Ömer ÖNGÜT'ün görüşleri:

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Bazı bozguncular, müslümanlar içine nifak sokarak, PAPAZ gibi müslümanları AFOROZ etmektedir. Bir kişinin KAFİR olduğunu söylemek için bile elde İSPAT edici delilller olması gerekmekte iken, milyonlarca müslümanı kafir ilan etmek mümkün değildir.

Ömer Öngüt'ün tekfirleri:
İslam alimlerinden Kur'an Kursu ve İslami yurtların kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan, Said Nursi ve Fethullah Hoca - bu üç hocanın talebeleri- ile sağ partilere - particilik bölücülüktür diye- kafir diye itham ediliyor.. Mahmut efendinin talebelerine ve refah partililere REFAH DİNİNDEN diyerek KAFİR DİYOR .
Ehl-i beyti sevenleri ve alevilere ' kardeşim' diyenleri, KAFİR ilan edenleri kınıyoruz.


Ömer ÖNGÜT'ün temel harici görüşleri:
- Parti, mezhep,cemaat ve tarikata mensup olanlar bölücülükle suçlanıp, kafir ilan ediyor. Oysa kendisi de şeyh ve tarikat olduğunu iddia ediyor.

- Özel okul ve yurtlardaki öğrenciden para almak şirk diyor, oysa okullar nasıl idare edilecek, öğretmenlerin parası nasıl verilecek? Bu hizmet nasıl yürüyecek. kendi de kitaplarını para ile satıyor.

- İslami hizmetler için para toplamak dilencilik diyor. Oysa zekat ve sadaka islamın emri. Para olmadan islama hizmet nasıl yapılacak? peygamberimiz ve 4 büyük halife, zekatları, zekat memurları vasıtası ile toplatırdı. Onlar, dilenci mi?

- Kimseye kafir demiyorum diyor, kitaplarının adı bile tekfir ediyor. (Narcılar, Süleymancı dini, Refah (partisi) dini diyerek ayrı bir din olarak gösteriyor. Alevilere 'Kardeşim diyen Erbakan'ı kafir sayıyor. Yani Alevilere kafir diyor. 70 milyon sünni ve aleviyi toptan kafir ilan ediyor.


- Günah işleyen kafir olmaz, günahkar olur. Mesela faiz yiyen günah işlemiş olur, dinden çıkmaz. 'Gurbetçiler, parasını bankaya yatırmak zorunda kalsa, Zaruret halinde Yabancı bankaya değil, Türk bankasına yatırsın' sözünü bile yanlış yorumluyor. ve bu sözü söyleyene kafir diyor. Gurbetçiler, yabancı bankaya parasını niye yatırsın? Bu bir zaruret halidir.

- Milletini seven ırkçı ve bölücü olur mu? Ata ve Vatan sevgisi imandan değil mi?

- Ömer Öngüt efendi, konu - kişilerle ile ilgili olmayan ayetleri ve hadisleri (kopyala + yapıştır yöntemi ile) yazıyor ve milyonlarca insanı toptan kafir ilan ediyor. Sanki o ayet, küfrüne fetva verdiği o kişi ve cemaatler için inmiş gibi gösteriyor. Halbuki o ayet 14 asır önce inmiş. Bunun adına Allah ve peygamber ile aldatmak deniyor. Allah ve Peygamber böyle dedi diye tekfir ediyor. Halbuki o ayet ve hadisin o konu ile alakası yok. Ayet ve hadisi yanlış yorumluyor. Bunu 'HARİCİ' adı verilen insanlar yapıyor. Haricinin anlamı için sözlüğe bakın lütfen. Kuran ve hadislerin batini (iç) ve Harici (zahiri -dış-görünen) anlamları vardır. Yani bir ayeti yorumlarken, diğer ayet ve hadisleri de gözönüne alıp, ayrıca ayetlerin nuzül (iniş) sebeplerine bakmak lazım, peygamber efendimizin o ayeti nasıl yorumladığına (tefsir ettiğine) bakmak lazımdır. Hz.Ali efendimizi şehit eden HARİCİLER, işte böyle yanlış yorumlardan yola çıkarak türediler. Asıl olan ne harici (zahiri) ne de batini (iç) manalar yükleyerek, aşrırı gitmemektir. Asıl olan ikisinin ortası olan sahabe ve ehl-i beytin yolu olan KUR'AN VE SÜNNET YOLUDUR.

- Erbakan ' ALEVİLER KARDEŞİMİZ' dediği için, Ömer Öngüt, Erbakan'a kafir demiş. Böylece 20 milyona yakın Alevi ve Şii kardeşimiz de toptan kafir yapılıyor.
bu tartışma formuna bakın
http://www.islamiforum.com/Oenguet-Kendisini-Hatemuand39l-evlya-Zannetmekteymi-t17931.html

- Mahmut efendinin talebelerine ve refah partililere REFAH DİNİNDEN diyerek KAFİR DİYOR (HEM DE KİTABIN ADI ÖYLE)

Bu sapkın ifadelerin sahibi şuanda yaşamıyor ama arkasında bu zihniyette bir topluluk bıraktı.
Amacımız o topluluğa hakka davettir.
İslam ne ifratı ne tefriti kabul etmez. Ölçü orta yoldur.

Tekfir dinimizde uygun görülmemiş bir yöntemdir.
Kişi açıktan Allah ve Resulünü ve dinin hakikatlerini inkar etmedikçe kafirlike suçlanamaz.

Artık böyle sapkın düşüncede olanlar varsa bilsinler ki gittikleri yol batıl bir yoldur!

Müslüman emri bil mağruf ve nehyi anil münker yapar, tekfir etmez!
Ves'selam
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Ömer Öngüt vefat etmiş bir şeyhtir. Mezar taşında da şu cümle yazılıdır.
"Sevdiklerimizi Hazret-i Allah'a Emanet Ederiz, Sevmeyenleri Hazret-i Allah'a Havale Ederiz."
Herhalde artık bir başka söze hacet yok diye düşünüyorum.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
@Ercan Tekin in dediklerinin tümü doğrudur zamanında bu Forum da çok mücadelesini yaptım

Yalnız anlamadığım

Konu Erbakan olunca rabbimne kavuşmuş bir kişin arkasından konuşmak GÜNAH ama burda bunu konuşmak GÜNAH DEĞİLMİ ? ÇİFTE STANDARTLIK DEĞİLMİ ?

GELELİM KONUMUZA

ÖMer ÖNGÜT hoca On yılı aşkın süre AĞIR ŞEKER hastası idi vede Son 6,7 sene Toplum önüne çıkmadı yalnızca onu çevreleyenlerin sözleri ömer Öngüt ün beyanı gibi topluma yansıdı.

ki Ömer ÖNGÜT kitabında hiç kimseye İCASZET VERMEDİĞİNİ BELİRTTİ Şuanda Emekli bir üst Subay Bu cemeatin başında.

@fakiri ye tavsiyem İYİ DÜŞÜNSÜN
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Benim hemserimdir o, önce Düze'cedeydi simdi Sakarya merkezi mesken tutmus...

Normal degil o zat-i muhterem...
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Kaynakça ;

Hakikat İle Delaleti Bilmemiz Lazım Sayfa 329 ; Ömer Öngüt

Ankara 10.Noterliği ;

İTHARNAME

İhtar Eden ; Necmettin Erbakan -Refah Partisi Gelen Başkanı-Ankara

Vekili ; Av.Şevket Kazan -G.M.K Bulvarı Onur İşhanı 3 Daire 39 Kızılay / Ankara

Muhatap ; Ömer Öngüt - Burhaniye Mah.Şehit Ruhsar Cad. No:51 /Düzce

Sayın muhatap ,

Birkaçyıldan beri adınıza yayınlanan kitaplarda son olarak da ekteki örneklere benzer fotokopilerde sizin isminiz kullanılarak bazı zanlardan hareketle Refah Partisi ,onun muhterem genel başkanı Necmeddin Erbakan ve Refah Partililer aleyhine yüce Kur'an ayetleri alet edilerek bir kampanya başlatılmıştır.

....

Bugüne kadar size atfen yapılan bu neşriyat ve propagandalara isminizin bazı çevrelerce kasten karıştırılarak kullanıldığını zannederek ses çıkarmadık.

Ancak bu kabil kağıtlar Refah Partisine de gönderilmiş ve kardeşlerimiz taciz edilmeye başlanmıştır.

Bu durum karşısında bu yazıların ve bu yazılarda sözü geçen Necmeddin Erbakan'ın ve Refah Partililerin KAFİR oldukları hakkında ki sözlerin size ait olup olmadığını,bir hata yapmamak için sizden sorup öğrenmek zarureti hasıl oldu

Bu ihtarnameyi aldığınız günden itibaren 15 gün içinde bu tür yazıları yazıp yazdırmadığınız dağıttırıp dağıttrımadığınız hakkında bizi açıkça ve samimi olarak lütfen aydınlatınız.Aksi halde bu yazıların tarafınızdan yazdırıldığı ve dağıttırıldığı zannı hakim olacak ve her türlü şahsi haklarımızı sirayet için adli mercilere muracat olunacağını saygılaımla bildirmek isterim

14 Nisan 1991

Avukat Şevket Kazan

----------------------------------

Bu belge fotokopi olarak kitaba konmuş.Öngüt ise kitabında devam ederek

"Erbakan'ın verdiği nutuklar Refah'ın dinine kitabına ve partisine göre hitap edilmiştir.Her kelimesi islama ters düşüyor.Eğer icap ederse her beyanının ahkama ters düştüğünü beyan ederiz"

Sayfa 328

"Erbakana inanıp uyanlar da o partinin adamlarıdır.Onlar Hazreti Allah ve Resulünün partisinden değildir.Niçin?Onun sözüne inanıp Ayet'i kerimelere inanmadıkları için"

Sayfa 326
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Kaynakça ;

Hakikat İle Delaleti Bilmemiz Lazım Sayfa 329 ; Ömer Öngüt

Ankara 10.Noterliği ;

İTHARNAME

İhtar Eden ; Necmettin Erbakan -Refah Partisi Gelen Başkanı-Ankara

Vekili ; Av.Şevket Kazan -G.M.K Bulvarı Onur İşhanı 3 Daire 39 Kızılay / Ankara

Muhatap ; Ömer Öngüt - Burhaniye Mah.Şehit Ruhsar Cad. No:51 /Düzce

Sayın muhatap ,

Birkaçyıldan beri adınıza yayınlanan kitaplarda son olarak da ekteki örneklere benzer fotokopilerde sizin isminiz kullanılarak bazı zanlardan hareketle Refah Partisi ,onun muhterem genel başkanı Necmeddin Erbakan ve Refah Partililer aleyhine yüce Kur'an ayetleri alet edilerek bir kampanya başlatılmıştır.

....

Bugüne kadar size atfen yapılan bu neşriyat ve propagandalara isminizin bazı çevrelerce kasten karıştırılarak kullanıldığını zannederek ses çıkarmadık.

Ancak bu kabil kağıtlar Refah Partisine de gönderilmiş ve kardeşlerimiz taciz edilmeye başlanmıştır.

Bu durum karşısında bu yazıların ve bu yazılarda sözü geçen Necmeddin Erbakan'ın ve Refah Partililerin KAFİR oldukları hakkında ki sözlerin size ait olup olmadığını,bir hata yapmamak için sizden sorup öğrenmek zarureti hasıl oldu

Bu ihtarnameyi aldığınız günden itibaren 15 gün içinde bu tür yazıları yazıp yazdırmadığınız dağıttırıp dağıttrımadığınız hakkında bizi açıkça ve samimi olarak lütfen aydınlatınız.Aksi halde bu yazıların tarafınızdan yazdırıldığı ve dağıttırıldığı zannı hakim olacak ve her türlü şahsi haklarımızı sirayet için adli mercilere muracat olunacağını saygılaımla bildirmek isterim

14 Nisan 1991

Avukat Şevket Kazan

----------------------------------

Bu belge fotokopi olarak kitaba konmuş.Öngüt ise kitabında devam ederek

"Erbakan'ın verdiği nutuklar Refah'ın dinine kitabına ve partisine göre hitap edilmiştir.Her kelimesi islama ters düşüyor.Eğer icap ederse her beyanının ahkama ters düştüğünü beyan ederiz"

Sayfa 328

"Erbakana inanıp uyanlar da o partinin adamlarıdır.Onlar Hazreti Allah ve Resulünün partisinden değildir.Niçin?Onun sözüne inanıp Ayet'i kerimelere inanmadıkları için"

Sayfa 326

Bu benim paylaşımım :)
O vakitler refahçılara kafir diyen süleymancılara dini para diyen Cemaatçilere Narcılar diyen biriydi
Rahmetli herkese bir kulp bulmuştu
Ama yeni bir şey miş gibi anlatmanın manası yok
Ömer Öngüt toprak oldu ama zihniyeti hala diri
Hala Hakikat Vakfının sitesine girin
Nurculara NARCILAR,Süleymancılara DİNLERİ PARA,Milli Görüşçülere de DİNLERİ REFAH DİNİ demeye devam ediyor
Antika bir şey işte
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Bu benim paylaşımım :)
O vakitler refahçılara kafir diyen süleymancılara dini para diyen Cemaatçilere Narcılar diyen biriydi
Rahmetli herkese bir kulp bulmuştu
Ama yeni bir şey miş gibi anlatmanın manası yok
Ömer Öngüt toprak oldu ama zihniyeti hala diri
Hala Hakikat Vakfının sitesine girin
Nurculara NARCILAR,Süleymancılara DİNLERİ PARA,Milli Görüşçülere de DİNLERİ REFAH DİNİ demeye devam ediyor
Antika bir şey işte

Evet bizimde Ömer Öngüt'le zaten işimiz yok geriye bıraktığı zihniyetle işimiz var.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir


Evet bizimde Ömer Öngüt'le zaten işimiz yok geriye bıraktığı zihniyetle işimiz var.

@Ercan Tekin

benim de derdim

ERBAKAN ı yanlış yönlendirenler ve onların şuanki varlıkları onların düşüncelerini temsil edenler BENİM DERDİM
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
tekfir etmek bu kadar basit mi ?
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
ERGENEKON’UN PEYGAMBERLERİ...
Rauf Atilla Polat - 15.06.2009 05:01


Darbe için güvendikleri adamların hallerine bakın...

2005’in Eylül’ü Cağaloğlu yokuşuna doğru kitapçıları dolaşırken nasıl oldu ise kendimi Hakikat isimli bir yayınevinin önünde buldum. Aradığım kitabı burada bulabilirim düşüncesiyle içeriye adımımı attım.

Adımımı atar atmaz ’’Narcıların İç Yüzü (Fethullah Gülen ve diğer cemaatlerin İç Yüzü), Süleymancıların İç Yüzü, Refah dinine mensupların İç Yüzü(Milli görüşçülerin)"…gibi başlıkların olduğu kitap ve dergiler beni karşılıyordu.

İçeriye doğru hafif girince yayınevinin en görsel yerinde Ömer Öngüt ve eserleri göze çarpmaya başlıyordu.

O günlerde de Ömer Öngüt hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyordum.

Tam o esnada Öngüt’ün kitaplarının yanı başında birisi, karşısındaki kişiye harıl harıl Ömer Öngüt’ün kitaplarını ve liderinin Mehdilik tahşidatını yapıyordu. Yani adamın beynini yıkayarak saflarına katmaya çalışıyordu.

Merak ettiğim için bende kulak misafiri oldum. Öngüt’ün müridi olduğu belli olan şahıs, konuyu döndürüp dolaştırıp, Gülen’e getirmişti.

Gülen karşıtlarının tekrarladıkları klasik dizeleri anlatmaya devam ederken bende araya girip; dinlemeye başladım.

Fethullah Gülen ve Süleyman Hilmi Tunahan hakkında kâfir yaftası vurmaktan tutunda, akla hayale gelmeyecek isnatlarda bulunuyordu.

Kendileri pak ve temiz, diğerleri ise hain’di…

Ömer Öngüt, Hatem-ül Enbiya ve Mehdi’nin müjdecisi olarak sunulurken, diğer cemaat liderleri ise işbirlikçi ve dinsiz olarak suçlanıyordu.

Öngüt;

‘’ Cemaat liderlerinin tümünü,
Nur şakirtlerinin büyük çoğunluğunu,
AKP ve taraftarlarını,
Milli görüşçülerin tamamını… Tekfir ederek, yani bu grupların hepsine dinsiz, diyor.’’

Kader’e bakın ki, aradan geçen dört yılın ardından Ömer Öngüt denilen Mehdi’nin müjdecisi ‘’Ergenekon 2009’un Ali Kalkancı’sı, Müslüm Gündüz’ü’’ çıkıyor.

1927 Yugoslavya doğumlu olan Öngüt, Ergenekon’da İskender Evrenesoğlu ile nasıl bir görev paylaşımı yapacaktı bilemiyoruz. Ancak irtica fırtınası koparmak için ETÖ ekibi adına bulunmaz birisi.

Düşünsenize, bütün cemaatlere, muhafazakâr partilere ve bir yönüyle halka düşman bir cemaat lideri.

İşin garip tarafı cemaatlere uzak olan TSK’nin Ömer Öngüt aleyhine en ufak bir icraatı yoktur.

Öngüt’ün de TSK aleyhine konuştuğunu gösterecek bir cümle bulamazsınız.

Ayakkabı tamiri ustası iken önce mürit sonra şeyh olan 80 yaşındaki Ömer Öngüt, okuma- yazma bilmediği halde kendisine okunan ayet ve hadisleri yorumlayarak kitaplar yazıyor.

Bu yetenek kendisini ‘Hatem-ül Evliya’’ olarak gördüğünden dolayımı geliyori bilemiyoruz ama okuma, yazması olmayan bir adamın 27’ye yakın kitabı var.

Ne diyelim, bunlara ’’Allah kurtarsın demekten başka’’ demekten söyleyecek fazla bir söz yok.

*

Burada ilginç bir benzerlikten daha bahsetmek istiyorum.

Ömer Öngüt’ün suçladığı gibi Yaşar Nuri Öztürk’te ‘’Allah ile Aldatanlar’’ kitabında da Nurcuları, Süleymancıları, Milli Görüşçüleri ve bunların hegemonyasında gördüğü Diyanet’i, imam hatip liselerini ve ilahiyat fakültelerini, Allah ile aldatmakla suçluyor.

Yani ikisi de toplu katliam yapıyor.

Saydıkları bu toplulukların içerisinde bir tane hakiki inanan insanın olduğunu düşünemiyor, kendi elleri ile kendilerini bir yokluğun içine atıyorlar.

Ve böyle yaparak ebedi hayatlarınıda mahv-u perişan ediyorlar.

*

Belgedeki diğer sahte peygamberde İskender Evrenosoğlu.

Bu şahıs ise kendisine tabii olanlara bol keseden cennet, tabii olmayanlara ise cehennem dağıtıyor.

Gündeme gelmesi 90’lı yılların ortalarına dayanan Evrenosoğlu.

İrtica için iyi bir malzeme olan sahte peygamberi gündeme getiren medya ise bizim meşhur D-TİPİ.

O dönemde muhafazakâr medyada yer bulamayan sahte din sömürücüsünü piyasaya çıktığı dönemde Hulki Cevzioğlu’nun ‘’Ceviz Kabuğunda da’’ görebiliyordunuz.

96 yılında fotomontaj fotoğraflarını göstererek’’ bakın, başımda haleler var’’diyerek, üzerine nur indiğini iddia eden bu adam Fatiha suresinin telaffuzunda dahi zorlanıyordu.

Televizyon ekranlarındaki hali ise bambaşkaydı.

Ekran’daki izleyicilerden biri şöyle bir soru soruyor;

‘’Sevgili Mehdi efendimiz ben 16 yaşındayım, size konferansta tabii oldum, şuan 51 bin zikirdeyim, zikrimi zevkle çekiyorum ama içimde yine bir şüphe var tabiiyetim geçerli oldu mu diye, henüz namaza başlamadım ama zikrimi aksatmadan her gün çekiyorum. Efendimiz bana lütfen cevap verebilir misiniz, tabiiyetim kabul olmuş mu diye?

Sahte peygamber İskender, soruyu okuduktan sonra gözlerini kapatıp sessizce bekledikten sonra ‘’IHHH’’ diye titrek bir ses çıkardıktan sonra ‘’Evet evladım tabiiyetin kabul olmuş, şimdi zikirlerine namazda ilave etmelisin ve bana da rapor vermelisin’’ diyor.

Yani anlayacağınız tam bir dramatik komedi.



Bildiğiniz gibi yıllardır ABD’de yaşayan sahte İskender ‘e, geçtiğimiz Şubat ayında kendi müritlerinden genç bir kadın tarafından taciz davası açılmıştı.

Bu kişinin nasıl bir figüran olduğunu anlamak için aslında fazla bir bilgiye gerek yok.

Mehdi ve Peygamber iddialarında bulunmak için asrın Süfyanı ve Deccalı olmanız gerekir.

Bu iki grup içerisinde olan biriside ülke veya dünyanın kaderiyle oynayabilecek güdülere sahip olur.

Nitekim önceki dönemlerde; O dönemin Süfyan ve Deccal’ları ülkelerinin kaderleriyle oynayan kararlara imza atmışlardır.

Yani bu tür insanların özel hususiyetleri vardır. Bu konu Tasavvuf ve Kelam ilmiyle iştigalli olduğu için fazla uzatmadan şunları söyleyelim;

Taraf’ın yayınladığı belgede sadece Ömer Öngüt ve Peygamber olduğunu iddia eden İskender Evrenosoğlu yer alıyor.

Bunlara Ali Kalkancı, Fadime Şahin gibileri eklemek mümkün ama yeterli değil.

28 Şubat süreci ve sonrasında cami önlerinde Türkiye’nin önde gelen sivil toplum hareketinin lideri aleyhinde bedava CD dağıtan ekibin başındaki şahsı listede görmüyoruz. Yine, dini konularda kafa karıştırıcı içtihatlarda bulunan meşhur pornocudan da şu günlerde ses çıkmıyor.

Bu iki isminde ETÖ tarafından tasfiye edilip, edilmediğini bilemiyoruz. Ancak görünen bir gerçek var ki, Ergenekon bu kez sırtını sağlam kazığa, yani Peygamberlere dayamış.

Bundan sonra bize kalan tek şey ‘’dinlerinin kitabının içeriğini öğrenmek.’’

Andıç kitabımı, darbe kitabımı ya da halkı yok etme kitabımı olur, bekleyip göreceğiz.

ERGENEKON’UN PEYGAMBERLERİ...
Rauf Atilla Polat - 15.06.2009 05:01
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
Bu benim paylaşımım :)
O vakitler refahçılara kafir diyen süleymancılara dini para diyen Cemaatçilere Narcılar diyen biriydi
Rahmetli herkese bir kulp bulmuştu
Ama yeni bir şey miş gibi anlatmanın manası yok
Ömer Öngüt toprak oldu ama zihniyeti hala diri
Hala Hakikat Vakfının sitesine girin
Nurculara NARCILAR,Süleymancılara DİNLERİ PARA,Milli Görüşçülere de DİNLERİ REFAH DİNİ demeye devam ediyor
Antika bir şey işte
müridleride onun yolundan gidiyor forumda görülüyor. Allah ıslah etsin.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Evet, www.hakikat.com sitesi çok güzel bir aynadır.
Herkes orada kendisinin ne olduğu görür ve anlar.
Yapanlardan ve kuranlardan Allah razı olsun.

:good:
 

Bîdâr

Aktifleşmemiş
Katılım
31 Tem 2007
Mesajlar
5,222
Tepkime puanı
207
Puanları
0
Ömer Öngüt hayatta iken bizde kendisini çok eletirdik.
Artık amellerinin hesabını kendisi veriyor.
o yüzden diyecek fazla bir şey yok.
Allah yardım etsin
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
yaw beyler !
öyle bir şey yazın ki tutarlı ve tumturaklı olsun ...
Ömer Efendiyi elştirmişsiniz ...Peki ne dediniz ve hangi açığüını buldunuz da eleştirdiniz ? hakaikat.com sitesinde asılı olan hangi kitabında "bu doğru değildir" diyebileceğiniz bir şey var ? Lütfen gösterir misiniz ?
Bir insan hiç bir şey bilmese - anlamasa- hissetmese hiç değilse mert ve harbi gibi dosdoğru olur da hakikatı teslim eder.

Mert ve doğru olun doğru-dosdoğru !
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Kim, hangi cemaat tekfire yönelirse o, onlar Ehli Sünnet cemaatinden ayrılır. Nokta.

Hatem'ul Evliya biziz derler. Kerameti kendinden menkul. Şahidiniz var mı? Yok. Kim söylüyor, biz söylüyoruz. Kendi kendimize kitaplardan destekledik! Kitaplara bakıyorsunuz alakası yok, söyledikleriyle yazılanlar farklı. Kindeli topal hadisi var ya! derler. Hadis-i Şerife bakıyorsunuz, orada hatemu'l evliya ile ilgili tek bir kelime ima dahi edilmiyor. Üstelik Kindeli topal, Sufyani'nin çıkış alametlerinden ve Mısır'ı yani bir İslam diyarını işgal eden bir kumandan! Boluyla, boluda yaşayanlarla uzaktan yakından alakası yok.

Yine diyorlar: Benden başka yer yüzünde evliya yok! 25 sene de olmayacak. 25 sene sonra Mehdi As. gelir. O zamana kadar bastırdığımız kitaaplarımızla yetinin. La havle ve la kuvvete... Hasbunallah Ve Ni'mel Vekil...

