TÜRK ve KÜRT kardeşlerimin dikkatine!...

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
TÜRK VE KÜRT KARDEŞLERİMİN DİKKATİNE!...

Selamün aleyküm Arkadaşlar!.Bakınız bu Kürt meselesi veya PKK sorunları gibi görülen bu anlayış aslında tamamen bir siyonistlerin kürtler üzerinde oynadığı bir sinsi oyundur.Nasıl ki siyonizmin babası olan Teodor Hezl, Osmanlı Sultanı II.Abdulhamid'den yüz bulamayınca büyük paralar karşılığında Osmanlı mason paşalardan, yani İttihad ve Terakki Cemiyeti,yahudilerden kurulu olan Jön Türklere yanaşması ve onlarla temasa geçmesi sonucu Osmanlı'yı hep harplere sokup ekonomi ve askeri yönden batırmaya çalışması boşuna değildir.Bunlar hem yurt genelinde hem dışarıda Osmanlıya karşı İngiliz, Fransız ermenilerle anlaşma yaparak nihayet 1904 senesinde emellerine kavuşmuşlardır.Yahudiler Osmanlı hakimiyeti altında yaşarken Osmanlı'dan gördükleri hoşgörü ve imtiyazları başka Avrupa'dan görmemişlerdir.Hatta Avrupalılar yahudileri kendi ülkelerinden def etmek için devamlı bir şekilde Osmanlı topraklarına sürgün ediyorlardı.En sonunda Araplarla işbirliği yapan yahudiler Filistinde bir yahudi devletini kurmayı başarmışlardır.Avrupa'nın çeşitli yerlerinde konferanslar ve toplantılar yapan bu yahudiler nihayet o zaman yeni kurulmuş olan Nato üyelerinin 3/2 çoğunluyla oybirliği yaparak İsrail devletini resmen tanıdılar.Bundan sonrada Filistinde ardı arkası kesilmeyen yahudi göçleri sonucunda Arap katliamı yapılmaya başlandı.Arapların büyük bir kısmı Ürdün, Irak, Suriye Arabistan'a sürgün edildi.Geride kalan araplar ise şimdikilerin ataları olanlar, yahudilerle mücadele etse de bunda hiçbir zaman başarılı olamadığı gibi .şimdikilerde olamayacaklardır..

Nasıl ki Osmanlı, Filistin'i kaybedince yahudiler oraya hakim olmuşlardır..İşte, dediğim gibi şimdi PKK'yı ve kürtleri maşa olarak kullanan yahudi ve ermeniler diasporanın talimatlarıyla PKKya her türlü silah yardımı yapmaktadır.Maksatları ARZ-I MEV'UDU GERÇEKLEŞTİRMEKTİR.Bu aynı zamanda vaad edilen topraklar siyonistlerin en büyük arzusu olup oralara yerleşince de çok büyük bir kürt katliamı yapacaklarından kesinlikle emin olmalısınız.KürtlerinTürklerden başka dostu yoktur.Onlar,Biz türklerle iyi geçinmenin yollarını aramalıdırlar.Aksi takdirde Allah korusun bu Kürdistan devleti kurulursa ilelebed Kürt neslinin yahudiler, ermeniler ve diğer emperyalist kefereler tarafından Kürt neslinin yok edilmesi sinsi planı yatmaktadır. Bunları size kısa yoldan anlatmaya çalışıyorum.

EY MÜSLÜMAN TÜRK VE KÜRT KARDEŞLERİM!. BU VATANA SAHİP ÇIKIN!.VALLAHİ ,TELLAHİ BİLLAHİ SİZİN DÜŞMANLARINIZ SİZE VE BİZE KARŞI BÜYÜK BİR SİNSİ PLANLA ÜLKEMİZİ BÖLMEK İÇİN FIRSAT KOLLUYORLAR.BUNLARA ASLA YÜZ VERMEYİNİZ.KÜRT NESLİNİN YOK OLMASI DEMEK TÜRKİYE NÜFUSUNUN HEMEN HEMEN YARISININ GİTMESİ DEMEKTİR.BİZ EBEDİYEN KÜRTLERLE DİN KARDEŞİYİZ.BU KAVGALARI, TEFRİKALARI BİR KENARA BIRAKIP DOSTANE VE KARDEŞÇE YAŞAMAK İSTİYORUZ.SÖZLERİMİ BASİTE ALMAYIN! BUNLAR ÜLKEMİZ AÇISINDAN ÇOK ÇOK ÖNEMLİDİR.

EY KÜRT KARDEŞLERİM!. UYANIN, UYANIK OLUN!. KAFİRLERE KARŞI TEYAKKUZDA KALIN! YARIN BU DOĞU TARAFIMIZ İŞGAL OLUNURSA GİDECEĞİNİZ VE SIĞINABİLECEĞİNİZ HİÇBİR ÜLKE YOKTUR.TÜRKİYE DÜNYANIN EN HUZURLU BİR ÜLKESİDİR.BUNUN KIYMETİNİ BİLELİM.VATANIMIZI BÖLDÜRTMEYELİM .UNUTMAYINIZ Kİ BU VATAN BÖLİÜNÜRSE ARTIK YARINLAR BİZE ZULÜM OLARAK GERİ DÖNECEKTİR.ALLAH BU KÜRT VE TÜRK MİLLETİNİ HER TÜRLÜ BADİRELERDEN VE KÖTÜLÜKLERDEN MUHAFAZA EYLESİN (AMİN)

 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
ırçkçı bir kafa ile yazılmış
kimseye tesir etmez bu yazı.
kırmızı kısmı ekleseniz yeterli idi.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
araplar hakkındaki yalanlara mı teşekkür ediyorsun.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
ırçkçı bir kafa ile yazılmış
kimseye tesir etmez bu yazı.
kırmızı kısmı ekleseniz yeterli idi.

Allah rızası OLUMLU bir katkıda sen bulun.Bu yazımda ne kusur gördünüz.Neyin ırkçılığını yaptım?.Yahudilerin içyüzünü açığa çıkarmak mıdır ırkçılık?


Yahu şu sitede bir tane güzel paylaşımın olmayacak mı senin?Sen casus musun nesin, fitnebaz mısın ne olduğun belli değil.Sus da kim olduğunu bari bilmesin kimse!...
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
En sonunda Araplarla işbirliği yapan yahudiler
araplar yahudiler ve işbirliği.
Geride kalan araplar ise şimdikilerin ataları olanlar,
yine araplar.. hem işbirliği hem kalanlar
yahudilerle mücadele etse de bunda hiçbir zaman başarılı olamadığı gibi .şimdikilerde olamayacaklardır..
yine araplar ama başarlılı olmadılar olamayacaklar
Nasıl ki Osmanlı, Filistin'i kaybedince yahudiler oraya hakim olmuşlardır..
ve sonuç araplar, işbirliği, ihanet, başarsızlık.
Türkler güzel hizmetler verdi daha güzellerini bekliyoruz hakeden bir milet
lakin yukaraki zihniyeti ne Türkler hakediyor ne araplar.
araplar vesilesi ile islama girdik.
baş tacı için yeterli bir sebep
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
araplar hakkındaki yalanlara mı teşekkür ediyorsun.

Araplar hakkında ki yalanları ben buralara sıralarsam yüzüne tükürürler.

Araplar yahudilerin vaadlerine kanıp onlara Filistinde yer verdiler.Oysa o zamanları Arapların yahudiler üzerinde ezici çoğunluğu vardı.Arapların sattığı toprakları tekrar geri almak isteyince bu sefer yahudiler onlara toprakları geri satmadılar.Oysa anlaşma öyle değildi.Anlaşmalarda, yahudiler araplarla beraber yaşayıp ekonomilerde ortaklaşa işbirliği yapmışlardı.Osmanlı orayı terkedince; ABD'den,Rusya'dan, Almanya'dan, Fransa'dan,Polonya'dan, İngiltereden,İspanya'dan akın akın yahudi göçleri başlayınca araplar huzursuz oldular ama sattıkları topraklar ellerinden gitti bir kısmı yahudiler tarafından sürgün edildi.Yahudiler, araplara verdikleri sözlerinin hiçbirisini yerine getirmediler.Yani açıkçası Araplar oyuna getirildi.Çanakkale Savaşı esnasında bize yardım etmek için, arapların önünü kesmekle yahudiler, "Katır Birliği"ni kurup Osmanlı'ya Çanakkale'de yardımını da kesmiş oluyorlardı.Bunları size anlatmak çok uzun sürer.


image010(13).jpg


İşte bu eğitilmiş YAHUDİ KATIR BİRLİĞİ'nin bir kısmı.. ÇANAKKALEDE ÇOK AZ ZAYİAT VERMİŞTİR.70 KİŞİ ANCA GEBERDİ BU YAHUDİLERDEN...[/B]
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
filistinliler arap değil
o bölge arap bölgesi değil
arap nüfusu olabilir doğaldır
lakin kesinlikle arap toprakları arasında değildir.

satılan toprakları da abartmayın
satın alma ile alakalı olsaydı şu an işgal edilen bölgeleri de satın alırlar dünyayı susturulardı.

son mesajımı okumadan yazmışsınız.
katır birliğinden de bana ne?
onların arasında da mı araplar vardı:) ne alaka ise
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
taş atan kürt çocuklarına cezaevinde tecavüz edenler kim?bu tecavüzlere göz yuman kim? yahudiler cezaevlerine kadar sızdı mı? biz herşeyi amerikaya yahudilere yüklemekten başka ne yapıyoruz, kendi suratımızı aynada unuttuk be.
 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
EY MÜSLÜMAN TÜRK VE KÜRT KARDEŞLERİM!. BU VATANA SAHİP ÇIKIN!.VALLAHİ ,TELLAHİ BİLLAHİ SİZİN DÜŞMANLARINIZ SİZE VE BİZE KARŞI BÜYÜK BİR SİNSİ PLANLA ÜLKEMİZİ BÖLMEK İÇİN FIRSAT KOLLUYORLAR.BUNLARA ASLA YÜZ VERMEYİNİZ.KÜRT NESLİNİN YOK OLMASI DEMEK TÜRKİYE NÜFUSUNUN HEMEN HEMEN YARISININ GİTMESİ DEMEKTİR.BİZ EBEDİYEN KÜRTLERLE DİN KARDEŞİYİZ.BU KAVGALARI, TEFRİKALARI BİR KENARA BIRAKIP DOSTANE VE KARDEŞÇE YAŞAMAK İSTİYORUZ.SÖZLERİMİ BASİTE ALMAYIN! BUNLAR ÜLKEMİZ AÇISINDAN ÇOK ÇOK ÖNEMLİDİR.

EY KÜRT KARDEŞLERİM!. UYANIN, UYANIK OLUN!. KAFİRLERE KARŞI TEYAKKUZDA KALIN! YARIN BU DOĞU TARAFIMIZ İŞGAL OLUNURSA GİDECEĞİNİZ VE SIĞINABİLECEĞİNİZ HİÇBİR ÜLKE YOKTUR.TÜRKİYE DÜNYANIN EN HUZURLU BİR ÜLKESİDİR.BUNUN KIYMETİNİ BİLELİM.VATANIMIZI BÖLDÜRTMEYELİM .UNUTMAYINIZ Kİ BU VATAN BÖLİÜNÜRSE ARTIK YARINLAR BİZE ZULÜM OLARAK GERİ DÖNECEKTİR.ALLAH BU KÜRT VE TÜRK MİLLETİNİ HER TÜRLÜ BADİRELERDEN VE KÖTÜLÜKLERDEN MUHAFAZA EYLESİN (AMİN)
TÜRKİYE'yi seven,bayrağımızı seven ,bu ülkeyi bizim kadar benimseyen bütün kürtler kardeşimizdir.
Amin inşALLAH diyelim

 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
taş atan kürt çocuklarına cezaevinde tecavüz edenler kim?bu tecavüzlere göz yuman kim? yahudiler cezaevlerine kadar sızdı mı? biz herşeyi amerikaya yahudilere yüklemekten başka ne yapıyoruz, kendi suratımızı aynada unuttuk be.

Bunlar hakkında delillerin nedir?.Önce hangi cezaevinde tecavüze uğramışlardır onu ispatlasan iyi olur?...

Senin derdin sadece kürtler için mi?.Vatan sathında bütün dertLer bizimdir.Çocuklara taş attıran ailelerden de bir bahsetseniz ya!...

Çocukları kullanıp onları canlı bomba yapan zihniyetliler bizim din kardeşimiz asla olamazlar.
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
Bunlar hakkında delillerin nedir?.Önce hangi cezaevinde tecavüze uğramışlardır onu ispatlasan iyi olur?...

Senin derdin sadece kürtler için mi?.Vatan sathında bütün dertLer bizimdir.Çocuklara taş attıran ailelerden de bir bahsetseniz ya!...

Çocukları kullanıp onları canlı bomba yapan zihniyetliler bizim din kardeşimiz asla olamazlar.
bu haberlerle ülke çalkalandı siz nerde yaşıyorsunuz?

Pozantı Cezaevi'nde neler oluyor?


Medyada "taş atan çocuklar" olarak adlandırılan ve toplumsal olaylar gerekçesiyle gözaltına alınıp tutuklanan Kürt çocukları, cezaevlerinde yaşadıklarını anlattı. Cezaevinde adli tutukluların koğuşlarına konulan çocukların cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldıkları iddia edildi



fft5_mf925696.Jpeg






MERSİN - Dicle Haber Ajansı muhabiri Zeynep Kuriş'in haberi şöyle: Pozantı Cezaevi'nde 4 ay kalan H.K. (15) adlı çocuk, "Bazı arkadaşlarımıza adli tutuklular tarafından defalarca tecavüz edildi. Bazen zorla pantolonlarımızı indirmeye çalışıyorlardı. Yaşadıklarımız anlatılır gibi değil" dedi. Çocukların anlattıkları Yılmaz Güney'in 1983 yapımı Duvar filminde anlatılanların, 2012 yılında halen bir Türkiye gerçeği olarak yaşanmaya devam ettiğini yeniden ortaya koydu.

Daha önce de, çocuklara yönelik antidemokratik uygulamalarla gündeme gelen Adana Pozantı Cezaevi'nde şimdi de çocuklara cinsel istismar iddiaları var. Siyasi nedenlerle cezaevine giren çocukların, adli mahkumlarla aynı koğuşa konulduğu, cezaevinde çocuklara adli mahkumlar tarafından cinsel istismarda bulunulduğu, şiddet uygulandığı ve ırkçı uygulamalara maruz bırakıldıkları iddia ediliyor. H.K. (15), yakın zamanda 4 ay Pozantı Cezaevi'nde kaldığını belirterek, B-4 koğuşuna yollandığını ve burada bulunan tüm tutukluların adli olduğunu ifade etti. Yanlarında kalan çocukların birçoğunun cinayet, hırsızlık ve uyuşturucu kullanmaktan tutuklu bulunduklarını vurgulayan H.K., söz konusu cezaevinde defalarca tecavüz ve taciz olaylarına tanıklık ettiklerini belirtti. H.K., "Bazı arkadaşlarımıza adli tutuklular tarafından defalarca tecavüz edildi. Bazen zorla pantolonlarımızı indirmeye çalışıyorlardı. Yaşadıklarımız anlatılır gibi değil" şeklinde iddialarda bulundu.

'BOĞAZIMIZA İP TAKIP SIKIYORLARDI'

Ş.A. (17) isimli çocuk ise, mahallelerinde bir sokak eyleminin olduğunu ve polislerce o gün yakalandığını belirterek, polis tarafından darp edildiğini iddia etti. Kendisine ajanlık yapması yönünde dayatmaların yapıldığını öne süren Ş.A., "Niçin? Niye? Kimin ismini istiyorlar anlamadım" dedi. Daha sonra tutuklanarak Pozantı Cezaevi'ne gönderildiğini kaydeden Ş.A., "Orada çok kötü şeyler yaşadım. Adliler, boğazımıza ip takıp sıkıyorlardı. Bizi dövüyorlardı. Terörist olduğumu söyleyip öpmemiz için yüzümüze bayrak uzatıyorlardı. Öpmek istemediğinde ise yine dövüyorlardı" iddialarında bulundu. Koğuşta sabah 5-6 gibi erken saatlerinde uyandırılarak temizlik yapmak zorunda bırakıldıklarını belirten Ş.A., yaşadıklarının etkisinden halen kurtulamadığını ifade etti. Serbest bırakıldıktan sonra da birçok arkadaşının normal yaşamlarına dönemediğini belirten Ş.A., "Arkadaşlarımız bize katılmaya utanıyorlar. Çünkü yaşadıklarını unutamıyorlar" dedi. Cezaevi idaresine defalarca söz konusu uygulamalara ilişkin bilgi verdiklerini, ancak cezaevi idaresinin sessizliğini koruduğunu vurgulayan Ş.A., Pozantı Cezaevi'nde 2 ay kaldığını ve bir ay önce tahliye edildiğini söyledi. Ş.A., "Koğuşlarımızı değiştirmeleri yönünde taleplerimiz oluyor ama, taleplerimiz cevapsız bırakılıyordu" dedi.

'BİZİ EN FAZLA CİNSEL İSTİSMAR ZORLUYORDU'

A.K. (17) ise, iş çıkışı evine doğru gittiğini o sırada bir grup gösterici ile polisler arasında kargaşa yaşandığını belirterek, yaşanan kargaşada atılan gaz bombası nedeni ile gözlerinin yandığını ve can havliyle kendini en yakındaki eve attığını ifade etti. O sırada polisin eve girerek kendisini evin damına çıkardığını ve burada kafasına puşi bağlayarak fotoğraflarını çektiğini iddia eden A.K., polislerin kendisine, "Sen eylemcisin" dediğini ifade etti. Daha sonra polis aracına bindirildiğini ve burda kafasına dipçikle vurulduğunu öne süren A.K, daha sonra çeşitli suçlamalarla tutuklanarak Pozantı Cezaevi'ne gönderildiğini söyledi. Pozantı'da kendilerini en fazla zorlayan sorunun cinsel istismar olduğunu belirten A.K., daha bir çok sorunla boğuştuklarını ifade etti. "Adli suçlular geceleri arkadaşlarımızı zorla yataklarına çağırıyorlardı. Gözümüzün önünde arkadaşlarımızın kafasını kırıyorlardı. Ama cezaevi idaresi her zaman konuyu örtbas etmeye çalıştı" diye konuştu.

'BAŞKASINI ANLATIYORLAR'

2011 yılının Haziran ayında Ankara Çocuk Hakları Platformu'nun "Çocuk ve Adalet" adlı projesi kapsamında Mersin'e ziyaretlerin düzenlendiğini belirten Akdeniz Belediyesi Kadın Danışmanlık Merkezi'nde Pratisyen Hekim olarak çalışan Didem Gediz Gelegen Türkmen, ziyarete gelenlerin, İHD'ye başvuran ve Pozantı Cezaevi'nde kendilerine baskı ve şiddet uygulandığını söyleyen çocuklarla ilgili görüşmeler yapmak istediklerini ve bu amaçla Akdeniz Belediyesi'ne ait tesislerde bir takım etkinliklerin organize edildiğini ifade etti. Belediye çalışanı olması nedeni ile bir çok çocukla tanışma fırsatı bulduğunu kaydeden Gelegen, araştırmalar kapsamında yapılan görüşmelerde cinsel istismara varan baskı ve şiddete maruz kalan çocukları dinlediklerini ve çocukların cinsel istismarı anlatırken, hep bir başkasının başına gelmiş gibi anlattığına dikkat çekerek, "Öyle ayrıntılar söylüyorlardı ki anlattıklarının kendisinin yaşadığı anlaşılıyordu" dedi.

'POZANTI CEZAEVİ ÇOCUKLARI'

"Pozantı Cezaevi çocukları diyorum ben onlara" diyen Gelegen, çocuklarla yürüttükleri çalışmalar sırasında can yakıcı gözlemlerinin olduğunu belirtti. Çocukların kendilerini ifade etmekte zorlandıklarını ve yaşadıklarının ne kadar ağır şeyler olduğunu, dayanışmaya ve desteklenmeye ne kadar ihtiyaç duyduklarını ama bir yandan da hem dünyaya hem de insanlara güvenmediklerini fark ettiklerini aktaran Gelegen, yine, Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın gözaltı ve cezaevi deneyimi nedeni ile özellikle eğitimi sekteye uğrayan çocuklar için yürüttüğü psiko-sosyal destek programı çerçevesinde belli çocuklarla görüşmelerinin devam ettiğini ifade etti. O görüşmeler sırasında çocukların kendilerini daha açık bir şekilde ifade etmeye başladığını belirten Gelegen, "Örneğin çocuklardan bir tanesi, çok küçük yaştaki bir çocuğun koğuş sorumlusu tarafından zorla yatağına alındığını, onun çığlıklarını duymamak için kulaklarını kapattığını anlattı. Bunların hepsi ruhlarında derin yaralar bırakacak olaylardı ve çocukların hem birbirileriyle ilişkilerini hem de dünya ile ilişkilerini derinden yaralayan meselelerdi" dedi.

Çocukların yaşadıklarını aileleri ile paylaşmakta dahi sıkıntı yaşadıklarını belirten Gelegen, bu anlamda çocukların kimliklerinin teşhir edilmeden anonim çalışmalar yapılabileceğini ifade etti. Gelegen, "Resmi makamlara resmi başvurular yapılamıyor olabilir. Cezaevinde olup bitenlerden haberdar olan herkes artık bu davanın bir takipçisi olmalı. Devlet çocuk suçluluğunu engellemek istiyorsa, çocukların isyanını önlemek istiyorsa, bunun yolu karakol kurmaktan geçmiyor. Travma yaratan mekanların travmaya uğrayanların lehine yeniden düzenlenmesi gerekir. Mahallelere karakollar kurmak yerine çocukların kendilerini geliştirebilecekleri yerler kursunlar" dedi.

Suç işleyen çocuklara uygulanacak olan cezayı yaptırımlarda çocukların her türlü istismardan korunabileceği ortamların sağlanması gerektiğini belirten Gelegen, "Devlet bir şahıs değil. Kendi vatandaşı çocuklara karşı kin gütsün, bunların birilerine tecavüz etmesine göz yumsun. Devletin böyle bir kin gütmeye ve politika uygulamaya hakkı yok. Bütün çocukların cinsel istismardan arınması, fiziksel istismardan arınması, bir yandan da cezaevlerinin doldurulmadığı bir dünya burada dile getirilmeli" dedi.

Telefonla ulaştığımız cezaevinin ikinci müdürü olduğunu belirten, ancak ismini açıklamayan kişi ise, iddiaları yalanlayarak, "Bu tür ithamlarda sürekli bulunuluyor. Asılsızdır" dedi.

DUVAR FİLMİ

Yılmaz Güney'in son filmi Duvar'da 1976'da Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde, Yılmaz Güney'in de tanıklık ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine yayılan bir isyan konu ediniyordu. Filmde çocukların maruz kaldığı cinsel istismar da anlatılıyordu. (Diha)


onlar çocuk,bu ülkeye kazandırılması gereken birer çocuk.ama daha beter küstürülüyorlar ve terör örgütü bunu provokasyon olarak kullanıyor.insanları bu gibi şeylerle kandırıyorlar.çocukları canlı bomba gibi kullananlar bizimde kardeşimiz olamaz ama bu çocuklara tecavüz edenler ve göz yumanlarda kardeşten öte kalleştir.

benim derdim sütten çıkma akkaşık gibi davranılması.yolda kayıp düşseniz yahudi oyunu diyeceksiniz.biraz kendimizi sorgulama zamanı gelmedi mi?
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
bu haberlerle ülke çalkalandı siz nerde yaşıyorsunuz?

Pozantı Cezaevi'nde neler oluyor?


Medyada "taş atan çocuklar" olarak adlandırılan ve toplumsal olaylar gerekçesiyle gözaltına alınıp tutuklanan Kürt çocukları, cezaevlerinde yaşadıklarını anlattı. Cezaevinde adli tutukluların koğuşlarına konulan çocukların cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldıkları iddia edildi



fft5_mf925696.Jpeg






MERSİN - Dicle Haber Ajansı muhabiri Zeynep Kuriş'in haberi şöyle: Pozantı Cezaevi'nde 4 ay kalan H.K. (15) adlı çocuk, "Bazı arkadaşlarımıza adli tutuklular tarafından defalarca tecavüz edildi. Bazen zorla pantolonlarımızı indirmeye çalışıyorlardı. Yaşadıklarımız anlatılır gibi değil" dedi. Çocukların anlattıkları Yılmaz Güney'in 1983 yapımı Duvar filminde anlatılanların, 2012 yılında halen bir Türkiye gerçeği olarak yaşanmaya devam ettiğini yeniden ortaya koydu.

Daha önce de, çocuklara yönelik antidemokratik uygulamalarla gündeme gelen Adana Pozantı Cezaevi'nde şimdi de çocuklara cinsel istismar iddiaları var. Siyasi nedenlerle cezaevine giren çocukların, adli mahkumlarla aynı koğuşa konulduğu, cezaevinde çocuklara adli mahkumlar tarafından cinsel istismarda bulunulduğu, şiddet uygulandığı ve ırkçı uygulamalara maruz bırakıldıkları iddia ediliyor. H.K. (15), yakın zamanda 4 ay Pozantı Cezaevi'nde kaldığını belirterek, B-4 koğuşuna yollandığını ve burada bulunan tüm tutukluların adli olduğunu ifade etti. Yanlarında kalan çocukların birçoğunun cinayet, hırsızlık ve uyuşturucu kullanmaktan tutuklu bulunduklarını vurgulayan H.K., söz konusu cezaevinde defalarca tecavüz ve taciz olaylarına tanıklık ettiklerini belirtti. H.K., "Bazı arkadaşlarımıza adli tutuklular tarafından defalarca tecavüz edildi. Bazen zorla pantolonlarımızı indirmeye çalışıyorlardı. Yaşadıklarımız anlatılır gibi değil" şeklinde iddialarda bulundu.

'BOĞAZIMIZA İP TAKIP SIKIYORLARDI'

Ş.A. (17) isimli çocuk ise, mahallelerinde bir sokak eyleminin olduğunu ve polislerce o gün yakalandığını belirterek, polis tarafından darp edildiğini iddia etti. Kendisine ajanlık yapması yönünde dayatmaların yapıldığını öne süren Ş.A., "Niçin? Niye? Kimin ismini istiyorlar anlamadım" dedi. Daha sonra tutuklanarak Pozantı Cezaevi'ne gönderildiğini kaydeden Ş.A., "Orada çok kötü şeyler yaşadım. Adliler, boğazımıza ip takıp sıkıyorlardı. Bizi dövüyorlardı. Terörist olduğumu söyleyip öpmemiz için yüzümüze bayrak uzatıyorlardı. Öpmek istemediğinde ise yine dövüyorlardı" iddialarında bulundu. Koğuşta sabah 5-6 gibi erken saatlerinde uyandırılarak temizlik yapmak zorunda bırakıldıklarını belirten Ş.A., yaşadıklarının etkisinden halen kurtulamadığını ifade etti. Serbest bırakıldıktan sonra da birçok arkadaşının normal yaşamlarına dönemediğini belirten Ş.A., "Arkadaşlarımız bize katılmaya utanıyorlar. Çünkü yaşadıklarını unutamıyorlar" dedi. Cezaevi idaresine defalarca söz konusu uygulamalara ilişkin bilgi verdiklerini, ancak cezaevi idaresinin sessizliğini koruduğunu vurgulayan Ş.A., Pozantı Cezaevi'nde 2 ay kaldığını ve bir ay önce tahliye edildiğini söyledi. Ş.A., "Koğuşlarımızı değiştirmeleri yönünde taleplerimiz oluyor ama, taleplerimiz cevapsız bırakılıyordu" dedi.

'BİZİ EN FAZLA CİNSEL İSTİSMAR ZORLUYORDU'

A.K. (17) ise, iş çıkışı evine doğru gittiğini o sırada bir grup gösterici ile polisler arasında kargaşa yaşandığını belirterek, yaşanan kargaşada atılan gaz bombası nedeni ile gözlerinin yandığını ve can havliyle kendini en yakındaki eve attığını ifade etti. O sırada polisin eve girerek kendisini evin damına çıkardığını ve burada kafasına puşi bağlayarak fotoğraflarını çektiğini iddia eden A.K., polislerin kendisine, "Sen eylemcisin" dediğini ifade etti. Daha sonra polis aracına bindirildiğini ve burda kafasına dipçikle vurulduğunu öne süren A.K, daha sonra çeşitli suçlamalarla tutuklanarak Pozantı Cezaevi'ne gönderildiğini söyledi. Pozantı'da kendilerini en fazla zorlayan sorunun cinsel istismar olduğunu belirten A.K., daha bir çok sorunla boğuştuklarını ifade etti. "Adli suçlular geceleri arkadaşlarımızı zorla yataklarına çağırıyorlardı. Gözümüzün önünde arkadaşlarımızın kafasını kırıyorlardı. Ama cezaevi idaresi her zaman konuyu örtbas etmeye çalıştı" diye konuştu.

'BAŞKASINI ANLATIYORLAR'

2011 yılının Haziran ayında Ankara Çocuk Hakları Platformu'nun "Çocuk ve Adalet" adlı projesi kapsamında Mersin'e ziyaretlerin düzenlendiğini belirten Akdeniz Belediyesi Kadın Danışmanlık Merkezi'nde Pratisyen Hekim olarak çalışan Didem Gediz Gelegen Türkmen, ziyarete gelenlerin, İHD'ye başvuran ve Pozantı Cezaevi'nde kendilerine baskı ve şiddet uygulandığını söyleyen çocuklarla ilgili görüşmeler yapmak istediklerini ve bu amaçla Akdeniz Belediyesi'ne ait tesislerde bir takım etkinliklerin organize edildiğini ifade etti. Belediye çalışanı olması nedeni ile bir çok çocukla tanışma fırsatı bulduğunu kaydeden Gelegen, araştırmalar kapsamında yapılan görüşmelerde cinsel istismara varan baskı ve şiddete maruz kalan çocukları dinlediklerini ve çocukların cinsel istismarı anlatırken, hep bir başkasının başına gelmiş gibi anlattığına dikkat çekerek, "Öyle ayrıntılar söylüyorlardı ki anlattıklarının kendisinin yaşadığı anlaşılıyordu" dedi.

'POZANTI CEZAEVİ ÇOCUKLARI'

"Pozantı Cezaevi çocukları diyorum ben onlara" diyen Gelegen, çocuklarla yürüttükleri çalışmalar sırasında can yakıcı gözlemlerinin olduğunu belirtti. Çocukların kendilerini ifade etmekte zorlandıklarını ve yaşadıklarının ne kadar ağır şeyler olduğunu, dayanışmaya ve desteklenmeye ne kadar ihtiyaç duyduklarını ama bir yandan da hem dünyaya hem de insanlara güvenmediklerini fark ettiklerini aktaran Gelegen, yine, Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın gözaltı ve cezaevi deneyimi nedeni ile özellikle eğitimi sekteye uğrayan çocuklar için yürüttüğü psiko-sosyal destek programı çerçevesinde belli çocuklarla görüşmelerinin devam ettiğini ifade etti. O görüşmeler sırasında çocukların kendilerini daha açık bir şekilde ifade etmeye başladığını belirten Gelegen, "Örneğin çocuklardan bir tanesi, çok küçük yaştaki bir çocuğun koğuş sorumlusu tarafından zorla yatağına alındığını, onun çığlıklarını duymamak için kulaklarını kapattığını anlattı. Bunların hepsi ruhlarında derin yaralar bırakacak olaylardı ve çocukların hem birbirileriyle ilişkilerini hem de dünya ile ilişkilerini derinden yaralayan meselelerdi" dedi.

Çocukların yaşadıklarını aileleri ile paylaşmakta dahi sıkıntı yaşadıklarını belirten Gelegen, bu anlamda çocukların kimliklerinin teşhir edilmeden anonim çalışmalar yapılabileceğini ifade etti. Gelegen, "Resmi makamlara resmi başvurular yapılamıyor olabilir. Cezaevinde olup bitenlerden haberdar olan herkes artık bu davanın bir takipçisi olmalı. Devlet çocuk suçluluğunu engellemek istiyorsa, çocukların isyanını önlemek istiyorsa, bunun yolu karakol kurmaktan geçmiyor. Travma yaratan mekanların travmaya uğrayanların lehine yeniden düzenlenmesi gerekir. Mahallelere karakollar kurmak yerine çocukların kendilerini geliştirebilecekleri yerler kursunlar" dedi.

Suç işleyen çocuklara uygulanacak olan cezayı yaptırımlarda çocukların her türlü istismardan korunabileceği ortamların sağlanması gerektiğini belirten Gelegen, "Devlet bir şahıs değil. Kendi vatandaşı çocuklara karşı kin gütsün, bunların birilerine tecavüz etmesine göz yumsun. Devletin böyle bir kin gütmeye ve politika uygulamaya hakkı yok. Bütün çocukların cinsel istismardan arınması, fiziksel istismardan arınması, bir yandan da cezaevlerinin doldurulmadığı bir dünya burada dile getirilmeli" dedi.

Telefonla ulaştığımız cezaevinin ikinci müdürü olduğunu belirten, ancak ismini açıklamayan kişi ise, iddiaları yalanlayarak, "Bu tür ithamlarda sürekli bulunuluyor. Asılsızdır" dedi.

DUVAR FİLMİ

Yılmaz Güney'in son filmi Duvar'da 1976'da Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde, Yılmaz Güney'in de tanıklık ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine yayılan bir isyan konu ediniyordu. Filmde çocukların maruz kaldığı cinsel istismar da anlatılıyordu. (Diha)


onlar çocuk,bu ülkeye kazandırılması gereken birer çocuk.ama daha beter küstürülüyorlar ve terör örgütü bunu provokasyon olarak kullanıyor.insanları bu gibi şeylerle kandırıyorlar.çocukları canlı bomba gibi kullananlar bizimde kardeşimiz olamaz ama bu çocuklara tecavüz edenler ve göz yumanlarda kardeşten öte kalleştir.

benim derdim sütten çıkma akkaşık gibi davranılması.yolda kayıp düşseniz yahudi oyunu diyeceksiniz.biraz kendimizi sorgulama zamanı gelmedi mi?

Anlaşıldı...

Biz bu çacuklara yapılan bu zulmü asla reva görmeyiz.Ancak senin derdin başkadır!Hala kürt çocuklarına yapılanları söylüyorsun.ÜLKEMİZİN DERDİ SADECE BU MU?

Yahu vatan elden gidecek sen kişisel davranıyorsun..ÜLKE ELDEN GİDİNCE GERİYE NE VATAN, NE IRZ, NE DİN, NE MİLLET, NE DE DEVLET KALIR.SIĞ DÜŞÜNME GENİŞ DÜŞÜN! ZİRA BU VATANDAN BAŞKA GİDECEK BİR YERİMİZ YOKTUR.

Kürtlerle Türkleri birbirbirini karşı karşıya getirenler iç ve dış siyonistlerdir.Sen siyonistlerin ne olduğunu biliyor musun?Onların taktiği şudur:BÖL, PARÇALA YUT!..

PKK, kürtlerde islam kardeşliğini bile elllerinden aldı.Yaşasın peygamber APO! diye nara attırıyorlar.

Anladın mı şimdi?


kck-abdullah-ocalani-peygamber-ilan-etti-59914.jpg








KCK Abdullah Öcalan'ı Peygamber İlan Etti!
Terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın doğduğu evi ziyaret eden KCK’lıların teknik takibe takılan ifadeleri pes dedirtti.


KCK üyelerinin teröristbaşı Öcalan'ı peygamber gibi gördükleri ortaya çıktı. 'Kabe' olarak kabul ettikleri teröristbaşının evini doğum gününde ziyaret eden KCK'lılar "Tavaf ettik hacı olduk. Toprağına yüz sürdük" diyorlar.

Siirt'te yapılan KCK operasyonunda gözaltına alınan Berivan Yasak ve Muhittin Taş'ın teknik takibe takılan görüşmelerinde akıllara durgunluk veren ifadeler yer alıyor. Taş ve Yasak, telefon görüşmelerinde teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın evinden 'Kabe' olarak söz ediyor. Doğum gününde Öcalan'ın doğduğu evi ziyaret eden KCK'lılar, evi tavaf ettiklerini ve hacı olduklarını dile getiriyor. Teröristbaşının doğduğu evin bahçesinden toprak getirdikleri de anlaşılan KCK'lılar, bu toprağı birbirlerinin yüzüne sürüyor. İşte o akıl almaz konuşmalar:

BİZ HACCA GİTTİK

Berivan Yasak: Merhaba size. Biz hacca gittik.
Muhittin Taş: Merhaba. He siz gittiniz mi?
BY: Evet. (Doğum günün kutlu olsun önderimiz Öcalan sloganı atılıyor.)
MT: Siz kaçta dakika sonra burada olursunuz?
BY: Tamam ses gelmiyor sonra seni ararım.

SANA TOPRAK GETİRDİK

MT: Neredesiniz?
BY: Allah'ıma biz arabaya bindik geliyoruz yolun yarısınayetiştik.
MT:Siz gittiniz?
BY: Evet hacca gittik, tavaf ettik. Siz neredesiniz?
MT: Valla biz iyi değiliz, sizi bekliyoruz öldük.
BY: Vay canım benim, eee orda bol bol güneşlenin biz gelene kadar, çörek börek de yiyin.
MT: Siz yoldasınız öyle değil mi?
BY: Tavaf ettik, sana toprak getirdik ki başına yüzüne süresin.
MT: Eee iyi, iyi akşamlar.

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN

Berivan Yasak: Alo.
Sinem Ateş: Merhaba sana x bayan arkadaş.
BY: Ha merhaba gözüm üstüne, nasılsın?
SA: Sağlığın x bayan sen nasılsın?
BY: Kutlu olsun ey milletin önderi, doğum günün kutlu olsun ey milletin önderi.
SA: Yoldamısınız?
BY: Evet biz yoldayız, köye gittik oraya gittik, geçiyoruz.
SA: Gerçekten?
BY: He valla araya bindik şimdi arabadayız.
SA: Yani siz şimdi köyemi gidiyorsunuz?
BY: Biz hacca gidiyoruz hacca.
SA: Köye gittiniz?
BY: Evet valla biz geçtik gidiyoruz önderinköyüne yetiştik.
SA: Yok la, nasıl oldu?
BY: Şimdi önümüze çıkıyorlar.
SA: Vay le vay le, televizyonda canlı yayında gibi heyran. Tamam x bayan arkadaş.
BY: Öndersiz yaşam olmaz, öndersiz yaşam olmaz. (gurupla beraber)
SA: Aynen öyle. Başarılar. Başarılar.

pkk_1.jpg



EVİNİ TÜRBEYE ÇEVİRMİŞLER

Berivan Yasak: Üstat merhabalar sana.
X kişi: Merhaba.
BY: E biz hacca gittik bu sene.
X kişi: Biliyorum hacca gittiğinizi, Allah hacınızı kabul etsin.
BY: Evet, ha valla oraya gittik onun toprağından getirdim. Burada halka veriyorum.Ana baba öyle mahşer gibiydi Kürt mahşeriydi,kim kimi görür babo.
X kişi: Öyle değil mi? Ben gazetede şey yaptım, diyordu türbeyeçevirmişler.
BY: Aynen aynen. Valla çok iyi geçti, biz 20 otobüs köye gittik,diğerleri meydanda kaldı biz gelene kadar.Orada da bir konuşma yaptılar büyük bir coşku iledediler bu barış elçileri geldi.
X kişi: O getirdiğin toprak inançtır,insanların inancı geldimi doğrudur.
BY: Aynen.
X kişi: Affedersin götüboklular sakal makal bırakıyorlar biz şeyhiz diyorlar. Halkta onlara öyle inanıyor. İnsan o toprakla kendine vurursa o da bir psikolojik rahatlatmadır.
BY: Hıhı, burada biri diyordu niye onun toprağını getiriyor, ahmak bacım. E ben dedim sen hacca gittiğinde sen niye oranın şeyini getiriyorsun, öyledurdu. O dedim kanımız, onun içinde kanımız var.
X kişi: He...
BY: Ben toprak getirdim partiye. Valla millet birbirinin elinden alıyor.
X kişi: Gerçekten.

Medya ayağına 35 tutuklama

Terör örgütü üst yönetiminin medya ayağına yönelik operasyondan 35 tutuklama kararı çıktı. 48 şüpheliden 7'si savcılık, 6'sı ise sevk edildikleri mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Şerafettin Sürmeli, Eylem Sürmeli, Arzu Demir, Sevinç Tunceli, Enis Yalçın ve Sultan Güneş, serbest bırakılırken, Vatan gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus ile Birgün gazetesi muhabiri Zeynep Kuray'ın da aralarında bulunduğu tutuklananların isimleri şöyle:

"Ramazan Pekgöz, Mazlum Özdemir, Fatma Koçak, Kenan Kırkaya, Sadık Topaloğlu, Semiha Alankuş, Çağdaş Kaplan, Ömer Çelik, Zuhal Tekiner, Pervin Yerlikaya, Nilgün Yıldız, Nahide Ermiş, Ömer Çiftçi, Davut Uçar, Hüseyin Deniz, İsmail Yıldız, Dilek Demirel, Sibel Güler, Ertuş Bozkurt, Nevin Erdemir, Nurettin Fırat, Ayşe Oyman, Yüksel Genç, Oktay Candemir, Ziya Çiçekçi, Haydar Tekin, Safiye Torman, Selahattin Aslan, İrfan Bilgiç, Ali Fidan, M. Emin Yıldırım, Çiğdem Aslan, Cihan Albay, Saffet Orman."

Şupheliler, provokasyon amaçlı yayınlar yapmak, bölücü örgütün propagandası ve bilgi kirliliği oluşturmakla suçlanıyor.

BUGÜN-25 Aralık 2011 Pazar
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
kck_peygamberimiz-sav.JPG


dinsizkafr87.jpg


vakit_20110422-dinsizlik-yeni-din.jpg


vakit__20110423.jpg


Alın PKK nın dinsizliğini anlayın artık!.

İnşaallah müüslüman Kürt kardeşlerimiz uyanışa geçmiştir.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
pkk-isevi-rus-sehit-yuhresim152730_1.jpg


pkk-noel-ateist4.JPG


MEHDI ZANA: KÜRTLERIN ASIL DINI ZERDÜŞTLÜK Eski Diyarbakır Belediye Başkanı Mehdi Zana, yine çok tartışılacak bir iddia ortaya attı. Kürtlerin 'kılıç zoruyla ve yanlışlıkla' Müslüman olduğunu savunan Zana, asıl dinlerinin ise Zerdüştlük olduğunu söyledi. Zana, geçtiğimiz ay Tempo Dergisi'ne verdiği mülakatta, "Kürtler İslamiyet'i kabul ettiklerinde kaybetti." ifadelerini kullanmıştı. Kürt aydınlardan gelen tepki üzerine yanlış anlaşıldığını savunarak, kökeninin Silvan şeyhlerine dayandığını belirtmiş ve "Ben de Müslüman'ım." açıklamasını yapmıştı.Mehdi Zana, Aksiyon Dergisi'ne ilginç değerlendirmeler yaptı..." Zana, Kürtlerin nasıl Müslüman olduğunu ise şöyle anlattı: "Kürtler yanlışlıkla Müslüman oldu. Kılıçla, tüfekle üstümüze geldiler, 'kelime-i şehadet getir' dediler, dedelerimiz de şehadet getirerek Müslüman oldular." Kürtlerin asıl dininin Zerdüştlük olduğunu ifade eden Mehdi Zana, sonradan Yezidi, Yahudi, Keldani ve Hıristiyanlığı kabul edenlerin olduğunu kaydetti. Zana'ya göre, İslamiyet'ten sonra zorla Müslüman yapıldıkları için şu anda en fazla Müslüman Kürt var.Zerdüştlük, İranlı Zerdüşt tarafından kurulan tek tanrılı bir inanç sistemi. Ateşe tapıyorlar. İçinde sürekli ateş yanan tapınakları var... 03 Nisan 2007
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
müteşekkir uzatıyorsun
hem kardeşlik türküsü çalıyorsun
araplara hakaret ederek türkleri üstün görerek

hem de saçma sapan haberleri yayınlıyorsun
tayyip hakkında da peygamber diyenler var mı yakın zamanda var
tayyibin ne suçu var dicem ama konu dışı

apo nun kim olduğunu cümle alem biliyor

lakin kardeşliği nasıl tesis edicez
sadece kürtlerin, türklere yanlışyaptık affedin demesi ile mi olucak

aynalı kürt mü bilemiyorum sicil defteri tutmuyoruz
lakin iki mesajı da doğru dürüst
nesine karışıyorsun
haklısın de geç.

sanki tüm kabahat kürtlerde
tecavüze uğramakda hakları sanki

tutumunuzu gözden geçirin

imzama kürt değilim dicem:) şimdi kürt olduğumu düşünenler için.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
müteşekkir uzatıyorsun
hem kardeşlik türküsü çalıyorsun
araplara hakaret ederek türkleri üstün görerek

hem de saçma sapan haberleri yayınlıyorsun
tayyip hakkında da peygamber diyenler var mı yakın zamanda var
tayyibin ne suçu var dicem ama konu dışı

apo nun kim olduğunu cümle alem biliyor

lakin kardeşliği nasıl tesis edicez
sadece kürtlerin, türklere yanlışyaptık affedin demesi ile mi olucak

aynalı kürt mü bilemiyorum sicil defteri tutmuyoruz
lakin iki mesajı da doğru dürüst
nesine karışıyorsun
haklısın de geç.

sanki tüm kabahat kürtlerde
tecavüze uğramakda hakları sanki

tutumunuzu gözden geçirin

imzama kürt değilim dicem:) şimdi kürt olduğumu düşünenler için.

veri kardeşim.Ben uyuyan kürtleri uyandırmaya çalışıyorum.Böyle büyük gaflette kalmaları bizi çok üzmektedir.Asırlardır onlarla beraber kardeşçe yaşarken ne oldud a böyle aralarımız açıldı, asıl onu irdelemeliyiz.
 
Üst