Kalp mi beyin mi?

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,940
Tepkime puanı
2,067
Puanları
113
Konum
Mars
senin gibi dili ve düşüncesi dağınık bir adamın

Sen istiyorsun ki. Ben senin anlayacağın bir şekilde yazayım fakat burada dikkat etmen gereken bir şey var. Ben sen değilim ki!!
Senin gözün ile benim gözüm aynımı sen bu farktan dolayı beni insan olarak görmeyecekmisin sırf kendini iyi hissetmen için başkasındaki farklılıkları kendine mi yontacaksın?

Senle ben farklı kişileriz, farklı şekilde görür farklı şekilde duyarız. Senin özelliklerinin bende olmaması benim dağınık olduğum anlamına gelmez.

Yahu ben benim bana görede sen dağınıksın her ne kadar kendini titiz olarak nitelesende titiz değilsin.

Çünkü sen ufak çocuklar gibi düşünen ve karşısındaki ile alay eden, küçük düşürme, rencide etme vs vs gibi güçleri tartışma esnasında tartışmanın asıl konusundan uzaklaşmak sureti ile kullanan bir kişisin. Bunu sana daha önce fil suresinde görebileceğini söyledim.

Saçma bir teoriden böyle birin ürün ortaya çıkması gayet doğal, suç sende değil evrimde :)
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
ikili karşılıklı diyalog konuşmalarınız aslında başka bir açıdan bakanlar için daha farklı düşüncelere sevkediyor adams ile Mugalata nın konuşma diyaloğlarından yola çıkıp bir kaç şey karalamak istiyorum..birazdan yayınlamayı umut ediyorum uzun kısa nasıl olur bilemem ama detayları atlamayı düşünmüyorum.. :9
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Karşımızda tepeden görebileceğiniz şekilde akan Temiz bir nehir suyu olsun ve bu suyu sürekli akar halde olacak şekilde hayal edelim istiyorum...

Eğer ilk etapta akan Temiz bir nehir suyuna bakarsak onun sadece aktığını görebiliriz fakat işlevsel anlamda herhangi bir faydasını göremeyeceğiz ..evet nehirin yanına gidip dokunabilir temas edebilir yada gerekli canlı yaşam türlerini gözlerle görebildiğimiz kadarıyla görmeye çalışır ve görürüz fakat bizler genel bir kazanım elde etmek istiyorsak işte o zaman Temiz nehir suyunu depolama ihtiyacımız olduğunu anlarız...

Eğer depolama ihtiyacını yapmazsak temiz sudan faydalanabilmek için susadıkça sürekli Temiz nehir kıyısına farklı zaman dilimleri içerisinde gelmek zorunda olacağız isteyen elbette temiz nehir suyuna gelmeyebilir ama yaşam söz konusu ise kişinin gelme zorunluluğu birer ihtiyaç değil gerekliliktir...

işte bu gerekliliğin ihtiyacı karşılanması adına bizler temiz nehir suyuna bir baraj çekebiliriz ve sonrasında bu baraja kanallar yapıp dağıtımını istediğimiz yerlere şehirlere köylere sağlayabiliriz ama en önemlisi evlere taşımak için ise daha büyük kanaldan daha küçük kanallar ile evler ve barajlar arasında temiz tatlı su taşıma imkanını yapmış oluruz...

Nehir suyu dediğime bakmayın bu aslında baştada söylediğim üzere tatlı bir içilen su fakat dünyanın yüzeysel şekilleri o kadar eğilimli ki bu tatlı temiz su birer akan hızlı nehir gibi olmuş...

Bu yukarıdaki anlatılanlardan yola çıkıp KALP i anlatmak istersek insan üzerinden....şunları söyleyebiliriz...

İnsan vücudu içerisinde oluşan KAN lar ilk etapta başıboş gibi gözükür fakat bu kanlar aynı yukarıdaki gibi o kadar hızlı eğimli akar ki bunları belli zaman sonra zaptedemez olursunuz işte yüce yaratıcı HIZLI AKAN KAN ı bir KALP ile baraj kurup sonrasında toplayıp devamında küçük ve büyük damarlar la aynı kanallardaki gibi aktarımını sağlamış oluyor..

Anlaşılan o ki...

KAN ın şehirlere ulaşması için Yüksek ve daima çalışan POMPALAR gerekli....işte kalp sadece Baraj olmamış aynı zamanda POMPA vazifesini sürekli yaparak sağlar hale gelmiş...Devamında KALP kirli kanı temizleyen ve temiz kanı pompalayan vazifesinide üstlenmiş...

POMPA için bir enerji santrali gerekiyor ve bu santralin kontrolü için ise birer yazılım ağı yani KONTROL ODASI GEREKLİ....işte bu aşamada gerekli kodlar insanın DNA ZİNCİR KODLARINDA ŞİFRELENİRKEN kodlardan sonraki aşama olan KONTROL ODASI ise sistemin işlemesi adına BEYİN de bir yer açılıyor

ama bize yani insana sistemin çalışması için ENERJİ gerekliydi yani beyin kod pompa atık üniteleri (sindirim sistemi) oksijen tankları (akciger) vss gibi organların yada diğer ifade ile sistemlerin çalışması için enerji mutlak gerekiyordu...

Zaten insanın kendisi birer enerji kaynağı....o halde enerji ihtiyacımızı karşılamak için ne gerekiyor oda besin ihtiyac gereksinimlerimizi almamız işte alınan besinler belli noktadan sonra yakılıyor ve TÜM SİSTEMİMİZ için gerekli olan ENERJİYİ elde etmiş oluyoruz...

Fakat ENERJİ nin de belli MAX ve MİNİMUM seviyeleri vardır...

yani %100 olan bir tankı %100 doldurmamalıyız her zaman tankı %80 doldurmalıyız yani yemek yerken bile tam doyarak kalkmamalıyız bunun hem sağlık açısından oldukça tehlikeli olduğunu söylerler hemde hazımsızlık yani insanda rahatsızlık verdiğini söylerler....

o halde %80 verimle dolu olan tank enerjisini KONTROL ODASININ Belirlediği şekilde kullanımı sağlanır organlar için söz ediyorum fakat KONTROL ODASINDA herşey gizli değil gizli olan yöneten ve sistemlere görevlerini ihtiyaçlarını gereksinimlerini aktaran yer DNA ZİNCİR KODLARIDIR....ki bu kodlar odukça yüksek bir şifreleme ile korunmuştur...

Çünkü bu kodlar erişilmemizi istemediğimiz için yüce yaratıcı oluşturmuştur...Mutlaka onun bir bildiği vardır yer yer sistemde birşeyler kodlar adına bulduğumuzda aslında YÜCE YARATICININ kendi izni dahilinde olduğu için....

Yani bugün KALP insan için kanı topluyor pompalıyor temizliyor ve dağıtıyor...

Beyin ise ORGAN SİSTEMLERİNİN KONTROL ODASI oluyor fakat ben size

YENİ BİR BAŞLIK AÇAYIM...

Bence ne KALP nede BEYİN FOnksiyonel diyebilirim....

Herşey hatta her görev hatta daha ileriye gidiyorum her tanım DNA ZİNCİRİNİZDEKİ KOD da gizli (Tüm organ sistemlerinin eksiksiz düzenli çalışması için ta bi)...bu odayı yüksek korunaklı büyük bir kasa gibi düşünebilirsiniz...

KALP olmadan insan yaşayamaz ama insanın beyin ölümü olduktan sonra insan cihazlara bağlı olarak yaşayabilir...fakat bu boyutta insan olmaz...o yüzden insana eziyet vermemek ve fişi çekmek tüm son anda ise son seçenek olarak daha doğru diyebiliriz..

Doğruları size göre bahsetmişsiniz ve kişilerin yanlış yer ve konumlarında olduğunu söylemişsiniz...

Kişilerin sizlerle aynı bakış içerisinde olmaması onun yanlış yerde olduğu anlamını taşımaz devamında insana şunu derler kime göre dogru yer yada neye göre yanlış yer.....bu kararı kim veriyor...??

bana göre dogru sana göre yanlış terimlemeler yapmak olası odak adresleri olmaz yani buradan bir meyva bahçesi elde edemezsiniz...

sadece kazdığınız bahçeyi tekrar tekrar kazmak gibi olursunuz yani olduğunuz yerde durursunuz ötesini hiç göremez yada algılayamazsınız...

öncelikle insan açık olabilmeli karşı tarafın olabileceği bir köprüyü de hayal edebilmeli

ancak insan hayal ettiğinde birşeyleri yakalamaya çalışabilir...

Bugün dünya üzerinde bir çok sorunlarla karşılaşacağız hatta bu sorunları çözmek için bir çok danışmanlara akıl sahiplerine bilginlere filan danışacağız ama ne hikmetse sorun bir türlü çözülemiyor olacak...

işte bunların esas ana sebebi ....

sorunu anlayamamaktan geçer diye düşünüyorum...

yani bir çok akıl size bir çok kapı sunabilir ama bazen görülür ki hiçbir akıl çözümü sunamıyor olacak o halde ihtiyacımız olanı geride bırakmışızdır...

KALP insan için verilmiş çok değerli bir hazine eğer insan bu hazinesinin farkına varabilseydi yaşadığı hayatı daha iyi kavrayabilir anlayabilir ve sunumlayabilirdi bana göre ta bi...

KALP insanın sadece pompa vazifesi değildir...

Kalp yaşadığınızı yüreğinizde hissederek anlamanızı sağlar...

Eski Alim insanlar şunlaır söylerlermiş...

Yüce yaratıcıya bu dünyadan getirebileceğim tek güzel şeyim belkide bozulmadığına inandığım kalbim olacak diye eğer kalbim bozulmuşsa ve bende farkında değilsem o zaman işim harap diyebilirim...


İşte bir alim KALP in özelliğini vurgularken sadece tek hediyesinin KALP olacağını söyleyebiliyor...

Bugün hayatınızda yada hayatımızda herşeyi dünyada yapabilirsiniz yada yapabiliriz seçim sizlere bizlere ait....ama bilinen birşey var ki her beden bir gün göçüp bu diyardan gidecek...

Sözüm o ki İnanmayı seçenler ve seçmeyenler herkes buradan ebediyen gidecek bu bilinen ve kaçınılmaz olan bir gerçek...

insan hayatında istediği kadar inanç ve değerler anlamında gerçekleri red etsin ama şu bir gerçek ki insanlar kimi kaybettiğini bilebilseydi dünyaya bir kez daha gelip daha doğru olacağına yemin ederdi...Bu hepimiz için geçerli bir söz...yani insanlık olarak kimse dört dörtlük değil..

Seçim ilk kalpte başlar..

kalp ne kadar güzel mayalanırsa ve maya olmaya devam ederse kalp bir ışık nuru gibi etrafına yaymaya devam eder...

eğer seçim dünya üzerine ise doğrularınız sadece bu dünya için size gözükür...doğrular ve adresler herkes tarafından bilinen gerçekler..

inanmayan bir insana birşey söyleyemez anlatamazsınız ancak kalpten hissetmediği ve dilemediği sürece o insana ulaşamazsınız ....

o insan ne zaman kendi ister işte o zaman onun duygularına hislerine öznellerine herşeyine güzellikler katabilirsiniz..

yani bugün inanmayan insanlara tonlarca yazı yazın eğer kişinin kalbi ve aklı istemiyorsa ona ulaşamazsınız...

Fakat bu demek değildir ki insanlık olarak birbirimizi dışlayıp horlayacağız hayır herkes bizim adem ve havvadan kardeşlerimiz.. onlarda zorluklar yaşadığında bize zolruklar sunduğunda dahi bizler sıcak elimizi uzatacağız belki onlar bize sıcak ellerini uzatmayabilirler çünkü onlarda güç kavramı daha önde ama biz onların gözünde güçsüzde olsak çaresizde olsak biz inananların gücünün adresi belli o halde bizler var olanı herdaim kardeşlerimiz için paylaşmayı seçeceğiz bir gün doğru olanı bulabilmeleri için hergün DUA edeceğiz...sadece onlar için değil hepimiz için...DUA edeceğiz

Çünkü

Bu dünya ve bu dünyanın insanları acıları hüzünleri ve zorlu yılları haketmiyor bu dünyanın insanları güzellikleri rahatlıkları ve ferah dolu bollukları hakediyor....Eğer ne zaman İNSANLIK olarak birbirimize değer ve anlam katarsak işte o zaman İNSANLIK DÜNYADA YAŞAR VE YAŞAMAYA DEVAM eder...

KALP VE BEYİN İKİLİDİR AYRILMAZDIR BÜTÜNDÜR

BEYİN KONTROL ODASI GİBİ OTORİTERDİR AMA KALP OLMADAN BEYİN BİR İŞE YARAMAZ....

HER İKİSİNİ BÜTÜNLEYEN İNSANI İNSAN OLUŞTURAN DNA ZİNCİRİDİR...

DNA ZİNCİRİ Kodları olmadan ne beyin çalışır nede KALP nede diğer sistemsel tüm organlar herşey DNA NIN ZİNCİRİNDE GİZLİ...ama buraya insan ALLAH izin vermedikçe ulaşamaz...

Böyle.
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Bu konu üzerine bugünlük söyleyeceklerim bu kadar olsun ileri ki günlerde yazarmıyım bilemem ama bildiğim birşey var oda DNA nız olmadan hiçbir organınızın çalışmayacağıdır...

Tıpkı bilgisayarın ÇİP i olmadan çalışmyacağı gibi bir örneği düşünebiliriz..

Öyle...
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Bu konu üzerine bugünlük söyleyeceklerim bu kadar olsun ileri ki günlerde yazarmıyım bilemem ama bildiğim birşey var oda DNA nız olmadan hiçbir organınızın çalışmayacağıdır...

Tıpkı bilgisayarın ÇİP i olmadan çalışmyacağı gibi bir örneği düşünebiliriz..

Öyle...
Hava, su, toprak, ateş lataifinden bahsediyorsun. DNA bu kapsama girer. Kalp lataifi âlem-i ervahtandır. Etten olan kalp başka, âlem-i ervahtan bir lataif olan kalp başkadır. Hem başka, hem birdir. Kalp, iki âlemin geçit kapısı gibi bir şey.. Uzun uzun misallerle yazmak lazım ama o vakit kimse okumuyor.. Mesela iman kalptedir. İlhamlar da kalbe gelir. Zikir de kalbe iner..

Size tavsiyem materyalistler gibi düşünerek kalbi inkar etmeyin. İmanın kalpte olduğu Kur'an'da ayetlerle sabittir!!!!!
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Birdaki konu başlığı DNA ZİNCİRİ olsun derim.. oradan da birşeyler yorumlanabilinir kanısındayım..oldukça konu hoşuma gitti paylaşım için teşekkür ederim keyifli yazılar uzun zamandır yazamıyordum içimdeki enerjime katkı sağladınız eksik olmayın....

Bundan sonraki süreçte bu konu adına Dinleyici olarak katılmak istiyorum sanırım epeyce yazmışız :) o yüzden dinleyici olmayı seçiyorum...şimdi yeni karar verdim..

Böyle..
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Beyin, 'elif lam mim' hurufundan 'mim' harfidir.. Çok mu yazdık acaba! Estağfirullah..
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Hava, su, toprak, ateş lataifinden bahsediyorsun. DNA bu kapsama girer. Kalp lataifi âlem-i ervahtandır. Etten olan kalp başka, âlem-i ervahtan bir lataif olan kalp başkadır. Hem başka, hem birdir. Kalp, iki âlemin geçit kapısı gibi bir şey.. Uzun uzun misallerle yazmak lazım ama o vakit kimse okumuyor.. Mesela iman kalptedir. İlhamlar da kalbe gelir. Zikir de kalbe iner..

Size tavsiyem materyalistler gibi düşünerek kalbi inkar etmeyin. İmanın kalpte olduğu Kur'an'da ayetlerle sabittir!!!!!

Sözlerine katılmakla beraber aslında şunuda ilave etmek isterim...izninle inşallah...

Söylediğin üzere derin konular yazmaya izah etmeye çalışsan kaç kişi hangi pencereden açıdan bakıp görebilmeyi deneyebilir bu bilinmez...yani bugün birşeyler yazsanda onlar yazdığın şekilde algılarlar ancak üçüncü gözle baktığında insan birşey yaklayabilir ama o his için insanda kalpte birşeyler canlanması gerekir yoksa bugün herhangi bir agaça bakan insan o agaç a ağaç der...ama aslında ağaç ın barındırdığı güzellikleri farkedemez...insan hissetmeden yaşayamaz...yaşasada sadece yaşamak için yaşar..bu yani :)

Kalp evet ettendir...Beyninde çoğu sudur...yani düşünsenize beynin çoğu su ama nasıl düşünebiliyor...lotlarla mı....??

Beyinde ki Lot bölgeler enerji olmadan çalışabilir mi??

çalışmaz...bence ta bi..

Enerjinin çakması için yada çarpışması için su gerekli değilmi...??

evet oldukça gerekli..

Aşağıdaki söyleyeceklerimi evde yada GÜVENLİKSİZ ORTAMDA SAKIN denemeyin....Sadece HAYAL EDİN istiyorum...

Bugün yere oldukça fazla su serpin sonrasında ona elektirik verin etrafınıda demir metallerle kaplayın belli noktalara iletkenler koyun sonrasında ortamı karanlık hale getirin baktığımızda ne görürüz çarpışan lotlar...

beyinde farklı değildir...sistemsel organlarımızın en önemli 5 maddesidir..beyin KONTROL ODASI dır...

ama KALP KONTROL ODASININ yani BEYNİN MERKEZİDİR...

Merkez ŞEHİR olmadan Ülkenizi kontrol edebilirmisiniz ??

Hayır edemezsiniz...


Fakat ÜLKENİN MERKEZİNE yönetici yani siyasiler atamadan bir ülkeyi yönetemezsinizde...

Yani Ülke için merkez şehrin buluşma birleşme açısından nasıl önemi varsa ülkenin daimi ve yayılımı ve sürekliliği içinde oranın bir Siyasi mekanizması dyani KONTROL ODASI da bence gayet gerekli..

Bu konuları uzun uzadıya yazabiliriz fakat söylediğinde çok haklısın yazılar uzadıkça malesef iletişimde kanallar azalabiliyor ama önemli olan kanallara ulaşabilmek değil ki önemli olan paylaşım uzunda olsa kısada olsa sunabilmekte kimbilir belki bir gün geri dönüp değerlendirmek isteyenler olabilir..

Paylaşım bence yapmalısın kimin yada kimlerin okuduğuna değilde bence sadece istediğin bir güzel paylaşımsa bence yapmalısın kimse okumasa bile bana denk gelmişse yazıların ben güzel çirkin demeden okurum çünkü okumayı bilgi edinmeyi ve paylaşmayı seviyorum ve sende öylesin kanımca..


Böyle..
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Beyin, 'elif lam mim' hurufundan 'mim' harfidir.. Çok mu yazdık acaba! Estağfirullah..

olur mu öyle şey karşılıklı diyaloğlara kararım olsada az ve öz birşeyler yazarım....sorun olmaz kusurum varsa asıl beni affet lütfen yanlış anlaşılmak istemem..
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
olur mu öyle şey karşılıklı diyaloğlara kararım olsada az ve öz birşeyler yazarım....sorun olmaz kusurum varsa asıl beni affet lütfen yanlış anlaşılmak istemem..
Anasır-ı Erbaâ on'dur.. Beş'i bu alemden, beşi metafizik alemdendir.

Hava, su, toprak, ateş; bu alemdendir. Maddenin özünü teşkil eder. Fakir bu dört lataife maddenin 4 hali diyor. Gaz(hava), sıvı(su), katı(toprak), plasma(ateş) hali.. Bütün bilinen elementler bu hallerede ortaktırlar..

Nefs- Nâtıka'ya kimileri metafizik alemdendir demiş, kimileri madde alemindendir demişler. Fakir Nefs-i Nâtıka'yı kalp gibi iki alemle irtibatlı sayıyor. Çünkü onun hayvanî yönü de var, öldüğü zaman toğrak olup aslına dönüyor; rahmanî yönüde var, Allah'ın razı olduğu bir terbiyeyi tutabiliyor. Tasavvuf büyükleri Nefs-i Natıka'nın mekânı iki kaşın tam ortasıdır der. Bence beynimizin tam ortasıdır. Arzularımızın meydana geldiği beyin merkezinde bir damla büyüklüğünde olan Hypothalamus denilen parçacık!.. Tıp, su damlası büyüklüğünde olan bu et parçacığına çok büyük anlamlar yüklüyor. Vegetatif sinir sisteminin en önemli merkezinin bu nokta olduğunu söylerler. Sigara, kumar, uyuşturucu madde ve alkol gibi bağımlılıkların; hayati nitelikte olan uyku, açlık hissi ve şehvet gibi olguların buradan yönetildiğini tespit ettiler. Üstelik bu merkez, birçok hormonun üretilmesinde, impuls verici olarak büyük rol oynuyor.. Üzerinde çalışmalar henüz sonuçlanmış değil.. Hyphotalamus!..

............................

Bu beş latâiften sonra alem-i ervah (ruhlar alemi/metafizik)'dan olan diğer beş lataife gelelim..

Kalp
Ruh
Sır
Hafi
Ehva

Bu metafizik alemin elementleri çok ilginçtir. Her birisinin ayrı ayrı işlevi vardır.. Kalp ve Ruh, iki ayrı element; sır, hafi, ehva ise hakikat aleminin soğan zarı gibi iç içe katmanlanmış sırlarıdır.. Bir sır var; bir sırrın sırrı var; bir de sırrın sırrının da sırrı var.. Sır sahibi bu üç sırra vakıfsa keşiflerinde yanılmaz biiznillah..

Bu konuları biraz merak edin.. Başka zaman âlem-i ervahtan olan lataiflerin fonksiyonlarını uzun uzun izah ederiz inşallah.. Bu konuları bilirseniz insanı ve kâinatı anlamakta yol alırsınız. Ne nereden çıkyor, niye böyle oluyor, hangi etkiye ne tepki gelir, ne nedir, nasıldır gibi mevzularda keşfiniz açılır..

Tasavvuf bilmeyen hiçbir şey üretemez. İslam medeniyetinin temeli buna dayanır. İmam-ı Azam dahi ''son 2 senem olmasaydı Numan helak olmuştu'' der..

Bizim felsefe ilmiz, psikoloji, sosyoloji ilmimiz, bilimimiz vesaire hep buralardan üretilecek terimlerle ve izahlarla yapılmalıdır diye düşünüyorum. Şu an Batı Uygarlığı'nın ürettiği kavramlarla düşündüğümüz için bu kavramlara çok yabancıyız. Malesef böyle..

Bu noktada gözleme dayalı bilimi de ciddiye almak zorundayız. Gözlem çok çok önemlidir. Ayette ''biz onların gözlerini, kulaklarını ve kalplerini mühürledik'' der.. Göz ve kulak, aklı temsil eder. Çünkü akıl, 5 duyu üzerinden algıladıklarını işler. Gözlem ayetidir bu.. Allah, göz ve kulak (akıl) olgusuna kalbide katıyor.. Kalp derinliği olmayan akıl yürütme işlemi, ancak mutsuzluk üretir.. Batı Uygarlığının gözü ve kulağı açıktır. Bilimde yol almaları bundan kaynaklanıyor. Lakin kalbi mühürlüdür. Bizde ise bir zamanlar bu üç unsur açıkmış.. Bilimde, felsefede ve ilimde ilerlememiz bundan oldu.. Şu an bizde üçüde mühürlü.. Hem gözümüz kör, hem kulağımız sağır, hem de kalbimiz mühürlü.. Avrupa'nın gerisinde olmamızın sebebi budur..

İlk dönem müslümanlar ile bugün ki müslümanlar arasında 180 derece fark var.. Niye derseniz: 2 asır içinde çölün ortasından çıkıp her alanda gelişme sağlayan müslüman neredeee elinde ki hazır sermayeyi tüketip yerlerde sürünen müslüman nerede.. Bu noktaları iyi anlamak ve kabul etmek lazım diye düşünüyorum..

180 derece farkı gösteren küçük bir örnek: İlk dönem müslümanlar, Antik Yunan filozofları için ''kadim ârifan'' kavramını kullanıyor. O dönemden kalma yazmalarda bu kavrama sık sık rastlanmaktadır.. Bugün ise ''kafir filozoflar'' deniyor.. Soruyorum: Ne değişti? Kur'ân mı değişti, hadisler mi değişti? Bunlardan hiçbirisi değişmedi.. Değişen tek şey, ulemânın yorumudur.. Bugün ki müslümanların İSLAM ALGISI ve buna bağlı olan kafa yapısı tepeden tırnağa hastalıklıdır. Bunu da böyle bilmekte fayda var.. Bozulan şey İslam değildir. Bozulan şey, din algısıdır, kafa yapısıdır.. Benim kızdığım nokta son dönem islam aydınları ve şairleri ''nerede o çil çil kubbeler serpen ordu, nerede Kanuni, nerede Sinan'' diye hep ağlamışlar.. Hiçbirisi sebepler üzerinde kafa yormamış.. Ağlamakla ve geçmişin külleri ile övünmekle zaman kaybeden bir ümmet var şu an.. Hükümet, bundan farkısz değil.. İşimiz zor, zannedildiğinden çoook çok zor.. Çünkü hiç ama hiçbir yerde bu alana el atılmıyor.. Ne yazılıyor, ne de bahsediliyor.. Niye yazılmıyor, niye bahsedilmiyor? Çünkü karşılığı yok.. Rahatız, çok rahatız.. Bu rahatlık, bize eman duygusu veriyor.. Belalar gelmeye başlıyor ama genede uyanmıyoruz.. Ateş tenimize dokunana kadar uyumaya devam edeceğiz gibime geliyor.. Ama Allah islah etmeyi murad etmişse O eder. Belâ ile, kan ve göz yaşı ile eder. Keşke böyle olmasa diyeceğim lakin sünnetullah böyle.. Elden bir şey gelmiyor ne yapalım!..
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Anasır-ı Erbaâ on'dur.. Beş'i bu alemden, beşi metafizik alemdendir.

Hava, su, toprak, ateş; bu alemdendir. Maddenin özünü teşkil eder. Fakir bu dört lataife maddenin 4 hali diyor. Gaz(hava), sıvı(su), katı(toprak), plasma(ateş) hali.. Bütün bilinen elementler bu hallerede ortaktırlar..

Nefs- Nâtıka'ya kimileri metafizik alemdendir demiş, kimileri madde alemindendir demişler. Fakir Nefs-i Nâtıka'yı kalp gibi iki alemle irtibatlı sayıyor. Çünkü onun hayvanî yönü de var, öldüğü zaman toğrak olup aslına dönüyor; rahmanî yönüde var, Allah'ın razı olduğu bir terbiyeyi tutabiliyor. Tasavvuf büyükleri Nefs-i Natıka'nın mekânı iki kaşın tam ortasıdır der. Bence beynimizin tam ortasıdır. Arzularımızın meydana geldiği beyin merkezinde bir damla büyüklüğünde olan Hypothalamus denilen parçacık!.. Tıp, su damlası büyüklüğünde olan bu et parçacığına çok büyük anlamlar yüklüyor. Vegetatif sinir sisteminin en önemli merkezinin bu nokta olduğunu söylerler. Sigara, kumar, uyuşturucu madde ve alkol gibi bağımlılıkların; hayati nitelikte olan uyku, açlık hissi ve şehvet gibi olguların buradan yönetildiğini tespit ettiler. Üstelik bu merkez, birçok hormonun üretilmesinde, impuls verici olarak büyük rol oynuyor.. Üzerinde çalışmalar henüz sonuçlanmış değil.. Hyphotalamus!..

............................

Bu beş latâiften sonra alem-i ervah (ruhlar alemi/metafizik)'dan olan diğer beş lataife gelelim..

Kalp
Ruh
Sır
Hafi
Ehva

Bu metafizik alemin elementleri çok ilginçtir. Her birisinin ayrı ayrı işlevi vardır.. Kalp ve Ruh, iki ayrı element; sır, hafi, ehva ise hakikat aleminin soğan zarı gibi iç içe katmanlanmış sırlarıdır.. Bir sır var; bir sırrın sırrı var; bir de sırrın sırrının da sırrı var.. Sır sahibi bu üç sırra vakıfsa keşiflerinde yanılmaz biiznillah..

Bu konuları biraz merak edin.. Başka zaman âlem-i ervahtan olan lataiflerin fonksiyonlarını uzun uzun izah ederiz inşallah.. Bu konuları bilirseniz insanı ve kâinatı anlamakta yol alırsınız. Ne nereden çıkyor, niye böyle oluyor, hangi etkiye ne tepki gelir, ne nedir, nasıldır gibi mevzularda keşfiniz açılır..

Tasavvuf bilmeyen hiçbir şey üretemez. İslam medeniyetinin temeli buna dayanır. İmam-ı Azam dahi ''son 2 senem olmasaydı Numan helak olmuştu'' der..

Bizim felsefe ilmiz, psikoloji, sosyoloji ilmimiz, bilimimiz vesaire hep buralardan üretilecek terimlerle ve izahlarla yapılmalıdır diye düşünüyorum. Şu an Batı Uygarlığı'nın ürettiği kavramlarla düşündüğümüz için bu kavramlara çok yabancıyız. Malesef böyle..

Bu noktada gözleme dayalı bilimi de ciddiye almak zorundayız. Gözlem çok çok önemlidir. Ayette ''biz onların gözlerini, kulaklarını ve kalplerini mühürledik'' der.. Göz ve kulak, aklı temsil eder. Çünkü akıl, 5 duyu üzerinden algıladıklarını işler. Gözlem ayetidir bu.. Allah, göz ve kulak (akıl) olgusuna kalbide katıyor.. Kalp derinliği olmayan akıl yürütme işlemi, ancak mutsuzluk üretir.. Batı Uygarlığının gözü ve kulağı açıktır. Bilimde yol almaları bundan kaynaklanıyor. Lakin kalbi mühürlüdür. Bizde ise bir zamanlar bu üç unsur açıkmış.. Bilimde, felsefede ve ilimde ilerlememiz bundan oldu.. Şu an bizde üçüde mühürlü.. Hem gözümüz kör, hem kulağımız sağır, hem de kalbimiz mühürlü.. Avrupa'nın gerisinde olmamızın sebebi budur..

İlk dönem müslümanlar ile bugün ki müslümanlar arasında 180 derece fark var.. Niye derseniz: 2 asır içinde çölün ortasından çıkıp her alanda gelişme sağlayan müslüman neredeee elinde ki hazır sermayeyi tüketip yerlerde sürünen müslüman nerede.. Bu noktaları iyi anlamak ve kabul etmek lazım diye düşünüyorum..

180 derece farkı gösteren küçük bir örnek: İlk dönem müslümanlar, Antik Yunan filozofları için ''kadim ârifan'' kavramını kullanıyor. O dönemden kalma yazmalarda bu kavrama sık sık rastlanmaktadır.. Bugün ise ''kafir filozoflar'' deniyor.. Soruyorum: Ne değişti? Kur'ân mı değişti, hadisler mi değişti? Bunlardan hiçbirisi değişmedi.. Değişen tek şey, ulemânın yorumudur.. Bugün ki müslümanların İSLAM ALGISI ve buna bağlı olan kafa yapısı tepeden tırnağa hastalıklıdır. Bunu da böyle bilmekte fayda var.. Bozulan şey İslam değildir. Bozulan şey, din algısıdır, kafa yapısıdır.. Benim kızdığım nokta son dönem islam aydınları ve şairleri ''nerede o çil çil kubbeler serpen ordu, nerede Kanuni, nerede Sinan'' diye hep ağlamışlar.. Hiçbirisi sebepler üzerinde kafa yormamış.. Ağlamakla ve geçmişin külleri ile övünmekle zaman kaybeden bir ümmet var şu an.. Hükümet, bundan farkısz değil.. İşimiz zor, zannedildiğinden çoook çok zor.. Çünkü hiç ama hiçbir yerde bu alana el atılmıyor.. Ne yazılıyor, ne de bahsediliyor.. Niye yazılmıyor, niye bahsedilmiyor? Çünkü karşılığı yok.. Rahatız, çok rahatız.. Bu rahatlık, bize eman duygusu veriyor.. Belalar gelmeye başlıyor ama genede uyanmıyoruz.. Ateş tenimize dokunana kadar uyumaya devam edeceğiz gibime geliyor.. Ama Allah islah etmeyi murad etmişse O eder. Belâ ile, kan ve göz yaşı ile eder. Keşke böyle olmasa diyeceğim lakin sünnetullah böyle.. Elden bir şey gelmiyor ne yapalım!..

Öncelikle Paylaşım için eline sağlık ...

Yazılarına 2 gün evvel yanıt vermek istediysemde yorgun olduğun için yanıtlamakta güçlük çektim sonrasındaki gün yani dün gece yanıt vermek istediysemde yorgunluğum oldukça devam ediyordu...

Nasip bugüne yanıt vermek olmuş diyelim...

Eğer insanda sağlıklı bir iletişim için beden zihniyetliği yok ise o günlerde verilecek yazıların pek bir güzelliği olmuyor....önce beden rahatlığı yani dinlenmişliği çok önemli yoksa söylediğim her sözün bizzat yanındayım ve ben söylediğim hiçbirşeyi unutmam işte bu yüzden geçici olarak beğeni ikonunu bırakmak istedim ki buraya dönüş yapacağımı bilmen için...

Yazılarının bazılarına katılsamda bazılarına katılmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim yazdığın yazılara nereden başlasam bilemiyorum ama bir noktadan şimdi birazdan giriş izninle yapmak istiyorum inşallah..

Dünya başilı başına soruların tek ana kaynağı sonrasında ise sorulara hatta çokça sorulara cevap bekleyen evren kainat yani uzayın kendisi...

Şimdiki dikkatlice yazılarıma bakıp okumanı istiyorum....

Biz insanlar tanımlama yaparken yada allgılandırma yaparken neye göre tanımlama yada algı yapıyoruz....??

Gayet basit bir cevap verebiliriz...

Gözlerimizin gördüğü kulaklarımızın işittiği önsezi ve öğretilerimizin sunduğu kadarıyla bizler insanlar olarak etrafımızda olan ve yaşanılan herşeye tanımlama ve algılama üretip sunumlayabiliyoruz değil mi??..

İşte bu aşamada düşündüğümüzde Dünyada olan herşeyi görebilir diyebiliyoruz değil mi??

ama oysaki öyle değil...yani herşeyi görüp bilemezsiniz

çünkü siz ulaşabildiğiniz yerde haberdar olabilirsiniz...eğer bilmediğiniz afrikanın x bir köyünde insanlar kanseri bulmuşlar kendi yöntemleriyle ama dünya haberdar değil...çünkü bunlar ilke yaşayan kabileler ve hayattan kopuklar o halde sizler dünyada kansere ilaç ararken aslında onlar sizlerden çok evvel bulmuşlardı bile....

Sizler hayatlarınızda herşeyin kendi etrafınızda döndüğünüzü gerçekleştiğini ve sunumladığını sanarsınız oysaki hayat bir DÖNGÜ dür tıpkı Dünyanın kendi DÖNGÜSÜ olduğu gibidir..

Eğer Dünya döngü içerisinde DÖNMESEYDİ....yenilenme adına yeni yaşam ortaya çıkmaz belli zaman sonra aşırı güneş ışınlarına magruz kalan sabit güneş ışınları alan yerler ölür sonrasında güneş ışığı almayan karanlık evrede kalan yerler ise yaşam adına güneş enerjisi olmayacağı için herşey daha doğmadan evvel yerini yokluğa ve cansız bir hayata bırakırdı....

İnsanların çoğu aydınlanmayı güneşi ve ışığı hissetmeyi sever ama hiçbir insan genetiği gereği karanlıkta kalmayı ve yaşamayı sevmez...

yani güneşin vurmadığı şehirlerde vilayetlerde ve kasabalarda hiçbir insan yaşamak istemez....bunun esas sebebi karanlık insanlara herdaim korkutucudur çünkü karanlıkta bitki ve hayvan örtüsü yaşamaz ve hayat bulmaz...

Eğer düşüncelerimize ifadelerimize benliklerimize ulaşamadığımız şeyler için farklı ifade ve tanımlamalar yüklersek bunların isimler ne olur denilirse???

Uzay olur çünkü uzay sonsuzluğu gidilemeyecek olan büyüklüğü ifade eder.....

Varılamayacak noktalar için insanların birşeylerden söz edebilmesi olabilir mi??

olamaz ama insan hayal edebilir fakat insanın hayali herzaman gerçek olmayabiliyor yani bazen beklediğinizden de daha farklı kötü sonuçlara karşı kalabiliyorsunuz..,

Yani şunu demek istiyorum...

Bazen birşeyler gerçekleşmesi için bir çaba sunar insanlar ama herşeylerin kontrolleri dairesinde olduklarına inanırlar oysaki herşey öyle değil tıpkı afrikanın x bir köyünde ilkel bir kanserin tedavisi bulunması gibi ama bizlerce ilkel onlar tarafından ise oldukça modern çünkü bizler kendimize modern derken onlar bizlerden çokda ilkel gözükmelerine rağmen hastalıkları için tedavi bulmuşlar sadece tek fark hastalığının kanser ismi olduğunu bilmemeleri ama onların dilinde de bir BİLİM terimi var sadece bu terim bize farklı geliyor...

O zaman o halde gerçekler işin ayrıntısını yakalamakta değil mi....??

Yani bugün Farklı bir bakış açımızla KALP e baktığımızda nasıl bir neticeyi görebiliriz dersek??

Sana şunu ifade edebilirim...

Şimdi sen Mükemmel bir ARABA Tasarımcısı ol ama Detaylara o kadar çok girmişsin ki yazılım içerisinde arabanın neredeyse herşeyini değiştirmişssin ama birşey sunduğun ana gövde konsepte Araç içerisine Motoru yerleştirebilecek bir YER yada ALAN bırakmamışsın...

Biliyorsun ki..

Araç içerisinde yani Otomobil içerisinde
MOTOR yoksa Araç bir işe yaramayacak yada çalışmayacak...Anlaşılan o ki sistem için Motor olmazsa olmazlar arasında....

O halde sen ne yapacaksın??

Hemen onca uğraş ve düzaynın heba olmaması için hemen Dizaynında yer açabilmek için bazı eklemeleri iptal edip Motor için uygun yer açacaksın Tamda Merkezin orta noktasında olacak çünkü dağıtım için en iyi adres en yakın adres MERKEZ NOKTADIR...

Sistemde açtığın yer ile aslında Sisteme hayat verdin diyebiliriz...

İşte bu aşamaları ele alıp değerlendirdiğimizde nasıl ARAÇ motorsuz ilerleyemiyorsa....İnsanında MOTOR u KALP tir...

Eğer hayatında insan doğru güzel ve özgün ilerlemek istiyorsa insan KALP ine iyi bakmalı iyi onarmalı ve en önemlisi ise olabildiğince AŞK ile yoğurabilmelidir..

Yoksa bugün insanlara sormuyorlar Dünya hangi element parçalardan oluştu diye....

Yoksa bugün insanlara sormuyorlar İnsanın beyninin merkezi neresi diye...

İnsanların hislerine verilerine databanklarına ulaşmayı hayal etmek insanlar için doğru bir neden yada algı olamaz...burada bilim iyi şeyler düşünmek isteyebilir ama herkes iyi niyetli olmayabilir...

Yani bazen bazı şeyler olduğu gibi saklı kalması gerekir...

Herşeye ulaşma hissi yada içgüdüleri mükemmel birşey ama bazen bazı şeyler yerinde kalmalı tıpkı KALP Motor gibi yerinde kalması gibi...

Yani bugün hava su toprak ateş sadece bu dünyanın oluşturduğu değil bu dünyanın yaşaması için verilmiş nimetler ama diğer gezegenlerde de farklı elementler var....yani yüce yaratıcı insanı nerede yaşatmak istemişse insana o derece yaratılma sanatını sunmuş...

Gelelim ALGILARA...


Algılarınız uzayın 1 milyar km e ötesindeki gezegenin yaşamsal koşullarının neler olduğunu bize sunumlayabilir mi....??

YADA

Size deseler ki...

5 Milyar KM ötede Aynı bizim gibi güneş sistemi olan suyu olan yaşanabilen bir GEZEGEN var deseler sizler hemen oraya gitmek istersiniz??

Fakat hangi yöne :) yani uzayda bir çok yön var aslında ben bunlara bir çok geçiş kapıları diyorum...

yani uzayın içerisinde yol aldığınızda dünyadaki sistem kadarıyla ilerleyip doğru rotayı bulabilirsiniz ama 5 milyar km ötedeki gezegen için hangi rotaya gitmeyi belirlemek çok zordur...

Çünkü uzayda her dönüş için yapılan 1 m lik kayma ardı arkasında devam eder ki buda rotayı bulmanızı şaşırtır....

ee Rota kaybolursa uzayda BOŞLUKTA kalırsınız...

işte KALP te böyledir....Eğer ROTA bir kere 1M kayarsa ardı arkası için sizler bizler KALP i mayalandıramazsak işte ulaşacağınız yada ulaşmak istediğiniz yere yani yeni bir güneş sistemi olan gezegene ulaşamazsınız...

Hani dedik yaa..

ROTA yoksa uzayda boşlukta yeni bir güneş yaşamı gezegeni bulamazsınız diye ve sonrasında kaybolursunuz diye....,

işte bunun esas temel ROTASI tamamen Dünya yeryüzeyine gelip Aydınlatan ışık ve nur saçan KUTSAL METİNLER olmasıdır....İşte bu KALPLERİN ROTASI dır..

KALPLER için KUTSAL METİNLER şifrelenmiş kodlanmıştır....İyi insanlar olun derken hiç düşünmezmisiniz derken aslında KUTSAL METİNLER şifrelenip düşünen ve akıl eden insanlar için oluşturulmuş birer DNA ek yazılım kodlarıydı gerçek esasiyet elbette biz bilemeyiz gerçeği sadece YÜCE YARATICININ KENDİSİ yani ALLAH bilir...

Biz insanlar sunulan her lokmanın yada lezzetin ikramını anlayamayabiliriz ama önemli olan bildiğimiz birşey var ise RUH ile BEDEN ilişikisinde KALP ve BEYNİN DNA ZİNCİRLERİ arasındaki Mükemmel uyumudur....hee bunu kaç insan kabul eder algılar düşünür akıl eder bilemeyiz ama bildiğimiz birşey Hayat yaşamaya her insan için devam ediyor olmasıdır....

KUTSAL METİNLERİN KALP için oluşturmuş olduğu ek DNA ZİNCİR şifreleri yada kodları derken nasıl düşünebilmeliyiz ??
(Farklı bir bakış açısıyla düşünmelisiniz o yüzden soru kalıbının rengini kırmızı değilde mavi seçtim çünkü mavi farklılıkları algılamak demektir bence ta bi. )


Diyelim sizler bir oyun firması yöneticisiniz oyun o kadar iyi ki arada oyun içerisinde hatalar oluştu diyelim....aslında oyun sorunlu değil oyun ilk çıktığı günden bu yana çok mükemmel ama oyunda hata gözüken yerler oyun içerisindeki karakterlerin yaratılış amaçlarından dışarıya çıkmasıdır....yani karakterler bir nevi oyunda oyun bozanlık yapıyor olmalarıdır bunun esas temel sebebi ise oyun sahibinin bir tarafa oyuna girmesi ve değişim için imkan vermesidir...

işte bu aşamada yapılan değişiklikler otaraftan gelince oyun yaratıcı bekler son an yada zaman anına kadar görür ki oyun içerisindeki karakterler zarar görmeye başladı işte bu sebeple yaratıcı oyun karakterlerini çok sever ki onlara çeşistsel dönem ve zorluklarda YAZILIM gönderir hatalarını ayıklamaları ve eskisinden daha güzel bir yaşam karakterleri dünyada yer alıp hayat bulabilmesi adına...

ve çoğu dönem yeni gelen YAZILIM ile hayat yeniden oyun adına yeşillenir can bulur ve yeniden oyun içerisinde ki HAYAT GÜNEŞ VE AYDINLANMA ile yeni bir başlangıca girer....

Anlaşılan o ki..

Zaman ve Süreç olarak baktığımız her olay aslında bizlerin burada harcadığı enerji dilimleridir...

O halde enerji olmadan insan nasıl yaşayamıyorsa dünyada insanların enerjisi hayat dolu bakışları arzuları umutları hayalleri vss olmadan yaşayıp hayat bulamaz...

o halde insanlık olarak şunları çok iyi bilmeliyiz....

YAŞANABİLİR BİR DÜNYA İÇİN BENDEN BİRŞEY OLMAZ DEMEYİM EĞER HERKES BU DÜNYA İÇİN ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYARSA BU DÜNYA YAŞANABİLİR BİR MİNİ CENNET HAYATI OLABİLİR...

EĞER İNSAN İSTERSE BU DÜNYADA GÜZELLİKLER ADINA HERŞEY OLUR TEK İHTİYACIMIZ İNANMAK ŞÜKRETMEK VE HEP BİRLİKTE YAŞANABİLİR BİR DÜNYA İÇİN KATKILAR VEREBİLMEKTİR...

Gelelim eskiden olan başarılara...

Başarılar zaman ve an süreci içerisinde değişkenlik gösterebilir bunun esas temel sebebi BÜTÜNLÜK ile ETKİLEŞİM esasıdır...

Yani eğer idareci olarak şunu başarabiliyorsanız Başarılarınız katlanarak yükselir anlamına gelir...

Eğer Alt ile etkileşim ve diyaloğ kapılarınız açık ise yukarıda yönetici pozisyonlarına mesafeli seviyeli ve otoriter aynı zamanda düzenli iseniz devamında İŞ için arkadaş dahi olsa Politikalarınızı uygulayabiliyorsanız Başarınız zaten kapınıza gelmiş demektir...

Yani bugün sizlerin geçmişten tek eksiği ALT taban ile iletişim etkileşim diyalog kapılarınızın kapalı olmasıdır ki zaten kadro bünye ve yapılarınıza bakıldığında alttan zeki biri için etkileşim yaptığınız hiçbir gerçek realite yapınız yok yani bugün Alttan bir milletvekiliniz yoksa ise kusura kalmayın sizler bilimde ilerleyemezsiniz..Geçmişte ki otoritecilerin yani idareci padişahların kimlerden kadrolarını şekillendirdiklerini bilemez ve anlayamazsınız büyük ve güçlü ülkeler olamazsınız..

Her insan eşit olarak yaratılmıştır fakat her insan için farklı yetenek ve kabiliyetler gizlenmiştir ta ki açığa çıkana kadar kişi yani insanlar yeteneklerinin farkında olamayacaktır kimi insan yeteneklerini erken farkeder kimi insan geç farkeder kimileri ise hiç farkedemeden bu dünyadan göçüp gider ama bilmeniz gereken birşey var her insanda farklı alanlarda farklı şekillerde yetenekler mutlaka var insanların tek ihtiyacı farkında olup farkedebilmektir ama olumlu ve insanlık yönünde olabilmesi en uygun amaçta kullanılabilmesi en doğru olanıdır ta bi...bence...sizce nasıl bilemem..

Etkileşim diyaloğ hertürlü yapıdan alınır fikrin okulu mimarisi yoktu nereden geleceği belli olmaz...

Albert EINSTEIN aslında
patent ofisinde müfettiş olarak çalışıyordu...yani kim diyebilirdi ki ALBERT gelecek yüzyıllara damga vuracak diye...Eğer ALMAN ekolü bilgiye FİKİR anlamında değer vermeseydi Albert ı öne sürmeseydi Bugün Dünyada EINSTEIN olmayabilirdi...

Ama bunu sadece Almanya başardı diyemeyiz çünkü burada ALBERT ın mükemmel çalışma azmi başarısı ve hayalleri yorumlayabilme kabiliyeti vardı...Bu kabiliyet aslında Sonradan Farkına varabildiği YETENEĞİNİN olmasıydı..

ALBERT ın bir sözü var çok hoşuma gidiyor..

Eğer ben Teorilerimi gerçekleştirememiş olsaydım Almanlar beni Yahudi olmakla suçlayacaklardı Fransızlar ise beni Koyu ALMAN ile suçlayacaklardı neyseki ben Atomu parçalayıp teorilerimi gerçekleştirdim...

Sonrasında da diyor ki aklımda kalan kadarıyla ...

Hayatımda en pişman olduğum yer Atomu parçacıklarına ayırırken insanlık için kullanılacağını düşünmüştüm ama bunun İnsanlık için birer yıkım aracı olarak kullanılacağını bilseydim Atomu PARÇACIKLARINA hiç ayırmazdım diyor...

Yani burada anlamamız gereken birşey var...

Olacaksa birşeyler İNSANLIK için olmalı demek istiyor kanımca...

Yani bugün siz insanlar eğer çalışırsanız emeğer katkı ve değer verirseniz desteklerseniz...

Bugün değil yeni teknolojiler geleceğin Mimaristleri dahi olabilirsiniz...

Önemli olan neyi nerede ne zaman ne şekilde Felsefenin temel sorularıyla Yanıtlar bulup Ülkenizin gelişim katkısını sağlayabilmenizdir...

Bugün KRAL İNSANLIK tır YARIN da yine KRAL insanlık olacaktır...

Çünkü Yüce Yaratıcı Yaratılan içerisinde İNSANLIĞI en güzel şekilde yaratıp tasarladığını biz insanlara Kutsal Metinlerde söylerken aslında Hiç uzaklara gitmeye gerek yok...

İNSAN Vücudu içerisinde oluşturulmuş olan devasa SİSTEMLERE ve Fabrikalara Baksa yaratılan en güzel SANATI görmüş olabilir...

Bu güzel SANAT sadee İnsanda Oluşturulmadı yaratılan her canlı ve bitki türlerinde de kendini MÜKEMMEL ŞEKİLDE gösteriyor...

Bu MÜKEMMEL HARİKA CEZBEDİCİ SANAT sadece DÜNYA kalmamış üstüne DEVAS HARİKA PIRILDAYAN EŞSSİZ BİR UZAY oluşturulmuş....

Kimbilir UZAYIN ötesinde KARANLIK bölgelerin dışında daha nice MÜKEMMEL BİR SANAT VE GÜZELLİKLER var...

Bizler UZAYDA bir KÜRENİN içerisindeyiz...

Ama bu KÜRE öyle bir karanlık ve parıldayan uzaklık yıldızlara sahip ki GÖRÜLMEYENİ GÖRDÜĞÜMÜZÜ SANDIĞIMIZ ŞEYLERE BIRAKIYORUZ...

Oysaki seninde dediğin gibi ...

Sırrrında sırrı ve onunda sırrının sırrı var...

demek ki önemli olan...

Gören ile görebilen arasında farkların olabildiği...

Eğer KALP canlıysa atıyorsa ve yürekten YÜCE YARATICIYA SONSUZ İNANIP ŞÜKÜR EDİYORSA ALLAH BİNKERE RAZI OLSUN diyebilmelisiniz..

Çünkü bu Dünya SULTAN SÜLEYMANA kalmadı...Bu dünya FANİLİĞİN EBEDİ HAYATA GEÇECEĞİ BİR KÖPRÜDÜR..

Köprüyü herkes geçemeyebilir ama bilmemiz gereken birşey var herkesin geçebilmesi için halen ŞANSIMIZ varken YARDIMCI OLABİLMEYİ denemeliyiz..

Çünkü biz İNANAN İNSANLAR biliriz ki...

Biz sevdiysek Önce ALLAH RIZASI için sonrasıda BABIMIZ VE ANNEMİZ OLAN

HZ ADEM VE HAVVA dan ötürüdür...

İşte bu sebeple eli tutulmadık geride İNSAN bırakmamalıyız..

Bunlar için VİCDANLARIMIZI VE KAPLERİMİZİ iyi tamir etmeli ve güzel MAYALAR ile beslemeliyiz..

EĞER İNANIRSAK BU DÜNYADA HER GÜZELLİĞİ BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ....TEK İHTİYACIMIZ YÜCE YARATICIYA İNANMAK KARŞILIKSIZ ŞÜKRETMEK VE SONRASINDA İSE KARDEŞLERİMİZE DİN DİL IRK AYIRMADAN ALLAH RIZASI İÇİN YARDIM ELİ UZATABİLMEKTİR..

ANCAK SEVEN İNSANLAR RABBİNE KAVUŞABİLİR SÖZÜNÜ ASLA UNUTMAMAK GEREKİR...

Umarım geç olan yazı güzel olabilmiştir...bu konu için yani geç yazı için KUSURUMU bağışla lütfen...

Not:

Yazıların Son bölümü yani nakaratları olan yeri güzel SOSYAL BİR MESAJ ile tamamlamak istedim umarım güzel olmuştur.....Elinizi KALP inize koyun dışarıda soğukta aç ve kimsesiz kalan insanlar var yaa onlar bir gün sizin ailenizden birileri olsaydı demeyi SAKIN UNUTMAYIN....Dünya Küçüktür bugün ZENGİNİM değip ŞIMARMA çünkü YARINININ ne olacağını bilemezsin...Unutma BİLİNMEZLİK içerisinde hergün hayata gözlerini açıp YAŞAMAYA çalışıyorsun...

Yani 5 dk mız sonra bile YAŞAMAK adına GARANTİ değildir....ve bu GARANTİYİ kimse veremez...ALLAH dışında..

Söylediğim üzere bu konu üzerine çok şey yazılır ve üretilir önemli olan üretmek yada yazmak değil okurken anlayabilmekte diye düşünüyorum kaç insan farklı bakış açısıyla düşüncelerini fikirlerini yorumlayıp harmanlayabilir işte orasını biz bilemeyiz...nasipse olur değilse olduğu kadarıyla olur...oke.

Sağlıcakla...

Böyle.
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Her zaman yazdığım Bilgilendirme içerikli bir yazıyı yazmak istiyorum....

Yazılarımızda herhangi bir hata yazımsal yada ifadesel bozukluklar var ise anlayamadığınız durumlar oluşmuş ise yada rahatsız olunan durumlar var ise sıkıntı oluşan yerleri belirtmeniz söylemeniz ve açık olarak ifade etmeniz dahilinde sitede ben olayım yada site yöneticileri olsun yazıların değişmesinde ve düzenlenmesinde sonsuz onur ve saygı duymaktayım....

Benim için yazıların değerinden daha çok siz güzel insanların değeri anlamı ve önemi daha fazladır elimden gelen bir durum ve netice olduğu taktirde ben yazdığım her yazıyı düzenlemekten onur duyduğum gibi site yöneticilerinin ben yokken dahi isteğe yanıt verip düzenlemesinden ise Mutluluk duyarım...

Saygılarımızla diyelim..

Öylesi..
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,940
Tepkime puanı
2,067
Puanları
113
Konum
Mars
Bunu anlamak için harfin ne olduğunu anlamak gerek. Harf = Enformasyon.. Peki DNA nedir? Enformasyon değil midir?

beden için olabilir fakat insan için? Gördüğün görüntü seni aldatmasın burada bulunman için bu bedene ihtiyacın var bu seni beden yapmıyor.
 
Üst