Kutsal Kitap Hz. Muhammed'den bahsetmez.

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
alanyalı bir bahai gelip sana bahai ol yoksa cayır cayır yanacaksın dese ne dersin

Bunu sormayacak/söylemeyecek tek bir grup (fırka, bölük, cemaat) yoktur... Çünkü herkes yanında bulduğuyla sevinmekte, kendisini doğru başkasını yanlışta zannetmekte...

Öyleyse ilk elden, sorular ve alınması beklenen cevaplar bir ölçü olamaz. Bu soru ve cevaplar herkeste mevcuttur.

Peki ölçü nedir; Kur'an Sünnet İcma Kıyas... Yani edille-i şeriyye... Buna bakılır. İtikad, amel ve ahlak konularında cumhur (çoğunluk) nerede, cemaat hangi yol üzerinde? Buna bakılır. Akılla da sağlaması yapılır... Kısaca hangi yol doğru hangisi değil; nakil ve akılla anlaşılır... Nakil ve akıl bunun için var zaten.

Başka bir din sahibi söz konusu ise de bu böyledir.

Gerisi Allah Teala'ya kalmış.

Ya Rabbi, bize Hakkı Hak, batılı batıl olarak göster; Hakka uymayı batıldan kaçmayı nasib buyur, diye dua etmek lazım. Samimiyse, ön yargısız olarak ve sabırla araştırır, içten isterse inşallah doğru olanı bulacaktır.

Fi emanillah...
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
Esenlik dileklerine teşekkür ederim.

Kutsal kitap değiştiği için İncil gelmiş ve yine İncil değiştiği için Kuran gelmiştir. Allah cc gereksiz iş yapmaz ve yalan söylemez.

Orijinal olandan kasıt İncil ise, 4 tane olması ve Hazreti İsa'nın ölümünden 60-100 yıl sonra yazılmış olmaları orijinalliği bozmaz mı ? Hani müsteşrikler Kuranı Kerimi Hz.Peygamber hayattayken kayıt altına alınmasına rağmen orijinal kabul etmemek için ne çabalar sarf ediyorlar. O zaman incilleri nasıl orijinal kabul edebiliriz...:gl

Kutsal Kitap Musa'dan beri yazılmaktadır.İncil Eski Ahit'i kaldırmak için değil tamamlamak için gelmiştir.İncil 30-100 yılları arasında yazılmıştır.Bu onu sahte yapmaz.İncil yazarları İsa Mesih'in elçileridir.İsa Mesih'e İncil gelmez,o gönderen kişidir.Son olarak Kur'an Hz. Muhammed hayattayken değil öldükten sonra kayıt altına alınmıştır.
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
ALLAH BİR ADET iNCİL İNDİRDİ.GERİYE KALAN HIRİSTİYANLARIN ELİNDE NEDEN 4 ADET DEĞİŞİK TARZLARDA YAZILMIŞ, HİÇBİRİSİ BİRBİRİNİ TUTMAYAN BİR SÜRÜ KATMALAR EKLEMELER MEVCUTTUR?.

HZ.İsa aleyhisselam kıyamet gününde bunların suratına tükürüp lanet edecektir.Boşuna Allah'tan cennet beklemesinler havasını alacaklar.NAMAZSIZ ABDESTSİZ GUSÜLSÜZ İTİKATSIZ İMANSIZ VE İSA ALEYHİSSELAM'I TANRI KABUL EDEN BİR HIRİSTİYAN BİR KİMSE NASIL CENNETE GİDEBİLİR?.


TEVHİD İNANCINI TAŞIMAYAN HİÇBİR KİMSE ASLA CENNETE GİREMEYECDEKTİR.BU,ALLAH'IN KESİN BİR HÜKMÜDÜR.ÖNCEKİ PEYGAMBERLERİN ÜMMETLERİ O PEYGAMBERLERİN ZAMANINDA YOLUNDA GİTTİKLERİ İÇİN ONLAR DA CENNETE GİRECEKLERDİR.MÜŞRİKLERİN TAMAMI CEHENNEME GİRECEKTİR.

AL-İ İMRAN SURESİ-19.Allah indinde en makbul hak din İslâm'dır.

MAİDE SURESİ-3..."Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim.

Evet, işte bu kadar basit...

4 tane İncil yoktur.İncil bir tanedir.İncil'in ilk 4 bölümü İsa Mesih'in hayatını 4 farklı kişinin anlatımıdır.Hepsi farklı bir açıdan ele almıştır.Aynı olmaları gerekmez.Barnabas inciline gelince :D :D :D :D
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
seninle laf yarışnda kaybedicem
üstad bilmem çaktın mı?

Boşverin sevgili @veri o her şeyin en iyisini biliyor.Alay konusu yaptığı şeylerin değerini bilseydi bir daha sokağa çıkamazdı ama görmek zor zanaat bu zamanda...
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
şimdi de iftiralara mı başladın Mesihçi :D zorda kalınca nasılda ucuz mantık oyunları yapmaya çalşıyorsun :D


nerde demişim bu cümleyi bi göster bakalım ,,aynen tırnak içindeki şekliyle göster bakalım ,iftiran ortaya çıksın :D

Mesihçi Nickli Üyeden Alıntı
"Siz beni dinleyin.Bundan sonra pek hayırlı Barnabas'tan dualar okuyun namazda...Belki bir şeyler öğrenirsiniz..."
alanyalı:
"bizim zaten namazda okuduğumuz Hak olan Kuranımız var elhamdülillah..
eskiyi yeni birarada eskiyeni ahit diye sizlere yutturulan hikayelere benzemez barnabası sizlere tavsiye ediyorum ki ,bari "bir nebze" tevhide dair güzel kokulara alışkanlık kazanırsınız ama çooook zor"

Sübhaneke Allahümme ve bi hamdike sevgili Alanyalı.Sizin Alanya'da Kuran kursu yok mu size söylemediler mi duayla surenin farkını... :D
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
çoğunluk hakkın ölçüüs olamaz eğer olsaydı dünya da en çok hristiyan var.
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Son olarak Kur'an Hz. Muhammed hayattayken değil öldükten sonra kayıt altına alınmıştır.

Yanlış bilgi..


Kur’an-ı Kerim 42 vahiy katibi tarafından yazılmıştır. En meşhurları Mekke'de Abdullah b. Sa'd Medine'de ise Übey ibni Kab'dır. Kur’an ayetleri kağıt, bez, deri parçaları, taş, tuğla, kürek kemikleri üzerine yazılmıştır. Her Ramazan ayında nazil olan vahiy pasajlarını (Kur'an'ı Kerim'i) baştan sona Cebrail'e arz ediyordu. Karışıklığı önlemek için de gelen vahyin nereye konulacağını belirtiyordu. Peygamber Efendimiz hayatta olduğu sürece vahiy devam ettiğinden, Kur’an metni, iki kap arasında mushaf haline getirilemezdi. Böyle yapılmış olsaydı sık sık değişiklik yapmak, araya girecek birkaç ayeti yerleştirmek için, ikide bir çok sayıda yazılmış metni imha etmek mecburiyeti hasıl olacaktı. Diğer taraftan Kur’an metni birçok hafız tarafından ezberlenip devamlı surette okunuyor ve ashabın bir kısmının nezdinde yazılı nüshalar da bulunuyordu. Üstelik Hz. Peygamber gibi bir teminat mercii vardı. Bu yüzden metnin muhafazası konusunda endişeye sebep yoktu.

Ayrıca El-Hakim (Ö 405-1014) Müstedrek’inde “Kur’an metninin biraraya getirilmesi 3 defa yapılıp, birincisi Resulullah’ın huzurunda olmuştur” dedikten sonra, bu hükmüne esas teşkil eden şu hadisi, Zeyd İbn Sabit’den (Buhari ve Müslim’in rivayet şartlarını taşıyan bir senedle) nakleder. Zeyd diyor ki: “Biz, Hz. Peygamber’in huzurunda Kur’an’ı birtakım parçalardan telif ediyorduk (topluyorduk).” Beyhaki bu hadis hakkında: “Kanaatimce bundan maksad, birkaç ayrı defada indirilen ayet gruplarını, Hz.Peygamber’in Nezaretinde sureler halinde derlemektir” demektedir.

Şu halde vahyi tamamlanan sureleri peygamberimiz, mevcut en uygun malzemeye, birtakım sahifeler halinde temize çektirip muhafaza ediyordu. Peygamberimizin hayatında birçok sahabi Kur’an’ı hem hafızalarında hem de sahifelerinde toplamış bulunuyorlardı. O’nun ahirete irtihali üzerine Hz.Ali derhal evine kapanmış, “Kur’an’ı cemetmedikçe Cuma namazına çıkmak hariç, ridamı giymemeye yemin ettim” diyerek, sözünü yerine getirmiş, Kur’an’ı cemetmedikçe Hz. Ebu Bekir’e biat etmemişti.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
çoğunluk hakkın ölçüüs olamaz eğer olsaydı dünya da en çok hristiyan var.

Çokluk ile sevad-ı azam'ı (cemaati, çoğunluğu) birbirine karıştırmamak lazım...

Dünyanın şu andaki nüfusu: 7 milyar... Müslüman olmayanlar çokluktur: Yaklaşık 5 milyar... "Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar." Ayet-i Kerimesinde sayısal bir çokluk, ekser manası var...

"Zamanımızdaki alimlerin çoğunluğu (nitelik olarak muteber ekserisi)..." diye bir cümle kursak bu da cemaatin, çoğunluğun, sevad-ı azam'ın ifadesi olur idi... "Ve kunu meas Sadıkin" (Sadıklarla olunuz) Ayet-i Kerimesinin anlamında bu çoğunluk, bu cemaat, bu toplanma vardır.

Kuru kalabalıklar nerde, muteber cemaat (topluluk) nerde?... :)
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Mesihçi Nickli Üyeden Alıntı
"Siz beni dinleyin.Bundan sonra pek hayırlı Barnabas'tan dualar okuyun namazda...Belki bir şeyler öğrenirsiniz..."
alanyalı:
"bizim zaten namazda okuduğumuz Hak olan Kuranımız var elhamdülillah..
eskiyi yeni birarada eskiyeni ahit diye sizlere yutturulan hikayelere benzemez barnabası sizlere tavsiye ediyorum ki ,bari "bir nebze" tevhide dair güzel kokulara alışkanlık kazanırsınız ama çooook zor"

Sübhaneke Allahümme ve bi hamdike sevgili Alanyalı.Sizin Alanya'da Kuran kursu yok mu size söylemediler mi duayla surenin farkını... :D
gördüğün gibi "Barnaba yerine Kuran okurum" diye bir cümlem yok a aklı küçük Mesihçi :)
zaten sizin gibi, Peygamberlere ensest ilişki zina iftirası atanlardan düzgün birşey beklenemez.. :)
yaşı küçük olmakla beraber aklı küçük olan Mesihçi :D
Namazda Kuran okunur, namazda Kuran okumak sünnetten dua okumaya mani değildir..Kuran okumak farzdır..tabi bunlar seni enterese etmiyor.. :)

Sizin inandığınız şeylerin tehlikesini bilseydiniz,değil sokağa çıkmak, aldığın nefesi bile çok görürdün kendine :)
annesinin karnından çıkan ilah, süt emen bir ilah,çocuk olup sonra büyüyüp yiyip içen bir ilah, sonra yahudilerden kaçıp saklanan bir ilah..Bu ilah sonra kendini kurban ediyor :) kendi kendini çarmıha gerdiriyor :)
ama oğlu oluyor aynı zamanda :) hem kendi hem oğlu :) yoksa su,buz,buhar üçgenimiydi :D yani ilahın kendisi buhar olup uçuyor,suyu yahudilerin elinde :D
Bu ilahın bir de peygamberleri var, bunlar da acayip sapkın işler yapmış..kızlarıyla ilişkilere girmişler felan :D
ve bunlara inanan insanlar var :D
bence çok uğraşma Mesihçi çok yorarım :)
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
4 tane İncil yoktur.İncil bir tanedir.İncil'in ilk 4 bölümü İsa Mesih'in hayatını 4 farklı kişinin anlatımıdır.Hepsi farklı bir açıdan ele almıştır.Aynı olmaları gerekmez.Barnabas inciline gelince :D :D :D :D
hadi ordan incil bir taneymiş :D
kimseye ayıp olmasın diye nerde ne kadar incil bulmuşsanız birleştirmişsiniz, 4 tanesini seçmişsiniz :)
mektuplar,tarihi olaylar,sözler felan neler varsa hepsini eklemişsiniz, "ahaaa incil bu " demişsiniz İznik konsilinde :)
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Diğer başlığa yazdığım yazıyı buraya da yazayım ki konu aynı konu :)

Rab sinadan gelmesi, hz.Musaya tevratın verilmesi,

Sairden doğması Hz.İsaya İncilin verilmesi

ve Faran dağından doğması da Kurandır..
Zira Paran, Yaratılış kitabında geçtiği üzere Mekkede bir dağın adıdır Mesihçi..
Allah, Hz.İsmailin durumunu şöyle açıklıyor :
"Çocuk büyürken, tanrı onunlaydı. Çocuk çölde yaşadı ve okçu oldu" (yaratılış 21/20)
"Faran çölünde yaşarken annesi ona Mısırlı bir kadın aldı" (yaratılış 21/21)

Yine mezmurlarda gelecek bir peygamberden bahseder,


"Sen güzellikte ademoğullarının en üstünüsün,Nimet senin dudaklarına dökülmüş.Zira tanrı seni sonsuza kadar kutsamıştır" (mezmurlar 45/2)
"Kılıcını çek başarılı ol,gerçek adalet,doğruluk ve bilgi için otoriter ol.sağ elin seni şaşılacak şeylere ulaştırsın. (mezmurlar 45/4)
"Ey güçlü ! okların sivridir,kralın düşmanlarının kalbine girer. Uluslar senin ayaklarının altına düşeceklerdir" (mezmurlar 45/5)
"Kralların kızları sana hizmet edip,kraliçe ofir altınlarına bezenmiş olarak senin sağında duruyor" (mzmurlar 45/9)
"sur kızları,armağanlarla gelecekler halkın bütün zenginleri lütfunu kazanmak için dergahına yalvarırlar" (mezmurlar 45/12)
"Her bir kuşağa senin adını anacağım. böylece uluslar seni sonsuza dek kabullenecekler" (mezmurlar 45/17)


Davud Peygamberin burada gelecek bir peygamberi haber verdiği bilinmektedir.
Yahudilere göre bu vasıftaki peygamber henüz gelmemiştir.
Protestan bilginlerine göre ise Bu Hz.İsadır.
Önceki ve sonraki İslam alimleri ise bu vasıfların açık ve net olarak Hz. Muhammed'in (sav) haber verildiğini bildirmişlerdir..


güzellik, kılıç kuşanması,güçlü olmak,gerçek ,adalet sahibi olmak,şaşılacak şeylere sahip olması,oklarının sivri olması,ulusların onun ayaklarının altına düşmesi,kralların kızlarının kendine hizmet etmesi,armağanların ona gelmesi,halkın zenginlerinin ona boyun eğmesi,adının kuşaktan kuşağa anılması,ulusların onu övmesi..bu sayılan vasıflar en ideal şekilde sadece Hz. Muhammed (sav)de bulunmaktadır..

Hatta Mezmurlarda Hz. Muhammed(sav)'in ashabı bile anlatılmaktadır.

"Onu dans ederek,def ve lir çalarak ilahilerle övsünler" Mezmurlar (149/3)
"Allahın tekbirleri onların boğazlarında,iki ağızlı kılıç onların elindedir" (mezmurlar 149/6)
"Toplumlardan öç alsınlar,halkları azarlasınlar" (mezmurlar 149/7)

Bu vasıflarda açık ve net olarak Hz.Muhammed (sav) ve ashabından bahsetmektedir..sanki bir sinema sahnesi gibi anlatılmış elhamdülillah..

En son olarak da şunu belirteyim , Faraklit ilk dönemlerde hristiyanlarca da beklenen bir "şahıs"tır..
Mesela hristiyan Montanus,ki o miladi ikinci asırda yaşamış aşırı riyazet yapan zahid biri idi,Miladi 177 yılında Anadoluda peygamberlik iddia etmişti ve "Ben İsa'nın geleceğini müjdelediği faraklitim. " Bu konu bir kısım tarih kitaplarında anlatılır. William Mure, 1848 yılında basılan Urduca tarih kitabının üçüncü bölüm ikinci kısmında ondan ve onun adamlarından bahsetmektedir.
Farakliti beklemenin ilk hristiyanlık dönemlerine dayandığı anlaşılıyor.
İşte bundan dolayı bazı kişiler faraklit olduklarını iddia ediyor ve hristiyanlar da bunların peşinden gidiyordu..
Yine İslam tarihçilerince sabittirki, Habeş kralı Necaşi bir hristiyandı ve Hz. Peygamberin mektubu kendine ulaşınca "Ben Allahı şahit tutarımki ehli kitabın beklediği peygamber odur" demiştir.
Yine hristiyan krallardan olan Mukavkıs da "Bir peygamberin kaldığını, Onun da Şamdan çıkacağını tahmin ediyordum" demiştir..
Görülüyorki hristiyanlar da bir peygamber bekliyorlardı..
Yine Hz. Peygamber döneminde Carud bin el Ala kavmiyle beraber Peygambere gelip "Vallahi hakkı getirdin,Allaha yemin olsunki ben senin niteliklerini incilde buldum. Seni Meryem oğlu İsa müjdeledi,seni uzun uzadıya anlattı" dedi ve iman etti..
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
hadi ordan incil bir taneymiş :D
kimseye ayıp olmasın diye nerde ne kadar incil bulmuşsanız birleştirmişsiniz, 4 tanesini seçmişsiniz :)
mektuplar,tarihi olaylar,sözler felan neler varsa hepsini eklemişsiniz, "ahaaa incil bu " demişsiniz İznik konsilinde :)

hadi ordan:) kaç meal var dünyada:)
tarihe müslümanlar açısından bakarsan öyle
ya hristiyanların yazdıkları tarih açısından.
iznik konseyinin hristiyanlık açısından önemini bir kavrasak bu söylemlerden vazgeçiriz
bir soru daha elinde 4 incil ile dolaşan hristiyan gördün mü?
ben görmedim.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0


hadi ordan:) kaç meal var dünyada:)
tarihe müslümanlar açısından bakarsan öyle
ya hristiyanların yazdıkları tarih açısından.
iznik konseyinin hristiyanlık açısından önemini bir kavrasak bu söylemlerden vazgeçiriz
bir soru daha elinde 4 incil ile dolaşan hristiyan gördün mü?
ben görmedim.

oo Mesihçinin avukatı burdaymış :D
öyleya dün de Peygamberimizin tebliğ metoduna saçma diyordun, şimdide incilleri savunuyorsun ..güzel bi gelişme gösteriyorsun :D umarım "müslümanmısın" diye gelen sorulara cevabında bi değişiklik olmaz bunun devamında :) :)


incillerdeki farklılık meal değildir, farklı kişilerin yazdığı incillerdir..orjinalleride farklıdır veri..tabi sen Mesihçiyle sıkı fıkı olduğundan illaki görmezden geleceksin :)
Yani Mattanın orjinali, Lukanın orjinalinden, Lukanın orjinali Yuhannadan farklıdır.. Yuhannanın orjinalinde yer alan haberlerin bir kısmı diğer incillerin orjinalinde yoktur..kapişşşş..çaktınnn :D
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
günaydın üstad:)
ellerinizden öperiz.
Elhamdülillah müslümanım
var mı itirazın:)
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
oo Mesihçinin avukatı burdaymış :D
öyleya dün de Peygamberimizin tebliğ metoduna saçma diyordun, şimdide incilleri savunuyorsun ..güzel bi gelişme gösteriyorsun :D umarım "müslümanmısın" diye gelen sorulara cevabında bi değişiklik olmaz bunun devamında :) :)


incillerdeki farklılık meal değildir, farklı kişilerin yazdığı incillerdir..orjinalleride farklıdır veri..tabi sen Mesihçiyle sıkı fıkı olduğundan illaki görmezden geleceksin :)
Yani Mattanın orjinali, Lukanın orjinalinden, Lukanın orjinali Yuhannadan farklıdır.. Yuhannanın orjinalinde yer alan haberlerin bir kısmı diğer incillerin orjinalinde yoktur..kapişşşş..çaktınnn :D

üstad soruma cevap bulamadım
elinde 4 incil ile dolaşan var mı

incilin orjinali zaten yok
ellerindeki tüm inciller bizim nazarımızda meal zaten.
sen o yazanları peygamber olarak mı kabul ediyorsun
kapiş çaktın:) üstad
 

Cevad

Profesör
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
826
Tepkime puanı
48
Puanları
0
öyle de dost. ismaililer bir ara islam alemine hakim oldu ve belirli bir süre çoğunluk oldu. sonra devrildiler. yine bir süre mutezile çokluk olmuştur. şu an vehhabilik çoğunluk olmaya doğru gidiyor. adamların petrol kaynaklı paraları var ve bu fonla hızla yayılıyor. yani doğru ancak insanın vicdanı ile bulabileceği birşey.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0


üstad soruma cevap bulamadım
elinde 4 incil ile dolaşan var mı
bu sorunun sana ne kadar saçma olduğunu göstereyimde anla :)
sen elinde incille dolaşan kaç hristiyan gördün günlük hayatında :)
ben alanyada günde bin tane hristiyan görüyorum,bugüne kadar yüzbinlerce hristiyan görmüşümdür,hiçbirisinin elinde "incil" de yoktu.. !!!!! :)
eeeee nolcak şimdi :)
yani senin bunu sorup ve almak istediğin cevap neye yarar sağlayacak a benim Mesihçinin avukatı Verim :)

bi soru soruyorsun ama sorunun neye fayda sağlayacağı meçhul :)
"4 incille görmediysen demekki 4 incil yok" mu diyecektin acaba :D
ben incille gezen görmedim, e o zaman "hristiyanlar incil diye birşey bilmiyorlar" mı diyeceksin :D :D :D :D komik veri :D

incilin orjinali zaten yok
bunu bana değil avukatlığını yaptığın Mesihçiye anlat :)
bak duydunmu Mesihçi veri ne diyor :)


ellerindeki tüm inciller bizim nazarımızda meal zaten.
tahrif edilmiş demeyi unuttun veri..bilerek mi unuttun yoksa bilmeyerek mi :)


sen o yazanları peygamber olarak mı kabul ediyorsun
kapiş çaktın:) üstad

bu saçma soruları bulmak için çok düşünüyormusun acaba :)
bunları Mesihçiye anlat,bana değil veri..
sen avukatlıktan adresi şaşırdın herhalde :)

böyle basit şeylerle bana gelme veri lütfen :)
 
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
6,088
Tepkime puanı
637
Puanları
0
@Mesihçi oku bunu..Bistami ve Rahip

Bayezid-i Bistami kırk beş kere hacca gitmişti. Bir gün Arafat Tepesinde oturuyordu. Nefsi ona; "Bâyezîd! Senin bir benzerin var mıdır? Kırk beş defâ haccettin ve binlerce defâ hatmetme bahtiyarlığına eriştin." diye fısıldadı. Bu ses onu üzdü. Derhâl toparlandı ve oradaki mahşerî kalabalığa;

-Kim benim kırk beş defâ yapmış olduğum haccı bir ekmeğe satın alır? diye sordu.

Bir adam başını kaldırıp;

-Ben alırım, dedi ve ekmeği uzattı.

Bayezid-i Bistami aldığı ekmeği orada bulunan bir köpeğin önüne attı. Sonra işini bitirip, yol hazırlığı yaparak, Rum diyârına doğru yola çıktı. Günlerce gittikten sonra bir râhip ile karşılaştı. Râhib, Bayezid-i Bistami'nin elini tutup, evine misâfir götürdü. Evinde ona bir oda verdi. Bayezid-i Bistami kendisine ayrılan bu odada ibâdete başladı ve kalbini Allahü teâlâya çevirdi. Râhip her gün onun yiyeceğini sabah akşam getirip önüne koyardı. Bu hal bir ay devâm etti. Bayezid-i Bistami daha sonra nefsine dönerek;

-Ey nefis! Seni kırmak istiyorum, fakat Sen o kadar kötüsün ki kırılmıyorsun, dediği sırada râhip içeri girdi ve;

-İsmin nedir?" diye sordu.

O da;

-Bâyezîd! cevâbını verdi.

Râhip;

-Ne güzel adamsın. Keşke Mesîh'in kulu olmuş olsaydın!" deyince, bu sözler Bayezid-i Bistami'ye ağır geldi ve evi terketmek isterken râhip;

-Bizim burada kırk günü tamamla, öyle git. Çünkü bizim büyük bir bayramımız var, onu görmeni çok arzu ediyorum. Aynı zamanda çok değerli bir vâizimiz, sâdece bu günlerde bir defâ konuşur. Onu dinlemeni istiyorum,deyince, bu teklifi kabûl ederek, kırk gün kalmaya râzı oldu.

Kırkıncı gün geldiğinde râhib odaya girerek;

-Buyurun dışarı çıkalım, bayram günümüz geldi, dedi.

Bayezid-i Bistami dışarı çıkmak için hazırlandı. Fakat râhib ona;

-Siz bu kıyâfetle nasıl bin kadar râhibin arasına gireceksiniz? Bu yüzden üzerindeki elbiseyi çıkarıp, şu râhip elbiselerini giy ve boynuna İncil'i as! dedi.

Bu teklif ona çok ağır gelmesine rağmen, bunda da bir hikmet vardır diyerek râhibin getirdiği giysileri giydi. Râhiplerin arasına katıldı. Hiç kimsenin dikkatini çekmedi. Biraz ilerledikten sonra râhiplerin en büyüğü geldi. Fakat konuşmuyordu. Niçin konuşmadığı sorulduğunda;

-Nasıl konuşabilirim, aranızda bir Muhammedî var! diye cevap verdi.

Halk ve râhipler galeyâna gelerek;

-Onu göster parçalayalım." diye bağrıştılar.

Başrâhip;

- Hayır, yemin ederim ki söylemem, ancak ona dokunmayacağınıza söz verirseniz, onu size tanıtabilirim, dedi.

Bunun üzerine râhipler ve halk, Muhammedî olan zâta dokunmayacaklarına dâir yemin ettiler.

Başrâhip;

-Allah için ey Muhammedî! Ayağa kalk ve kendini göster, diye seslenince, Bayezid-i Bistami ayağa kalktı.

Baş râhip;

-Adın ne? diye sordu.

-Bâyezîd! cevâbını verdi.

-Tahsil gördün mü? diye sorunca;

-Rabbim öğrettiği kadar bir şeyler biliyorum, dedi.

Bunun üzerine râhip;

-O hâlde bana şu hususları cevaplandır: İkincisi olmayan biri, üçüncüsü olmayan ikiyi, dördüncüsü olmayan üçü, beşincisi olmayan dördü, altıncısı olmayan beşi, yedincisi olmayan altıyı, sekizincisi olmayan yediyi, dokuzuncusu olmayan sekizi, onuncusu olmayan dokuzu, on birincisi olmayan onu, on ikincisi olmayan on biri, on üçüncüsü olmayan on ikiyi söyle bunlar nelerdir?

Bayezid-i Bistami baş râhibe;

-Beni iyi dinle! İkincisi olmayan bir, eşi-ortağı, dengi ve benzeri olmayan Allahü teâlâdır. Üçüncüsü olmayan iki, gece ve gündüzdür. Dördüncüsü olmayan üç, üç talâktır (boşamadır). Beşincisi olmayan dört; Tevrat, Zebûr, İncîl ve Kur'ân-ı kerîmdir. Altıncısı olmayan beş, beş vakit namazdır. Yedincisi olmayan altı göklerin ve yerin yaratıldığı altı gündür. Sekizincisi olmayan yedi, yedi kat göktür. Dokuzuncusu olmayan sekiz, kıyâmet günü Arş'ı taşıyacak sekiz melektir. Onuncusu olmayan dokuz, kadının dokuz ay hâmilelik müddetidir. On birincisi olmayan on, Mûsâ aleyhisselâmın Şuâyb peygambere on yıl çobanlık etmesidir. On ikincisi olmayan on bir, Yûsuf peygamberin on bir kardeşidir. On üçüncüsü olmayan on iki, on iki aydır." dedi.

Râhip tebessüm ederek;

-Doğru söyledin. Şimdi de bana, havadan ne yaratıldı, havada ne muhâfaza olundu ve kim hava ile helâk edildi? bunlardan haber ver,dedi.

Bayezid-i Bistami;

- Îsâ peygamber havadan yaratıldı, havada muhâfaza edildi. Âd kavmi hava ile helâk edildi, diye cevap verdi.

Râhip;

- Doğru söyledin. Kim ateşten yaratıldı, kim ateşten korundu ve kim ateş ile helâk oldu?" diye sordu.

O da;

-İblîs ateşten yaratıldı. İbrâhim aleyhisselâm ateşten korundu. Ebû Cehil ateş ile helâk oldu, dedi.

Râhip tekrâr;

-Taştan kim yaratıldı, taş içinde kim korundu ve taş ile kim helâk oldu? dedi.

Bayezid-i Bistami;

-Sâlih peygamberin devesi taştan yaratıldı. Eshâb-ı Kehf taş içinde korundu ve Ebrehe ve ordusu taş ile helâk edildi, cevâbını verdi.

Râhip;

- Doğru söyledin. Âlimler, Cennet'te dört nehir vardır, biri baldan, biri sütten, biri sudan, biri de şaraptandır. Ayrı ayrı olan bu dört nehir aynı kaynaktan akıyormuş, diyorlar. Bunun dünyâda bir örneği var mıdır? diye sordu.

-Evet vardır. İnsanın başından dört nehir akar. Kulak yağı acıdır. Göz yağı tuzludur. Burun suyu ayrı bir tad taşır. Ağızdan gelen su tatlıdır, cevâbını verdi.

Râhip yine;

-Doğru söyledin. Cennet ehli yer içer fakat abdest bozmaz, su dökmez. Bunun dünyâda bir benzeri var mıdır? diye sorunca;

Evet vardır. Ana rahmindeki cenin yer içer fakat dışkısı yoktur, cevâbını verdi.

Râhip;

- Doğru söyledin. Cennet'te Tûbâ ağacı vardır. Cennet'te hiç bir saray, hiç bir köşk yoktur ki, bu ağacın dalına dokunmasın. Bunun dünyâda bir örneği var mıdır?" diye sordu.

-Evet vardır. Güneş sabahleyin doğunca böyle değil midir? cevâbını verdi.

Râhip;

-Doğru söyledin. Şimdi şunları cevaplandır: Bir ağaç vardır, on iki dalı bulunmakta, her dalında otuz yaprak ve her yaprakta beş çiçek yer almakta, bunlardan ikisi güneşe, üçü karanlığa bakmaktadır. Bu ağaç nedir?" deyince:

-Ağaç bir yılı temsil eder. On iki dalı, on iki ay, her daldaki otuz yaprak, günleri, her yapraktaki beş çiçek de, beş vakit namazı temsil eder, cevâbını verdi.

Son olarak râhip şöyle sordu:

-Bana şu kimseden haber ver. Hacca gitmiş, tavâf yapmış ve o makâmlarda bulunmuştur. Fakat onun ne rûhu vardır ne de hac kendisine vâcibdir?"

Bayezid-i Bistami;

-Nûh peygamberin gemisidir." dedikten sonra, râhibe; "Ey râhip! Birçok sorular sordun. Biz onları cevaplandırmaya çalıştık. Müsâde ederseniz benim de sorularım var. Fakat ben bir sorudan başka sormayacağım. O da şudur:

Cennet'in anahtarı nerededir? Cennet kapılarının üzerinde ne yazılıdır?

Râhip sustu ve cevap vermekten kaçındı. Diğer râhipler bu duruma bozuldular ve;

-Ey büyüğümüz mağlup mu oluyorsun? dediler.

O da;

-Hayır mağlûb olmak istemiyorum, deyince;

-Peki öyleyse niçin cevap vermiyorsun, dediklerinde;

-Şâyet cevap verirsem benim cevabıma katılır mısınız? dedi.

Bunun üzerine hepsi birden söz verdiler.

Râhip;

-Dinleyin, şimdi cevap veriyorum. Cennet'in anahtarı ve kapılarının üzerinde yazılı olan ibâre; Lâ İlâhe İllallah Muhammedün Resûlullahdır." deyip müslüman oldu. Diğer râhipler de hep bir ağızdan Kelime-i şehâdeti getirip müslüman oldular. Bayezid-i Bistami de onların yanında bir süre kalıp İslâmiyeti öğretti. Böylece onun buraya gitmesinin hikmeti anlaşıldı.
 
Üst