TASAVVUFCULAR KELAMCILAR VEYA BAŞKA "İŞÇİ"LER
Tasavvufçularla kelamcıların "barışması" daha doğrusu, Yaptıklarının dünyayı kurtarmak değil, meslek olduğunu anlamaları inşallah gerçekleşecektir.!
Bu ihtilafat, söylenip durulmasına rağmen meslek kelimesinin veya ıstılahının anlamının unutulduğuna da bağlanabilecektir. (Bu unutmak kalemi koyduğu yeri unutmak değil unuttuğunu unutarak unutmaktır. Buna Allahla Aldatılmak dA derlerse de ben o kadar yüksekten atmayacağım.)
.Ya da yanlış tanımlamalarının olduğu veya bazı mabeynde hiç tanımlanmamış bile olabildiği. ama kullanıldığı..
* * *
ca ce cı ci co cö cu cü = sadece iş = meslek = Helal para; (kaba değil matematiksel hesaplarla ortalama seviye veya altında ise helal para. !)
Allah, amellere, miktarına, söylencelerinde, envai çeşit mabeynelere değil amellerle şekillenen, insanın ölçemeyeceği kalplere bakacaktır. Özel amellerin, kalbin mizanında göz önüne verilmesi veya fırlatılacak olmasından başka önemi yok gibidir. Hele yaptığını beğenmek kuruntusu hiç olmamalı. İnsanlar için: zaten âdil olan düzeni derece derece müşahedat ve ahirde muhasebat söz konusudur.!! Allahu teala Zulmetmez! Ama insanlar kenidlerine zulmeder!
Peygamberler=dolu iş=vakfiyet=helal yaşam! Muhasebe yok; veya olacaklar adil düzeni müşahade ve azap değil ikram tadında. İbret alabilen hiç kimseye onların aynen izlediğini izlemek verilmemiştir! İcma-i ümmet sünnetin mirasıdır hadislerin değil! silsile kelimesinden nefret etmeyin! Sadece yanlışlık öznelerine bile değil fiillerinden bahsetmeye odaklanınız. yoksa hedef şaşırırsınız.
* * *
Meslekcilik/müddeilik doğasından gelen, birbirlerine karşı yanlış anlayış veya anlamlandıramayayışlarının sona ermesi ile,
Birbirilerinin anlamadıklarını anladıktan sonra, (herhangi) her iki tarafın gönüllü barışmak istediği ile gerçekleşebilecektir.
Hitap ederken, önde gelenlerin, kendilerini, içlerinde buldukları insanlara zaten "az çok ama doğru" yöntemle vaaz ettiklerini karşılıklı anlayacaklar. Yani insanın kendini içinde bulduğu yere kader, gösterdiği konjonktürel gayrete ve usuldeki-insiyatif ismi verilecektir. Ve aslında 2 değil 3 parça olsa daha iyi anlaşılacak olan "*Kader zulmetmez, *iblis yakar, ayrıştırır; *beşer zulmeder" şeklinde olan kader diye söyledikleri ama ne olduğunu tam olarak bilmediklerini, bilmediğimizi anlamya yaklaşacaklardır.
Ve zahiri alemdeki yansımanın/anlayışların doğrulması gerçekleşebilecektir.
Ve iblisin bilgi ağlarını, radyomanyetizmal enerji ağlarıyla(ne demekse!) örtmekle yaptığı derkedilerek, o ağın olmayışı/zayıflayışı durumu cüz-iyen hayal edilebilecek. ve hatta sanal olmayan(insan yapımı olmayan) o ağların etkisiz olacağı "haşrötesi haller" de az daha tasavvur edilmeye yaklaşacak, "kainatın bilinen kanun-modellemelerinin" baya dönüşebileceğini daha kolay hayal edebileceklerdir.
* * *
Bazı kelamcılar kendilerini, bilmeden ve değişik hallere de girmeden, "enel hak" hatta fazlasını "derlerken" bulabilirler. (dinleyici nezdinde) Yani bazı şeylerin şirk olmadığını öyle bir anlayacaklar ki.! Ya da bilmem ne olmadıklarını! ya da anlamalılar! sonra hadis ilmini kendi nefisleri için daha iyi anlayacaklar. sonra hemen azcık da risale i nurcu olacaklar. tabi ki risale meslek-cilerine tabi olmadan! yani bence olmalılar!
İslam kuran ve hadis deği kuran ve sünnettir. bu yüzden milyon sayılabilecek hadisler (furkan verilmiş) insanı saptıramaz!
Hadis ayıklama diye bir iş yoktur! Tevil vardır! edemeyen dokunmasın! illa rahatsızlanırsa, kendi işini yapsa dokunmuş gibi olur. Eski devirler bire bir taklit edile-mez! Edilmemeli!
Bazı Tasavvufcular, avamın avam değil, biraz da "havası sırtında taşıyan ilim sahipleri ama bilgi sahipsizleri" olduklarını anlayacaklar. veya anlamalılar! Yönetmek sevdasının kalplerinde değil geleneklerinde birikerek varolduğunu hadler aşıldığından derkedeceklerdir. Düşünmeme suçunu derkedeceklerdir. Kendileri olmasa elbet başkasının o ilmi vazifeyi yapacaklarını olasılık içinde derkedecekler.
M.İSLAMOĞLU'NU PEK BİLMEYİZ AMA ONUN NE YAPMAMAYA ÇALIŞTIĞINI SÖYLEYELİM
Elbette hataları var. Bence hadiscilerle uğraşmayı bırakıp sünnete tabi olanlara muhabbet etmeli. kendi denklerini bulmalı! Hatalarını konuşmak, Avamın haddi değil! Birbirinden yanlış oldukları yüzünden gidecek yer bulamatanların danıştığı İslamoğlunu hoş görünüz! kendisi aleyhine konuşanların belki hepsinden çok biliyor İnşallah! Ama bizce kendi denkleriyle de muhatap olmalıdır!
Bir kere onun peşine avamı takmış olmanın cezası bizce Hapistir! Kader Âdalet eder. zulmetmez. Sadece kendine tabi olan avam sapmayacak sapmasın diye bilenleri yerden yere vurmanın cezası hem kendi efradı hem başkaları nezdinde küçük düşürülmektir.
Kadir mısırlıoğlunun yukardaki videodaki duruşundaki asaletinin, çelişki diye nitelemenin absürdiyeti ve kibirliliği de teyid edilecektir. bu videoda da gayet hoş bir denge gördüm. bunu başka yerlerde de gördüm. (Başta Fgülen hocaefendide). Allah razı olsun.
*Mİslamoğlu (kurancı değil) tefsirci. ne yapmamaya çalıştığı, bizce, bazı tasavvufcular gibi yapmamaktır. haklıdır.
*Cübbeli hoca hadis ve tevilin nakilcisi. m.i. nun yolundan geçmeden(mapus) zannetmem onu anlayacaktır.
NE Derlerse demişsinler! Ben ikisini de severim.! Bu da benim çelişkim! Kavrayışı(ilmi değil bilgisi) yetmeyenler beni ikili oynamakla suçlayabilir. onlar da o kadar anlar.
*Kadir Mısırlıoğlu, büyük mütefekkir ve tarihcidir. denge insanı. (her ne kadar dengeleyici sözlerden birini unutursa veya bilemezse bayağı ağır olabilse de.)
hepsi barışınca "kendi hatalarını başkaları anlamadan yavaş yavaş göreceklerdir." bu her kardeş olan nefs için yazılmıştır!
Hiç kimseye etrafındaki iyi insanlarla denenmemek yazılmamıştır!
ÖZET:
Münafık Aramak Münafıkların Adamı Olmak gibidir.
Sonuçtaki görülen "sadece görüşmemekten, karşılıklı atışmak ve cemaatleşmemek" ten ibaret gibidir. veya cemaatin anlamını unutmakladır. CAMİYLE CEMAAT OLMAZ! O CEMAAT SENİN ENDEKİ HADİSLERDE GEÇEN CEMAAT DEĞİL! ama bence en az haftada 5-10 vakit camiye gitmemek münasip değil. evle cemaat olmaz. Kanaatimize göre Vaaz eden insan için iki şey mecburdur: 1.maddi olanakarı ve kolaylıklar "ortalamanın altında" veya "ortalama" olmalıdır. 2. Halka karışmaktır. meşhur olmanın şerrini öldürecek tek şey budur. elbette kolay yol değildir. ama ileri derecede ciddi vaizler için mecburdur.
Biz Burada, bir cüz-ü cemiyet-i islam içinde, daha çok sanal konuşuruz sanal karışırız. Hocalar gerçekten karışmalıdır.
Yapması gereken bazısı İnatla cemaatleşmediler, tv internetle sanal cemaat oldular. o da bir nevi diyalok ve hoş görü olabilir. bundan 100 yıl öncesine kıyasla iyi bir şey. ama yetersizdir.
***
En son unuttukları zaten unutulmak isteyen ibni arabi belki akla gelerek "o bunu mu demek istemişdi" diye bir ağızdan maşallah diye ekleyeceklerdir. Mesela "iblis melek cin"le ilgili anlattıkları olabilir. bilmiyorum çünkü okumam!
Said garibi isteseler de istemeseler de kendini ispat ettiğinden hepsi az çok onu anlayacaklardır.
Ama en son herkes ASM efendimizi daha iyi anlayacaklar. sonra serüveni.
Bu denklemler, düşmanın ne olduğunu anlamadan, Bakara suresinin ilk ayetleri tekrar edilmeden, ğaybe iman vurgulanmadan geçilirse, bir geçici hayal görünecek, meseleler bilgeliklere dönüşecek, çok hızlı geçip gidebilecektir.
Allahu Âlem.
______________
NOT: Sadece MI i saymak adaletsizlik olurdu diye birkaçını saydım.
NOT2: Bunu dün yazdığım halde şimdi yapıştırdım. eksik olduğu ve yorultulduğumuz için. kusura bakmasın M.İ., benim için önemli değil! Belki böyle hayırlıdır! Kimin ne olduğunu, münafık çünafık (ne demekse!) anlamak için değil belki yeri gelirse, kimin neyde ehil olduğunu/olmadığını anlamak için.
NOT4: BOP başlamakta olan değil bitmekte olan bir şeydir. 100 yıldan daha önce başlayan bir şeyin kokusunu alanlar yeni yeni "bop bop" diye zırvalmaktadırlar. Suriyede olan zulüm, bop'un yan ürünüdür. bop illa kağıt ve zihindeki bir plan da değil! komplocu zihniyeti bırakmak lazım! iblis dedikleri VAR dır!
NOT5: birini, hiç bir yerde, söylemedikleri ve söylediğini bilmediklerimiz için desteklemeyiz. nerede desteklediğimizi sınırlarıyla söyleriz biter.