Kutlu Doğum Haftası?

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
Çarpıtıyorsunuz.Aynı olmadığını bal gibi de biliyorsunuz.Neden çatlayayım.Her hafta stadyumlarda ayin yapan 40-50 bin kişilik kiliseler var.Sayılar veya sesler öneli değil.Öyle bir kilisedense 10 kişilik gerçekten inanmış bir kiliseyi tercih ederim.Beni ilgilendirmez nasıl kutladığınız beni zorlamadığınız sürece.Mevlid Kandilini ve Kutlu Doğum haftasına sokaktaki insana sorun Kutlu doğum haftasının anlamını Mevlid kandiline oranla kaç kat fazla kişinin bildiğini göreceksiniz.Siz kişisel olarak coşkuyla kutluyor olabilirsiniz.ama halk için bu geçerli değil...

:)

Sayılar önemli değilse niye bir önceki mesajınızda kutlu doğumda mitingleri v.s sözkonusu ettiniz?

Sokaktaki insana mesihi sorarsak onu da bilmez niye nickini mesihci yaptınız, siz her şeyinizi sokaktaki adama göre mi yapıyorsunuz???

Beni ilgilendirmez nasıl kutladığınız beni zorlamadığınız sürece

İlgilendirmezse buyrun kapı sizin, çıkabilirsiniz!

Biz müslümanız, efendimizi HER FIRSATTA, HER ORTAMDA, HER BAHANE İLE ANACAĞIZ, SEVECEĞİZ, ANLATACAĞIZ.

Mevlid kandili olur, kutlu doğum haftası olur veya yarın başka bir isimle olur hiç farketmez, O'nun düşüncelerini, inançlarını her zaman her yerde anlatacağız, anacağız.

Bazıları çatlasada bu böyle olacak, kıyamete kadar!

selam O'nun ve O'nun yolunda olanların üzerine olsun.
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
kurban ve ramazan bayramı Allah resulün kutladığı ve kur'anda farz olan emirlerdir. bunları kutlamak her müslümana farzdır.

bakara suresinde ramazan orucu ile ilgili ayetlerde bu açıktır. yine hacc ile ilgili ayetlerde de kurban farzdır. ayrıca kevres suresinde de kurban kesmenin farziyeti vardır. hz peygamberin uygulamasında ise gücü yeten kurban keser ve kurban etinde fakirlerin hakkını fakirlere verir.

Size bunu sordum çünkü bu konuda söylediğim ve söylenen her şeyi geçersiz kılıyor görüşünüz.

Ben Kutlu Doğum haftasını eleştirirken siz Mevlid,Berat,Mirac kandillerini kutlamayı sapıklık olarak adlandırdınız.

Yalnız Kurban bayramında,Kurban kesmenin vacip olduğunu farz olmadığını söylerdi Müslümanlar genelde.Emin misiniz?
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
:)

Sayılar önemli değilse niye bir önceki mesajınızda kutlu doğumda mitingleri v.s sözkonusu ettiniz?

Sokaktaki insana mesihi sorarsak onu da bilmez niye nickini mesihci yaptınız, siz her şeyinizi sokaktaki adama göre mi yapıyorsunuz???



İlgilendirmezse buyrun kapı sizin, çıkabilirsiniz!

Biz müslümanız, efendimizi HER FIRSATTA, HER ORTAMDA, HER BAHANE İLE ANACAĞIZ, SEVECEĞİZ, ANLATACAĞIZ.

Mevlid kandili olur, kutlu doğum haftası olur veya yarın başka bir isimle olur hiç farketmez, O'nun düşüncelerini, inançlarını her zaman her yerde anlatacağız, anacağız.

Bazıları çatlasada bu böyle olacak, kıyamete kadar!

selam O'nun ve O'nun yolunda olanların üzerine olsun.

Siz benim tüm sözlerimi ısrarla çarpıtıyorsunuz.Sanki kutlu doğum tertip komitesindesiniz.Size söyleyecek başka sözüm yok.Anlayacağınızı gayet iyi anladınız bence.
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
Siz benim tüm sözlerimi ısrarla çarpıtıyorsunuz.Sanki kutlu doğum tertip komitesindesiniz.Size söyleyecek başka sözüm yok.Anlayacağınızı gayet iyi anladınız bence.

Nerden bildiniz?

Evet kutlu doğum komitesindeyim.

Anlayacağımı da anladım doğru söylüyorsunuz, anladığım sizin gibilerin kutlu doğum haftasından müthiş rahatsız olduklarıdır, bu da gösteriyor ki kutlu doğum haftası ihdası ile çok doğru bir şey yapmışız.

Aklımıza sağlık!


medine9.jpg


SENİ SEVİYORUZ YA RESULULLAH!

SENİ ÖZLÜYORUZ YA RESULULLAH!

BAZILARI İSTEMESE DE, BAZILARI ÇATLASALAR DA SENİ SEVMEYE DEVAM EDECEĞİZ, SENİ ANMAYA DEVAM EDECEĞİZ.

NE MUTLU Kİ SENİN ÜMMETİN OLMA ŞEREFİYLE ŞEREFLENDİK.

ELHAMDÜLLİLAH.
 

misak

Profesör
Katılım
24 Eyl 2007
Mesajlar
1,691
Tepkime puanı
126
Puanları
0
Size bunu sordum çünkü bu konuda söylediğim ve söylenen her şeyi geçersiz kılıyor görüşünüz.

Ben Kutlu Doğum haftasını eleştirirken siz Mevlid,Berat,Mirac kandillerini kutlamayı sapıklık olarak adlandırdınız.

Yalnız Kurban bayramında,Kurban kesmenin vacip olduğunu farz olmadığını söylerdi Müslümanlar genelde.Emin misiniz?

mezhebi farklılıklardan kaynaklanan ayrıntıdan ibarettir. kurban bayramını kutlamak her müslümana farzdır. kurban kesmek ise mezhebler arasında vacip kavramını kabul etmeyenler bunun farz olduğunu söylemişlerdir. vacibi kabul edenler de bu farzı herkes yerine getirmeye güç yetiremiyeceğinden vacip demişlerdir.

gelelim şu mübarek denen gecelere:

kur'anda bu geceler ile ilgili miraç ve kadir gecesi geçer.
diğer gecelerle ilgili ne bir ayet ve de ne de bir hadis yoktur.

miraç gecesi ile ilgili olarak ta Allah resulünün bu geceye has bir ibadeti yoktur. kur'an'da da bu gece ibadet edilmeli diye bir ayet yok.

kadir gecesi ise kur'an'da vardır. bin aydan daha hayırdır ve bu geceye erişenler geceyi ibadetle geçirirler. Allah resulünün bu konuda uygulamaları vardır.

gelelim diğer gecelere neden sapıklık dediğime.
islamda bidat kavramı vardır. bidat dinde olmadığı halde dine sonradan sokulmak istenen her türlü ibadet şekline denir. Allah resulü bidatı tarif ederken yukarıda yazdığımı söyler ve her bidat sapıklıktır der.
kişi ibadet edebilir ama sadece bu gecelere has ibadet etmesi islami değildir. hristiyanların hafta içi bütün günahları işleyip hafta sonu kiliseye giderek temizlenmesi gibi islama da bu geceler sokularak yıl içerisinde günahları biriktirenlerin bu gecelerde arınacağı şeklinde bir sistem oluşturulmak istenmektedir.

müslümanlar her an günahları için tevbe ederler ve sosyal hayat içerisinde yaşanan dini belirli günlere hapsedemezler. her bidat bir sünneti yok eder. bu da tehlikedir. bu yüzden biz müslümanlara düşen Allah'ın kitabına sarılmak ve resulünün sünneti doğrultusunda bu dini yaşamaktır.
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
mezhebi farklılıklardan kaynaklanan ayrıntıdan ibarettir. kurban bayramını kutlamak her müslümana farzdır. kurban kesmek ise mezhebler arasında vacip kavramını kabul etmeyenler bunun farz olduğunu söylemişlerdir. vacibi kabul edenler de bu farzı herkes yerine getirmeye güç yetiremiyeceğinden vacip demişlerdir.

gelelim şu mübarek denen gecelere:

kur'anda bu geceler ile ilgili miraç ve kadir gecesi geçer.
diğer gecelerle ilgili ne bir ayet ve de ne de bir hadis yoktur.

miraç gecesi ile ilgili olarak ta Allah resulünün bu geceye has bir ibadeti yoktur. kur'an'da da bu gece ibadet edilmeli diye bir ayet yok.

kadir gecesi ise kur'an'da vardır. bin aydan daha hayırdır ve bu geceye erişenler geceyi ibadetle geçirirler. Allah resulünün bu konuda uygulamaları vardır.

gelelim diğer gecelere neden sapıklık dediğime.
islamda bidat kavramı vardır. bidat dinde olmadığı halde dine sonradan sokulmak istenen her türlü ibadet şekline denir. Allah resulü bidatı tarif ederken yukarıda yazdığımı söyler ve her bidat sapıklıktır der.
kişi ibadet edebilir ama sadece bu gecelere has ibadet etmesi islami değildir. hristiyanların hafta içi bütün günahları işleyip hafta sonu kiliseye giderek temizlenmesi gibi islama da bu geceler sokularak yıl içerisinde günahları biriktirenlerin bu gecelerde arınacağı şeklinde bir sistem oluşturulmak istenmektedir.

müslümanlar her an günahları için tevbe ederler ve sosyal hayat içerisinde yaşanan dini belirli günlere hapsedemezler. her bidat bir sünneti yok eder. bu da tehlikedir. bu yüzden biz müslümanlara düşen Allah'ın kitabına sarılmak ve resulünün sünneti doğrultusunda bu dini yaşamaktır.

Çok mantıklı söylediğiniz,teşekkürler.Yukarıda yazdığınızı yapan Hristiyanlar ise Kutsal Kitap'a aykırı hareket etmektedirler.
 

misak

Profesör
Katılım
24 Eyl 2007
Mesajlar
1,691
Tepkime puanı
126
Puanları
0
Siz muhtemelen şizofrensiniz.Bu yazışma hayal ettiğiniz sonuca ulaşmadı diye bir şeyler düşündüğümü hayal edip inanıyorsunuz.

Sizi bu günlerin sapkınlık ve bidat olduğunu ayrıntılarıyla açıklayan @misak arkadaşa havale ediyorum.

mesihçi bende sizi Allah'ın iradesine uymaya davet ediyorum. Allah insanlığın içine düştüğü faciadan kurtulması için son bir peygamber ve kendi koruması altında insanlığa rehber olacak bir kitap gönderdi. size tavsiyem kur'an'ı okuyun ve Allah resulünün hayatınıda bir araştırın.
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
Siz muhtemelen şizofrensiniz.Bu yazışma hayal ettiğiniz sonuca ulaşmadı diye bir şeyler düşündüğümü hayal edip inanıyorsunuz.

Sizi bu günlerin sapkınlık ve bidat olduğunu ayrıntılarıyla açıklayan @misak arkadaşa havale ediyorum.

Madem beni misak arkadaşa havale ediyorsun o zaman onun dediğine uy:

mesihçi bende sizi Allah'ın iradesine uymaya davet ediyorum. Allah insanlığın içine düştüğü faciadan kurtulması için son bir peygamber ve kendi koruması altında insanlığa rehber olacak bir kitap gönderdi. size tavsiyem kur'an'ı okuyun ve Allah resulünün hayatınıda bir araştırın.

Buyur....
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
Madem beni misak arkadaşa havale ediyorsun o zaman onun dediğine uy:



Buyur....

Misakın otoritesini kabul etmenize sevindim.Böylece kutlu doğum haftasının sapıklık olduğunu teyid ettiniz.Ben garip demiştim.Siz ileri taşıdınız olayı... :)
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
Misakın otoritesini kabul etmenize sevindim.Böylece kutlu doğum haftasının sapıklık olduğunu teyid ettiniz.Ben garip demiştim.Siz ileri taşıdınız olayı... :)

Beni birileriyle karıştırdın herhalde, ben Allahdan başka hiç kimsenin OTORİTESİNİ kabul etmem!

Sen kendin arkadaşımı örnek verdin, MADEM arkadaşımızın dediklerine bu kadar inanıyorsan buyur seni davet ettiğini yap diyorum.

tabi kurt gibi anladın ama anlamazdan geliyorsun.
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
Daha önce cevaplamıştım ne zaman Müslüman olacağım sorusunu.:)

Siz haftanızı kutlayın,forumu ısrarla istediğiniz kısır atışmalara mahkum etmeyelim.
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
Daha önce cevaplamıştım ne zaman Müslüman olacağım sorusunu.:)

Siz haftanızı kutlayın,forumu ısrarla istediğiniz kısır atışmalara mahkum etmeyelim.


afedersiniz de yazıları okumakta bi sıkıntınız mı var? ben size "ne zaman müslüman olacaksınız" demedim ki.

Ayrıca forumu kısır atışmalara ceviren sizsiniz, gelmişsiniz müslümanların kutladığı bir haftaya dil uzatıyorsunuz, size ne???
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
afedersiniz de yazıları okumakta bi sıkıntınız mı var? ben size "ne zaman müslüman olacaksınız" demedim ki.

Ayrıca forumu kısır atışmalara ceviren sizsiniz, gelmişsiniz müslümanların kutladığı bir haftaya dil uzatıyorsunuz, size ne???

Size konuşmak duvara konuşmak gibi.Takılın kafanıza göre.Ne kutlarsanız kutlayın.Bir soru sordum,uzattıkça uzattınız yahu...
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
Benim bildiğim Hz. Muhammed'in doğum tarihi hicri takvim temeline dayanan Mevlid Kandilidir.

Bu miladi tarihi kutlamak neyin nesi?İslami hiçbir dayanağı olmayan bu tarihi stadyumlarda bağırarak,çağırarak,ağlayarak kutlayan Müslümanları görüyorum bugünlerde.Hayli ilginç geldi.

Bizi eleştiriyorlar.25 Aralık Noel değil diyorlar.Biz söylüyoruz.Bu bizim belirlediğimiz bir tarihtir.Yahudilerin Hannuka bayramına aşağı yukarı denk gelir.Çünkü o bayram Aralık içerisinde yer değiştirebiliyor.Bizim inancımızda dini bayramlar yoktur.Ancak kutlamamızın sakıncası olmadığını söyler kitabımız.Bu nedenle tarih önemli değildir.

Oysa İslam iki önemli bayramı açıkça belirtmiştir.Kandiller ise yanılmıyorsam hadislere dayalı veya geleneksel olarak belirlenmiş eski Arap takvimine uygun günlerdir.Şimdi Nisan ayında bir gün uydurup onu bir haftaya uzatıp ciddi ciddi ibadetlerle kutlamak sizce de İslami fikre aykırı değil mi?

zayıf da olsa dini argümanları vardır. detaylarını hiç düşünmedim.
mevlid kandili de temelde sizin sorduğunuz kutlu doğum ile bir farkı yok. yüzyıllar sonra gelenek haline gelmiş diye biliyorum

not olarak da seviyeyi koruyalım ... nokta.
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Kutlu doğum haftası konusunda ,gerçekten akla takılan
sorular var......

Peygamberimizin doğum günü MEVLÜD KANDİLİ OLARAK
kutladığımız gün değil midir....???

Peygamberimizin doğumgünü yani mevlüt kandili hicri yıla göre sabit olup , Miladi takvime göre her yıl 10 günlük bir değişim göstermez mi..??
Ramazan ve kurban bayramları da miladi takvimde her yıl on gün değişim gösterir....

Peygamberimizin doğum günü miladi takvime göre her yıl on gün değişim gösteren MEVLÜD KANDİLİ GÜNÜ İSE......

BU KUTLU DOĞUM HAFTASI DENİLEREK, MİLADİ TAKVİME
GÖRE HER YIL 20 NİSANA SABİTLEMEK..

Nasıl bir iştir....????????

Biraz uyduruk olmuyor mu..????

Anlıyamadım....

izah eden olursa sevinirim.....
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
20 nisan peygamber efendimizin doğum günü veya değil, biz müslümanlar olarak HAZRETİ PEYGAMBERİ NİSAN AYI İÇERİSİNDE BİR HAFTA SÜRE İLE ANLATMAK, ANMAK İSTİYORUZ olay bu, var mı itirazınız???

Bu ne ya, hadi başkaları laikler vs. yazıyorlar da sizlere ne oluyor?

Kutlu doğum haftası Hazreti Peygamberi anmak, anlatmak için bir VESİLE.

Her vesile ile onu anın, onu anlatın bunu yapın,yapanlara destek verin.

her vesile ile her fırsatta onu anlatmanın neyi kötü???
 

selamlar

Üye
Katılım
18 Nis 2012
Mesajlar
12
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Amasya
Kutlu doğumu uydurduk doğru ama Mevlid Kandilini'de uydurduk.Bunun ne önemi var.Önemli olan Resulullah SAV. i her an anıp onun güzelliğinde büyümektir.Bunda ne kötülük var anlaşılmaz...
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
DÜNYAYI KUTLU DOĞUM İLE AYDINLIĞA GARK EDEN NUR (S.A.V.)

Nebiler sultanı sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa (s. a. v.) efendimizin dedesi Kureyş’in Benî Hâşim kolundan Abdülmuttalib b. Hâşim’dir. O çok yakışıklı ve azametli biriydi. Kureyşliler ona çok saygı duyuyorlardı. Aynı zamanda zengindi de.
Abdülmuttalib Zemzem Kuyusu’nu yeniden ortaya çıkarıp onardı. Bunu çekemeyen Kureyş’in ileri gelenleri ona engel olmaya ve onu küçük düşürmeye çalıştılar. Kendisinin Hâris’ten başka oğlu yoktu ve bu yüzden savunmasızdı. Zemzem kuyusunun başında Allah’tan kendisine on çocuk vermesi için dua etti. Eğer on erkek çocuğu olursa birini Allah’a kurban edecekti. Yüce Allah duasını kabul etti ve ona on tane erkek çocuk verdi. Bütün oğullarını seviyordu ama Abdullah’ı farklı seviyordu. Abdülmuttalib, çok adaletli biriydi. Bu nedenle Abdullah büyüdüğünde 10 oğlunu etrafında toplayıp Allah’a verdiği sözü onlara anlattı. Onlar ne yapmaları gerektiğini babalarına sordular. Babaları her biri için bir ok üzerine kendi işaretlerini koymalarını söyledi. Oklar çekildi. Kurada Abdullah çıktı Herkes bu kurban işine karşıydı. Kureyşli olan Annesi Fatıma da… Kendisine bunu diyet ile ödemelerini söylediler. Bu konuda güvendikleri bir bilge kadın vardı hemen ona gittiler.

Kadın:

“Sizde kan bedeli nedir” diye sordu. Dediler ki:“10 devedir”.
“Öyleyse 10 deveyi ve adamı bir yere koyun eğer kura adama çıkarsa 10 deve daha koyun. Ta ki kura develere çıkıncaya kadar”.

Okları çektiler, ok yine Abdullah’ın aleyhine çıktı 10 deve daha eklediler. Bu iş develerin sayısı yüzü buluncaya kadar devam etti. Sonunda ok, develerin aleyhine çıktı. Sonra iki kere daha ok çektiler her seferinde ok deveye çıkınca kalpleri mutmain oldu. Böylece çok sevdiği oğlu Abdullah kurtuldu. Bundan dolayı peygamberimiz (s. a. v.) hem babası Abdullah’ın, büyük atası Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in kurban edilmekten kurtulmuş olduğunu kastederek: “Ben iki kurbanlığın oğluyum” demiştir.
Peygamberimizin babası Abdullah, Mekke’nin en güzel delikanlılarından biriydi.Bütün kızlar onunla evlenmek için can atarlardı. Babasına karşı da çok itaatliydi, onun sözünden asla dışarı çıkmazdı, edepli, güzel ahlak sahibi bir delikanlıydı. İki gözünün arasında bir nûr taşıyordu ki o nûru gören herkes ona âşık oluyordu. Fakat o bunların hiç birine iltifat etmiyordu.
Bu arada haniflerden Varaka b. Nevfel, kabilesinin kutsal kaynaklarını okuyup onlar üzerinde bir araştırma yapmış, yakında bir peygamberin geleceğini ve onda diğer insanlardan farklı bir takım işaretler olacağına dair bilgileri öğrenmiş ve bu bilgileri kız kardeşi Kuteyle ile de paylaşmıştı.
Kuteyle hep gelecek yeni peygamberi beklemekteydi.

