Kuran yetersiz mi?Hadise muhtaç mıyız?

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Çelebi kardeşim sen verdiğin videolardan hangi gurubunkine bakıp da namaz kılıyorsun?
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
İmanı sahih olmayan cahiliye arabları vb. için , ibadetleri zaten biliyorlardı deyip, Yahudilerin ibadet örneklerini buraya delil olarak getirilmesi ,düştükleri çukurun derinliğini gösteren en tipik bir örnek değilmi?!!!Yahudilerden kendilerine delil alma kepazeliğine düşenlerin Resulu Ekremin şu hadislerine iman etmemeleri şaşırtıcı gelmedi: "Beni namaz kılarken nasıl gördüyseniz, siz de öyle kılın."

"Haccınızın ibadet şeklini benden alın." Hadislere iman etmeyenlerin resule iman etmedikleri gibi açık bir gerçeği bir kez daha iki kere iki dört derecesinde, çelebilerin sayesinde öğrendik..Bu açıdan kendisine teşekkür ederiz!!!!
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Hadis tedviniyle , hadis yazımı arasındaki farkı birisi herhalde çelebilere anlatmalı!!!Zira kendisi ikisi arasındaki farkı fark etmediğinden , hadis yazımının Buhariyle başladığı gibi garib şeyler yazmaya başladı....Sanal ortamda maalesef herkes bir şeyler yazıyor...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Esasen ben hadis usulu, tarihi ve edebiyatı ile ilgili bi başlık açmayı düşünüyordum, hala düşünüyorum ve düşünücemde sanırım =)
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,086
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Sende E-dip YÜKSEL in kapsama alanında olanlardan mısın.:) Kurana bakıpta kendi kafasındakileri okuyabilen az sayıda insan var dünyada. Ender şahsiyetlerdensiniz. Kutlanmanız gerekir. Allah cc insana irade vermiştir ama bu ikramı kendi iradesini kısıtlamamıştır. Kuranda Rasul aleyhisselama hareket alanı tanımıştır ve bu Kuranı yetersiz kılmaz. 6 veya 9 hadis kitabına ve müelliflerine savaş açmanız kendi ayaklarınıza sıkmak olur. Çünkü hadisleri yazanlar ve toplayanlar ile Kuranı yazan ve toplayanlar üç aşağı beş yukarı aynı insanlardır. Hadisler sahabe zamanında yazılmış ve sonraki dönemde ise tasnif edilerek kitaplar oluşturulmuştur. Kuran ile karıştırılmaması arzulanan bir dönemde hadis yazımı Peygamber a.s tarafından kısıtlanmıştır ama ortadan kaldırılmamıştır. Hadislere gölge düşürmeniz akabinde ayetlerin tartışılacağı bir ikinci adımı doğuracaktır. Cesaretiniz varsa buyrun... Sizde Reşat HALİFE gibi önce Tevbe suresinin son iki ayetini daha sonra 19 sırrına uyduramadığı ayetleri inkar edersiniz. Şimdi sıra size gelmiş gibi. Tercih sizin...
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
İlk hadisçinin (Buhari) ölümü Hicret’ten 256 yıl sonraya geliyor!
Yaklaşık 230 yıl boyunca hiç hadis kitabı yok!
Buhari ise Buhara’da gelme bir Türk veTirmizi’de Türk.
Diğer dört hadisçide Fars’i.
Bu hadisçilerin usta çırak ilişkilerini de unutmayalım!.
Şimdi soruyoruz:

1. Sahabeler neden bir hadis kitabı yazmadı?Hadis Kuran'ın anlaşılmasında gereklilik ise sahabeler bu gerekliliği neden anlamadı?

2. İki Türk dördü Fars hadisçiler olmasa dinimiz yarım mı kalacaktı?

3. Altı hadis imamının da işin UZMANLARI OLDUĞU HALDE hadisleri ayıklayamadığı bir gerçek, şimdi sizler bu hadisleri ayıklayabileceğinizi düşünüyor musunuz?

4. Madem bu hadisler bu kadar önemli peki Şii’lerin hadis kitaplarına neden bakmıyorsunuz?

5. Bilindiği gibi hadisçiler kitaplarına aldıkları hadislerin 99% ‘unu çöpe attıkları hadislerin arasından seçtiklerini söylüyorlar. Sizin de kabul ettiğiniz gibi bu adamların seçemedikleri/ayıklayamadıkları ve hadislerin içinde iğrenç İFTİRALAR OLDUĞU ortada, peki ya önemli olan bazı hadisleri almadıysalar ve yanlışlıkla çöpe attıysalar; DİNİMİZ YARIM MI KALACAK?

6. Allah kitabın da insanın tamamlayacağı bir eksik bırakır mı?

7. Allah dinini bizlere anlatamıyor mu?

8. Kuran harici bir kitaptan hesaba çekilmeyeceksek, hadislerin dindeki konumu önemsiz hale gelmesi gerekmez mi?

9. Kuran’daki (45:6)Allah’ın ayetlerinden başka hadis aramayın ifadesini neden umursamıyorsunuz?

ALLAH'A DİN Mİ ÖĞRETİYORSUNUZ ?
49:16 De ki, "ALLAH'a dininizi mi öğretiyorsunuz? ALLAH göklerde ve yerde olanı bilir. ALLAH her şeyi bilendir."

45:6 Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH'ın ayetleridir. ALLAH'tan ve ayetlerinden başka hangi hadise inanıyorlar?

DİN ADAMLARINA ALLAH İZİN VERMEDİ:
42:21 Yoksa ALLAH'ın izni olmadığı halde onlar için dini kurallar ve yasalar ortaya koyan ortakları mı var? Daha önce belirlenmiş bir karar olmasaydı onların arasında yargı verilirdi. Zalimlere acı bir azap vardır.

**Mezheplerin uydurmalarından uzak durmalıyız..Din için Kuran Yeter.
Karşı çıkarak dinlerini şu veya bu yolla bozan kardeşlerimiz lütfen Kuran'ı anlamak için acele etmeyin.

20:114 Gerçek Yönetici olan ALLAH çok yücedir. Sana vahyi tamamlanmadan önce Kuran'ı (anlamak için) acele etme ve, "Rabbim, bilgimi arttır," de.

Alıntıdır.

Ben bu soruları önemsiyorum ve elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım inş.


1- Tevhid inancının gereği olarak, Allah kelamı ile kul kelamı arasında çok keskin bir sınır vardır kardeşler. İşte ilk dönemde hadislerin yazılmasının yasaklanması tavrı da bu sınırı netleştirmek ve Kuran ile karışması tehlikesine karşı bizzat Peygamber tarafından alınmış bir karardı.

Peygamber bir söz söylüyor ve söylediği bu söz dilden dile dolaşırken anlamları değiştiriliyor ve ilave ve eklemeler yapılıyordu, bunu gören Peygamberimiz bu sebepten bu yasağı getirdiğini görüyoruz. Bu tehlike ortadan kalktıktan sonra da sahabelerin yazdıklarını ve Peygamberin buna izin verdiğini biliyoruz.

Belki bugün kendimize sormamız gereken soru şudur; Peygamberimizin o gün tehlikeli olarak gördüğü bu durum yani Peygamber sözlerinin Kuran ile karışması tehlikesi bugün de hala geçerliliğini koruyup korumadığıdır.

Bugün de maalesef Allah kelamı ile Peygamber de olsa kul kelamını eşitlemeye çalışanların varlığını görüyoruz. Eşitlemeye çalışanlar Peygamberin “karışma tehlikesi” karşısındaki yasaklama tavrına ne açıklama getirirler çok merak ediyorum.

Soruya gelirsek; Peygamber hayatta iken fıkıh kitapları yoktu. Peygamber onlara imanın şartı altıdır, abdestin şartı 12’dir, namaz şöyle kılınır vs şeklinde yazılı olarak bildirmiyordu. “Ben nasıl namaz kılıyorsam, nasıl abdest alıyorsam sizde öyle yapın” şeklinde bizzat uygulamalı olarak gösteriyordu. Bu anlamda yazmaya ihtiyaç kalmıyordu. Burada şöyle bir soru akla gelebilir. Pekala peygamber hayatta iken böyle bir ihtiyaç yoktu fakat 4 Halife döneminde de böyle bir uygulamaya gidilmediğini görüyoruz, bunun sebebi nedir? Oysa isteselerdi bunu yapabilirlerdi.

Bu anlamda İbn-i Sad’ın Tabakat’ında Hz Ömer’den naklettiği şu söz çok manidardır; “Kitap Ehli’nin Mişnası gibi Müslümanların Mişnasıdır bunlar.”
Malum Yahudilerin Tevrat dışında kendi oluşturdukları mişna adlı kitapları vardı ve bu kitabı da dini bir kaynak olarak kabul ediyorlardı. İşte kendi döneminde hadislerin çoğalması karşısındaki Hz Ömer’in bu benzetmesi ve hadisler konusundaki başka tavırları konunun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor bize.

Ta Hz Adem’den beri İslam dininin, yeni yeni şeriatların hep bu şekilde, Kuran’ın ifadesiyle “kitapların yanına kitaplar eklemek suretiyle” tahrif edildiğini görüyoruz. Bu anlamda aynı tehlikenin bizim için de söz konu olabileceğini görmek zorundayız. Bunları konuşmak, gündeme getirmek birilerinin iddia ettiği gibi “art niyetli kimselerin, kasıtlı olarak şüphe tohumları ekmek için ortaya attığı iddialardır” şeklinde değerlendirmek doğru değildir. Evet bunu kendi bozuk akidelerine malzeme yapmak isteyenler vardır ve olacaktır da ama Allah şahidimdir ki bizim gibi meselelere gözünü kapatmak istemeyen, tamamen dini kaygılarla yanlışa düşmeme adına hakikatin peşinde olanların varlığını da lütfen göz ardı etmeyelim.

Velhasıl; 4 Halife döneminde, toplumda yer etmiş, yaygınlık kazanmış ve hiç kimsenin şüphe etmediği “fiili sünnetin” şifahen titiz bir şekilde korunmaya çalışıldığını ve bunun dışında Kuran’ın temel kaynak olarak kabul edildiğini görüyoruz.

Fakat daha sonra siyasi fırkaların ortaya çıkması, topraklarının Müslümanlar tarafından işgal (!) edilmesini hazmedemeyen Müslüman görünen İslam düşmanlarının yani münafıkların türemesi, ırk, dil, mezhep ve bölge tarafgirliğinin tekrar nüksetmesi, idarecilere güzel görünüp şahsi menfaat temin etme düşüncesi gibi sebeplerle uydurma hadislerin çoğalması, hadislerin toplanması, ayıklanması, tasnif edilmesi gerekliliğini ortaya çıkardı. İlk dönem ve 4 halife döneminde bu tür uydurma hadislerin önüne bir şekilde geçilebiliyordu ama İslam topraklarının hızla yayılması ve yukarıda saydığımız hususların eklenmesiyle artık bunun önüne geçilemeyeceği görüldüğünden hadis tedvin dönemi bir gereklilik üzerine başlatıldı. Sahabeler içerisinde hadislerin yazılmasına “Peygamberin yapmadığını biz yapmayız” şeklinde karşı çıkanlar olduysa da bunlar ikna edilmiş ve bu işe el atılmıştır.

Hakkınızı helal edin biraz uzun oldu ama konunun önemine binaen ancak bu kadar özetleyebildim.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir


Ben bu soruları önemsiyorum ve elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım inş.


1- Tevhid inancının gereği olarak, Allah kelamı ile kul kelamı arasında çok keskin bir sınır vardır kardeşler. İşte
ilk dönemde hadislerin yazılmasının yasaklanması tavrı da bu sınırı netleştirmek ve Kuran ile karışması tehlikesine karşı bizzat Peygamber tarafından alınmış bir karardı.

Peygamber bir söz söylüyor ve söylediği bu söz dilden dile dolaşırken anlamları değiştiriliyor ve ilave ve eklemeler yapılıyordu, bunu gören Peygamberimiz bu sebepten bu yasağı getirdiğini görüyoruz. Bu tehlike ortadan kalktıktan sonra da sahabelerin yazdıklarını ve Peygamberin buna izin verdiğini biliyoruz.



kardeşim ilk dönemde yasaklandığına dair bilgiye nasıl ulaştık? Mantık mı yoksa alimlerin sözleriyle mi?

bu konuda farklı ve senin savunduğun kadar tutarlı başka görüş de şöyle; peygamber sav. hadislerin yazıldığını görünce bu yazımı herkesin değil belli kişilerce belli kurallar dahilinde yapılması gerektiğine kanaat getirmiştir. Yani her önüne gelen vahiy katipliği yapmıyor idiyse aynı şekilde her önüne gelen de hadis katipliği yapmamalıydı.

Böyle de bir görüş var. Sen ne düşünürsün?
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Hadislerin şu kadar sene sonra tedvin edilmesini bazıları(ki buna şii geçinen haydar başta dahil..) hadislerin çok sonra yazıldığı yani uydurulduğu gibi '' müşteşrik kokusu'' belli olan bir dil kullanıyorlar..Hadisler resulü ekrem zamanında bazı sahabilere verilen izinle yazıldığını bir ara geçici olarak yasaklandığı daha sonra tekrar izin verildiğini ilgilenenler bilir...İslama direk saldıramayan veya bunu teknik olarak amaca ulaşmaya faydalı bulmayan müşteşrikler, , hadisler güvenilmez diyerek, surda önemli bir gedik açma metodunu seçtiler..>Kesin itikadım varki, Kuranın korunmuşluğu, mantıken , zaruri olarak hadislerinde korunmuşluğu anlamına gelir..Yoksa kimseye faydası olmayacak, sadece lafzen kuranın korunmuşluğu gibi bir manayı haşa Allaha izafe edemyiz..Allah teala hazretleri bundan münezzehtir..Kuranın anlam olarak korunmuşluğunu Allah azze ve celle sünnetin korunmuşluğu üzerinden gerçekleştirmiştir...
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Kesin itikadım varki, Kuranın korunmuşluğu, mantıken , zaruri olarak hadislerinde korunmuşluğu anlamına gelir..Yoksa kimseye faydası olmayacak, sadece lafzen kuranın korunmuşluğu gibi bir manayı haşa Allaha izafe edemyiz..Allah teala hazretleri bundan münezzehtir..Kuranın anlam olarak korunmuşluğunu Allah azze ve celle sünnetin korunmuşluğu üzerinden gerçekleştirmiştir...

Ben de bu itikad üzereyim.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
kardeşim ilk dönemde yasaklandığına dair bilgiye nasıl ulaştık? Mantık mı yoksa alimlerin sözleriyle mi?

bu konuda farklı ve senin savunduğun kadar tutarlı başka görüş de şöyle; peygamber sav. hadislerin yazıldığını görünce bu yazımı herkesin değil belli kişilerce belli kurallar dahilinde yapılması gerektiğine kanaat getirmiştir. Yani her önüne gelen vahiy katipliği yapmıyor idiyse aynı şekilde her önüne gelen de hadis katipliği yapmamalıydı.

Böyle de bir görüş var. Sen ne düşünürsün?

Yasağa rağmen bazı sahabelerin mushafı yazarken kenarına bazı hadislere ve izahatlara yer vermesi daha sonra sorun teşkil etmesi bize bu yasağın dediğin gibi sadece ehli olmayanlara yönelik bir yasak olmadığını gösterir. Sonuçta mushafa bu notları ekleyenler de vahiy katipleriydi. Fakat ne zaman ki vahiy nihayete erdi ve kitap tamamlandı artık bu karışma tehlikesi de ortadan kalkmış oldu ve yasak da kalktı.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
@Ahter kardeşimiz hadislerin de Kuran gibi korunduğuna ve hadislere de Kuran gibi muamele edeceğimize dair açıkça bunu ortaya koyan tek bir ayet getirsin bize.

Sonra başka sorularım da olacak inş.
 
Üst