“Siyaseten Refah Partiliyim”den “AKP’ye oy veren Hödüktür”e Nihat Genç’in kaybettikleri . . .
Nihat Genç yine konuşuyor. Susmuyor. Susmasın zaten, konuşan Nihat Genç’se veya Nihat Genç gibiyse susalım ve sonuna kadar dinleyelim. Nihat Genç’in dilinden çıkacak kelimelerin her zaman bizim için ayrı bir yeri vardır. Kimi zaman öyle konuşur ki; ‘evet, işte bu, naif, güzel bir vicdandan çıkabilecek muhteşem bir ses, helal olsun, var ol’ diyoruz. Kimi zaman ise kantarın topuzunu hepten kaçırıyor, dilinin ayarını tutturamıyor, lafın ucunun nereye gideceğini düşünmüyor, öyle konuşuyor. Mesela geçtiğimiz Cuma günü her zamanki gibi SKY TURK’te Sayın Serdar Akinan’ın sunduğu Ne Var Ne Yok’ta konuştu Genç. Öyle bir konuştu ki belki ilk defa, lise yıllarımdan beri sürekli takip ettiğim, ‘benim’ yazarımdan uzaklaştım, televizyonu kapattım, gözlerim doldu.
28 Şubat döneminde, post-modern darbeye karşı çıktığı yazısının sonuna iliştirdiği, “…muhtıra ateşi dinene kadar siyaseten Refah Partiliyim…” (ilgili yazıyı Nihat Genç’in Köpekleşmenin Tarihi isimli kitabında da bulabilirsiniz) notunu okuyunca içimiz ne kadar da ısınmıştı oysaki. Şimdi o çizgiden “AKP hödüklerden oy alır”a yani Bekir Coşkun çizgisine, yani Mine Kırıkkanat çizgisine, yani bu halkın toptan nefret ettiği heriflerin çizgisine nasıl geldi o büyük yürekli yazar, anlamadım. Onu anlamadığım için gözlerim doldu zaten. Belki de yanlış anlaşıldı, belki de öyle söylemek istemedi ama AKP seçmeninin bir kilo şeker, bir torba kömüre oy verdiğini söylerken, hiç içindeki o ses “ya hu ben neler söylüyorum böyle” demedi mi? Konumuz AKP veya herhangi bir siyasi parti değil. Bu satırların yazarı AKP’ye oy vermemiş ve dahi hiç oy vermeyecek bir insandır. Ama AKP’ye oy veren %46’nın büyük çoğunluğunun hangi sebeplerle oraya gittiğini çok iyi biliyor. Yani, bilmiyorum bu halimle bende hödük sayılıyor muyum, sevgili Nihat Genç’in sathında.
Peki, ne olmalıydı Nihat Genç’e göre? Mesela CHP mi gelmeliydi. Ya da MHP? Alternatifsizlik AKP’nin oy patlamasına sebep olmadı mı? Çünkü bu partiler toplumun geniş kesiminin yaralarını görmezden geldiler! Mesela başörtüsü yasağının çözüme kavuşması için AKP’yle el ele veren MHP’nin iktidar ortağı olduğu günlerde başlamadı mı İmam-Hatip Liselerindeki başörtüsü yasağı? CHP ise 50 yıllık tek parti iktidarı boyunca halka etmediğini bırakmadı –ki- Nihat Genç onların da karşısında durdu yazılarıyla. Fakat bu son konuşması olmadı! “Bu topraklar”dan bahsederken bu toprakların insanlarına hödük demek hiç olmadı Nihat Genç!
AKP denen siyasi partinin, ihale hükümeti gibi çalışmasına, amerikancı siyasetine, AB politikalarına sinirlenmek, hatta küfretmek, eyvallah ama alternatifsizlikten, özgürlük kısıtlanmasından, baskıdan, başörtüsünden ve evet bir torba kömür bir kilo pirinç için AKP’ye oy veren yığınları aşağılamak, tepeden bakmak nedir? Bu Bekir Coşkun’un, Reha Muhtar’ın ağzına yakışır, Nihat Genç’e değil!
Özellikle seçimlerden önceki, toplumu ayrıştıran, kamplaştıran atmosferdeki takındığı tavır Nihat Genç’ten kesinlikle beklenmeyen bir tavırdı. O meydanlara toplananlardan beklenecek bir şey yoktu. Evet, kalabalığa aldırmamak gerekiyor, bir korku duydukları doğru, ama o korku da yersiz bir korkuydu. Şimdi misalen, ‘karşı taraftakiler’ onların yaptığına benzer bir miting yapsalardı, sayıları katlarca fazla olacaktı, o zaman Nihat Genç, medya, işte ‘o’ birileri o meydandaki ‘hödüklerin’ yanında duracaklar mıydı? Hayır! Böyle bir şey olmayacaktı! İşte Nihat Genç’in asıl kaybettiği nokta burada!
Yani en basit ifadeyle başörtüsü yasakçılarının yanında yer almak kaybettirdi Nihat Genç’e.
Şimdi ayıkla pirincin taşını. Yıllarca yazarak, konuşarak yaptığı isim tek kelimeyle ağır bir yara aldı. Yazık oldu…
Serzenisler/ Cihat ARPACIK