Mugalata ile Röportaj

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
merhaba kardeşim sorular ve de cevaplar güzel ve de akıcı gidiyor roman ve de felsefe okuduğunu yazmışsın merak ettim kuranı okuyor mu sun?

meshep lere bakışın nedir ?
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
merhaba kardeşim sorular ve de cevaplar güzel ve de akıcı gidiyor roman ve de felsefe okuduğunu yazmışsın merak ettim kuranı okuyor mu sun?

meshep lere bakışın nedir ?

evet, evimizde süleyman ateş'in 6 ciltlik kuran meali var. oradan daha önce meali epeyce bir okumuştum. ara ara gerek duyduğum ayetlere bakıp okurum. internette olduğumda da gerektiği zamanlar farklı mealleri karşılaştırmalı olarak okurum.

mezhepler konusunda ise fazla ilgim ve bilgim yok.
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Sn Mugalata yanılmıyorsam sosyalist bir görüşe sahiptiniz, sosyalizmin çıkış noktası ile bugün ki geldiği nokta arasında ilerleme veya gerilemeler mevcut mu varsa onlar nedir? Her ülkenin kendine özgün bir sosyalizmi var mıdır yoksa sosyalizm bütün dünyada aynı şeyleri mi vurgular? sosyalizm sadece bir ideoloji midir yoksa savunduğu düzeni karşılayabilecek yeterli uygulamaları var mıdır?
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Sn Mugalata yanılmıyorsam sosyalist bir görüşe sahiptiniz, sosyalizmin çıkış noktası ile bugün ki geldiği nokta arasında ilerleme veya gerilemeler mevcut mu varsa onlar nedir? Her ülkenin kendine özgün bir sosyalizmi var mıdır yoksa sosyalizm bütün dünyada aynı şeyleri mi vurgular? sosyalizm sadece bir ideoloji midir yoksa savunduğu düzeni karşılayabilecek yeterli uygulamaları var mıdır?
güzel soruların için teşekkürler verda.sosyalizm bugün ciddi bir bunalım döneminden geçiyor. geçmişde kalmış olan reel sosyalizm denemeleri sosyalist teorinin dışında müdahalelerle gerçekleşmek durumunda kaldı. işçi sınıfından çok, örgütlü partinin müdahalesiyle rejim değişiklikleri oldu. sosyalizmin devrim yoluyla gerçekleşmesi de dünya çapındaki bunalım döneminde mümkün olabildi.marks'ın tezleri içinde yer alan, kapitalizmin kaçınılmaz olarak sosyalizme yerini bırakacağı düşüncesi doğru çıkmadı. kapitalizm kendisini sürekli yeni durumlara uydurdu. kaçınılmaz son diye bir durum gerçekleşmedi.sosyalistlerse yeni koşulları analiz edemediler ve diyalektiğin yasasına uyarak zamanla ilerici vasıflarını yitirip gericileştiler.bugün ülkemizde sol, sosyalist hareket gerçek anlamıyla kalmamıştır.benim sosyalistliğim ise ideal değerlerimle uygun bir sosyalizm anlayışıdır. marks'ın yazılarında da var olan "kapitalizmi ileriye doğru aşmak" düşüncesi önemli bir ipucudur. kapitalizmi ileriye doğru aşmak gerekir, geriye doğru değil. yani demokrasiyi kaldıran değil, geliştiren, halkın katılımını yok eden değil, artıran, eşitliği ve adaleti sağlarken, kapitalist sistemin çok çeşitliliğini, zenginliğini, pazarın imkanlılığını, seçim yapma fırsatını vb ortadan kaldırmayan bir sosyalizm olmalı.pratik olarak iyi olana önem vermekten yanayım. ideolojik yaklaşım zarar verir. pratikte faydalıysa ve iyiyse, teori ve ideoloji de buna uygun olarak değişmelidir.
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Türkiye'de sol denildiğinde malum 68 kuşağı akla gelir fakat bakıyoruz hepsi zamanla kendi aralarında parçalanmıştır sizce solcuların bu kadar bölünme sebebi nedir?
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Türkiye'de sol denildiğinde malum 68 kuşağı akla gelir fakat bakıyoruz hepsi zamanla kendi aralarında parçalanmıştır sizce solcuların bu kadar bölünme sebebi nedir?

solumuz maalesef dünyanın en kötü performans sergilemiş soludur. başarılardan değil, yenilgilerden güç almaya çalışır.

68 kuşağı kısa ve güzel bir çıkış idi. kelebeğin ömrü kadar kısa, onun naifliği ve kırılganlığı gibi masumiyet sahibi idi. ama devamcıları, takipileri işe yarar bir perspektif sunamadılar.

bölünmenin sebebi işe yarar bir sonuç üretememek. kısır kalmak ve başarısız olmak. solumuzun 80 öncesinde yakaladığı kitleselliği nasıl heder ettiği akıllardadır. o dönemlerde bile bölünüp duruyordu. sığ kavgaların hırçın çocuğu olmasıyla ilgili bir durum bu.
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Ben yine de sorucam tabi =)

Sosyalizmin inanca ve dine bakış açısı nedir?
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Mugalata marksizmin proleterya diktatörlüğü ilkesi hakkında ne düşünüyorsun?
Özelleştirmeler hakkında fikrin nedir?
Sosyalizmin çöküşü hakkında bildiklerin nelerdir?
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Ben yine de sorucam tabi =)

Sosyalizmin inanca ve dine bakış açısı nedir?

sosyalizmin inanca ve dine bakış açısı, bunları bireysel alanlar olarak görme şeklindedir. kişinin bireysel özgürlük ve hak alanındadır bunlar. tabii köken olarak toplumsaldır. dinlerin tümü de politik ve sosyal kaynaklıdır.

ama sosyalizm, kurmak istediği toplumsal düzende dinleri ve inancı bireysel konular olarak ele alır. kişilerin inançlarının ve dinlerinin gereğini yerine getirebilmelerini sonuna kadar savunur. ta ki bir başkasının özgürlük ve hak alanının içine girene kadar. sosyalizm, bir toplumsal proje olarak din ve toplum işlerini birbirinden ayrı ele alması açısından laik bir sistemdir.

dinlerin altyapısı vardır. yani toplumların içinde bulunduğu maddî, ekonomik, sosyal ve politik altyapıdır. bu nedenle en eski dinler daha çok tanrılı iken, sonrakiler giderek tek tanrılıya dönüşmüştür. eski sınırlı güç sahibi tanrılar giderek tek tanrıda mutlak güce erişmiştir.

günümüzde ise new age dedinlen tarzda dinler çıkmaya başlamış, özellikle batı'da böyle. dini bilimle harmanlayıp sunan, tanrıyı ve yaratılışı enerji ile bütünleştirerek açıklamaya çalışan anlayış. toplumsal değil, cemaatsel ve bireysel.

tek tanrılı dinler çıkışında, özellikle musevilik ve hristiyanlıkta, eski ok tanrılı dinlerle uzlaşma yoluna gitmiş. mesela hristiyanlık pazar gününü tatil olarak alırken, o sıralar toplumda yaygın bir dinî eğilim olan güneş kültüne bir ödün vermiş. ingilizce sunday (güneş günü) yani pazar günü tatil olmuş.

konu uzar. cevabım fazla uzun oldu. ama yazmış bulundum bir kere. hızlı yazdım.
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Mugalata marksizmin proleterya diktatörlüğü ilkesi hakkında ne düşünüyorsun?
Özelleştirmeler hakkında fikrin nedir?
Sosyalizmin çöküşü hakkında bildiklerin nelerdir?

marks'ın proleterya diktatörlüğü kavramının özünden saptırıldığını düşünüyorum. marks'ın söylemek istediği, sınıflı her toplumun kaçınılmaz olarak bir sınıfın diktatörlüğü demek olduğuydu. tabii bu son tahlilde böyledir. kapitalizm de ne kadar demokratik düzen mevcut olursa olsun, son çözümlemede kapitalist sınıfın diktatörlüğüdür.

ama bu reel sosyalist rejimlerde yanlış ele alındı ve tek parti diktatörlüğüne, oradan da stalin gibi tek kişi diktatörlüğüne indirgendi. tek parti olması gerekmiyordu. burjuvazinin getirdiği aydınlanma ve demokrasinin kaldırılması yanlıştı. tam tersine, ileriye doğru aşılması gerekiyordu.

özelleştirmeler kapitalizmin yerleşmesi anlamında bir rol oynadı. reel sosyalizmin çöküşü de bürokratik rejimlerin çöküşü anlamına geliyordu. asıl teorideki sosyalizm uygulanamamıştı.

halkın izleyici durumuna indirgendiği rejimler sosyalist olamaz. devletleştirme ve herkesin işçileşmesi sosyalist olmak için yeterli değildir. sosyalizm, yöneten-yönetilen ayrımının ortadan kaldırılmasını da amaçlar. her an görevden alınabilen, sıradan temsilci düzeyinde yöneticiler öngörür. ama tarihsel ve politik nedenlerle bu uygulanamadı.
 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
marks'ın proleterya diktatörlüğü kavramının özünden saptırıldığını düşünüyorum. marks'ın söylemek istediği, sınıflı her toplumun kaçınılmaz olarak bir sınıfın diktatörlüğü demek olduğuydu. tabii bu son tahlilde böyledir. kapitalizm de ne kadar demokratik düzen mevcut olursa olsun, son çözümlemede kapitalist sınıfın diktatörlüğüdür.
Tipik solcu refleksi.
Eğer kızmazsan senin bu savunularına güldüğümü söylemek istiyorum.
Özünden saptırılmış, marksın söylediği başka falan filan.
20-30-40 ülkede sosyalizm ekonomi politiği pratiği uygulandı ve enedense hepsi özünden saptırdı :)
bakalım Mugalata ne diyecek diye sordum, diğer solcularla aynı savunum ve refleks içinde.
Sosyalizmi eleştiren yok, sosyalizmin insan gerçekliğinden uzak bir ideolojik sistem içerdiğini itiraf eden yok.
İşçi sınıfını temsil ettikleri iddiasında olan kominist partiler, işçi sınıfının sınıfsal çıkarlarını muhafaza etmek adına kominist dikta rejimler kurdular. Bu marksın da lenininde teorilerine uygunluk paralellik taşıyor.
Sosyalizm insan gerçeği ile çelişip çökünce kusur sosyalizm ideolojisinde aranmadı-aranmıyor, stalin de veya başka bir kominist liderde aranıyor. Bu koministler/solcular hiç akıllanmayacak :)
özelleştirmeler kapitalizmin yerleşmesi anlamında bir rol oynadı. reel sosyalizmin çöküşü de bürokratik rejimlerin çöküşü anlamına geliyordu. asıl teorideki sosyalizm uygulanamamıştı.
Özelleştirmeyi kasıtlı sordum :)
sosyalist ekonomi diğer deyişle devlet kapitalizminin tıpkı kapitalist ülkelerdeki devlet yatırımlarıyla kurulan işletmelerde olduğu gibi yolsuzluk ve rüşvet çarkını doğuran başlıca sebep olması nedeniyle özelleştirmeye ilişkin düşüncenizi sordum.
Hem sosyalist işletmelerde hemde kapitalist ekonomi ile yönetilen ülkelerde devletin kurduğu tarımsal ekonomiye dayanan ve/veya sanayii veya hizmet sektörüne dayalı tüm işletmeler rüşvet ve yolsuzluğun tek sorumlusudur.
Sosyalist ve/veya kapitalist kuruluşlar tembelliğin hazır yiyiciliğin birer merkezidir. ister üretime katkısı olsun veya isterse hiç çalışmasın nasıl olsa maaşını alan, işten çıkarılma tehdidini yaşamayan bir insan üretime katkıda bulunur mu?
teşvik ve prim gibi üretimi arttırmayı düşünülen destekleyici unsurlarda istismara açık konudur.
Bir insanın çevreyi ve sosyal değişme ve gelişmeleri iyi algılayıp algılayamadığı o kişinin özelleştirmeye ilişkin görüşlerinde kendini ortaya koyar :)
Bugün bir bankaya gittiğinizde gittiğinizde size sunulan hizmetteki yavaşlık veya hızlılık, personelin güleryüzlülüğü ve asık suratlılığı, sorunlarınız dinlemede gösterdiği sebat ve sabır o bankanın devlet bankası ve özel banka olmasıyla 180 derece değişiklik gösteriyor.
Sosyal hakları güvence altına alınmış devlet memuru bankacının sizi insandan sayması için hiç bir sebep yoktur. Denemek istiyorsanız buyrun devlet bankaları sizi bekliyor.
halkın izleyici durumuna indirgendiği rejimler sosyalist olamaz.
:)
ciddisindir umarım
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
sosyalizmin inanca ve dine bakış açısı, bunları bireysel alanlar olarak görme şeklindedir. kişinin bireysel özgürlük ve hak alanındadır bunlar. tabii köken olarak toplumsaldır. dinlerin tümü de politik ve sosyal kaynaklıdır.

ama sosyalizm, kurmak istediği toplumsal düzende dinleri ve inancı bireysel konular olarak ele alır. kişilerin inançlarının ve dinlerinin gereğini yerine getirebilmelerini sonuna kadar savunur. ta ki bir başkasının özgürlük ve hak alanının içine girene kadar. sosyalizm, bir toplumsal proje olarak din ve toplum işlerini birbirinden ayrı ele alması açısından laik bir sistemdir.

dinlerin altyapısı vardır. yani toplumların içinde bulunduğu maddî, ekonomik, sosyal ve politik altyapıdır. bu nedenle en eski dinler daha çok tanrılı iken, sonrakiler giderek tek tanrılıya dönüşmüştür. eski sınırlı güç sahibi tanrılar giderek tek tanrıda mutlak güce erişmiştir.

günümüzde ise new age dedinlen tarzda dinler çıkmaya başlamış, özellikle batı'da böyle. dini bilimle harmanlayıp sunan, tanrıyı ve yaratılışı enerji ile bütünleştirerek açıklamaya çalışan anlayış. toplumsal değil, cemaatsel ve bireysel.

tek tanrılı dinler çıkışında, özellikle musevilik ve hristiyanlıkta, eski ok tanrılı dinlerle uzlaşma yoluna gitmiş. mesela hristiyanlık pazar gününü tatil olarak alırken, o sıralar toplumda yaygın bir dinî eğilim olan güneş kültüne bir ödün vermiş. ingilizce sunday (güneş günü) yani pazar günü tatil olmuş.

konu uzar. cevabım fazla uzun oldu. ama yazmış bulundum bir kere. hızlı yazdım.

Evet bireysel olarak yaklaşır ve özgürlükler içerisinde bir yer tayin eder fakat inanç tam olarak ne anlam ifade eder yani insanlar inanma ihtiyacı duyduğu için mi bir şeye inanır (beyinden) =) esasen din ve inancı bu açıdan ayrı sormuştum fakat yazınızın içinde kısmen de olsa cevabımı aldım, çoğu sosyolog dinlerin gelişmemiş toplumlar tarafından ortaya çıkarıldığını söyler fakat peygamberlerin her zaman o günün hükümdarları ile mücadele ettiği yeri gelip kendilerinin de hükümdar olduğu gerçeği bu tezi başlı başına çürütür, röportaj münazara tadında gidiyor ama umarım sıkılmıyorsunuzdur..
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Tipik solcu refleksi.
Eğer kızmazsan senin bu savunularına güldüğümü söylemek istiyorum.
Özünden saptırılmış, marksın söylediği başka falan filan.
20-30-40 ülkede sosyalizm ekonomi politiği pratiği uygulandı ve enedense hepsi özünden saptırdı :)
bakalım Mugalata ne diyecek diye sordum, diğer solcularla aynı savunum ve refleks içinde.
Sosyalizmi eleştiren yok, sosyalizmin insan gerçekliğinden uzak bir ideolojik sistem içerdiğini itiraf eden yok.
İşçi sınıfını temsil ettikleri iddiasında olan kominist partiler, işçi sınıfının sınıfsal çıkarlarını muhafaza etmek adına kominist dikta rejimler kurdular. Bu marksın da lenininde teorilerine uygunluk paralellik taşıyor.
Sosyalizm insan gerçeği ile çelişip çökünce kusur sosyalizm ideolojisinde aranmadı-aranmıyor, stalin de veya başka bir kominist liderde aranıyor. Bu koministler/solcular hiç akıllanmayacak :)

Özelleştirmeyi kasıtlı sordum :)
sosyalist ekonomi diğer deyişle devlet kapitalizminin tıpkı kapitalist ülkelerdeki devlet yatırımlarıyla kurulan işletmelerde olduğu gibi yolsuzluk ve rüşvet çarkını doğuran başlıca sebep olması nedeniyle özelleştirmeye ilişkin düşüncenizi sordum.
Hem sosyalist işletmelerde hemde kapitalist ekonomi ile yönetilen ülkelerde devletin kurduğu tarımsal ekonomiye dayanan ve/veya sanayii veya hizmet sektörüne dayalı tüm işletmeler rüşvet ve yolsuzluğun tek sorumlusudur.
Sosyalist ve/veya kapitalist kuruluşlar tembelliğin hazır yiyiciliğin birer merkezidir. ister üretime katkısı olsun veya isterse hiç çalışmasın nasıl olsa maaşını alan, işten çıkarılma tehdidini yaşamayan bir insan üretime katkıda bulunur mu?
teşvik ve prim gibi üretimi arttırmayı düşünülen destekleyici unsurlarda istismara açık konudur.
Bir insanın çevreyi ve sosyal değişme ve gelişmeleri iyi algılayıp algılayamadığı o kişinin özelleştirmeye ilişkin görüşlerinde kendini ortaya koyar :)
Bugün bir bankaya gittiğinizde gittiğinizde size sunulan hizmetteki yavaşlık veya hızlılık, personelin güleryüzlülüğü ve asık suratlılığı, sorunlarınız dinlemede gösterdiği sebat ve sabır o bankanın devlet bankası ve özel banka olmasıyla 180 derece değişiklik gösteriyor.
Sosyal hakları güvence altına alınmış devlet memuru bankacının sizi insandan sayması için hiç bir sebep yoktur. Denemek istiyorsanız buyrun devlet bankaları sizi bekliyor.

:)
ciddisindir umarım

hayır, tartışırken bu tür alaycı yaklaşımlara, gülmelere kızmam. ben de yaparım da belki ondandır. :)

sosyalizmin insan doğasına aykırı olduğu çokça söylenmiştir. ama bir yanıyla da insan doğasına uygun. çünki eşitliçi ve ortakçı bir düzen amaçlanıyor. sorun şu ki, bunu aslında uygun biçimde sürdürememişler şimdiye kadar. gerçi mesela küba'da iyi kötü bir sosyalist rejim bugüne dek işlemiş.

sovyetler birliği'nde de iyi kötü epeyce işledi. bürokratikti ve halkı yönetimden uzaklaştırmıştı ama altyapısı sağlam, güçlü bir ekonomi kormuştu. o kadar kalabalık bir ülkede halka sürekli olarak bedava sağlık, eğitim, konut, ısınma vb hizmeti sunmak kolay olmasa gerek.

ama insan unsuru ihmal ediliyordu. alkole sığınan, apolitik ve idealsiz kalmış bir toplum vardı. yönetime katılamama yüzünden. içten çürüme böyle başlamıştı.

reel sosyalizm geri ülkelerde kuruldu. işçi sınıfından çok köylülüğün bulunduğu ülkelerdi bunlar. bu da olumsuz bir etken oldu.

savunmacı refleks içinde değilim. gerçeğe samimi ve dürüstçe yaklaşıyorum. sertçe eleştiriden de kaçmıyorum. geçmiş reel sosyalizmi eleştiriyorum ama bu beni sosyalizm idealini terketmeye kadar itmiyor. çünki o ideali reddetmek, insanlığı kapitalizmin insafına terketmek demek.

geçmiş sosyalist rejimlerdeki kamu teşekküllerinde rüşvet yolsuzluk vb konularında haklısın. ayrıca çalışmada isteksizlik, ilgisizlik, hantallık vb de doğrudur.

bunlara değinmiştim aslında, verda'ya yazdığım yazıda vardı biraz bu tür eleştiriler bende de. orada da dediğim gibi, kapitalizmin olumlu yanlarını reddetmeyen, onları ileriye doğru aşmaya çalışan bir sosyalizm olmalı. çok partili, çok çeşitliliği tektipleştirmeyen, pazarın dinamizmini öldürmeyen, katılımcı ve pratik bir sosyalizm olmalı diyorum.
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Evet bireysel olarak yaklaşır ve özgürlükler içerisinde bir yer tayin eder fakat inanç tam olarak ne anlam ifade eder yani insanlar inanma ihtiyacı duyduğu için mi bir şeye inanır (beyinden) =) esasen din ve inancı bu açıdan ayrı sormuştum fakat yazınızın içinde kısmen de olsa cevabımı aldım, çoğu sosyolog dinlerin gelişmemiş toplumlar tarafından ortaya çıkarıldığını söyler fakat peygamberlerin her zaman o günün hükümdarları ile mücadele ettiği yeri gelip kendilerinin de hükümdar olduğu gerçeği bu tezi başlı başına çürütür, röportaj münazara tadında gidiyor ama umarım sıkılmıyorsunuzdur..

hayır, sıkılmıyorum. tersine, olumlu buluyorum bu tür düzeyli tartışmaları.

insan beyninde inanç merkezi de olduğunu bilim insanları yazıyor. dinler ise çok uzun bir sürecin ürünü. çok katmanlı ve çok karmaşık. basite alınacak kurumlar değil. marks'ın o ünlü sözü bilinir: "din halkın afyonudur" diye. ama o sözün öncesinde gelen şu sözleri az bilinir: "din, vicdansız bir dünyanın vicdanı, kalpsiz bir dünyanın kalbidir."

dinler çok katmanlıdır dedim. yani dinler sıfırdan oluşmaz. eski dinlerin veya eski inançların üzerine gelir ve ondan etkilenip bir şeyler alır. sümerlerdeki inanna ile dumuzi efsanesi ortadoğu'da bütün toplumların bildiği leyla ile mecnun'a dönüşmüştür. şimdi hıdırellez diye kutlanan (hıdır ile ilyas) anma da eski bir efsanenin günümüzde aldığı biçimdir. ağaca bağlanan çaput, yani dilek ağacı islam öncesinden gelen inanışlardan biri.

dinler insanlığın öyküsünü anlatır aslında. hoş bir öyküdür, çocuksu ve naif. marks'ın o sözü çok doğru; "kalpsiz bir dünyanın kalbi".
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
Merhaba mügalata

`Müslüman sosyalist` olunabilir mi?

Eger olunabiliyorsa bu islamın eksik kaldığı anlamina mi gelir?

İslami düşünce sistemi, sosyalist doktrinler karşısında caresizmidir?

simdiden tesekkur ederim...
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
yazıların düşüncelerin güzel.............koministlik söylevde hoş gibi olsada asla pratikliği olmayan siyasi bir düşünce!

mal insanda bir güdü sağlar.malı olmayan bir insan asla performanslı çalışmaz..


dünyanın baş belası kapitaizm ne olacak?


çözüm kolay fakat uygulaası çok zor...artık dünya birleşti..sen bu kararları almaya kalksan sermaye anında uçup gidiyor ülkenden.global bir karar lazım..
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
Merhaba mügalata

`Müslüman sosyalist` olunabilir mi?

Eger olunabiliyorsa bu islamın eksik kaldığı anlamina mi gelir?

İslami düşünce sistemi, sosyalist doktrinler karşısında caresizmidir?

simdiden tesekkur ederim...

merhaba ali,

hem müslüman olup hem de sosyalist olmak mümkün. öyle olanlar da var. isim veremeyeceğim ama islamiyetin lüksden gösterişden uzak durmayı öğütleyen, aşırı mal mülk edinmeyi pek hoş karşılamayan yanı var. bu da sosyalizmin eşitlikçi, paylaşımcı, dayanışmacı yönüyle yakın gibi.

mesela hristiyanlık da biraz böyleydi. ama protestanlık çıktı ve hristiyanlara çok çalışıp çok kazanmanın ayıp olmadığını, günah olmadığını söyledi. batı kapitalizminin gelişimi biraz da bununla bağlantılı.

islamiyette tevekkül var ve bu da biraz mal mülk edinme hırsına gem vuran bir özellik taşıyor. biraz kadere inanmak, biraz hâline şükretmek, komşularının aç mı tok mu olduğunu düşünmek. bunlar hep yakın özellikleri.

gerçek sosyalizmde de böyle olmalı. ama olur mu olmaz mı, o ayrı konu.

islamiyetin kendisi bir ekonomi-politik doktrini değil. bu nedenle sosyalist veya kapitalist düzeni vaaz edemez. ama içeriği, özü itibarıyla sosyalizme yakın yanları var. tabii sadece biraz yakın. yoksa sosyalist bir din olduğunu söyleyemeyiz.
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
yazıların düşüncelerin güzel.............koministlik söylevde hoş gibi olsada asla pratikliği olmayan siyasi bir düşünce!

mal insanda bir güdü sağlar.malı olmayan bir insan asla performanslı çalışmaz..


dünyanın baş belası kapitaizm ne olacak?


çözüm kolay fakat uygulaası çok zor...artık dünya birleşti..sen bu kararları almaya kalksan sermaye anında uçup gidiyor ülkenden.global bir karar lazım..

evet. hayalci olmamak lâzım. devrim ihtimali artık çok zayıf. parlementer yolla ve yavaş yavaş bir sosyalizme geçiş belki olabilir. ama bu bile zor.

küresel kapitalizm her yeri ele geçiriyor. en ücra köşeleri bile. en kuytu alanlar kapitalizmin hakimiyetine giriyor. insanlar o düzenle ilişkileniyor. yıkılmaz gibi görünen bir etkinliği var.

üstelik üretmeye ve insanlarda bir beklenti oluşturmaya devam ediyor. mesela bizim ülkemizde böyle. insanlar eskiye göre daha çok kazanıp daha çok tüketiyor.

eskiye göre kapitalizm bizde daha çok gelişti ve yayıldı. tabi üstyapı alanında da, yani ahlak, kültür, ideoloji alanıda da kapitalist insan tipi hakim olmaya başladı.

ileride sosyalist bir sisteme geçilebilirse bu sistemde kapitalizmin insanı cezbeden bazı özellikleri de olmalı. mal sahibi olma dürtüsü değilse de başka türlü bir özendirici olmalı.

geleceğin güzel toplumu ise benim hayalimde, çalışma süresinin çok az olduğu, parasız olarak bir çok ihtiyacımızı karşılayabileceğimiz, eşitlikçi ve sakin bir toplum. tabii şimdilik bir hayal bu.
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
merhaba ali,

hem müslüman olup hem de sosyalist olmak mümkün. öyle olanlar da var. isim veremeyeceğim ama islamiyetin lüksden gösterişden uzak durmayı öğütleyen, aşırı mal mülk edinmeyi pek hoş karşılamayan yanı var. bu da sosyalizmin eşitlikçi, paylaşımcı, dayanışmacı yönüyle yakın gibi.

mesela hristiyanlık da biraz böyleydi. ama protestanlık çıktı ve hristiyanlara çok çalışıp çok kazanmanın ayıp olmadığını, günah olmadığını söyledi. batı kapitalizminin gelişimi biraz da bununla bağlantılı.

islamiyette tevekkül var ve bu da biraz mal mülk edinme hırsına gem vuran bir özellik taşıyor. biraz kadere inanmak, biraz hâline şükretmek, komşularının aç mı tok mu olduğunu düşünmek. bunlar hep yakın özellikleri.

gerçek sosyalizmde de böyle olmalı. ama olur mu olmaz mı, o ayrı konu.

islamiyetin kendisi bir ekonomi-politik doktrini değil. bu nedenle sosyalist veya kapitalist düzeni vaaz edemez. ama içeriği, özü itibarıyla sosyalizme yakın yanları var. tabii sadece biraz yakın. yoksa sosyalist bir din olduğunu söyleyemeyiz.

Hocam

Hem Müslüman olup hem sosyalist olmak tezat teşkil etmez mi?

Dunyanın fatalist ve determinist ekoller arasinda calkalandigi bir donemde, 3. Bir yol haritası cizmeye calışan islami düşünce, pratikte iki güruhtan birini secme mecburiyetinde midir?


Sosyalizm islam coğrafyasında neden basarılı olamadı sizce? (Esip gurledigi donemden bahsediyorum.)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst