Biz Allah’a, bize indirilen Kur'an'a; İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yâkub ve torunlarına indirilenlere; Musa'ya ve İsa'ya verilenlere ve (bütün) peygamberlere Rableri katından gönderilen (kitab ve âyetler)'e îman ettik. Onlardan hiçbirini (kimine inanmak, kimini inkâr etmek suretiyle) diğerlerinden ayırdetmeyiz. Biz (Allah’a) teslim olmuş Müslümanlanz." (Bakara, 136)
Yeryüzündeki insanlığa Allah’ın takdir ettiği din, tek dindir. Çeşitli zamanlara ve kavimlere has şeriatlar din değildir. Hıristiyanlık Yahudilik gibi ayrı dinler yoktur şeriatlar vardır bunlara da kavimler isim vermiştir. Allah’ın takdirlerinin ve hikmetlerinin tamamının anlayabilme yeteneği ve zekâsı insanlığa verilmedi ki tüm takdirlerini anlayabilelim. İslamiyet teslimiyet dinidir. Ne rasyonalistler gibi her şeyi akla havale ederek bir çözüm bulmak ne de Empiristler gibi her şeyi deneysel duyumlara ve hislere bağlıyarak aklı saf dışı bırakarak dini anlayamayız. İslam ne ifrattır ne de tefrit. Orta yoldur ve siratı müstakimdir. Öyleyse şunu da sorabiliriz Allah neden Hz. Muhammed, hatta ateşe atılmasına rağmen Hz. İbrahim ve birçok peygamberi o kadar öldürülmesi için plan program yapılmasına rağmen korudu da Hz. Yahya’yı mesela korumadı ve Hz. Yahya öldürüldü. Allah’ın neyi ve ne için koruma takdiri, hem O’nun yanındaki bir bilgiye hem de imtihan sırrına bağlıdır. Koruyamadı demek fikri kabızlıktan doğan bir zikirdir ve biz buna ancak korumayı murad etmedi diyebiliriz. Zira O birşeyin olmasını dileyince ol der ve oluverir. Şayet dilerse kitaba korun der ve kitaplar korunuverir. Zaten tüm bu fitne ve çarpışık düzen içinde Müslüman ve mümin olmayı becerebilenler cennet ehli olacaktır.
«Muhakkak ki bu Kur'an'ı biz indirdik ve onu koruyacak, muhafaza edecek, devam ettirecek de biziz.:.» (Hicr, 9)