Türkiye'de cemaat kadrolaşmaları !

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
Hükümet itaat, cemaat kadro istiyor

İktidar içi çatışmada hükümet arka arkaya hamleler yaparken, savcı Sarıkaya’yı gözden çıkarmış görünen cemaat cephesi gerilimin kriz şeklinde ilerlememesi için kontrgerillanın yeniden yapılanmasında “kadro” istiyor. Hükümet cephesinden Hüseyin Çelik’in açıklamaları, çürük elmaların temizlenmesinin ardından “aynı bağın gülü” olmaya devam edecekleri yönünde
MİT yöneticilerinin ifadeye çağırmasıyla açığa çıkan ve “MİT’in yeniden yapılandırılmasında yer tutma savaşı” izlenimi veren cemaat-hükümet gerginliğinde, hükümet cephesi arka arkaya somut hamleler yapıyor. Cemaat cephesi ise kadro talebini dile getirmeye ve hizmetlerini hatırlatmaya ağırlık vermeye başladı.
Hükümet cephesinin en önemli hamlelerinden biri önce KCK operasyonlarını yürüten Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube müdürlerini ardından bu müdürlüklerde görevli 9 polisi başka birimlerde görevlendirmesi oldu. Peşinden MİT mensupları veya Başbakan tarafından “görevlendirilen” kamu görevlileri hakkında soruşturma yapılmasını Başbakanın iznine bağlayan yasa bugün sabaha, muhalefetin sert itirazlarına rağmen meclisten geçti. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de MİT’çileri ifadeye çağıran Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya için soruşturma izni verdi.
Cemaat: Sizde çok emeğimiz var
Cemaat cephesinde ise yeni bir adım atılmazken birlik ve beraberlik mesajlarının yanı sıra, cemaat kadrolarının MİT’in yeniden yapılandırma sürecinde pay almasına dair imalar dikkat çekiyor.
Zaman gazetesinden Hüseyin Gülerce, “Devlete Sızanlar” başlıklı 17 Şubat yazısında kaos planları ile amacına ulaşamayanların “vesayet”in “fitne ateşi” ile amacına ulaşmaya çalıştığını iddia etti. “Cemaat devleti ele geçiriyor, iktidara ortak olmak istiyor” denilerek “fitne” sokulmaya çalışıldığını savunan Gülerce hükümet ve cemaat için tehlikeli “sızma”nın bu cepheden geldiğini ifade etti. Gülerce”nin “Hukuka riayet, seçilmiş iradeye tabi olmak kaydıyla bu ülkede her vatandaş kamu görevinde makbuldür” ifadeleri cemaatin derdini gösterdi: Sen bizi kadrolaştır, biz sana tabiyiz.
Aynı gazeteden Mümtazer Türköne de AKP döneminde iktidarın zorbaların elinden alındığını iddia etti ve “Şimdi bu işi başaranlar kılıçları çekmiş, birbirlerinin tam karşısında duruyorlar” dedi. “Denizi geçip çayda boğulmanın alemi yok” diyen Türköne, çözüm için Başbakan’ı göreve çağırdı.
Cemaat cephesi bir taraftan da hükümete kendi kadrolarının önemini hatırlamaya devam ettiler. Zaman’dan Mustafa Ünal AKP’lilere “Başbuğ’un iddianamesini iyi okumaları”nı tavsiye etti ve kapatma davasını hatırlattı. Ünal “Özel yetkili mahkemeler veya CMK’nın 250. maddesi hakkındaki tartışmalara iddianamenin perspektifinden bakmalı” diyerek AKP’yi kapatan iradeden bu sayede hesap sorulduğunun altını çizdi.
“Feda edelim şu cemaati, olsun bitsin” demek var mı?” diye soran Bugün yazarı Ahmet Taşgetiren “Sizin çocuğunuz hangi okulda okuyor, hangi dershaneye gidiyor, yurtdışında hangi evde kalıyor vs?” diye sordu. “Cemaatin Asya, Afrika gibi dünyada Türkiye’ye açtığı ekonomik ufku” hatırlatan Taşgetiren “Şu on yıllık süreçte, bu topluluğun derin yapılanmaları ortaya çıkarma noktasında sergilediği hizmet de tarihidir” diyerek cemaat kadrolarının hükümet için yaptığı hizmetleri vurgulayan yazarlar arasına katıldı.
Kurban belli oldu: Savcı
Cemaat cephesi KCK operasyonlarını yürüten polislerin arkasında durmaya devam ederken soruşturmayı yürüten savcı Sarıkaya’yı gözden çıkarmış görünüyor. Hüseyin Gülerce yazısında “bir savcının özensizliği ile başlayan MİT-yargı problemi” ifadesini kullanarak bu duruma netlik kazandırıyor. Daha önceden Bugün gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan da cemaat cephesini destekleyen “MİT krizinde Ergenekon hamlesi” başlıklı yazısında savcının “usul hatası” yaptığını dile getirmişti.
AKP cephesi de bu kurbanı almış görünüyor. Cemaat-hükümet gerilimiyle ilgili Radikal’e konuşan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik “Cemaatlerde, gruplarda hatta siyasi partilerde yanlış yapan insanlar olabilir. Ancak 1-2 kişinin yanlışını bir camiaya yüklemek doğru değil” dedi. Çelik’in bu “çürük elma” analizinin ardından “aynı bağın gülüyüz” mesajlarını şu sözlerle verdi: “O cemaatin, hareketin mensuplarıyla ruh ve mana dünyamız örtüşür. Aynı atmosferin insanlarıyız. Birileri kavga istiyor olabilir ama biz bu tuzağa düşmeyiz. Muhalefet boşuna sevinmesin. Onlara buradan ekmek çıkmaz.”.
Sendika.Org
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
Cemaat "Metro Galip"ten haraç mı istedi?
galipozturk400_129996825013436592_400x300_1.jpg




Metro Turizm'e düzenlenen operasyonun altından Cemaat'in istediği haracı Galip Öztürk'ün kabul etmemesi mi yatıyor?
Cemaat'in finanse ettiği gazetenin yazarı H.G'nin, Metro Holding'in patronu Galip Öztürk'ten holdingin cirosunun yüzde 50'sini, Samsun'da ve İstanbul'da bina istediği iddia edildi. Öztürk kabul etmeyince 10 gün sonra operasyon yapıldı.

Organize suç örgütü kurmak, tehdit, zorla senet imzalatmak ve cinayete azmettirmekten 145 yılla yargılanan Metro Holding Yönetim Kurulu Başkanı Galip Öztürk, gözaltına alıdığı sırada emniyette “Bu bir cemaat operasyonudur” diye bağırmıştı.

Polislerin ağzını kapatarak müdahale ettiği Öztürk, bu iddiasını sürdürmüş ancak ne emniyetteki ifadesinde ne de savcılıkta kayıtlara geçmişti.

Yurt gazetesinde yer alan habere göre Galip Öztürk'ün iddiası doğru…

OTELDE BULUŞTULAR

Holdinge yakın kaynaklar, Öztürk'ün tutuklanmasına neden olan operasyonun başlangıcını Cemaat'in verdiğini ileri sürdü. Kaynaklar, Öztürk'ün operasyondan 10 gün önce cemaat gazetesinin H.G. isimli yazarıyla yaklaşık 2 saat görüştüğünü anlattı.

“CİRODAN BİR KURUŞ VERMEM”

İddiaya göre; Öztürk'le H.G. holdingin iştiraklerinden İstanbul Beykoz'daki Legend Otel'de bir araya geldi. Yazar, Öztürk'ten holdingin yıllık cirosunun yüzde 50'sini Cemaat'e aktarmasını, ayrıca Samsun'a ve İstanbul İstinye'ye birer kız yurdu ve spor kompleksi yaptırmasını söyledi. Öztürk ise cirosan bir kuruş vermeyeceğini ancak Samsun'da yapılması planlanman binanın sadece kaba inşaatına para aktarabileceğini ifade etti.

“BİR HAFTA DÜŞÜN”

Öztürk'ün cevabından memnun olmayan yazar, “Samsun'daki kız yurdu ve kompleksin dekorasyonuyla birlikte tamamını üstlenmesini, holdingin cirosundan ise Cemaat'in bir miktar taviz verebileceğini” söyleyerek, işadamına “düşünmesi” için bir hafta “müsaade” etti.

ÖZTÜRK KARARINI VERDİ

İkili bir hafta sonra görüşme üzere masadan kalktı. Öztürk, bu görüşmeyi birkaç yakın kurmayına anlattı ve “Cemaat”e bir kuruş bile para aktarmamak için karar alındı.

KABUL ETMEYİNCE OPERASYON GELDİ

Bir haftalık sürenin ardından H.G., Öztürk'ü telefonla aradı. Öztürk, “Samsun'daki binanın tamamının masrafını üstleneceği hatta fizibilite çalışması bile yaptıklarını ancak holding cirosundan kesinlikle para vermeyeceğini tekrarladı. Cevaptan memnun olmayan H.G., bu kez “Okul parasını bize ver” dedi. Bu teklifi de kabul etmeyen Öztürk'e görüşmeden 10 gün sonra operasyon düzenlendi. (CTK)

Haberin kaynağı » www.sansursuzhaber.com
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
Redhack'in yayınladığı belgelerde Akdeniz Üniversitesi: Mafya, cemaat, yolsuzluk, adam kayırma...

Redhack’ın geçtiğimiz hafta yayınladığı Akdeniz Üniversitesi belgelerinde, yolsuzluk, mafya, cemaat ve üst düzey yöneticilere yönelik iddialar dikkat çekiyor. Belgelerin arasında CHP Milletvekili İlhan Cihaner’in bir süre önce meclise taşıdığı yolsuzluk iddialarına ait belgeler de bulunuyor.

Redhack’in YÖK’ten ele geçirdiği gizli belgelerdeki iddialar üniversiteleri sarsmaya devam ediyor. Redhack’ın geçtiğimiz hafta yayınladığı Akdeniz Üniversitesi’ne ait belgelerin arasında, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner’in geçtiğimiz ay bir gensoru önergesi hazırlayarak meclis gündemine taşıdığı yolsuzluk iddialarına ait belgeler de yer alıyor. Redhack belgeleri arasında, üniversiteyle ilgili "ihaleye fesat karıştırmak" iddiaları üzerine 2010’da Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan ancak 21 Mart 2012 tarihinde kovuşturmaya gerek olmadığına karar verilen soruşturma dosyası da bulunuyor.

Davalar neden hep aynı mahkemeye düşüyor?
Cihaner, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten Akdeniz Üniversitesi’ndeki yolsuzluk iddialarını yanıtlamasını istediği gensoru önergesinde, rektör Kurtcephe’nin ev aldığı inşaat firmasına üniversitenin inşaat işlerinin verilmesi, 800 bin liralık yeni makam aracı ve rektörlükle ilgili iddiaları soruşturan Cumhuriyet Savcısı’nın rektörülük misafirhanesinde kaldığı yönündeki iddiaları gündeme getirmişti. Üniversite aleyhine açılan idari davaların aynı mahkemeye düştüğü ve bu mahkemede görevli hakimlerle, Teknokent Hukuk Müşaviri’nin akrabalık bağı olduğu iddialarını meclis gündemine taşıyan Cihaner, üniversite misafirhanesinde kalan Cumhuriyet Savcısı olup olmadığını sorgulayarak, “hakkında bunca iddia bulunan yöneticilerle ilgili etkin bir adli soruşturma özellikle malvarlığı soruşturması niçin yapılmamıştır? Yapılmış ise sonuçları nelerdir?" sorularını yöneltmişti.

Akrabalık bağı belgeleri soruşturma dosyasında
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Akdeniz Üniversitesi’ndeki çok sayıda yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının bulunduğu soruşturma dosyalarını da içeren Redhack dosyalarında, Cihaner’in gensoru önergesinde öne sürdüğü akrabalık bağlarına ilişkin çeşitli ayrıntılarla bilgisayar alımı ve benzeri iddialara ait belgeler de yer alıyor.

Bankadan 10 günlük transatlantik gezisi kıyağı
Redhack’ın yayınladığı Akdeniz Üniversitesi’ne ilişkin belgeler arasında, üniversitenin bazı birimlerine ilişkin inşaat işleri, Olbia Çarşısı’ndaki dükkanların ihaleleri ve 880 adet dizüstü bilgisayar alımına ilişkin yolsuzluk iddialarını içeren detaylar bulunuyor. Üniversite paralarının bir bankanın hesabında tutulması karşılığında rektör Kurtcephe’nin kardeşi Y.K’ye banka şubelerinin tamirat işlerinin verildiği iddiasının yer aldığı belgelerde, aynı bankanın üniversitenin bir yöneticisini 10 günlük transatlantik gezisine gönderdiği öne sürülürken, üniversitenin başarı seviyesinin son 3,5 yıl içinde 18. iken 27. sıraya düştüğü notu dikkat çekiyor.

Savcılık görevsizlik kararı verip dosyayı YÖK'e gönderdi
Çeşitli ihbarlar sonucu Antalya Emniyeti’ne bağlı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele birimince yürütülen çalışmalar sonucu toplanan iddialara ilişkin delil ve muhbir ifadelerinin de yeraldığı dosyada, savcılığın önce iddialara ilişkin yürütülen iki ayrı soruşturmayı birleştirme kararı aldığı ancak yine aynı gün alınan ayrıştırma kararıyla birlikte görevsizlik kararı verilen 6 Kasım 2012 tarihinde soruşturma izni verilmesi için dosyayı YÖK başkanlığına göndermesi dikkat çekiyor.

Derse girmeyen yöneticilere girmiş gibi para ödendi
Redhack’ın yayınladığı Akdeniz Üniversitesi’ne ait belgeler arasında dikkat çeken bir başka iddia ise Yabancı Diller Yüksek Okulu’nda yaşandığı öne sürülen yolsuzluklar. Derse girmeyen bazı yöneticilerin hesabına derse girmiş gibi her ay para yatırıldığı öne sürülen belgelerde, bu bölümde görevli olmayan 5 kişinin okutman olarak listeye dahil edilip yine derse girmedikleri halde hesaplarına para yatırılarak devletin zarara uğratıldığı iddialarına yer veriliyor.

Üniversitede mafya ve cemaat iddiaları
Ankaralı mafya lideri İskender Çolak’ın adının da çeşitli inşaat ihaleleriyle anıldığı belgelerde, üniversite bünyesinde yeni yapılan stadyum ve hukuk fakültesi inşaatlarının ‘cemaat’ adını kullanan Özyurt ve Simya adlı şirketlere verildiği iddialarına yer veriliyor.

Redhack'ın yayınladığı Akdeniz Üniversitesi'ne ilişkin iddiaları içeren belgelere (https://docs.google.com/file/d/0Bw2rbrzyf2WnVUhyOG1WQXNwZ0k/view?pli=1&sle=true) bağlantısından ulaşılabilir.

toplumsalbiliç
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Redhack'in yayınladığı belgelerde Akdeniz Üniversitesi: Mafya, cemaat, yolsuzluk, adam kayırma...

Redhack’ın geçtiğimiz hafta yayınladığı Akdeniz Üniversitesi belgelerinde, yolsuzluk, mafya, cemaat ve üst düzey yöneticilere yönelik iddialar dikkat çekiyor. Belgelerin arasında CHP Milletvekili İlhan Cihaner’in bir süre önce meclise taşıdığı yolsuzluk iddialarına ait belgeler de bulunuyor.

Redhack’in YÖK’ten ele geçirdiği gizli belgelerdeki iddialar üniversiteleri sarsmaya devam ediyor. Redhack’ın geçtiğimiz hafta yayınladığı Akdeniz Üniversitesi’ne ait belgelerin arasında, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner’in geçtiğimiz ay bir gensoru önergesi hazırlayarak meclis gündemine taşıdığı yolsuzluk iddialarına ait belgeler de yer alıyor. Redhack belgeleri arasında, üniversiteyle ilgili "ihaleye fesat karıştırmak" iddiaları üzerine 2010’da Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan ancak 21 Mart 2012 tarihinde kovuşturmaya gerek olmadığına karar verilen soruşturma dosyası da bulunuyor.

Davalar neden hep aynı mahkemeye düşüyor?
Cihaner, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten Akdeniz Üniversitesi’ndeki yolsuzluk iddialarını yanıtlamasını istediği gensoru önergesinde, rektör Kurtcephe’nin ev aldığı inşaat firmasına üniversitenin inşaat işlerinin verilmesi, 800 bin liralık yeni makam aracı ve rektörlükle ilgili iddiaları soruşturan Cumhuriyet Savcısı’nın rektörülük misafirhanesinde kaldığı yönündeki iddiaları gündeme getirmişti. Üniversite aleyhine açılan idari davaların aynı mahkemeye düştüğü ve bu mahkemede görevli hakimlerle, Teknokent Hukuk Müşaviri’nin akrabalık bağı olduğu iddialarını meclis gündemine taşıyan Cihaner, üniversite misafirhanesinde kalan Cumhuriyet Savcısı olup olmadığını sorgulayarak, “hakkında bunca iddia bulunan yöneticilerle ilgili etkin bir adli soruşturma özellikle malvarlığı soruşturması niçin yapılmamıştır? Yapılmış ise sonuçları nelerdir?" sorularını yöneltmişti.

Akrabalık bağı belgeleri soruşturma dosyasında
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Akdeniz Üniversitesi’ndeki çok sayıda yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının bulunduğu soruşturma dosyalarını da içeren Redhack dosyalarında, Cihaner’in gensoru önergesinde öne sürdüğü akrabalık bağlarına ilişkin çeşitli ayrıntılarla bilgisayar alımı ve benzeri iddialara ait belgeler de yer alıyor.

Bankadan 10 günlük transatlantik gezisi kıyağı
Redhack’ın yayınladığı Akdeniz Üniversitesi’ne ilişkin belgeler arasında, üniversitenin bazı birimlerine ilişkin inşaat işleri, Olbia Çarşısı’ndaki dükkanların ihaleleri ve 880 adet dizüstü bilgisayar alımına ilişkin yolsuzluk iddialarını içeren detaylar bulunuyor. Üniversite paralarının bir bankanın hesabında tutulması karşılığında rektör Kurtcephe’nin kardeşi Y.K’ye banka şubelerinin tamirat işlerinin verildiği iddiasının yer aldığı belgelerde, aynı bankanın üniversitenin bir yöneticisini 10 günlük transatlantik gezisine gönderdiği öne sürülürken, üniversitenin başarı seviyesinin son 3,5 yıl içinde 18. iken 27. sıraya düştüğü notu dikkat çekiyor.

Savcılık görevsizlik kararı verip dosyayı YÖK'e gönderdi
Çeşitli ihbarlar sonucu Antalya Emniyeti’ne bağlı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele birimince yürütülen çalışmalar sonucu toplanan iddialara ilişkin delil ve muhbir ifadelerinin de yeraldığı dosyada, savcılığın önce iddialara ilişkin yürütülen iki ayrı soruşturmayı birleştirme kararı aldığı ancak yine aynı gün alınan ayrıştırma kararıyla birlikte görevsizlik kararı verilen 6 Kasım 2012 tarihinde soruşturma izni verilmesi için dosyayı YÖK başkanlığına göndermesi dikkat çekiyor.

Derse girmeyen yöneticilere girmiş gibi para ödendi
Redhack’ın yayınladığı Akdeniz Üniversitesi’ne ait belgeler arasında dikkat çeken bir başka iddia ise Yabancı Diller Yüksek Okulu’nda yaşandığı öne sürülen yolsuzluklar. Derse girmeyen bazı yöneticilerin hesabına derse girmiş gibi her ay para yatırıldığı öne sürülen belgelerde, bu bölümde görevli olmayan 5 kişinin okutman olarak listeye dahil edilip yine derse girmedikleri halde hesaplarına para yatırılarak devletin zarara uğratıldığı iddialarına yer veriliyor.

Üniversitede mafya ve cemaat iddiaları
Ankaralı mafya lideri İskender Çolak’ın adının da çeşitli inşaat ihaleleriyle anıldığı belgelerde, üniversite bünyesinde yeni yapılan stadyum ve hukuk fakültesi inşaatlarının ‘cemaat’ adını kullanan Özyurt ve Simya adlı şirketlere verildiği iddialarına yer veriliyor.

Redhack'ın yayınladığı Akdeniz Üniversitesi'ne ilişkin iddiaları içeren belgelere (https://docs.google.com/file/d/0Bw2rbrzyf2WnVUhyOG1WQXNwZ0k/view?pli=1&sle=true) bağlantısından ulaşılabilir.

toplumsalbiliç

Yukarıdaki mesajı DÜŞÜNEREK OKUYAN bir üye mesajı yazan @AynAlı nın KAREKTER yapısı demicem DÜŞÜNCE yapısını çok iyi anlar.

Başta @talib olmak üzere BİLHASSA @Ercan Tekin e sormak isterim size göre AynAlı TARİKAT DÜŞMANIMIDIR yoksa DOSTUMUDUR Ercan Tekin i aslında çok ilgilendiren bir konu içinde öyle bir cümle varki ? İŞTE O CÜMLE herşeyi anlatıyor.

Bunun haricinde Aynalı nın referans aldığı Redhack (Kızıl Hackerlar, Kızıl Hackerlar Birliği), 1997 yılında kurulan,[1] kendilerini marksist[2] ve sosyalist[3] olarak tanımlayan hacker grubu. Şubat 2012'de Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün internet sitesini çökerterek adlarını duyuran grup aynı zamanda Türkiye genelinde yaklaşık 350'ye yakın emniyet müdürlüğü sitesini geçici bir süreliğine çalışamaz hale getirdi. Grubun çekirdek kadrosunu oluşturan üye sayısı 12'd

KENDİLERİNİ marksist ve sosyalist olarak tanımlayan hacker grubu. ..
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Okumayıp ayak takımı olarak kalmayı tercih edenler bu konuda neden konuşur ki
Aman çocuğumuz başörtüsü takamayacak
Aman hafız olsun
Aman ne olacak okuyup da ne yapacak
Falan filan
Bu insanlar gençlere sahip çıktı
Okuttu
Yetiştirdi
Hakim
SAVCI
Dostor
Öğretmen
Mühendis vesir
Yetiştirdi topluma hazırladı
Elbette devlet içinde vazife alırlar
Ne yapacaklar okuduktan sonra Yunan vatandaşı mı olacaklar
Boşa kürek çekilmesin
Ben üniversitede iken bölümün yarısı cemaatten olan veya dolaylı cemaatten olan arkadaşlardı
Hepsi mezun oldu
Siz de okuyun ADAM olun
Topluma devlete millete faydanız olsun
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
Yukarıdaki mesajı DÜŞÜNEREK OKUYAN bir üye mesajı yazan @AynAlı nın KAREKTER yapısı demicem DÜŞÜNCE yapısını çok iyi anlar.

Başta @talib olmak üzere BİLHASSA @Ercan Tekin e sormak isterim size göre AynAlı TARİKAT DÜŞMANIMIDIR yoksa DOSTUMUDUR Ercan Tekin i aslında çok ilgilendiren bir konu içinde öyle bir cümle varki ? İŞTE O CÜMLE herşeyi anlatıyor.

Bunun haricinde Aynalı nın referans aldığı Redhack (Kızıl Hackerlar, Kızıl Hackerlar Birliği), 1997 yılında kurulan,[1] kendilerini marksist[2] ve sosyalist[3] olarak tanımlayan hacker grubu. Şubat 2012'de Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün internet sitesini çökerterek adlarını duyuran grup aynı zamanda Türkiye genelinde yaklaşık 350'ye yakın emniyet müdürlüğü sitesini geçici bir süreliğine çalışamaz hale getirdi. Grubun çekirdek kadrosunu oluşturan üye sayısı 12'd

KENDİLERİNİ marksist ve sosyalist olarak tanımlayan hacker grubu. ..
beni haber ilgilendirir haberin kaynağı eğer haber gerçekse önemli değildir.haberin gerçek olduğunuda linkini açıp, dosyaları okuyarak görebilirsin.ona bakarsan senin hep referansında akp yandaşı medya olmuştur.redhack daha güvenilir

gelelim bizi hedef gösterdiğin kişilere. @talib veya ercan tekinle bu konunun ne alakası var? tarikat nere, yazı nere, ben nere ,talib nere? yani aramıza fitne sokacaksan direk talib bey aynalı sana hakaret etti de,sana olmadık şeyler söyledi de.böyle deki daha mantıklı ve akıl bazında bişeyler olsun.galina söyleyecek sözün olmadığı için böyle karşıt fikirdeki kişileri birbirine düşüreyim dedin ha? :D senden korkulur hacı , sen tekin ayak değilsin.tamam akepe holiganı olabilirsin ama dedikodu yapmak sana yakışmadı.

bir diğer cemaat fedaisi demiş ki, okusaydılar,cemaat bu gençlere sahip çıktı.kızlarını okula göndermediler, hafız olsun dediler. cemaat kızları saçını açarak okuttu zaten öyle değil mi?

bu ülkedeki herkes bu cemaat çukurna girmek zorunda değil.cemaat kendi elemanlarına sahip çıkmış olabilir, hatta çıkması gerekir.amma bu gençlere sahip çıkacağım diye cemaatten olmayanların hakkını gasp edemez.eğer bir kuruma eleman alınacaksa cemaat kendi gücünü kullanıp oraya kendi adamını getiremez. hak eden kimse o gelmelidir.mülakatla girilen her kadroda bu cemaat belası var oldu.ortada ne hak kaldı ne hukuk.bugün devletin bütün kurumları zapeden bu cemaat, türkiye müslümanları arasına fitne sokmuştur.müslümanlar arasındaki hak,hukuku bitirmiş,insanları birbirine düşürmüş ve hatta bu cemaat yüzünden islam zarar görmüştür.


bunları bile bile bu zülme EVET diyenleri büyük bir hezimet beklemektedir inşallah.siz bu cemaatten olabilirsiniz, yapılan hiçbir hukuksuzlukta olmamışta olabilirsiniz.amma bu zulm ortaya çıkıncada üstünü örtmerseniz ve hatta desteklerseniz, yakınından bile geçmediğiniz bu zulme ortak olursunuz. cemaatin büyük oyunlarla ve haksızlıkla bir yerlere getirdiği bu cemaatçilerin aldığı maaşın hakkı 70 milyonundur. öde ödeyebilirsen.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
@AynAlı

beni haber ilgilendirir haberin kaynağı eğer haber gerçekse önemli değildir.haberin gerçek olduğunuda linkini açıp, dosyaları okuyarak görebilirsin.ona bakarsan senin hep referansında akp yandaşı medya olmuştur.redhack daha güvenilir

DEMİŞSİNİZ DEMİŞSİNİZDE

Ayet miydi hadismi id İSLAM da HABER GETİREN in önemli oduğu GERÇEĞİNİ de GÖÇZ ARDI ETMEMEK GEREK.

Zaten haber kaynaklarınızın ANA KAYNAĞI BELLİ fazla söze gerek yok.

TARAFGİRLİKLERİ ile kişileri kandırabilir fitneler de üretebilirsiniz ama ben SİZİN TARİKAT KARŞITI OLDUĞUNUZU da DÜŞÜNÜYORUM ama ilk hedefiniz F.Gülen ve Cemeati.
 

racim

Asistan
Katılım
10 Şub 2013
Mesajlar
335
Tepkime puanı
5
Puanları
0
yılan kaçan , cemaat diye vıyaklıyor ki Generallere, Yargıdaki CHP lilere mesaj veriyor..
metronun sahibi Mafyacılık suçundan yakalandı ki bunlarda uyuşturucu, pezevenklik her yol vardır
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
TARAFGİRLİKLERİ ile kişileri kandırabilir fitneler de üretebilirsiniz ama ben SİZİN TARİKAT KARŞITI OLDUĞUNUZU da DÜŞÜNÜYORUM ama ilk hedefiniz F.Gülen ve Cemeati.
haber getirende önemli tabiki mesela büyük devlet elçileri.lafa bak ya!!!!

fitne saçma ortalığa boşuna ben tarikat karşıtı değilim.yahu madem baş edemiyorsun kenara çekil.hedef şaşırtma eline bişey geçmez.daldan dala uçma boşuna.o cemaat bu ülkeye çok zarar vermiştir ve inşallah kazınacaktır.duamız bu yönde.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
haber getirende önemli tabiki mesela büyük devlet elçileri.lafa bak ya!!!!

fitne saçma ortalığa boşuna ben tarikat karşıtı değilim.yahu madem baş edemiyorsun kenara çekil.hedef şaşırtma eline bişey geçmez.daldan dala uçma boşuna.o cemaat bu ülkeye çok zarar vermiştir ve inşallah kazınacaktır.duamız bu yönde.

Ben sizinle her konuda münazaraya varım.

BURASI DÜNŞÜNCE MEYDANI ise İŞTE MEYDAN.

REFERANSLARIN BELLİ BU DURUMDA SENDE BELLİSİN BENİM için.
 

racim

Asistan
Katılım
10 Şub 2013
Mesajlar
335
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Cumhuriyeti Kuran CHP Alevileri Devlet Kadrolarına DOLDURDU ve DEVLET İFLAS ETTİ.
onlardan daha BETERİ gelmedi Gelmesin de
Mehmet Şevket Eygi nin DERDİ nedir ?
Cemaat veya bir başkaları her kim olusa olsun KADROLAŞIYORSA Kadrolaşsın ben bugün itibarıyla MEMNUNUM..
CHP ve Aleviler kadrolaşmasın Solculuk,ilericilik,demokratiklik ,atatürkçülük,ulusalcılık adı altında da kim Kadrolaşırsa Kadrolaşsın
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Talib bey şunu mu kasdettiniz:

431035_285041588228087_191952639_n.jpg


Yaw , şu festivale bir bakınız ! Adam kendisini kurtulmuş kabul etmesinin ötesinde üstelik bir de şefaat edecekler kategorisinde görüyor ve gelmiş-geçmiş en büyük başörtüsü düşmanı olan birine de şefaat edeceğini söyleyebiliyor !
Allah şerlerinden korusun !

 

racim

Asistan
Katılım
10 Şub 2013
Mesajlar
335
Tepkime puanı
5
Puanları
0
ortalık FİTNE ve FİTNECİLİK Kaynıyor hele hele İnternet Yalanın MERKEZİDİR onun için her okuduğunuzu doğru sanmayın..
Kurt DUMANLI havayı severmiş onun için ortalığı FESADA veriyorlar ki İnsanların KAFALARI KARIŞSIN DİKKAT
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
Sağlıkta kadrolaşma iddiasıMeclis alt komisyonundan geçen Kamu Hastane Birlikleri yasa tasarısı, Türkiye’deki tüm başhekim ve hastane yöneticilerinin yerine sözleşmeli kadro açılmasını öngörüyor. Sağlıkçılar tepki gösterirken, komisyon başkanı tasarıyı savunuyor.
100318-doktorlar.widec.jpg



NTV



ANKARA - TBMM alt komiyonundan geçen Kamu Hastane Birlikleri yasa tasarısına tepki var.
Tasarıda, Türkiye'deki tüm başhekim ve hastane yöneticilerinin görevlerine son verilmesi ve yerlerine 6820 sözleşmeli personel alınması öngörülüyor. Ayrıca, hastane yönetimleri birleştirilerek sayı 837'den 400'e düşürülecek.
Ayrıca, Hastane Birlikleri’nin başında genel sekreter bulunması öngörülürken, sağlık meslek örgütleri sağlıkçı olma şartı bulunmayan sekreterinin maaşının 8.410 lirayı bulacağını ileri sürüyor.
"SİYASİ KADROLAŞMA"
Görevlendirmelerin mevcut personel ile yapılabileceğini savunan sağlık meslek örgütlerince, mevcut tasarının kadrolaşmayı da beraberinde getireceği savunuldu: “Siyasi müdahelelere açık bir kadrolaşma yapılacak. Mevcut idarecilerin görevi kanunla sonlandırılıyor. Kamu Hastane Birliği, istediği kişiyi oraya atabilecek.”
Benzer uygulamaların geçmişte batılı ülkelerde başarısız olduğu savunan sağlıkçılar, Hastane Birlikleri Yönetim Kurulu’nda ticaret odası temsilcisi bulunmasına da tepki gösterdi: "Oda yönetim kuruluna temsilci veriyor. Aynı ticaret odası hastaneye mal satacak. Bu ilişki nerede görüldü?"
"BAKAN YETKİYİ DEVREDİYOR"
Alt komisyon başkanı Necdet Ünüvar ise, sağlıkçılardan gelen tepkilere karşılık, “Kamu Hastane Birlikleri’nde bir yönetim kurulu var ve 7 kişiden oluluyor. Vali, İl Genel Meclsi’nin ve Sağlık Bakanlığın’ın atacağı kişiler var. Bu, Sağlık Bakanı elindeki mutlak yetkisini bir yönetim kuruluna devrediyor anlamına geliyor” şeklinde konuştu.

Ünüvar, hastane sayısının azalmasına ilişkin de, “Kamu Hastane Birlikleri ile bazı hastaneler birliğe tabi oluyor. Dolayısıyla hastane sayısı azalmış oluyor. Kamu Hastane Birliği oluştuktan sonra bazı hastanelerin işlevselliğini artırmak için bazı birleşmeler söz konusu olacak” ifadelerini kullandı.
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
Fetullah Gülen Hareketinde Kadrolaşma ve Kul Hakkı


Yaz boyunca gündemden düşmeyen haberlerin başında şike skandalları vardı. Ve bu şike olaylarında adı gündemden düşmeyen isimlerin başında Fenerbahçe yer alıyordu. “Gerçekten şimdiye kadar şike olayları yok muydu ki şimdi bu olaylar gündeme geldi?” sorusu ister istemez akıllara geliyor. Fenerbahçe’nin Vefadan men edilmesi ve süper ligden düşürülmemesi ise hukukun tıkandığı önemli noktalardan birisi idi. Futboldan az çok anlayan sokaktaki herhangi bir insana sorsan, futbolda yıllardır “şike” olduğunu söyler ve buna rağmen takımını destekler. Adı şike skandallarında karışan takıma “takımın bu tutumunu nasıl buluyorsun diye sorduğumda ise; “herkes yapıyor, biz yapınca mı suç?” cevabı ile karşılaşıyorum. Böyle gelmiş, böyle gider hesabı…
Fettullah Gülen harekâtında kadrolaşma olduğu da gün gibi aşikâr olan bir durumdur. Polislik sınavlarında soruların kendi cemaat mensuplarına verilmesi, Memurluk sınavlarında yine kendi adamlarına öncelik verilmesi, KPSS sorularının çalınması, ÖSS’de şifre olayları, Rektör Seçimleri, öğretim görevlilerinin seçilmesi, okul müdürlükleri, gardiyanlık… gibi bir çok mevkilere kendi adamlarının yerleştirilmesi herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Ancak gel gelelim bu durumun önlenmesinde ya kimse bir şey yapmıyor veya yaptırılmıyor.
Bu cemaat’e mensup kişilere bu işin nedenini sorduğunda da kendilerini savunma şekli şöyledir; ”Bu ülkede yıllarca Kemalistler, ulusalcılar, solcular, milliyetçiler tüm devlet kadrolarını ele geçirmiştir. Şimdi biz, bu ülkenin gelişmesini İstediğimiz için; bu kadrolara kendi adamımızı yerleştiriyoruz. Peki, bu işin “sizin dininize” göre uygunluğu nedir? Sorusunu sorduğunda ise şöyle bir cevap alıyorsun; “ İyi birisinin bir işe yerleşmesi, kötü birisinin yerleşmesinden daha iyi değil mi?”
Tabi ki bu durum karşısında aklı, vicdanı olan ve İslam dinini bilen herkes; bu tutumun yanlış ve zararlı olduğunu bilir. Bu görüşü destekleyen cemaat mensuplarına sorularım şunlar;” haşa siz Allah mısınız ki insanları buşekilde bu bizdendir “iyi” diğerleri “kötü” diye ayırabiliyorsunuz? Birçok insan sınavlardan iyi bir puan karşın mülakatlardan geçememektedir. Bu insanların elinden bu hakkı almak, kul hakkına girmiyor mu? Sizin peygamberiniz değil miydi ki 20 yaşındaki sahabeyi komutan olarak atayıp, bu göreve başta Ebubekir ve diğer seçkin sahabeler talip olmasına karşın onları atamamıştır?”
Şüphesiz gerek peygamberin gerek İslam dininden öğrendiğim “bir işin ehli kimse o kişinin göreve atanmasıdır”. Yine bu durumu İslam tarihinde Hz. Osman’ın kendi akrabalarını yönetici olarak atadığını ve İslam tarihinde kırılmanın başlıca sebepleri arasında görmekteyiz. Bu durum bizler için bir ibret değil midir?
Cumhuriyet tarihinden beri ulusalcıların her türlü mevkide kendi adamlarını getirdiği bir gerçektir. Ancak bu konuda İslam dininin bir farkı olması gerekmez mi? Şimdi soruyorum size; dün ulusalcılar, bugün “Fetullah Gülen cemaati” değişen ne?

Hasan TURGUT/Yerel Haber Gazetesi
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
AKP nin 8 yıllık iktidarında başta Başbakanlık olmak üzere TOKİ ve Diyanette özel kalem ve basın müşavirliği gibi görevler için çok sayıda akraba, dost ve yakının sınavsız olarak bu kurumlara atandığı ortaya çıktı…


73806_459509945740_4401414_n.jpg


Sayıştay’ın devlete ve Anayasa’ya olan güveni zedelediğini belirttiği “istisnai kadrolar” son yıllarda akrabalarla dolduruldu. Başbakanlık başta olmak üzere TOKİ ve Diyanet’e çok sayıda akraba, dost ve yakının bu şekilde yerleştirildiği ortaya çıktı.
Kamu-Sen’e bağlı Türk Büro Sen tarafından hazırlanan bir rapor, KPSS şartı aranmadan gerçekleştirilen “istisnai” kadrolaşmayla ilgili çarpıcı durumu ortaya koydu. Rapora göre, 1 Ocak 2003-31 Ağustos 2009 tarihleri arasında Başbakanlık’ta “özel kalem ve basın müşavirliği” gibi kadrolara toplam 113 kişi alındı.
Alınan bu kişiler için KPSS sınavında başarılı olmak değil, hükümet kanadıyla akrabalık ilişkileri ön koşul olarak arandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yeğeni Ali Erdoğan, TBMM eski Başkanı Köksal Toptan’ın yeğeni Gökhan Toptan, AKP eski Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek’in yakını Muhammed Berdibek, Başbakanlık’taki “aile boyu” istihdam edilen isimler arasında yer aldı.
Almanya’dan hizmet !
Başbakanlık istisnai kadrosunda istihdam edilenler için KPSS’nin yanı sıra Ankara’da ikamet ediyor olmaları şartı da aranmadı. AKP kurucularından Cemal Kamacı’nın oğlu Mustafa Kamacı, Deniz Feneri’nin kurucularından ve İstanbul İl Genel Meclisi’nde üyelik yaparken, Başbakan Erdoğan’ın istemi üzerine Siirt Belediyesi’nde başkan yardımcılığına getirilen Nurettin Ertemel ile Zekiye Aslıhan Kuşoğlu ve Oğuz Kuşoğlu İstanbul’dan, Gökhan Toptan ise Zonguldak’tan kamu görevlisi olarak hizmet veriyor.
Rapordaki en ilginç örnek ise hükümete en yakın gazetelerde 1989-1997 yılları arasında “Abdullah Gürsel” imzasıyla ağırlıklı olarak dış politika konularında yazılar yazan Gürsel Dönmez oldu. Dönmez’in yurt dışından kamu hizmeti verdiği belirtildi.
Bütün bakanlıklarda, valiliklerde ve özelikle de büyükşehir belediye başkanlıklarında istisnai kadro ile açıktan atama yapıldığının vurgulandığı raporda, “Bugüne kadar bakanların, valilerin ve büyükşehir belediye başkanlarının ‘doldur boşalt’ anlayışı ile aldıkları ve sınavsız memur yaptıkları kişi sayısı bini aşmıştır.
Özellikle Bakanlar Özel Kalem Müdürlüklerine dışarıdan aldıkları kişileri, birkaç ay sonra başka kurumlara nakil ederek, yeniden eleman istihdam etmekte ve böylece doldur boşalt sistemi ile yüzlerce yandaş sınavsız memur kadrolarına atanmaktadır” ifadesi yer aldı. Raporda, Başbakanlık kadrosunda istihdam edilerek, maaşını devletten alan bu kişilerin AKP Genel Merkezi’nde ve değişik yerlerde görevlendirilerek çalıştırıldığına da işaret edildi.
Diyanet ve TOKİ de sınavsız
Sendikanın raporunda, Diyanet İşleri Başkanlığı ve TOKİ’de de verilen sınavsız kadrolara dikkat çekildi. Diyanet’te kadro verilenlerin arasında 50 yaş sınırında ve ilkokul mezunları da bulunduğunun ifade edildiği raporda, Başbakanlık’a bağlı TOKİ’de hiçbir kriter göz önünde bulundurulmadan ve KPSS şartı aranmadan memur kadrolarına yapılan atamalar arasında AKP’li milletvekillerinin yakınları yer aldı.
AKP Adana Milletvekili Dengir Mir Fırat’ın kızı Neval Fırat Çekiç, AKP Kars Milletvekili Zeki Karabayır’ın oğlu Faruk Karabayır, AKP Diyarbakır eski Milletvekili Nurettin Dilek’in kızı Ruken Dilek, AKP Rize eski Milletvekili Abdulkadir Kart’ın kardeşi Hasan Kart, AKP Batman eski Milletvekili M. Ali Suçin’nin yeğeni ve damadı Sabahattin Suçin, AKP Trabzon Milletvekili Kemalletin Göktaş’ın oğlu, yeğeni ve eşlerinin TOKİ’de istihdam edildiği belirtildi.


bozkurtsesi.com/
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
MHP Bulancak: `Alımlar Yandaş ve Etik Dışı`
1468_2.jpg

Milliyetçi Hareket Partisi Bulancak İlçe Başkanı Fatih Emecen, Bulancak Belediyesi’ne uzman kadrosuyla yapılan personel alımlarının yandaş ve etik dışı olduğunu savundu.08.04.2013 09:46
Emecen, İl Başkanı Orhan Erzurum ve MYK Üyesi İsmail Bozalioğlu’nun katılımıyla gerçekleştirdiği basın toplantısında, Bulancak Belediyesine Uzman kadrosuyla yapılan personel alımlarına sert tepki gösterdi.

Emecen, “Bu kadrolar, Bulancak’ta yaşayan ve iş kapısı bekleyen gençler için açılması gerekirken; Ne hazindir ki 45 yaşını geçmiş ve halkın oylarıyla İl Genel Meclisi üyeliğine seçilmiş Recep Hıdır’a nasip olmuştur” dedi.

Emecen, personel alımının hangi şart ve sınava göre alındığını sorarak, “Yerel yönetimler; Devlet gücünün insanlar üzerinde görüldüğü ve neticelendiği yerlerdir. Adalet, Hukuk, eşitlik ve adam kayırmanın olmadığı ve güvenin sağlandığı gözle görülebilen kederde, tasada ve sevinçte insanlarımızın birlik olduğu manevi alanlardır. Sorgulanması ve irdelenmesi gereken, her türlü hadisenin gözden kaçmadığı oluşumlardır.

Ancak son zamanlarda Bulancak Belediyesinde tüm bu kaideler yıkılmakta ve adeta yok sayılmaktadır. Son olarak uzman kadrosuyla yapılan personel alımları tamamen yandaş ve peşkeş anlayışıyla yapılmakta ve kapalı kapılar ardında oldubittiye getirilmektedir. Fakir fukara edebiyatı yapıp, tüm etik kuralları çiğnenerek yandaş ve zengin bir kadrolaşma yapılmaktadır. Son olarak yapılan personel alımlarına baktığımızda; AK Parti Gençlik Kolları Başkanı ve İl Genel Meclisi Üyesinin Belediye Personeli yapıldığını görüyoruz. Bunlarla birlikte bildiğimiz toplam 6 kişi işe alınmıştır. Bu sayının 20 ya da 40’a kadar çıkacağı duyumları bize ulaşmaktadır. Peki, bu alımlar neye dayandırılarak ve hangi kriterlere göre yapılmaktadır? Bu kadrolara kaç kişi başvuru yapmıştır ve nasıl bir seçimle bu kadrolara yerleştirme yapılmıştır? Bu kişiler işe alınırken hangi sınav yapılmıştır? Dokuz yıllık görev sürecinde aldığı bir avuç personeli de doğruluk, dürüstlük ve eşitlik anlayışıyla aşamayan bir belediye başkanı hangi yüzle bir daha halkın karşısına çıkacaktır?” diye konuştu.

Emecen açıklamasının devamında şöyle konuştu; “Bu kadrolar, Bulancak’ta yaşayan ve iş kapısı bekleyen gençler için açılması gerekirken; Ne hazindir ki 45 yaşını geçmiş ve halkın oylarıyla İl Genel Meclisi üyeliğine seçilmiş Recep Hıdır’a nasip olmuştur. Halkın oylarıyla seçildiği görevi halkın seçimini hiçe sayarak terk edip Belediye ye yerleşmesi ne kadar etik bir harekettir. Bunu da toplumun vicdanına havale ediyorum. Burada açıkça bir peşkeş ve yandaş kadrolaşma olduğu ortadadır ve bunun seçim sürecine kadar da devam edeceği aşikardır. Bu durum kabul edilemez bir durumdur ve halkımız bunun en ağır karşılığını; 31 Mart 2014 sabahı Bulancak’ta ve birçok yerde Belediye yönetimini MHP’nin emin ellerine teslim ederek verecektir.”

kerasushaber.net
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
@AynAlı

Geçmiş tarihte KADROLAŞMAYAN ve Gelecek TARİHTE kadrolaşmayacak BİR OLUŞUM GÖSTEREBİLRİMİSİNİZ.

Çokmu zorunuza gitti ESKİ KADROLAŞMALARIN etkilerini kaybettiğini
 
Üst