Kapatma Gerekçeleri : Mutlak Allah'tır Demek Suç

bimemed

Üye
Katılım
3 May 2007
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
81
savcı iş yerinine gidince kapıda dini imanı bırakıp, içeriye öylemi giriyor.

inançlara saygılı bir savcı SUÇ DİYE DÜZDÜRÜLEN O SAÇMALIKLARDAN DAVA AÇMAZ.

BİLİRKİ BUNLRA NORMALDİR

O LAFLARI SÖYLEMEKLE LAİKLİK TEHLİYE GİRMEZ.
Hukuk hakkındaki bilginiz nedir ki bu delillerle dava açılmaz diyebiliyorsunuz?
Hukukta neyin normal neyin anormal olduğunu söylemeniz hukuk bilimini okumuş insanlara yapılan saygısızlıktır.

Bazı meslek mensuplarının inançlısı, inançsızı olmaz.
Bu meslek grupları tarafsız olmak zorundadır.
Yargı, emniyet güçleri, sağlık sektörü, itfaiye, ve benzeri...

Yargı mensubu inancını evde bırakmazsa taraflı davranabilir, oysa bu adaleti zedeler.

Bugün İran' da uygulanan rejim gibi müslümana ayrı, gayrimüslime ayrı yasaları uygulamak gibi bir garabet ortaya çıkar. Keza Suudi Arabistan' da uygulanan garip yasalar ortaya çıkar. İslam' da adalet müslümana farklı gayrimüslime farklı mı dağıtılmıştır.

Bugün İslam dinini resmi din ilan eden ülkelerden %95' inin karışıklık, huzursuzluk, ekonomik sıkıntılar içinde olması tesadüf değildir. Ve %99' u da dünyada kimsenin adam yerine koymadığı ülkelerdir.

Biliyorsunuz devletlere saygınlıkları verilmez, alınır.

Bu sonucun suçlusu tabii ki İslam dini değildir.

Dini olması gerektiği yerde bırakmayıp dünya işlerine alet eden zihniyetler yüzündendir.

İnsanların en saf duygularından biri olan inancı sömürmek ve toplumları yönetmek her zaman kullanılmıştır. Özellikle müslüman ülkelerde bu yönetim şekli alışkanlık halini almıştır.

Sizinde bu zihniyette olduğunuzu üzülerek görüyorum.

Avukat müvekkillerini savunmak için mesleğini icra eder, hakim yargılamak için, savcının görevi ise iddiada bulunarak suçlamaktır.

Bir insanın sadece işini yapması sebebi ile bu kadar ağır eleştirilmesini yadırgıyorum.

Tabii bu durumu yaratanlar AKP kurmaylarıdır. Hiç bir şeye saygıları olmadığı gibi halka da saygıları yoktur. Hukuka da saygıları yoktur.

Sömürmek, sömürmek, sömürmek. AKP' nin yaşam felsefesi bundan ibarettir.
Halkı sömürerek hedefine ulaşmak. O hedef her ne ise.

Buradan bir soru sormuştum. Cevap veren kimse çıkmadı.
Tekrar sormak istiyorum.

AKP' yi neden tercih ettiğini mantıklı bir şekilde açıklayabilen varsa bana da açıklasın Allah aşkına...

Her yıl açıklanan enflasyon % 10. Peki temel gıda maddelerine her yıl minimum % 20, pek çoğunda % 30 zam yapılırken, maaşım neden % 10 artıyor.

AKP ile cebime giren para arttı mı? Hayır.
AKP ile eğitim sistemi düzeldi mi? Hayır.
AKP ile sağlık sistemi düzeldi mi? Hayır.
AKP ile terör sorunu çözüldü mü? Hayır.
AKP ile türban sorunu çözüldü mü? Hayır.

Bu hayır' ların sayısı arttırılabilir. Neden çözemediklerine dair bir sürü bahane de bulunabilir.
Yaptırmadılar ve benzeri masallarda ileri sürülebilir ama hepsi yalandır.
Ne diyor başbakan biz bu işe kefen giymeyi göze alarak başladık.
Laf ağızdan çıkar. Meclis senin elinde değil mi?
Cumhurbaşkanı partinin eski mensubu değil mi? (yasaya göre Cumhurbaşkanı tarafsız olmak zorundadır onun için böyle yazdım oysa görünen pek te tarafsız olmadığı). Yani artık onay probleminde yok.

Madem hiç bir şeyden korkmuyorsun.
Çıkar türbanla ilgili yasaları.
Çıkar eğitim sistemini düzelten yasaları.
Çıkar sağlık sistemimizi iyileştirecek yasaları.
Hadi geçtim bunları... Cebime giren parayı arttır. Ekonomik çalışmalarını da derin devlet mi engelliyor :)

Halkımız saf saf peşinden sürükleniyor bunların ve yaptıkları hiç bir şey yok.
Gerçekten çok üzücü.

Gözler mühürlenmiş, beyinler dondurulmuş ne derlerse hurra peşlerinden koşan insanlar.
Bugüne kadar çevremde bunlara neden oy verdin sorusuna cevap verebilen çıkmadı.
Bakalım bu forumda çıkacak mı?

Dip Not : İslam inanışında mezara karanfil koyma ile ilgili bir hüküm var mıdır?
Veya böyle bir anane var mıdır?
Ben bu adeti Hristiyan' lara özgü bir adet diye biliyorum.
Nereden mi aklıma geldi. Samimiyetten.
Her ikisi de katıksız müslüman ya. Gazetedeki resmi görünce şöyle bir düşündüm.
Bugüne kadar çok sayıda cenazeye katıldım, karanfil koyanını görmedim.

Anlayabilene bu tablo bile çok şey anlatır.
Tabii niyetiniz anlamaksa :)
 

real.ist

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
500
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Bu meslek grupları tarafsız olmak zorundadır.
AMA CHP Yİ GÖRMÜYOR TARAFSIZ DEDİĞİNİZ BU SAVCI

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın AK Parti hakkında açtığı kapatma davasında ortaya koyduğu 'suç' unsurlarına göre, anamuhalefet partisi CHP de kapatılabilir.

Başörtüsü ve Kur'an-ı Kerim dağıtan, seçim otobüsüne türbanlı kadın fotoğrafı koyan ve genel merkezde aşure pişiren CHP yönetimi, başsavcının 'laiklik tanımı'nı çiğniyor.

Baykal Kur'an ayetlerini kaynak gösterdi, Ebu Hanife'den örnekler verdi

Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında başörtüsüyle ilgili görüşlerini anlatırken Kur'an-ı Kerim'i ve hadisleri kaynak gösterdi. Hanefi mezhebinin kurucusu Ebu Hanife'den örnekler verdi. Baykal, 30 Ocak'ta ise "Biz türban takan kızlarımıza sahip çıkıyoruz, onları koruyoruz." ifadesini kullandı.

Seçim otobüsünde türbanlı kadın kullanıldı
21 Temmuz 2007: CHP Sakarya İl Örgütü, üzerinde kapalı kadın fotoğrafı olan seçim otobüsüyle halktan oy istedi. Parti yönetimi konuyla ilgili tatmin edici bir açıklama yapamadı.

Genel merkezde aşure merasimi
23 Ocak 2008: Alevilerin yas orucunun sona ermesi nedeniyle, CHP Genel Merkezi'nde aşure dağıtıldı. İlk aşure tasını CHP Genel Başkanı Deniz Baykal doldurdu.

Yozgat ve Trabzon'da başörtüsü dağıtıldı
13 Temmuz 2007: CHP, Yozgat'ta farklı bir seçim çalışması yürüterek vatandaşlara başörtüsü dağıttı. Kadın Kolları İl Başkanı Özgür Karslıoğlu, "Başörtüsü karşıtı gibi gösteriliyorduk. Bundan rahatsızlık duyduğumuz için gittiğimiz yerlerde eşarp dağıtmaya başladık." dedi.
8 Mart 2008: Trabzon Kadın Kolları Başkanı Sevgi Erol, kadınlara başörtüsü dağıttı.

interhaber

AK PARTİ BUNLARI YAPMADI AMA.
 

Özduygu

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
652
Tepkime puanı
2
Puanları
0
BUNLARIN DERDİ BAŞÖRTÜSÜNÜN SERBEST KALMASI

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay: "Türbanla ilgili Anayasa değişikliği Meclis'ten geçtikten sonra Cumhurbaşkanı Gül tarafından onaylanırsa AKP hakkında kapatma davası açılacağı her ikisine de (Erdoğan-Gül) iletildi. Her ikisi de şu kanıya vardı: Cesaret edemezler...”

BALBAY: UYARILARI DİKKATE ALMADILAR

Gazeteci Balbay, şunları söyledi: “Türbanla ilgili Anayasa değişikliği Meclis'ten geçtikten sonra cumhurbaşkanı tarafından onaylanırsa, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın dava açacağını Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül'e söylediler. Her ikisi de şu kanıya vardı; cesaret edemezler, dava açamazlar.”

Aktifhaber
 

Demirci Mehmet

Asistan
Katılım
26 Ağu 2007
Mesajlar
330
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Cesaret edemezler ama cür'et ederler.Cesaret ile cür'et arasında çok büyük anlam farkı var.Ama Mustafa Balbay türü insanlar bu farkı anlayamazlar.
 

dayi

Profesör
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
1,918
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
69
O LAFLARI SÖYLEMEKLE LAİKLİK TEHLİYE GİRMEZ. Hukuk hakkındaki bilginiz nedir ki bu delillerle dava açılmaz diyebiliyorsunuz?
Hukukta neyin normal neyin anormal olduğunu söylemeniz hukuk bilimini okumuş insanlara yapılan saygısızlıktır.

Bazı meslek mensuplarının inançlısı, inançsızı olmaz.
Bu meslek grupları tarafsız olmak zorundadır.
Yargı, emniyet güçleri, sağlık sektörü, itfaiye, ve benzeri...

Yargı mensubu inancını evde bırakmazsa taraflı davranabilir, oysa bu adaleti zedeler.

Bugün İran' da uygulanan rejim gibi müslümana ayrı, gayrimüslime ayrı yasaları uygulamak gibi bir garabet ortaya çıkar. Keza Suudi Arabistan' da uygulanan garip yasalar ortaya çıkar. İslam' da adalet müslümana farklı gayrimüslime farklı mı dağıtılmıştır.

Bugün İslam dinini resmi din ilan eden ülkelerden %95' inin karışıklık, huzursuzluk, ekonomik sıkıntılar içinde olması tesadüf değildir. Ve %99' u da dünyada kimsenin adam yerine koymadığı ülkelerdir.

