Ebu Talip iman etti mi?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

composer

Asistan
Katılım
24 Haz 2007
Mesajlar
276
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İzmir
Ayrıca her verdiğiniz bilgide doğru ve yanlışı bir arada vererek haram ve helalleri harmanla işini de güzel beceriyorsunuz.

Bunun bir örneği de bazı yorumlarınızın sonuna yazdığınız salavat.Bu konu hakkında daha önce de uyarıldınız ama aynı hatayı hem de bilerek devam ettiriyorsunuz.Salavatı yazarken bile doğru ve yanlış olanı beraber yazıyorsunuz.

Ben yine doğrusunu yazayım belki insafa gelir de bir daha aynı hatayı yapmazsınız.

Allahumme Salli Âlâ Muhammedin ve Âlâ Âli Muhammed

Bir müslümanın salavattan bihaber olması kadar bizleri üzen hiçbir şey olamaz... Çünkü daha öncede delillerimizi sıraladık... Salavatsız ne bir dua ne de bir namaz doğru değildir...
Birkaç arkadaşıma özelden detayıyla izah ettim ama sana da tekrardan izah edeyim...

ÇARPMANIN TOPLAMA ÜZERİNDEKİ DAĞILMA ÖZELLİĞİ
(İlköğretim konusudur)

Allahumme salli ala (muhammed+ali muhammed)

Bu konuyu bu halde izah etmeye lüzüm yoktur. Ama tüm üyeler huzurunda sana tekrar tekrar tekrar izah edeyim... Ayrıca merak eden arkadaşlarım buradan takip edebilirler. Dünden beri böyle islami bir forumda Allah Râsülüne ve Aline yani Ehli Beytine salavatla alay edilmesi çok büyük bir ayıptır. Bu yapılan davranışın din ile uzaktan yakından alakası yoktur...
Yukarıdaki siyah punto rengiyle ile yazılmış salavat cümlesi size izah edilmek için doğru anlaşılması için o şekilde yazılmıştır... Arapçada böyle bir cümle şöyle izah bulur:
"Allahumme salli ala" lafzı şekilde görüldüğü gibi hem "muhammed" lafzını hem de "ali muhammed" lafzını yani ehli beyti niteler... Dolayısıyla böyle bir cümle ile ne alay edilmesi ne de "yanlıştır" diye düzeltilmesi gerekmektedir... Sünnilerin ayrı, şiaların ayrı veya başka başka mezheplerin ayrı salavatı olmaz... Dikkat ederseniz burada BİZ SADECE BİZİM SALAVATIMIZ DOĞRU, DİĞER SALAVATLAR YANLIŞTIR DEMEDİK... Aksine sizin salavatınızla bizim salavatımız arasında herhangi bir fark yoktur dedik... Bu konuyu polemik konusu haline getiren zihniyet; bu sitede bizlere ön yargı ile bakan zihniyettir... Ama görüldüğü gibi bizim bu işte ne bir art niyetimiz ne de bir yanlışımız yoktur... Dolayısıyla aşağıya alıntıladığımız talihsiz ithamınızdan beriyiz... Buralardan sizlere malzeme çıkmayacağını saygılarımızla bildirir, hayatınızda başarılar dileyerek, imtihanınızı hakkıyla verebilmenizi temenni ederiz...

ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ALİ MUHAMMED...

Ayrıca her verdiğiniz bilgide doğru ve yanlışı bir arada vererek haram ve helalleri harmanla işini de güzel beceriyorsunuz.
Çok talihsiz bir cümle... Bu ithamınızdan rabbime sığınırım...
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Dip Not:

