Bu kararların bizlere tebliğ edilmesiyle bütün bu gizli yürütülen hukuki süreçten bugün haberdar oluyoruz. Çünkü savcılar soruşturmayı gizli yürütmüşler. Mahkemeler gizlilik kararı almışlar.
Bu kararlar Muhterem Ömer Öngüt'ün suçsuz olduğunu, hakkındaki haberlerin iftira olduğunu tescil etmiş oldu.
Bu karar ona kurulan hâin tezgâhı, atılan iftirayı ortaya koymuş, hakikat ortaya çıkmıştır. Biz bu Zât-ı âli'nin kimsenin adamı ve elemanı olmadığını biliyorduk. O zaten tertemizdi, beşer de görsün diye bugün zâhir oldu. Hazret-i Allah onun bu tertemiz, ulvî halini duyurmuş oldu.
Onun temiz, nezih ve suçsuz olduğuna dair bu karar vicdanları biraz rahatlattı ve fakat böyle bir karar çıkmamış olsa bile bu iftiralar o Zât-ı âli'yi lekeleyemezdi. Resulullah Aleyhisselâm'a, Peygamberân-ı izâm Hazerâtı'na, Evliyâullah Hazerâtı'na atılan iftiralar, uydurulan yalanlar onlar için birer ibtilâ idi. O yalanları, iftiraları irtikap edenler, suçları ile beraber tarihten silinip gittiler, o pak ve temiz, seçilmiş zâtlar kıyamete kadar anılıyorlar. Bu gibi ibtilâlâr aynı zamanda bir "Sünnet-i seniyye"dir. Hazret-i Allah'ın sevgililerinin lekelenmesi mümkün değildir.
Binaenaleyh bizler o Zât-ı âli'ye atılan iftira bize atılmış gibi meyus olduk. Bırakın yakınında olan sevenlerini, bu zâtı bir kez tanıyan kimseler bile bu iftiraların o zâtla hiçbir alâkası olmadığını, olamayacağını hemen anladılar. Çünkü bu Zât-ı âli iftiracıların kafalarındaki muhayyile ile hiçbir alakası olmayan bambaşka bir insan idi. Öyle ki bu Zâtın isminin buraya karıştırılması bunların nasıl bir tezgâh içinde olduklarını cümle âleme gösterdi.
Hazret-i Allah'ın nûrunu kimse lekeleyemez.
Onun yar ve yardımcısı Hazret-i Allah'tır.
Hazret-i Allah'ın hikmet-i ilâhiye'sine bakınız ki; bu kararlardan haberdar olduğumuz bu günlerde yaşanan olaylar bu zâtın ifşaatlarının ne kadar doğru olduğunu ortaya koyuyor.
Biz hiç hayret etmiyoruz. Çünkü Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- zaten bunların içyüzünü ortaya seren eserler neşrettiği için bu iftiralara maruz kaldı. Biz biliyorduk, halk da görmüş oldu.
Kendileri bu iftiralar çıktığı zaman cevap mahiyetinde yazdıkları "Hâin Tezgâh" isimli eserinde şöyle söylemişlerdi:
"Belge diye yayınlanan kendisi mi uydurmadır, yoksa ele geçirilen bazı verilerin içine bu uydurma yalan ve iftiralar eklenerek mi servis yapılmıştır, veyahut hazırlayan mı kasıtlıdır bilmiyoruz, ancak şunu biliyoruz ki bizim hakkımızdaki iddialar katıksız iftiradır, yalandır, uydurmadır. Bizim ismimizin geçtiği sayfaya atılan imzanın sahibi her kim veya kimler ise yalancıdır, iftiracıdır, sahtekârdır.
Bizim gayr-i kanuni bir tertip içerisinde olan herhangi bir ordu mensubu ile hiçbir ilgimiz olmadığı gibi kanunlar çerçevesinde vazifesini yapan herhangi bir ordu mensubuyla dahi herhangi bir ilgimiz, ilişiğimiz yoktur. Ordumuzla olan tek ilişkimiz 60 yıl önce yapmış olduğumuz askerlik vazifemizden ibarettir." (Ömer Öngüt, Hâin Tezgâh, s. 11)