mevlana haftası ya öğrenin

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Aşağıda geçen sözleride temize çıkaracak varmı acaba içinizde
Aklınızı peynır ekmekle yemediyseniz bu küfürleri tevil etmeye bile cüret edemessiniz



Sabah oldu, ey sabahın penehı Tanrı ! (Ben özür serdedemiyorum), bize hizmet eden Husâmeddin’den sen özür dile!”
“Akl-Küll’ün ve canın özür diliyeni sensin;
canların canı, mercanın parıltısı sensin.”
“Sabahın nuru parladı, bize de bu sabah çağında senin Mansur şarabını içmekteyiz.” ( Şark İslâm Klasikleri, Mesnevi. Mevlâna, M.E.G.S.B. Yayınları, İstanbul 1988 çeviren Veled İzbudak. Cilt 1. Sayfa 144 Bent 1807-8-9. ).
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Mevlâna bu sözleriyle, ben Allah’ım diyen Hallacı Mansur gibi sabaha kadar Vahdet-i Vücûd’çuluk yaptığını söylemekte bununla da (haşa) “sen Husameddin’den özür dile” demek suretiyle Allah’a minnet etmektedir.
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
ruminin hz musaya iftirası

“Renksizlik âlemi, renge esir olunca bir Mûsa, öbür Mûsa ile savaşa düştü.
Renksizlik âlemine ulaşırsan Mûsa ile Firavun’un karıştığı âleme erişirsin.” ( Mesnevi. Mevlâna, Cilt 1. Sayfa 198 Bent 2467-2468. ).

Hatta oynanan bu oyunda taraf tutulmak istenirse, Firavunun tarafının tutulması gerektiğini zira haksız olanın Musâ olduğunu söylüyor. Şöyle ki :

“Bu işler, kovalayanı yanıltmak için ata çakılan ters nallardır; ey sâf kişi! Firavun’un Musâ’dan nefretini, sen Musâ’dan bil!” ( Mesnevi. Mevlâna, Cilt 1. Sayfa 199 Bent 2481. ).
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
“Zevk veren her şey, şu aşağılık kişiler, bir delil elde edip dadanmasınlar diye nehyedilmiştir. Yoksa şarab, çeng, güzel sevmek ve semâ, haslara helâldir, aşağılık kişilere haram.” (seçme Rubâiler, S, 43 rubâi CLXXII.) ( Bak, Abdulbaki Gölpınarlı’nın Mevlana Celâleddin isimli kitabının sayfa 198 - 199 - 200. İnkılâb Kitabevi 1985 baskısı.)er, `
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Sual: Vehhabiler, Hz. Mevlana'ya çok iftira ediyorlar. Sebebi ne olabilir?


CEVAP
Kişi bilmediğinin düşmanıdır. Batılı yazarlar, hayatlarında evliya olmadığı için, kerametten bahseden hiçbir kitapları yoktur. Çünkü içlerinde bir tek evliya yoktur. Onun için masallar, sihirli lambalar, sihirli aynalar vesaireden bahsederler. Dini mahiyette olan hikayelerinde ise, evliyayı bilmedikleri için melekler hakkında harika uydururlar. Hıristiyan İngiliz ajanlarının kurduğu vehhabilikte de buna benzer mantık vardır. Her kaptan içindeki sızar.


İnsanların üstünlerinin, meleklerin üstünlerinden daha yüksek olduklarını, vehhabi kitapları da yazıyor, buna rağmen meleklerin tasarruf ve tesirlerine inanıyorlar da, Allahü teâlânın Evliyasına keramet olarak, tesir ve tasarruf verdiğine ise inanmıyorlar, bunlara inananlara da müşrik diyorlar. Ehl-i sünnet âlimleri, vehhabilerin ortaya çıkacaklarını, keramet olarak, bilmişler, yıllarca önce bunları kitaplarına yazmışlardır. Bu âlimlerin başında, Muhyiddin-i Arabi ve Sadreddini Konevi ve Celaleddini Rumi ve Seyyid Ahmed Bedevi gibi evliya bulunmaktadır. Vehhabiler, işte bunun için, yani bizi ele verdiler diye bu evliya zatlara düşmanlık ediyorlar.


Vehhabilerden hiçbir evliya çıkmamıştır. Çünkü onlar keramete, tasavvufa karşıdır. Elbette Müslüman olmayandan ve keramet düşmanlarından keramet görülmez. İnkâr eden mahrum kalır. Düşmanlıkta o kadar ileri gittiler ki, bir vehhabi, Mevlana'dan tercümeler adı altında dine imana aykırı, ahlaksız yazılar yazıp bakın bunları Mevlana söylüyor diyerek onu kötülerler. Hatta daha da ileri giderek ahlaksızlıkla suçlarlar. Kerametle bunları bilen Hz. Mevlana, yazılarının değiştirileceğini anladığı için, Mesnevisini nazımla yazmıştır. Asıllarını değiştiremeyen düşmanları, tercümesi diyerek ahlaksız hikayeler uydurmuşlardır. İncillerdeki ahlaksız hikayelerin çokluğunu bizzat batılılar söylemektedir. Bu benzerlik, din büyüklerimize kimlerin iftira ettiğini açığa çıkarıyor. İslam düşmanlarının tuzağına düşenler, Evliya zatlara dil uzatmayı marifet gibi göstermişlerdir.


Hazreti Mevlana, Kadiri tarikatında idi. Soyu baba tarafından Hz. Ebu Bekr-i Sıddîk'a, anne tarafından İbrahim Edhem hazretlerine ulaşmaktadır. Babası sultan-ül-Ulema Muhammed Behaeddini Veled büyük âlim ve Veli idi. Daha çocuk iken babasının kalbindeki feyizlere kavuştu. Beş yaşında iken kiramen katibin meleklerini, Evliyanın ruhlarını ve sokaktaki cinleri görürdü. (Nefehat)


Ney ve dümbelek çalmadı. Dönmedi, raks etmedi. Bunları, sonra gelen cahiller uydurdu.


Nakşibendi tarikatının büyüklerinden Abdullah-i Dehlevi hazretleri, (Üç kitabın eşi yoktur. Bunlar, Kur'an-ı kerim, Buhari'yi şerif ve Celaleddin-i Rumi'nin Mesnevi'sidir) buyurdu. Mevlana Celaleddin, Evliyanın büyüklerinden ve Ehl-i sünnet âlimlerinden idi. (Mekatibi şerife m. 107)


Yani, Evliyalık yolunun kemalatını bildiren kitapların en üstünü Mesnevi'dir. Evliyalık ve nübüvvet yollarının kemalatını ve inceliklerini bildirmekte ise, İmam-ı Rabbaninin Mektubat'ının eşi yoktur.


Hazreti Mevlana, yolunu şöyle dile getirmektedir:

Ben sağ olduğum müddetçe Kur'ânın kölesiyim.

Ben Muhammed muhtârın yolunun tozuyum.

Benim sözümden bundan başkasını kim naklederse;

Ben ondan da bîzârım, o sözlerden de bîzârım.


Tasavvuf deryasına dalmış bir Hak âşığıdır. İlmi, teşbihleri, sözleri ve nasihatleri bu deryadan saçılan hikmet damlalarıdır. O, bir tarikat kurucusu değildir. Yeni usûller ve ibadet şekilleri ihdâs etmemiştir. Ney, dümbelek, tambur gibi çeşitli çalgı âletleri çalınarak yapılan törenler ve âyinler, Hz. Mevlana'nın vefatından 3-4 asır sonra meydana çıkmıştır. Halbuki o, ney ve dümbelek çalmadı. Dönmedi, raks etmedi. Bunları sonra gelenler uydurdu. 24 binden ziyade beytiyle dünyaya nûr saçan Mesnevî'sine, her ülkede, birçok dillerde şerhler yapılmıştır. En kıymetlisi Mevlana Câmi'nin kitabı olup, bunun da şerhleri vardır. Türkçe şerhlerinden, Ankara vâlisi Âbidin Paşanın şerhi çok kıymetlidir. Âbidin Paşa bu şerhinde, ney'in, insan-ı kâmil olduğunu ispat etmektedir.


Mevlevîlik, cahillerin eline düştüğünden, bunlar ney'i çalgı sanarak, ney, dümbelek gibi şeyler çalmaya, dönmeye başlamışlar. İbadete İslam dininin yasak ettiği çirkin şeyler karıştırmışlardır. Hz. Mevlana, bırakın ney çalmayı oynayıp dönmeyi, yüksek sesle zikir bile yapmadı. Nitekim Mesnevî'sinde diyor ki:


Pes zî cân kün, vasl-ı Canan-râ taleb


Bî leb-ü gâm mîgû nâm-ı rab.


Manası şudur:


O halde, Canana kavuşmayı, cân-u gönülden iste


Dudağını oynatmadan, Rabbinin ismini söyle.


Bugün, bu tasavvuf üstadının türbesine sonradan konan çalgı âletlerini, işin gerçeğini bilmeyenler, bu zatın çalgı çaldığını bu aletlerin onun olduğunu zannetmektedirler. O hakikat güneşini yakından tanıyanlar, bunlara elbette itibar etmez. Zaten bu büyükler, şüpheli şeylerden kaçtıkları gibi, mubahları bile sınırlı ve ölçülü kullanmışlardır.
Kusura bakmayın bunu yazan tam bir gerzek, kale alınmayacak kadar basit ve hamasi.
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
şu mevlanamı neyse onu yıkamaya suyunuz yetmez bırakın ne eliniz nede diliniz kirlensin
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Hastalık zamanında hasret ve feryad vardır, o zaman hastalık devamlı uyanık olma hâlidir.
Hasta olduğun zaman o ana kadar işlediğin günahlarına istiğfar edersin.
Hastalık zamanında günahın çirkinliği sana görünür, sıhhat bulursam doğru yola döneceğim diye niyet edersin.
Hasta iken “Bu hastalıktan sonra iyileşirsem bana Allah Teala’ya itaat etmekten başka makbul bir iş ve vazife olmasın” diye kendi kendine söz verirsin.
O halde hastalığın sana akıl ve uyanıklık ihsan ettiği malum oldu.
Bunun üzerine ey asıl ve gerçeğe talip olan kimse! Bil ki her kimin derdi varsa hakikatten koku almıştır.
Kim Allah Teala hazretleri yolunda fazla uyanıksa derdi çok olur, kim fazla uyanık ve bilgi sahibiyse yüzü daha çok sararmıştır.

Mevlana Celaleddin efendimizin Mesneviy-i Şerifinden (Tercüme: Abidin Paşa)
 

zehebi

Yasaklı
Katılım
20 Ara 2014
Mesajlar
26
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Selam

Bırakın Mevlana Celaleddin Rumi'nin bu menkıbelerini! kendisine isnad edilen Mesnevinin 7. ciltini geçtik Mesnevi'nin sadece ilk 18 beyiti kendi kaleminden çıkmıştır.Bunun yanısıra bazı kendi ''karalama notları''nıda kitabın bir kısmını teşkil eder.Diğer kısmı ise kendisine ait değildir.Bu ait olmayan kısmın bir kısmı sohbetlerini dinleyenlerin anladıklarını ifade ettikleri bir kısmı ise kendisiyle alakalı olmayan birilerinin eklemelerinden (yani kendisi ile hiçbir bağı olmayan)oluşan bir yapıya sahiptir...

Bu kendisine ait olmayan kısımın içerisinde ''Mesnevinin Önsözü'' diye dile getirilen bölümde vardır.Mevlana üzerinde uzman olan her isim bunu dile getirir...Ve ne hikmetse bütün ciltler/kitab ''farsça'' iken çokça gündeme getirilen önsöz ''Arapça''dır....

Bu kadar karma bir kitab içerisinde isim üzerinden ''tekfir''in nasıl bir sonuç çıkaracağı ortadadır.Burada eleştirilecekse -ki yanlışlıkları kesinlikle eleştirilmelidir-bu eleştirilerin ayakları yere basan eleştiriler olması ve sözün eleştirilmesi lazımdır diye düşünmekteyim...

Selametle...
İnsanlar yazdığına göre değerlendirilir.ne yazılmış,nasıl nakledilmişse eleştrilende o temsili şahsiyyetdir.
gerçek mevlana nasıldı ?
bilmiyoruz....
 

zehebi

Yasaklı
Katılım
20 Ara 2014
Mesajlar
26
Tepkime puanı
0
Puanları
0


Sen de çelişkiler yumağı içinde yüzüyorsun....Hazreti Peygamberle hem hal olmuş şunca sahabenin rivayeti olan Hadis-i şerifleri uydurma diyerek reddediyorsun...Mevlana'nın halkın ağzından toplanan menkıbelerini işine geldiği için kabul ediyorsun...

Önce mesneviden dedin...Olmadığını ispat ettik...Şimdi o yazdırdı bu yazdırdı diyerek çürük davana devam ediyorsun...İnsana önce insaf lazım...

@fakr celaleddini rumiyi "ona ait değil" diyerek karşı çıkıyor .yok ondan 30 sene sonra yazılmış diyerek aklamaya çalışıyor.
sizde büyük bir iştahla beğeni imzanızı çakıp onaylıyorsunuz çamur kondurmuyorsununuz celaledini rumiye.. iyi çok güzel.

Aynı şeyi neden hadis kitaplarına yapmıyorsunuz.Hadis deyince tüm pisliği resulullaha yığmaktan geri durmuyorsunuz.hiç demiyorsunuz bu hadisler peygamberden 200 sene toplandı bunlarla amel olmaz!
demek mevlana celaleddin ,muhammed as dan bile değerli..
 

zehebi

Yasaklı
Katılım
20 Ara 2014
Mesajlar
26
Tepkime puanı
0
Puanları
0
celaleddinin anlaşılmadığı kanısındayım.

eşek kabak hikayesi ile eleştrilir.Aslında verilmek istenen derse bakmak lazım.

Eşek himmeti,eşeğin aleti bereketi ,kabak ise rahmeti temsil eder.

bu buyuk zevke şukretmeyen kadın kabağı çıkarıp atmasıyla allahın rahmetini red ediyor.
ve belasını buluyor.
çok güzel bir hikaye .Allah mevlanadan razı olsun.
 

zehebi

Yasaklı
Katılım
20 Ara 2014
Mesajlar
26
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Selam

Reenkarnasyon hususunda ise dayandırılan sözü şudur:

''Taş olarak ölmüştüm, bitki oldum.

Bitki olarak öldüm ve hayvan oldum.

Hayvan olarak öldüm, o zaman insan oldum.

Öyleyse ölümden korkmak niye?

Hiçbir sefer kötüye dönüştüğüm,

Ya da alçaldığım görüldü mü?

Bir gün insan olarak ölüp,

ışıktan bir yaratık,

rüyaların meleği olacağım.

Fakat yolum devam edecek,

Allah’tan başka her şey kaybolacak.

Hiç kimsenin görüp duymadığı birşey olacağım.

Yıldızların üstünde bir yıldız olup,

Doğum ve ölüm üzerinde parlayacağım'' sözüdür..

Burada reenkarnasyondan bahsetmemektedir.Bizlerin/bizim türümüzün yaşadığımız süreçten bahsedilmektedir.

Bildiğimiz doğumdan öncesini ''Taş'' olarak ifade edip sonrasınada Nuh suresi ayet 17 ye atıfta bulunup sonra bu sürecin yani yaratılma sürecinden sonrasında ''hayvan'' kısmına geçiyor.Bilindiği üzere ''nefs/beden'' tasavvufta hayvan olarak isimlendirilir.Bu sürecin akabinde ise nefsin mertebelerine atıfta bulunup kademeleri geçtiğini ve bunun akabinde ''insan'' olduğunu ''beşer''likten kurtulup zihni kısmı ilgilendiren-ki Kur'an'da bu ayrım rahat bir şekilde görülür-insan olduğundan bahsediyor.Buna ulaşan kişinin artık ''ölümden'' korkmasına gerek yok demektedir..Sonrasında ise ahiret kısmına geçerek temizliği ifade eden durumu yani ''melekleşeceğini'' anlatmaktadır.Ama yazdıklarım söylediklerim devam edecek kıyamete kadar diyor!Ve bil ki Allah'ın zatı dışında her şey yok olacak yani bu süreci yaşasanızda yaşamasanızda ''yok olacaksınız'' diyor...

Selametle...

vahdeti vucudcu kardeş .hurufilik seviyesinde kelimelerden mana çıkarıyorsun .garip sonuçlara ulaşıyorsun.,
Adem"ismini urartulardan sümerlerden ,ibranilerden ,ahadlardan bilmem ne kavimlerin ne mana verdiğinden girdinde bir sonuca ulaştın..:)

sana bir soru

insan nekadar zamandan beri dünyada hiç düşündünmü?

en az bir milyon yıldır dunyadasın..

senin baktığın "adem"ismine bin bir mana verdiğin yazılı tarihin ne kadar zaman biliyormusun?
beşbin yıllık bir tarih..

sen şimdi 995 bin yıllık tarihini unutupda "adem"ismine 5000 yıllık süreçde mana versen ne olacak?neyi ifade edecek?
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
ne mi ifade edecek en azından adem ismi adamın değil çamurun ismi olduğunu bileceğiz ademden yarattık derken o çamurdan insanların yaratıldığını öğreneceksin hava annemizinde ademin ane kemiğinden değil adem çamurundan yaratıldığını adem as mında o adem çamurundan yaratıldığını öğreneceksin
selamun aleykum kardeş kuranı oku oku oku anla
 
Üst