Muta nikahı şii fıkhı içinde değerlendirilmelidir, bu bir.
Şii olmayanlara haramdır, bu iki.
İddia edildiği gibi öyle basit, aldım-verdim değildir, hukuki müeeyideleri vardır, bu üç.
Al-Shia internet adresinde muta nikahı üzerine kapsamlı bir makale bardır, bırakınız şii kaynakları, adamlar sünni kaynaklara dahi atıflar yapmışlardır, ilminiz varsa reddiye yazarsınız, delillerini çürütürsünüz, biz de müstefid oluruz, bu dört.
Heybeden konuşmak isabetli değildir, gelin türkiye'deki malum evlerin kapanması için mücadele edelim, söz veriyorum muta nikahını çözeceğim, bu da beş...
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Bu arada şunu da söylemem gerekiyor.
Şu ana kadar forumda tartıştığım üç kişi var composer'in Alevi olduğunu biliyorum.
Diğer iki kişi Ahi Evran ve yselim rumuzlu kişiler.
Bunların da Ehli Sünnet'ten olup olmadığını bilmek tartışmalarım açısından önemli.
Karşımdakinin kim olduğunu bilmeliyim ki ona göre yorumlar yapayım.

Ben, Ahi Evran:

BEN MÜSLÜMANIM, MÜSLÜMANLARDANIM; MÜSLÜMANLARDA BENDENDİR.

Ne şii'yim, ne sünni'yim, ne de selefi'yim...

Kur'an'da söylüyor: (Huve semmakumu'l-müslimin: O sizi müslüman diye adlandırdı) Bu bana yetti.

Örnek bir müslüman olmak ve ümmetin vahdetine, ittihadına, tevhid davasına bir nefer olabilirmiyim gayretindeyim...

Celaleddin Rumi der ki “Bir usturlap (pergel) gibi ol. Bir ayağın Şeriat (İslam dairesi) üzerinde olsun, diğer ayağınla yetmiş iki milleti dolaş.”

Sen tutup parmakla örtersen gözünü,
Ya nasıl artık görürsün gökyüzünü?
Görmüyorsan sen, yok olmaz bir cihan;
Parmağıymış nefsinin yanlış olan.
Olma engel, çek gözünden parmağı!
Gör ne istersen, ayırt et sol, sağı.
(Celaleddin Rumi)


Celaleddin-i Rumi'nin yanına Şems-i Tebrizi geldi ve
riyazat ve ilmin amacı nedir? diye sordu.
Celaleddin: Şeriat ve edebi bilmektir, dedi.
Şems: Hayır amaç; bilinene ulaşmaktır, dedi ve

ilim korumuyorsa seni senden,
çok iyidir cahillik o ilimden, diye ekledi...


Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız. Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir.

Bir yanım ehl-i sünnette, bir yanım 72 millette
Bir yanım cemaatte, bir yanım ehl-i Beytte,
Bir yanım Kuran’ı Kerim’de, bir yanım akl-ı selimde…

Marîz bir asrın, hasta bir unsurun, alîl bir uzvun reçetesi; ittiba'-ı Kur'andır.

Azametli bahtsız bir kıt'anın, şanlı tali'siz bir devletin, değerli sahibsiz bir kavmin reçetesi; ittihad-ı İslâmdır. (Said Nursi)


ALLAH'A ÇAĞIRAN, SALİH AMEL İŞLEYEN VE BEN MÜSLÜMANLARDANIM DİYENDEN DAHA GÜZEL SÖZLÜ KİM VARDIR? (FUSSİLET)

İtikadda müslüman, amelde hanefiyim...
Sünni muhitte doğdum, sünni geleneğe daha yakınım...

sanırım yeterince izah eder..


 

misak

Profesör
Katılım
24 Eyl 2007
Mesajlar
1,691
Tepkime puanı
126
Puanları
0
yönetimin bizim itikadımıza ve akidemize her hangi fayda sağlamayacak bu tür basit ve için kardeşlerine ithamlarla dolu başlıklara neden izin verir bi anlam veremiyorum.
 
