Erkeğin kadına selam vermesi.

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,164
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Muallim Hoca(@kebîkec ) bu konuda niye bu kadar sert yazdı onu bilemem elbet,(zaten o mesajınıda silmiş)
lakin bildiğim..!(yıllardır kendisini yazışmalarından tanırım) kesinlikle şia ile İran ile bir bağı veya muhabbeti yoktur..!
"Geçmiş mesajlarında İran propagandası yapıyor" denilen "İstanbul sözleşmesi"adlı konudaki İran'a sözde methiye ettiği mesajı tamamen ironidir...!
Dikkatli okursanız İran propagandası yapana ironi ile cevap veriyor..!
Kimse kimseyi sevmek veya desdeklemek zorunda değil,kimse hatadanda beri değil..!
Erkeğin yaşlı ve grup halindeki kadınlara selam vermesi örneği Resullah Sallallahu aleyhi Vesselem efendimiz döneminde vardır,(Fıkıh konularındada geçer),
yalnız! olan kadına selam vermesi fitne çıkabilir ciheti ile uygun görülmemiştir..!(buda fıkıh kitaplarında geçer)
ha Cübbeli bunu farklı anlatmıştır o ayrı!,ama durum budur...!
Ümmete ne faydası var o tartışılır elbet,lakin her karşı çıkanada sen kesin şiasın,yok selefi vahabisin demek doğru değildir Vesselem...
benim Türkiye kadar tüm islam ülkeleriyle tüm müslümanlar ile bağım var.. hepsi ile kardeşim.. islamoğlu vb nin sünnet ve İslam geleneği ile problemi ne kadar kötü ise Cübbeli vb müslümanlar arası fırkacılığı da aynı kötülüktedir.
şianın yaptığı fırkacılık ile cübbelinin yaptığı fırkacılık kapışır bence.
Allah içimizden müslüman kinini atsın, kuran ve sünnet üzere kardeş kılsın. Muta, rabıta, hatme, vahdeti vucud, şia, selefilik, ılımlı islam, radikal islam, geleneksel islam vb üzerinden kamplaşma, kan dökülen devlet politalarına zemin hazırlama batının ve israilin ana oyunudur; Bunu görememek için ya kalbinizden ( müslüman kini) yada aklınızdan (şahıslara aklını kiraya verme) sorununuz olması lazım (sözüm size değil hocam)
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,935
Tepkime puanı
2,067
Puanları
113
Konum
Mars
Videonun 5.ci saniyesi ile 10.cu saniyesi arasında diyor ki;

''Selam vermek ne demektir, yani görüşebiliriz.''

Ey mübarek Cübbeli, buradan nasıl böyle bir mana çıkarabiliyorsun hayret.

Selamun Aleykum = Allah'ın selamı üzerinize olsun.

Selam ve dua ile.

Selamın üzerinize olması demek bir temenni değildir.

Kaldı ki müminler ihvandır.
Birine selam veriyorsanız eğer selam verdiğiniz kişinin yani (iletişim kurduğunuz kişinin) güven ,barış ,sağlık ,selamette olacağının güvencesini veriyorsunuz demektir. İslam için barış dinidir derler.

Burada baz alınacak şey erkek yada kadın olmak değildir. Burada baz alınacak şey insan olmaktır. Eğer bir insan ile iletişim sağlayamıyorsanız o kişinin güven ve sağlığının garantisini nasıl vereceksiniz ?

Mümtehine Suresi - 10-11. ayetleri bir inceleyiniz. Ayrıca peygamber eşleri ile perde arkasından konuşulması konusu çok başka bir şey içindir. Nasıl ki kendi aramızda birbirimiz bağırdığımız gibi peygambere bağıramıyor ve sesimizi yükseltemiyorsak eğer peygamber eşleri ile olan iletişimde farklı olur.

Konu üzerine çok şey söylenebilir fakat anlayabilecek kişilerin olması şartı ile bu yüzden her yerde konuşulmaz her yerde tartışma konusu açılmaz.

Selam et
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
benim Türkiye kadar tüm islam ülkeleriyle tüm müslümanlar ile bağım var.. hepsi ile kardeşim.. islamoğlu vb nin sünnet ve İslam geleneği ile problemi ne kadar kötü ise Cübbeli vb müslümanlar arası fırkacılığı da aynı kötülüktedir.
şianın yaptığı fırkacılık ile cübbelinin yaptığı fırkacılık kapışır bence.
Allah içimizden müslüman kinini atsın, kuran ve sünnet üzere kardeş kılsın. Muta, rabıta, hatme, vahdeti vucud, şia, selefilik, ılımlı islam, radikal islam, geleneksel islam vb üzerinden kamplaşma, kan dökülen devlet politalarına zemin hazırlama batının ve israilin ana oyunudur; Bunu görememek için ya kalbinizden ( müslüman kini) yada aklınızdan (şahıslara aklını kiraya verme) sorununuz olması lazım (sözüm size değil hocam)
Doğrudur,!her konuda olduğu gibi!, yukarda bahsettiğin meseleler de! istismara açıktır..!
Allah hepimize iyiyi ve kötüyü ayırt edecek bir marifet,bir Nur versin inşaAllah...
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,164
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
işte sorun da mesela demekle başlıyor
Mesela mevdudi, seyyid kutup, ali şeriati vb ve günümüz temsilcileri demeye başladın mı tartışmalar ateşlenmeye çoktan başlamış olacak zaten

Mesela demeyeceksin! önce bağrına basacaksın, elinden tutacaksın, kardeşlik yapacaksın
Fikrini kırmadan söyle tabi seni tutan yok, cemaatinde dayanışma yap tutan yok
Ama sapık damgası vurup fitne ateşi yakmadan yap

Çünkü fitne ateşi yaktığın an (seninle yakmaya başlayan binler göreceksin bir anda ve bir yandımı artık sönmez) tepene (batı yada taşeronları) terör çökmesi kaçınılmaz olur

sen düşüncelerin ile ehli sünnet (her gurup aynı iddiadadır) tebliğini yaptığını sanırken dünyanın başka yerlerinde müslüman kanı dökülmeye sebeb olduğunun farkında bile olmayacaksın

"Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü'min olarak sabaha erer, akşama kafir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Âdem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil)" (Ebu Davud, Fiten 2, (4259, 4262); Tirmizî, Fiten 33, (2205)
 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,684
Tepkime puanı
372
Puanları
83
Kadının erkeğe / erkeğin kadına selam vermesi, yani namahrem olan (birbirine nikâh düşen) kadın ve erkeğin selamlaşması caiz midir?
Soran : defnesedef
Tarih: 20.06.2006 - 15:25 | Güncelleme: 09.08.2016 - 02:42

Soru Detayı
Bir bayanın veya bir erkeğin, akrabası olması dışında iş arkadaşı, komşusu olduğu taktirde karşı cinse uygun bir ortamda selam vermesi günah mıdır?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Ebu Hanîfe ve arkadaşlarına göre, kadınların ilk olarak erkeklere selam vermesi caiz değildir. Çünkü kadınlar ezan, kamet, açıktan Kur'an-ı Kerîm okuma gibi faaliyetlerden menedilmişlerdir. Yalnız mahrem hısımlar bunun dışındadır. Bunlara onların selam vermesinde bir sakınca bulunmaz. Bu duruma göre, ünsiyet nedeniyle önce bir erkek selam vermişse, kadın bu selamı alabilecektir.
Malikîler selamlaşma konusunda genç kadınla yaşlı arasında ayırım yapmışlardır. Dayandıkları delil, "kötülüğe giden yolu kapama (seddü'z-zerîa)" prensibidir.
Hz. Peygamber (asm)'in mahremi olmayan kimi kadınlara selam verdiğini yada onların selamını aldığını gösteren uygulama örnekleri vardır.
Esma binti Yezîd (r. anha) Allah'ın Rasulünün (asm) bir kadınlar topluluğuna uğradığını ve kendilerine selam verdiğini nakletmiştir. (Ebü Davud, Edeb, 127.) Diğer yandan fetih yılında, bir gün Hz. Peygamber (asm) evde boy abdesti alıyor ve kızı Fatıma (r.anha) da onu örtüyordu. Bu sırada Ebu Talib'in kızı Ümmü Hanî içeri girip selam verince, Nebî (asm) onun kim olduğunu sormuş ve kendisine "merhaba" demiştir. (Buharî, Gusl, 21, Salat, 4, Edeb, 94; Müslim, Hayz, 70, Müsafirin, 82; Tirmizî, İsti'zan, 34: Nesaî. Tahare. 142.)
Bir gün Hz. Peygamber (asm), eşi Aişe (r.anha) ile birlikte bulunurlarken yanlarına Cebrail (a.s) gelmişti. Hz. Peygamber, eşine; "Bu Cebrail (a.s)'dır, sana selam veriyor." buyurunca Hz. Aişe (r.anha), "Ve aleyhi's-selam (ona da selam olsun)" diyerek selamı almıştır. (Buharî, Bed'u'l-Halk, 6, isti'zan, 16, 19; Müslim, Fazailu's-Sahabe, 90, 91; Tirmizî Menakıb, 62, isti'zan, 5.)
Benzer selamlaşma uygulaması kimi sahabe erkek ve kadınları arasında da olmuştur. Yukarıda, Hz. Ömer (ra)'in, Rasülullah (asm) adına biat almak üzere gittiği kadınlar topluluğuna selam verdiğini ve kadınların da onun selamını "merhaba" diyerek aldıkları belirtilmiştir. (A. b. Hanbel, V/85, VI/409.) Diğer yandan Muaz b. Cebel (ö. 18/639) Yemen'e vali olarak gidince, yanına on iki çocuğu olan bir kadının gelerek selam verdiği nakledilmiştir. (A. b. Hanbel, V/239.)
Ashab-ı kiramdan kimileri ise; erkekler kadınlara selam verebilir, fakat kadınlar onlara selam veremez, demişlerdir. Bununla birlikte Abdullah b. Ömer (r.a.)'in bir kadına rastlayınca selam verdiği, Ata b. Ebî Rabah'ın ise (ö. 115/733), "kadınlar genç olursa selam verilmez" dediği nakledilmiştir. (bk. Yusuf el-Kardavî, Fetava, II/274.)
Yukarıdaki deliller dikkatlice incelendiğinde mahrem olmayan kadınlarla selamlaşmanın, ya kadınların topluluk halinde olması veya kadınla ünsiyet bulunması yahut da bir iş veya bir ihtiyaç nedeniyle bir araya gelme gibi durumlarda yapıldığı görülür.
Kimileri kadınlarla selamlaşmayı, onun sesinin erkeklere haram olması yüzünden yasaklama yoluna gitmişlerdir. Ancak zaruret veya ihtiyaç hallerinde ve normal zamanlarda kadının sesinin erkeğe haram olduğunu bildiren doğrudan bir ayet veya hadis yoktur. Nitekim Hz. Peygamber (asm)'in aileleri için Allah Teala,
"Peygamberin hanımlanndan bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin." (Ahzab, 33/53.)
buyurur. Sahabe erkekleri Hz. Aişe (r.anha) veya Hz. Peygamber (asm)'in diğer eşlerine bir şey sorar veya bir şey isterlerse, onlar perde arkasından cevap verirlerdi. Bunun gibi pek çok sahabe hanımı günlük hayatta alma, verme, sorma, cevap alma, selam ve konuşma tarzlarında erkeklere muhatap olmuş, bunlardan hiçbirisi "Sus, senin sesin erkeklere haramdır!.." dememiştir.
Ancak bu konunun da fitne tehlikesi ve İslamî edeple sınırlı olduğunu unutmamak gerekir. Bu yüzden yaşlı veya toplu haldeki kadınlara, ya da amca, dayı eşi yahut bunların kızı gibi aile içinde ünsiyet bulunan hısımlara selam verip almada herhangi bir fitne tehlikesi yoksa da, tek başına bulunan genç kız ve hanımlara selam vermede böyle bir tehlikenin yokluğundan söz edilemez.
Diğer yandan selamlaşma edebiyle ilgili olarak da şunlar söylenebilir. Binitli olan yürüyene, küçük büyüğe, az olan topluluk çok olan topluluğa, yukarıda bulunan aşağıda olana selam verir. Namaz kılana, yemek yemekte olana, tuvalette bulunana ve içki-kumar gibi bir haramı işlemekte olana selam verilmez. (bk. Buharî, İsti'zan, 3-7, 11; Müslim, Edeb, 46, Selam, 1; Ebu Davüd, İsti'zan, 6; Tirmizî, İsti'zan, 14; A. b. Hanbel, III/44, 444, VI/19, 20)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
 

ebumusab

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
252
Tepkime puanı
90
Puanları
28
Hem manen teberrüken hemde lafzın kasdettiğine dair olsun

لاَ يُؤْمِنُ أحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ
Bu hadisi şerifin lafzına dikkat edersek ve kasdedileni kaçırısak doğru olmaz.Sonuç olarak doğru dürüst bir mümin kalmaz
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,923
Puanları
113
Konuyu açan ebu Computer hakkını helal etmeni istirham ederim.

1. Tasavvufa bakışımı olumlu bir bakış açısı olarak defalarca anlattım. Özelde ısmail ağa camiasına saygımı da defalarca dile getirdim. Şu an belli periyotlarla görüştüğüm Hüseyin Avni hocam ( Allah acil şifalar versin covid olmuş. ) Kendisinden öğrencilik yıllarında istifade ettiğim Mehmet Talu hocam Rahmetli Abdulmetin Hocamla onlarca mesaim olmuştur. Hepsine saygım var hayatta olanlar bizzat şahitlik ederler.
Lakin cubbeli ile yakın bir teması hiç olmamıştı.

Kendisini ona nispet eden bir grup haksız yere bir öğretmen arkadaşa iftira ettiler. Fiziki saldırıda bulundular ve en son görev yeri değişikliği oldu. Bu süreçte direk ve dolaylı olarak kendisiyle bir iletişim kurduk. Fakat gelişen olaylar , söylemler ve tavırlar bu şahsın maalesef kendi vaazinda anlattıklarına da uymadığını gösterdi.

Bu sebeple ne söylese bana hikaye geliyor. Bir saltanat kurmuş tepede oturuyor. Sabıkalı tevbekarlardan bir grup olusmuş hiç Müslümana yakışmayacak işler yapıyorlar. Hoca ya anlattıklarını yaşamalı ya da cübbeyi çıkarmalı. Kul hakkı başka bir şeye benzemez. İnsanlar onuruyla yaşar . Cemel ve siffin anlık işler.

İkinci olarak bunların şii selefi vb ithamlari da artik bana iftira ve karalama kampanyasından başka bir şey degil gibi geliyor. Adam onun tayfadan bir çoğundan daha ehli sünnettir ama onlarda tartacak terazi yok. Allah insaf izan nasip etsin. Kendi tayfasına linç ettirmek için önce yaftayı yapistiryor sonra her türlü şiddet mubah oluyor. Mazlumun bedduası ile Allah arasında perde yoktur.

Bakalım ne olacak...
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
işte sorun da mesela demekle başlıyor
Mesela mevdudi, seyyid kutup, ali şeriati vb ve günümüz temsilcileri demeye başladın mı tartışmalar ateşlenmeye çoktan başlamış olacak zaten

Mesela demeyeceksin! önce bağrına basacaksın, elinden tutacaksın, kardeşlik yapacaksın
Fikrini kırmadan söyle tabi seni tutan yok, cemaatinde dayanışma yap tutan yok
Ama sapık damgası vurup fitne ateşi yakmadan yap

Çünkü fitne ateşi yaktığın an (seninle yakmaya başlayan binler göreceksin bir anda ve bir yandımı artık sönmez) tepene (batı yada taşeronları) terör çökmesi kaçınılmaz olur

sen düşüncelerin ile ehli sünnet (her gurup aynı iddiadadır) tebliğini yaptığını sanırken dünyanın başka yerlerinde müslüman kanı dökülmeye sebeb olduğunun farkında bile olmayacaksın

"Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü'min olarak sabaha erer, akşama kafir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Âdem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil)" (Ebu Davud, Fiten 2, (4259, 4262); Tirmizî, Fiten 33, (2205)

saydığın isimleri . heleki. mevdudi ve ali şeriati zındığını söylüuorsan zaten anlaşamayız, ali şeriati zındığını okudunmu..
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,164
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
saydığın isimleri . heleki. mevdudi ve ali şeriati zındığını söylüuorsan zaten anlaşamayız, ali şeriati zındığını okudunmu..
tipik bir şia gibi düşünür günümüz tarikatçılarının çoğu
birincisi; ruhbanlığa inanırlar (şeyh, gavs, Ayetullah vb.) rehberlikten öte kudsiyet atfederler kimi alimlere
(iyi niyet yada bazı islam düsturlarına bina edilmiş olması mühim değil çünkü işin kayışı kopmuş durumda)

ikincisi; tekfire varan fırkacılık:
Ehlisünnet bilhassa imam azam ebu Hanife aksine haricilerin en sevdiği tekfiri bol yapmaları
Müslümanlara yezidin askerleri deyip bazı sahabelere dil bile uzatmaları ile günümüz müslümanlarını tekfir eden tarikatçılar arasında tekfir konusunda fark yoktur

Tarikatçıların internet üzerinden tekfir listeleri yayınlamaları harici
daeşin tekfir listesi yayınlamasından çok mu farklı?!
biri eliyle müslüman kanı dökerken beriki diliyle müslüman ruhlarını yaralayıp parçalıyor.
Sonrada müslümanları nasıl delirttik demeyip, evliyanın eti zehirlidir evliyaya dil uzatan şöyle böyle olur diye de övünürler

mevdudi, Seyit kutup, şeriatiyi size karşı savunacak gücüm yok
Tekfirin Allah katına çoktan çıkmış zaten
Rabbim aranızda hüküm versin
bana ne ben kimim ki
 

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr
tipik bir şia gibi düşünür günümüz tarikatçılarının çoğu
birincisi; ruhbanlığa inanırlar (şeyh, gavs, Ayetullah vb.) rehberlikten öte kudsiyet atfederler kimi alimlere
(iyi niyet yada bazı islam düsturlarına bina edilmiş olması mühim değil çünkü işin kayışı kopmuş durumda)

ikincisi; tekfire varan fırkacılık:
Ehlisünnet bilhassa imam azam ebu Hanife aksine haricilerin en sevdiği tekfiri bol yapmaları
Müslümanlara yezidin askerleri deyip bazı sahabelere dil bile uzatmaları ile günümüz müslümanlarını tekfir eden tarikatçılar arasında tekfir konusunda fark yoktur

Tarikatçıların internet üzerinden tekfir listeleri yayınlamaları harici
daeşin tekfir listesi yayınlamasından çok mu farklı?!
biri eliyle müslüman kanı dökerken beriki diliyle müslüman ruhlarını yaralayıp parçalıyor.
Sonrada müslümanları nasıl delirttik demeyip, evliyanın eti zehirlidir evliyaya dil uzatan şöyle böyle olur diye de övünürler

mevdudi, Seyit kutup, şeriatiyi size karşı savunacak gücüm yok
Tekfirin Allah katına çoktan çıkmış zaten
Rabbim aranızda hüküm versin
bana ne ben kimim ki

Ömer Angut diye bir adam vardı.Onu da ekleseydin bu listeye
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,923
Puanları
113
kabul et etme, Cübbeli hocanın, bu ümmet üzerinde hakkı var, diğer konu ise, genelde şia sapıkları ile selefi takımı sevmez cübbeli hocayı...

Ben iki akimdan da değilim hiç olmadım ama ben de sevmiyorum kendisini. Ümmete ne faydası var pesindekiler biliyordur bana kalsa faydasi kadar zararı da var. Bir tasavvuf adamı ağırlığı yok. İlim adamı vakar yok . Sağa sola çamur atmakla pirim yapmaya çalışıyor. Rahmetli Abdulmetin hocanın tırnağı olamaz..
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,923
Puanları
113
Muallim Hoca(@kebîkec ) bu konuda niye bu kadar sert yazdı onu bilemem elbet,(zaten o mesajınıda silmiş)
lakin bildiğim..!(yıllardır kendisini yazışmalarından tanırım) kesinlikle şia ile İran ile bir bağı veya muhabbeti yoktur..!
"Geçmiş mesajlarında İran propagandası yapıyor" denilen "İstanbul sözleşmesi"adlı konudaki İran'a sözde methiye ettiği mesajı tamamen ironidir...!
Dikkatli okursanız İran propagandası yapana ironi ile cevap veriyor..!
Kimse kimseyi sevmek veya desdeklemek zorunda değil,kimse hatadanda beri değil..!
Erkeğin yaşlı ve grup halindeki kadınlara selam vermesi örneği Resullah Sallallahu aleyhi Vesselem efendimiz döneminde vardır,(Fıkıh konularındada geçer),
yalnız! olan kadına selam vermesi fitne çıkabilir ciheti ile uygun görülmemiştir..!(buda fıkıh kitaplarında geçer)
ha Cübbeli bunu farklı anlatmıştır o ayrı!,ama durum budur...!
Ümmete ne faydası var o tartışılır elbet,lakin her karşı çıkanada sen kesin şiasın,yok selefi vahabisin demek doğru değildir Vesselem...

Hakkı teslim ettiğin için teşekkür ederim. Allah razı olsun. 🌷
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
tipik bir şia gibi düşünür günümüz tarikatçılarının çoğu
birincisi; ruhbanlığa inanırlar (şeyh, gavs, Ayetullah vb.) rehberlikten öte kudsiyet atfederler kimi alimlere
(iyi niyet yada bazı islam düsturlarına bina edilmiş olması mühim değil çünkü işin kayışı kopmuş durumda)

ikincisi; tekfire varan fırkacılık:
Ehlisünnet bilhassa imam azam ebu Hanife aksine haricilerin en sevdiği tekfiri bol yapmaları
Müslümanlara yezidin askerleri deyip bazı sahabelere dil bile uzatmaları ile günümüz müslümanlarını tekfir eden tarikatçılar arasında tekfir konusunda fark yoktur

Tarikatçıların internet üzerinden tekfir listeleri yayınlamaları harici
daeşin tekfir listesi yayınlamasından çok mu farklı?!
biri eliyle müslüman kanı dökerken beriki diliyle müslüman ruhlarını yaralayıp parçalıyor.
Sonrada müslümanları nasıl delirttik demeyip, evliyanın eti zehirlidir evliyaya dil uzatan şöyle böyle olur diye de övünürler

mevdudi, Seyit kutup, şeriatiyi size karşı savunacak gücüm yok
Tekfirin Allah katına çoktan çıkmış zaten
Rabbim aranızda hüküm versin
bana ne ben kimim ki

Muhterem...!
Müslümanlar kardeştir, Kimki bir müslümanı tekfir ederse,onda o haslet yoksa kendi imanı tehlikeye girer!, çok hassas bir terazidir bu kısım..
Lakin...
Allah'ın hükmüne uymayıp,rıza göstermeyen,kendi görüş ve zannını ortaya koyup dinde bölücülük ve tefrika yapana,yani söz,söylem ve icratları ile dini islam dairesinden çıkanlara müslüman nazarı ile bakıp,müslüman olmayanada müslüman demek de kişinin imanını tehlikeye sokar..
"Küfre rıza küfürdür" buyuruyor Resullah Sallallahu aleyhi Vesselem efendimiz..
Kişi istikamet üzerimi,ahkama uygunmu ona bakmak lazım..

Sen bir kesime(Kutup,Şeriati vb.) laf söylemek ne haddime,beni aşar derken,diğer kesime(Tasavvuf ve tarikatlara) itamda bulunup rahatlıkla hüküm verebiliyorsun..!!
Bu terazini ayarlayabilirsen söylediklerin genel manada bir anlam teşkil edebilir..
vesselam..!
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,164
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Muhterem...!
Müslümanlar kardeştir, Kimki bir müslümanı tekfir ederse,onda o haslet yoksa kendi imanı tehlikeye girer!, çok hassas bir terazidir bu kısım..
Lakin...
Allah'ın hükmüne uymayıp,rıza göstermeyen,kendi görüş ve zannını ortaya koyup dinde bölücülük ve tefrika yapana,yani söz,söylem ve icratları ile dini islam dairesinden çıkanlara müslüman nazarı ile bakıp,müslüman olmayanada müslüman demek de kişinin imanını tehlikeye sokar..
"Küfre rıza küfürdür" buyuruyor Resullah Sallallahu aleyhi Vesselem efendimiz..
Kişi istikamet üzerimi,ahkama uygunmu ona bakmak lazım..

Sen bir kesime(Kutup,Şeriati vb.) laf söylemek ne haddime,beni aşar derken,diğer kesime(Tasavvuf ve tarikatlara) itamda bulunup rahatlıkla hüküm verebiliyorsun..!!
Bu terazini ayarlayabilirsen söylediklerin genel manada bir anlam teşkil edebilir..
vesselam..!
bir yere kadar haklısın ama hareket metodu anlamında hata içerir
küfrün tüm gücüyle saldırdığı bir anda bölünmelere yol açacak, güç kaybedecek her türlü ayrışma kötüdür

şiaya ve diğerlerine eleştimi görebilirsin mesajlarımda (sünnete saldırı, fırkacılık vb) .
neden sadece tarikat hakkında hüküm vereyim ki?
Ayrıca hüküm vermiyorum sadece kendi görüşlerimi aksediyorum.

bu dediğin bana karşı haksız bir ithamdır.
Cübbeli ve takipçileri kardeşimdir.
her cenahın güzel yanları da var eksik yanları da var.

şimdi eksik bir bilgi-anlayışla vahdeti vucudu rabıta vb yüzünden tarikatı şirkle itham etmiyorum, bu meseleleri çözebiliyorum, anlayabiliyorum.
şimdi senin dediğin gibi acele etsem bazıları gibi küfürle itham etsem selefiler vs gibi doğru mu yapmış olacağım?
Bu bağlamda haraket edilirse dünya da Müslüman olarak tanımlanabilecek, kafir olarak itham edilmeyecek kaç cemaat kalır ki?!


kader konusu üzerinden kamplaşan sahabelere efendimiz sav bununla emredilmediniz diyerek uyarılmıştır.
ama bugün bu konu üzerinden tekfir kolayca yapılıyor.
sence bununla mı emredildik?

not: gerçekten islama ciddi zararlar veren taşeron sahte örgüt cemaatlere her zaman karşı oldum (fetö, daeş, el kaide vb)
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
bir yere kadar haklısın ama hareket metodu anlamında hata içerir
küfrün tüm gücüyle saldırdığı bir anda bölünmelere yol açacak, güç kaybedecek her türlü ayrışma kötüdür

şiaya ve diğerlerine eleştimi görebilirsin mesajlarımda (sünnete saldırı, fırkacılık vb) .
neden sadece tarikat hakkında hüküm vereyim ki?
Ayrıca hüküm vermiyorum sadece kendi görüşlerimi aksediyorum.

bu dediğin bana karşı haksız bir ithamdır.
Cübbeli ve takipçileri kardeşimdir.
her cenahın güzel yanları da var eksik yanları da var.

şimdi eksik bir bilgi-anlayışla vahdeti vucudu rabıta vb yüzünden tarikatı şirkle itham etmiyorum, bu meseleleri çözebiliyorum, anlayabiliyorum.
şimdi senin dediğin gibi acele etsem bazıları gibi küfürle itham etsem selefiler vs gibi doğru mu yapmış olacağım?
Bu bağlamda haraket edilirse dünya da Müslüman olarak tanımlanabilecek, kafir olarak itham edilmeyecek kaç cemaat kalır ki?!


kader konusu üzerinden kamplaşan sahabelere efendimiz sav bununla emredilmediniz diyerek uyarılmıştır.
ama bugün bu konu üzerinden tekfir kolayca yapılıyor.
sence bununla mı emredildik?

not: gerçekten islama ciddi zararlar veren taşeron sahte örgüt cemaatlere her zaman karşı oldum (fetö, daeş, el kaide vb)
Muhterem,
Size herhangi bir itamda bulunmadım,gözlemlediğim kadarı ile yazılarınıza mukabil bir görüş tesbitinde bulundum,yanlış tesbitim olduysa kusura bakmayınız..!
Öncelikle senin görüşüyün,düşünceyin,benim görüşümün düşüncemin dinde hiçbir hükmü nazarı yok..!
Hüküm, Allah ve Resulü'ne ait..

Din adına yapılan her bölünme İslâm dininde bir ihanettir, bir zulümdür. Din bölücüleri rücû etmedikleri takdirde, çok şiddetli bir azapla kendilerine yazık etmiş olurlar.
Âyet-i kerime’de:
“Aralarında çıkan gruplar birbirleriyle ayrılığa düştüler. Acıklı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin haline!” buyuruluyor. (Zuhruf: 65)
Allah-u Teâlâ’nın beyanı bu.
Din bölücülerinin hareketleri ise Hazret-i Kur’an’a hep ters olur,
Müminun sûresi 52-56. Âyet-i kerime’lerini dikkatlice inceleyin, bunların yalancı olduklarını göreceksiniz:
“Şüphesiz sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. O halde benden korkun.
Amma ne var ki, insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük, her parti kendi tuttuğu yoldan memnundur, yanında bulunan (din veya kitapla) sevinmektedir.
Şimdi sen onları bir süreye kadar kendi sapıklıkları ile başbaşa bırak!
Kendilerine verdiğimiz servet ve oğullar ile, onların iyiliklerine koştuğumuzu mu zannediyorlar? Hayır, onlar işin farkında değiller.” (Müminun: 52-56)
Bu Âyet-i kerime’lere göre demekki, bunların kitapları ayrıymış Hazret-i Kur’an’a uymazlarmış. Bunların dinleri ayrı imiş,, İslâm dinine uymazlarmış İslâm gibi görünürler, fakat İslâm dininin esasına tâbi olmazlarmış. Sen her ne kadar kabul etmesende İslam gibi görünüp islammış gibi olanlar varmış, ve Allah-u Teâlâ onların dalâlet batağında olduklarını da beyan buyuruyor.

Bütün bu ayrılıklar dinlerinin, kitaplarının ayrı olduğundan ileri geliyor. Allah-u Teâlâ’nın kitabına göre değil, kendi dinlerine ve zan kitaplarına göre hüküm veriyorlar. Kitapları ayrı olduğu için bu Âyet-i kerime’ler onların kitaplarında bulunmaz.

Haklarında bunca Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif’leri önlerine serildiği halde,din bölücülerine “Müslümanlardır.” zan gözü ile bakmak, bu Âyet-i kerime’leri inkâr etmek veyahut hafife almak demektir. İman sahibi asla bunu yapamaz.(yapmaz)
Şimdi biz çekilelim aradan. Bölücüleri Hazret-i Allah ve Resul’ü ile başbaşa bırakalım.
Gerçek Hazret-i Allah’a ve O’nun sevgili Peygamber’ine uymakla olur. Onun içindir ki,
Allah-u Teâlâ Şûrâ sûresi 15. Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:

“İşte bundan ötürü sen onları tevhide, birliğe dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma.
Ve de ki: Allah’ın indirdiği kitaba inandım, aranızda adalet yapmakla emrolundum.
Allah bizim de Rabbimiz sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize sizin işledikleriniz size aittir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar. Dönüş de ancak O’nadır.”

Cenab-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:
“Ümmetim benden sonra yetmişüç fırkaya ayrılacak, bir fırka müstesnâ, diğerleri hep ateştedir.
-’Onlar kimlerdir yâ Resulellah?’
Benim ve ashabımın yolunda olanlardır.” (Ebu Dâvud)

Allah hepimizi o yolda bulundursun...
Selâmetle...
 
Son düzenleme:

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,164
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Muhterem,
Size herhangi bir itamda bulunmadım,gözlemlediğim kadarı ile yazılarınıza mukabil bir görüş tesbitinde bulundum,yanlış tesbitim olduysa kusura bakmayınız..!
Öncelikle senin görüşüyün,düşünceyin,benim görüşümün düşüncemin dinde hiçbir hükmü nazarı yok..!
Hüküm, Allah ve Resulü'ne ait..

Din adına yapılan her bölünme İslâm dininde bir ihanettir, bir zulümdür. Din bölücüleri rücû etmedikleri takdirde, çok şiddetli bir azapla kendilerine yazık etmiş olurlar.
Âyet-i kerime’de:
“Aralarında çıkan gruplar birbirleriyle ayrılığa düştüler. Acıklı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin haline!” buyuruluyor. (Zuhruf: 65)
Allah-u Teâlâ’nın beyanı bu.
Din bölücülerinin hareketleri ise Hazret-i Kur’an’a hep ters olur,
Müminun sûresi 52-56. Âyet-i kerime’lerini dikkatlice inceleyin, bunların yalancı olduklarını göreceksiniz:
“Şüphesiz sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. O halde benden korkun.
Amma ne var ki, insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük, her parti kendi tuttuğu yoldan memnundur, yanında bulunan (din veya kitapla) sevinmektedir.
Şimdi sen onları bir süreye kadar kendi sapıklıkları ile başbaşa bırak!
Kendilerine verdiğimiz servet ve oğullar ile, onların iyiliklerine koştuğumuzu mu zannediyorlar? Hayır, onlar işin farkında değiller.” (Müminun: 52-56)
Bu Âyet-i kerime’lere göre demekki, bunların kitapları ayrıymış Hazret-i Kur’an’a uymazlarmış. Bunların dinleri ayrı imiş,, İslâm dinine uymazlarmış İslâm gibi görünürler, fakat İslâm dininin esasına tâbi olmazlarmış. Sen her ne kadar kabul etmesende İslam gibi görünüp islammış gibi olanlar varmış, ve Allah-u Teâlâ onların dalâlet batağında olduklarını da beyan buyuruyor.

Bütün bu ayrılıklar dinlerinin, kitaplarının ayrı olduğundan ileri geliyor. Allah-u Teâlâ’nın kitabına göre değil, kendi dinlerine ve zan kitaplarına göre hüküm veriyorlar. Kitapları ayrı olduğu için bu Âyet-i kerime’ler onların kitaplarında bulunmaz.

Haklarında bunca Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif’leri önlerine serildiği halde,din bölücülerine “Müslümanlardır.” zan gözü ile bakmak, bu Âyet-i kerime’leri inkâr etmek veyahut hafife almak demektir. İman sahibi asla bunu yapamaz.(yapmaz)
Şimdi biz çekilelim aradan. Bölücüleri Hazret-i Allah ve Resul’ü ile başbaşa bırakalım.
Gerçek Hazret-i Allah’a ve O’nun sevgili Peygamber’ine uymakla olur. Onun içindir ki,
Allah-u Teâlâ Şûrâ sûresi 15. Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:

“İşte bundan ötürü sen onları tevhide, birliğe dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma.
Ve de ki: Allah’ın indirdiği kitaba inandım, aranızda adalet yapmakla emrolundum.
Allah bizim de Rabbimiz sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize sizin işledikleriniz size aittir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar. Dönüş de ancak O’nadır.”

Cenab-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:
“Ümmetim benden sonra yetmişüç fırkaya ayrılacak, bir fırka müstesnâ, diğerleri hep ateştedir.
-’Onlar kimlerdir yâ Resulellah?’
Benim ve ashabımın yolunda olanlardır.” (Ebu Dâvud)

Allah hepimizi o yolda bulundursun...
Selâmetle...
Eyvallah hocam
Amin Ecmain
güzel duanız için teşekkür ederim
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
Eyvallah hocam
Amin Ecmain
güzel duanız için teşekkür ederim

Birde istirham ediyorum,her küfre rıza göstermeyene hemen harici,tekfirci yaftasını vurmayalım lütfen, Haricilik,tekfircilik ayrıdır,Dinde bölücük yapana müslüman nazarı ile bakmamak apayrıdır,iki kavramı birbiri ile harmanlayıp aynı kefeye koymak doğru değildir..!
Senin bugün "feto" diyerek ayrı tuttuğun guruhada daha önce aynı mantıkla "hoca efendi tekfir edilemez"deniliyordu,, ne oldu ne geçti aradan,demekki Hak ve batıl birbirinden ayrılmış iki ayrı zümreymiş,er yada geç kimin hak kimin batıl olduğu ortaya çıkacaktır,çıktıda elhamdülillah..!
Faize(bankanın verdiği mevduata) helal diyenler var şuan günümüzde,düşünsene adam din adı altında Allah'ın haram kıldığına helal diyerek fetva veriyor ve milyonlarca kişide sırf cemaati,lideri bunu dedi diye bu hükme uyuyor,sen buna(bunlara) nasıl müslüman nazarı ile bakacaksın..?
Bu bölücülük(dinde bölünme),selefilerdede,şialardada(ki onların ashaba küfür edenleri apayrı),vahabilerdede, tasavvuf ve tarikatlardada vardır...!
Aslolan uygulama,ölçü...!
Ahkama uygunmu,istikamet üzeremi ona bakmak lazım..
Zahirde kalanlar,batını inkar eder hemen,
Çünkü insan tabiatı gereği kendinde olmayanı hemen reddeder..!
İhlas,samimiyet, tevazu,teslimiyet lazım..
Biz önce kendimize bakmalıyız,aceba biz bu ihlas,samimiyet,tevazu ve teslimiyetin neresindeyiz..!
Tarikata girdik!,şeyhe intisap ettik kurtulduk,veya kuranı en iyi biz anlıyoruz seçilmişlerdeniz kurtulduk, peygamber soyundan geliyoruz kurtulduk,oh ne ala,kıl namazı,çek tesbiyi dünya benim olsun,cennetide kimseye vermeyelim,
İstikametmiş,samimiyetmiş önemli değil,istediğin gibi yaşa..!
İşte en büyük eksikliğimiz kendimizi düzeltmeden karşımızdakini düzeltmeye çalışıyoruz..
Yaşamadan,hal ehli olmadan,Kal(laf) ehli olmaya çalışıyoruz..
İşte ondan sonrada böyle birbirimizi yiyip duruyoruz...!!!
Vesselam...!
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,164
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Birde istirham ediyorum,her küfre rıza göstermeyene hemen harici,tekfirci yaftasını vurmayalım lütfen, Haricilik,tekfircilik ayrıdır,Dinde bölücük yapana müslüman nazarı ile bakmamak apayrıdır,iki kavramı birbiri ile harmanlayıp aynı kefeye koymak doğru değildir..!
Senin bugün "feto" diyerek ayrı tuttuğun guruhada daha önce aynı mantıkla "hoca efendi tekfir edilemez"deniliyordu,, ne oldu ne geçti aradan,demekki Hak ve batıl birbirinden ayrılmış iki ayrı zümreymiş,er yada geç kimin hak kimin batıl olduğu ortaya çıkacaktır,çıktıda elhamdülillah..!
Faize(bankanın verdiği mevduata) helal diyenler var şuan günümüzde,düşünsene adam din adı altında Allah'ın haram kıldığına helal diyerek fetva veriyor ve milyonlarca kişide sırf cemaati,lideri bunu dedi diye bu hükme uyuyor,sen buna(bunlara) nasıl müslüman nazarı ile bakacaksın..?
Bu bölücülük(dinde bölünme),selefilerdede,şialardada(ki onların ashaba küfür edenleri apayrı),vahabilerdede, tasavvuf ve tarikatlardada vardır...!
Aslolan uygulama,ölçü...!
Ahkama uygunmu,istikamet üzeremi ona bakmak lazım..
Zahirde kalanlar,batını inkar eder hemen,
Çünkü insan tabiatı gereği kendinde olmayanı hemen reddeder..!
İhlas,samimiyet, tevazu,teslimiyet lazım..
Biz önce kendimize bakmalıyız,aceba biz bu ihlas,samimiyet,tevazu ve teslimiyetin neresindeyiz..!
Tarikata girdik!,şeyhe intisap ettik kurtulduk,veya kuranı en iyi biz anlıyoruz seçilmişlerdeniz kurtulduk, peygamber soyundan geliyoruz kurtulduk,oh ne ala,kıl namazı,çek tesbiyi dünya benim olsun,cennetide kimseye vermeyelim,
İstikametmiş,samimiyetmiş önemli değil,istediğin gibi yaşa..!
İşte en büyük eksikliğimiz kendimizi düzeltmeden karşımızdakini düzeltmeye çalışıyoruz..
Yaşamadan,hal ehli olmadan,Kal(laf) ehli olmaya çalışıyoruz..
İşte ondan sonrada böyle birbirimizi yiyip duruyoruz...!!!
Vesselam...!
hocam endişenizi anlıyorum ama bunlar bizi aşan şeyler
her cemaat kendince tekfire başlarsa ortada islam birliği kalmaz ( zaten yok da)

bu işler beni ve cemaatleri aşıyorsa peki kim yapacak?
bu iş ümmeti kapsayacak mekanizmalar üzerinden işlemeli kanımca
Bu şekilde olursa birleşme ve dışlama sağlıklı işler ancak.
Demem o ki cemaatler üstü alimler birliği ve ümmet imamı ile olmalı.
Nasıl ki kişiler ve cemaatler had cezası uygulayamaz ise, kendi kafasına göre tekfir de yapamazlar (zahir, alenen inkar başka)
ümmetsel mekanizma boşluğundan kaynaklanıyor sorunlar; hal böyle olunca bizim tekfir listemiz ile araplarınki çelişiyor, İran'ın ki daha bir başka oluyor; tekfir listeleri çelişince de elde kalan islam ülkelerinde tefrika, kan ve gözyaşı oluyor.

El hâsılı günümüzde birleşme odaklı olmak zorundayız, ayrışma odaklı olma lüksümüz yok Hocam
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst