Saadet partisi genel başkanını istifaya davet etmek haddini bilememektir

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr
Saadet partisi genel başkanını istifaya davet etmek haddini bilememektir

SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANINI
İSTİFAYA DAVET ETMEK
HADDİNİ BİLEMEMEKTİR
Saadet Partisi herhangi bir parti değil, Millî Görüş’ün temsilcisidir. Millî Görüş ise hakkı üstün tutan, hakkı hâkim kılmayı amaç ve hedef edinen, hakkı temsil eden görüş, düşünce ve inanç demektir. Diğer bir ifade ile Millî Görüş katıksız, katkısız, eksiksiz ve ilavesiz salt İslam demektir.
Peki, Yüce Allah’ın hak dine bizzat verdiği İslam ismi yerine neden Millî Görüş?
Bunun birçok nedenleri var, sadece birkaçını kısaca özetleyelim. Çünkü asıl konumuz başka.
Bir kere Erbakan’ın Millî Görüş hareketini başlattığı dönemde dini isimle ve nitelikte parti kurmak şiddetle yasaktı, açılamazdı; açılması halinde ise kapatılırdı. Ayrıca suçtu, müeyyideleri vardı, ağır cezalar gerektirirdi.
Nitekim Refah Partisi iktidarda bulunmasına rağmen hakkında kapatılma davası açılıp sonra kapatılırken gerekçelerinden biri başörtüsünün serbest olmasını istemesiydi.
Açıkçası Millî Görüş, 1000 yıllık Selçuklu ve Osmanlı İslam Medeniyetine beşiklik etmiş ve asırlarca Hilafete merkezlik yapmış Türkiye’de irtidat, ihanet, küfür ve inkâr temelinde paganist ilkelerle kurulmuş bir zorba ve despot rejimin en güçlü ve en aman vermez zifiri karanlık günlerinde Anadolu’nun ortasında doğmuş İslami tecdid hareketi olarak kendini bir süre kamufle etmek zorundaydı. Böyle bir süreç İslam’ın ilk döneminde Mekke’de de yaşanmıştı.
Bir de günümüz dünyasında İslam adına pek çok farklı anlayış ve kavrayış sergileniyor. Her kişi, cemaat veya grup birtakım kayıtlar, şartlar koyarak ve kendine göre ilaveler eksiltmeler yaparak bir farklı İslam profili ortaya koyuyor.
Bu yüzden Müslüman’ım demek kişiyi ya da toplumu tarif etmeye, anlamaya yetmiyor. Millî Görüşçü demek; yalın, salt, ilavesiz, eksiksiz, fazlasız, karışıksız bir şekilde sadece İslam’ı istiyorum, içinde İslam da olan bir karışım, sentez, kokteyl istemiyorum anlamına geliyor, dost da düşman da böyle anlıyor.
Erbakan, 1978 yılında Ankara Yukarıayrancı’da inşaatı tamamlanmış, fakat hizmete sokulmamış bir mağazada yapılan Millî Selamet Partisi seminerine katılan mensuplarına hitap ederken konuya ilişkin şöyle diyordu:
Millî Selamet Partisi herhangi bir parti değil; Şeriatı hâkim kılmak için yapılan çalışma ve faaliyetlerin karargâhıdır. Diyeceksiniz ki peki, ama neden adı İslam değil ve niçin siyasi parti olarak kuruldu?
Nasıl ki Hz. Muhammed (SAS) Mekke’de mücadele ortamını, şartlarını kendisi belirlemiyordu, Ebu Cehil ve şürekâsının hâkim olduğu ortam ve toplumda, o günkü cahiliye kuralları içerisinde hareket etmek zorunda idi. Tıpkı onun gibi biz de şimdi Yahudi tarafından kurulmuş düzen ve konulmuş kurallar içerisinde hakkı hâkim kılma mücadelesini yürütmek durumundayız.
Eğer levhaya Millî Selamet Partisi değil, Şeriat Kurmaya Çalışanların Karargâhı yazsaydık, şimdi bu toplantıyı yaparken rejimin taharetsiz bir görevlisi gelir hepimizin eline kelepçe vurup tutuklatırdı.
Peki, neden dernek değil, başka bir kuruluş değil, siyasi parti kurduk?
Türkiye’deki mevcut rejimde gizli toplantı yapabilme hakkı yalnız siyasi partilere tanınıyor. Şu toplantıyı bir dernek adına yapsaydık hükümet komiseri şimdi burada hazır bulunacaktı, biz bunları konuşamazdık.
Yasak nedeniyle İslam yerine Millî Görüş adı ile temsil ediyoruz. Fakat bu uyduruk değil Kur’an’da sözü edilen bir isimdir. Millî Görüş’ün açılımı “Millete İbrahime Hanifa”nın görüşü demektir. Bir Arapça sözcük olan millet din demektir; millî de İslami anlamına gelir.
Şu anda uzaydan yeryüzüne bir insan gelse sorup öğrenmekle mükellef olduğu ilk şey “İnananların karargâhı neresidir?” hususudur. Çünkü bir insan şu yeryüzünde ya Millî Görüş’ün askeridir, ya Yahudi’nin; bunun bir diğer şıkkı yoktur. Yahudi insanları -bilmeleri şart değil- farkına varmadıkları halde kendine asker yapar.
Bu nedenle Millî Selamet Partisi dışındakilere oy veren Müslümanların, İngiliz ordusunda asker olarak Çanakkale Savaşında Osmanlı Devletine karşı gelip savaşmış olan Anzak Müslümanlarından farkları yoktur!
Erbakan’ın, tüylerimi diken diken eden, adeta hafızama kazıyıp neredeyse aynen aktardığım bu sözlerini dinlerken ilk aklıma gelen şu oldu: Bu adam ya çok yalancı, sahtekâr, şarlatan biri olmalı; ya da Beklenen Mehdi! Bunun ortası olamaz. Sarf ettiği sözler eğer büyük bir yetki, görev ve sorumluluk gereği değilse; bu dehşet verici bir istismar, demagoji ve sorumsuzluk olabilir ancak.
Tam 3 gün devam eden seminerde, yoklamada 105 kişi oldukları belirlenen katılımcılar içerisinde kimsenin bu dehşet verici sözlerin pek de ayırtında olmadığını gözlemledim. Bu nedenle, o zamanlar kendimden genç bir partili olarak şüphelenmeye başladım “bana mı böyle geliyor, şu dinleyenler mi çok şuursuz” diye. Ancak artan Erbakan’a hayranlığımdı şüphelerim değil…
Sonra Elazığ’a döndüğümüzde olayı saygı ve güven duyduğum Bediüzzaman Hazretlerinin en önemli talebesi Hulusi Yahyagil Efendiye anlatıp konuya ilişkin kanaatini öğrenmek istedim.
O sırada büyük çoğunluğu Adalet Partili olan bir cemaat tarafından etrafı sarılmış bulunan son derece ileri yaşlardaki Hulusi Efendiyi yalnız görmem, anlatmam imkânsızdı. Dershane’de herkesin içinde sormanın istismar, fitne ve kargaşaya yol açacağını düşündüm.
Gözleri artık zor gördüğü için, Erbakan’ın sözlerini iri harflerle bir kâğıda yazıp zarfa koyduktan sonra iki kişinin kollarında Dershane’ye yakın evine götürülürken pardösüsünün cebine koydum. Maalesef bir cevap alamadım.
Sanırım mektubu okumasına ve cevap vermesine bir şekilde engel olundu. Akıbetini soramadım. Sohbetlerindeki sözlerinden bir anlam çıkarsamaya çalıştım. Onları burada paylaşmanın önemli olacağını düşünmüyorum.
Ancak bunun üzerine Risale-i Nur Külliyatı üzerine yoğunlaşarak Mehdiyet konusunu enine boyuna okudum, inceledim, araştırdım, irdeledim. Çok kısa zamanda Erbakan’ın beklenen Mehdi olduğuna kesin kanaat getirip iman ettim. Bu inanç ve düşüncemi bir mektuba yazıp bunu paylaşan 3 arkadaşa imzalattıktan sonra Mamak askeri mahkemesi önünde beklerken Erbakan’a verdik. Alıp pardösüsünün cebine koydu. Daha sonra Mamak askeri mahkemesi önünde çok kez yan yana geldik, herhangi bir cevap vermedi.
Fakat bir grup arkadaşla birlikte yakından temas kurabilmek için yoğun bir çaba içerisine girip Erbakan’ı izledik. Bütün toplantılarına, mitinglerine ve konferanslarına katılmak için gayret sarf ettik.
Ne var ki fazla yakınlaşıp özel ilişki kurmamız imkânsızdı. Kendisi de bu fevkalade ilgi ve alakamızı hep gördüğü halde daima mesafeli davranırdı. Bizi, özellikle yanında kimse olmadan tek başına kabul etmiyordu. Randevu verdiğinde mutlaka yanında rahat konuşamayacağımız şekilde bir görevli ya da tanık bulunduruyordu.
Seminerlerine katılabilme imkânı, 1977 seçiminde milletvekili sayısı 48’den 24’e düştükten sonra MSP’nin trendi aşağılara doğru yöneldiğinde etrafı bir hayli boşaldığı için elimize geçmişti.
Daha sonra 12 Eylül 1980 darbesi oldu. Bu süreçte etrafı tamamen boşalan Erbakan sadece birlikte yargılandıklarından bazıları ile Aşağıayrancı’daki evinin altında bulunan ofisinde sıkça bir araya geliyordu. Bizler de fırsatı ganimet bilerek Erbakan’ı sıkça ziyaret etme imkânı bulabiliyorduk…
Ne var ki bu kez Şevket Kazan bizi fark etti ve engellemeye başladı. Biz bu tuhaf yaklaşımı büyük bir şaşkınlıkla ve içimiz kaçarak izledik hep. Ama giderek Erbakan’ı, ailesini, yaşam şeklini, ilişkilerini daha yakından izleyip öğrenme imkânı buluyorduk. İnancımız ve hayranlığımız sürekli artıyordu.
Şevket Kazan ise huysuzlaştıkça huysuzlaşıyor, bizi engellemek için her yola başvuruyordu. Önceleri “Ne olacak; düzenin yetiştirdiği adamlar, Erbakan bunlardan iyisini mi bulacak, mecburen bu yaramaz adamlarla çalışıyor” diye düşünerek pek önemsemeyip altından bir şey aramadık.
Erbakan’ın Mamak askeri Mahkemesindeki istisnasız bütün duruşmalarına bizler Elazığ’dan gidip katılarak izledik. Bu süreçte Erbakan’ın çevresi ile ilişkilerini, askeri mahkemedeki durumunu çok farklı şekilde anlayıp idrak etmeye başladık.
Şevket Kazan’ın tutumu, davranışları giderek şüphemizi üstüne çekiyor ve düşmanlığı artıyordu. Ancak Erbakan ne bizleri ona ezdirdi ve ne de ondan yeterince korudu. Sadece yakından tanımamız, anlaşılamaz ve izah edilemez davranışlarının mahiyetini kavramamız için olsa gerek, sıkça yollarımızı kesiştirip sürtüşmemize vesile olacak şekilde birtakım görevler veriyordu.
Eninde sonunda, Şevket Kazan ve Oğuzhan Asiltürk’ün sistem -hile rejimi ve köle düzeni- tarafından, daha doğrusu azınlıkçı Sabetayist Yahudi oligarşisi eliyle Millî Görüş partilerine gözlemci, provokatör ajan, mutemet işbirlikçi olarak konulduğunu; deneme yanılma yöntemiyle, Erbakan’ın da bu yönlendirmeleri ve zımnen tasdiki nedeniyle kesin bilgi ile anlayıp kanaat getirdik.
Şevket Kazan bizlerin Refah Partisi Elazığ il teşkilatına sokulmamamız için inanılmaz şekilde isim listemizi çıkartıp, kapıya astırdı. Bizler Erbakan’a bu durumu Aşağıayrancı’daki ofisinde anlattık.
Erbakan yapılacak bir şey yok havası verip önemsemiyor gibi hareket etti ve fakat inadına Elazığ’da yerine getirmemi istediği bir görev verdi.
Elazığ’a döndüğümüzde arkadaşları şahit gösterip İl Başkana söylediğimde “Şevket Kazan talimat verdi, Erbakan da dese sizin görev yapmanıza müsaade etmemem gerektiğini tembih etti.”
İl başkanının bu sözlerini arkadaşlarla birlikte gidip Erbakan’a aktardık. Erbakan yerinden kalktı, bizzat gitti Beşir Darçın’ı alıp getirdi ve bana demin söylediklerini tekrar et dedi. Ben de dediğini yaptım. Sonra Beşir Darçın’a sen gidebilirsin dedi. Bize döndü ve ben çağırıp bir görev vermedikçe kimseden bir görev istemeyin dedi ve bizi de gönderdi.
Erbakan sonra Elazığ’da kongrede il başkanı seçilmesi için Nadir Yumakgil’i destekleyip yardımcı olmamızı istedi. O sıra Erbakan Refah Partisi Genel Başkanıydı. Bizden böyle bir yardım istemesi anlaşılır gibi değildi. Ama bir hikmeti vardır deyip nedenini sormadan geldik çalıştık.
Elazığ il kongresine Erbakan ile birlikte Şevket Kazan ve Ahmet Tekdal da gelip iştirak ettiler. İstişareler yapıldı ve sonuçta Erbakan’ın dediği isim değil bir başkası il başkanı adayı yapıldı ve seçildi. Bir şey anlayamadık. Aradan bir süre geçti Erbakan’ın bizden desteklememizi istediği Nadir Yumakgil şu ibret verici olayı anlattı.
“Erbakan ‘Nadir Bey bize yarın sabah kahvaltı hazırla, misafiriniz dedi… Ben yazlık bahçemde kahvaltı hazırlattım… Erbakan, Şevket Kazan, Ahmet Tekdal ve ben masada kahvaltı yapıyoruz… Erbakan bana döndü ‘Sen niye aday olmadın?’ dedi.
Ben şaşkınlıkla kendilerine bakıp ‘Hocam Şevket Beyle Ahmet Bey bana Zatıâlinizin aday olmamam için emir buyurduğunuzu söylediler!’ diye cevap verdim… Ve ortalık buz kesti. Erbakan artık orada hiçbir şey demedi. Sonra ne dedi, ne yaptı bilmem”
Bunları Millî Görüş camiası ile yeniden paylaşma ihtiyacını niçin hissettim?
Erbakan işte bu şartlarda Millî Görüş mücadelesini yürüttü anlaşılsın diye.
Şevket Kazan’ın Adalet Bakanı iken ne ihanetler yaptığı Vakit Gazetesinde bir miktar yayımlandı. Ama onlar sadece devede kulaktı.
Ya Oğuzhan Asiltürk’ün İçişleri Bakanı iken İslami cemaatleri Millî Görüş partilerinden uzaklaştırmak için çevirdiği dolaplar? Neyse, şimdi onların sırası değil…
Erbakan bu ve daha bazı sıkıntılar yüzünden Millî Görüş partileri ile daha çok söylemlerini ve düşüncelerini topluma yansıttı. Asıl icraatlarını ise ordu içindeki derin devlet yapılanması sayesinde ANAP, AKP iktidarlarında gerçekleştirdi. Millî Görüş partilerine yerleştirilen işbirlikçi provokatör ajanlar da başka türlü imkân bırakmıyordu.
Erbakan Millî Görüş hareketini geri dönülmez noktaya getirdikten sonra aramızdan ayrılırken biri maddi diğeri manevi iki türlü siyasi miras bıraktı.
AKP iktidarı Erbakan’ın maddi siyasi mirasıdır. Yetiştirdiği en yetenekli talebeleri AKP iktidarı ile ülkeyi Millî Görüş doğrultusunda yönetiyorlar... Ancak hazıra dağ dayanmaz denir, bu maddi siyasi miras eninde sonunda tükenir. Bu yüzden AKP iktidarı bu ülkenin bugününü temsil ediyor, gelecek vaat etmiyor, edemez de.
Çünkü AKP de ANAP gibi görüş ve düşünce kısırı bir partidir. Nitekim at ve eşek birleşmesinden doğan katır da çok güçlü olmasına karşın doğurgan değildir. ANAP ve AKP Millî Görüş ile batıcı görüşlerin sentezi partiler olarak uygun konjonktürde meydana geldiler ve güçlendiler.
Erbakan’ın asıl önemli olan manevi siyasi mirası ise Millî Görüş’ün temsilcisi Saadet Partisi’dir. Saadet Partisi ülkemizin ve milletimizin geleceğidir. Bu nedenledir ki Türkiye İslam Âlemine ve tüm insanlığa Millî Görüş’ün Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya vizyonu ile hitap edip öncülük edebilir.
Bu bilindiği içindir ki Millî Görüş’ün gerçek düşmanı olan Siyonizm AKP’den çok Saadet Partisi ile ilgileniyor. Çünkü Millî Görüş’ün 40 yıllık mücadelesi sayesinde hile rejimi ve köle düzeni despotizmi dağıtıldı, Türkiye çağdaş anlamda demokratik ve özgür bir ülke oldu. Millî Görüş önündeki yasal engeller ve yasaklar artık neredeyse hiç kalmadı. Bu kez ancak içeriden ve demokratik yoldan Millî Görüş ele geçirilip Siyonizm’e hizmet ettirilebilir.
Saadet Partisi kongresi bu yüzden fevkalade büyük önem taşıyor. Mevcut konjonktürde en önemli husus Saadet Partisi başına bir Sabetayist Yahudi getirilmesini engellemektir.
Saadet Partisi’nin şu anda meşru Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak Beydir. Onu istifaya davet edecek hiçbir kişi ve merci bulunmamaktadır. Esasen böyle bir hak ve yetki hiç kimseye verilmiş değildir. Kim Mustafa Kamalak Beyi Genel başkanlıktan istifaya davet ederse yetkisini, haddini aşmış olur.
Millî Görüş de elbette ki çağımızın yaygın yönetim şekli olarak demokrasiyi benimsemiştir. Ancak demokrasi uygulamasını Millî Görüş konsepti içinde tanzim edip İslami anlayışa uygun hale getirmiştir. Millî Görüş demokrasi anlayışında halk ve toplum nereye biz oraya şeklinde bir uygulama asla olamaz. Hak ve hakikat sokakta aranmaz.
Bir Millî Görüş partisi temel ilkeleri çerçevesinde bir program ve siyasi söylem belirler ve buna halkı davet eder. Halkı demokratik yöntemlerle ikna etmeye çalışır. İkna edebildiklerinin Millî Görüş politikalarına oy ve destek vermesini sağlayarak iktidara gelme çabasına girer.
İç mekanizmaları ise istişare ve meşveret ile İslam’ın temel kuralarına uygun şekilde çalıştırılıp yürütülür.
Böyle bakıldığında, mevcut Genel Başkan Mustafa Kamalak Bey istişare ile yerine bir ehil kişi aday gösterildiği takdirde ancak görevini bırakabilir. Bu sen önce bir istifa et gerisini sonra düşünür hallederiz anlayışı olmaz. Bu, sakat müşrik kafasının demokrasi anlayışıdır ki asla kabul edilemez.
Millî Görüş’te istifa ederek bırakıp gitmek sorumsuzluk ve şuursuzluk diye telakki edilir. Mustafa Kamalak Beyi böyle sorumsuzca düşünceyle hareket etmekten tenzih ederiz. Onu istifaya çağıranı ise kendine gelmeye, aklını başına devşirip ne yaptığının farkına varmaya davet ederiz.
Şayet yapılan cahillik ve densizlik değil de art niyetli, tertipli bir yaklaşım sonucu ise Millî Görüşçüleri bu münasebetsizliğe seyirci kalmayıp gereğini yapmaya, ilgilinin ağzının payını vermeye davet ederiz. Kimse meydanı boş, Millî Görüş davasını sahipsiz zannetmek gibi bir yanlış hesap yapmasın.
Bizden hatırlatması.
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>O<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
El-Aziz...
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
yaziyi basdan sona okudum...
anlasilan,bunlar birbirlerini yemeye devam edecekler...

en cok alttaki bölüm dikkatimi cekti:

"Erbakan’ın, tüylerimi diken diken eden, adeta hafızama kazıyıp neredeyse aynen aktardığım bu sözlerini dinlerken ilk aklıma gelen şu oldu: Bu adam ya çok yalancı, sahtekâr, şarlatan biri olmalı; ya da Beklenen Mehdi! Bunun ortası olamaz. Sarf ettiği sözler eğer büyük bir yetki, görev ve sorumluluk gereği değilse; bu dehşet verici bir istismar, demagoji ve sorumsuzluk olabilir ancak."
 

bakış

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2009
Mesajlar
4,717
Tepkime puanı
251
Puanları
0
Konum
İstanbul-Pendik
Elaziz milli görüşçüler tarafından gizli akpartililer olarak lanse edilir.Bunlar ulusalcı milli çözümcüler ile beraberdiler.
Elşazizciler akparti tarafında,çözümcülerde milli görüşte kaldılar.rahat durmadıkları devamlı aşırıya gittikleri için sırtlarını sıvazlayarak"bizden uzak durun"denilmiştir.

ikiside batıla hizmet ediyor.el azizde milli çözümde....ukubatta,yeni osmanlıda....
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Elaziz milli görüşçüler tarafından gizli akpartililer olarak lanse edilir.Bunlar ulusalcı milli çözümcüler ile beraberdiler.
Elşazizciler akparti tarafında,çözümcülerde milli görüşte kaldılar.rahat durmadıkları devamlı aşırıya gittikleri için sırtlarını sıvazlayarak"bizden uzak durun"denilmiştir.

ikiside batıla hizmet ediyor.el azizde milli çözümde....ukubatta,yeni osmanlıda....
İmza Ercan Tekin
Gördüğünüz gibi ukubatın milli görüşe saldırmak amaçlı konularından bir tanesi. Bu üyenin forumlardaki tek işi milli görüşe saldırmak.
Allah ıslah eylesin. Çünkü saldırganlık ve taasup müslüman ahlakından değidlir.
Üstelik bu konular nifak amaçlı açılmıştır.
Başlık ve içerik delildir.
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0


ikiside batıla hizmet ediyor.el azizde milli çözümde... ....

Erbakandan yüz bularak kongredeki kürsü baskininda ve iftar baskininda erbakana hizmet ediyorlardi ama ve cok hosunuza gidiyordu,zar zor özür diletmisdi kurtulmus...

ben el azizcileri kaynak kabul etmem fakat bunlarin erbakani mehdi kabul etmelerindeki gerekceye bak:

"Erbakan’ın, tüylerimi diken diken eden, adeta hafızama kazıyıp neredeyse aynen aktardığım bu sözlerini dinlerken ilk aklıma gelen şu oldu: Bu adam ya çok yalancı, sahtekâr, şarlatan biri olmalı; ya da Beklenen Mehdi! Bunun ortası olamaz. Sarf ettiği sözler eğer büyük bir yetki, görev ve sorumluluk gereği değilse; bu dehşet verici bir istismar, demagoji ve sorumsuzluk olabilir ancak."

hakli bence...dini bu sekilde siyasete alet eden bencede yamulmusdur.El azizciler ve milli-cözümcüler bu oyuna geldikleri icin kendisini mehdi zanetmisler,bunlardan olmayan fakat ayni asirilikta bulunan ercan tekin ve bakis gibi dengesizlerde kendisini "cihad emiri","halife" gibi görüyor,milli-görüse dini görüs diyor,siyasi yamukluklarini din ile es anlamda görüyor,dini siyasei cikarlarina alet ediyor...bunlarda el azozciler gibi yamulmaya mahkimdir.

Not:
Bittiniz kocum siz...Milli-Birligin önünde engelsiniz...müminler arasi tefrikaya alet olan at gözlüklü grubcu din istismarcilarinin kökü kazilanakadar mücadele devam edecektir.
hesab vereceksiniz,hesab vermekten kurtulamayacaksiniz!!!
 

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr
El-azizciler Milli Görüşün bir parçasıdır...
Bunu inkar edemezsiniz...
Şia ve vehhabiler gibi 2 sapkın fırkayı bile sırf sizden diye sahip çıkarken neden hemen El-Azizcileri kapı önüne koydunuz???
Adamlar Sahabelere dil uzatmıyorlar en azından....
Mezhepleri küfür kabul etmiyorlar...
Şia ve vehhabilere gösterdiğiniz hoşgörüyü neden EL-AZİZ'CİLERE göstermezsiniz ey çifte standartçılar???
O MİLLİ GÖRÜŞ ŞEMSİYESİ ALEMLERİN EFENDİSİNİN TERTEMİZ EŞLERİNE DİL UZATAN HAİNLERİ BARINDIRIR DA...
NEDEN AYNI ŞEMSİYE EL-AZİZCİLERİ BARINDIRMAZ...
BUNLAR NE GÜNAH İŞLEDİ???
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
UKUBATIN İFTİRASINA REDDİYEDİR

Milli Çözümcülerle el azizcilerin Saadet partisi teşkilatlarıyla hiçbir alakaları yoktur.

<LI jQuery1310419193479="19">
saadet-partisinden-milli-cozum-aciklamasi-medium-0.jpg

Emniyet güçlerinin Konya’da gerçekleştirdiği operasyon çerçevesinde gözaltına alınan bazı şahısların bir kısım medya organları tarafından Milli Görüş ile ilgilendirilmeye çalışılması üzerine Saadet Partisi Genel Merkezinden konuyla ilgili olarak yazılı bir açıklama yapıldı. “Söz konusu gözaltıların ‘Ergenekon Milli Görüş’e Sıçradı’ şeklinde haber yapılması ve bu yolla kamuoyunun yanlış bilgilendirilmeye çalışılması üzerine, aşağıdaki açıklamayı yapma zorunluluğu duyulmuştur” denilen açıklamada; sözkonusu şahısların parti yönetimiyle resmi ve gayriresmi bir bağının bulunmadığı belirtildi. Gözaltına alınan bu şahısların ‘Milli Görüş’ değil, ‘Milli Çözüm’ adlı dergi çatısı altında faaliyet gösterdikleri uzun süredir bilindiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: “Milli Çözüm dergisi adı altında faaliyet gösteren şahıslar ve faaliyetleri partimiz ve teşkilatlarımız tarafından hiçbir zaman benimsenmemiştir. Hatta teşkilatlarımızdan gelen şikâyetler üzerine, söz konusu şahısların ve faaliyetlerinin partimizle herhangi bir bağının olmadığı, bundan yaklaşık 1 yıl önce kamuoyuna açıkça ilan edilmiştir.
13 Kasım 2007 tarihinde yapılan açıklamamız ve 14 Kasım 2007 tarihinde ‘Kamuoyuna Duyuru’ başlığıyla yaptığımız duyurumuz Milli Gazete’de ve birçok haber sitesinde yayınlanmıştır. Kamuoyunun doğru bilgilenmesi amacıyla 13 Kasım 2007 tarihinde Saadet Partisi Genel Merkezimiz tarafından yapılan bu açıklamayı, yeniden kamuoyunun bilgisine arz ederiz:
“Milli Çözüm Dergisinde yayınlanan görüşler ile bunlar tarafından yapılmakta olan faaliyetlerin, teşkilatlarımızla hiçbir alakası bulunmamaktadır. Kamuoyunun bilgisine sunulur.”
13 Kasım 2007

“Milli Çözüm Dergisi yazarları etrafında toplanan kişiler ve bunlar tarafından ne amaçla yapıldığı belirsiz faaliyetlerin teşkilatlarımızla hiçbir alakası bulunmamaktadır”
14 Kasım 2007

http://www.milligazete.com.tr/haber/saadet-partisinden-milli-cozum-aciklamasi-77639.htm
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Erbakandan yüz bularak kongredeki kürsü baskininda ve iftar baskininda erbakana hizmet ediyorlardi ama ve cok hosunuza gidiyordu,zar zor özür diletmisdi kurtulmus...

ben el azizcileri kaynak kabul etmem fakat bunlarin erbakani mehdi kabul etmelerindeki gerekceye bak:

"Erbakan’ın, tüylerimi diken diken eden, adeta hafızama kazıyıp neredeyse aynen aktardığım bu sözlerini dinlerken ilk aklıma gelen şu oldu: Bu adam ya çok yalancı, sahtekâr, şarlatan biri olmalı; ya da Beklenen Mehdi! Bunun ortası olamaz. Sarf ettiği sözler eğer büyük bir yetki, görev ve sorumluluk gereği değilse; bu dehşet verici bir istismar, demagoji ve sorumsuzluk olabilir ancak."

hakli bence...dini bu sekilde siyasete alet eden bencede yamulmusdur.El azizciler ve milli-cözümcüler bu oyuna geldikleri icin kendisini mehdi zanetmisler,bunlardan olmayan fakat ayni asirilikta bulunan ercan tekin ve bakis gibi dengesizlerde kendisini "cihad emiri","halife" gibi görüyor,milli-görüse dini görüs diyor,siyasi yamukluklarini din ile es anlamda görüyor,dini siyasei cikarlarina alet ediyor...bunlarda el azozciler gibi yamulmaya mahkimdir.

Not:
Bittiniz kocum siz...Milli-Birligin önünde engelsiniz...müminler arasi tefrikaya alet olan at gözlüklü grubcu din istismarcilarinin kökü kazilanakadar mücadele devam edecektir.
hesab vereceksiniz,hesab vermekten kurtulamayacaksiniz!!!

Yeni Osmanlı hezeyanlarını okudukça üzülüyorum sana.
Daha Mehdi a.s vasıflarını bilmezsin, emir'el müminlikten habersizsin onunda İslam alimlerince yapıldığını bu yaşına kadar gelmiş öğrenememişsin, cihad nedir dersek tarifini yapamazsın çünkü daha düşmanını kafir zalim yerine İslam ümmeti için mücadele verenleri seçmişsin daha nasıl cihad edersin sen burada bile herşeyin ortada... Çünkü kendin diyorsun ''ben milli görüşçülerle uğraşıcam buna adıyorum kendimi'' diye. Sen israilin yeryüzüne saldığı siyonizm belasını yok etmeye çalışan bir cihad hareketini kendine düşman edinmişsin doğrusu saflarını karıştırmışsın ama neye kime anlatıyorum?...

Yeni Osmanlı şunu bilsin ki müslümanların önündeki engellerin en büyüğü senin gibi cehalet içinde bocalayan müslümanlardır. Bak sakın alınıp gücenip yazma çünkü gerçekten öylesin!

Ukubat fitne atıyor foruma hemen atlıyorsunuz üzerine besleniyorsunuz besleniyorsunuz sonra şizofren görüşlerinizi tekrar teyp gibi ileri geri sarıp sarıp duruyorsunuz.
Dar olan bilgi ve fikir kapasiteniz gına getirdi.
Size sadece ben değil bir çok kişi kitap oku bilgilen öyle yaz diyor halen ama halen kendi kendinize kurgulayıp durduğunuz bir takım hadiselerle aynı cümleleri kurup kurup milli görüşe saldırıyorsunuz.
Erbakan hocamız hiçbir zaman yamulmadı düşmanları bile buna şehadet ediyor sen edemiyorsun çünkü sen Erbakan hocanın ümmete yaptığı hizmetlerin zerresini bile yapamayan ve sadece vesveselerle kurguladığın iftiralarını forumda pazarlamaya çalışan birisisin...

Milli kelimesinin din anlamına geldiğini halen öğretemedik ki sana. Milli kelimesi kur'anda 4/5 yerde geçiyor. Bu ise dini anlamınada geliyor. Milli yani dini görüş olarak bu isim bu davaya konulmuştur. Sen daha bunu öğrenememişsin forumda atıp tutuyorsun.
Bırak bu faso fiso işleri de belgeleyip bu görüşlerini sunmaya çalış. Yazdığın hiçbir iftiranın iftira olmadığını belgelemeyen kişilerden biriside sensin. Diğerleride anti milli görüş timin.

Yazdıkça batan misali yazdıkça batıyorsunuz.
Çünkü ihlasla değil kin ve nefretle İslama hizmet edenlere saldırmayı kendinize şeref biliyorsunuz.
Bu şerefmi yoksa sizin bizlere yaptığınız o edepsiz ithammı?
Önce müslümanlara küfretmemeyi öğren, sonrada küfredip hangi yüzle gelip burada ahlak dersi vermeye kalkışırsın?
Diyorum ya yazdıkça batıyorsun yeni osmanlı çünkü sende ihlas yok sadece kin ve nefret var buda senin seviyeni düşürüyor ve cehaletine cehalet katıyor.
Ne zaman Allah rızası için ümmetin selametine çalışırsın o zaman insanlar tarafından saygı göreceksin. Ama bu şekilde sadece İslama hizmet edenleri karalar pozisyondasınız. Çünkü tek sarılabildiğiniz Esad Çoşan! Halbuki Esad Çoşan kim Mehmed Zahit Kotku, Mahmud Sami Ramazanoğlu, Mahmud Ustaosmanoğlu, Ali Haydar Efendi, Konyalı Ulvi, Bayburtlu Dedepaşa, Sultan Baba, Tahir Büyükkörükçü, Yahyalılı Hacı Hasanlar kim?
Ya bu bile senin yutkup estağfirullah ben ne yapıyorum demene kafi değilmidir?
Yakana yapışıp halen ne zaman bu gafletten kurtulup hakkın hakimiyeti için çalışanların safına katılmıyorsun diye seni sallayıp duruyorum. Ne zaman Cem?
 

mü'HÜR

Ordinaryus
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
2,563
Tepkime puanı
422
Puanları
0
Yaş
37
Konunun başlığı budur;

SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANINI
İSTİFAYA DAVET ETMEK

HADDİNİ BİLEMEMEKTİR

Başlık uydurma da üzerinize yok! Ama,birilerinin emeğini hiçe saydığınızın,kul hakkı işlediğinizin farkında mısınız acaba? KUL HAKKI diyorum ama,ısrarla başlık uyduruyor sunuz.Ondan sonra islamcı kişileri ya da,partileri eleştiriyor sunuz... Sadece forumda nefsine yenilen bir kimse,bir parti içerisinde olsaydı beğenmediği saadettlilerden fazlasını yapmaz mıydı diye düşünmeden edemiyorum özür dilerim.
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Konunun başlığı budur;

SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANINI
İSTİFAYA DAVET ETMEK

HADDİNİ BİLEMEMEKTİR

Başlık uydurma da üzerinize yok! Ama,birilerinin emeğini hiçe saydığınızın,kul hakkı işlediğinizin farkında mısınız acaba? KUL HAKKI diyorum ama,ısrarla başlık uyduruyor sunuz.Ondan sonra islamcı kişileri ya da,partileri eleştiriyor sunuz... Sadece forumda nefsine yenilen bir kimse,bir parti içerisinde olsaydı beğenmediği saadettlilerden fazlasını yapmaz mıydı diye düşünmeden edemiyorum özür dilerim.
Allah razı olsun.
Ukubat forumda milli görüşe saldırmak ve fitne çıkartmak için açtığı konuların başlıklarını böyle dikkat edin FİTNECİ BAŞLIKLARLA DEĞİŞİR ve foruma öyle sunar.
Çünkü kendisine biçilmiş görev UKUBAT=FİTNE!
Kaç zamandır diyorum ama bir türlü anlatamıyorum bu ukubat müslümanlar arasına nifak sokmakla görevlendirilmiş gizli bir misyonerdir!
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
ercan bak gülen hakkında yazdıkların la ukubat ın senin hakkında yazdıkları arasında ne fark var
ukubat a haram olan size helal mi oluyor
siz yahudilerle işbirliği yaparken
akp veya gülen yapınca haram oluyor

ne biçim insansınız Allah aşkına
 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
Veri ercanin f.qülen hakkinda ne kadar kötü bir sözü war getirsenize
Sadece insan karalamakta üzerinize yok.
Hadi oradan birakin bu safsatalari
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
daha önce yazmıştım
tekrarını mı istiyorsun
 

barayev

Doçent
Katılım
24 Mar 2010
Mesajlar
608
Tepkime puanı
21
Puanları
0
ey müselman kardeşler birileri bizleri bir birinize düşürmeye çalışıyor ve bizi Fesada vermeye ve Fitneye sebeb olmaya teşvik ediyorsa bu Münafık ve Kafirlere her ne pahasına olursa olsun Malzeme vermeyelim ve Nefislerimize Hakim olalım ve Gavurları Sevindirmeyelim...
yalnız müselmanlar kardeştir.
şucu bucu ,vahhabi, şii,sünni diye bi ayrışmaya düşmeyelim.... bizler yargı makamı değiliz ve Allah ve peygamber efendimiz bizleri müselmanları kardeş ilan etmiştir
 

mü'HÜR

Ordinaryus
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
2,563
Tepkime puanı
422
Puanları
0
Yaş
37
Allah razı olsun.
Ukubat forumda milli görüşe saldırmak ve fitne çıkartmak için açtığı konuların başlıklarını böyle dikkat edin FİTNECİ BAŞLIKLARLA DEĞİŞİR ve foruma öyle sunar.
Çünkü kendisine biçilmiş görev UKUBAT=FİTNE!
Kaç zamandır diyorum ama bir türlü anlatamıyorum bu ukubat müslümanlar arasına nifak sokmakla görevlendirilmiş gizli bir misyonerdir!

Siz hakaretvari cümleler sarfedin diye ben Ukubat'ı uyarmadım.Ben, bir müslüman olarak; bir şahsın emeğini ziyan edeni,ve sırf nefsi için başlık uyduranı ve bu uydurmaları sadece forum içerisinde yapacak kadar nefsini kabartan bir şahsın,kocaman partileri yönetenleri ateşe tutmasına anlam veremediğimi dile getirmek için yazdım.

Ve bu düşüncem,a parti tutanlar içinde,b parti tutanlar içinde geçerlidir. Zirâ,insanların emekleri üzerinden birilerine cevap vermek, müslüman kimliğine,ahlakına,saygısına zıt bir durumdur. En başta kul hakkıdır! Şurda iki dakikalık nefsi zevk için ahirette kovalamaca oynamaya değer mi?

 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
heyyyt ne oluyonuz yahu,mesajlarimi neden siliyorsunuz?
Ercan ukubata misyoner diyerek resmen tekfir ediyor,tekfirin ne büyük zarar oldugu hakkindaki yazim ise siliyniyor.
Adamlar particilik adina fitnelerine devam ediyor,fitnelerini desifre edenler uyari aliyor,mesajlari siliniyor...
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
Milli-Görüscülük taslayip milli-görüsün temsil ettigi ruha aykiri hareket eden,kendi grublarindan olmayan müminlere karsi düsman uslubu kullanan milli-dövüscüler alet olduklari tefrika sebebiyle aslaaaa rahat yüzü görmeyecekler.

OSMANLININ TORUNLARI olarak en büyük ihtiyacimiz ITTIFAKTIR.
Milli-Birligin önündeki engellerden biri osmanli-torunlarinin ortak davasi olan bu davayi babalarinin maliymis gibi kendi tekellerindeymis gibi görenler,islami görüs deyip islama aykiri sekilde yönetenler,ümmetcilik taslayip istisareye yanasmayanlar, islerine gelmeyenleri ve öz elestiri yapanlari dislayan ve damgalayanlar temizlenip hareket aslina dönünceye kadar mücadeleye devaaam...
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Yeni Osmanlı bu kadar boş ve nefretle yazıyorsun!
Misyoner ne demek görev edinmiş demektir. Seninde aklına hristiyan geliyor :) Halbuki sadece hrıstiyanlardanm misyoner oluyor herhangibir grup yada akımda misyon edinmiş olmazmı? Benim dediğim cemaat ihvan kılığına girmiş bu ukubatın aslında cemaatle yakından uzaktan alakası olmadığını ve kendisine karanlık bir grup tarafından misyon edinmiş olarak forumlarda gizli misyonerlik yapmaya çalışıyor. Zaten okuduğum kitabında ismi gizli misyonerlikti.
Bu ukubatta cemaat içinde şüphelerimiz dahilinde cemaatin içine sızan karanlık grupların bir misyoneri olabilir diye ima ettim. Sende gelmişsin ukubatı zorla hristiyan yapmaya kalkışıyorsun. Yahu ben açıktan hristiyan demedim sadece müslümanlığından şüpheleniyorum dedim nitekim cemaatimizin iki şehid hoca vermesi ve birçok içeriden fitnelere maruz kalması insanlara olan güvenlerimizi bir hayli azalttı.
Ukubatın tavırları ve kendisini gizlemedeki ısrarı ise kendisi hakkındaki şüphelerimizi güçlendiriyor bunu çok uzun zamandır ima ediyor ve açıkça dile getiriyorum zaten. Ama senin kin ve nefretle yazıp durduğun bu saçmalaşan yorumların sadece karalamadan öteye geçemiyor.
Tekfir ne demek?
Bir kimseye küfr, îmânsızlık nisbet etmek, kâfir demek.
Ben ise sadece şüphelendiğimi ve hangi karanlık grupların misyonerliğini yaptığını sorguluyorum. Çünkü kendisinin ihvan olmadığını defalarca ispat etmiş bulunuyoruz. Ve hal böyleyken cemaat içine sızmış ajan+sabataist+gayri-müslim+vb... gruplardan biri olabilir diye tahmin ediyorum. Zaten kendiside asla bu şüphelerimizi giderecek hiçbir adım atmadığı gibi bu şüphelerimize dair aksi bir halinide iddia etmedi!

Bu hezeyanın ortaya çıktı ki yazılarını kaldırmışlar. :)
Ama anlaşılan senin jeton geç düşüyor
Birde nar'aaa atıyorsun :) sözde fitneleri deşifre edip süpermencilik oynuyorsun :)
Sen sadece bu fitneyi çıkartan ukubatın bir arkadaşı dostusun.
Biz ise senin gibilerinin cahilane ve iftiralı paylaşımlarını ortaya çıkartıp asıl yüzlerinizi gösteriyoruz.

Bu forumda senin gibi sanal şizofrenler yazmasa asla kimse kimseyle hergün çekişmezdi. Tabi senden daha aşırı gidenler var ukubat ve agbi gibi. Senin seviyen maksut ibrahimle aynı. Ukubatında agbiyle aynı. Dördünüz bu forumda hergün milli görüşe saldırmazsanız rahat edemezsiniz ve ukubatla agbinin açtığı fitne amaçlı iftiralama konuları olmasa kin ve nefretlerinizi hergün dökemezdiniz.
İşiniz gücünüz çekişme ve münakaşa.
İsrailin açık düşman ilan ettiği Milli Görüşe karşı mücadele ederek israil siperlerine girmeniz açık bir şuursuzluk neticesidir.
Bunca safsatalık içinde sizler yüzünden forumda kavga gürültü eksik olmuyor.
%1'lik bir partiyi hergün nefes almadan çekiştirip kötülemek elbette bir yerlerinizin kaşındığını gösteriyor.
Yüce Allah c.c. hepinizin içindeki fesadlık yüzünden size iftira ve küfür etme huylarını vermiş.
Yinede kıyamıyorum hayrınıza dua ediyorum çünkü kalbinizde hastalık var bunun tedavisi ise kolay değil Allah şifalar versin
Sen bana serefsiz dersin işte ben sana hayrına dua ederim burada kim dövüşçü kim samimi ortaya çıkıyor. Birde senin samimiyetini görsek ne güzel olacak
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
Bir müslüman müslümanlar arasina nifak sokmak icin misyonerlik yapabilirmi?
Asagdaki mesaj acik ve net bu kisi gizli bir misyoner diyorsun daha ne kiviriyorsun?

Kaç zamandır diyorum ama bir türlü anlatamıyorum bu ukubat müslümanlar arasına nifak sokmakla görevlendirilmiş gizli bir misyonerdir!


bu mesajlarda sana ait:

Ukubat önce sen bize müslüman olduğunu ispat et sonra seni dinleyelim.


Ukubat yahu sen kimsin necisin daha hiçbirşey yazmadın?
Senin nereden bilelim Fener Rum partiriğinden olmaıdğını?



Tekfir konusunda Talu hocanin bir yazisi:

Bir mümini tekfir etmenin; yani kâfir olmadığı halde kâfir olduğunu söylemenin çok tehlikeli olduğunu unutmamak gerekir. Akaid ilminin kural ve hükümlerinden biri de şudur: "Mümini tekfir edenin kendisi kâfir olur..." Herhangi bir Müslüman, diğer bir Müslümanın kâfir olduğunu söyleyemez. Cezası korkunçtur. Küfürle suçladığı kişi gerçekten kâfir değilse, suçlayan, sırf bu suçlama yüzünden kendisi kâfir olur.

Öyleyse farklı düşünce ve ekollerde yer alan Müslümanların; kendileri dışındaki Müslümanlara bakış ve davranışları bu ölçülerde olmalıdır. Bütün müminler mezhep ve tarikat taassubundan uzak bir şekilde birbirlerine İslâm kardeşliği esprisiyle yaklaşmalıdırlar. Teferruata ait farklılıklar kin, düşmanlık ve tefrika nedeni olmamalıdır.
 
Üst