Katılım
23 Ocak 2007
Mesajlar
212
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Dip Not:

Muta nikahı şii fıkhı içinde değerlendirilmelidir, bu bir.
Şii olmayanlara haramdır, bu iki.
İddia edildiği gibi öyle basit, aldım-verdim değildir, hukuki müeeyideleri vardır, bu üç.
Al-Shia internet adresinde muta nikahı üzerine kapsamlı bir makale bardır, bırakınız şii kaynakları, adamlar sünni kaynaklara dahi atıflar yapmışlardır, ilminiz varsa reddiye yazarsınız, delillerini çürütürsünüz, biz de müstefid oluruz, bu dört.
Heybeden konuşmak isabetli değildir, gelin türkiye'deki malum evlerin kapanması için mücadele edelim, söz veriyorum muta nikahını çözeceğim, bu da beş...

1-Az önce hepimiz Müslümandık,şimdi durum değişmiş anlaşılan.Takiyye bitti gerçeğe döndük,bu iyi.

2-Muta nikahı Müslümanlar'a haramdır.



4-Zekeriyya Beyaz gibi Sünni alimler Muta'ya helal diyebilirler ancak.Cinsel ilişki yaparak da oruç açılabilir diyordu bu şahıs zaten.

5-Şiiler İran'da fuhuş işini muta nikahı ile çözdü.Bu nikahla çalışan hayat kadınları var,mollalar da gençlerin ahlaksızlıktan korunması için muta nikahının yaygınlaşması hususunda fetvalar veriyor.
 

ibrahimi

Has Uşak
Katılım
19 Haz 2006
Mesajlar
23,463
Tepkime puanı
1,831
Puanları
0
Yaş
37
Konum
forvet arkası
İhvan Forum'da hiç bir akıma, hiç bir mezhebe; bunların değerlerine, hiç bir âlim ve fâzıl bilinen kişiye, hiç bir tarîkâte, cemaate veya mensublarına aşağılayıcı, hakâret edici, alaya alıcı, tekfir edici, müşrik ve sapık ilân edici üslûb ve ithâm kullanılamaz.

İhvan Forum'da Müslüman olduğunu söyleyen hiç bir üyeye kâfir, müşrik sıfâtı ya da Müslüman'a yakışmayacak başka bir sıfât, îmâ dahi edilemez.

Cemaatler, şahıslar, şahsiyetler değil; fikirler, görüşler, tezler; usûl ve üslûbuna dikkat edilerek tenkid edilebilir.
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
1-Az önce hepimiz Müslümandık,şimdi durum değişmiş anlaşılan.Takiyye bitti gerçeğe döndük,bu iyi.

Takiyye denilen şey benden uzaktır, forumlarda beni tanıyanlar bilir, açık sözlüyümdür, sözümden çekinmem...Takiyyem ancak nick'im kadardır ki o da siz de mevcut...Biz, müslümanım kimseye müslüman değilsiniz demedik, ayet ile sabit :

Nisa:94.
Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, gerekli araştırmayı yapın. Size selâm veren kimseye, dünya hayatının geçici menfaatine (ganimete) göz dikerek, "Sen mü'min değilsin" demeyin. Allah katında pek çok ganimetler vardır. Daha önce siz de öyle idiniz de Allah size lütufta bulundu (müslüman oldunuz). Onun için iyice araştırın. Çünkü Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.


2-Muta nikahı Müslümanlar'a haramdır.

Bana haram olduğunu biliyorum. şii değilim, şii fıkhı açısından mümkün değil... şii'ler de müslümandır, haram olmadığı fıkıhları ile sabittir...

3-Muta ile ilgili Şiiler'in kitap ve sitelerinden muta hakkında yazılan her şeyi okudum ve onun bir tür fuhuş olduğu konusundaki fikrim değişmedi.

Muta nikahına fuhuş demek hakarettir, hele de ülkesinde malum evler mevcutken...Ayrıca okuduysanız, delillerini görmüşsünüzdür, o deliller içinde sünni alimlerden de alıntılar var, şimdi onlar da mı ****** oluyor??? (Argo kelimeyi istidlal ettiğim cümle yukardaki zata aittir...)