Abdülmuttalib oğlu Abdullah ile Kâbe’nin yanından geçerken Varaka’nın kız kardeşi Kuteyle ona baktı. Abdullah, Yusuf kadar güzeldi. Kuteyle gözlerini ondan ayıramadı. Onda farklı bir şey görmüştü. Abdullah’a evlilik teklifinde bulundu. Hatta bu teklifinde Abdullah’ın elbisesinden çekecek kadar ısrar etti. Ancak Abdullah bu teklifi nazikçe reddetti.
Has‘am kabilesinden güzelliğiyle meşhur Fâtıma bint Mürre Abdullah ile karşılaştığında ondaki farklılığı görüp, ona şöyle seslendi:
“Benimle evlen, sana kurban edilmemen için kefaret olarak verilen develer kadar deve veririm”.
Abdullah:“Babamdan ayrılamam o ne derse onu yaparım. Onun sözünden dışarı çıkamam” dedi.

Abdullah'la evlenmediği için kedere kapılan sadece Kuteyle ve Fâtıma değildi. Mekke’de onunla evlenemediği için onlarca kızın hastalanıp yataklara düştüğü söylenmekteydi. Abdulmuttalib çok sevdiği oğlu Abdullah’ın artık evlenme çağına geldiğini anlayarak ona en uygun eşi seçmeğe karar verdi. Kureyş kabilesinin Benî Zühre koluna mensup, Vehb b. Abdimenâf'ın kızı Âmine, oğlu için en uygun kişiydi. Âmine’yi hemen babasından (bir rivayete göre de babası öldüğü için amcası Vüheyb’den) oğlu Abdullah'a istediğini söyledi. Bu teklifi memnuniyet ve sevinçle karşıladılar.
Âmine’nin babası: "Ey amcamoğlu! Biz bu teklifi sizden önce aldık. Âmine'nin annesi, bir rüya görmüştü. Anlattığına göre evimize bir nûr girmiş. Aydınlığı yerleri ve gökleri tutmuş. Ben de bu gece rüyamda dedemiz İbrahim (a.s. ) 'i gördüm. Bana “Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah'la, kızın Âmine'nin nikâhlarını ben kıydım. Sen de onu kabul et” dedi. Bugün sabahtan beri bu rüyanın tesiri altındaydım. Acaba ne zaman gelecekler? diye kendi kendime sorup duruyordum” dedi. Vehb'in kızı Âmine hem güzellik, hem ahlâk, hem de neseb itibariyle Kureyş kızları arasında en yüksek mevkiye sahipti. Her hususta Abdullah'a denkti ve henüz 14 yaşlarında bulunuyordu. Abdullah ise bu sırada 24 (Bir rivayete göre de 18) yaşlarında idi. Ve nihayet bu düğün gerçekleşti.
Abdullah ile Âmine’nin düğün günü Perşembe'yi Cuma'ya bağlayan geceye isabet etmişti. Düğün sebebi ile melekler gökleri ışıl ışıl aydınlattılar ve bu mübarek günü kendi aralarında kutladılar. Cebrail (a.s) yeryüzüne inerek Kâbe üzerine yeşil bir bayrak dikti. Ve: “İnsanların en hayırlısı ve peygamberlerin efendisine ait nur, Âmine Hatun’a geçti. O, yakında doğacaktır” diye dört bir yana seslendi. Melekler, kurtlar, kuşlar, ağaçlar, çiçekler birbirine müjde verip tebrikleştiler.
Evliliklerinin üzerinden henüz birkaç hafta geçmişti ki, birçok kimsenin fark ettiği garip bir durum oldu. Hz. Abdullah'ın yüzündeki nur, Hz. Âmine'nin alnında parlamaya başladı. Demek ki, artık Hazret-i Âmine, Kâinatın Efendisine hamile idi. Günlerden bir gün Abdullah evine dönerken yolda yine Kuteyle’ye rastladı. Kuteyle ona önceki ilgiyi göstermeyince Abdullah merak edip sordu. Kuteyle: “ Ben seni o alnında taşıdığın nur için sevmiştim. Ama gördüm ki artık o nur senden bir başkasına geçmiş” dedi.
Âmine hatunun hamileliği sırasında Abdulmuttalibin oğlu Abdullah Mekke’de değildi. Filistin ve Suriye’ye ticarete gitmişti. Yolda hastalandı ve vefat etti. Âmine Hatun çok kederlendi ama karnında bir bebeği vardı. Tek tesellisi bu bebekti. Bir gün, rüyasında biri gelip ona:
“Sen karnında halkının önderi olacak bir can taşıyorsun. Doğduğunda şöyle de: “Onu her türlü kötülükten Allah’ın korumasına emanet ediyorum” Onun adını Muhammed koy. Onun adını Muhammed koy. Onun adını Muhammed koy”. .
Doğum yaklaşınca semadan bir ses duydu, ürktü. Bir akkuş gelerek kanadı ile sırtını sıvazladı. Âmine’nin korkuları kayboldu. Ona bir beyaz kâse ile şerbet verildi. Şerbeti içince ortalığı nûr kapladı. O anda Muhammed (s. a. v.) dünyaya geldi. Âmine etrafına bakınca gayet uzun boylu çok güzel olan kızların etraflarında döndüklerini gördü. Hz. Muhammed (s. a. v.) doğarken Âmine’nin gözünden perde kaldırılıp, cennet hûrileri ve melekleri, Şarktan Garba kadar bütün dünyanın nûr ile kaplandığını ve daha pek çok hârikulâde olayları gördü.
İnci tanesi Muhammed Mekke’de Âmine’nin amcası Vüheyb’in evinde Fil Vak‘ası’ndan 50-55 gün sonra 571 yılının Rebîülevvel ayının on ikinci Pazartesi günü, tan yeri ağarırken dünyaya geldi. . Doğum haberini alan dedesi gelininin yanına koştu. Âmine gördüğü rüyayı anlattı. Abdülmuttalib torununu kucağına aldığı gibi ilk önce Kâbe’nin yolunu tuttu. Onu Kâbe’nin kapısına bırakıp Allah’ına hamd ve şükretti.

PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) DOĞDUĞUNDA ŞU HADİSELER OLDU

Peygamberimiz Anadan Sünnetli ve göbeği kesik olarak doğdu. •
Doğduğunda melekler tarafından yıkanarak; sırtına, iki omuz arasına, kalbinin hizasına nübüvvet mührü • vuruldu.
Doğarken, diğer çocukların yere düştükleri gibi düşmeyip ellerini yere dayamış, başını semaya kaldırmış • olarak dünyaya geldi.
Peygamberimiz doğduğu zaman bir yıldız doğmuş ve bilginler, “Bu gece, Ahmed’in yıldızı doğdu” dediler. •
Birçok Yahudi âlimi Tevrat’tan inceleme ile Peygamberimizin bu gecede doğduğunu yakınlarına bildirdiler. •
Peygamberimiz doğduğu gece Kisra’nın sarayından on dört şerefe yıkıldı. •
İranlıların bin yıldan beri hiç sönmeden yanan ve sonsuza dek yanacağına inandıkları Ateşgedeleri’ndeki • ateş o an sönüverdi.
Save Gölünün suyu çekildive göl yere batıp, kayboldu. •
Semâve Vadisi’ni su bastı. •
İran Şahı Nûşirevan, Arapların, ülkesini istila edeceğini rüyasında gördü ve telaşa düştü. •

O’nun (s.a.v.) yeryüzüne inmesiyle kâinat nura gark oldu. Çünkü O, Allah’ın Resûlü, Nebilerin sonuncusu ve nuru ile bütün Kâinatı aydınlatacak olan Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz’di.


' Güzin Osmancık


 

Meryem

Komplike
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
15,309
Tepkime puanı
759
Puanları
0
Yaş
37
Konum
İstanbul

Sorulan sorular ve verilen cevaplar bakımından EMSALSİZ bir konu olmuş doğrusu, neresinden tutsam elimde kalıyor!
 
Üst