Biliyorsunuz devletlere saygınlıkları verilmez, alınır.

Bu sonucun suçlusu tabii ki İslam dini değildir.

Dini olması gerektiği yerde bırakmayıp dünya işlerine alet eden zihniyetler yüzündendir.

İnsanların en saf duygularından biri olan inancı sömürmek ve toplumları yönetmek her zaman kullanılmıştır. Özellikle müslüman ülkelerde bu yönetim şekli alışkanlık halini almıştır.

Sizinde bu zihniyette olduğunuzu üzülerek görüyorum.

Avukat müvekkillerini savunmak için mesleğini icra eder, hakim yargılamak için, savcının görevi ise iddiada bulunarak suçlamaktır.

Bir insanın sadece işini yapması sebebi ile bu kadar ağır eleştirilmesini yadırgıyorum.

Tabii bu durumu yaratanlar AKP kurmaylarıdır. Hiç bir şeye saygıları olmadığı gibi halka da saygıları yoktur. Hukuka da saygıları yoktur.

Sömürmek, sömürmek, sömürmek. AKP' nin yaşam felsefesi bundan ibarettir.
Halkı sömürerek hedefine ulaşmak. O hedef her ne ise.

Buradan bir soru sormuştum. Cevap veren kimse çıkmadı.
Tekrar sormak istiyorum.

AKP' yi neden tercih ettiğini mantıklı bir şekilde açıklayabilen varsa bana da açıklasın Allah aşkına...

Her yıl açıklanan enflasyon % 10. Peki temel gıda maddelerine her yıl minimum % 20, pek çoğunda % 30 zam yapılırken, maaşım neden % 10 artıyor.

AKP ile cebime giren para arttı mı? Hayır.
AKP ile eğitim sistemi düzeldi mi? Hayır.
AKP ile sağlık sistemi düzeldi mi? Hayır.
AKP ile terör sorunu çözüldü mü? Hayır.
AKP ile türban sorunu çözüldü mü? Hayır.

Bu hayır' ların sayısı arttırılabilir. Neden çözemediklerine dair bir sürü bahane de bulunabilir.
Yaptırmadılar ve benzeri masallarda ileri sürülebilir ama hepsi yalandır.
Ne diyor başbakan biz bu işe kefen giymeyi göze alarak başladık.
Laf ağızdan çıkar. Meclis senin elinde değil mi?
Cumhurbaşkanı partinin eski mensubu değil mi? (yasaya göre Cumhurbaşkanı tarafsız olmak zorundadır onun için böyle yazdım oysa görünen pek te tarafsız olmadığı). Yani artık onay probleminde yok.

Madem hiç bir şeyden korkmuyorsun.
Çıkar türbanla ilgili yasaları.
Çıkar eğitim sistemini düzelten yasaları.
Çıkar sağlık sistemimizi iyileştirecek yasaları.
Hadi geçtim bunları... Cebime giren parayı arttır. Ekonomik çalışmalarını da derin devlet mi engelliyor :)

Halkımız saf saf peşinden sürükleniyor bunların ve yaptıkları hiç bir şey yok.
Gerçekten çok üzücü.

Gözler mühürlenmiş, beyinler dondurulmuş ne derlerse hurra peşlerinden koşan insanlar.
Bugüne kadar çevremde bunlara neden oy verdin sorusuna cevap verebilen çıkmadı.
Bakalım bu forumda çıkacak mı?

Dip Not : İslam inanışında mezara karanfil koyma ile ilgili bir hüküm var mıdır?
Veya böyle bir anane var mıdır?
Ben bu adeti Hristiyan' lara özgü bir adet diye biliyorum.
Nereden mi aklıma geldi. Samimiyetten.
Her ikisi de katıksız müslüman ya. Gazetedeki resmi görünce şöyle bir düşündüm.
Bugüne kadar çok sayıda cenazeye katıldım, karanfil koyanını görmedim.

Anlayabilene bu tablo bile çok şey anlatır.
Tabii niyetiniz anlamaksa

BiMemed abi...izin verirsen yazının altına imzamı atabilirmiyim:clap2:
 

Demirci Mehmet

Asistan
Katılım
26 Ağu 2007
Mesajlar
330
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Tesettür yasağının kalkmasını istediği için birileri AKPARTİ'yi kapatmak istiyor.Ehl-i tasavvuf geçinen biri de bunu destekliyor.Aferin sana dayı!
 

Kenz_ül_Arş

Paylaşımcı
Katılım
20 May 2007
Mesajlar
167
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Başörtüsü ve abdullah gü içindi bu kapatma davası, inşallah başaramaıyacaklar, kazanan başörtülüler, ak parti ve gül olacak.
 

bimemed

Üye
Katılım
3 May 2007
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
81
Yalan yanlış şeyler yazmayın bilmeyenler inanır sonra

Hukukla ilgisi olmayan insanların yanılgıları ile doldu forum.
AKP ile ilgili kapatma talebi ile açılan davayı hukuk dışı yorumlamak moda oldu bir kaç gündür.

Aynı gerekçelerle CHP' de kapatılabilir diyen mi ararsınız, başsavcının ergenekon bağlantılarını kendince kanıtlamış olanlar mı ararsınız, şu dava neden askeri mahkemeye verildi diyeni mi ararsınız, Genelkurmay Başkanı' na iddianamesinde yer verdi diye savcının görevden alındığını iddia eden mi ararsınız.
Bol bol var forumumuzda. Gerçi forum dışında da bol bol var ayrı konu.

Arkadaşlar, hep söylüyorum önce bilgi sahibi olmak gerekir fikir sahibi olabilmek için.

Elimden geldiği kadar işin hukuki yönünü düz bir dille anlatmaya çalışacağım izninizle.

AKP hakkında açılan davanın asli gerekçesi AKP' nin laikliğe karşıt eylemlerin odak noktası olması ve buna bağlı olarak şeriat düzenini getirmeye çalıştığının iddia edilmesi.
Forumda sıkça yer aldığı gibi CHP' li şu belediye başkanı da Kur' an dağıtmıştı neden o yargılanmıyor ve benzeri nedenler davanın açılma nedeni değil.

Arkadaşlarımızın sıkça yer verdiği Kur' an dağıtma ve benzeri bir çok olay bu anlamda dava açılma ve yargılama nedeni değildir.

Başka bir örnekle açıklamaya çalışayım;

Bizim hukukumuzda tek başına ses kaydı delil olarak kabul edilmez. Ancak başka deliller var ise ses kaydı kanaati güçlendirici ek delil (böyle bir kavram yok açıklayabilmek için yazdım) olarak kullanılabilir.
Yani bolca verdiğiniz örneklerle parti kapatma davası açılmaz, açılamaz. Forum' da bolca saydığınız o olaylar örneğimizdeki ses kaydı gibidir. Tek başlarına hiç bir anlam ifade etmezler.

Olayımıza dönersek esas konu laiklik karşıtlığı ve şeriat düzeni istendiği iddiasıdır. Zaten savcının tek yetkisi iddiada bulunmaktan ibarettir. Yargılayan mahkemedir, karar verenler ise yargıçlardır.

Yukarıda açıklamaya çalıştığım olaydaki yanılgıların benzerleri diğer konularda da yaşanıyor.

Başsavcı' nın ergenekon bağlantısını ileri sürmek (bugün için) en hafif tabiri ile iftiradır. Ortada bunu kanıtlayacak her hangi bir belge yok, aslında ortada gerçek anlamda bir iddianamede yok.
Tutuklu yargılanan bir kaç kişi var ve yasal anlamda görünen o ki pek bir sonuçta çıkmayacak en azından örgüt anlamında. Belki bir kaç kişi suçlu bulunabilir.
Ama ortada yaratılmaya çalışıldığı gibi bir örgüt yok. Bu konuya iddianame' de de yer verilmemiş tam anlamı ile.
Yani daha ergenekon olayı çözümlenmemişken başsavcı' nın ilgisi olduğunu iddia etmek biraz hafif kalıyor.

Üstelik tutarsız bir başlangıcı ve gelişimi var hukuki anlamda. Sanki birileri zorlaya zorlaya böyle bir olay yaratmaya çalışıyormuş izlenimi edindim kişisel olarak.
Olaylara AKP veya başka partilerin gözlüğü ile bakmayan herkes aynı şeyi görecektir.
Gerçek hukuk böyle bir şeydir. Sadece yasaların gözlüğü ile bakmayı gerektirir.

Açılacak davaların yetki anlamında, yer anlamında hangi mahkemelerde görüleceği yasalarla belirlenmiştir. Yani hiç kimse kafasına göre şu davayı alıp askeri mahkemeye veriyorum, sonra da orada beraat ettireceğim bu sanıkları diyemez.
Buna inananların dünyanın hala düz olduğuna inananlardan pek farkı yoktur.

Mahkeme, açılmak istenen davayı başvuru sırasında da yetki, yer ve benzeri gerekçelerle reddedebilir. Bazı konular daha başlangıcında anlaşılabilir.

Bazı konularda ise dava kabul edilir ancak içeriği incelendiğinde yetkili mahkemenin başka mahkeme olduğu anlaşılır. Buna kim karar verir veya neye dayanılarak karar verilir. Tabii ki yasa hükümlerine. Sırf örnek olsun diye söylüyorum. Örneğin o davada asker kişiler varsa mahkeme yasal çerçevede yetkili mahkemenin kendisi olmadığını askeri mahkemenin yetkili olduğunu resen ve/veya talep üzerine karara bağlar ve davayı yetkili mahkemeye gönderir.
Görüldüğü gibi sanıkları kurtarmak için askeri mahkemeye gönderme eylemi yok olayımızda. Yasal açıdan yetkili mahkemeye gönderme olayı var.

Genelkurmay Başkanı ile ilgili konuya gelince;
Belirli mevkilere gelmiş kişiler hakkında dava açma, açabilme hak ve yetkileri kanunda belirtilmiştir.
Örneğin Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve benzeri kişiler hakkında her önüne gelen kafasına göre dava açamaz. Bunun belli kriterleri vardır.

Söz konusu olayda savcı yetkilerini bir hayli zorlayarak, yetki alanına girmeyen bir konuda üstelik maddi hiç bir delile dayanmaksızın iddianamede yer vermiş ve bunun doğal sonucu olarak olaydan el çektirilmiştir.
Sonrasında gelişen olaylar hakim ve savcılarla ilgili prosedürden ibarettir.

Bu yıl ilk defa evimi kendim boyamaya karar verdim.
Nalbura gittim.
Şu anda şu boya var duvarda, temiz hala, rengi petrol yeşili, metrekaresi şu ve benzeri bilgileri verdim.
Önerdiği boyayı aldım.
Fırça, rulo, ve benzeri malzemeleri de aldım.
Çıkmadan önce sorduğum soru şuydu;
Fırçayı yukarıdan aşağı mı aşağıdan yukarı mı kullanmalıyım.

Kıssadan hisse : Okuma yazma biliyor olmak, akıllı olmak, fikir yürütebiliyor olmak, çok okumak ve benzeri nitelikler hukuki konularda fikir beyan edebilmeyi sağlamaz.

Her konuda olduğu gibi teknik çok önemlidir yoksa duvarınız alacalı bulacalı olur.
Benden söylemesi.
 

Kenz_ül_Arş

Paylaşımcı
Katılım
20 May 2007
Mesajlar
167
Tepkime puanı
0
Puanları
0
chp için ortaya konulan gerekçelerin ak parti için iddia edilenlerden fazlası var eksiği yok, sadece BİR SAVCI EKSİK DAVA AÇACAK, BİR SAVCI. Kapatmalar gelenek haline gelirse bir gün bu ülkeden CHP yi kapatacak bir savcıda çıkacak merak etmeyin.
 

bimemed

Üye
Katılım
3 May 2007
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
81
Çıplak gözle bakmak en iyisi

BiMemed abi...izin verirsen yazının altına imzamı atabilirmiyim:clap2:
Lafı olmaz. İzinde sizin. İmza da :)

Ayrı pencerelerden bakanların bile aynı yeri görebileceği gerçeğini herkes anlasa ülkemiz güllük gülistanlık olacak.

Kimi kuzeyden kimi güneyden kimi doğudan kimi batıdan hepimiz aynı meydana bakıyoruz. Ve orada görünenler iyi değil.

Olaylara CHP' nin dağıttığı kırmızı, MHP' nin yeşil AKP' nin pembe gözlükleri ile bakmak yerine sadece gözümüzle bakarsak hepimiz aynı noktaya ulaşırız.

Yok bunların birbirinden farkı ama millet anlamamakta ısrar ettikçe iktidardakilere de anlatamayacaktır.

Biri laikliği diğeri dini duyguları beriki milliyetçiliği sömürerek oy toplayacak nal toplayan yine bizler olacağız.

Oy verme nedeni liyakat olmalı. Sonrasında görün siz Türkiye nasıl bir ülke olacak.
 

bimemed

Üye
Katılım
3 May 2007
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
81
15 YAŞINDAN ÖNCE KUR’AN ÖĞRENİMİNİN SERBEST OLMASINI İSTEMEK DE KAPATMA GEREKÇESİ

Sayfa 31: Başbakan Erdoğan’ın, “Birçoğunun Kur'an'ı öğrenmesinin ona getireceği olumsuzluk ne olabilir? Burada bir yaş sınırı getirildiği zaman öğrenme kolay olsun diye değil, tam tersine ‘bunun önünü nasıl keseriz’; bu anlayışla getirildi. Şu anda Diyanet konu üzerinde çalışıyor. Milli Eğitim de çalışıyor.

Birisinde 12 yaş, diğerinde 15 yaş. Diyor ki, bu yaşlardan önce öğretemezsin. Bırakalım kitabını, Kur'an'ı öğrensin. Bu durumdan niye rahatsız olalım? Bırakalım rahat rahat öğrensin. Tommiks-Teksas okumaya hiç kimse mani olmuyor ama kendi kitabını öğrenmesine niye mani oluyoruz"... "Benim tezgahımdan geçmiş olanların, ülkeme ne zararı var ki? Bunu öğrenenlerin ülkelerine ne zararı var? Varsa üzerinde duralım.

Ben, ülkeme zarar verecek bir şeyi niye yapayım? Deli miyim?.." Din kültürü, ahlak bilgisi dersinde Kur'an öğrenmiyorlar ki. Ben biliyorum, sûre ezberleme problemi olan çocuklar aradı. Şimdi bakın, burada namazla ilgili bahislerde, namazla ilgili bazı sûreleri öğretmenler öğretebilir. Ama, bu Kur'an öğretmek değil. Orada birkaç tane sûreyi öğretmişsin; başka bir şey değil. Kur'an dersi dediğimiz zaman bunda tecvid var, tilavet var, tefsir var; bunlar aynı şeylerdir" dediği…
Olaylara sadece bir taraftan bakmak alışkanlık olursa bu insanı yanlış düşünmeye sevkeder.
Basit bir örnek vermek istiyorum.
5 yaşındaki çocuğunuzu ilkokula yazdıramazsınız. Belirli bir yaşa gelmesi gerekir.
Yani yaşla ilgili sınır sadece Kur' an eğitimi ile ilgili değil.
Üstelik belli bir yaşa kadar bu eğitimi ailenin kendisi verebilir.
Başka bir gerçekte herkesin ilim anlamında Kur' an öğrenmesine imkan yok pratikte.

Dinimizin gereklerini öğrenir insanlar sonra gider avukat olur, doktor olur ve bunun için gerekli eğitimi alır. Veya bakkal olur. Her halükarda mesleki eğitim sırasında başka bir eğitimi almak imkansıza yakındır. Tabii bunu ilim anlamında söylüyorum.

Kur' an' ı son derece iyi bilen ama kötü tıp eğitimi almış bir doktor kimseyi mutlu etmez zannedersem. En azından yakınlarını o doktor tedavi edecekse...

Kısa süreli kurslarla Kur' an öğretmek gayri ciddi bir yaklaşımdır.
Bunun için uzun zamana ihtiyaç vardır.
Oysa günümüzde insanların zamanının büyük bir kısmını mesleki eğitim alıyor.

Kur' an konusunda eğitim almak isteyenler için özel okullar var.

Her hangi bir anlamda öğretmen olmayan, eğitimci olmayan bilgisi kendine münhasır kişilerden Kur' an gibi ciddi bir konuda eğitim alınmasını kendi adıma tasvip etmiyorum.
Yoksa ortalık nasıl, nereden öğrendiği belli olmayan Kur' an eğiticileri ile dolar taşar.

Tommiks Teksas okumayı yasaklayan yok doğru, Kur' an okumayı yasaklayan da yok.

Tommiks Teksas eğitimi vermeye kalkışsa birileri emin olun yasaklanır.

Aklı yerine geldiğinde gitsin istediğini istediği şekilde öğrensin.
Ama aklı yetene kadar birilerinin çocuklarımızı koruması lazım.

Burada tek çelişkili durum bence birinin farklı diğerinin farklı yaş uygulamaları.

Bu düzeltilirse sorun kalmayacaktır.
 

Türkay

Doçent
Katılım
2 Ocak 2007
Mesajlar
542
Tepkime puanı
2
Puanları
0
AMA CHP Yİ GÖRMÜYOR TARAFSIZ DEDİĞİNİZ BU SAVCI

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın AK Parti hakkında açtığı kapatma davasında ortaya koyduğu 'suç' unsurlarına göre, anamuhalefet partisi CHP de kapatılabilir.

Başörtüsü ve Kur'an-ı Kerim dağıtan, seçim otobüsüne türbanlı kadın fotoğrafı koyan ve genel merkezde aşure pişiren CHP yönetimi, başsavcının 'laiklik tanımı'nı çiğniyor.

Baykal Kur'an ayetlerini kaynak gösterdi, Ebu Hanife'den örnekler verdi

Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında başörtüsüyle ilgili görüşlerini anlatırken Kur'an-ı Kerim'i ve hadisleri kaynak gösterdi. Hanefi mezhebinin kurucusu Ebu Hanife'den örnekler verdi. Baykal, 30 Ocak'ta ise "Biz türban takan kızlarımıza sahip çıkıyoruz, onları koruyoruz." ifadesini kullandı.

Seçim otobüsünde türbanlı kadın kullanıldı
21 Temmuz 2007: CHP Sakarya İl Örgütü, üzerinde kapalı kadın fotoğrafı olan seçim otobüsüyle halktan oy istedi. Parti yönetimi konuyla ilgili tatmin edici bir açıklama yapamadı.

Genel merkezde aşure merasimi
23 Ocak 2008: Alevilerin yas orucunun sona ermesi nedeniyle, CHP Genel Merkezi'nde aşure dağıtıldı. İlk aşure tasını CHP Genel Başkanı Deniz Baykal doldurdu.

Yozgat ve Trabzon'da başörtüsü dağıtıldı
13 Temmuz 2007: CHP, Yozgat'ta farklı bir seçim çalışması yürüterek vatandaşlara başörtüsü dağıttı. Kadın Kolları İl Başkanı Özgür Karslıoğlu, "Başörtüsü karşıtı gibi gösteriliyorduk. Bundan rahatsızlık duyduğumuz için gittiğimiz yerlerde eşarp dağıtmaya başladık." dedi.
8 Mart 2008: Trabzon Kadın Kolları Başkanı Sevgi Erol, kadınlara başörtüsü dağıttı.

interhaber

AK PARTİ BUNLARI YAPMADI AMA.

Savcı bu işede bir el atsın, bekliyoruz.
 

SirayeT

Asistan
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
215
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Sefa Sirmen, suçlamaya katılmıyor

İbrahim Karaosmanoğlu'nun sadece Kur'an dağıtığı için suçlu bulunmasına tepki gösteren Sefa Sirmen, "Kur'an dağıtmak suçsa ben de dağıttım, cami de yaptırdım." dedi.

İzmit Büyükşehir eski başkanı ve CHP Kocaeli Başkanı Sefa Sirmen, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu'nun sadece Kur'an dağıtığı için suçlu bulunmasının doğru olmadığını söyledi.

Körfez Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı'nı ziyaretinde konuyla ilgili açıklama yapan Sirmen, "Kur'an dağıtmak suçsa ben de dağıttım, cami de yaptırdım." dedi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, AK Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne açtığı davanın iddianamesinde, sırf Kur'an-ı Kerim dağıttığı için Başkan Karaosmanoğlu'nun de ismi bulunuyor.
Karaosmanoğlu'ndan önce Kocaeli'de İzmit Belediye Başkanı iken hacca gidenlere Kur'an dağıtan Sirmen, suçlamaya katılmadığını söyledi.

CİHAN
 

bukett

Üye
Katılım
18 Mar 2008
Mesajlar
30
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
kapatma gerekcesınden bırıde..tayyıb erdoganın fenerbahcelı olması ve..sarı ıle lacıvert bırlestıgınde yesılı meydana getırmesı yesılın de peygamber rengı olması ımıs..bu ınsanlar ne kadar komık seylerle ugrasıyorşar...turbandan korkarlar ıgneden korkarlar renkten korkarlar..nedır bbunlardakı bu korku..ALLAHIM AFF...
 

Özduygu

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
652
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Chp li SİRMEN kuran dağıtnak suçsa bende dağıttım diyor. Kimse ona suçlamada bulunmuyor.

Başörtüsünü chp dağıtıyor, tık yok.

İmamı azamdan alıntılar yapıyor, alevilere aşure dağıtıyor baykal, kimsede ses yok.
 

inkişaf_

Doçent
Katılım
3 Eyl 2006
Mesajlar
1,124
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Kapatmanın gerekçesimi kaldıki; hepsi perinçek düzmecesi.
 

şifa_

Doçent
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
551
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Başsavcı ağzındaki baklayı çıkardı

Hazırladığı AK Parti'yi kapatmaya ilişkin iddianame ile tüm gözlerin üzerine çevrildiği Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, "Davadan ve iddianameden eşimin bile haberi yoktu. O da sizler gibi televizyonlardan öğrendi" dedi. Kendisi gibi eşi de hakim olan Başsavcı Yalçınkaya böylelikle, özellikle Ergenekon Operasyonu çerçevesinde dillendirilen ve iddianamenin İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in bilgisayarına iki gün önce gönderildiğine ilişkin iddialara da son noktayı koymuş oldu.

Davanın açılmasından sonra belki de ilk kez konuşan Yalçınkaya ile aslında "of the record" bir görüşme yaptım. 1 saat 15 dakika süren görüşmenin bazı bölümlerini ve izlenimlerimi yazacağım. Bu nedenle de tamamı "off the record" olan görüşmeden izlenim yazmanın da zorluğunu elbette takdir edersiniz. Yazımın başındaki eşi ile ilgili bölüm için ise zorlukla da olsa izin alabildim.

Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya'yı kapatma davasının hemen ertesi günü telefonla aramıştım. Özel kalemi haliyle, "Nuray Hanım biliyorsunuz bugünlerde başsavcımız hiç bir basın mensubu ile görüşmeyi uygun bulmuyor. Sizinle de özel diyaloğunu biliyoruz ama eğer randevu veremezsek kusura bakmayın" dediler. Ben de Başsavcım ile olan iyi diyaloğuma güvenerek kendisinin kahvesini içmeye geleceğimi, elbette bugünlerdeki hassasiyetini anladığımı söyledim.

Doğrusu bu nezaket aynı şekilde devam etti. Ertesi günü sabah saatlerinde bizzat kendisi beni aradı. Ve bu durumu o da dile getirdi. Ama yine de bana randevu vereceğini de söyledi. Önce iki gün sonraya randevu verdi. Ardından özel kalemi görüşmemizi dün yani 28 Mart saat 13.15'e aldı.

 

şifa_

Doçent
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
551
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Türbanlı memure beni karşıladı

Saat tam 13.00'te Yargıtay Başsavcılığı'ndaydım güvenliğe misafir olarak adım bırakıldığı için hemen özel kaleme çıkarıldım. Beni son günlerde kamuoyunda kullandığı türban nedeniyle gündeme oturan özel kalem müdiresi N. Hanım karşıladı. Giyimi çok moderndi. Kahverengi pantolon, kahverengi tişört ve üzerinde de elde örülmüş açık kahve renkte bir tunik ve saçları arkadan toplanmış "at kuyruğu" modeliydi. Dediğim gibi, Yalçınkaya başta olmak üzere A'dan Z'ye nezaket kokuyor Yargıtay Başsavlığının her köşesi. Başsavcı Yalçınkaya'nın yemekten dönmek üzere olduğunu söyleyip, beni hemen odasına aldılar. N.Hanım'ı görür görmez hatırlamıştım. Çünkü bu kişi Başsavcı Yalçınkaya'nın göreve başladığında ilk ziyaret ettiğim gün kendisiyle birlikte bizim resimimizi çeken kişiydi.

Derken Yalçınkaya odaya geldi. Elbette ilk söylediği, tüm görüşmenin dost sohbeti olduğuydu. Önce kendisine ne kadar zamanım olduğunu sordum. "Yeterince var. Rahat olun" dedi. Dedim ya, Abdurrahman Yaçınkaya ile görüşürken kendinizi misafir gibi hissetmiyor, bir yakınınızla konuşuyor hissine kapılıyorsunuz. Öncelikle belirtmek isterim ki şimdi yazacağım herşey sohbetten edindiğim izlenimden ibarettir.

Yazımın başındaki eşine ve iddianamenin kimsede olmasının mümkün olmadığına ilişkin kısım ise sohbetin sonunda özellikle izin aldığım bölümdür. Bu konuda da kendisini zor ikna ettiğimi söyleyebilirim. Tabii sayfada yayınlanan resmimiz ile ilgili de ikna süreci zor oldu diyebilirim.

Çiçeklerin çokluğu dikkat çekici
Tanıdığım Yalçınkaya'dan yola çıkınca, bir defa eskiye göre daha suskun olmayı tercih ediyordu. Odada çiçeklerin çokluğu dikkatimi çekti. Hepsi de daha dipdiri olduğu için bir çoğunun davadan sonra gelen tebrik çiçekleri olduğunu hissettim. Doğrusu odadaki çiçek sayısı mobilyaları görünmez kılıyordu. Yalçınkaya sık sık, artık iddianameyi bıraktığını ve başka konularda uğraştığını, belirtip, "O kamuya ait. Bundan sonrası benim değil" vurgusu yaptı. Ayrıca titizliği yargıdaki bir davaya müdahale etmek istemiyordu. O'nun görevi bu iddianameyi hazırlamaktan ibaretti. Bunu da ona yasalar sorumluluk olarak vermişti.

AK Parti türban uyarısına kulak verse dava olmayacaktı . Sonra söz iddianame ve kapatma davasının ardından, Türkiye'nin bir anda nasıl kaos yaşadığı ve son birkaç gündür başta Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ve sivil toplum kuruluşları (STK), ardından da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün parti liderleriyle gerilimi durdurma amaçlı olan açılımlarına geldi.

Yalçınkaya'dan edindiğim izlenim, bundan sonra süreç sakin geçecek. Yargıya intikal eden bir konu. Ve yargı bu konuda kararını verecek. Ve bu süreçte kendisi hiç konuşmayacak. Yeni bir dalgalanma ya da yeni heyecanlara da bu çerçevede yer yok. Hatta ekonomik dalgalanma bile olması çok düşük ihtimal. Elbette iddianame daha çon gazete haberlerine dayanıyor ama bu da hukuken yasal. Ancak eğer bu sürede gerçekten Raportör Osman Can'ın raporunda yer aldığı iddia edildiği gibi, bazı gazete haberlerinin daha sonra yayınlanan ve gözden kaçan tekzipleri varsa, bunlar yargı süresince değerlenecek.

Bir ara söz Abdurrahman Yalçınkaya'nın 17 Ocak 2008 tarihinde türban ile ilgili Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinin değişikliğine ilişkin çalışma nedeniyle yaptığı açıklamaya geldi. Bizim medya olarak çok sert bulduğumuz o açıklama, Yalçınkaya'ya göre "çok samimi"ydi. Edindiğim izlenim, eğer o samimi açıklamadan sonra hükümet ya da AK Parti geri adım atsa, ya da bu konudaki çalışmasını durdurabilseydi belki bugün bu kapatma davası ile karşılaşmayacaktık.
 

şifa_

Doçent
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
551
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Siyasi yasak Gül'ün cumhurbaşkanlığını etkilemez . Kuşkusuz bu iddianamenin bir başka önemli yanı ilk kez bir cumhurbaşkanının da iddianamede yer alması. Dolayısıyla da son zamanlarda, bu konu bir çok hukukçunun gündeminde. Ve kafalar da çok karışık. Sanırım Abdullah Gül'ün siyaseten yasaklanması, sadece siyaset yapamama durumuna neden olduğu için cumhurbaşkanlığı görevini etkilemeyecek. Gül, cumhurbaşkanı olarak görevini yapmaya devam edebilecek.

Ancak bu sürede tabii ki toplumda "herkesin ve her kesimin cumhurbaşkanı olma" âlgısını yükseltmesi gerekecek. Sadece eğer parti kapatılırsa ve siyasi cezası nedeniyle partinin başına geçemeyecek. Cezanın 5 yıl olması halinde, görev süresi bittiğinde cezasının biteceği de varsayılırsa, yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinin bile önünde engel yok

Şu anda ek iddianame yok ama gelişmeler değerlendirilecek . Öte yandan son zamanlarda dillendirilen, özelllikle kapatma davasının ardından AK Partililerin konuşmalarına ilişkin bir değerlendirme olarak kamuoyunda çok konuşulan, ek bir iddianamenin olmadığı izlenimini edindim. Tabii bu şu an için yok. Bundan sonra olmayacağı anlamına gelmiyor.

40 civarında milletvekiline siyasi yasak gelebilir . Bilindiği gibi iddianamede başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu 71 kişinin siyaseten yasaklanmasına ilişkin talep de yer alıyor.


Tabii ki bu 71 kişi, kendilerini tek tek savunma hakkına ve hukuken böyle bir duruma sahip değiller. Parti ve partinin üyelerini parti adına savunma yapacak kişiler savunabilecek. Bu çerçevede özellikle raportör'ün raporunda belirttiği iddia edildiği gibi, bazı gazete haberlerine, ilgili şahıslar daha sonra tekzip göndermiş ya da kendilerini bir şekilde aklamışlarsa, bunlar da kanıtlanabilirse, bu yasağı mahkeme düşürebilecek. Ama en az 40 milletvekilinin bu kapsama girmesi zor görünüyor.
 

şifa_

Doçent
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
551
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İddianame Yargıtay'da görevli 3 savcı ile hazırlandı
İddianame özel olarak üstünde oturulup çalışılmış veya özel hazırlatılmış bir rapor değil. Bu tür iddianameler kamu adına zaten Yargıtay Başsavcılığının siyasi partileri izleme görevi noktasında sürekli olarak yapılan bir çalışmanın ürünü. Ancak buna karşılık çok dar, Yargıtay'da görevli Yalçınkaya'nın çok güvendiği üç savcı tarafından son şekli verilmiş ve bir çok belge, bilgi ve ihbara dayalı.

Venedik kriterleri
Ayrıca edindiğim bir başka izlenim AK Parti'nin üzerinde çalıştığı "Venedik Kriterleri" iddianameye göre zaten AK Parti'nin bu kriterlerin çiğnediği yönünde. Dava sürerken böyle bir yasa bu bölümü de kadük hale getirir mi buna Anayasa Mahkemesi karar verecek.


referans


 
Üst