"Zaman tarikat zamanı değildir" Sözü

Aşk Şairi

Kıdemli Üye
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,286
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Web sitesi
www.haksairi.com
Bediüzzaman Said Nursi'nun "Zaman tarikat zamanı değildir, iman kurtarma zamanıdır." diye bilinen meşhur sözünün aslı ve kaynağı şu şekildedir:

[FONT=&quot]"Hey efendiler, ben şeyh değilim. Ben hocayım. Buna delil: Dört senedir buradayım. Bir tek adama tarikat verseydim, şüpheye hakkınız olurdu. Belki yanıma gelen herkese demişim: "İman lâzım, İslâmiyet lâzım. Tarikat zamanı değil." (Mektubat)

Said Nursi'nin Risale-i Nur'da yukarıda geçen söze benzer ifadelerine rastlamak mümkündür: "Hem, "Risale-i Nur mesleği, tarikat değil, hakikattir, Sahabe mesleğinin bir cilvesidir. Bu zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır." Risale-i Nur, bu hizmeti lillahilhamd en müşkül ve ağır zamanlarda yapmış ve yapıyor." (Emirdağ Lahikası)

"Risâle-i Nur, tarîkat değil, hakîkattir; âyât-ı Kur'âniyeden tereşşuh eden bir nurdur. Ne şarkın ulûmundan ve ne de Garbın fünunundan alınmış değil, Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın bu zamana mahsus bir i'câz-ı mânevîsidir; menfaat-i şahsiye yoktur." (Kastamonu Lahikası)

"Beni hapislere sokan muarızlarımın bir bahaneleri de o mahkemede ondan beraat kazandığım- "Tarikatçılık"tır. Halbuki, Risale-i Nur da daima dava edip demişim: "Zaman tarikat zamanı değil, belki imanı kurtarmak zamanıdır. Tarikatsiz Cennete gidenler çoktur, imansız Cennete giden yoktur" diye bütün kuvvetimizle imana çalışmışız. Ben hocayım, şeyh değilim. Dünyada bir hanem yok ki, nerede tekkem olacak? Bu yirmi sene zarfında, bir tek adam yok ki, çıksın desin: "Bana tarikat dersi vermiş." Ve mahkemeler ve zabıtalar bulmamışlar." (Emirdağ Lahikası)

Bediüzzaman neden "Zaman tarikat zamanı değil, hakikat zamanıdır" demiştir?

Bazı kimseler, bu sözlere bakarak Said Nursî'yi tarikat düşmanı / tarikat karşıtı olarak görebilirler; fakat böyle bir düşüncenin gerçeklik payı yoktur.

29. Mektup'ta 'Telvihat-ı Tis'a' bahsi vardır. Tarikatlarla ilgilidir. Bu bölümü okuyanlar, Bediüzzaman'ın tarikatlara hiçbir itirazının olmadığını görür.

1) Nasıl ki ayetleri daha iyi anlayabilmek için nüzûl sebeplerinin bilinmesi gerekiyorsa, söylenen sözlerin de hangi şartlar altında söylendiğinin bilinmesi gerekir ki; sağlıklı bir sonuca varılsın. Bediüzzaman Hazretleri'nin o meşhur sözü söylediği döneme bir göz atacak olursak karşılaşacağımız manzara şöyledir:O zamanlar tarikatlar yasaklandı, tekkelerin kapısına kilit vurulu. Şeyhler asıldı. Kur'an yasaklandı. O sıra Bediüzzaman meydana çıktı. "Sen şeyh misin?" diye üzerinde çok durdular. Şeyhse suçtu bu... Tarikata girmek suçtu. Uzun don giyenlerin, yemeği sağ eliyle yiyenlerin, duvarlara çıplak kadın resmi asmayanların 'gerici' diye itham edildiği, sürgüne gönderildiği bir dönemdi. "Bu hali kabul etmezsek ilerleyemeyiz." diyorlardı.

Fethullah Gülen Hocaefendi de bu konu ile alakalı olarak şunları söylemektedir: "Bu söz belirli bir devreye aittir ve bizim düşüncelerimizi aşan bir derinlik ifade eder. Bu hususta şu mülahazalar gözetilmiş olabilir. O dönemde tarikatlar yakın takibe alınmıştı. Zaten nurlardan dolayı tarassut edilen bir insan, bir de tarikatçılık vehmiyle mi durumunu ağırlaştırsaydı? Kaptanın gemisindeki tayfayı koruması gibi Bediüzzaman da cemaatini koruma ve kollama durumundaydı. Yoksa, Efendimizin tavsiye etmiş olduğu züht ve takvayı esas alan tarikatlara Bediüzzaman gibi engin ve ledûnnî birisinin karşı olması asla düşünülemez."

Metin Karabaşoğlu ise şöyle der: "Bu sözün söylendiği devir, imanın temellerine hücum edilen, Allah’ın varlığını inkârın neredeyse ‘eğitim’in esası haline getirildiği; okullardan ‘halkevleri’ne her kanaldan küfrî bir anlayışın kendini ifşa ve ifade ettiği bir devirdir. İmanın esaslarına ilişilen böylesi bir zamanda, yani imanlar tehlikeye düşmüşken tarikat yoluyla şahsî terakkiyatına çalışmayı, Bediüzzaman bu aslî vazifeyi terk olarak gördüğü için eleştirmekte; gereğinde ‘şahsî terakkiyatı’ndan feragat ile ‘imanları kurtarma’nın önceliğine dikkat çekmektedir."

Görüldüğü üzere bu sözden tasavvuf ve tarikatın gerekli olmadığı veyahut meyve gibi algılanması gerektiği anlaşılmamalıdır.

2) Bediüzzaman, kendi devrindeki tarikatların bid'atlerle dolu olduğunu müşahede ederek "Zaman tarikat zamanı değildir, hakikat zamanıdır." sözünü söylemiş olması muhtemeldir. Sünnetin ölçülerini elinde tutmada yani onları pratik hayata tatbik etmeden tarikat ve tasavvufun içine dalan insanların birçok vartaya düşeceklerini ve bunların da insanı büyük yanılmalara götüreceğinin izah ve ispatını yapan Bediüzzaman bunların başlıcalarının; "Velayeti, Nübüvvete tercih etme, evliyayı Sahabeden üstün görme, birkısım tarikat evradı ve adaplarını sünnete tercih ederek muhalefet etme, ilhamı vahiyle karıştırma, keramet, zevk ve nurani tecellileri hoş görüp onlara aşık olma ve onları ibadete tercih etme, fahri, nazı şatahatı, insanların teveccühünü, şükrün, niyazın, tazarruatın ve insanlardan istiğnanın önüne geçirmekten ibaret olduğunu anlatır. Bu vartalardan kurtulmanın tek yolunun ise Kitap ve Sünnetin ölçüleri ile hareket etmekten geçtiğini ve onlar bilinmeden tarikat dairesine girilmemesi lazım geldiğini de ayrıca beyan eden Bediüzzaman "Şeriatsız cennete giden yoktur ama tarikatsız cennete giden çoktur" diyerek meselenin önemine dikkat çekmiştir.

Dr. Ebubekir Sifil, Milli Gazete'deki yazısında "Bid'atlerin yaygın olduğu, gayretlerin azaldığı, inkârcı felsefî akımların revaçta olduğu ve imanî zaafların arttığı bu dönemde tarikatlerin seyr-u süluk metotları, temel maksat olan sahih imanı kemale erdirme noktasında insanlara zor gelir. "Risale-i Nur", bu işi daha kolay bir metotla halletmekle, tarikatın maksadını gerçekleştirmiş olmaktadır." demektedir.

Mutasavvıfların Görüşü

Merhum Mahmud Esad Coşan Hocaefendi de mevzu ile alakalı şunları söylüyor: "Tarikat, bir eğitim sonunda hakîkate ulaştırıyor insanı... İnsan nefsini yeniyor, iradesini kontrol ediyor, Allah'ın sevdiği işleri yapıyor; Allah'ın sevgili kulu oluyor, hakîkate ulaşıyor, ermiş kimse oluyor. Tarikattir yolu onun, başka türlü olmuyor o...

Kitap okumakla olsaydı, Allah gökten kitabı indirirdi, "Okuyun bunu!" derdi. Böyle olmuyor, sohbet yoluyla oluyor.Peygamber Efendimiz gelmiş, 23 senede insanları İslâm'ın hakîkatlerine alıştırmış ve eğitmiştir. Eğitim yoluyla olduğu için kitap yoluyla, okumak yoluyla olmaz! Eğitimin içinde kitap olabilir ama, mutlaka bir eğiticinin olması şarttır ve öyle olmuştur.Sonra bazı insanları öğretebilirsiniz, şunu oku, şunu ezberle filân diyebilirsiniz ama; fiilen göstererek şunu şöyle yap demek, çok yaygın bir eğitim tarzıdır. Usta-çırak yetiştirme usûlüdür. Gayet kolaydır. Görerek ve uygulamalıdır. Tasavvuf bunu yapıyor. Onun için, böyle olması şarttır."

SORU : İnsanların bazıları derler ki "bu zaman tarikat zamanı değildir, hakikat zamanıdır" siz bu hususta ne dersiniz?

CEVAP: Hakikat yolu tarikattan geçer; şeriat, tarikat, hakikat ve marifet birbirine bağlıdır. Bunları birbirinden ayırmak veya ayrı olarak düşünmek, fikri sapıklık içinde bulunanların düşüncesidir. (Mehmet Emre - Fetvalar s. 35, 1. Cilt)

"Kendi başına biten ağacın meyvesi olmaz.Nasıl anne ve baba olmadan çocuk dünyaya gelmiyorsa,bir mürşid-i kamilin terbiyesi altına girmeden de yeni alemlere doğuş mümkün olmayacaktır." (Ebu Ali ed-Dekkak)

"Tarikat ehli alimler,bir kimsenin kendisini irşad edecek ve kalbinden,Allah'ın huzuruna varmasına engel her türlü nakısayı kaldırmasına yardımcı olacak kamil bir şeyhe bağlanmasının gerekli olduğu konusunda icma etmişlerdir..." (Abdülvehhab eş-Şarani)

"Mürşid-i kamili olmayan kimse herhangi bir ilim dalında binlerce kitap ezberlemiş bile olsa asli tedavi yolunu bulamaz.Böyle bir insan,tıp konusunda çok hacimli bir kitabı ezberlediği halde hangi hastalığa hangi ilacı kullanacağını bilmeyen kimseye benzer."

"İlim tahsili için yola düşen bir kimse,kamil bir mürşide bağlanmadıkça kemale eremez.Zira onu nefsin arzularından ancak kamil bir mürşid kurtarabilir." (Ali el-Havvas)

Bediüzzaman Tarikat Dersi Aldı Mı?

Bediüzzaman Said Nursi ile İbn-i Teymiyye tasavvuf konusunda haksız eleştirilere maruz kalmışlardır. Her ikisi de tasavvuf ve tarikatlarda gördükleri Kuran ve sünnete aykırı hususları açıkça dile getirdikleri için zaman zaman tarikat karşıtı / düşmanı olarak damgalanmaktan kurtulamamışlardır; fakat böyle bir düşüncenin gerçeklik payı yoktur.

Bediüzzaman Hazretleri, tarikata karşı değildi. Gece gündüz devamlı zikrederdi. Zikirleri sesliydi. Barla'da, Emirdağ'da ona yakın oturanlar derlerdi ki; "Hocaefendi gece gündüz zikrediyor, biz sesini duyuyoruz." Tesbihat'la, Cevşen'le, Risale-i Nur'a bir nevi zikir de ekledi. Böylece pek çok kardeşimiz bunları okuyarak, zikir yönlerini de tatmin etti. Bediüzzaman, `Bilin ki, Allah`ın dostları için ne bir korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar` ayet-i celilesini yorumlayarak tarikatin güzelliklerini ve özelliklerini anlatır. Felsefe, mistisizm gibi konulara fevkalade vakıf olan Bediüzzaman, zamanın ihtiyaçlarına karşı çareler sunan kuşatıcı bilgi sahibi bir alimdir. Tasavvufi ekollere karşı hürmetkardır.

Bir talebesi Üstada, "Üstadım, sen Geylani Hazretleri ve Rabbani Hazretleri için "Benim iki önemli üstadım" diyorsun. Fakat çoğu zaman, "Tek üstadının Kur’an olduğunu söylüyorsun" diye sorar. Verdiği cevapta bu çok ince noktayı şöyle açıklar:

"Abdülkadir Geylani ve İmam Rabbani gibi zatlar, beni Birinci Said döneminden İkinci Said dönemine getiren zatlardır. Şu anda ise onlar durus-u Kur’aniyede (Kur’an derslerinde) ders arkadaşlarımdırlar."

Zaten İmam Rabbani’den tevhid-i kıble etme, yani sadece Kur’an’a yönelme dersi aldı. Risaleleri yazarken yanında Kur’an’dan başka bir eser yoktu. Bütün mesaisini Kur’an üzerinde yoğunlaştırdı.

Görüldüğü üzere Bediüzzaman Hazretleri'nin İmam-ı Rabbani ve Abdülkadir Geylani gibi zatlarla manevi alemdeki münasebetleri ilmî olup, tasavvufî değildir. Dolayısıyla büyük zatların evrad-u ezkarlarını üveysi olarak almadığı, kitaplardan elde ettiği anlaşılmaktadır.

Muhammed Es'âd Erbili Hazretleri tarikat ehli bir zâta müracaattan maksadı şöyle açıklamaktadır: "Tarikat erbabından bir zata müracaattan maksat yalnız zikir telkini değil, salikin kabiliyet toprağına ilahi marifet tohumlarının ekilmesidir. Zira zikir telkini tasavvufi kitapların mütalaası ile de elde edilir." (4. Mektup - Muhammed Es'ad Erbili)
Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretlerinin çevresi ise, bizzat Sami Efendiden naklen Said Nursi Merhumun Kadiri dersini alıp Esad Erbili Hazretlerine bağlandığını bildiriyorlar. Daha da ötesi, Bediüzzaman'ın, kendisinden Tarikat dersi almak isteyenleri Sami Efendiye gönderdiği biliniyor.

Kendisinden tarikat dersi isteyenlere Said Nursi, “İrşadla görevli kişi Sami Efendi’dir, O’na gidin” demiştir... Bediuzzaman Hazretleri de gençliğinde Esad Erbili Hazretlerinden Kadiri dersi alırdı. Altınoluk dergisi yazarlarından Taha Kılınç, iki ALLAH dostunun münasebetine bir örnekle farklı bir açı getirdi: “Rahmetli Bediuzzaman Hazretleri Sami Efendi ile pirdeş idi. Merhum, doğudan gelen hemşerilerinin tasavvuf yoluna intisap etme arzularını izhar ettiklerinde, onlara adres olarak sadece Sami Efendi Hazretleri’ni gösterir ve eklerdi: ‘İrşadla görevli kişi Sami Efendi’dir ona gidiniz, biz sadece iman hakikatlerini yazmak ve yaymakla memuruz’.”

Sami Efedinin sevenlerinden Musa Topbaş Efendi bizzat anlatmıştır: “ Sami Ramazanoğlu Hazretleri anlatıyorlar: "Bediuzzaman Hazretlerini bir ara imtihana kalkışmışlar, imtihan etmişler. Sabaha kadar cevap vermiş, yetiştirmiş. Sonra o bununla biraz mağrur olur gibi olmuş. Piri Ekmel Efendimizin (Es’ad Erbili Hazretleri) yanına dergaha gitmiş. 8-10 sual soracakmış. O’nun soracağı soruların hepsinin cevabını Esad Efendimiz sormadan veriyorlar. ‘Ben şimdi mutmain oldum, hepsinin cevabını aldım’ diyor. Sonra ‘Ben Kadiri’den ders isterim’ diyor.”

Sami Ramazanoğlu Hazretleri şöyle anlatmıştır: “Bendeniz Kelami Dergahında hizmet ederken Bediuzzaman hazretleri başında poşusu, belinde silahıyla, efevari bir kıyafetle ziyarete gelirdi. Bediuzzaman hazretleri o zaman gençti. Esad Efendimize sorular sorardı. Cevabını alınca ‘ALLAHü Ekber’ der, hemen ayağa kalkardı. Esad Efendi’den Kadiri dersi aldı. Bir defasında Bediüzzzaman gittikten sonra, Esad efendi ‘Bu genç,gençlere hizmetle görevli. İstikbalde gençlere iman davasında çok büyük hizmetler yapacak. Ama hala kendisi bunu bilmiyor, kendisine söylenmedi’ dedi.”

Bediüzzamanın hangi mürşidle manevi yolla görüşüp bu unvanı aldığı bilemiyorum. Ancak kendisinin tasavvuf ve tarikata uzak olmadığı hatta bazı şeyhlerden tarikat dersi aldığı bilinmektedir. Mesela yaşadığı devirde “meclis-i meşayıh” reisliği yapmış M. Esad Erbili onun intisab ettiği kişilerdendir. (Prof Dr. Hasan Kamil Yılmaz)[/FONT]
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
50 kez konuşulmuş sonuca varılmamış

sanki tüm kabahat nurcuların mış gibi ortaya atılmasın
tarikat zamanı değildir cümlesini kullanan çok grup var.
dışarı çıkın dolaşın
nurcu olmamasına rağmen
tarikatlardan nefret eden milyonlar mevcut
bu tür forumlara girenlerin de sizlerin tartışmasına bakınca ferahlıyordur:)

tarikatların aralarında bir karın ağrısı olduğu belli ama üstteki konu kadar yüzeysel değil
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
'Bediüzzaman, kendi devrindeki tarikatların bid'atlerle dolu olduğunu müşahede ederek "Zaman tarikat zamanı değildir, hakikat zamanıdır." sözünü söylemiş olması muhtemeldir''

Şaşılacak bir şey!!! Ayaaaa!Acaba bu sözleri yazanların Emirdağı 2.kısımdan haberleri yok mu? Ne muhtemeli kardeşim üstad aynen şunları söylüyor, kaldıki daha öncede iktibas etmiştik:''Şimdiye kadar yalnız iman hakikatini düşünüp ''Tarikat zamanı değil, bid'alar mani oluyor'' dedim.Fakat şimdi.....''

Bazılarının üstadın muvakkaten söylediği ''Zaman tarikat zamanı değil, bid'alar mani oluyor'' sözünü tekrarlayıpta,, ''Fakat şimdi...'' kısmını atlamaları, bektaşilerin meşhur sözünü nasıl da hatırlatıyor, değil mi?
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
'Bediüzzaman, kendi devrindeki tarikatların bid'atlerle dolu olduğunu müşahede ederek "Zaman tarikat zamanı değildir, hakikat zamanıdır."

Hangi tarikat, o zaman ümmetin genelinde bir boulma vardı. Yoksa hakiki mürşidlerin tarikatları yine can kurtaranlardı. Bidatlerle doluymuş da üstad böyle demiş. Sami Efendi'nin tarikatı mı, Ali Haydar Efendinin yolu mu, yoksa Zahid Kotku'nun yolu mu bidatlerle dolu idi.

Hazret hiç bir zaman tarikatı inkar manasında bu sözü edemez. Etmemiştir de. Nurcu bountularının o sözü bayraklaştırmasıdır. Allah dostlarına, Hakka giden yollara ilişmeyenlere sözümüz yok tabi. Risaleleri okur okutur faydalı olurlar. Ama birileri bize abi desinler diye adam kapmak peşinde.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Ben öyle anlamıyorum ..Üstad tarikatlardaki bid'a dan değil, imana müteveccih olan i'tikadi bid'alardan bahsediyor....fakat nur meşrebinden olduğunu söyleyenlerin, Emirdağı 2. ksımdaki ;'' Fakat şimdi...'' kısmını es geçmeleri , bilmemekten mi kaynaklanıyor, yoksa....mı kaynaklanıyor sorusunu gümdeme taşıyor? Bence meselenin bam teli burasıdır...Rsialei Nur okumaları için sağlıklı bir yol bence mümkündür..
 

Aşk Şairi

Kıdemli Üye
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,286
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Web sitesi
www.haksairi.com
'Bediüzzaman, kendi devrindeki tarikatların bid'atlerle dolu olduğunu müşahede ederek "Zaman tarikat zamanı değildir, hakikat zamanıdır." sözünü söylemiş olması muhtemeldir''

Şaşılacak bir şey!!! Ayaaaa!Acaba bu sözleri yazanların Emirdağı 2.kısımdan haberleri yok mu? Ne muhtemeli kardeşim üstad aynen şunları söylüyor, kaldıki daha öncede iktibas etmiştik:''Şimdiye kadar yalnız iman hakikatini düşünüp ''Tarikat zamanı değil, bid'alar mani oluyor'' dedim.Fakat şimdi.....''

Bazılarının üstadın muvakkaten söylediği ''Zaman tarikat zamanı değil, bid'alar mani oluyor'' sözünü tekrarlayıpta,, ''Fakat şimdi...'' kısmını atlamaları, bektaşilerin meşhur sözünü nasıl da hatırlatıyor, değil mi?

Fakat şimdi..... nin devamını paylaşsaydınız daha faydalı olurdu madem asıl önemli yer orası fakat şimdi ne?

bid'atlerle dolu kısmına gelince türkiye genelinde tarıkat ehliyiz şeyhiz diyenler
burada sayılan bir kaç tarikatten ibaret değildir hatta bunların isimlerini bile art niyetli kullanan nicesi vardır.
gençliğin kısaca milletin durumu malum milleti dinsizleştirmek için her caba veriyorlar
her koldan saldırıyorlar yalan mı ?
doğru dürüst ne iman hakikatlerinden haberdar ne farzlardan ne sünnetlerden
hal böyle olunca türkiye genelinde sözde şeyhlerle bidat ve hurafelerle dolu kendilerini tarıkat ehli gösteren sayısız sahtekarla fırsatcılarla
doğrularını ayırt edecek ilme sahip değilken gençlik nice batıl inançlarla beyinleri yıkanmışken
hala bu olayın ört bas edilmesine
öyle değilmiş gibi gösterilmesine şaşıyorum
imanların kurtarılması için kuran - iman hakikatlerini yayma bilinçlendirme çabası verilmesine vurgu yapılmasına neden bu kadar tepkilisiniz

anlamak imkansız !!!
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Fakat şimdi..... nin devamını paylaşsaydınız daha faydalı olurdu madem asıl önemli yer orası fakat şimdi ne?

bid'atlerle dolu kısmına gelince türkiye genelinde tarıkat ehliyiz şeyhiz diyenler
burada sayılan bir kaç tarikatten ibaret değildir hatta bunların isimlerini bile art niyetli kullanan nicesi vardır.
gençliğin kısaca milletin durumu malum milleti dinsizleştirmek için her caba veriyorlar
her koldan saldırıyorlar yalan mı ?
doğru dürüst ne iman hakikatlerinden haberdar ne farzlardan ne sünnetlerden
hal böyle olunca türkiye genelinde sözde şeyhlerle bidat ve hurafelerle dolu kendilerini tarıkat ehli gösteren sayısız sahtekarla fırsatcılarla
doğrularını ayırt edecek ilme sahip değilken gençlik nice batıl inançlarla beyinleri yıkanmışken
hala bu olayın ört bas edilmesine
öyle değilmiş gibi gösterilmesine şaşıyorum
imanların kurtarılması için kuran - iman hakikatlerini yayma bilinçlendirme çabası verilmesine vurgu yapılmasına neden bu kadar tepkilisiniz

anlamak imkansız !!![/QUOT



Üstad Hazretleri Telvihatı Tis'ada 3. telvihde şunları söyler:

En ziyade medar-ı teessüf şudur ki: Ehl-i Sünnet ve Cemaatin bir kısım zâhirî uleması ve Ehl-i Sünnet ve Cemaate mensub bir kısım ehl-i siyaset gafil insanlar; ehl-i tarîkatın içinde gördükleri bazı sû'-i istimalâtı ve bir kısım hatiatı bahane ederek, o hazine-i uzmayı kapatmak, belki tahrib etmek ve bir nevi âb-ı hayatı dağıtan o kevser menba'ını kurutmak için çalışıyorlar. Halbuki eşyada, kusursuz ve her ciheti hayırlı şeyler, meşrebler, meslekler az bulunur. Alâküllihal bazı kusurlar ve sû'-i istimalât olacak.

Çünki ehil olmayanlar bir işe girseler, elbette sû'-i istimal ederler. Fakat Cenâb-ı Hak âhirette muhasebe-i a'mal düsturuyla, adalet-i Rabbaniyesini, hasenat ve seyyiatın müvazenesiyle gösteriyor. Yani hasenat racih ve ağır gelse, mükâfatlandırır, kabul eder; seyyiat racih gelse cezalandırır, reddeder. Hasenat ve seyyiatın müvazenesi, kemmiyete bakmaz, keyfiyete bakar. Bazı olur, birtek hasene bin seyyiata tereccuh eder, afvettirir.

Mâdem adalet-i İlâhiye böyle hükmeder ve hakikat dahi bunu hak görür; tarîkat, yani Sünnet-i Seniye dairesinde tarîkatın hasenatı, seyyiatına kat'iyen müreccah olduğuna delil: Ehl-i tarîkat, ehl-i dalaletin hücumu zamanında îmanlarını muhafaza etmesidir. Âdi bir samimî ehl-i tarîkat; sûrî, zâhirî bir mütefenninden daha ziyade kendini muhafaza eder. O zevk-i tarîkat vasıtasıyla ve o muhabbet-i evliya cihetiyle îmanını kurtarır.

Kebairle fâsık olur, fakat kâfir olmaz; kolaylıkla zındıkaya sokulmaz. Şedid bir muhabbet ve metin bir itikad ile aktab kabul ettiği bir silsile-i meşayihi, onun nazarında hiçbir kuvvet çürütemez. Çürütmediği için, onlardan itimadını kesemez.

Onlardan itimadı kesilmezse, zındıkaya giremez. Tarîkatta hissesi olmayan ve kalbi harekete gelmeyen, bir muhakkik âlim zât da olsa, şimdiki zındıkların desiselerine karşı kendini tam muhafaza etmesi müşkilleşmiştir.
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Ya Hu AşkŞairi anlamının imkansız olduğu işlere neden karışıyorsunun? Halen aynı yerdesin. Yazmadan önce anlama problemini aşman lazım. Kimsenin vrugusuna itiraz yok. Deniliyor ki, o vurgu vr malum sözle birlikte münkir şakirtler tarikat karşıtlığı yapma hevesindeler. İtiraz edilen o. Anlamayacaksan, anlama çekil. Sus ki adam sansınlar, ağır ol molla desinler gibi güzel deyimler var türkçemizde.

tarikat iman hizmeti de vermekte bugünde. Menzile sadece milyonlar gidiyor. Avrupa ve Amerikada üst düzey entellektüel isimler hep tarikatla, bir şeyhle İslam'ı seçmişler, Mesnevi en çok okunan eser, İbni Arabi'yi bizden daha iyi biliyorlar, siz halen iman zaafı var, tarikatta tamam ama sonra diyorsunuz. Sen iman ettim demekle hakiki imana kavuştum mu zannediyorsun. Mutmainne olmadan herşey mecazidir. Müslümana da lazım mürşid, kafire de lazım. Biri hakiki imana erecek, biri Allah'ı bulacak sonra o da hakiki imana erecek.

Onca kafir var adamların işi tarikatla :)

Normal bir insan, traikat denilince Menzil der, İsmailağa der, Erenköy der, İskenderpaşa der, der de der. Ama bunlar güzellikleri göstermekten ziyade kendi akıllarında insanları sakındıracaklar da sahte şeyhleri anlatacaklar. Bana peygamberleri anlat diyen birine Müseylemetül kezzap'tan başlamak ne kadar akıl kârıdır. Ortada namütenahi güzellikler var. Onları göstereceksen göster, yoksa çık aradan da sed olma. Zira sizin gibi çürük sedler şuanda olduğu gibi en ufak rüzgarda yıkılır geçilir. Olan size olur yani.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Evet aşk şairiyle, bir iletişim problemimiz var..Hayırlısı..Aşk şairi yukarıda iktibas ettiğim yazıyı bir i,ncelesin.
 

Aşk Şairi

Kıdemli Üye
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,286
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Web sitesi
www.haksairi.com
talip kötü söz sahibindir
aslında senin ne olduğunu mesajlarını iyi inceleyenler görür
nefsi ile konuşan ısrarla nefsine hakim olamayan
nefsi hakaretlere bulunan sonra millete nefis terbiyesinden bahseden zavallının tekisin !!!
kısaca tarikat ve tasavuf ehelinin yüz karasısın
sen önce kufurle itham ettiklerinden edebsizlik ve terbiyesizliklerinden özür dile sonra adamlıktan bahset
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
''Şimdiye kadar yalnız iman hakikatini düşünüp ''Tarikat zamanı değil, bid'alar mani oluyor'' dedim.Fakat şimdi.....''
Devamlı bu yazılıyor...

FAKAT ŞİMDİ ve sonrasını bi yazar mısınız buraya?

Ne demiş, ne demek istemiş, ne anlamışız...

Biz de bilelim durum neymiş...
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Evet aşk şairiyle, bir iletişim problemimiz var..Hayırlısı..Aşk şairi yukarıda iktibas ettiğim yazıyı bir i,ncelesin.

Asıl mesele de o ya zaten. Bir insan bırakın tarikatı, Allah Dostlarını, İslam'ı Allah'ı dahi inkar edebilir. Oturursun konuşursun ikna olur olur, olmaz ise olmaz. Kimseyle aynı düşünmek zorunda değilsin. Der ki adam banane Allah Dostlarından, sadıklardan, zaten yalancılar, ben şakirdim, o yolda giderim. Eyvallah.. Herkes herşeyi diyebilir. Ama adamlar anlamaktan aciz, siz onlarla konuşmaya çalışıyorsunuz. Bir şey demeye çalışıyor, nerede duruyor kendine meçhul. Nasıl nereden besleniyor, nasıl bir ruh haline sahipler bilemiyorum. Biri çıksa dese Allah yok, tabiat yapar, sen de dersin, herşey kader çerçevesinde, o senin ne dediğini anlar, sen onu anlarsın, sonrasında kimse ikna olmayabilir. Ama birbirinizin ne dediğini anlarsınız. Bunlar ondan uzak, laf edecekler.

Klasik şakirt tavrı, demagoji yapmak iste, lafı tersinden anla, hatta anlayamama, çık foruma yazı getir, yazı as.

100 söz söyle o başka bir yerden bir lafla ortaya çıksın. Sonra bunlarla konuşabil.

Akıl, ilim, izan, insaf olsa zaten tarikat münkirliği yapılmaz, münkirler desteklenmez.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
Evet aşk şairiyle, bir iletişim problemimiz var..Hayırlısı..Aşk şairi yukarıda iktibas ettiğim yazıyı bir i,ncelesin.

Ya Hu AşkŞairi anlamının imkansız olduğu işlere neden karışıyorsunun? Halen aynı yerdesin.

problem sizde olmasın.
burda çeşitlik tarik insanlar var ama konuya ama özelden çok güzel cevaplar verilip kabullendiğimize göre.
 

Aşk Şairi

Kıdemli Üye
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,286
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Web sitesi
www.haksairi.com
iftira ve zandan ileri gitmiyor yine yazdıkların :)
iftirlarla yalanlarla zanlarla ona buna küfürle hakaretle terbiyesizlikle konuşursan
yazdıklarının hiç bir değeri olmaz isterse 10 bin söz söyle
karşı tarafı anlama zahmetindede bulunmazsın ancak zan üstüne zan edersin
neyse siz ucmaya devam edin
ilmi insanlarla tartışmak onlara hakaret etmek için öğrenmiş yazıık
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
Devamlı bu yazılıyor...

FAKAT ŞİMDİ ve sonrasını bi yazar mısınız buraya?

Ne demiş, ne demek istemiş, ne anlamışız...

Biz de bilelim durum neymiş...
üstadın olsun başka alimin olsun tarikat gereksiz diyemeceğine inanıyorum
öyle arkadaşların tarikat çı değilim diye hapse girmemek adına veya hizmete zarar gelmesin diye yalan söyleyeceğine hiç ihtimal vermiyorum

en azından islam alimini seven ve saygı duyanların karın ağrısı yoksa
bu meseleleri kurcalamaları dini vecibeleridir.
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
10 yıldır yazarız biz bu konularda, çoğu grupla tanışıklığımız vardır yakından, kim ne der biliriz, sizi gibileri de çok gördük. Bir yerlere kafalanmakla bu işler olmuyor. Itri misal tipleri 10 yıldır biliriz, özellikleri karakterleri aynıdır. Münkir edebiyatını abilerinden duydukları sürdürmek isterler. Siz de lafa gireyim dediniz ama ortada kaldınız, ne sizin ne de onların oturup madde madde konuşabilecek ilmi, akli dirayetleri yoktur. Laf çorbasına dönüşür ancak iş. İnkarın savunması zor olur. Sizin ki anlayış eksikliğinden ortada kalma biraz. Yoksa Itri gibi evliyaullahı yalancı addeden, katıksız münkir edanız yok. Aklınızın seviyesine veriyorum ancak. Durduğunu yerden kendinizin haberi yok.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
10 yıldır yazarız biz bu konularda, çoğu grupla tanışıklığımız vardır yakından, kim ne der biliriz, sizi gibileri de çok gördük. Bir yerlere kafalanmakla bu işler olmuyor. Itri misal tipleri 10 yıldır biliriz, özellikleri karakterleri aynıdır. Münkir edebiyatını abilerinden duydukları sürdürmek isterler. Siz de lafa gireyim dediniz ama ortada kaldınız, ne sizin ne de onların oturup madde madde konuşabilecek ilmi, akli dirayetleri yoktur. Laf çorbasına dönüşür ancak iş. İnkarın savunması zor olur. Sizin ki anlayış eksikliğinden ortada kalma biraz. Yoksa Itri gibi evliyaullahı yalancı addeden, katıksız münkir edanız yok. Aklınızın seviyesine veriyorum ancak. Durduğunu yerden kendinizin haberi yok.
ıtriyi bilmem ne menem
lakin üstte atfettiklerin sanki üzerine yapışmış:)

dün son.fedai ile tarikat meselesini konuştuk eli ayağı düzgün yorumlar yaptı konu kapandı.
tarikat faydalı mı evet en azından eskileri
tarikat olmazsa olmaz mı bence olmazsa olmaz değil.

bunların dışında da başka görüş belirtene rastlamadım.
 

fetihh

Üye
Katılım
23 Eki 2011
Mesajlar
71
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Bediüzzaman hazretleri Allah yolunda insan yetiştirmeye ömrünü adamış Allah dostudur. Yazdığı eserlerde hep imanı, Allahı anlatmıştır.
Zaman tarikat zamanı değil iman kurtarma zamanı demiş diyor nurcu kardeşlerimiz. Yani bu şumu demek oluyor. Peygamberimiz sav. döneminden bu güne kadar birçok tarikat vardır ve bizim gittiğimiz Nur cemaati yolu hepsinin üzerinde bir yoldur. Bu yorumu yapıyorlarsa bence Bediüzzamanın bile hakkına girip onun sözü üzerinden kendi menfaatleri yönünde haksız yere mana çıkarıyorlar.

Günümüzde Peygamberimiz sav. sünnetine tabi bidatlerden uzak Allah yolunda taviz vermeden ilerleyen tarikatler var. Ve bu tariketler Allahı imanı islamı, aynı Peygamberimiz savin yönteminde olduğu gibi insanın seviyesine göre anlatıyor. Hakiki tarikat bence islama en iyi şekilde hizmet eder.

Bediüzzamanı iyi anlamak gerekiyor.
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com

üstadın olsun başka alimin olsun tarikat gereksiz diyemeceğine inanıyorum
öyle arkadaşların tarikat çı değilim diye hapse girmemek adına veya hizmete zarar gelmesin diye yalan söyleyeceğine hiç ihtimal vermiyorum

en azından islam alimini seven ve saygı duyanların karın ağrısı yoksa
bu meseleleri kurcalamaları dini vecibeleridir.
O Yazının devamını okudun mu?

Herkesin yazının devamından ne anladığını biliyor musun?
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
Bediüzzaman hazretleri Allah yolunda insan yetiştirmeye ömrünü adamış Allah dostudur. Yazdığı eserlerde hep imanı, Allahı anlatmıştır.
Zaman tarikat zamanı değil iman kurtarma zamanı demiş diyor nurcu kardeşlerimiz. Yani bu şumu demek oluyor. Peygamberimiz sav. döneminden bu güne kadar birçok tarikat vardır ve bizim gittiğimiz Nur cemaati yolu hepsinin üzerinde bir yoldur. Bu yorumu yapıyorlarsa bence Bediüzzamanın bile hakkına girip onun sözü üzerinden kendi menfaatleri yönünde haksız yere mana çıkarıyorlar.

Günümüzde Peygamberimiz sav. sünnetine tabi bidatlerden uzak Allah yolunda taviz vermeden ilerleyen tarikatler var. Ve bu tariketler Allahı imanı islamı, aynı Peygamberimiz savin yönteminde olduğu gibi insanın seviyesine göre anlatıyor. Hakiki tarikat bence islama en iyi şekilde hizmet eder.

Bediüzzamanı iyi anlamak gerekiyor.
bazen yaraları kaşımamak lazım.

evet kitabın bir bölümünde risalelerin üstünlüğünden bahsetmiş
hikem arkadaşımızın bir konusunda konuşulmuştu:)
bu mesele ayrı

asıl mesele tarikatlar gerekli midir olmazsa olmaz mıdır?
yeni yüzyıl yeni yöntemler yeni iletişim araçlarının çıktığı ortamlara tarikatlar ne kadar uyum sağlayabiliyor

burda biliyoruz ki pek çok tarik başı açıkları kınıyor lanetleyenler cehenneme yollayanlar bile varken
farklı metodlarla kınamadan kırmadan ikna edebiliyorlar
olmadı başı açık mı onu öyle kabullenip başka dini vecibeleri yerine getirmesi hususunda çalışıyorlar

tarikleri biliyoruz ki farzı yerine getirmeyen gelmesin deniliyor
 
Üst