109. HADİS: "Mescidde konuşma, hayvanın otu yediği gibi, [261] haseneleri yiyip bitirir".[262] Bulunamamıştır. Muhtasar 'da böyledir. [263]
[261] Hadis, şu şekilde de nakledilmektedir: "Mescidde konuşma, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, iyi amelleri yiyip bitirir."
[262] bkz. Sefarînî, Gızâü’l Elbab Şerh Manzûmetı’l Âdab: 2/2; Gazzalî, İhya: 1/152; Zebîdî, İhya Şerhi: 3/31; Sübkî, Tabakatü'ş-Şafiiyye: 4/145; Aliyyü'l-Karî, Kübra: s.194; Aclûnî, Keşi: 1/423.
[263] Muhtasar kitabı, Kamus sahibi Muhammed b. Yakub el- Fîruz-Abadî’nin eseridir. Fettenî’nin Tezkiretül-Mevzûat kitabının başında (s.4) belirtildiği gibi; Firuz-Abadî, bu kitabında Hafız Irakî’nin İhya hadislerinin tahrici hakkındaki el-Muğnî an Hamli1-Esfar fil-Esfar kitabını Özetlemiştir.
Gazzalî, bu hadisi Ihya’da (1/152) Esraru’s-Salat kitabında Mescidin Fazileti babında zikretmiştir. Hafız Irakî bu hadis hakkında; “Bu hadisin aslını bulamadım” ' demiştir. Allâme Zebîdî de ihya Şerhinde (3/31) Hafız Irakî’nin bu sözünü kabul edip nakletmiştir.
Zemahşerî, Tefsirinde iki ayrı yerde (Berae Suresi’nin 18. ayeti ve Lokman Suresi’nin 6. ayetinde) bu hadisi zikretmektedir. Hafız İbn Hacer, Tahric Ehadisil Keşşaf kitabında Berae Suresinde “Hadisin tahrici Lokman’da gelecek”, Lokman Suresi’nde ise “Hadisin tahrici Berae’de geçti”; ifadesini kullanmıştır. Hafız İbn Hacer’in bu ifadeleri, Irakî’nin; “Bunun aslını bulamadım”, ifadesi makamındadır. Zira İbn Hacer, hadisin aslını bulsaydı, mutlaka zikrederdi.
Allâme Sefarînî, Gızâül-Elbab Şerh Manzûmetil-Âdâb (2/257) kitabında şöyle demiştir: Dillerde meşhur olan; "Mescidde konuşma, -hatta bazılarına göre: mübah sözler bile- hayvanın otu yediği gibi, iyi amelleri yiyip bitirir”; veya "Mescidde konuşma, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, iyi amelleri yiyip bitirir, sözleri yalandır, aslı yoktur”.
Allâme İbn Abidîn, Hanefî mezhebi kitaplarından Reddül- Muhtar haşiyesinde (1/445) mescidde mübah sözün caiz olduğunu ifade etmiştir. Buna delil olarak Suffe Ashabı’nın daima mescidde bulunduklarını, mescidde konuştuklarını ve uyuduklarını delil olarak göstermiştir. İbn Hazm da Muhallâ kitabında (4/241) mescidde günah olmayacak şekilde konuşmanın caiz olduğunu destekleyen delilleri nakletmiştir. Bu ve bundan önceki rivayetler, bu hadisin bâtıl olduğunu vurgulamaktadır.”
Bu hadis, müfessir, fakih veya sufi pek çok âlimin dillerinde veya kitaplarında meşhur olmuştur. Halbuki öğrendiğiniz' gibi, bunun aslı yoktur. Müfessirlerden bazıları Zemahşeri’ye uyarak bunu tefsirlerinde zikretmişlerdir. İmam Fahreddin Razî bu müfesirlerden biridir. Bunu Tefsir’ inde Berae Suresi’nde zikretmiş, Keşşaf dan naklettiğini açıkça belirtmiştir. Nesefi Lokman Suresi’nde, Ebussuud Berae Suresi’nde, Alûsî Berae ve Lokman surelerinde bunu zikretmiştir. Fakih ve sufilerden az sayılmayacak bir grup âlim de bunu nakletmişlerdir. Kısacası bütün bu âlimler, bu ve benzeri âslı olmayan uydurma hadisleri araştırıp incelemeksizin öncekilere uyarak nakletmişlerdir.
Dolayısıyla derecelerinin yüceliğine, ilimdeki topuklarının yüksekliğine, hadis ilmi dışındaki pek çok ilim dalında büyük önderliklerine rağmen; bu âlimlerin eserlerinde bazı uydurma hadisler bulunmaktadır. Bunun içindir ki, daha önce 95 no.lu '‘Tekbir cezimdir”, hadisinin dipnotunda; ayrıca 96, 344, 357, 414 numaralı hadislerin dipnotlarında zikrettiğim gibi; her ilim dalında o alanda derinleşmiş olan ilim ehline başvurulmalıdır.