DostunDostu ile Röportaj

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
@DostunDostu, kişinin feraset sahibi olması vehbi midir yoksa kesbi midir? eğer sonradan kazanılan bir durum ise hangi şartlar gerektirir diğer bi deyişle feraset sahibi bir insanın özellikleri ve kazanım sürecinde karşılaştıkları nedir veya nelerdir?
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
İsmailağaya takıldığın dönemlerde bir tutam sakal, cübbe, şalvar, sarık gibi sünnetleri yaşadın mı?
Sen ne diyorsun ihvanım? Bizim yaşadıklarımızın yanında sünnetin pabucu dama atılır. Abdest alırken, necis su bulaşmasın diye önlük giyerdik. Misvağın cebe konuş şekli bile belliydi. Ucu aşağı gelecek. Bu hep gömleklerde leke yapardı. Plastik torbaya koysan küflenirdi. Çare yok, elden ne gelir, lekeli lekeli gezerdik öyle.

Sonra taharet suyu neces dendi. Donumuza bulaşmasın diye cebimizde bez parçasıyla dolaşırdık. Taharet aldıktan sonra bu bezle k..mızı kurulardık. Tabi bu su neces ise kuruladığın bez necis olur. E necisle de namaz kılınmaz. Çare ne? O bezi de 7 kat laylona sarardık. Tabi bunu yaparken aynı zamanda ıslak bezin havayla olan teması kesiliyor. O bez torbanın içinde zamanla ne olacak gerisini sen düşün?

Bir de bilmem neremize pamuk tıkardık. Neymiş efendim; ucundan çıkacak son damla abdesti, abdest namazı, namazdan amele, amelden imana derken bizi cehenneme kadar götürecek macreaya adım atmaya korkardık. Ne yapardık? Ucuna pamuk tıkardık. Bunu neyle yaparsın ki? Kürdan kullansan batıyor. Tek çare kibritin ucunu yakıp batmıyacak bir yuvarlaklığa gelene kadar betonda zımparalamak. Pamuk sentetik olursa o da yara yapıyor. İşin en korkunç tarafı neydi biliyor musun? WC'ye bir daha ki girişinde bu pamuğun düştüğünü gördüğün zaman ki yaşadığın şok. Ne zaman oldu bilmiyorsun. Haydi bakalım kıldığın namazları tekrar kaza et. İlim mi öğrenilir böyle? İş mi bu Allah aşkına?

Medresenin camları bile boyalıydı dışarıyı görmeyelim diye. İçeriyi havalandırmak için camı açarlardı ama camın önünden geçmeyi yasaklarlardı. Oda boşaltılır öyle açılırdı cam. Ben diyorum ki Diyarbakır Hapishanesi'ni müze yapacaklarına bu medreseleri müze yapsınlar. Üstelik bu öyle bir muhpushane ki kendi kendini kilitliyorsun. Kafaya bak sen. Bize ne içiriyorlardı onu merak ediyorum hala.

Hele o pireler. Gusül abdesti almaya girdiğimiz bedevi kabininde atletimizi çıkartınca nokta nokta kan lekelerini görürdük. Bir şey olmaz denirdi. Ne olacak ki? Pirelenmiş olmamız konu bile olmazdı. İlla bir konu olacaksa bu 'pireyi öldümek caiz midir değil midir' olurdu.

Böyle eğitim olmaz. İçinde yaşadığın dünayı tanımak zorundasın. Bak Cübbeliye! Adama evrim teorisini soruyorlar kafasını kaşıyarak 'o ne ki?' diyor.
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0

Sen ne diyorsun ihvanım? Bizim yaşadıklarımızın yanında sünnetin pabucu dama atılır. Abdest alırken, necis su bulaşmasın diye önlük giyerdik. Misvağın cebe konuş şekli bile belliydi. Ucu aşağı gelecek. Bu hep gömleklerde leke yapardı. Plastik torbaya koysan küflenirdi. Çare yok, elden ne gelir, lekeli lekeli gezerdik öyle.