Müt’a nikâhının aslen meşrû bir nikâh olup, Peygamber Efendimizin (s) Medîne döneminde ilk zamanlar uygulandığında bütün İslâm ümmeti arasında tam bir ittifak var. Bu hususta hiçbir ihtilaf yok.(1)

(1) bk. el-Cessâs, Ahkâm’ul-Qur’ân:III,101~102; es-Serahsî, el-Mebsût: V,152; İbn Kesîr, Tefsîr’ul-Qur’ân’il-Azîm:I,474; F. er-Râzî, et-Tefsîr:X,49; en-Nevevî, Şerhu Sahîhi Müslim:IX,179,181; el-Aynî, el-Umde:XIV,253,XV,131; Şehîd-i Sânî, er-Ravda:II,103

3. Câbir b. Abdillâh ve Seleme b. Ekva’ : Her ikisi de diyor ki: {Biz bir ordu içindeydik. Allah'ın Rasûlü’nün (s) bir habercisi geldi ve dedi ki: Allah'ın Rasûlü (s) size müt’a yapmanız için izin verdi; müt’a yapabilirsiniz.(23)


(23) Ahmed:IV,47,51; Buhârî:nikâh,32; Müslim:nikâh,13~14

İbn Abbâs, müt’a nikâhına cevaz verenlerin en meşhur örneğidir ve bu görüşünde bir ömür boyu sebat ettiği malumdur.(53)Hadis kitaplarına ve özellikle Abdullâh b. Zübeyr ile arasındaki tartışmayı konu edinen rivâyetlere baktığımızda bunun böyle olduğu anlaşılır.(54)



(53) el-Aynî,XIV,254; İbn Hacer, el-Feth:XII,217; eş-Şevkânî,VII,228
(54) bk. Buhârî: nikâh,32; Müslim: nikâh,27 Ayrıca yukarıdaki Hz. Câbir’den gelen c şıklı rivâyete bakınız.

Bu kadar ile yetiniyorum....




4-Zekeriyya Beyaz gibi Sünni alimler Muta'ya helal diyebilirler ancak.Cinsel ilişki yaparak da oruç açılabilir diyordu bu şahıs zaten.

Dört beyazdan sakınmak lazım...

5-Şiiler İran'da fuhuş işini muta nikahı ile çözdü.Bu nikahla çalışan hayat kadınları var,mollalar da gençlerin ahlaksızlıktan korunması için muta nikahının yaygınlaşması hususunda fetvalar veriyor.

Şimdi Sünni Türkiye'de fuhuşun nasıl çözümlendiğini izah edermisiniz???
 
Katılım
23 Ocak 2007
Mesajlar
212
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
İhvan Forum'da hiç bir akıma, hiç bir mezhebe; bunların değerlerine, hiç bir âlim ve fâzıl bilinen kişiye, hiç bir tarîkâte, cemaate veya mensublarına aşağılayıcı, hakâret edici, alaya alıcı, tekfir edici, müşrik ve sapık ilân edici üslûb ve ithâm kullanılamaz.

İhvan Forum'da Müslüman olduğunu söyleyen hiç bir üyeye kâfir, müşrik sıfâtı ya da Müslüman'a yakışmayacak başka bir sıfât, îmâ dahi edilemez.

Cemaatler, şahıslar, şahsiyetler değil; fikirler, görüşler, tezler; usûl ve üslûbuna dikkat edilerek tenkid edilebilir.

Sanırım bir yanlış anlaşılma var yok eğer yanlış anlaşılma yok ise birilerine yaranma durumu söz konusu.

O sözler bana ait değil.4 büyük imamımızdan biri olan Ahmet bin Hanbel'in en önemli eseri olan Müsned'den alınmıştır.
 

composer

Asistan
Katılım
24 Haz 2007
Mesajlar
276
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İzmir
salavatla ilgili diğer bir konu...
lütfen resmin üzerine tıklayınız... Salavat duasını göreceksiniz...


Buradaki salavatta geçen cümleyi buraya yazıyorum...
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ALA ALİ MUHAMMED

Bu duanın ilk cümlesi budur... Ama burada arapçayı türkçe yazmakla ilgili bazı sıkıntılar vardır... Bu cümleyi bu anlayışla değerlendirmek gerekmektedir...

Gelmek istediğim nokta şurasıdır... "ala" lafzının başında arapçada gırtlağın derinlerinden çıkan "ayn" harfi vardır. Ama bu kelime uzatma işaretiyle birlikte kullanılan "y" harfiyle biter. (Resimde görüldüğü gibi) Türkçede de bu kelime "ala" veya "âla" diye yazılır. Yalnız bu yazım kaidesi dini bir kaide değildir. Burada kasıt önemlidir. Başka hiçbir şey önemli değildir...

Aynı şekilde farklı bir hususta şudur;
"Allahumme" lafzının başındaki "Elif" harfi okunuşta "a" veya "e" karşılığını bulduğundan -ki burada "a" karşılığını buluyor- türkçe yazımında "Allahumme" diye yazılmaktadır. Ama "Ali muhammed" lafzının başındaki "Ali" kelimesindeki uzatma işareti "Elif" harfini bir miktar uzatmakta ve salavatta yine bir önceki konuda olduğu gibi, "Ali" veya "Âli" şeklinde karşılık bulabilmektedir...

Bu ve buna benzer bir konuda da biraz önceki gibi yanlışlıkla tekfir edilebiliriz... Bu sebeple kardeşlerimi bilgilendirmek istedim...

Yani Arapçanın Türkçe karşılığını yazmakla ilgili bir yanlış anlamanız olabilir bunu gidermek için bu izahatı yaptım... Velhasıl oradaki "Ali Muhammed", Ehli beytten başkası değildir... Şimdiden izah edeyim...
 
Katılım
23 Ocak 2007
Mesajlar
212
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Muta nikahı ile ilgili Buhari'nin hadis kitabında Hazreti Ali'den rivayet olan bir hadisi yazarak bu konu hakkındaki son yorumumu yapayım.

Fasıl:HAYBER GAZÂSI

Konu:Ehlî merkep eti;Hayber Gazâsı;Mut'a nikâhı
Başlık:BU SEFERDE MUT'A NİKÂHININ VE BİNİT MERKEB ETİNİN YASAK OLDUĞUNA DÂİR HAZRET-İ ALÎ HADÎSİ

Ravi (r.a.):Alî b. Ebî Tâlib

Hadis:Rivâyete göre Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem Hayber günü kadınların Müt'a sûretiyle nikâh edilmesini ve ehlî merkeplerin etinin yenilmesini yasak etmiştir.

Hazreti Ali'nin yolunu takip edenlerin kim olduğuna artık siz karar verin demiyorum.
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Biraz önce Muta'ya fuhuş diyorsun, şimdi kalmış Buhari'den delil getiryorsun, hayırdır!!!
 
Katılım
23 Ocak 2007
Mesajlar
212
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
salavatla ilgili diğer bir konu...

lütfen resmin üzerine tıklayınız... Salavat duasını göreceksiniz...


Buradaki salavatta geçen cümleyi buraya yazıyorum...
ALLAHUMME SALLİ ALA MUHAMMED VE ALA ALİ MUHAMMED

Bu duanın ilk cümlesi budur... Ama burada arapçayı türkçe yazmakla ilgili bazı sıkıntılar vardır... Bu cümleyi bu anlayışla değerlendirmek gerekmektedir...

Gelmek istediğim nokta şurasıdır... "ala" lafzının başında arapçada gırtlağın derinlerinden çıkan "ayn" harfi vardır. Ama bu kelime uzatma işaretiyle birlikte kullanılan "y" harfiyle biter. (Resimde görüldüğü gibi) Türkçede de bu kelime "ala" veya "âla" diye yazılır. Yalnız bu yazım kaidesi dini bir kaide değildir. Burada kasıt önemlidir. Başka hiçbir şey önemli değildir...

Aynı şekilde farklı bir hususta şudur;
"Allahumme" lafzının başındaki "Elif" harfi okunuşta "a" veya "e" karşılığını bulduğundan -ki burada "a" karşılığını buluyor- türkçe yazımında "Allahumme" diye yazılmaktadır. Ama "Ali muhammed" lafzının başındaki "Ali" kelimesindeki uzatma işareti "Elif" harfini bir miktar uzatmakta ve salavatta yine bir önceki konuda olduğu gibi, "Ali" veya "Âli" şeklinde karşılık bulabilmektedir...

Bu ve buna benzer bir konuda da biraz önceki gibi yanlışlıkla tekfir edilebiliriz... Bu sebeple kardeşlerimi bilgilendirmek istedim...


Yani Arapçanın Türkçe karşılığını yazmakla ilgili bir yanlış anlamanız olabilir bunu gidermek için bu izahatı yaptım... Velhasıl oradaki "Ali Muhammed", Ehli beytten başkası değildir... Şimdiden izah edeyim...

Arapça'da Ali ismi nasıl yazılır onu buraya yazar mısınız?
 
Katılım
23 Ocak 2007
Mesajlar
212
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Biraz önce Muta'ya fuhuş diyorsun, şimdi kalmış Buhari'den delil getiryorsun, hayırdır!!!

Bu kelime oyunlarını ben iyi bilirim.

İçki de İslam'ın ilk yıllarında haram mıydı?

Şimdi şu hadisi de oku ona göre kendin cevabını bulursun.

Konu:İçki

Ravi (r.a.):Alî b. Ebî Tâlib

Hadis:Şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem ile berâber bulunduğum Bedir (gazâsında o) günü ganîmetten ben, yaşı kemâle ermiş bir deveye nâil olmuştum. Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem başka bir ihtiyâr deve de (Bedir'den evvel) vermişti. Bir gün bu develerimi Ensâr'dan bir kimsenin kapısı yanında ıhdırmıştım. Bunlara izhir (otu) yükleyip satmak ve parasiyle Fâtıme'nin velîme taâmına istiâne etmek istiyordum. Kaynuka' kabîlesinden (bu işe vâkıf) bir kuyumcu da benimle berâberdi. Bu sırada Hamze İbn-i Abdülmuttalib bu Ensârî'nin evinde (şarab) içiyor ve berâberinde bir muğanniye tegannî ediyordu. Muganniye: - Ey Hamze, semiz develere bak! demekle hemen Hamze kılıciyle bu iki hayvana doğru sıçrayarak bunları boğazladı. Hörgüçlerini kopardı; böğürlerini yarıp ciğerlerinden birer parça aldı, (gitti). Alî radiya'llahu anh (devamla) diyor ki: - Beni tehdîş eden bu (fecî) manzaraya baktım. Sonra Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem'e geldim, yanında Zeyd İbn-i Hârise vardı. Hâdiseyi haber verdim. Resûlullah berâberinde Zeyd İbn-i Hârise olduğu halde çıktı. Ben de berâber gittim. Resûlullah Hamze'nin yanına girdi. Ve Hamze'ye karşı gayz ve teessür gösterdi. Hamze de gözlerini kaldırarak: - (Ey Abdullah ve Ebû Tâlib evlâdları!) Siz, babam (Abdülmuttalib) in köleleri değil misiniz? di (ye ihzâr-ı fahr et) ti. Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem de (amucasının şuursuzluğundan ictinâb ederek) arka arka çekildi; nihâyet oradakilerin yanından çıktı. Bu vâkıa hamr tahrîm buyurulmazdan evvel vuku' bulmuştu.
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
kelime oyunu filan bildiğin yok, bir şey bildiğin de yok, üç-beş fırka asabiyetçisinin dolduruşuna geliyorsunuz, ondan sonra heybeden konuşuyorsunuz...

Hem muta fuhuş diyorsun, hem de muta'ya Buhari'den delil getiriyorsun, sonra kelime oyunu yapıyorum öyle mi???

İçki örneğininden ne istidlal edeceğim...
Yani senin fuhuş dediğin muta önceleri helal idi sonra haram oldu öyle mi???
Bu nasıl bir mantık...
Hangi akıl, hangi vicdan muta'ya fuhuş der o zaman...
 
Katılım
23 Ocak 2007
Mesajlar
212
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
kelime oyunu filan bildiğin yok, bir şey bildiğin de yok, üç-beş fırka asabiyetçisinin dolduruşuna geliyorsunuz, ondan sonra heybeden konuşuyorsunuz...

Hem muta fuhuş diyorsun, hem de muta'ya Buhari'den delil getiriyorsun, sonra kelime oyunu yapıyorum öyle mi???

İçki örneğininden ne istidlal edeceğim...
Yani senin fuhuş dediğin muta önceleri helal idi sonra haram oldu öyle mi???
Bu nasıl bir mantık...
Hangi akıl, hangi vicdan muta'ya fuhuş der o zaman...

İçkinin de mutanın da sonradan haram olması benim aklıma ve vicdanıma sığıyor.Kendi içimde tutarsız değilim.

Siz ise içkinin sonradan haram olmasını anlıyorsunuz da iş mutaya gelince aklınız ve vicdanınız karışıyor.
 

composer

Asistan
Katılım
24 Haz 2007
Mesajlar
276
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
İzmir
İhvan Forum'da hiç bir akıma, hiç bir mezhebe; bunların değerlerine, hiç bir âlim ve fâzıl bilinen kişiye, hiç bir tarîkâte, cemaate veya mensublarına aşağılayıcı, hakâret edici, alaya alıcı, tekfir edici, müşrik ve sapık ilân edici üslûb ve ithâm kullanılamaz.

3-Muta ile ilgili Şiiler'in kitap ve sitelerinden muta hakkında yazılan her şeyi okudum ve onun bir tür fuhuş olduğu konusundaki fikrim değişmedi.

"Fuhuş" kelimesi eğer bir hakaretse, -ki bana göre püsküllü bir hakarettir ve bir müslümanın ağzına asla yakışmaz- burada delillendirdiğimiz şekliyle bu kardeşimiz hakkında cezai müeyyide uygulanması haktır...

Gereğini saygılarımla arz ederim...

Ayrıca;
Namazlarında ve dualarında salavat şartı olan bir Peygamberin saa ümmetiyiz. Yani Peygambere ve Ehli beytine salavat getirmeksizin rahmet kapıları bizlere kapalıdır... Hal böyle iken bu kardeşimiz Allah Rasûlü saa döneminde uygulanan ve bu konuda kesinlikle hiç bir şüphe olmayan bir konuda nasıl böyle bir hakaret kelimesi kullanabiliyor?!

Allahumme salli ala muhammed ve ali muhammed...
 
Katılım
23 Ocak 2007
Mesajlar
212
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Abdullâh b. Umeyr el-Leysî İmam Muhammed el-Bâqır’a gelerek müt’a hakkında sorular soruyor. İkisi arasında şöyle bir konuşma geçiyor:

Abdullâh : “Kadınlarla müt’a yapmaya ne dersin?”
İmam : “Allah onu kitabında ve elçisinin diliyle helal kılmıştır. O kıyamete kadar helaldir.”
Abdullâh : “Ey Ebû Ca’fer, Ömer onu haram kılıp yasaklamışken senin gibi birisi bunu nasıl söyler!?”
İmam : “Öyle yapmış ta olsa doğrusu budur.”
Abdullâh : “Ömer’in haram kıldığı bir şeyi helal kılmaktan dolayı Allah’a sığınmanı öneririm.”
İmam : “Sen dostunun sözüne devam et, bense Allah’ın Rasûlü’nün (s) sözüne bağlı kalayım! Gel istersen; Allah'ın Rasûlü’nün (s) sözünün hak, senin dostunun sözünün ise batıl olduğu konusunda seninle la’netleşelim!”

Aldığı cevaplarla köşeye iyice sıkışan Abdullâh “Peki, kadınlarınızın, kızlarınızın, bacılarınızın ve amcanın kızlarının bunu yapması senin hoşuna gider mi!?” diye sorup işi sulandırmaya başlayınca Hz. İmam cevap vermeye değer bulmadılar.

Caferiler'in sitesinde Muta nikahı ile ilgili bunlar yazıyor.En sondaki soruyu ben de sormak isterim sitedeki Şiiler bunu okuyunca cevap verirler mi yoksa onlar da mı cevap vermeye değer bulmazlar bilmiyorum ama ben yine de sorayım.

Babanız vefat etse annenizin böyle bir nikahla biriyle birkaç günlüğüne evlenmesine razı olur muydunuz?
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
İçkinin de mutanın da sonradan haram olması benim aklıma ve vicdanıma sığıyor.Kendi içimde tutarsız değilim.

ya hu fuhuş dediğiniz bir şey nasıl olur da aklınıza, vicdanınıza sığar, Allah'tan korkun...Fuhuş dediğini delilleri ile yapmışlar öyle mi, bundan daha tutarsızı olur mu??? Bizimkilerde bu fuhuşu yaptılar, bakın elimde delilleri var...

Siz ise içkinin sonradan haram olmasını anlıyorsunuz da iş mutaya gelince aklınız ve vicdanınız karışıyor.

Ben mutaya hiç bir zaman helal demedim...muta konusunda vicdanımda, aklımda müsterih...
Birilerinin helal demesi ayrı bir konu...Size göre haram olup, yine size göre helal olanların listesini hanif dostlar denilen fitne yuvarlında yayınlıyorlar!!!

Tabi burada usule filan da hiç girmeyeceğim...!!!

* Kureyş’ten ilk Müslüman olanlardan, hem Habeşistan’a hem Medine’ye hicret etmiş, Bedir ve diğer savaşlara katılmış, Hz. Ömer’in kız kardeşi Safiyye’nin kocası, Hz. Ömer döneminde Bahreyn valiliği yapan Kudame b. Maz’un el-Cumahî adlı sahabe şarabın helal olduğunu savunuyordu… Şarap içtiği hanımı da dahil şahitlerle kanıtlanınca Hz. Ömer huzuruna çağırdı ve “Bunlar doğru mu?” diye sordu. “Doğru olsa bile bana had cezası uygulayamazsınız çünkü Allah zinayı haram kıldığı gibi kayıtsız şartsız şarabı haram kılmamıştır” dedi ve Maide suresinin 90. ve 93. ayetlerini bu görüş doğrultusunda yorumladı. Hz. Ömer, ayeti yanlış yorumladığını ancak karısı dahil şahitlerin beyanının ortada olduğuna bakarak kendisine had cezası uygulayacağını yani “zahire göre” hükmedeceğini söyledi ve had uyguladı. Fakat “Bedir ehli” bu sahabe görüşünden vazgeçmedi. Uzun süre Hz. Ömer ile küs yaşadı. Nihayet Hz. Ömer’in ısrarlı davetlerine dayanamayarak yanına gitti. Hz. Ömer gördüğü bir rüyayı anlatarak kendisini bağışlamasını istedi ve barıştılar. (es-Saidi; el-Kadaya’l-Kübra fi’l-İslam (İslam tarihinde en mühim hukuki kararlar; çev. Prof. Dr. Yusuf Kılıç).

Öğreteceğin bir şeyler varsa öğrenelim, yoksa sükut et öğretelim...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst