında ne hazindir onun hali. İşte ruhun hayvani vücutta ki hali de buna benziyor.. Melekler onun için hayvanları sevmezler. Pis kokularından dolayı sevmezler. Eğer bir müslüman temiz değilse onun yanına melekler yaklaşmaz. Meleklerde ki bütün bu özellikler ruhtan geliyor. Unutmayın ki bizler başka bir cinsiz, melekler başka bir cinstir. Senin benim başka bir insanın pis kokusuna burun kıvırmamıza benzemez bu. Bu, bizim bir ahıra girip başka hayvanların kokularından tiksinmemize daha çok benzer. Tıpkı bu misalde olduğu gibi melekler, abdestsiz, taharetsiz insanlardan tiksinmektedirler. Onun için güzel kokular sürünmek gerek hep..

Hayvan, hemcisni başka bir hayvanın pis kokusundan tiksinmiyor. Buna karşın insan nedense tiksiniyor? Meleküt alemi ile olan ortak noktamızdan kaynaklansa gerek bu! Biz bile kendimizi pis kokmakla sevmiyoruz..

Koku, başlı başına bir tefekkür alanı. Kokuda çok hikmetler var. Yıllar önce aldığınız bir koku, unutulan nice anıları tekrar canlandırıyor.. Gülün kokusu niye güzeldir? Oysa onda hayvanın bir menfaati yoktur. Ne yenir ne de içilir. Siz hiç bir hayvanın çiçek kokusundan hoşlandığını gördünüz mü? Elma desen değil, armut desen değil. Ama güzel işte! Bu çiçekleri Allah sanki ruh için yaratmış.

Aslında insanı yaratmakla trajikomik hoş bir şey yaratmış Allah.. O bebeklik hali falan.. İnsanoğlu fevkalade orjinal bir yaratık.. ve aynı zamanda en korkunç canavar. Şerrinden Allah'a sığınmak gerek..

Allah her şeyin en doğrusunu bilendir. Yanlışım olduysa Allah'a sığınırım..
 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,398
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
Tıp kitabı var açın okuyun kardeşim ne diye doktora gidiyorsunuz !!!Bu kadar mı cahilsiniz:)
Hatta üniversiteleride kaldıralım , sadece matbacılar iş yapsın her türlü meslek kitabı basılıyor zaten okumayı yazmayı söken alsın eline kitap okusun!!!
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
....., .... sIkIstirilmisiz.

Bu ne yahu!

Türkçe Q klavye yapma yöntemi:

Denetim masası / Tarih, Saat, Dil Bölgesel Seçenekler / Bölge Ve Dil Seçenekleri / Diller yolunu izle açılan pencerede Ayrıntılar düğmesine basarsan klavye ayarlarını bulabilirsin... Oradan Türkçe Q klavye ekleyebilirsin.

Aksi taktirde bu şekil sıkıntılı oluyor güzel kardeşim..

Muhtemelen Almanya'dan katılıyorsun ondan böyle.. Almancası: Systemsteuerung / Zeit, Sprache und Region / Tastaturen und Eingabemethoden ändern --> açılan pencerede Tastaturen ändern.. --> yeniden açılan pencereden Hinzufügen --> yeniden açılan pencerede ki listeden Türkisch (Türkei)'i bul ve tıkla. Oradan Tastatur'u tıkla. Orada Türkisch Q diye bir kutucuk var onu işaretle. Şimdi okeyleyerek geri dön..

Masa üstüne döndüğün zaman sağ alt köşede saatin yazılı olduğu yerde dil sembolü görürsün (DE). Oraya tıkla ve TR sembolünü seç.. Artık klavyenle Türkçe harf karekterleri kullanmanın mümkün olduğunu hayretle fark edeceksin inşallah.. Eski şekline geri çevirmek için o saatin yazılı olduğu köşeden dilediğin gibi geçiş yapabilirsin..
 
Üst