Tevbe İle Öze Dönüş (Genç birikim Dergisi nisan sayısı)

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
sevincinize sevindik.
umarım sevinciniz ahiretinize vesile olur.

yazının içeriğine burda değinmiyorum
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
sevincinize sevindik.
umarım sevinciniz ahiretinize vesile olur.

yazının içeriğine burda değinmiyorum

Sevincimiz kursağımızda kaldı desem :(
Sitenin formatı değişmiş,alfabetik sıralama imiş :)
Daha dergi elime geçmedi o yüzden acele ile yine karıştırdık :)

Olsun yer alması kafi,
Duanıza amin diyorum bay muhalefet abi...




 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
Ben Laik Müslümanım Demeyin!

Yazar_1301710208.jpg
12 Ekim 2011, 21:15
Betül Güler BULUT



http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=107130&p=987960&viewfull=1#post987960
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
başlık bir defa ilgi çekici. malzeme edilebilir, polemik üretilebilir, irtica yaygarası kopartılabilinir :p güzel insanlar kullanılabilir de tabiki :) enlere düşer ama denk gelmişken buraya yazıverelim: forumun en meşhur üyesi oldun büşra :)
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
başlık bir defa ilgi çekici. malzeme edilebilir, polemik üretilebilir, irtica yaygarası kopartılabilinir :p güzel insanlar kullanılabilir de tabiki :) enlere düşer ama denk gelmişken buraya yazıverelim: forumun en meşhur üyesi oldun büşra :)

meşhurluğa bir şey diyemeyeceğim ama türkücüm genelde attığım yazılar dergide ki yazılarımdı,
bu defa url ile beraber birde gündemik olduğu için ilgi çekti galiba.

Rabbim kalemini doğru kullananlardan eylesin inş.

 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
başlık bir defa ilgi çekici. malzeme edilebilir, polemik üretilebilir, irtica yaygarası kopartılabilinir :p güzel insanlar kullanılabilir de tabiki :) enlere düşer ama denk gelmişken buraya yazıverelim: forumun en meşhur üyesi oldun büşra :)
irtica yaygarası
başımıza ne belalar açtı bilginiz dahilinde olmalı
tekrar aynı sıkıntıları mı yaşamak arzusunda büşra hanım.
kafirlere münafıklara malzeme olmamak lazım.
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Roman tadında bir yazının irtica bombası patlatacağını düşünmüyorum,
Hele ki insanlar erdoğan ne derse doğrudur durmak yok yola devam dedikten sonra
bu yazı bertaraf edilmiştir çoktan.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
Roman tadında bir yazının irtica bombası patlatacağını düşünmüyorum,
Hele ki insanlar erdoğan ne derse doğrudur durmak yok yola devam dedikten sonra
bu yazı bertaraf edilmiştir çoktan.
irtica yaygarası kopmaz çünkü bir etkiniz mevcut değil.
bu foruma üye olmasanız ve bahsetmeseniz hiçbirimizin haberi de olmucaktı.
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Davet davettir,bu şekilde haberdar olunduysa sevinelim o zaman...
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Büyüdüğün de çocuğunuzun ne olmasını istersiniz?


Ömrün özellikle ilk safhasında karşılaşılan öncelikli sorulardan birisidir ‘büyüdüğünde ne olacaksın?’Çocuksu heyulanın verdiği cevaplarda aynı seyirde klasikleşmiştir.Öğretmen…doktor...mühendis…

Ebeveynler özellikle zorlaşan hayat şartları karşısında işlerini atalar tabiri ile sağlam kazığa bağlama adına evlatlarının en azından memur olmalarını arzulamaktalar.Bu istek dahi eskidi desek isabet etmiş oluruz.Kitap okumanın neredeyse yok denecek kadar azaldığı günümüzde kısa yoldan köşeyi dönmek için çocukları, çok küçük yaşlarda tv nin verdiği etki ile futbol,tenis,bale ,artist vb sosyal aktivelerle başlayıp sonu ‘sanatçı’ sıfatıyla haizlenen esasen sanattan bihaber insanlığın kucağında savrulmaya mahkum bırakıyorlar.

Öyle bir an geliyor ki temeli sağlam atılmayan o güzide çocuklar hayattan daha ağır darbeler vuruyorlar kendilerini yetiştiren ailelerine.O darbenin acısı bağırlarını yaka dursun geçmiş tahlil edildiğinde suçlunun ebeveynlerde olduğunu öğrenen aile ikinci çöküşü yaşayarak hüznü yok etmeye katık arıyorlar.
Çocukların robot misali kurgulu bir gaye ile yaşam statüleri oluşturulmaya çalışılıyor.Bu kurgu ilkokul sıralarında başlıyor.Yetenek ve ilgileri bakımından güçlü alanlarda geliştirilmek yerine belirli periyodlarla beyinlerine yüklenen,yüklenilmeye endeksli bu küçük robotlar kapasitelerine göre aldıkları bilgilerle gerçek hayata adım atıyorlar.Avrupa da yaklaşık on sekiz yaşlarında bir gencin yeni öğrendikleri bizim ülkemizde ilk öğretim sıralarında verilmeye başlanıyor.Üstelik sınıfta kalmanın kalktığı bu zaman diliminde başarısız öğrenciler her geçen sene kaldıkları yerden hiç ilerleme kayt etmeden hayatı göğüslemeye devam ediyorlar.

Tarihi çok eskiye, doksanlı yıllara dayanan eğitime bu minvalde yön veren bir film izlemiştim.Üç arkadaş akademide yaşadıkları seyri anlatıyorlar.Doğar doğmaz mesleği belirlenen çocukların özgün iradelerinin bertaraf edilmesinin zararlı olduğunu,insanların komutsal bir bakış açısıyla yetiştirildiğinde makinelerden farksız olacağını anlatıyordu film.Filmin kahramanı en sonunda karşımıza bir bilim adamı olarak çıkıyor.

‘ Yerdeki Yıldızlar’ adlı film de ise disleksi(öğrenme bozukluğu) hastası olan bir çocuğun farkına varan öğretmeni aracalığıyla topluma kazandırılışı anlatılıyor. Algısal farklılıktan dolayı okul sıralarında öğrenme zorluğu yaşayan Ishaan hayal gücünün oldukça kuvvetli olmasına rağmen okuma ve yazmayı beceremiyor.Kendisinden büyük abisi okulunda hep derece alırken Ishaan’ın başarısızlıkları babasını kızdırıyor,okuldan kaçarak bir gününü dışarıda geçirmesi kendisinin yatılı okula gönderilmesinin dönüm noktası oluyor.

Gidişini özgün dünyasının çizgileriyle buluşturduğu halde bu resim becerisinin farkında olan kimse yoktu.Hayata karşı tüm özgüvenini kaybettiği bir an da okula vekaleten tayin edilen resim öğretmeni bu çocuğun farkına vararak kendisini ona adıyor.Zihinsel özürlü insanların öğreticiliğini yapan bu eğitmen etrafında ki yetkilileri ikna ederek hem onun okuma ve yazmayı öğrenmesine hem de resim dalında düzenlediği yarışma ile derece almasına ön ayak oluyor.

Bu süreçte ailesiyle de iletişim kuran öğretmen dönemin sonunda hatanın yalnızca çocuktan kaynaklanmadığını ebeveynlere de öğretmiş oluyor.

Biz anne babalar günlük rutin işlerimizden dolayı çocuklarımızın eğitimiyle çoğu zaman tam olarak ilgilenemiyoruz .Öyle ki çocuklarımızın ilginç tespitlerine,kavrayış güçlerine geç varıyoruz yahut elimizden akarak gidiyor fark edişlerimiz.

Belki bir şekilde okuma yazma öğreniyor hayata atılıyor her bir yürek.Amaçsız ,hedefsiz üstünlük ve yarış üzerine kurulu düzen de sağlam şahsiyetler olamamışlarsa yürekleri temiz kalabilecek mi?
Bir minik yüreğe öğretmenden,doktordan hatta bir pedagog olmaktan ziyade Allah’a yaraşır bir ‘kul’ olma çabası,bakış açısı,vahye dönük bir hayat yaşanma gayesi verilmemeli mi?

Zaten imtihan olan yaşam sürecinde zorlukla bir şekilde karşılaşacakken hırsın,intikamın kısaca menfi duyguların tavanda olduğu yeryüzün de madde eksenli bakış açısı onları düştükleri zaman ayağa kalkacak gücü sağlayabilecek mi?

Geçmişte kardeş desteğiyle ayakta durabilinir mantığını şimdiler de ‘babana bile güvenmeyeceksin’ senfonisine dönüştüren besteciler arasında değil miyiz?

‘Zahmetsiz rahmet olmaz’ düsturunu ,’her koyun kendi bacağından asılır’ safsatasına tercih eden biz değil miyiz?

Çocuklarımızı bilerek yahut bilmeyerek yaşam standartların da olabilecek en değerli mevkiyi gösterip asıl hayattan soyutlayarak yaşatan bizler değil miyiz?

Kapitalizme paraya endeksli hayatlara inat ben çocuğumun büyüdüğün de ‘alim’ olmasını istiyorum!Diyebilecek kaç yürek var ki toplum da?

Tarihin unutulmayan liderleri arasında yer almasını,öncelikle ahretini kurtarmasını istiyorum.

Ben çocuğumun bir Malcolm x olmasını,Ebu Hanife olmasını,bir

Gazali bir Nevevi olmasını istiyorum.

Bir Kutub,bir mevdudi çıksın istiyorum hanemden.Bir alim istiyorum hakikati bilen özümseyen.
Rahman’ın dünyada da ahrette de iyilikler verdiği insanlardan olsun istiyorum.

Ben çocuğumun Habil olmasını istiyorum,diyebilen var mıdır acaba?

Kariyer sahibi olma adına şahsiyet kalitesini kaybettiğimiz çocuklarımızın değerini yükseltecek tek diploma ahirete yönelik cennetlik bir yaşamdır.Allah’tan layıkıyla korkan her insan bulunduğu ortamda varedenin haşyetiyle yalandan,riyadan,hasedden vs uzak bir tevazu ile insanlarında gönlünü feth etmeye adaydır.

1. Mü'minler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir.
2. Onlar ki, namazlarındaderinsaygı içindedirler.
3. Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerdenyüz çevirirler.
4. Onlar ki, zekatı öderler.
5. Onlar ki, ırzlarını korurlar.
6. Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar.
7. Kim bunun ötesine geçmek isterse, işte onlar haddi aşanlardır.
8. Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlereriâyet ederler.
9. Onlar ki, namazlarını kılmağa devam ederler.
10. İşte bunlar varis olanların ta kendileridir.
11. Onlar Firdevscennetlerinevaris olurlar. Onlar orada ebedî kalacaklardır
(Mu’minun Süresi)

Ben çocuğumun büyüdüğünde makine öğretmen değil muallim olmasını istiyorum.
Ben öldüğünde dahi yaşayacak olan ayaklı bir Kuran olsun istiyorum?

Ya siz?

Büşra Betül
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
UMUTLU OLMAK
Kavgasız zamanların geçmediği şu asırda sukunete kapı aralar olduk.Umut taşıyan heybelerde umutsuzluk kol geziyor artık.Çağdan ümidini kesen insanlık, çocuklarından da el etek çekince gençliğin gidişatı daha vahim bir hal alır oldu.
Geçmişin yaralarını kapatamayan gönüller, farkında olmadan yaslarını zürriyetlerine yansıttıkları için geleceğe yeşeren gözlerle bakacak evlat sahibi olamıyorlar.
Ya da ‘biz yaşadık,onlar yaşamasın’ tahayyülünde yardımcı olmayı abartarak sorumluluklarının farkındalığına mani oluyorlar.Babalar çok küçük yaşlarda çocuklarına geleceği temin edebilme yarışına girmiş.Hayat şartları gün geçtikçe zorlanmasına rağmen çoğu babalar gelecek kurtarma yarışından kendilerini alı koyamıyorlar.
Müslümanlar elbette edindikleri maddiyatla karunu değil Hz Süleyman a.s mı örnek edinmeliler.Velakin vahyi emrin tercihinde bile zorlanıyorken acaba zenginliğin şükrünü edebilecek şahsiyete bürünebilmiş midir muhatabımız?
Her hangi bir alışveriş merkezinin önünden geçtiğiniz de bir zamanlar belli bir kesim dışında ayak basılmayan yerler şimdi muhafazakarların neredeyse sık periyotlarla yokladığı yerler haline geldi.
Eğlenmeyeceğiz demiyoruz hakeza hayatın sınırlarını belirleyenin Kuran-sünnet olması gerektiğini düşünüyoruz.Tevbe zırhının bir an dalgınlığa maruz kalmadan akıldan çıkarılmaması gerektiğini,kulun her düşüşünde arzuhalini kendisini tüm yönüyle bilen yaratıcıya arzetmesini umuyoruz.
Tefekkür ettiğim bir zaman diliminde kısa bir yolculuğa çıkmıştım ki…
Bu yolculuk esnasında iki gencin konuşmalarına şahid oldum.Bir şans oyunundan kazandığı çok cüz i bir miktarı babasının elinden almasından dem vuruyordu.Babasına ‘peder’ diyordu.Sonra tazminat davası açtığı bir şahsa dair dava akabinde alacağı parayı boş işlerde kullanacağının vaadinde bulunuyordu.Bazı argo cümlelerini anlayamamıştım.
Derken o gençlerle aynı vasıtaya bindik.Şöfor namaza giderken dolmuşun kapısının açılıp kapanmasını sağlayan kumandayı gençlerden birisine verdi.İnsanlar geldikçe açıyor sonra kapatıyordu.Bir ara iki çocuklu bir bayan ve arkadaşı bindiler.Çocuk kapıya her yaklaştığında kapıyı açıyor uzaklaşınca kapatıyordu.Kadınlar kendi aralarında ‘görüyor musun adam otomotik kapı yaptırmış helal olsun’ dediklerinde gülümsedim.Genç çocukta duymuştu ,amacıda buydu zaten.İnsanlarla eğlenmek.
Şöyle bir baktığımız zaman çokta önemsenmeyecek bir şaka olarak görünse de insanları ti-ye alarak yaşanan bir hayat öyle bir nokta da muhatabını es geçebilirdi.Bu takmayışlar bir gün insanın kaybı olur.
Gençler sözlerine dikkat etmeden yaşıyorlar.Ağızlarından çıkan sözlerin hatta yeminlerin bile mahiyetini anlamıyorlar bazen.Belki nasihat edecek bir baba-anne yoktu.Ve ya kulaklarını çekecek bir büyük yoktu etraflarında.Şimdi ne oldu da hala aynı seyirde devam ediyor insanlık?
Neden çocuklar hala hedefsiz yaşamaktalar?
Neden ahiret bilinci verilmiyor çocuklara?
Neden teslimiyeti ilk önce aile fertleri yaşamıyor?
Neden iman nameleri damarlarda dolaşırken kardeşine düşmanlık besleyecek melodiler barınıyor yüreklerde.
Neden günde beş kere af dilerken bizler affedici olamıyoruz?
Neden geçmişteki acıları sanki yeni yaşamışcasına ısıtıp duruyoruz?
Neden hayata bakış ölçümüzü Kuran-Sünnet doğrultusunda yapamıyoruz?
Allah tevbe edip temizlenenleri sever şiarını unutup neden temizliğe azmeylediğimiz yüreklerimizi defaatle kirletiyoruz.
Neden bir zamanlar güvenle,sevgiyle,itaatle kurulu aile düzenlerimiz şimdi yıkılmaya mahkum edilmiş.
Neden başıboş yaşıyoruz?
Neden Ahireti unutuyoruz?
Niçin tevbe ettikten sonra ısrarla aynı hataya dönüyoruz.Sonra yeniden tevbeye sarılmıyoruz.
Herşey bitmiş değil,vakit geç değil.Allah kötülükleri iyiliklere çevireceğini vaad ederken gelin günaha bulanmış ömrümüzün kalan demlerini umutlar yeşerterek geçirmeye söz verelim.
Şeytanın oyuncağı olmayacağımıza söz verelim.
Kendimizde ki tüm kötü huyları,beğenilmeyen yanları önce nefsi tüm ihtirasları bırakacağımıza söz verelim.
Sonra yeni bir tevbe ile yeniden doğalım bu fani dünyaya temiz bir ruhla.
Tevbe ve iman edip iyi işler yapanlar başka.Çünkü bunların kötülüklerini Allah iyiliklere çevirir.Allah çok bağışlayıcıdır,çok merhametlidir.Her kim tevbe edip iyi bir şekilde çalışırsa muhakka o Allah’a makbul biri olarak döner.Onlar yalana şahit olmazlar ,boş şeylere rast geldikleri zaman vakar içinde gelip geçerler.‘Onlar Rablerinin ayetleriyle nasihat edildikleri zaman ona karşı kör ve sağır tavır takınmazlar.Onlar ‘Ey Rabbimiz lütfunla bizlere eşlerimizden ,zürriyetlerimizden gözler aydınlığı ihsan eyle ve bizi Allah’tan korkanlara rehber yap derler. Furkan 70-74
Hayat ;sınanan ademoğluna en acı kıymıkları batıra dursun,yürekler dağlansa da dirilme adına var gücümüzle Allah’a teslim olmaya gayret edelim.
Vaad edilenler, dünyada asla elde edilemeyecek bir vasıf belki. Sadece iman ederek bu vasıflara nail olmak istemez misiniz?
Haydi hep birlikte tevbe edelim.Rabbim bizleri duası kabul edilenlerden eylesin(amin).

Büşra Betül

Not:Genç birikim Dergisi Şubat ayı için gönderilmiş yazı,dergi çıktı ama elime gelmedi bir sıkıntı olmadıysa yayınlanmış olmalı yoksa marta kalmıştır.
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Bu başlıktaki yazılar ne oldu,anlayamadım...

Ben LAİK MÜSLÜMANIM yazısı hakkında
görüşlerimi yazacaktım....Araya başka yazılar girmiş.....
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Bu başlıktaki yazılar ne oldu,anlayamadım...

Ben LAİK MÜSLÜMANIM yazısı hakkında
görüşlerimi yazacaktım....Araya başka yazılar girmiş.....

Sürekli başka konu açmak yerine devamı şeklinde ekliyorum yazıları o yüzden siz buyrun alayım
eleştirilerinizi yazılar acizane bana ait.
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Roman tadında bir yazının irtica bombası patlatacağını düşünmüyorum,
Hele ki insanlar erdoğan ne derse doğrudur durmak yok yola devam dedikten sonra
bu yazı bertaraf edilmiştir çoktan.


bu yazı bertaraf edilmiştir çoktan


Bu bence çok yanlış bir tesbit...

Kişilerin inandığı düşünce ve fikirlerini HERKİM ne derse desin değiştiremez. Hele sosyal konularda fikir ve düşünceler kişilere göre normal olarak değişiklik gösterebilir.

Laikliğin islamla bağdaşıp bağdaşmayacağı konusu oldukça tartışmalı bir konudur.Laiklik YÖNETİM SİSTEMİNİN ögelerinden biridir..

Yönetim sistemleri değişik tarz ve şekillerde olur.

1) Öncelikle Kur'anda yönetim sistemleri ile ilgili bir öneri bir ayet varmıdır ,buna bakmak gerekir. Benim bildiğim kadarıyla Kur'an toplumların nasıl yönetileceği konusunda bir öneri getirmemiştir. Yine hatırladığım kadarıyla kararların ŞURA yoluyla alınması gerektiği ile ilgili bir ayet olduğunu hatırlıyorum...

2) Peygamberimizin vefatını müteakip, kendileri toplumu kimin yöneteceği konusunda bir işaret vermemesi nedeniyle,toplumu yönetecek kişi bilindiği gibi ,o zamana mahsus bir seçimle ve halkın onay vermesi ile Ebubekir halife seçilmiştir.

3) Bu noktadan hareketle toplumu yönetecek kişi ve kişilerin toplum tarafından seçilmesini islama çok uygun olduğunu ve meclisin ise bir nevi ŞURA görevi yaptığını düşünürüm.

Bu nedenlerle ben cumhuriyet sisteminin islam açısından en uygun bir yönetim tarzı olduğunu kabul ederim.

Laiklik konusuna gelirsek...
Ben yöneticilerin yani devletin din işlerine karışmasını çok yanlış bulurum ,nedeni ise DİN bir inanç kurumudur,devletin insanların inançları konusunda ,bir yaptırım yetkisi olabilmesinin imkansız olduğunu düşünürüm.

Ancak burada üzerinde ÇOK ÖNEMLE durmamız gereken bir nokta vardır..Meclis yönetim kanunlarını yaparken halkın dini inançlarını gözardı edemez,halkın dini inançlarını ,dini hassasiyetlerini
göz önüne almak mecburiyetindedir derim.
Bu ifadenin bir başka anlamı ise meclis kanunları yaparken islami esasları göz önünde bulundurmak zorundadır..

Bu nedenle laikliği islam aleyhinde bir kurum olarak düşünmenin doğru olduğu kanaatinde değilim...

selam
 
Üst