Mezhepler - Fırkalar dosyası

GENCAKINCI

Profesör
Katılım
21 Ağu 2009
Mesajlar
1,666
Tepkime puanı
26
Puanları
0
3 rekat namaz kılmaları bildiğim kadarıyla namazları cem etmelerinden dolayıdır.

Taşa secde etmelerine şirk demek biraz aşırıya kaçmak olmuş, böyle laflar ederken çok dikkatli olmak gerekir.


Ayrıca yazınıza bu linkten ( http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=97507&page=6 ) devam edebilr misiniz? ikiye bölünmesin bilgiler..Selametle...

Diyorsunki:"Taşa secde etmelerine şirk demek biraz aşırıya kaçmak olmuş, böyle laflar ederken çok dikkatli olmak gerekir"

Biz ehli sünnet olarak seccademize ne bir taş nede başka bir nesne koymuyoruz.Çünkü şirktir.

İslamdan önce müşriklerde kendilerine göre namaz kılıp secde ediyorlardı. Ama taştan ve tahtadan yaptıkları putlara secde ediyorlardı.
 

GENCAKINCI

Profesör
Katılım
21 Ağu 2009
Mesajlar
1,666
Tepkime puanı
26
Puanları
0
Mut'a nikâhı

Müt'a nikahı veya Muta nikahı (Arapça: زواج المتعة Zawāj al-Mut'ah veya نكاح المتعة Nikāh al-Mut'ah), İslamiyet'in ilk yıllarından kalan ve Şia'nın birçok mezhebinde ve Rafizilik'te halen uygulanan bir nikah şekli. Bazı kaynaklarda Acem nikahı ya da muvakkat nikah (geçici nikah) denir. Erkek, rızası olan bir kadınla belirli bir ücret karşılığında anlaşarak, belirli bir süreliğine evlenir. Muta nikahı, Sünnilikte ve Anadolu
Aleviliğinde uygulanmaz.

Tarihçe

İslam'ın ilk yıllarında, özellikle harp zamanlarında, uzun zaman kadınlardan uzak kalan as­kerler için muta nikahına izin verilmiştir. Sünni inanışına göre, Hayber Savaşı'na kadar mübah olan bu nikah haram kılınmıştır.

Anlaşma şartları

Muta nikahında erkek ve kadın belirli bir süre ve ücret karşılığında anlaşırlar. Bu evliliğin süresi en az bir cinsel birleşme kadar, en çok 99 kere olabilir

Kıyılışı

Erkek, rızası olan kadına Mut'a duası okur ve süre bittikten sonra kadına mehrini verir . Muta nikahı ile evlenen kadın, nikahın süresi ne kadar olursa olsun mirastan hak iddia edemez
Muta nikahı kıyan erkek, sonradan normal nikahın şartlarını yerine getirip bu kadını sürekli eş olarak olarak alabilir


Şiilik'te ve Alevilik'te muta nikahı

Şiiler ve Rafiziler muta nikahını uygularlar.Anadolu Aleviliğinde ve Şia'nın önemli kollarından biri olan Zeydiyye mezhebinde muta nikahının batıl olduğuna inanılır.
Şiiler muta nikahı konusunda Nisa suresinin 24.ayetini delil olarak sunarlar. Bu ayet şöyledir: "
(Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helal kılındı. Onlardan (nikahlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.."


Sünnilik'te muta nikahına bakış

Sünni inanışına göre peygamber bu nikahı kesin olarak yasaklamıştır ve Ashab'dan, tabiinden ve müçtehitlerden, bu tür nikahı kabul eden kimse yoktur.
Bir rivayete göre Ali bin Ebu Talib, İbn-i Abbas'a şöyle demiştir: "Rasullullah muta nikahından ve ehil eşeklerin etlerini yemekten Hayber'in fetih günü bizleri men et­ti."
Sünni inanışına göre Muhammed, Evtas yılında (Mekke'nin fethi) muta nikahına üç defa ruhsat vermiş, sonra yasaklamıştı.Rivayete göre İslam peygamberi şöyle demiştir: "Ey insanlar, ben muta ni­kahı ile kadınlardan faydalanmanız için izin vermiştim. Şüphe yok ki Allah, kıya­mete kadar bunu muhakkak haram kılmıştır. Kimin yanında bunlardan bir kadın varsa hemen onu serbest bıraksın, onlara verdiği şeylerden hiçbir şeyi geri almasın."


Peygamber döneminde "faydalanmak" sözcüğünün evlenmek anlamında kullanıldığı belirtilir.Şîa'ya göre, Kuran'ın Nisâ sûresinin 24. âyetinde geçen ve Türkçe'ye "faydalanmak" olarak çevrilmiş استمتعتم kelimesinin kökü متع'den gelmektedir

Kaynaklarıyla Büyük Kadın İlmihali, Rauf PEHLİVAN, Sayfa 277-278, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1993.

 

GENCAKINCI

Profesör
Katılım
21 Ağu 2009
Mesajlar
1,666
Tepkime puanı
26
Puanları
0
NAMUS FİTNESİ MUT'A

Bugün dindar fakat dinini yeterince bilmeyen gençlerimiz arasında meşru bir akit gibi gösterilmeye, benimsetilmeye çalışılan mut'a nikahı, esas itibariyle, İslam öncesi Arap cemiyetinde mevcut olan zina çeşitlerinden biridir.

Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), pek çok içtimâî reformlarla uyguladığı tedric prensibiyle hareket ederek, bunu birden yasaklamamış, hatta bir ara ruhsat tanımıştır.

Fakat, Mekke Fethi sırasında kesinlikle yasaklamış, kıyamete kadar haram olduğunu belirtmiştir.

Resulullah'ın yasağını işitmemiş olanlar arasında bazı nadir mut'a vak'alaları, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in vefatından sonra da cereyan etmiştir.

Durumdan haberdar olan Hz. Ömer (radıyallahu anh), bu hususta Resulullah'ın yasağını hatırlatarak kesin yasak koymuş ve yasağı ta'mim etmiştir.

Hz. Ömer'in bu yasağına tek bir sahabi itiraz etmemiş, böylece mut'a nikahının haram olduğu hususunda selef uleması arasında icma tahakkuk etmiştir.

Şia'dan bir grup, Hz. Ömer'e muhalefet taassubunun da sevkiyle mut'ayı mübah addetmekten de öte, bir taabbüd, bir akide, uyulması gerekli bir doktrin haline sokmuş, Şiîliğin bir alemi, bir gereği haline getirmiştir.

Şia, bu meselede objektif delillere dayanmaz, hissî yorumlara, temelsiz te'villere, peşin kabullere istinad eder.Gençlerimiz, meseleyi kaynaklara inerek değerlendirmek durumundadır.

Dinin son derece hassas olduğu kadın-erkek münasebetlerinde umursamazlık ve laubaliliğin dünyevî ve uhrevî cezasının şiddetli olacağı unutulmamalıdır.

Prof.Dr. İbrahim CANAN
 

KARAMURAT-3

Kıdemli Üye
Katılım
11 Eki 2007
Mesajlar
4,706
Tepkime puanı
54
Puanları
0
Konum
Ankara
Web sitesi
mazlumlarvezalimler.blogcu.com
:hak fırka ve batıl(ehl-i bid’at) fırkalar:

:HAK FIRKA VE BATIL(EHL-İ BİD’AT) FIRKALAR:



‘’Yahudiler 71 veya 72 fırkaya ayrıldı.Benim ümmetim ise 73 fırkaya ayrılacaktır.
Bunlardan 72’si Cehennemde, biri Cennettedir.O da Kur’an ve Sünnet etrafında
toplanan cemaattir.’’ (HADİS-İ ŞERİF)

‘’Benim ümmetim 73 fırkaya bölünecek.Bunların 72’si Cehenneme gidecek.Yalnız bir fırkası Cehennem’den kurtulacak!’’ (O fırka,fırka-i Naciye yani Ehl-i Sünnet ve’l- Cemaat) (HADİS-İ ŞERİF)


“Resulullah(s.a.v) şöyle buyurdu: ‘Ümmetim 73 fırkaya bölünecek,bunlardan
biri kurtulacak,diğerleri helak olacak’ (HADİS-İ ŞERİF.Sünen-i Ebi Davud Bap;
1,Hadis No:4596)


Hadisin başka bir rivâyetinde de kurtuluşa eren topluluk için‘’Bunlar kimlerdir?’’
diye sorulduğu,Peygamberimizin de’’Benim ve Ashabımın üzerinde olduğu yolda
olanlar’’cevabını verdiği bildirilir. (HADİS-İ ŞERİF. Ebu Davud,Sünnet:1,4;Tirmizi,
İman:18; İbni Mâce, Fiten:17)

NİSA SURESİ 41.AYET:Her ümmetten(fırkadan,mezhebden)bir şahit getirdiğimiz
ve senide onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman bakalım kâfirlerin hali ne
olacak?”

İSRA SURESİ 71.AYET:O gün her fırkayı imamları(liderleri) ile çağırırız.Artık
kimin kitabı sağ elinde verilirse,onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar,bir hurma
çekirdeğindeki ipince iplik kadar bile haksızlığa uğratılmazlar.

AÇIKLAMA: Bu ayeti,Kadı Beydâvi Hz.leri(Her ümmeti peygamberleri ve dinde
uydukları mezheb imamları ile çağırırız.)şeklinde açıklamıştır.

Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat,itikadda ikiye ayrılır. 1)Selefiye. 2)Halifeyye.
Halifeyye mezhebi de ikiye ayrılır. 1-Maturidiye. 2-Eş’ariye.
Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat, amelde bir çok kola ayrılmıştır. Evzâi,Servi,Leysi,
Zahiri,Taberi, vs. Yaklaşık 12 mezheb.Bu 12 mezhebden sadece 4 tanesi
günümüze kadar gelebilmiştir. O mezhebler şunlardır. 1-Hanefi. 2-Şâfii.
3-Mâliki. 4-Hanbeli.

BATIL FIRKALAR :1)Ehl-i Şia(Şiilik):A)İmamiyye(Caferilik,İsnaaşeriye)
B)Zeydiye ve kolları:a)Carudiyye.b)Salihiyye veya Butriyye.c)Süleymaniyye.
d)Kasımiyye.C)İsmailiyye(Batıniyye) ve kolları:a)Dürzilik.b)Nizariye(Sabbahiye,
Haşşaşiler,Fedaiyun)c)Musta’li ve kolları Daudi ve Süleymani. D)Nusayrilik ve
kolları:a)Haydariyye.b)Şimaliyye(Şemsiyye).c)Kılâziyye(Kameriyye).d)Gaybiyye.
E)Rafiziler.F)Alevilik.G)Bektaşilik.H)Kızılbaşlık.İ)Hurufilik.2)Sebeiyye.
3)Haricilik:a)Ezrakiler.b)Necedât.c)Beyhesiler.d)İbadiler.4)Mürcie.
5)Mutezile(Kaderiyye).6)Cebriye.7)Abbadiye.8)Mansuriyye.9)Kâdiyânilik
(Ahmediyye).10)Müşebbihe.11)Vehhabilik.12)Adnan Oktar ve Cemaati Selefiyeciler.13)Dinde Reformcular.14)Kur’an Mealcileri(Hanifçiler).15)İskender Evrenesoğlu ve Cemaati. Vs.

NOT: a)Batıl Fırka:İçinde çok az hakikat(dane-i hakikat)bulunan,sapkın,
bid’at ehli fırkalara denir.
b)Şia:Taraftar,yandaş. Ehl-i Şia=Şiatu Ali:Hz.Ali taraftarları,yandaşları.

KAYNAKLAR: 1)Tarikatlar Ansk. 2)Mezhebler
nasıl ortaya çıktı?(İsmail Mutlu).
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
mezhepler, tarikatlar ve diğerleri

bir tartışmadır dönüyor forumda
ehli sünnet, mezhep, tarikat, mezhep dışı, ehli sünnet dışı,
tarikat düşmanı vesaire vesaire

alıntılar olmadan konuşalım mı?
 

deniz kartal

Asistan
Katılım
17 Eki 2011
Mesajlar
211
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Konum
İstanbul
418351_453432501363963_899979637_n.jpg


Mezheblerin Çelişkilerinden 100 Örnek

Hanefi Maliki Şafii Hanbeli

1. Ölü hayvanın derisi helal midir? Haram Helal Haram Helal

2. Pislikle beslenen hayvanların eti helal midir? – Helal – Haram

3. Yılan balığı yemenin hükmü nedir? Helal – – Haram

4. Erkeğin kırmızı elbise giymesinin hükmü nedir? Mekruh Helal Haram Mekruh

5. Erkeğin sarı elbise giymesinin hükmü nedir? Haram Helal Haram Haram

6. Ud, zurna, dümbelek, boru davul çalmak nedir? Mekruh helal Helal Haram

7. Karga eti yemenin hükmü nedir? Haram Helal Haram Haram

8. At eti yemenin hükmü nedir? Haram Helal – –

9. Midye yemenin hükmü nedir? Haram Helal – –

10. İstiridye yemenin hükmü nedir? Haram Helal – –

11. Istakoz yemenin hükmü nedir? Haram Helal – –

12. Kırlangıç eti yemenin hükmü nedir? Helal Helal Haram Haram

13. Kartal eti yemenin hükmü nedir? Haram Helal Haram Haram

14. Yarasa eti yemenin hükmü nedir? Haram Mekruh Haram Haram

15. Beyti tavafdan öne abdest almak nedir? Vacip Farz Farz Farz

16. İlk iki rekatta Fatiha okumanın hükmü nedir? Vacip Farz Farz Farz

17. Ruku ve secdelerde tesbih etmek nedir? Sünnet – Sünnet Vacip

18. İlk iki rekatta Fatiha’dan sonra sûre okumak nedir? Vacip Mübah SünnetSünnet

19. Fatiha’dan evvel Besmele çekmek nedir? Sünnet Mekruh Farz –

20. Namazda ayakların arası ne kadar açık olmalı? 4 parmak 2 karış 1 karış2 karış

21. Vitir namazının hükmü nedir? Vacip Sünnet Sünnet Sünnet

22. Tüysüz bir delikanlıya değen erkeğin abdesti bozulur mu? Hayır Evet Hayır Hayır

23. Namazda selam almak abdesti bozar mı? Evet Hayır – –

24. Namaz kılan kimsenin önünden geçilmesinin haram olduğu mesafe nekadardır? 40 kulaç 1 kulaç 3 kulaç 3 kulaç

25. Namaz içinde unutarak konuşmak namazı bozar mı? Evet Hayır Hayır Evet

26. Namazda hatayla yanlış bir kelime geçerse namaz bozulur mu? Evet Hayır Hayır Hayır

27. Namazda ah ve of demek namazı bozar mı? Evet Hayır Evet Evet

28. Eti yenen hayvanların sidiği vea rtığı necis midir? Evet Hayır Evet Hayır

29. Eti yenen hayvanların menisi necis midir? Evet Evet Hayır Hayır

30. Abdestin farzları kaçtır? 4, 7, 6, 7

31. Abdesti belli bir sıra ile almak farz mıdır? Hayır Hayır Evet Evet

32. Abdesti ara vermeksizin almak farz mıdır? Hayır Evet Hayır Evet

33. Abdestin sünnetlerinin sayısı kaçtır? 18 8 30 20

34. Misvak kullanmak sünnet midir? Evet Hayır Evet Evet

35. Abdestte ellerin, yüzün ve kolların üçer kere yıkanması sünnet midir?Evet Hayır Evet Evet

36. Abdestte başın üç defa mesh edilmesi sünnet midir? Hayır Hayır Evet Hayır

37 Abdestte kulakların içten ve dıştan meshi sünnet midir? Evet Evet Evet Hayır

38. Abdestte kulaklar kaç defa mesh edilmelidir? 1, 1, 3, 1

39. Abdesti bozan şeylerin sayısı kaçtır? 12, 3, 5, 8

40. Cinsellik organına dokunmak abdesti bozar mı? Hayır Evet Evet Evet

41. Namazda kahkaha ile gülmek abdesti bozar mı? Evet Hayır Hayır Hayır

42. Deve eti yemek ve cenazeyi yıkamak abdesti bozar mı? Hayır Hayır Hayır Evet

43. Abdest şuphe ile bozulur mu? Hayır Hayır Hayır Evet

44. Kan akması abdesti bozar mı? Evet Hayır Hayır Hayır

45. Delikli meshin üzerinden mesh etmek caiz midir? Evet Evet Hayır Hayır

46. Gusul abdesti almayı gerektiren sebeblerin sayısı kaçtır? 7, 4, 5, 6

47. Gusul abdestinin farzları kaç tanedir? 11, 5, 3, –

48. Umursamazlıktan veya tembellikten dolayı namaz kılmayanın hükmü nedir?
Hanefi: Hapsedilir, kanatılana kadar dövülür, öldürülür
Maliki: Tevbe etmezse öldürülür
Şafii: Üç gün içinde tevbe etmezse öldürülür
Hanbeli: Üç gün içinde tevbe etmezse öldürülür

49. Ezanın sözleri peşpeşe okunmasa da geçerli olur mu? Evet Evet Hayır Hayır

50. Arabca bilmeyen kimsenin kendisi için ezanı kendi dilinde okuması caizmidir? Hayır Hayır Evet Hayır

51 Ezanda niyet şart mıdır? Hayır Evet Hayır Evet

52 Ezan ve kamet esnasında selam almak caiz midir? Hayır Hayır Hayır Evet

53 Fatiha suresi okunmadan kılınan namaz geçerli olur mu? Evet Hayır Hayır Hayır

54. Namazı bitirirken selam vermenin farz olduğu miktar nedir? Farzdeğildir,1 tarafa vermek farzdır ,1 tarafa vermek farzdır, 2 tarafa vermekfarzdır

55 Erkeğin avret yeri neresidir? Göbeğiyle diz kapağı arası Ön ve arkauzuvları Göbeğiyle diz kapağı arası Göbeğiyle diz kapağı arası

56. Ölünün yıkanmasının farz olması için cesedin ne kadarının bulunmasıgereklidir? Yarısı Üçte ikisi Az da olsa olur Az da olsa olur

57. Ölüyü yıkarken ağzına ve burnunasu vermek gerekir mi? Hayır Evet Evet Hayır

58. İhramlı iken hacda ölen kişinin üstüne hoş koku sürülüp başı örtülürmü? Evet Evet Hayır Hayır

59. Cenaze namazını kimin kıldırması gerekir? Devlet Başkanı Vasiyet edilenkişi Velisi Vasiyet edilen kişi

60. Cenaze namazı, namaz kılmanın yasak olduğu kaç vakitte kılınmaz? 5, 3, Her vakitte kılınabilir, 3

61. Ölü gömülmek için, öldüğü yerden başka bir yere nakledilebilir mi? Evet,Evet Hayır Hayır

62. Oruç için dil ile söyleyerek niyet etmek şart mıdır? Evet Evet Hayır Evet

63. Ramazan orucu için hergün ayrı ayrı niyet etmek şart mıdır? Evet Hayır Evet Evet

64. Kan aldırmak orucu bozar mı? Hayır Hayır Hayır Evet

65. Zekatın farz olması için hangi mallardan borçlu olmamak şarttır? Ziraiürün dışındaki mallardan Altın ve gümüş Böyle bir şart yoktur Bütün mallardan

66. Erkek ve kadının ziynet eşyalarından zekat vermeleri farz mıdır? Evet Hayır Hayır Hayır

67. Kâğıt paradan zekat vermek farz mıdır? Evet Evet Evet Hayır

68. Madenlerden ne kadar zekat verilmesi gereklidir? Beşte bir Beşte bir Kırkta bir Kırkta bir

69. Ticarî bir eşyanın zekatının şartları kaçtır? 4 5 6 2

70. Topraktan çıkan her şey için zekat vermek farz mıdır? Evet Hayır Hayır Hayır

71. Balın zekatını vermek farz mıdır? Evet Hayır Hayır Evet

72. Vakfedilen topraktan zekat vermek farz mıdır? Evet Evet Hayır Hayır

73. Kiralanan veya emanet alınıp ekilen toprağın zekatını vermek farzmıdır? Hayır Evet Evet Evet

74. Zeytinin zekatını vermek gerekli midir? Evet Evet Hayır Evet

75. Yem ile beslenen ve çalıştırılan hayvanlardan zekat vermek farz mıdır?Hayır Evet Hayır Hayır

76. Koyun ile keçi kaç yaşlarında olursa zekatı farzdır? Koyun 1 Keçi 1Koyun 1 Keçi 1 Koyun 1 Keçi 2 Koyun 1/2 Keçi 2

77. Kadın yanında kocası olmadan hacca gidebilir mi? Hayır Evet Evet Hayır

78. Acizlik veya zaruret yüzünden hacca gidemeyen kişinin kendi yerinebaşkasını göndermesi caiz midir? Evet Hayır Evet Evet

79. Haccın şartı kaç tanedir? 2 4 5 4

80. Şeytan taşlarken atılan taşın cemreye düşmemesi caiz midir? Evet Hayır Hayır Hayır

81. Mu'min olmayan bir fakire yemek verilmesi caiz midir? Evet Hayır Hayır Hayır

82. İpeğin üzerine oturmak, yaslanmak, yastık olarak kullanmak, duvarörtüsü yapmak haram mıdır? Hayır Evet Evet Evet

83. Erkek çocuğa ipek giydirmek caiz midir? Hayır Hayır Evet Evet

84. Gümüş ile süslenmiş kaptan su içmek ya da abdest almak caiz midir? Evet Hayır Hayır Hayır

85. Sakalı kesmek haram mıdır? Evet Evet Hayır Evet

86. Tavla oynamak haram mıdır? Hayır Evet Evet Evet

87. Satranç oynamak haram mıdır? Evet Evet Hayır Evet

88. Ölen bir kişinin borçları ödenmeli midir? Hayır Evet Evet Hayır

89. Kişi kendi arazisinde bulunan maddenin ne kadarını devlete vermelidir?Üçte bir Hiç Hiç Hiç

90. Bir araziyi gasbedip eken kimse çıkan ürünün sahibi midir? Evet Evet Evet Hayır

91. Yapılan bir sözleşmeyi değiştirme veya feshetme süresi ne kadardır? 3gün İhtiyaç gereği kadar 3 gün Anlaşma ile belirlenir

92. Cinsi tecavüzde bulunulan hayvanın hükmü nedir? Öldürülür, eti yenmez Öldürülmez, etiyenebilir Öldürülmez, etiyenebilir Öldürülmesi gerekir

93. Sarhoş edici maddelerin içilmesinin cezası kaç değnektir? 80 80 40 80

94. Sarhoş edici madde kokan veya kusan kişiye değnek cezası uygulanır mı?Hayır Evet Hayır Hayır

95. Dinden döndüğü için öldürülen bir kişinin malı varislerine verilebilirmi? Evet Hayır Hayır Hayır

96. Dinden dönen kadın öldürülür mü? Hayır Evet Evet Evet

97. Terketmek, habsetmek, aç ve susuz bırakmak suretiyle bir kişiyiöldürmek, kasden öldürmek gibi midir? Hayır Evet Evet Evet

98. Bir kadının hakimlik yapması caiz midir? Evet Hayır Hayır Hayır

99. Köpek necis bir hayvan mıdır? Hayır Hayır Evet Evet

100. Muezzin okuduğu ezandan dolayı ücret alabilir mi? Hayır Evet Evet Hayır


Yukarıdaki taplo gösteriyor ki Mehzepler toplumun bireysel hayatta yapması gereken uygulamalarla uğraşmaktan,Rabbimin bizleri Yeryüzünü imar ve selam yurdu yapmak üzere gönderdiği bizlere ekonomik ve sosyal hayattı nasıl bir paylaşım yaparak yaşamayı ve bizim yaşam haklarımı elimizden alan dikdatör sistemlere,kişilere,bizi Allah ile aldatan din bezirganlarına karşı nasıl bir mücadele vermemiz hakkında bir söz, eylem, davranışa göstermemeleri ilginç. Bence bu üstadlara haksızlık yapılıyor.Araştırdığım kadar bu üstadlar bulundukları coğrafı yerle ilgili yapılması gereken işleri yapmışlar.Zamnın sistemleri ile mücadele etmişler.Mesala Ebu Hanife üstadımız kimseye “benim görüşüm en doğrudur” demedi; hattâ, kendisinin de bir görüşü olduğunu ama daha iyi bir görüş getirene uyacağını söylerdi. Yine o, talebelerine kendisinden her işittiğini yazmamalarını, çünkü yarın görüşünü değiştirebileceğini ifade ederdi. Demek ki, hiç bir zaman kendisi mezhebî taassub içinde olmamıştır. Aktif bir şekilde olmasa da döneminin siyasî hareketlerine katıldı. Hayatının bir bölümü Emevilerin, bir bölümü Abbâsilerin hâkimiyetinde geçti. Her iki dönemde de siyâsal iktidara karşıydı. Onun siyâsetini ehl-i beyt taraftarlığı belirliyordu. Ehl-i beyt’e büyük muhabbeti vardı. Abbâsîler iktidara geldiklerinde ehl-i beyt’i gözeteceklerini söylemişlerdi. Ancak onların iktidara geldikten bir süre sonra ehl-i beyt’e zulmetmeye devam ettiklerini görünce, onlara da karşı çıktı. Derslerinde fırsat buldukça iktidarı tenkid etti. Her iki siyasal iktidar devrinde de kendisinden şüphelenilmiş, onu kendi taraflarına çekmek, halk nezdindeki itibarından yararlanmak için kendisine kadılık görevini teklif etmişlerse de o, her iki dönemde de teklifleri reddetmiş ve bu sebepten dolayı işkenceye uğramış, hapsedilmiştir.[İbnü’l-Esir, el-Kâmil fi’t-Târih, V, 559]
İmam, takvâsı, firâseti, ilmî dürüstlüğü ve görüşlerini iktidara karşı kullanması ile halkın büyük sevgisini kazandı. Abbâsi yönetimi ile hiçbir zaman uyuşmadı, uzlaşmadı. Ticaretten kazandığı helâl rızıkla ilmini destekledi. Hattâ o, Zeyd b. Ali’nin imamlığına zımnen bey’at etmişti. Hz. Ali’nin torunları, kendisi gibi birer birer isyan edip şehid edilirken İmam Zeyd için Ebû Hanife şöyle diyordu: “Zeyd’in bu çıkışı -Hişâm b. Abdülmelik’e isyanı- Rasûlullah’ın Bedir günündeki çıkışına benziyor.” Ebû Hanîfe’nin ehl-i beyt imamları ile olan birlikteliği, Emevi ve Abbâsi yönetimlerine karşı tavrı dikkat çekici bir tavırdır. 145 yılında Hz. Ali (r.a.)’in torunlarından Muhammed en-Nefsü’z Zekiye ile kardeşi İbrahim’in Abbâsilere isyan etmeleri ve şehîd olmaları karşısında Ebû Hanife Irak’ta, İmam Mâlik Medine’de açıkça iktidarı telkin etmişler, bu yüzden ikisi de kırbaçlatılmış, işkence görmüş ve hapsedilmişlerdir. Ebû Hanife alenen halkı ehl-i beyt’e yardıma çağırdığı için hapsedildi ve her gün kırbaçlatıldı. Bunun sonucunda yetmiş yaşında şehidler gibi öldü. Zehirletildiği de rivâyet edilir.[ en-Nemeri, el-İntika, 170] Caferi Sadık r.a Biat edişinden sonraki sözü Son İki senem olmasa idi Numan helakta idi.Bu söz imamı azamın son halini belirtir.

Bugün bize düşen Kur'anın ifadesiyle Bilmediğin şeyin ardına düşme,yoksa bundan göz,kulakve kalp hesaba çekilecektir.Gittiği
miz yolu araştırıp bilinçli bir hayat yaşamaktır. Vesselam.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Forumda yeni-zuhru etmiş bir MEZHEBSİZ'DEN alıntı :

Mezheblerin Çelişkilerinden 100 Örnek


Yaw ahbab ! senin böyle çoğunluğu mezheb sahibi ehl-i sünnet forumunda işin ne ? Sen gitsene ihsan Hoca'nın çevresine ... Oralardan ayrılma sonra seni "ham" yaparlar !
 

deniz kartal

Asistan
Katılım
17 Eki 2011
Mesajlar
211
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Konum
İstanbul

Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir? (041-FUSSİLET SURESİ
33)

 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ

Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir? (041-FUSSİLET SURESİ
33)




Mezheblerin farklı içtihadlarını , çelişki olarak görüp, müslümanların kafalarını bulandırmak mı Allah'a çağırmak oluyor * Yoksa, böyle bir ameliye Mİ "amel-i salih" ?..
Ahbab ! senin kafan iyi mi ?
yoksa, buradakileri çocuk olarak mı görüyorsun ?
 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
Hristiyanların hakdır dedikleri 4 İncili var dördü de bir biriyle çelişiyor ,ehli sünnetin de hak dediği bir biriyle çelişen 4 mezhebi var.Allahın dinin de hiç çelişki olur mu?
Neden bunu anlamak istemiyorlar?

NİSA 82:
Onlar hâlâ Kur'an'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Hristiyanların hakdır dedikleri 4 İncili var dördü de bir biriyle çelişiyor ,ehli sünnetin de hak dediği bir biriyle çelişen 4 mezhebi var.Allahın dinin de hiç çelişki olur mu?
Neden bunu anlamak istemiyorlar?
NİSA 82:
Onlar hâlâ Kur'an'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı.


PUTKIRAN,
deniz kartal nick'li üye de aynı senin gibi mezhebsizliğin telinden çalıyor ... Onunla hemen kanka ol ! Malûm çok yalnız kalıyorsun ! Bir kişi , bir kişidir... En azından üzüntülerini paylaşır. :)
 

deniz kartal

Asistan
Katılım
17 Eki 2011
Mesajlar
211
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Konum
İstanbul
MEZHEPLER ÖZEL DEVLET DİNİDİR

Önce genel anlayışını açıklayalım: Bir dinin bilginlerinin farklı görüş ve anlayış ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkardıkları her türlü öğretiler ve anlayışlar mezheptir.
Sözlük anlamı:Gidilecek yol, gidilecek yer, görüş, doktrin, akım, gitmek ve takip etmek gibi anlamlara gelen mezhep, dini bir kavram olarak; kendi içinde tutarlı bir metot ve düşünce sistemine sahip itikadi ve ameli doktrin manasına gelir. Mezhep kurucusu imam veya müctehid, hüküm çıkarma metotlarını belirleyen kimselerdir. Bu usul farklılıkları ile bunlara dayalı olarak ortaya çıkan hükümlerdeki farklılıklar mezhepleri oluşturmuştur. Bir müçtehidin (imamın) içtihad ederek edille-i şeriyyeden (Kur’ân, Sünnet, İcmâ, Kıyâs) elde ettiği bilgilerin hepsine, o müçtehidin (imamın) mezhebi denir. Müçtehidi (imamı) taklit edenler (Mukallitler) yani dört mezhepten birini tercih edenler için delil, senet mezhep imamının içtihadı ve sözüdür.
Emevilerin başlattığı saltanat ve sömürge egemenlikleri, zalim düzenlerini engelleyen Kur’an hükümlerini kelime oyunları ve yeni kavramlar icat ederek anlaşılmaz hâle getirmişlerdir. Kur’an’da anlaşılmaz konular ve eksiklikler varmış gibi anlamlara ilâveler, çıkarmalar yaparak saltanat egemenliğini merkeze koyan örnek devlet tefsirleri, mealleri yaptırmışlardır. Bu örnek devlet tefsir ve mealleri esas alınarak verilen ilâhiyat dersleriyle, konferanslarıyla, vaazlarıyla, yazılan kitaplarıyla Kur’an dini yerine devlet dini (yani mezhepler) kabul ettirilmiştir. İşte bu devlet dinine Emeviler “Mezhep” ismini vermişlerdir. Kur’an’da olmayan konuları kabul ettirmek için, Kur’an’a eşdeğer olduklarını iddia ettikleri sahih ismini verdikleri hadis/sünnet kitaplarını yazdırdılar. Hicri 200 senesinden sonra derlenerek yazılan bu kitapların sahih oldukları devlet zulmü ve baskısı ile topluma kabul ettirilmiştir. Hâlen bu kitapların Kur’an’a eşit olduklarına inanılır ve icat edilen “Hadis Dersleri”nin esasını oluştururlar. Bu hadis kitaplarında ve derslerinde işlenen Kur’an’a aykırı önemli konulardan bazıları şunlardır.
- Sizi yöneten zina yapsa, içki içse, haram yese, zulüm yapsa, ibadetlerini yapmasa yine ona itaat ediniz.
- Hz. Resulullah, insanüstüdür
- Kâinat Hz. Resulullah’ın yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır.
- Dinin kaynağı hadisler, mezhep imamlarının içtihatları, büyük şeyhlerinin sözleri ve ilmihal kitaplarıdır.
- Ehlisünnet dışındaki tüm mezhepler ve görüşler cehennemliktir.
- İhtilaflarda ehlisünnet şeyhlerine müracaat edilir.
- Ehli Kur’an olanlar, mezhepsizdir, dinsizdir.
- Peygamber büyük günah işleyenlere şefaat edecektir.
- Fuhuş yapan kadın susayan köpeğe su verince cennetlik oldu.
- Alkolik adam elinin pisliğini yetim çocuğun sırtında temizleyince cennetlik oldu.
- Tüm şeyler, şehitler şefaat edeceklerdir. Peygamberlerden, evliyadan, mezarlardan yardım istemek caizdir
- Günahkâr mümin, günahları nispetinde cehennemde azap görür yahut şefaate veya affa kavuşup cennete girer. Kâfirler ise ebedî cehennemde kalır.
- Enbiyanın mucizesi ve evliyanın kerameti haktır.
- Kabir suali ve azabı hak olup, ruh ve bedenle birlikte olacaktır.
- Okunan Kur’ân-ı Kerim’in, sadakanın sevabı ve dualar ölülere gönderilirse azaplarının azalmasına sebep olur.
- Ahirette Sırat Köprüsü vardır.
- Mirâc, ruh ve bedenle olmuştur.
- Eshâb-ı kirâmın tamamı cennetliktir. Bunlardan on tanesi [Aşere-i Mübeşşire] ve dört halife hayattayken cennetle müjdelenmişlerdir.
- Peygamberlerden sonra en üstün insanlar dört halifedir.
- Cennet ehli Allah-ü Teâlâ’yı görecektir.
- Kur’ân-ı Kerim, kelâm-ı İlâhîdir, mahlûk [yaratık] değildir.
- Amel yapılmasa da, iman, kalp ile tasdik ve dil ile ikrardır.
- İbadet ve amel imandan parça değildir. Büyük günah işleyen mümine kâfir denmez.
- İman artmaz ve azalmaz. Hayatta bir defa “Lailâheillallah” demek yeterlidir.
- Namaz, oruç, sadaka gibi nafile ibadetlerin sevabını başkasına hediye etmek caizdir.
- Zinanın cezası Recm (taşlayarak öldürülme) olarak uygulanmalıdır.
- Altın, midye, karides, kırmızı renk, ipekli kumaş, sigara Allah’ın noksan bıraktığı haramlardır.
- Cennetlikleri, cehennemlikleri Hz. Resulullah ve ehlisünnet âlimleri belirlerler. Kandil geceleri, kadir gecesi namaz kılan, ya da bir körü 40 adım yürüten, susamış köpeğe su veren ******, öksüz çocuğun elbisesinde pis elini temizleyen sarhoş kesin cennetliktir.
- Ölünün arkasından ve mezarlıkta Yasin ve Fatiha okunur ve mezar taşlarınaEl Fatiha” yazılmalıdır.
- Şeyhler, evliyalar Allah’a aracılık ederler, sağlıklarında ve mezarlarında ziyaret edilir, dualar edilir ve dileklerde bulunulur.
- Kur’an ahlâkından çok, gelenek kültürüne ve ahlâkına önem verilmelidir.
- Kur’an yetersizdir ve noksandır, hadisler ve içtihatlar Kur’an’ı tamamlarlar.
- Kur’an’ı herkes anlayamaz, anlaşılması içinde din büyüklerine, şeyhlere ve ilmihal kitaplarına ihtiyaç vardır.
- Ehlisünnet görüşüne göre, kadın adetliyse, namaz kılamaz, Kur’an okuyamaz, hacc yapamaz.
- Teravi ve bayram namazları sünnettir, farz gibi cemaatle kılınır.
- İmam namazlarda Fatiha’nın birinci âyetini içinden (sessiz) okur.
- Öğlen, ikindi namazları tamamen sessiz ve saygı duruşu şeklinde kılınır.
- Ehlisünnet görüşüne göre, kadın Bayram, Cuma namazı kılamaz, cemaate gelmeyerek namazını evinde kılmalıdır.
- Ehlisünnet görüşüne göre, abdest alınmadan Kur’an ele alınıp okunmaz.
- Ehlisünnet görüşüne göre, Kur’an’da birbirleri ile çelişkili âyetler vardır. Nesih-mensuh (Birbirinin hükmünü yok eden) ayetleri bilmeyen Kur’an okumamalı, okunsa da anlaşılamaz.
Devlet dininin saçmalıkları ve uydurma inançları hakkında ciltler yazılsa kötülüklerinin sayılması bitmez, “Allah’a yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi haber verdiğinizi sanıyorsunuz? Yoksa sadece sözlüklerle mi oynuyorsunuz? Hayır, tersine Kur’an’ı inkâra şartlanmış olanların çarpık tasavvurları kendilerine güzel gösteriliyor ve böylece doğru yoldan dönüveriyorlar.” 13/33. Allah, Kur’an’ın insanların tüm ihtiyaçlarını, sorunlarını ve adaleti eksiksiz karşılayacağını bildirmiştir. Emevi saltanatının himayesinde kendilerine mezhep kurucusu unvanı verilenler, bu vefa borcunu ödemek için kendilerine özgü kural ve yöntemlerle meydana getirdikleri inanç ve hukuk sistemi olan devlet dininin (Mezhebini) Kur’an’a eşit ve Allah’a ait olarak ilân etmişlerdir. Bu başarılarından dolayı da Emevi, Abbasi saltanatları onlara “Mezhep İmamı” sıfatları ve makamlar vererek ödüllendirmişlerdir. “Biz bu Kur’an’da insanların yararlanması için çeşitli açılardan türlü türlü dersler ortaya koyduk. Bununla birlikte insan her şeyden çok tartışmaya düşkündür.” 18/54. Maalesef kendilerini Müslüman tanıtan bu münafıklar, Kur’an dinine Yahudilerden, Hrıstiyanlardan daha çok zarar vermişlerdir. Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde olduğu gibi münafıklar, devlet gücü ile devlet dinini (Mezhebini) topluma kabul ettirdiler. Namazların neden kötülüklerden korumadığını, Müslümanların neden en üstün olamadıklarını sorgulayanlara çeşitli sıfatlar vererek veya zindanlara attırarak toplumdan uzaklaştırdılar.
Yukarıda açıklanan ve herkesin bildiği mezheplerin şaşma sapan kuralları ve inançları Kur’an’da yoktur. Mezhep imamlarının kişisel görüşlerini, inançlarını doktrin (din) yapmalarına, kendi görüşlerine göre bir metot ve düşünce sistemi düzenlenmelerine ve kendilerine özgü kural ve yöntemlerle oluşturdukları inanç, hukuk sistemleri kesinlikle Kur’an adaletini ve ahlâkını ortadan kaldırmaya yöneliktir ve kaldırmışlardır. Kur’an adaletini, ahlâkını koruyanlar bu saçmalıklarla senelerden beri mücadele etmektedirler. Geleneksel inanç sistemi hâline getirilen devlet dininin Kur’an’la hiçbir alakası ve benzerliği yoktur. İnsanların ihtiyaçları olacak maddî, manevî tüm adalet konularını Allah noksansız olarak göndermiştir. Bu ilâhî emirlerde anlaşılmayacak abes bir öğüt ve emir kesinlikle bulunmamaktadır. “Biz buyruğumuzda tek bir şeyi bile ihmal etmedik.” 6/38. “Biz bu Kur’an’da insanların önüne her türlü örnek olayı koyduk.30/58. Mezhep ve geleneksel tarikat, tasavvuf inançlarını, düşüncelerini, ahlâkını Kur’an hükümleri ret eder. Bu sebepten başta Emeviler olmak üzere tüm saltanat, sömürge ve seküler düzenler, Kur’an’la ve Kur’an hükümlerini koruyanlarla kanlı mücadele etmektedirler. “Biz, işte bu Kur’an’da üzerinde düşünsünler diye insanların önüne her türlü örnek olayı koydukve onu bütün çapraşıklık ve eğriliklerden uzak Arapça bir hitabe olarak vahyettik ki, Allah’a karşı sorumluluk bilincine varsınlar.39/27,28. Resulullah’ın arkasında saf tutan münafıklar, günümüzde devleti ele geçirerek egemen olmuşlardır. Münafıkları yok etmek mümkün değildir, fakat egemenliklerine son vererek devleti kurtarmak mümkündür.
Allah’a ve ilâhî mesajlarına gerçekten inanıyor ve bu inançlarla, bu kimliğimizle yaşamak istiyorsak Kur’an’ı en mükemmel anlayarak, anlatarak, öğretmek mecburiyetindeyiz. “De ki: Budur benim yolum, akla uygun bilinç ve duyarlılıkla donanmış bir kavrayışa dayanarak hepinizi Allah’a çağırıyorum. Ben ve bana uyanlar aynı çağrıyı yapıyoruz. Yine de ki: Allah kudret ve azametiyle her türlü eksikliğin üstündedir, ötesindedir. Ben Allah’tan başka varlıklara tanrılık yakıştıran kimselerden değilim” 12/108. İnsanları Allah’a çağırmak ve ilâhî adaleti, ahlâkı egemen yapmak için yoğunlaştırılmış Kur’an eğitimine ihtiyaç vardır. Kur’an eğitimi için her mahallede, her köyde Kur’an Evleri’nin acil faaliyete geçirilmesi farzdır. Senelerden beri bu çok önemli temel farz ibadetinin geciktiğini, ihmal edildiğini yazıyorum, söylüyorum. “Çünkü Biz gerçekten de bu Kur’an’da her konuyu insanlığın yararı için değişik açılardan örneklerle açıklamış bulunuyoruz. Hâl böyleyken, yine de insanların çoğu inkârcı bir tavırla, atalarının dininden başkasını benimsemekten inatla kaçınmaktadır.” 17/89. Fatiha’yı eksik okuyan, öğlen, ikindi namazlarını saygı duruşu gibi kıldıran namaz kıldırma memurlarının arkasında haram olan ibadetlerini yapmak için inadına koşuyorlar. “De ki: "Ben de sizin gibi ölümlü bir insanım. İlâhınızın Bir Tek Allah olduğu bana vahyolundu. Öyleyse artık her kim Rabb’ine kavuşmayı umuyorsa, dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koysun ve Rabb’ine özgü kullukta, hiç kimseyi, hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmasın." 18/110. Devlet dininin egemenliğinden camileri kurtarana kadar Kur’an Evleri’nde tüm ibadetlerimizi, toplantılarımızı yapmalıyız.
Ey iman edenler! Uyanın, seher vakti geldi, üzerinizdeki ölü toprağı silkeleyin, titreyerek ayağa kalkınız, senelerden beri istismar edildiğinizi artık görünüz. “Allah, Kudret ve egemenliğinde eksiksiz ve kusursuzdur.17/43. Tüm ilâhî mesajları da eksiksiz ve kusursuzdur. “Biz hiçbir şeyi kusursuzca belirlenmiş bir ölçüye, bir uyuma dayanmadan indirmeyiz.” 15/21.
Emeviler, Müslüman toplumu Kur’an’dan kopararak parçalama siyâsetleri için devlet dini olan mezhepleri icat ettiler. Maalesef başarılı oldular, İslâm coğrafyasını Hanefi, Şafi, Maliki, Hambeli ve Şia olarak beş büyük guruba böldüler ve aralarına düşmanlıkta sokarak birbirlerini öldürtmektedirler. Bölünen ve birbirine kanlı düşman olan toplumlara egemen olmak ve yönetmek kolaylaştı. Günümüzde Şiilerle Sünnilerin birbirlerine tüm dünyanın gözleri önünde korkunç katliamlar yaptıkları görmekteyiz. Keza Hanefiler, Şafiler, Malikiler ve Vahhabi olan Hambeliler birbirlerini öldürmüşlerdir. Irak’ı işgal eden Amerika’lılara karşı birleşerek savaşmaları gereken Şii’ler, Sünniler, Amerikalıların basit fitneleri ile birbirlerini katliamlar yaparak öldürmeye devam ettiklerini görmekteyiz. Aynı mezhep kavgaları Pakistan’da da devam etmektedir. Devlet dini konuları hakkında her mezhebin görüşü başkadır, bir mezhebin helâl dediğine diğeri haram demektedir. Kur’an’ın “Parçalanmayınız, saflarınızı sık tutunuz, aksi hâlde düşmanlarınız size üstün gelir” ikâzlarına rağmen Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve bilhassa 600 sene süren hâkimiyetlerinde Osmanlılar İslâm toplumunun inançlarının bölünmesini ve parçalanmalarını tamamladılar. Osmanlılar devlet dini yaptıkları mezhepleri, tarikatları, tasavvufçuları destekleyerek teşvik etmişlerdir. Osmanlı devletinin yok olmasından sonra, yeni devlette mezhep dinini kabul ederek, emri altındaki diyânet teşkilatını kullanarak tüm camilere hâkim oldu ve namaz kıldırma memurları vasıtasıyla toplumu kontrolü altına alarak inançlarını asimile yaptı.
Bu makalede yazılanlar, kırk senenin bilgi birikimleri ve Kur’an ışığında yapılan araştırmaların küçük bir zerresidir.
Turan GÖZLEVELİ
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
deniz kartalı,

Turan GÖZLEVELİ'Yİ çok selâm söyle, mezhebsizlik de ŞEYTANIN BİR DİNİDİR. Bu yazısına da sanırım karglar bile gülmüştür.
gerçekten de çok uçuk ve eksantirk bir yazı...
Adamın müslümanları çuvala koymak için çok daha tutarlı şeyler yazmak zorunda !..
bunu çok iyi bilsin !
 

deniz kartal

Asistan
Katılım
17 Eki 2011
Mesajlar
211
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Konum
İstanbul
Bugün Kur’an’ı inkâra şartlanmış olanlar, sizindininizi terk edeceğinizden artık ümitlerini tamamen kestiler. Öyleyse onlardankorkmayın, yalnız benden korkun. Bugün dininizi sizin için kemâle erdirdim.Nimetlerimin tamamını size bahşettim ve Bana teslimiyet olan İSLÂM DİNİ’ni sizindininiz olarak belirledim.(Maide5/3.)

Kur’an’ın ilâhî hükümlerinin tümü sosyal kanunlardırve DİN’dir. Bu kanunların sosyal hayata uygulanması ve yaşam tarzıolarak kabul edilmesi ile İSLÂM düzeni ve bu düzene teslim olan Müslümantoplumu meydana gelir. Bu sosyal hayat yaşam tarzının meydana getirilmesi,devam ettirilmesi ve muhafaza edilmesi de İMAN’dır. Ancak bu düzendeyaşayanlara Müslüman denir.
 

deniz kartal

Asistan
Katılım
17 Eki 2011
Mesajlar
211
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Konum
İstanbul
Allah’a, Kur’an’a, Kur’an adaletine ve ahlâkına yapılan davetler maalesef ilgi görmemektedir. Her hâlde davet edenler bu insanların anlayacağı dilden konuşmuyorlar. Gerçekte en güzel anlayacakları dilden davetler yapılıyor, fakat inandıklarını inatla ısrar edenler anlamamak için dinliyorlar. Fakat yarın Rabb’imizin huzurunda pişmanlıklar içinde kesinlikle ”Duyduk” diyecekler. Böyle pişmanlığa düşmeden önce geliniz ve “Ey Rabb’imiz, ‘Rabb’inize iman edin’ diye bizi imana çağıran bir ses duyduk, böylece imana geldik. Ey Rabb’imiz, günahlarımızdan ötürü bizi affet ve kötülüklerimizi sil ve gerçek erdem sahipleri olarak canımızı al.” 3/193. Deyiniz. İman eden herkesin birinci görevi Kur’an’ı en güzel öğrenerek, insanlara en güzel anlayacakları şekilde tebliğ etmektir.
 
Üst