Benden başka veli yok... Benden başka ehil Mürşid yok. Bu zamanda veli yok. Bu zamanda mürşide tasavvufa hacet yok. Zamanı geçti. Diyenlerin cümlesi sapıtmıştır. Bu zaviyeden de Ehli Sünnetten ayrılmışlardır.

Ehli Sünnetten ayrılmak ve bid'at yolunu tutmak nedir? Neticesi nedir? Malum-u alinizdir. İzah etmeye gerek yoktur.

Delil mesned isteyecekler için ulema ve ariflerin ittifakını gösteririz:

Mü'minlerin canını toptan alacak o rüzgar esinceye kadar yeryüzünden ve asırlardan Veliler, Mürşidler, Sufiler ve Tasavvuf tatbikatı eksik olmayacaktır.

Bu nazarla eserlere bakanlar, sohbetler dinleyenler bu ittifakı mutlaka göreceklerdir. Bu forumda dahi bu ittifakın şahidi onlarca kardeşimiz vardır.

Ves'selam.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Kim, hangi cemaat tekfire yönelirse o, onlar Ehli Sünnet cemaatinden ayrılır. Nokta.

Hatem'ul Evliya biziz derler. Kerameti kendinden menkul. Şahidiniz var mı? Yok. Kim söylüyor, biz söylüyoruz. Kendi kendimize kitaplardan destekledik! Kitaplara bakıyorsunuz alakası yok, söyledikleriyle yazılanlar farklı. Kindeli topal hadisi var ya! derler. Hadis-i Şerife bakıyorsunuz, orada hatemu'l evliya ile ilgili tek bir kelime ima dahi edilmiyor. Üstelik Kindeli topal, Sufyani'nin çıkış alametlerinden ve Mısır'ı yani bir İslam diyarını işgal eden bir kumandan! Boluyla, boluda yaşayanlarla uzaktan yakından alakası yok.

Yine diyorlar: Benden başka yer yüzünde evliya yok! 25 sene de olmayacak. 25 sene sonra Mehdi As. gelir. O zamana kadar bastırdığımız kitaaplarımızla yetinin. La havle ve la kuvvete... Hasbunallah Ve Ni'mel Vekil...

Benden başka veli yok... Benden başka ehil Mürşid yok. Bu zamanda veli yok. Bu zamanda mürşide tasavvufa hacet yok. Zamanı geçti. Diyenlerin cümlesi sapıtmıştır. Bu zaviyeden de Ehli Sünnetten ayrılmışlardır.

Ehli Sünnetten ayrılmak ve bid'at yolunu tutmak nedir? Neticesi nedir? Malum-u alinizdir. İzah etmeye gerek yoktur.

Delil mesned isteyecekler için ulema ve ariflerin ittifakını gösteririz:

Mü'minlerin canını toptan alacak o rüzgar esinceye kadar yeryüzünden ve asırlardan Veliler, Mürşidler, Sufiler ve Tasavvuf tatbikatı eksik olmayacaktır.

Bu nazarla eserlere bakanlar, sohbetler dinleyenler bu ittifakı mutlaka göreceklerdir. Bu forumda dahi bu ittifakın şahidi onlarca kardeşimiz vardır.

Ves'selam.


Tam da sana layık ve tiyatroluk bir yazı !... İçinde bi rtek hadis-i şerif ve ayet-i kerime var mı ? Yok ! İşkembe-i Kubradan çıktığı buradan belli !

A musibet ! Hatem-i Evliyâ'yı sana Rabbimiz vahiyle mi bildirecekti ? Yoksa ayette mi geçecekti? Bu işlerin gizli bir iş olduğunu bizatihi Hatem'ul Evliyâ Kitabının Yazarı Hakimet-Tirmizi Hz.leri söylüyor. Sen de kimsin ? Hatemu'l Evliyâ hakkında hiç bir bilgin var mı ? Araştırman soruşturman var mı ? Yok ! Sadece bağırsaklarını konuşturmuşsun ! İkinci yalanın "Benden başka veli yok-Mürşid yok... Bu zamanda mürşide tasavvufa hacet yok. Zamanı geçti." sözleridir. Ömer Efendi hangi kitabında veya hangi dergisinde bunları söylemiştir ? Bulup getirmezsen müfterilerin en önde gelenlerindensin !

ulema ve ariflerin itiffakı diye yutturmayğa çalıştığı şu sözlere bakın !

"""Mü'minlerin canını toptan alacak o rüzgar esinceye kadar yeryüzünden ve asırlardan Veliler, Mürşidler, Sufiler ve Tasavvuf tatbikatı eksik olmayacaktır."""

Hangi ulema veya arifler bu sözde ittifak etmiş ? Söylesene ! Hangi eserde yazılı ? Sakın ola ki, bana cübbeliden veya Ofi Mahmud'dan delil diye lakırdı getirme !
Sen bu işleri tutmuş olduğun politika günlüğü mü zannediyorsun ?
Senin aklın bu işlere erer mi ?
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
kaçak üye hirahoşi !
Forumdaki şu linkte

http://www.ihvanforum.org/showthread.php?110958-Imam-ı-rabbanicilere-bir-soru-!/page3

“İmam-ı rabbanicilere bir soru” başlığında sana sorduğum sorununcevabını halâ vermedin-veremedin ! Halâ hangi yüzle İmam-ı rabbani hz.lerindenbahsediyorsun ?



Forumdaçok bilmişlik ve ulema havası atan hirahos'a...
İmam-ı Rabbani Hz.lerininMektubat 234. mektubunda bahsettiği cümleler için tutalım ki, yapılan tercemesenin dediğin gibi olsun ! Yani, yeryüzüne Ulul-Azm peygamberlerin gelişsüreleri bin yılda bir olsun...
Şu halde, bazı ulema AdemAleyhisselâmı da katıp 6 dır deseler de ; Ahzab Sûresi 7. ayet-i celileye göreUlul-Azm olan Peygamberler 5 tanedir. Bunlar sırasıyla ; Nuh Aleyhisselâm,İbrahim Aleyhisselâm, Musa Aleyhisselâm, İsa Aleyhisselâm ve bizim PeygambrimizMuhammed Aleyhisselâm'dır. 234. Mektubun bahsimize konu metninin tercemesişayet sizin dediğiniz gibi ise, bu Ulul-azm peygamberler arasında biner senelikbir zaman dilimi olması gerekiyor ! Acaba, bunlar arasından hakkaten de bineryıllık bir zaman dilimi mi var ? Hiç araştırdın mı ? Siyer kitaplarındanöğrendiğimiz kadara sadece İsa Aleyhisselâm ile bizim Peygamberimiz MuhammedAlehisselâm arasında 600 yıllık bir zaman dilimi vardır ve 1000 yıla da enyakın bu ikisi arasındaki zamandır. Diğerlerinin arasında 1000 yıldan çok dahafazla zamanlar söz konusudur. Hâl böyle iken, İmam-ı Rabbani Hz.leri buhakikatı bilmiyormuydu ki, 234. Mektubunda bu gerçeğe aykırı ve tezad teşkiledecek bir ifadede bulunsun ?
Hadi, bundan vazgeçelim;Hazret, 260. Mektubunda da öyle bir şahsiyetten bahsediyor ki; hakkında şöylebuyuruyor : "Kutb-uİrşad, ferd-i kemâlâtı dahi cemî olduğu için ,pek değerli bi varlıktır.
Nice uzun asırlardan ve uzunzamanlar geçtikten sonra bir cevher misali zuhur eder. Zulmani âlemi, zuhurnuru ile aydınlatır. O'nun hidâyet ve irşâd nuru, bütün âlem şamildir."
Terceme allâmesi hirahos,ne dersin? Hazret burada da kendisinden mi bahsediyor ? Eğer, kendisindenbahsediyorsa, "...Nice uzun asırlardan ve uzun zamanlar geçtiktensonra..." şeklinde bir ifadeyi neden gerekli görmüş ? Madem gerekligörmüş, bahsettiği zatın şu halde bir başkası olması gerekmiyor mu ? Eğer,başını gömmüş olduğun kumlardan çıkarıp hakikatı aramayı kendine şiar edinirsenbelki bir şeyler öğrenme fırsatını yakalayacaksın.


 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
@fakiri siz neden herkesi kafir ilan ediyorsunuz?Ayıp günah değilmi!



Poltika yani zat-i sungurluk yapma ! Kimsenin kimseyi makfir ilân ettiği yok ' Ortada küfrü mucip amel işleyenler var vebunlar müslümanlara faş edilmiş ve açıklanmış... Rabbimiz kimsenin küfürne veküfre girmesine rıza göstermez. O, kulları için küfre rıza göstermez.”(ZümerSûresi Ayet :7 ) Sizin bu ayet-i celileden haberiniz olmadığı için küfre girenlere ve küfre karşı engin bir hoşgörü içindeisniz ! Böyle bir tavır müslümanların tavrı vedavranışı olmaz-olamaz..

Meselenin özü budur.
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
fakiri, sen Mahmud efendi hz'leri başta olmak üzere, Milli Görüşçüleri, Süleyman efendi cemaatindekileri ve Gülen cemaatindekilerin hepsini toptan KAFİR ilan eden bir sapık akımı burada ayetleri ve hadisleri kafanıza göre yorumlayarak alakasız konulara yamayarak sapık görüşlerinizi hakmış gibi yutturmaya çalışıyorsun.
Sen eğer gerçekten ayetten ve hadisten anlasaydın tefkirciliğin şerrinden Allah'a sığınmasını öğrenecek kadar şuurlu olabilirdin ama nerede?
Allah ve Resülü TEKFİR HASTALIĞINDAN müslümanları böyle sakındırmıştır:



Tekfir Konusunda Âyet ve Hadisler

“Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa veya sefere çıktığınız zaman iyi dinleyip anlayın. Size selâm verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek ‘Sen mü’min değilsin’ demeyin…” [1]

"Çok yemin edene, haysiyetsiz kimseye, kusur arayana, söz taşıyana, hayırdan alıkoyana, haddini aşana, çok günahkâr olana... iltifat etme!" [2]

"Yazıklar olsun arkadan çekiştirmeyi ve yüze karşı kaş göz işaretiyle eğlenip ayıplamayı âdet edinene" [3]

"Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının. Zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırıp tecessüs etmeyin, kimse kimseyi gıybet etmesin. Hanginiz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır...?" [4]

"Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa, bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” [5]

"Allah'a ve Rasûlüne itaat edin ve çekişip birbirinize düş­meyin. Yoksa çözülüp yılgınlaşırsınız da gücünüz gider. Sab­redin, şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir." [6]

"Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz, onun dışında kalan günahları dilediği kimseden affeder" [7]

“…Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez." [8]

"De ki: 'Sapıklar dışında Rabbinin rahmetinden kim ümit keser." [9]

"De ki: Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım, Allah'ın rahmetinden ümitsizliğe düşmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhamet sahibidir."[10]


"Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in O'nun Rasûlü olduğuna şehâdet eden kimseye Allah ateşi haram kılmıştır." [11]

“Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in, O’nun elçisi olduğuna şehâdet ederek Allah’a kavuşan kimse cennete girecektir.” [12]

"Allah'a inanıp O'na hiç bir şeyi ortak koşmayan Cennet'e girmiştir. Allah'a inanıp da O'na şirk koşan ise Cehenneme girmiştir." [13]

“…Kim ‘lâ ilâhe illâllah’ der ve Allah’tan başka tapınılan şeyleri reddederse, onun malına ve canına haksız yere dokunmak haram olur. Hesabı Allah’a kalmıştır.” [14]

“Ölen bir kimse (ölüm ânında) Allah’ın bir ve benim Allah elçisi olduğuma şehâdet (tanıklık) eder ve kalbi de bu işi tasdik ederse, Allah onu mutlaka mağfiret eder.” [15]

“Kim bizim namazımızı kılar, bizim kıblemize yönelir, bizim kestiğimizi yerse işte o, müslümandır.” [16]

“Bir kimsenin mescide alâkasını görürseniz, onun mü’min olduğuna şehâdet edin. Zira Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: ‘Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe iman edenler imar eder.”[17]

"Üç kişiden hesap sorma kaldırılmıştır: Aklını kaybetmiş kimse akıllanana kadar; uyuyan uyanana kadar ve çocuk bulûğa erene kadar. Bu üç zümreden kalem kaldırılmıştır ve yaptıklarından sorumlu tutulmazlar." [18]

“Şüphesiz Allah, ümmetimden hata, unutma ve üzerine zorlandıkları şeylerden sorumluluğu kaldırmıştır.” [19]

"Müşrik olarak ölenle, bir müslümanı haksız yere öldüren hâriç, Allah bütün günahları affedebilir."[20]

“Üç şey vardır ki imanın aslındandır: 1- Lâ ilâhe illâllah diyene saldırmamak; İşlediği herhangi bir günah sebebiyle bu kimseyi tekfir etmemek, herhangi bir ameli sebebiyle de İslâm’dan dışarı atmamak, 2- Cihad, bu Allah’ın beni peygamber olarak gönderdiği günden, bu ümmetin Deccâl’e karşı savaşacak en son ferdine kadar cereyan edecektir. Onu, ne imamın zâlim olması, ne de âdil olması ortadan kaldıramayacaktır, 3- Kadere iman. [21]

"Kalbinde zerre kadar hayır (iman) bulunduğu halde "lâ ilâhe illâllah" diyen bir kimse (bile) ce­hennemden çıkacaktır." [22]

Ebû Zer (r.a.) rivâyet ediyor:
Hz. Peygamber’e (s.a.s.) gelmiştim, uyuyordu. Uyanınca yanına oturdum. (konuşmamız) sırasında: "Lâ ilâhe illâllah deyip sonra da bu söz üzerine ölen her kul cennete gider" buyurdu. (Hayretle) sordum:
"Zina etse ve hırsızlık yapsa da mı?" Cevâben:
"Evet, zina etse ve hırsızlık yapsa da!" dedi. (Ben hayretimi yenemeyerek yine) sordum:
"Zina etse de hırsızlık yapsa da mı girer?" Rasûlullah (s.a.s.) yine:
"(Evet) Zinâ etse de hırsızlık yapsa da" cevabını verdi. Bu sözünü üç defa tekrar etmişti. Dördüncü seferde: Yine,
"Evet, Ebû Zerr'in burnu toprakla sürtülmesine rağmen zina etse de hırsızlık yapsa da (o kul cennete girecektir) buyurdu..." [23]

“İnsanlar ‘Allah’tan başka ilâh yoktur, Muhammed O’nun rasûlüdür’ deyinceye kadar kendileriyle savaşmaya emrolundum. Ne zaman bunu söylerlerse kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak dinî cezalar müstesna; iç yüzlerinin hesâbı/muhâsebesi ise Allah'a aittir.” [24]

Üsâme (r.a.) savaşta bir insanı ‘Lâ ilâhe illâllah’ dediği halde öldürüyor. Durumu Peygamberimize iletiyorlar. Peygamberimiz onu öldüren kişiye “Ey Usâme! Sen lâ ilâhe illâllah dedikten sonra adamı öldürdün ha!?” diye sordu.O da, "sadece korkusundan, öldürüleceği endişesiyle ‘Lâ ilâhe illâllah’ dedi" diyor. "Hel lâ şekakte kalbehu = kalbini yarıp da baksaydın ya, bu sözü samimiyetle mi söyledi, bilseydin ya! Kıyâmet günü lâ ilâhe illâllah gelince ona nasıl hesap vereceksin?" dedi ve bu sözü çokça tekrarladı.[25] Hz. Peygamber: "Kelime-i tevhîdi getireni niye öldürdün ey Üsâme?" diye o kadar çok tekrar ediyor ki, Hz. Üsâme üzüntüsünün büyüklüğünden: "Keşke o güne kadar İslâmiyet'e girmemiş olsaydım da böyle bir cinâyeti işlemekten uzak kalsaydım" temennisinde bulunur. Ashâbdan Sâ'd’ın (r.a.): "Üsâme öldürmedikçe, ben bir Müslümanı öldürmem" sözü, bu hâdisenin hem Üsâme (r.a.), hem de diğer sahâbîler üzerindeki etkisini ve önemini gösterir.

“Bana insanların kalbini yarıp karınlarını deşip imanlarını araştırmam emredilmedi.”[26]

“Bir kimse diğerine (din kardeşine), ‘kâfir’ dediği zaman, bu ikisinden biri kâfir olur: Eğer dediği kimse kâfir ise, adam doğru söylemiştir; yok eğer itham edilen kâfir değilse, ona söylediği küfür sözü kendine döner (söyleyen kâfir olur).” [27]

“Hiç kimse, bir başkasına ‘fâsık’ veya ‘kâfir’ demesin. Şayet itham altında bırakılan kişide bu sıfatlar yoksa, o söz, onu söyleyene döner.” [28]

“Müslümana sövmek fâsıklık, onunla savaşmak küfürdür.” [29]

“Kul, herhangi bir şeye lânet ettiğinde o lânet gökyüzüne çıkar. Semânın kapıları ona kapanır. Sonra yere iner, yeryüzünün kapıları da ona kapanır. Sonra sağa sola bakınır, girecek yer bulamaz da lânet edilen kişiye döner. Eğer gerçekten lânete lâyık ise onda kalır, değilse lânet edene döner.” [30]

"Kim bir mü'mini bir münâfığa (gıybetçiye) karşı himâye ederse, Allah da onun için, Kıyâmet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de müslümana kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, kıyâmet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin (günahından paklanıp) çıkıncaya kadar hapseder." [31]

"Kim din kardeşinin ırzını/nâmusunu onun gıyâbında müdâfaa ederse, Allah, kı­yâmet günü onu cehennem ateşinden uzaklaştırır." [32]

"Bana kimse ashâbımın birinden (canımı sıkacak bir) şey getirmesin (söylemesin). Zira ben, sizin karşınıza, içimde hiç bir şey olmadığı halde çıkmak istiyorum." [33]

"Hayır, ben ashâbımı öldürmem!" [34]

“Dinde aşırılıktan sakının. Çünkü sizden öncekiler, dinde aşırı gittiklerinden ötürü helâk oldular.” [35]

"Heleke'l-mütenattıûn -Taşkınlar/aşırı gidenler (Sözde ve işte ince eleyip sık dokuyan, haddi aşan kimseler) helâk oldu.-" Bunu Rasûlullah üç defa söyledi. [36]

“Dinle yarışa giren her insan, mutlaka yere serilir.” [37]

“Şüphesiz ki bu din kolaylıktır. Her kim, (kolay olan ) bu dini zorlaştırırsa altında kalır. Onun için orta bir yol tutun ve Dini en uygun bir biçimde uygulayın.” [38]

“Dinin en hayırlı olanı, en kolay olanıdır.” [39]

“Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın, zorlaştırmayın.” [40]

"Din kolaylıktır." [41]

“Kul, Rabbinin affını nasıl seviyorsa, Allah da koyduğu kolaylığın uygulanmasını öyle sever.” [42]

Hz. Âişe (r.a.) şöyle diyor: “Yüce Peygamber, biri daha kolay, biri daha zor iki seçenekle karşılaştığında, mutlaka kolay olanı seçerdi.” [43]

"Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teâlâ sizi helâk eder ve yerinize, günah işleyecek (fakat tevbeleri sebebiyle) mağfiret edeceği kimseler yaratırdı." [44]

"Mü’minler Allah'ın azap ve azâbının miktarını bilselerdi hiç biri Cennet'i ümit etmezdi. Kâfirler de Allah'ın rahmetinin ne kadar çok olduğunu bilselerdi hiç biri O'nun rahmetinden ümit kesmezdi."[45]

“Allah Teâlâ buyurdu ki: ‘Şüphesiz rahmetim gazâbımdan öne geçmiştir.” [46]

“Allah, insanların şekillerine (ve mallarına) değil, gönüllerine ve niyetlerine (ve amellerine) bakar.” [47]

Rasûl-i Ekrem (ashâbına): "Sizce pehlivanlık nedir" di­ye sordu. Onlar da “Adamların güreşte yenemedikleri kimse­dir” dediler. Rasûl-i Ekrem bunun üzerine şöyle buyurdu: "Hayır, gerçek pehlivanlık, kızgınlık ânında nefsine hâkim ol­maktır." [48]

“Kim, yerine getirmeye gücü yettiği halde öfkesini yenerse, kıyâmet günü bütün mahlûkatın önünde Allah onu çağıracak ve sonunda onu cennet kızlarından dilediğinde (istediğini almakta) muhayyer kılacaktır.” [49]

“Allah rızâsını dileyerek öfke yudumunu yutan bir kulun yudumundan sevabça daha büyük (ve faziletli) bir yudum Allah katında yoktur.” [50]

“Müflis kimdir bilir misiniz?” Ashâb: “Bizim aramızda müflis, hiçbir dirhemi ve eşyası olmayan kimsedir, demişler. Bunun üzerine: “Gerçekten benim ümmetimden müflis, kıyâmet gününde namaz, oruç ve zekâtla gelecek olan kimsedir. Amma şuna sövmüş, buna zinâ isnâdında bulunmuş (fâhişe, namussuz demiş), şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş, diğerini de dövmüş olarak gelecektir. ve buna hasenâtından, şuna hasenâtından verilecektir. Şayet dâvâsı görülmeden hasenâtı biterse, onların günahlarından alınacak, bunun üzerine yüklenecek, sonra cehenneme atılacaktır.” [51]

"Kattat (söz taşıyan) cennete girmeyecektir." Müslim'in rivâyetinde "nemmâm cennete girmeyecektir" şeklinde gelmiştir. [52]

"Ey diliyle müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olan (münâfık)lar! Müslümanlara ezâ vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira, kim bir müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rüsvay/kepaze eder." [53]

“Kim bir ayıp görür de onu örterse, (Câhiliyye devrinde) toprağa diri diri gömülen kızları diriltmiş gibi olur.” [54]

"Bir kul dünyada bir kulu örterse, Allah Kıyâmet günü onu mutlaka örter." [55]

“Sakın (sebepsiz ve kötü) zanna yer vermeyin; zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin (gizli kusurları araştırmayın), rekabet etmeyin, hasetleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, Allah’ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahrik etmez. Kişiye kötülük olarak, müslüman kardeşini hakir görmesi yeterlidir. Her müslümanın canı, malı, kanı ve ırzı diğer müslümanlara haramdır. Allah sizin sûret ve kalıplarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Sakın ha, birbirinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah’ın kulları kardeş olun. Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl olmaz.” [56]

"Kim (bir müslümana) zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim de (bir müslüman) ile, nizâya, husûmete girerse Allah da onunla husûmete girer." [57]

“Enes (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: O der ki: “Din üzerinde münâkaşa yapıyorduk ki, üzerimize Hz. Peygamber (s.a.s.) geldi. Bizi münâkaşa (mirâ) eder halde görünce, şimdiye kadar hiç görülmemiş derecede kızdı ve şöyle dedi: “Ey Muhammed’in ümmeti, nefislerinizi bu derece ateşlendirmeyin; siz bununla mı (din ve akîde konularında münâkaşa ile mi) emrolundunuz? Bundan nehyedilmediniz mi? Sizden öncekiler de sadece bu sebepten yok olmadılar mı? Hayrı az olduğu için mücâdeleyi terk edin. Münâkaşayı terk edin; zira münâkaşa, kardeşler arasına düşmanlık sokar. Münâkaşayı terk edin; zira fitnesinden emin olunmaz. Münâkaşayı terk edin; zira o, (zihinlerde) şüphe meydana getirir, amelleri yok eder. Münâkaşayı terk edin, zira mü’min (dinde) münâkaşa yapmaz. Münâkaşayı terk edin, zira münâkaşa yapanın haserâtı (zararı) tam olmuştur. Münâkaşayı terk edin, zira münâkaşada devam, günah için kâfidir. Münâkaşayı terk edin, zira o, Rabbim’in putlara tapmak ve şarap içmekten sonra beni nehyettiği ilk şeydir. Münâkaşayı terk edin, zira şeytan ibâdetten ümitsiz olduğu halde, aranıza fitne ve fesat sokmaktan ümitvârdır. İşte bu, dinde münâkaşadır. Münâkaşayı terk edin, zira İsrâiloğulları (bu yüzden) 71 fırkaya, hıristiyanlar 72 fırkaya ayrıldılar. Ümmetim ise 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunların bir kısmı (biri) hâriç, hepsi de dalâlet üzerindedir.” ‘Bu kurtulan kısmın kimler olduğu’ sorulduğu zaman Rasûlullah şu cevabı verdi:"Benim yolum üzerinde olanlar, ashâbım, Allah'ın dini üzerinde mücâdele ve münâzaraya girmeyenler ve herhangi bir günah sebebiyle tevhid ehlinden birini tekfir etmeyenlerdir." [58]

“Eğer sen, insanların ayıplarını araştırmaya kalkışırsan, onları ifsad eder veya ifsad etmeye ramak kalırsın.” [59]

“Kim, hürmeti düşecek, şerefinden noksanlık olacak bir yerde müslümana yardımcı olmaz, onu yalnız bırakırsa, Allah da yardımını istediği yerde onu yalnız bırakır. Kim şerefinden kaybedeceği, saygının azalacağı bir yerde müslümana yardımcı olursa, yardımını istediği yerde Allah, ona yardımcı olur.” [60]

“Kardeşinin derdine sevinip gülme! Sonra Allah onu esirger de, senin başına verir.”[61]

“Kim bir mü'mini, bir münafığın şerrinden korursa, Allah (c.c.), ona bir melek gönderir. Kıyâmet gününde onun etini cehennem ateşinden korur. Kim bir müslümanı kötülemek isteyerek ona söz (iftira) atarsa, söylediği sözü isâbet edip içinden çıkana kadar Allah, onu cehennem köprüsü üzerinde hapseder.” [62]

Abdullah İbn Utbe (r.a.), şöyle demiştir: Ben, Ömer İbn Hattab’dan (r.a.) işittim. O, şöyle diyordu: Bazı insanlar Rasûlullah (s.a.s.) zamanında vahy ile (sırları meydana çıkar da) yakalanırlardı. Şimdi ise, vahy kesilmiştir. Biz, şimdi ancak sizleri amellerinizden bize açıklanan suçlar sebebiyle yakalarız. Böyle olunca kim bize bir hayır hali meydana korsa, biz onu emin kılarız ve onu kendimize yakınlaştırırız. Onun gizli işlerinden hiç bir şey (i araştırmak) bize ait değildir. Gizli işleri hususunda onu, Allah hesaba çeker. Kim de bize bir kötülük ve şer ortaya koyarsa, o, gizli işlerinin güzel olduğunu söylese de, biz, onu bir emin saymaz ve onu doğrulayıp tasdik etmeyiz.” [63]

"Mü'min; insanları kötüleyen, lânetleyen, kötü söz ve çirkin davranış sergileyen kimse değildir." [64]

“Müslüman, dilinden ve elinden müslümanların emin olduğu kişidir. Muhâcir de Allah’ın yasakladıklarını terk edendir.” [65]

“Koğuculuk yapan cennete giremez.” [66]

“Kim bana iki çenesi arasındaki (dili) ile iki budu arasındaki (üreme) organını koruma sözü verirse, ben de ona cennet sözü veririm.” [67]


“Kim (din) kardeşinin ırz ve nâmusunu onu gıybet edene karşı savunursa, Allah da kıyâmet günü o kimseyi cehennemden korur.” [68]

"Size oruç, namaz ve sadakanın derecesinden daha üstün olan şeyi haber vermeyeyim mi?" "Evet (Ey Allah'ın Rasûlü, söyleyin!)" dediler. "İnsanların arasını düzeltmektir. Çünkü insanların arasındaki bozukluk (dini) kazır." Tirmizî'de şu ziyade gelmiştir: "Ben saçı kazır demiyorum, velâkin dini kazır (diyorum)." [69]

“Enes (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: O der ki: “Din üzerinde münâkaşa yapıyorduk ki, üzerimize Hz. Peygamber (s.a.s.) geldi. Bizi münâkaşa (mirâ) eder halde görünce, şimdiye kadar hiç görülmemiş derecede kızdı ve şöyle dedi: “Ey Muhammed’in ümmeti, nefislerinizi bu derece ateşlendirmeyin; siz bununla (din ve akîde konularında münâkaşa ile) mı emrolundunuz? Bundan nehyedilmediniz mi? Sizden öncekiler de sadece bu sebepten yok olmadılar mı? Hayrı az olduğu için mücâdeleyi terk edin. Münâkaşayı terk edin; zira münâkaşa, kardeşler arasına düşmanlık sokar. Münâkaşayı terk edin; zira fitnesinden emin olunmaz. Münâkaşayı terk edin; zira o, (zihinlerde) şüphe meydana getirir, amelleri yok eder. Münâkaşayı terk edin, zira mü’min (dinde) münâkaşa yapmaz. Münâkaşayı terk edin, zira münâkaşa yapanın haserâtı (zararı) tam olmuştur. Münâkaşayı terk edin, zira münâkaşada devam, günah için kâfidir. Münâkaşayı terk edin, zira o, Rabbim’in putlara tapmak ve şarap içmekten sonra beni nehyettiği ilk şeydir. Münâkaşayı terk edin, zira şeytan ibâdetten ümitsiz olduğu halde, aranıza fitne ve fesat sokmaktan ümitvârdır. İşte bu, dinde münâkaşadır. Münâkaşayı terk edin, zira İsrâiloğulları (bu yüzden) 71 fırkaya, hıristiyanlar 72 fırkaya ayrıldılar. Ümmetim ise 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunların bir kısmı (biri) hâriç, hepsi de dalâlet üzerindedir.” Bu kurtulan kısmın kimler olduğu sorulduğu zaman Rasûlullah şu cevabı verdi:"Benim yolum üzerinde olanlar, ashâbım, Allah'ın dini üzerinde mücâdele ve münâzaraya girmeyenler ve herhangi bir günah sebebiyle tevhid ehlinden birini tekfir etmeyenlerdir." [70]

“İsrâiloğulları yetmiş bir fırkaya bölündü; içlerinden biri kurtuldu, diğerleri ateştedir. İsa’nın ümmeti yetmiş iki fırkaya ayrıldı; biri kurtuldu, diğerleri ateştedir. Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, biri kurtulur, diğerleri ateştedir.” [71]

“Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona hıyânet etmez, yalan söylemez ve yardımı terketmez. Her müslümanın, diğer müslümana ırzı, malı ve kanı haramdır. (Kalbini işaret ederek Takvâ buradadır. Bir kimseye şer olarak müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi yeter.” [72]

“Şeytan, Kıbleye dönen (mü'minlerin artık kendisine ibâdet etmesinden ümidini kesmiştir; fakat onları birbirine düşürmekte (hâlâ ümitlidir).” [73]


"İslâm'da bir kimse asıl baba varken bir başkasının babası olduğunu söylerse ve bu iddiasını da o kimsenin babası olmadığını bilerek yaparsa, cennet ona haramdır." [74]

“Kul, iyice düşünüp taşınmadan bir söz söyleyiverir de bu yüzden cehennemin, doğu ile batı arasından daha uzak bir yerine düşer gider.” [75]

“Kul, Allah’ın râzı/hoşnut olduğu bir sözü önemsemeksizin söyleyiverir de Allah onun derecesini yüceltir. Yine bir kul Allah’ın gazabını gerektiren bir sözü hiç önemsemeksizin söyleyiverir de Allah onu bu sözü sebebiyle cehennemin dibine atar.” [76]

“İnsan sabahlayınca, bütün organları dil’e başvurur ve (âdeta ona) şöyle derler: ‘Bizim haklarımızı korumakta Allah’tan kork. Biz ancak senin söyleyeceklerinle ceza görürüz. Biz, sana bağlıyız. Eğer sen doğru olursan, biz de doğru oluruz. Eğer sen eğrilir, yoldan çıkarsan biz de sana uyar, senin gibi oluruz.” [77]

“... İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen, ancak dillerinin ürettikleridir.” [78]

“Her duyduğunu nakletmesi, kişiye yalan olarak yeter.” [79]

“Ümmetimle ilgili olarak korktuklarımın en korkutucusu Allah’a şirk/ortak koşmalarıdır. Dikkat edin; ben size ‘onlar aya, güneşe ve puta tapacaklar’ demiyorum. Fakat onlar (hâkimiyet hakkını bazı fertlerde, zümrelerde meclis ve toplumlarda görecekler), Allah’tan başkasının emirlerine ve arzularına göre iş yapacaklardır.” [80]

"Zinâ eden, zinâ ettiği anda mü'min değildir. Hırsızlık eden, çaldığı anda mü'min değildir. Şarap içen, içtiği anda mü'min değildir." [81]

Rasûlullah (s.a.s.) hutbede şöyle buyurdu: “Ey insanlar, bu şirkten sakınınız. Muhakkak ki o, karıncanın kımıldamasından daha gizlidir.” İçlerinden birisi: “Ey Allah’ın Rasûlü, karıncanın kımıldamasından daha gizli olduğu halde böyle bir şirkten nasıl sakınabiliriz?” “Ey Allah’ım, bile bile sana herhangi bir şeyle şirk koşmaktan yine Sana sığınırız. Bilmediğimiz şeylerden de Senden mağfiret dileriz’ deyin”[82] buyurdu.

[1] 4/Nisâ, 94

[2] 68/Kalem, 10-12

[3] 104/Hümeze, 1

[4] 49/Hucurât, 12

[5] 49/Hucurât, 6

[6] 8/Enfâl, 46

[7] 4/Nisâ, 48

[8] 12/Yusuf, 87

[9] 15/Hıcr, 50

[10] 39/Zümer, 54. Tâkip eden âyetlerde bu bağışlamanın, ancak tevbe ederek Allah'a teslim olmakla ve Allah'tan gelene (Kur'an'a) uymakla mümkün olabileceği vurgulanmaktadır.

[11] Buhârî, İlim, 49

[12] Kenzü’l Ummâl, naklen Şamil İslâm Ansiklopedisi, 3/340; Benzer bir rivâyet için bak. Nesâî, Amelu’l-Yevm ve’l-Leyleti; K. Sitte, 17/492

[13] Müslim, İman, 152

[14] Müslim, İman 35, hadis no 21

[15] İbn Mâce, Edeb 54, hadis no 3796

[16] Nesâî, İman 9, hadis no: 8, 105; Buhârî, Salât 28; Tirmizî, İman 2, h. no: 2611; Ebû Dâvud, Cihad 104, h. no: 2641

[17] 9/Tevbe, 18; Tirmizî, Tefsir sûre 2, h. no: 3092

[18] Ebû Dâvud, Hudûd, 17; Tirmizi, Hudûd,1; Nesâi, Talak, 21; İbn Mâce, Talak, 15

[19] Buhârî, Talâk 11, İlim 44, Şurût 12, Enbiyâ 27; İbn Mâce, Talâk, 16

[20] Ebû Dâvud, Fiten 6, h. no 4270

[21] Ebû Dâvud, Cihad 35, h. no: 2532

[22] Buhârî, Tevhid 24, 36; Müslim, İman 81, 82, 83

[23] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Y., c. 2, s. 269

[24] Buhârî, Cihad 102, İman 17; Müslim, İman 8; Ebû Dâvud, Cihad 104; Tirmizî, Tefsir 78; Nesâî, Zekât 3; İbn Mâce, Fiten 1; Dârimî, Siyer 10

[25] Buhârî, Diyât 2; Müslim, İman 158, h. no 96; Ebû Dâvud, Cihad 104, h. no 2643

[26] Buhârî, Meğâzî 61; Müslim, Zekât 144

[27] Buhârî, Edeb 73; Müslim, İman 111; Tirmizî, İman 16

[28] Buhârî, Edeb 44

[29] Buhârî, İman 36, Edeb 44, Fiten 8; Müslim, İman 116; Tirmizî, Birr 51, İman 15; Nesâî, Tahrîm 27; İbn Mâce, Mukaddime 7, 9, Fiten 4

[30] Ebû Dâvud, Edeb 45, Tirmizî, Birr 48

[31] Ebû Dâvud, Edeb 41, h. no 4883

[32] Ahmed bin Hanbel, VI, 449-450

[33] Tirmizî, Menâkıb h. no 3893; Ebû Dâvud, Edeb 33, h. no 5860

[34] Fethu'l-Bârî, 12/293

[35] Dârimî, Siyer 45; Ahmed bin Hanbel, 4/127, 5/318, 330

[36] Müslim, İlim 7

[37] Buhârî, İman 69

[38] Buhârî, İman 29

[39] Ahmed bin Hanbel, III/479

[40] Buhârî, İlim 12, Cihad 164; Müslim, Cihad 5, Eşribe 70-71

[41] Buhârî, İman 30; Nesâî, İman 28

[42] et-Terğîb ve’t-Terhîb, II/135

[43] Buhârî, Menâkıb 23, Edeb 80; Müslim, Fezâil 77-78

[44] Müslim, Tevbe, 9, hadis no 2748; Tirmizî, De'avât 105, h. no 3533

[45] Müslim, Tevbe 23

[46] Buhârî, Tevhid 15, 22; Müslim, Tevbe 14-16

[47] Müslim, Birr 32; İbn Mâce, Zühd 9; Ahmed bin Hanbel, 2/285, 539

[48] Buhârî, Edeb 139; Müslim, Birr 106, h. no: 2608; Ebû Dâvud, Edeb 3, h. no: 4779

[49] Tirmizî, Birr ve's-Sıla 73, h. no: 2090, Sıfatu'l-Kıyâme 15, h. no: 2611; Ebû Dâvud, Edeb 3, h. no: 4777; İbn Mâce, Zühd 18, h. no: 4186. Bu hadis, hasen-ğariptir.

[50] Buhâri, Edebu'l Müfred, B.640, no.1318; İbn Mâce, Zühd 18, h. no: 4189

[51] Müslim, Birr ve's-Sıla, 59 h. no: 2581

[52] Buhârî, Edeb 50, Müslim, İman 169, h. no 105; Ebû Dâvud, Edeb 38, h. no 4771; Tirmizî, Birr 79, h. no 2027

[53] Ebû Dâvûd, Edeb 40, hadis no 4880; benzer rivâyetle, yakın bir mânâda İbn Mâce, Hûdûd 5, h. no 2548; Tirmizî, Birr ve's-Sıla 84, h. no 2101

[54] Ebû Dâvud, Edeb 45, hadis no 4891

[55] Müslim, Birr 72, h. no 2590

[56] Buhârî, Nikâh 45, Edeb 57, 58, Ferâiz 2; Müslim, Birr 28-34, h. no 2563; Ebû Dâvud, Edeb 40; Tirmizî, Birr 18, 55, h. no 2055; İbn Mâce, Zühd 23

[57] Ebû Dâvud, Akdiye 31 h. no: 3635; Tirmizî, Birr 27, h. no: 1941; İbn Mâce, Ahkâm 17, h. no: 2342

[58] El-Âcurrî, eş-Şerîa, s. 55; T. Koçyiğit, Hadisçiler ve Kelâmcılar Arasındaki Münakaşalar, s. 225-226) (Not: Bu hadis rivâyeti, Kütüb-i Sitte ve benzeri sahih hadis kitaplarında yer almaz, hadisin sıhhati bilinmemektedir.)

[59] Ebû Dâvud, Edeb 44, hadis no4888

[60] Ebû Dâvud, Edeb 41, hadis no 4884

[61] Tirmizî, Sıfatu'l-Kıyame, 18, hadis no 2621; Bu hadis, hasen ğaribtir.

[62] Ebû Dâvud, Edeb 41, h. No 4883

[63] Buhârî, Şehâdet 6

[64] Tirmizî, Birr 48, hadis no 1978; Ahmed bin Hanbel, I/405, 416

[65] Buhârî, İman 4, 5, Rikak 26; Müslim, İman 64-65; ebû Dâvud, Cihad 2; Tirmizî, Kıyâmet 52, iman 12; Nesâî, İman 8, 9, 11

[66] Buhârî, Edeb 49, 50; Müslim, İman 168, 169, 170; Ebû Dâvud, Edeb 33; Tirmizî, Birr 79

[67] Buhârî, Rikak 23; Tirmizî, Zühd 61

[68] Tirmizî, Birr 20

[69] Ebû Dâvud, Edeb: 58, h. no: 4919; Tirmizî, Kıyamet: 57, h. no: 2511

[70] El-Âcurrî, eş-Şerîa, s. 55; T. Koçyiğit, Hadisçiler ve Kelâmcılar Arasındaki Münakaşalar, s. 225-226 Not: Bu hadis rivâyeti, Kütüb-i Sitte ve benzeri sahih hadis kitaplarında yer almaz, hadisin sıhhati bilinmemektedir.

[71] İbn Mâce, hadis no: 3991-3993. Bu hadisin sıhhati de hadisçiler ve bazı araştırıcılarca tartışılmıştır.

[72] Tirmizî, Birr 18

[73] Tirmizî, Birr 25; Müslim, Münâfıkun 65

[74] Buhârî, Ferâiz 29, Meğâzî 56; Müslim, İman 114, h. no 63; Ebû Dâvud, Edeb 119, h. no 5113

[75] Buhârî, Rikak 23; Müslim, Zühd 49, 50

[76] Buhârî, Rikak 23; Tirmizî, Zühd 10; İbn Mâce, Fiten 12

[77] Tirmizî, Zühd 61

[78] Tirmizî, İman 8, İbn Mâce, Fiten 12

[79] Müslim, Mukaddime 5

[80] İbn Mâce, hadis no 4205

[81] Buhârî, Mezâlim 30, Eşribe 1; Müslim, İman 100-104; Ebû Dâvud, Sünnet 15; Nesâî, Kat'u's-Sârik 1, Kasâme 49; İbn Mâce, Fiten 3; Dârimî, Eşribe 11; Ahmed bin Hanbel, II/317

[82] İmam Mervezî, Müsned-i Ebû Bekri’s-Sıddık, çev. A. Davudoğlu, s. 89-93, hds. no: 17, 18; Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr Muht. Tercüme ve Şerhi, c. 2, s. 504, hds. no: 2458; Buhârî, Edebu’l-Müfred, 296, hds. no: 716; Münzirî, Hadislerle İslâm (Terğîb ve Terhîb), c. 1, s. 95, hds. no: 33; İbn Hacer el-Askalânî, Terğîb ve Terhîb,s. 23, hds. no: 11; Zebîdî, İthâfu’s-Sâde, II/272-273, VIII/281; Ebû Hâcer Besyûnî, Mevsûatü Etrâfi’l-Hadîs, II/213; İbn Kesir
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst