Minel AŞK

Gülzar-ı İrfan

..............
Katılım
24 Eki 2006
Mesajlar
6,736
Tepkime puanı
436
Puanları
0
YÜREK ÇAĞRISI


Acılı yağmurlarla düşmüşüm yere
Tatlı su göllerine akamıyorum
Yüzüm yüreğim deprem dalgası
Bu gül kıyımlarına bakamıyorum
Her sevi bir türküdür bağrımda
Her öfke bir ağıt
Ağıtlar kuşatmış dört yanımı
Kendi türkülerimi haykıramıyorum

Şarkılarla bezeniyor ufuklar
Yüreğim patlıyor dağbaşlarında
Yüreğim
Sancımı duyar mısın yaralarında
Kuş seslerinde yas nağmeleri
Şarkılar sabır ve çile makamında

Mendilimde öfke çıkınımda bilinç
Uykusuz kalır mısın kitaplarıma
Dudaklarımda hüzün
Avuçlarımda sevinç
Kulak verir misin çığlıklarıma
Dağları aşarak gelmişim sana
Demir kapıları kırarak
Işık olur musun karanlıklarıma

İsterim ki senden
Yaylalarda otlak olasın
Ovalarda ırmak olasın
Yayılasın göğsümün kırlarına
Sarasın beni sarasın

Dalların sevdası düşmüş toprağa
Olgun meyvelere hasret gençliğimiz
Zamanın billur çağlayanı
Gürül gürül akarken avuçlarımızda
Bir damla yağmur adına
Yakarmış dağbaşlarında yüreğimiz
Gökyüzünde sanılmış bütün yaşam
Gökyüzüne çivilenmiş ellerimiz
Kulak verir misin çığlıklarıma
Dağları aşarak gelmişim sana
Demir kapıları kırarak
Işık olur musun karanlıklarıma
ADNAN YÜCEL

ALLAHA EMANET OLUN
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Çile

Gâiblerden bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde...

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı.

Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna (yok) un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı.

Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye.

Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kâinat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.

Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

…………………………………..
…………………………………..
…………………………………..
…………………………………..

Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe.
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.

Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne, bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl?

Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selâm, selâm sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.
Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci kat gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!
Uyku, kaatillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.

Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle...

Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence.

…………………………………..
…………………………………..
…………………………………..
…………………………………..

Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!

Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık.
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık.

Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
Bir zehirli kıymık gibi, beynimde.

Lûgat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?

Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Belâ mimarının seçtiği arsa;
Hayattan muhacir, eşyadan öksüz?

Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!

Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.

…………………………………..
…………………………………..
…………………………………..
…………………………………..

Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.

Açıl susam açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mâverâ dede.
Yandı sırça saray, ilâhî yapı,
Binbir âvizeyle uçsuz maddede.

Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
İçiçe mimarî, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!

Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu.

Kaçır beni âhenk, al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta.
Ver cüceye, onun olsun şairlik,
Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta.

Öteler öteler, gayemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim.
Gökte saman yolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.

Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak...

(1939)
Necip Fazıl Kısakürek
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Yok bu gün de çileyi okumaktan başkasına geçemiycek ruhum.... çilede kalalım gene .
 

Gülzar-ı İrfan

..............
Katılım
24 Eki 2006
Mesajlar
6,736
Tepkime puanı
436
Puanları
0
Ben Sevdalı Sen Belalı

Sen beni, sen, sen unutmuş gibisin
Ben hala deliyim hala sevdalı

Sen, sen beni unutmuş gibisin
Ben hala deliyim hala sevdalı

Yaktığın ateşi söndüremedim
Sen hala çılgınsın hala belalı
Oof hala belalı...

Çekmeye razıyım kaprislerini
İstersen zincire vur ellerimi
Ne olur birtanem anla halimi
Ben hala deliyim hala sevdalı
Ben hala deliyim hala sevdalı

Sen benden,sen vazgeçmiş gibisin
Ben hala tutkunum hala yaralı

Sen benden,sen vazgeçmiş gibisin
Ben hala tutkunum hala yaralı

Yaktığın ateşi söndüremedim
Sen hala çılgınsın hala belalı
Hala belalı...

Bu sevda bir anda bitebilir mi
Gerçekler yalana dönebilir mi
Ne olur bir tanem anla halimi
Ben hala deliyim hala sevdalı
Ben hala deliyim hala sevdalı

ALLAHA EMANET OLUN
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Adı Bahtiyar

Geçiyor önümden
Sirenler içinde
Ak eller ustunde
Çiçekler içinde
Dudaginda yarım
Birsevdanın hüznü
Aslan gibi gögsü türküler içinde
Rastlardım avluda
Hep volta atarken
Cigara içerken yahut coplanırken
Kimseyle konuşmaz
Dal gibi titrerdi
Çocukça sevdiği çiçeği sularken
Diyarbakırlıymış adı bahtiyar
Suçu saz çalmakmış
Öğrendiğim kadar
Geçiyor önümden gül yüzlü bahtiyar
Yaralıyım yerde kalan sazı kadar
Benide saldılar o kaldı içerde
Çok sonra duydum ki
Yozgatta sürgünde
Ne yapsa ne etse üstüne gitmişler
Mavi gökyüzünü ona dar etmişler
Gazete çıktı üç satır yazıyla
Uzamış sakalı çatlamış sazıyla
Birileri ona ölmedin diyordu
Ölüm ilanında hüzünle gülüyordu...
 

Cenan

Ordinaryus
Katılım
13 Eyl 2007
Mesajlar
3,062
Tepkime puanı
1,756
Puanları
113
GÜL


Bitir bu işkenceyi, sende artık bana gül!
Dokundurma elini pıhtılaşan kana gül!
Bahçe boş; çeşme kuru; nerede bostancıbaşı?
Gelde feryâd ü figân etme bu hüsrâna gül.
Yıllarca yatağında uyudum semenderin,
Çakallar yuvalandı bizim olan hana gül.
Unuttum gökkuşağı altındaki resmini,
Nice bühtan ettiler eski bir sultâna gül.
Kâinat oluk oluk boşalırken içimden,
Yağmur damlası bile olamadım sana gül.


Uzandığım her hayâl tutuşturdu ömrümü,
Her yangınla yeni bir yangın düştü câna gül.
Ya öldür, yarasalar okşasın cesedimi,
Ya da terkedip gitme beni bu isyâna gül.
Dinle ki, en ölümcül şarkımı söylüyorum.
Darağacı kurdular döndüğüm her yana gül.
Nasıl sevişiyorsun kırkayakla, çıyanla?
Hani boyun bükmüştün ebedî fermana gül.
Meğer bir yanılgının zinciriymiş umudum,
Güvenimi yitirdim şimdi her dermâna gül.


NURULLAH GENÇ
 

Gülzar-ı İrfan

..............
Katılım
24 Eki 2006
Mesajlar
6,736
Tepkime puanı
436
Puanları
0
İRFANA DÜŞTÜM
Ma’nâ âleminde, vefâ yolunda;
Aşk ile elendim bir cana düştüm!..
Gönül vecde geldi cezbe hâlında;
Derdime gül bastım, dermâna düştüm!..

Gurbet, gam bendini bende mi kurdu?..
Mevlâ’m emaneti sırtıma vurdu!..
Her katrem ‘hû’ dedi, duruldu, durdu;
Kaynadım, çağladım devrâna düştüm!..

Duydum can özümde ney’in zârını;
Özünden ayrılmış buldum varını!..
Başımda gördükçe nefsin dârını;
Ölmeden hesaba, mizâna düştüm!..

Ömrüm, kula döndü bir hak uğruna;
Hasret odu düştü gülün bağrına!..
Girdim ibret ile âlem seyrine;
Hayretten süzüldüm, hayrana düştüm!..

Ey gönül, dost için yüzümüz var mı?
İhlâs ocağında, közümüz var mı?..
Bu sesler, ahenkler özge diyâr mı?
Bir aşkın elinden mestâne düştüm!..

Takvâyla inceldi bu içli sözüm;
Edep dergâhında, tutuştu közüm!..
Bir zikrin nûruna kandıkça özüm;
Sınandım irfandan, irfana düştüm!..

RIFAT ARAZ
ALLAHA EMANET OLUN

 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Ah/ Sukut-ı hayal
ateşiyle pürmelal yandığım sen miydin ah
dallarına umutla konduğum sen miydin ah
bir kenarda bırakıp şehla defineleri
nice bin kez yolumdan döndüğüm sen miydin ah
göğsümün duvarına işledim hayalini
her saniye ismini andığım sen miydin ah
bu hazin kayboluşta, bu gönül sahrasında
bengisu diye içip kandığım sen miydin ah
nasıl da kuytulandı yüreğim köşelerde
tutundukça tahtından indiğim sen miydin ah
bazen cehenneminde eridiğim yanardağ
bazen kutuplarında donduğum sen miydin ah
dağıttı efsunumu saçlarında sünbüller
ruhuma leyla diye sunduğum sen miydin ah
nice güller var imiş senden daha kırmızı
hayatımın tek gülü sandığım sen miydin ah
Nurullah Genç
 

Gülzar-ı İrfan

..............
Katılım
24 Eki 2006
Mesajlar
6,736
Tepkime puanı
436
Puanları
0
BİR VECDİN SONUNDA

Kim anlar, kim açar can esrârını?
Kim duyar, bu aşkın intizârını?..
Okuyup bir ömrün, son karârını;
Yol aldım bir sonsuz bahara böyle!.


Ölmeden ölmeyen bu sırrı bilmez;
Hilkatin elinde öz söze gelmez!..
Bir gönül yapmadan, bir gönül olmaz;
Ben nasıl giderim, bir yâra böyle?..


Mârifet, hakikat bir özge hâldir;
Bildiğin bilmemek züldür, vebâldir!..
Emanet, sırtımda çözmek muhâldir!..
Yüklendim diyardan diyâra böyle!..


Toprakla yoğruldum, nûr ile oldum;
İbretle sınandım damladım, doldum!..
Tefekkür mülkünde, ben beni buldum;
Donandım, bir ince efkâra böyle!..


Aşkımla büyüdü bu ahde vefâ;
Bir ömre sığmadı bu şevk, o safâ!..
İçimi oydukça çektiğim cefâ;
Naklettim yükümü, pazara böyle!..


Çarkında beş vakit öğünür günüm;
Yarınım doldukça, boşalır dünüm!..
Yâ Rab, kerem eyle açılsın önüm;
Yazıldım hükm olan karara böyle!..


RIFAT ARAZ

ALLAHA EMANET OLUN
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
sözverdiğimiz yerde buluştuk
sözverdiğimiz zamanda değil.
ben yirmi yıl erken gelip bekledim
sen geldin yirmi yıl geç
ben seni beklemekten yaşlıyım
sense beklettiğin için genç
 

misak

Profesör
Katılım
24 Eyl 2007
Mesajlar
1,691
Tepkime puanı
126
Puanları
0
Kızgın Yürek Şiiri

kurşunlar el altında bir yerde dursun
kütüklükte bir atımlık sevda daha kaldı
insanlar birbirlerini yüreklerinden vursun
silahımın namlusu gül kusmaktan usandı
uyandırın öfkeleri kudursun
söyleyin anama ölecek çocuklar doğursun
bugün yine kan verdim yeryüzünün damarlarına
bugün yine ben vuruldum
ağlama
gün doğacak toprağımın çocuklarına
umudu birkez daha çevirdim yolundan ama
söyleyin anama ölecek çocuklar doğursun
adını Bedir koysun
yakında dağlar kızacak, biliyorum
gökler kızacak, yerler kızacak
sürmelibey biraz daha diye dursun
artık ben de fırtınalar ülkesine gidiyorum
bu kış çetin olacak ocağa yüreğimi vursun
söyleyin anama ölecek çocuklar doğursun

Mustafa İslamoğlu
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
ANMAK UNUTMAK

İki tür nokta var
Biri önüne ve ardına bakar,
Biri ardına bakmaz,
Ardını noktalar.
Özdemir Asaf
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
sen bana bakma
ben senin baktıgın yönde olurum..

asaf.
 

Gülzar-ı İrfan

..............
Katılım
24 Eki 2006
Mesajlar
6,736
Tepkime puanı
436
Puanları
0
RÜZGARLA SOHBET

Yârin kokusunu getiren rüzgâr;
Konuş bana; nerde, nicedir o yâr!


Gönlümün her zaman güzel habere,
Sırrımın sırdaşa ihtiyacı var.


Nazlanma sabrımın zırhı aşınır,
Kim mecaz söylese beni yaralar.


Sürgün bir mahkûmum derman yârdadır,
Bir tebessüm her kapıyı aralar.


Bende gönül kâğıt, yârda göz kalem;
Önce yazar sonra tutar karalar…


Umarım ki, bir gün insafa gelir,
Bendeki her acı yardan bergüzâr.


Kokusu yetmiyor, kendini getir;
Ayrılık içimde yıkık bir mezar.


Aşkı kelepçemdir, yokluğu gecem;
Bu gece hasretten canım çok bîzar.


Umut tek oltamdır attım denize,
Oynama da konuş benimle rüzgâr!..


AYSEN AKDEMİR

ALLAHA EMANET OLUN
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Cennet


Banane gelecekse dünyanın sonu
Bitecekse bitsin artık hayat yolu
Korkum yok icim rahat huzurla dolu
Askı yasadım senle bir ömür boyu

Yüzümdeki cizgilerin bile adı sen
Aldıgım her nefesin sebebi sen..

Dünyaya birdaha gelsem sevgilim,
arar bulurum yine seni severim..
Cenneti degismem sacının teline,
ömrümün yettigi kadar seni severim..
 

semih_TEK

Doçent
Katılım
2 Ocak 2007
Mesajlar
598
Tepkime puanı
3
Puanları
0
buda benden olsun.


NEDENSE

Uyuşuk ve tembeliz biz hepimiz
Kadır kıymet bilmiyoruz nedense
Mevlamın niğmeti saymakla bitmez
Yeterince şükretmeyiz nedense

İnsan önce kendine bir bakmali
Olmaz böyle ,alın secde etmeli
Kalp dediğin hep ona yönelmeli
Zincirleri kıramayız nedense

Ah bir adım atabilsek ah keşke
O hemen der, ey kulum gel, gel işte
Salih kul olamayız ,bu gidişle
Şeytanı bahane, ettik nedense
 

misak

Profesör
Katılım
24 Eyl 2007
Mesajlar
1,691
Tepkime puanı
126
Puanları
0
Bana seni gerek seni..

Aşkın aldı benden beni bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum bana seni gerek seni


Aşkın aşıklar öldürür aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem Mecnun olup yola düşem
Sensin dün ü gün endişem bana seni gerek seni


Sufilere sohbet gerek Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler kulum göğe savuralar
Toprağım anda çağırır bana seni gerek seni


Cennet dedikleri ne ki bir kaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları bana seni gerek seni
Yunus-durur benim adım gün geçtikce artar ödüm
İki cihanda maksudum bana seni gerek seni..


Yunus Emre
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
-durup duruken-

Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı,
Durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı,
Durup dururken rüya görüyorum bir otelde, holde, ayakta,
Durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç,
Durup dururken bir kurt uluyor aya karşı bahtsız, öfkeli, aç,
Durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçede, salıncakta,
Durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan,
Durup dururken kafamda bir güneşli duman,
Durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne,
Ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne...


nazım.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
İYİMSER BİR GÜL

İnsanların yüzlerini göremiyorum
Boğazım düğüm düğüm çözemiyorum
İstesen de yanına gelemiyorum
Tutsam şu karanlığı
Tutsam da yırtsam
Ah elim tutuşmasa, elini tutsam
Susmasan konuşsan sesini duysam
Tutsam güzel yüzünü bağrıma bassam.

Doğum günüm bugünüm
Doğum günüm gülüm
Doğum günüm diyorsun;
Doğum günün kutlu olsun
Mutlu ol senelerce
Sana boncuktan kuş yaptım
Konacak pencerene
Karakollar beni alır sorgular gecelerce
Hiç bekleme belki gelmem gelemem senelerce.


:)
 

misak

Profesör
Katılım
24 Eyl 2007
Mesajlar
1,691
Tepkime puanı
126
Puanları
0
Endülüs'e Ağıt....

biraz uzun ama okunmaya değer sanırım...

Endülüs'e Ağıt....

[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Her yükselen bir gün düşer, inişler başlar zirveden[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Ömrün mutlu günlerine niçin aldanır ki insan[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Her şey değişir gök gibi bir gün pırıl pırıl bir gün bulutlu[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Sen de öylesin işte[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Bu gün güldürürse yarın ağlatır zaman[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Kime ebedilik vermiş kime yaramış sonsuzca[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Hedefini delip geçmezse kılıçla mızrak[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Geri döner yaralar kendi sahibini[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Zaman bu ne kılıç kını tanır ne sağlam Gındam kalesi[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Çürütür hepsini, paramparça eder zaman kılıcı[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Düşün nerdedir şimdi var mı onlardan bir iz[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Nerde muhteşem taçlı yemen hükümdarları?[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Şeddat’ın irem bağı, İrem cenneti nerde?[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Nerde bu gün İran’ın Sasani hükümdarı?[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Karun’un bitmez tükenmez serveti nerde bugün?[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Hani Ad, hani Adnan, hani Kahtan, bu dünya servetleri?[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Çaresiz onlar da boyun büküp emrine tarihin[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Çekilip gittiler birer birer, bir masal bir efsane gibi[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]O saltanatlar sanki rüyada yaşanmış gibi[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Gerçek değil de bir hayal, bir gölge sanki[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Bir vuruşta yere serdi Daraa’yı zaman[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Yere geçirdi Kisra’yı, ne zaferleri kaldı ne zafer takları[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Don vurmuş yapraklar gibi kurudu Şa’b![/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Düşün ki bir beka bulamadı alemde Süleyman bile[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Bin türlü belası var dünyanın işte[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Bazen hüzün boşalır bazen bir sevinç tufanı.[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Her faciaya teselli bulunur belki[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Ama unutulmaz İslam’ın uğradığı bela cihanda[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Öyle bir felakete uğradık ki Endülüs’te biz[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Üstümüze düştü sanki Sehlan ve Uhud dağları[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Nazar değdi İslam’a Endülüs’te[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Bela üstüne bela yağdı, yağmur gibi[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]O güzelim şehirlerin üstüne…[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Sor… Mürsiye’nin halini şimdi, Valans’ı da.[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Sor… başına gelenleri Şatiba’nın Ceyyan’ın![/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Gördün mü bir bilgi okyanusuydu Kurtuba[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Bir bilgi deniziydi, görseydin bilginleri[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Sor Hıms’ı şimdi de, pırıl pırıl aydınlık bahçeleri[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Sor nerde Azip nehri, şimdi öyle akar mı, şeker tadıydı suyu[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]İşte bunlar gözbebeği, medinesiydi Endülüs’ün[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Bunlar ki birer viranedir artık.[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Yarınından ayrılmış feryatlar koparan bir genç gibi[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Öyle dolmuş ki hüzünlü gözleri yüce İslam’ın[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Soyununca İslam’dan bir çöle döndü sanki[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Onlar ki küfür karanlığı içinde bayındır bugün[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Birer kilisedir artık camiler, mescidler[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Her yanda çanlar, putlar ve baykuş uğultuları[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Mihraplar ağlar şimdi taşla doldurulmuşsa da[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]İnler buna minber, cansız ağaçtansa da…[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Uyan ey gafil kişi, ibret denizi zaman,[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Sen uykuya dalmışsan da asla uyumaz zaman![/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Ey gururla saltanat sürenler kendi ülkelerinde[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Siz Hıms’ı gördünüz mü, en güzelini ülkelerin[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Her facia unutulur biraz belki tarihte ama[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Unutulmaz Endülüs’te başa gelenler[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Ey siz! En güzel ve şahin duruşlu[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Arap atlarına binenler yarış alanlarında![/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Ey, keskin kılıçlı kahramanlar ordusu![/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Ey, savaşın tozu dumanı içinde kılıcı parlayanlar![/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Siz ey! Karşı kıtada bin nimet içinde[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Saltanat içinde mutlu yaşayanlar![/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Sizin hiç haberiniz var mıdır Endülüs’ten[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Bir siz kalmışsınız duymayan halimizi![/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Onlar sizden yana çevirerek gözlerini[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Ufuklara bakıp bir imdat beklediler[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Öldürülen asker, esir düşen kadınlar…[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Ya nedir bu çatışma bu ayrılık İslam arasında[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Ey kulları Hakkın, kardeşsiniz kardeş![/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Bir yardım duygusu bile yok mu içinizde.[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Alıp götürdü nemiz var nemiz yok bir zulüm seli[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Dün sultan idiler bey idiler kendi ülkelerinde[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Şimdi küfrün elinde bir uşak, bir oyuncak![/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Çevirmiş onları dört yandan zillet uçurumları[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Dehşet içinde fırlamış gözleri kimsesiz ve şaşkın[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Sen de görseydin çığlıklarını, çırpınışlarını ey Tanrı kulu![/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Ocaklarından koparılıp satıldıklarını köle pazarlarında.[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]O feryatlar ki koymaz aklını başında benim gibisini[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Koparır gibi bedende ruhu, kopardılar anadan yavrusunu[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Yeni doğan güneşin aydınlığı o kızlar ki [/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Öyle saf öyle temiz[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Yakut ve mercandan dökülmüş sanki.[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Dağ ucundan doğan sabah güneşinin masumluğu gibi[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]O Meryem yüzlü kızlar ki[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Sürüklenip sürüklenip saçlarından kirli yataklara çekildi[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Haykırışları gökleri yırttı.[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Kan kustu babaları, arşa çıktı feryad-ı figanları…[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Eritir her kalbi bu anlattıklarımın birisi bile[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Eğer varsa sende İslam’dan, imandan bir iz[/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Ey insanoğlu![/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif][/FONT]
[FONT=Verdana, Geneva, Arial, Sans-serif]Salih B. Şerif
[/FONT]
 
Üst