Sonra taharet suyu neces dendi. Donumuza bulaşmasın diye cebimizde bez parçasıyla dolaşırdık. Taharet aldıktan sonra bu bezle k..mızı kurulardık. Tabi bu su neces ise kuruladığın bez necis olur. E necisle de namaz kılınmaz. Çare ne? O bezi de 7 kat laylona sarardık. Tabi bunu yaparken aynı zamanda ıslak bezin havayla olan teması kesiliyor. O bez torbanın içinde zamanla ne olacak gerisini sen düşün?

Bir de bilmem neremize pamuk tıkardık. Neymiş efendim; ucundan çıkacak son damla abdesti, abdest namazı, namazdan amele, amelden imana derken bizi cehenneme kadar götürecek macreaya adım atmaya korkardık. Ne yapardık? Ucuna pamuk tıkardık. Bunu neyle yaparsın ki? Kürdan kullansan batıyor. Tek çare kibritin ucunu yakıp batmıyacak bir yuvarlaklığa gelene kadar betonda zımparalamak. Pamuk sentetik olursa o da yara yapıyor. İşin en korkunç tarafı neydi biliyor musun? WC'ye bir daha ki girişinde bu pamuğun düştüğünü gördüğün zaman ki yaşadığın şok. Ne zaman oldu bilmiyorsun. Haydi bakalım kıldığın namazları tekrar kaza et. İlim mi öğrenilir böyle? İş mi bu Allah aşkına?

Medresenin camları bile boyalıydı dışarıyı görmeyelim diye. İçeriyi havalandırmak için camı açarlardı ama camın önünden geçmeyi yasaklarlardı. Oda boşaltılır öyle açılırdı cam. Ben diyorum ki Diyarbakır Hapishanesi'ni müze yapacaklarına bu medreseleri müze yapsınlar. Üstelik bu öyle bir muhpushane ki kendi kendini kilitliyorsun. Kafaya bak sen. Bize ne içiriyorlardı onu merak ediyorum hala.

Hele o pireler. Gusül abdesti almaya girdiğimiz bedevi kabininde atletimizi çıkartınca nokta nokta kan lekelerini görürdük. Bir şey olmaz denirdi. Ne olacak ki? Pirelenmiş olmamız konu bile olmazdı. İlla bir konu olacaksa bu 'pireyi öldümek caiz midir değil midir' olurdu.

Böyle eğitim olmaz. İçinde yaşadığın dünayı tanımak zorundasın. Bak Cübbeliye! Adama evrim teorisini soruyorlar kafasını kaşıyarak 'o ne ki?' diyor.

Gerçekten bunların nasıl bir "din" anlayışı var dini çıkaralım nasıl bir algıları var inanılır gibi değil, bu dünyada cehennemi yaşamak yaşatmak, üstelik bile istiye!.. insan gerçekten çok zalim sn Dost şeriata yaklaşımınızı daha iyi anlıyorum İslam'dan soğumamanız bile Allah'ın inayeti..
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Gerçekten bunların nasıl bir "din" anlayışı var dini çıkaralım nasıl bir algıları var inanılır gibi değil, bu dünyada cehennemi yaşamak yaşatmak, üstelik bile istiye!.. insan gerçekten çok zalim sn Dost şeriata yaklaşımınızı daha iyi anlıyorum İslam'dan soğumamanız bile Allah'ın inayeti..

çelebilere göre senin profilinde kullandığın resimdeki kadının kara çarşafla bu sıcakta gezmesi kadına yapılmış bir işkencedir. Ama sana göre dindir.

Bir ateiste göre 18 saat aç susuz kalmak bir işkencedir. Bize göre dindir.


Yani verda algılar çok farklı olabiliyor.
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
@DostunDostu, kişinin feraset sahibi olması vehbi midir yoksa kesbi midir? eğer sonradan kazanılan bir durum ise hangi şartlar gerektirir diğer bi deyişle feraset sahibi bir insanın özellikleri ve kazanım sürecinde karşılaştıkları nedir veya nelerdir?
Çok güzel bir soru. Hem vehbidir, hem kesbi. İkisi iç içe. Şunu bilmek gerekir ki Firavun'u Firavun yapan Musa'dır. Musa'yı Musa yapan ise Allah. Çok karışık oldu biliyorum ama açmaya çalışalım. Kelimeler yettiğince..

İnsanın fıtratında genetik olarak bir feraset çekirdeği vardır zaten. Vehbi olan budur. Bu çekirdek fırsat verilse sağlıklı büyüyecek ama hep önü kesiliyor, kat kat perdeleniyor. Bu körelme ana karnında başlıyor ta. Aslında bunu yapan gene Allah. Belki perde dediğimiz şeylerin hepisi bu. Settar sıfatı ile böylece hakikatleri gizliyor. Bunu yapmasının sebebi hakikatlere bir esrarengizlik vermektir. İştahlandırmak istiyor. Kışkırtıyor ki uğraşsın, didinsin, çabalasın. Çünki kıymetli şeyler gizlenmek zorunda. Aksi taktirde perdesiz direk hakikatin içine doğan insan muhakkak Allah'ı en büyük düşman edinirdi. Zira her bir nefis bireyseldir ve bu bireyselliğiyle ilahlık iddiasındadır. Allah'tan aldığı maya icabı böyle yapar bunu. Şayet Allah güç sahibi olmasa bütün nefisler onu istisnasız boğmaya kalkardı. Zaten birbirimize karşı öyle değil miyiz?

Onun için bireysel bilincin kendisi başlı başına bir puttur. Bu putu kırmanın tek yolu tasavvuf. Allah bizden kendi elimizle nefsimizi ıslah etmemizi istiyor. Bu dışarıdan olmaz. Kendin yapacaksın. O zaman başarı sayılıyor. Tıpkı dışarıdan müdaheleyle barış olmayacağı gibi. İbrahim aleyhisselamın bütün putları kırıp baltayı boynuna astığı put var ya. İşte o put temsil olarak nefis putudur. Önce kendini aç bırakıyorsun, ağırlıklardan yüklerden kurtuluyorsun ve şeyh efendi gelip baltayı taşa vururcasına kalleşçe seni satıyor ve boynuna bu baltayı asıyor. O noktadan sonra 'hadi bana eyvallah' deyip gidiyor. Bu trafikomik manzara karşısında aşk denen şeyin tamamen ilahi bir tuzah olduğunu anlıyorsun. Allah'la başbaşasın artık. Bütün hakikatler çırılçıplak karşında. Büyük yüzleşme işte bu. Bu yüzleşmede her renge girmek mümkün olabiliyor. Buna tarikat küfrü, demiş İma-ı Rabbani. Anlamak gerek.

Biz zannediyoruz ki aklımızla iman ettik. Yok arkadaş biz bu dini atalarımızdan miras aldık. Birbirimizi hiç kandırmayalım. Doğruya doğru, eğriye eğri. Putperestler gibi putlar deryasında yüzüyoruz. Allah'ın adil olduğunu şuradan anlayın. Bu kocaman yalanı yaratan O'dur. Perdeleri koyan gene O. İşte onun içindir ki taklidi imanı kabul ediyor. Kabul etmese zalimin ta kendisi olurdu haşa. Hakiki imana götüren yol tarikattır. Tarikat bile dış cepheden bakılınca putlar deryası gibidir. Tıpkı yalan dünyanın kendisi gibi. Dışına bakarak hüküm verenler kendi dünyalarına bakmıyorlar. Her şey içte gizli. Bu iç çizgileri okumakla feraset olur.
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Kaç yıl yaşadın bu şekilde ve şuan o müstehapların hepsini terk mi ettin? Sakalın duruyor mu?
Allah'ın izni, Peygamberin kavliyle istedim. Söz kesildi. Nişan yapıldı. Nikah kıyıldı. Düğün dernek çatıldı. Bayraklar dikildi, yemekler yapıldı. Herkes halay çekti. Yatsı namazını kıldım. Odama geçtim. Son duamı ettim. Duvakları kaldırdım. Gerdeğe girdim. Artık mahremim ben. Namahrem değilim. Benimde sırlarım var. Sana anlatamam. Namussuzluk olur bu lafons.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,958
Tepkime puanı
2,074
Puanları
113
Konum
Mars

Sen ne diyorsun ihvanım? Bizim yaşadıklarımızın yanında sünnetin pabucu dama atılır. Abdest alırken, necis su bulaşmasın diye önlük giyerdik. Misvağın cebe konuş şekli bile belliydi. Ucu aşağı gelecek. Bu hep gömleklerde leke yapardı. Plastik torbaya koysan küflenirdi. Çare yok, elden ne gelir, lekeli lekeli gezerdik öyle.

Sonra taharet suyu neces dendi. Donumuza bulaşmasın diye cebimizde bez parçasıyla dolaşırdık. Taharet aldıktan sonra bu bezle k..mızı kurulardık. Tabi bu su neces ise kuruladığın bez necis olur. E necisle de namaz kılınmaz. Çare ne? O bezi de 7 kat laylona sarardık. Tabi bunu yaparken aynı zamanda ıslak bezin havayla olan teması kesiliyor. O bez torbanın içinde zamanla ne olacak gerisini sen düşün?

Bir de bilmem neremize pamuk tıkardık. Neymiş efendim; ucundan çıkacak son damla abdesti, abdest namazı, namazdan amele, amelden imana derken bizi cehenneme kadar götürecek macreaya adım atmaya korkardık. Ne yapardık? Ucuna pamuk tıkardık. Bunu neyle yaparsın ki? Kürdan kullansan batıyor. Tek çare kibritin ucunu yakıp batmıyacak bir yuvarlaklığa gelene kadar betonda zımparalamak. Pamuk sentetik olursa o da yara yapıyor. İşin en korkunç tarafı neydi biliyor musun? WC'ye bir daha ki girişinde bu pamuğun düştüğünü gördüğün zaman ki yaşadığın şok. Ne zaman oldu bilmiyorsun. Haydi bakalım kıldığın namazları tekrar kaza et. İlim mi öğrenilir böyle? İş mi bu Allah aşkına?

Medresenin camları bile boyalıydı dışarıyı görmeyelim diye. İçeriyi havalandırmak için camı açarlardı ama camın önünden geçmeyi yasaklarlardı. Oda boşaltılır öyle açılırdı cam. Ben diyorum ki Diyarbakır Hapishanesi'ni müze yapacaklarına bu medreseleri müze yapsınlar. Üstelik bu öyle bir muhpushane ki kendi kendini kilitliyorsun. Kafaya bak sen. Bize ne içiriyorlardı onu merak ediyorum hala.

Hele o pireler. Gusül abdesti almaya girdiğimiz bedevi kabininde atletimizi çıkartınca nokta nokta kan lekelerini görürdük. Bir şey olmaz denirdi. Ne olacak ki? Pirelenmiş olmamız konu bile olmazdı. İlla bir konu olacaksa bu 'pireyi öldümek caiz midir değil midir' olurdu.

Böyle eğitim olmaz. İçinde yaşadığın dünayı tanımak zorundasın. Bak Cübbeliye! Adama evrim teorisini soruyorlar kafasını kaşıyarak 'o ne ki?' diyor.

Bu anlattıkları yapmak için gittiğimde beni kapıdan çevirdiler...
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Gerçekten bunların nasıl bir "din" anlayışı var dini çıkaralım nasıl bir algıları var inanılır gibi değil, bu dünyada cehennemi yaşamak yaşatmak, üstelik bile istiye!.. insan gerçekten çok zalim sn Dost şeriata yaklaşımınızı daha iyi anlıyorum İslam'dan soğumamanız bile Allah'ın inayeti..
Yukarıda, feraset nasıl elde edilir, diye sormuştun. Nefsini öyle bir skıştıracaksı ki bütün yükleri sırtından topyekün atsın. Başka türlü bu olmuyor. Mutlaka kırıntılar kalıyor. Eminim Verda sende de bu var. Şeriat devleti kurulunca her şey kendiliğinden düzelecek sanıyorsun. Bir yerde buna her müslüman inanıyor. Ama işin hakikati öyle değil işte.

Benim yaşamış olduğum süreci bir psikolojik bunalım olarak algılamayın. Öyle olması gereken bir süreçtir bu. Ben şahsımda bu çileleri aştım ve tek hakikatin LA İLAHE İLLALLAH olduğunu anladım. Bu hakikatin arkasına gelen bir kulp takmış giden bir kulp takmış. Korkunç bir hal almış ortalık.

Mesela ŞERİAT İSLAMDIR diye bir sloganla devleti kurduk diyelim. Bu devletin totaliterliğinden bezen halk zamanla bununda yanlış olduğunu anlıyacaktır. Oldukları yere çöküp MEĞERSEM ŞERİAT İSLAM DEĞİLMİŞ diye yanıldıklarını anlıyacaklar. Böyle böyle, perdeler yırtıla yırtıla çekirdeğe ulaşılacak. Orada LA İLAHE İLLALLAH yeniden keşfedilecek. Çile olmadan hiç bir şey anlaşılmıyor. Kainatın düzeni böyle ne yaparsın ki?
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,958
Tepkime puanı
2,074
Puanları
113
Konum
Mars
çelebilere göre senin profilinde kullandığın resimdeki kadının kara çarşafla bu sıcakta gezmesi kadına yapılmış bir işkencedir. Ama sana göre dindir.

Bir ateiste göre 18 saat aç susuz kalmak bir işkencedir. Bize göre dindir.


Yani verda algılar çok farklı olabiliyor.

Sende bir değişiklik yok ki? Yaptığın ibadetin sana ve insanlığa faydası olması gerek daima güzel ve en güzele götürmesi gerek senin bildiğin bir şey var ha ha ...başka da bir şeyin yok
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Çok basit. O kadar basit ki anlaşılamamasının sebebi basit olmasından dolayıdır. Peygamber efendimiz ''lailahe illallah diyen cennete girer'' demiş. Bu kadarcık. Bitti ya hu..

Sonra gelenler ciltler dolusu manalar vererek, yorumlar yaparak, yeni kaideler koyarak işi içinden çıkmaz bir hale sokmuşlar. Neymiş efendim, imanın şubeleri varmış, her bir şubenin alt kısımları varmış, şöyleymiş böyleymiş. Yok daha neler neler. Koskoca bir külliyat oluşturmuşlar bu iş için. Her bir müslüman bu külliyatların içinde boğuluyor.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir


Peygamber efendimiz ''lailahe illallah diyen cennete girer'' demiş. Bu kadarcık. Bitti ya hu..



Öldükten sonra dirilmek yoktur ama La ilahe illallah.

İçki içmeden, kumar oynamadan duramam ama La ilahe illallah.

Elimden geldiğince insanları dolandırırım ama La ilahe illallah.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,958
Tepkime puanı
2,074
Puanları
113
Konum
Mars
Çok basit. O kadar basit ki anlaşılamamasının sebebi basit olmasından dolayıdır. Peygamber efendimiz ''lailahe illallah diyen cennete girer'' demiş. Bu kadarcık. Bitti ya hu..

Sonra gelenler ciltler dolusu manalar vererek, yorumlar yaparak, yeni kaideler koyarak işi içinden çıkmaz bir hale sokmuşlar. Neymiş efendim, imanın şubeleri varmış, her bir şubenin alt kısımları varmış, şöyleymiş böyleymiş. Yok daha neler neler. Koskoca bir külliyat oluşturmuşlar bu iş için. Her bir müslüman bu külliyatların içinde boğuluyor.

Sanırım lailahe illallah demek çok basit bir olgu değil sizin geçtiğin yol bunun en güzel örneklerinden olsa gerek siz engelleri geçtiğiniz için basit geliyor olabilir mi? Özgürlüğü elinize aldığınız için şuan her şey size çok basit geliyor dimi!! İşte bütün mesele bu özgürlüğü elde edebilmekte olsa gerek....
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0

Çok güzel bir soru. Hem vehbidir, hem kesbi. İkisi iç içe. Şunu bilmek gerekir ki Firavun'u Firavun yapan Musa'dır. Musa'yı Musa yapan ise Allah. Çok karışık oldu biliyorum ama açmaya çalışalım. Kelimeler yettiğince..

İnsanın fıtratında genetik olarak bir feraset çekirdeği vardır zaten. Vehbi olan budur. Bu çekirdek fırsat verilse sağlıklı büyüyecek ama hep önü kesiliyor, kat kat perdeleniyor. Bu körelme ana karnında başlıyor ta. Aslında bunu yapan gene Allah. Belki perde dediğimiz şeylerin hepisi bu. Settar sıfatı ile böylece hakikatleri gizliyor. Bunu yapmasının sebebi hakikatlere bir esrarengizlik vermektir. İştahlandırmak istiyor. Kışkırtıyor ki uğraşsın, didinsin, çabalasın. Çünki kıymetli şeyler gizlenmek zorunda. Aksi taktirde perdesiz direk hakikatin içine doğan insan muhakkak Allah'ı en büyük düşman edinirdi. Zira her bir nefis bireyseldir ve bu bireyselliğiyle ilahlık iddiasındadır. Allah'tan aldığı maya icabı böyle yapar bunu. Şayet Allah güç sahibi olmasa bütün nefisler onu istisnasız boğmaya kalkardı. Zaten birbirimize karşı öyle değil miyiz?

Onun için bireysel bilincin kendisi başlı başına bir puttur. Bu putu kırmanın tek yolu tasavvuf. Allah bizden kendi elimizle nefsimizi ıslah etmemizi istiyor. Bu dışarıdan olmaz. Kendin yapacaksın. O zaman başarı sayılıyor. Tıpkı dışarıdan müdaheleyle barış olmayacağı gibi. İbrahim aleyhisselamın bütün putları kırıp baltayı boynuna astığı put var ya. İşte o put temsil olarak nefis putudur. Önce kendini aç bırakıyorsun, ağırlıklardan yüklerden kurtuluyorsun ve şeyh efendi gelip baltayı taşa vururcasına kalleşçe seni satıyor ve boynuna bu baltayı asıyor. O noktadan sonra 'hadi bana eyvallah' deyip gidiyor. Bu trafikomik manzara karşısında aşk denen şeyin tamamen ilahi bir tuzah olduğunu anlıyorsun. Allah'la başbaşasın artık. Bütün hakikatler çırılçıplak karşında. Büyük yüzleşme işte bu. Bu yüzleşmede her renge girmek mümkün olabiliyor. Buna tarikat küfrü, demiş İma-ı Rabbani. Anlamak gerek.

Biz zannediyoruz ki aklımızla iman ettik. Yok arkadaş biz bu dini atalarımızdan miras aldık. Birbirimizi hiç kandırmayalım. Doğruya doğru, eğriye eğri. Putperestler gibi putlar deryasında yüzüyoruz. Allah'ın adil olduğunu şuradan anlayın. Bu kocaman yalanı yaratan O'dur. Perdeleri koyan gene O. İşte onun içindir ki taklidi imanı kabul ediyor. Kabul etmese zalimin ta kendisi olurdu haşa. Hakiki imana götüren yol tarikattır. Tarikat bile dış cepheden bakılınca putlar deryası gibidir. Tıpkı yalan dünyanın kendisi gibi. Dışına bakarak hüküm verenler kendi dünyalarına bakmıyorlar. Her şey içte gizli. Bu iç çizgileri okumakla feraset olur.


Sn Dost farkında mısın bilmiyorum ama söylediklerinle kendin çelişmişsin bireysel bilincin kendisinin put olduğunu kurtuluşun ise tasavvufta olduğunu söylemiş ve akabinde dışarıdan değil içeriden kazanımın olduğunu vurgulamışsın. Evet "nefislerinizi düzeltmek üzerinize borçtur" sözünce her insan yaşam içerisinde bu söze riayet etmeli annesi babası kardeşi etrafı kolu komşu evlat vs. çevremizle yaşadığımız imtihanlarla içiçe olarak, sabır selamet tevekkül paradigması ekseninde bunlar başlı başına kişiye algıları doğrultusunda kazanımlar sunar bu noktada dışarıdan gelecek olan başka nedir Dost? İman eden her birey imtihanlara tutulacağını bilir ve yine her zorlukla beraber bir kolaylık olduğunu da zaten doğal bir akış varken insanoğlu neden fıtratının kaldırabileceğinin fazlasını kendisine yapmayı mecbur bırakır bu kişinin kendisine zuldur, Lafons bu noktada sana da cevap verilmiş oldu sanırım. Şimdi siz kişinin her hangi bir yere bağlı olmadan kendini düzeltemeyeceğini mi söylüyorsunuz?
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0

Yukarıda, feraset nasıl elde edilir, diye sormuştun. Nefsini öyle bir skıştıracaksı ki bütün yükleri sırtından topyekün atsın. Başka türlü bu olmuyor. Mutlaka kırıntılar kalıyor. Eminim Verda sende de bu var. Şeriat devleti kurulunca her şey kendiliğinden düzelecek sanıyorsun. Bir yerde buna her müslüman inanıyor. Ama işin hakikati öyle değil işte.

Benim yaşamış olduğum süreci bir psikolojik bunalım olarak algılamayın. Öyle olması gereken bir süreçtir bu. Ben şahsımda bu çileleri aştım ve tek hakikatin LA İLAHE İLLALLAH olduğunu anladım. Bu hakikatin arkasına gelen bir kulp takmış giden bir kulp takmış. Korkunç bir hal almış ortalık.

Mesela ŞERİAT İSLAMDIR diye bir sloganla devleti kurduk diyelim. Bu devletin totaliterliğinden bezen halk zamanla bununda yanlış olduğunu anlıyacaktır. Oldukları yere çöküp MEĞERSEM ŞERİAT İSLAM DEĞİLMİŞ diye yanıldıklarını anlıyacaklar. Böyle böyle, perdeler yırtıla yırtıla çekirdeğe ulaşılacak. Orada LA İLAHE İLLALLAH yeniden keşfedilecek. Çile olmadan hiç bir şey anlaşılmıyor. Kainatın düzeni böyle ne yaparsın ki?


Hayır öyle sanmıyorum hatta bu konuda söylenecek çok şey de olabilir fakat başlı başına da şeriat Dinden soyutlanmamalı öyle değil mi?
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Çok basit. O kadar basit ki anlaşılamamasının sebebi basit olmasından dolayıdır. Peygamber efendimiz ''lailahe illallah diyen cennete girer'' demiş. Bu kadarcık. Bitti ya hu..

Sonra gelenler ciltler dolusu manalar vererek, yorumlar yaparak, yeni kaideler koyarak işi içinden çıkmaz bir hale sokmuşlar. Neymiş efendim, imanın şubeleri varmış, her bir şubenin alt kısımları varmış, şöyleymiş böyleymiş. Yok daha neler neler. Koskoca bir külliyat oluşturmuşlar bu iş için. Her bir müslüman bu külliyatların içinde boğuluyor.

O kadar basit değil dostum :D

Külliyatları geçelim Kur'an'a bakalım bu söz söylendiği kadar hafif bir söz değil aksine bu sözü söyleyipte istenilen şeyleri yerine getirmezsen ağırlığı nispetince seni yere gömer!.. düşünelim münafık adam inandığını iddia ediyor fakat Allah belirttiği özellikler neticesinde tevbe etmeden ölen o münafık için cehennemin en altındaki yeri gösteriyor yani açıktan "ben inanmıyorum arkadaş" diyenden daha aşağı E bu adam müslümanım diyordu!? tabi bu haller hepimiz için geçerli. Bir diğeri olan müşrik kavramına bakalım Allah'ın diğerleri dışında ortak koşmayı affetmeyeceğini biliriz de mi bu bize nede kolay görünür oysa Allah "onların çoğu ortak koşmadan iman etmez" sözünü ne yapıcaz?! düşünmemiz gereken çok şey olduğu bir gerçek..
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Şu Asr-ı Saadet safsatasını içimize kim soktu bilmiyorum ama bu ümmete en büyük kazığı çakan adamın o olduğu kesin.

Her şeyi Asr-ı Saadette aramak kadar yanlış bir usûl yoktur. Asr-ı Saadet'in niteliğine bakarsın. Biz niceliğine bakıyoruz. Bakacaksak niteliğine bakacağız. Lakin buna bakarken asla bir blok halinde ele almıyacağız. Yani tarihten kopartıp, bunuda dondurup ayrı bir müstakil dönem olarak ele almıyacağız. Şu iyi bilinmelidir ki Asr-ı Saadet, öncsiyle ve sonrasıyla bütün bir insanlık tarihi içinde değerlendirilmek zorundadır. Öncesinin doğurdu süreç ve sonrası. Bu çok önemli!

Her devrim kanlı olur. Fakat gayesi kan dökmek değildir. Gaye, yeni bir ruh oturtmaktır. Devrimin ruhu oturunca artık içinden bir demorkasi doğrumak zorundadır. Şayet bu doğumu beceremezse ölür gider.. Devirmin gayesi totaliterlik değil huzurdur.

Kadrajı hemen tarihe çeviriyoruz; ne görüyoruz? Fransız devrimi, Rus devrimi, Çin devrimi vesaire.. Bu devrimleri ele alalım. Hepisi totaliterliğe karşı bir kalkışmadır. Hep kanlı olmuştur. İşin doğası bu böyle olmak zorunda. Bu devrimlerin içinde bir tek Fransız devrimi içinden bir demokrasi doğurdu. Rus devrimi totaliterliğine devam etti ve battı gitti. Çin devrimi bu gelişen manzaralar karşısında yediği haltı anladı ve hemen bünyesini yenilemeye başladı. Süreç her yerde budur.

Gelelim İslam devrimine. Asr-ı Saadet döneminde müşriklerin katledilmesi, savaşlar hepisi hanif ruhun oturmasına hizmet eder. Totaliterdir. Affetmiyor. Küfrün alametini gördüğü yerde kafasına vuruyor. Peki bu totaliterlik gaye midir? Zannetmiyorum. Zira bu devrim, tıpkı fransız devriminin demokrsiyi doğurması gibi bir şey doğurdu. İlimde, bilimde, sanatta, edebiyatta, mimaride bir şeyler ortaya koydu. Bütün bunlar serbestlikten olmuştur. Biz buna kendi dönemine has bir demkrasi anlayışı diyebiliriz. Şayet islam devrimi totaliterliğine devam etseydi birkaç yıl içince tarihin çöplüğüne gömülürdü. Muaviye-Ali çatışmasında Allah'ın Muaviye'ye yol vermesinin hikmeti bu olsa gerek. Bilemiyoruz. Zira bu işi doğru okuyabilecek aydın henüz yetişmedi. Emeviler totaliterdi evet. Fakat bilim ve sanat üzerinde bir totaliterlikleri yoktu. Muaviyenin ilk bastırdığı paranın üstünde kendi resmi vardır. İlginç..

Bizim hatamız şudur; Bu devrimle başlıyan sağlıklı medeniyet sürecinin içinden ilk dönemi, yani totaliter olmak zorunda olan döneme itikat gibi sarılıyoruz. Tek örnek onu alıyoruz. La zaten o devrimin ruhu oturmuş artık sen neyin peşindesin kuzum. Peygamber efendimiz kendi ağzıyla söylüyor aha; artık putperest olmayacağınızdan eminim, diyor. Biz haaala putperest arıyoruz.
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
@Verda tamam münafıksa ne yapalım yani. Elden bir şey gelmez. Münafıklık ferd-i bir iç muhasebedir. Dışta aranmaz. Aramaya kalkmak zulümdür. Zaten onun için sır tutulmuş ve ağzı sıkı olanlara verilmiş listesi. Hz Ömer celalli olduğu için kendine hakim olamıyordu. Onun için bu listeden haberi vardı ama kimlerin olduğu söylenmedi. Şimdi olsa kıtır kıtır asarız herifleri. Hz. Ömer'in kurduğu totaliter devleti devlet saymayın. O ilk dönemin olmazsa olmazıydı, geçti gitti. Şayet Resulullah'ın gayesi totaliterlik olsaydı bu listeyi Ömer'e verir, hal çaresine bak, derdi.
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Yo olaya somut olarak bakma, bu kavramları Allah neden bu kadar açıklıyor, bizim kendimizi kendimize tanıtmak içindir yoksa ki şu munafık vur kelle falan konudan kaçış olarak yorumlarım ben, hangimiz çoğu namazı üşenmeden kılıyor?!
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst