Kuran yetersiz mi?Hadise muhtaç mıyız?

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Kardeşim red bir de bu sorum var cevap bekleyen. Bu arada bayramın nasıl geçiyor?


Bayram iyi gidiyor hamdolsun. İşler de iyiydi çok şükür. İlk defa kurbanı kendi ellerimle kestim bu da güzel bir gelişmeydi kendi açımdan.

Günümüze kadar gelen nebevi Sünnetin önemli kısmını elbette "fiili mütevatır" dediğimiz yoldan öğrendik. Namaz, kurban, haç vs gibi. Bunun dışında hadisler kanalıyla gelenler de var. Fiili mütevatır sünnet aynı zamanda hadisler yoluyla da gelmiştir. Biz bu hadisleri inkar etmiyoruz zaten.

Müslüman olmaya karar veren biri hiç bir hadise, kitaba bakmasına ihtiyaç duymadan namazın nasıl kılınacağını, orucu nasıl tutacağını, kurbanı nasıl keseceğini çevresindeki Müslümanlara bakarak pekala yerine getirebilir değil mi?
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir




Allah'ın Kuran'da çatısını oluşturduğu, genel konseptini ana hatlarıyla oluşturduğu ve sınırlarını çizdiği, belirlediği hususların Peygamberimiz tarafından açıklaması, detaylandırması benim kabulümdür ve bunlar vahye birebir uygun düşer.
Bunun dışında yeni bir hüküm getiren, bu çerçeveyi aşan, detaylandırmayı ve tafsil etmeyi değil de yeni bir hüküm getiren hususları da kabul etmem mümkün değil.

kırmızılı sözlerinin kurandan dayanağı hangi ayettir kardeşim? Yani Allah peygambere itaati emrederken yukardaki şartları ileri sürmüş müdür? Şu şu şartlar sağlanırsa resûlüme itaat edin şu şu şartlar da sağlanmamışsa itaat etmeyin gibisinden bir kuralı hangi ayete dayanarak getirdin?
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir




Kuran'ın bir ayetini inkar eden kafir olur ama kişilere göre değişkenlik arz eden bir hadisi inkar insanı kafir yapar mı? Her zaman söylüyoruz, bir hadisi inkar Peygamberi veya onun Sünnetini inkar değildir.

Sevgili red kardeşim kabir azabına sen inanmadığını söyledin az evvel. Ama bu konuda bir ayet var birlikte inceleyelim mi:

Allah o adamı, kurmak istedikleri tuzaktan korudu. Kötü azap Firavun'un adamlarını sardı. Onlar, sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün, 'Firavun'un adamlarını azabın en ağırına sokun' denir."
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
kırmızılı sözlerinin kurandan dayanağı hangi ayettir kardeşim? Yani Allah peygambere itaati emrederken yukardaki şartları ileri sürmüş müdür? Şu şu şartlar sağlanırsa resûlüme itaat edin şu şu şartlar da sağlanmamışsa itaat etmeyin gibisinden bir kuralı hangi ayete dayanarak getirdin?

Kuran tafsilat kitabı değildir. Aynı zamanda bir takım şeyleri açık açık söylemez, bunu imtihan vesilesi kılar. Yoksa ümmetin bu parçalanmışlığını başka nasıl izah edebilirdik? Tabi bunun tek gerekçesi bu değil.

Allah Kuran'ın birçok yerinde hükmünde kimseyi ortak kılmadığını belirtiyor. Dini sadece kendisine has kılmamızı istiyor. Hıristiyan ve yahudilerin nasıl yoldan saptıklarını, alimlerini, haham ve rahiplerini nasıl rab (hüküm koyan) edindiklerini uzun uzun anlatıyor. Keza Peygambere görevinin sadece tebliğ etmek olduğunu söylüyor. Kitabın kolaylaştırılmış ve anlaşılır olduğunu ve aklı kullanmayı emrediyor. "Ey Muhammed sen kitap nedir iman nedir bilmezken","seni şaşırmış halde bulmadık mı" şeklindeki sözleriyle de Peygamberin de İslam'ı, imanı Kurandan öğrendiğini açıkça gözler önüne seriyor. "Eğer Muhammed bize karşı ona karşı bir söz katmış olsaydı biz onu kuvvetle yakalardık sonra onun şah damarını koparırdık" diyerek Peygamberin Kuran dışında kendiliğinden bir tasarrufunun olamayacağını anlıyoruz. "Biz hiç bir şeyi kitabın dışında bırakmadık" buyruğuyla da Kuran dışında hiç birşeyin olamayacağını anlıyoruz. Bu hiçbir şeyden kastın da "Kuran'ın ortaya koymadığı" hususları kapsar. Peygamberin görevlerinden birisi olan onu açıklama görevine aykırı bir durum değildir. Zira ona böyle bir görev de zaten tevdi edilmiştir.

Biliyorum ki bu sana cevap olmadı. Sen bire bir açık bir ayet istiyorsun belki ama böyle bir ayet yok. Bütün bunlar ve şu anda aklıma gelmeyen daha nice ayetlerden biz bunu böyle kabul ediyoruz.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Lafons inan ekran karşısında oturmaktan başıma ağrılar girdi az müsaade et de biraz dışarı çıkayım bir çay içeyim. offline'ken kolaydı bu :D
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir


Kuran tafsilat kitabı değildir. Aynı zamanda bir takım şeyleri açık açık söylemez, bunu imtihan vesilesi kılar. Yoksa ümmetin bu parçalanmışlığını başka nasıl izah edebilirdik? Tabi bunun tek gerekçesi bu değil.


güzel kardeşim bu cümleler çok doğru ve yerinde. Lakin aynı cümleleri kabir azabı ve İsa'nın inişi meselesinde de uygulasan olmaz mı?
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,086
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113


Israrla demediğim şeyleri bana izafe ediyorsun. Nerede "Sözü anlamaz, ekleme çıkarma yapmadan duramaz" demişiz?

Dediğimiz "Sözü yanlış anlamış, ekleme çıkarma yapmış" hepsi bu. Sözü yanlış anlayınca anladığını da buna katınca "ekleme, çıkarma" yapmış olmuyor mu?

Sanki ben bunu onlara husumetimden dolayı söylemişim şeklinde lanse ediyorsun. Yapma sevgili abim, seni böyle bilmezdim valla.

Neyse hayır olsun inş. ne diyelim başka.

Peygamber bir söz söylüyor ve söylediği bu söz dilden dile dolaşırken anlamları değiştiriliyor ve ilave ve eklemeler yapılıyordu, bunu gören Peygamberimiz bu sebepten bu yasağı getirdiğini görüyoruz.( 53. mesaj) ................................................................................................................................................................................................................................................................................Aynı şekilde, ibn-i Ömer bir gün berbere gidiyor ve saçlarını kestiriyor, kolları ve göğsü çok kıllı olduğu için onları da tıraş ediyor fakat Peygamberin, vahyi ilgilendiren alanlarda olsun beşeri bütün uygulamaları olsun her yönünü örnek alan ve onu her anlamda taklit eden ibn-i Ömer'in toplumdaki "Peygamberin Sünnetine harfiyen yerine getiren" imajından dolayı, yanlış anlaşılmaları bertaraf etmek için çıkıyor; "Bilesiniz ki bu Peygamberin Sünneti değildir ha ona göre" deme ihtiyacı hissediyor. Neden? Çünkü biliyordu ki Peygamberi taklit konusunda bu kadar titiz olan ve bu konuda nam salmış İbn-i Ömer diğer Müslümanlar için adeta bir model teşkil ediyordu. Bu açıklamayı yapmadığı takdirde "kılların tıraş edilmesi" sünnet olarak algılanabilirdi. (65. Mesaj)
YORUM YOK... Orta yolu bulmak lazım sadece...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
İlk hadisçinin (Buhari) ölümü Hicret’ten 256 yıl sonraya geliyor!
Yaklaşık 230 yıl boyunca hiç hadis kitabı yok!


Arkadaşlar peygamberin yazım yasağı bazılarınca biraz yanlış anlaşılmıştır. Evet peygamber "Kim benden Kur'an dışında bir şey yazarsa onu imha etsin" diyerek bir yasak getirmiştir fakat bu Kur'an ile karışma tehlikesi üzerine söylenmiştir bunun beraberine teşvik olarak "Kim benden duyduğu bir sözü olduğu/işittiği gibi naklederse Allah onun yüzünü ak etsin" demiştir. Ve yine "Kim benim üzerime kasıtlı olarak yalan söylerse cehennemdeki yerini hazırlasın" demiştir. Baktığımızda yasak, teşvik ve tehdit hadislerini görüyoruz bazı sahabiler mesela Ebu zer el Gıfari: kılıcı başıma vursanızda ben Rasulden duyduğum bir hadisi nakledeceğim diyerek teşvik hadisince hareket etmiş, Zübeyir b. Avvam ise tehdit hadisinden çekinerek sorulanlar dışında hiç hadis rivayet etmemiştir. Bunun ötesinde Peygamber, Amr b. As'a bu ağızdan yalan çıkmaz yaz demiştir ve yine Yemenli ebu Şah gelip bu hutbeyi bana yazar mısın demesi üzerine Peygamber yazdırmıştır.

Yazım yasağı konusunda İbn Kuteybe; yazıyı iyi bilmeyenler yüzünden demiştir. Hatip Bağdadi ise; Kur'anla karışma tehlikesi, yasağın kişiden kişiye değişmesi kimine izin kimine yasak verilmesi üzerinde durmuştur.Tarihe bakıldığında hz. Ebubekir ve Ömer'in hadis yazma denemeleri olmuştur hatta hz. Ali'nin yanılmıyorsam 40 hadisten oluşan "Alinin sahifesi" isimli bi sahifesi bulunmaktadır. Dahası Amr b. As'ın 1000 hadisten oluşan sahifesi mevcuttur Ebu Hureyre kendisi için ben hadis yazmazdım fakat o yazardı demiştir. Ve yine Hemmam b. Münebbih'in 140 hadisten oluşan es-Sahifetü's Sahiha isimli eseri hiç bozulmadan yani her hangi bi kitap içine girmeden dağılmadan günümüze kadar sahife olarak gelmiştir ben birebir gördüm =). Yine Semure b. Cundeb peygamberden dinlediği hadisleri oğullarına öğretmek için yazmıştır.

Sahabe rivayetleri tesebbüt (kesin emin olmak) ilkesine dayanır. Nedir o ? iklal (az rivayet), müzakere yapılarak eksiklerin tamamlanması, şahit isteme, yemin ettirme ve rıhle mesela Eyyub el Ensari bildiği bir hadisten emin olmak için 1 aylık bir yolculuk yapmıştır. Veee esas noktaya yaklaşıyoruz sanırım =)

Şimdi hadisler peygamber zamanında yazılmaya başlanmış mı başlanmış ortaya çıkan ürünlere de sahifeler denmiştir şöyle bir şey var ki sahabe birbirlerinin sahifelerini çoğaltmamış her kesin kendine özel yazdıkları mevcut mesela öncesinde yazıp sonrasında cihad veya her hangi bir sebepten dolayı uzağa giden, yine biri Rasulu farklı bir mekanda dinlerken diğeri farklı bir mekanda dinlemesi vs. şunu da söylemek gerekir ki bazı sahabeler kendileri yazmış olsa da kitabete sıcak bakmamışlardır hatta sahifelerinin ehil olmayan kişilerin eline geçmesi düşüncesiyle ölümlerine yakın ya kendilerinin imha etmesi ya da bunu vasiyet ettikleri de vakıadır.

Sonrasında ise sahabelerin vefatı, fırkaların zuhuru ve hadis senetlerinin uzaması neticesinde yavaş yavaş tedvin hareketleri başlamıştır ve bu hareket İbn. Şİhab ez Zühri döneminde yaygınlaşmıştır (124) bunun sonrasında ise Ömer b. Abdulaziz tarafından resmi olarak tedvin başlatılmıştır hicri 75-125 arası. Sonrasında ise tasnif yani konularına göre hadis ayrımları başlamıştır ve dahası üzerine oluşan hadis terminolojisi..

Sewgili Çelebiler çok titizlikle günümüze getirilmeye çalışılan hadislere binlerce belki daha fazla uydurmalar katılsa bile bizi hepsini yok saymaya itmemeli ki bu" isnad" kavramı insanoğlunun bulduğu en güzel şeylerden biridir denilmiştir, ve bu kavram sadece İslam dünyasının bulup uyguladığı bir gerçektir, bazı şarkiyatçıların/oryantalstlerin bunun sonradan olduğunu söylemeleri de aslında isnad oluşumuna duydukları hayranlıktır diye düşünüyorum..
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,086
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Halife Ömer in Ebu Hureyre yi "seni Allah ın düşmanı" diyerek dövdüğünü, Ayşe validemizin "Ebu Hureyr'de çok oldu" dediğini bilmiyormusunuz?
Ayşe Validemiz Hz. Alinin de karşısında idi. Hz. Ömer Nev-i şahsına münhasır bir şahsiyettir. En başarılı döneminde Halid Bin Velidi görevden alan Farklı kıraat eden sahabeyi yakasından tutup Peygambere götüren odur ama biz Hz. Ömer değiliz... O yüzden Ebu Hureyreyi şiiler sevmiyor diye bende sevmeyecek değilim...
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Arkadaşlar peygamberin yazım yasağı bazılarınca biraz yanlış anlaşılmıştır. Evet peygamber "Kim benden Kur'an dışında bir şey yazarsa onu imha etsin" diyerek bir yasak getirmiştir fakat bu Kur'an ile karışma tehlikesi üzerine söylenmiştir bunun beraberine teşvik olarak "Kim benden duyduğu bir sözü olduğu/işittiği gibi naklederse Allah onun yüzünü ak etsin" demiştir. Ve yine "Kim benim üzerime kasıtlı olarak yalan söylerse cehennemdeki yerini hazırlasın" demiştir. Baktığımızda yasak, teşvik ve tehdit hadislerini görüyoruz bazı sahabiler mesela Ebu zer el Gıfari: kılıcı başıma vursanızda ben Rasulden duyduğum bir hadisi nakledeceğim diyerek teşvik hadisince hareket etmiş, Zübeyir b. Avvam ise tehdit hadisinden çekinerek sorulanlar dışında hiç hadis rivayet etmemiştir. Bunun ötesinde Peygamber, Amr b. As'a bu ağızdan yalan çıkmaz yaz demiştir ve yine Yemenli ebu Şah gelip bu hutbeyi bana yazar mısın demesi üzerine Peygamber yazdırmıştır.

Yazım yasağı konusunda İbn Kuteybe; yazıyı iyi bilmeyenler yüzünden demiştir. Hatip Bağdadi ise; Kur'anla karışma tehlikesi, yasağın kişiden kişiye değişmesi kimine izin kimine yasak verilmesi üzerinde durmuştur.Tarihe bakıldığında hz. Ebubekir ve Ömer'in hadis yazma denemeleri olmuştur hatta hz. Ali'nin yanılmıyorsam 40 hadisten oluşan "Alinin sahifesi" isimli bi sahifesi bulunmaktadır. Dahası Amr b. As'ın 1000 hadisten oluşan sahifesi mevcuttur Ebu Hureyre kendisi için ben hadis yazmazdım fakat o yazardı demiştir. Ve yine Hemmam b. Münebbih'in 140 hadisten oluşan es-Sahifetü's Sahiha isimli eseri hiç bozulmadan yani her hangi bi kitap içine girmeden dağılmadan günümüze kadar sahife olarak gelmiştir ben birebir gördüm =). Yine Semure b. Cundeb peygamberden dinlediği hadisleri oğullarına öğretmek için yazmıştır.

Sahabe rivayetleri tesebbüt (kesin emin olmak) ilkesine dayanır. Nedir o ? iklal (az rivayet), müzakere yapılarak eksiklerin tamamlanması, şahit isteme, yemin ettirme ve rıhle mesela Eyyub el Ensari bildiği bir hadisten emin olmak için 1 aylık bir yolculuk yapmıştır. Veee esas noktaya yaklaşıyoruz sanırım =)

Şimdi hadisler peygamber zamanında yazılmaya başlanmış mı başlanmış ortaya çıkan ürünlere de sahifeler denmiştir şöyle bir şey var ki sahabe birbirlerinin sahifelerini çoğaltmamış her kesin kendine özel yazdıkları mevcut mesela öncesinde yazıp sonrasında cihad veya her hangi bir sebepten dolayı uzağa giden, yine biri Rasulu farklı bir mekanda dinlerken diğeri farklı bir mekanda dinlemesi vs. şunu da söylemek gerekir ki bazı sahabeler kendileri yazmış olsa da kitabete sıcak bakmamışlardır hatta sahifelerinin ehil olmayan kişilerin eline geçmesi düşüncesiyle ölümlerine yakın ya kendilerinin imha etmesi ya da bunu vasiyet ettikleri de vakıadır.

Sonrasında ise sahabelerin vefatı, fırkaların zuhuru ve hadis senetlerinin uzaması neticesinde yavaş yavaş tedvin hareketleri başlamıştır ve bu hareket İbn. Şİhab ez Zühri döneminde yaygınlaşmıştır (124) bunun sonrasında ise Ömer b. Abdulaziz tarafından resmi olarak tedvin başlatılmıştır hicri 75-125 arası. Sonrasında ise tasnif yani konularına göre hadis ayrımları başlamıştır ve dahası üzerine oluşan hadis terminolojisi..

Sewgili Çelebiler çok titizlikle günümüze getirilmeye çalışılan hadislere binlerce belki daha fazla uydurmalar katılsa bile bizi hepsini yok saymaya itmemeli ki bu" isnad" kavramı insanoğlunun bulduğu en güzel şeylerden biridir denilmiştir, ve bu kavram sadece İslam dünyasının bulup uyguladığı bir gerçektir, bazı şarkiyatçıların/oryantalstlerin bunun sonradan olduğunu söylemeleri de aslında isnad oluşumuna duydukları hayranlıktır diye düşünüyorum..

Hadisleri Kuran ile karışmasın diye değilde Allah kitabından başka kitap edinme endişesi ile, Peygamberimizin hadis yazılmasını yasaklamasını ve Ondan sonraki halifelerinde yasaklayıp buldukları hadisleri yaktırıp yok etmelerini ne yapacağız? Herşeyden önce kendi sözünden başka sözleri kabul etmeye Allah ın ayegtlerini nasıl anlayacağız.Bunları yok sayabilir miyiz?
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
kanıt ne kadar önemli......


[video=youtube_share;ObFwqN-Tz70]http://youtu.be/ObFwqN-Tz70[/video]
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Çelebiler peygamberin Kuranı beyan yani tefsir etme görevinin olmadığını, sadece olduğu gibi tebliğ etme görevinin blunduğunu daha önceki mesajında ifade etmişti, bzde cevabını verdik..Şimdi kendisine şunu sormak istiyorum./en-Nisâ; 23-4 ayetlerinde kendileriyle evlenilmesi haram olan kadınlar zikredilmiş ve sonunda da, “Bunların dışındakiler size helal kılındı” buyurulmuştur. acaba bu dışındakiler kelimesi ne demek..? Peygamberin dahi tefsir etme yetkisi yoksa, bu işin içinden nasıl çıkılacak?Çelebiler bize bir yol göstersin?
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Hadisleri Kuran ile karışmasın diye değilde Allah kitabından başka kitap edinme endişesi ile, Peygamberimizin hadis yazılmasını yasaklamasını ve Ondan sonraki halifelerinde yasaklayıp buldukları hadisleri yaktırıp yok etmelerini ne yapacağız? Herşeyden önce kendi sözünden başka sözleri kabul etmeye Allah ın ayegtlerini nasıl anlayacağız.Bunları yok sayabilir miyiz?

Kötü emsal olmaz diye bi söz vardır ewet durum üzerinden olumsuzlukların oluşması üzerine faydalı olanın yok edilmemesi Kur'an perspektifinden değerlendirilmesi, verdiğiniz örnekler aslında yozlaşan zihniyete verilmiş tepkidir vaya başka bi şey bugüne baktığımızda benzer örnekleri görülebilir fakat bu durumlar her zamanda olmuş ve olacaktırda. Allah'ın sözü üzerine söylemi (niz) kişilerin zihniyetlerince paralel olduğu açıktır yoksa ki bizler Kur'an'ın bazı noktalarını anlamamız için bakacağımız ilk kaynak elbette hadisler olmalıdır.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Kötü emsal olmaz diye bi söz vardır ewet durum üzerinden olumsuzlukların oluşması üzerine faydalı olanın yok edilmemesi Kur'an perspektifinden değerlendirilmesi, verdiğiniz örnekler aslında yozlaşan zihniyete verilmiş tepkidir vaya başka bi şey bugüne baktığımızda benzer örnekleri görülebilir fakat bu durumlar her zamanda olmuş ve olacaktırda. Allah'ın sözü üzerine söylemi (niz) kişilerin zihniyetlerince paralel olduğu açıktır yoksa ki bizler Kur'an'ın bazı noktalarını anlamamız için bakacağımız ilk kaynak elbette hadisler olmalıdır.

Kuranı anlamak için yararlanacağımız kaynak yine Kuran olmalıdır..Doğruluğundan emin olamayacağınız bir kaynaktan dininizi oluşturmak istemezsiniz değil mi?

Bizler doğrulugundan ve Allah tan geldiğine emin olmadığımız bilgi ile dinimizi oluşturur isek diğer batıl dinlerden bir farkımız kalır mı?
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Ayşe Validemiz Hz. Alinin de karşısında idi. Hz. Ömer Nev-i şahsına münhasır bir şahsiyettir. En başarılı döneminde Halid Bin Velidi görevden alan Farklı kıraat eden sahabeyiakasından tutup Peygaìmbere götüren odur ama biz Hz. Ömer değiliz... O yüzden Ebu Hureyreyi şiiler sevmiyor diye bende sevmeyecek değilim...

Sevip sevmeme meselesi değil.Öyle bile olsa şiiler hz.ömeri de sevmiyor.şiilerle de alakası yok niye şiilerden bahsettiniz anlayamadım.Bu örnek sahabelerin de yalan söyleyebileceği ile alakalıydı.
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
Selamün aleyküm
Hadis ilmi ile ilgili toptan kabul ve toptan red akli ve nakli izahat isteyen bir durumdur. Şöyleki bütün hadislerin Resulün(asm) ağzından çıktığını söylemek Resule iftira ve Hadis yoktur demek Resule(asm) zulümdür.
Zira öyle hadisler vardır ki bu hadisler Resulün söyleyebileceği türden değildir. Sayfa ve cilt sayısını hatırlamadığım bir hadis paylaşmak isterim tirmizi den;
"Allah cehennemi yaratığından cehennem ateşi öyle yakıcıydıki Allah( haşa) cehennem ateşinin alevini azaltmak için ayağıyla onun üzerine bastı."

Yukardaki hadis incelenirse Allah ın cisim olduğu gerçeği görülür. İkinci bir hususta Allah ın yarattığının sonucunu bilmediği görülür. Çünkü cehennem ateşini yaratmıştır ama onun nasıl olacağını bilememiştir(haşa). Bu durum tevrattaki tekvin bölümünün ademin kovulması babına benzer. (Haşa) Allah cennetin içinde gezinirken Hz Adem ve Hz Havva nın yanlış bir iş yaptığını görür.Bu Hz Ademin ve Hz Hvva nın kovulmasına kadar gider.

Yukarıdaki hikayede de aynen nakledilen hadis gibi Allah(haşa) insana benzetilmiştir. İkinci hususta nakledilen hadis gibi Allah (haşa) ademin durumundan haberdar değildir ve bu durumu tesadüfen görür. Dikkat edilirse bu hadis yukarıda geçen tevrattaki hikaye gibi şirk doludur. Peki hadis ilmini red etmek mi gerekir?
Hayır.
Çünkü Resulullah (asm) ın öyle hikmetli ve öyle öğüt veren nasihatleri vardır ki bu hadisler yolumuzu aydınlatan birer nurdur.
Örnek olarak şu verilebilir;
"Acemin Araptan, Arabın Acemden üstünlüğü yoktur, üstünlük ancak takva iledir."
şimdi bu hadisi rededen bir zihniyet ne kadar doğru bir yol üzeredir. Dünya tarihine bakılırsa çoğu zulmün bu ırk ve soy yüzünden çıktığı aşikardır. Bunu red edebilen bir zihniyet ya ırkçıdır yada faşist. Hadis ilmini toptan red eder isek bu ve bunun gibi birçok hadisi de red etmiş ve Allah Resulünün değerini insanların gözünde küçültmüş oluruz.
vesselam...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Kuranı anlamak için yararlanacağımız kaynak yine Kuran olmalıdır..Doğruluğundan emin olamayacağınız bir kaynaktan dininizi oluşturmak istemezsiniz değil mi?

Bizler doğrulugundan ve Allah tan geldiğine emin olmadığımız bilgi ile dinimizi oluşturur isek diğer batıl dinlerden bir farkımız kalır mı?

Durumun müsbet veya menfi taraflarının ele alınması dikkatten uzak birebir kabul veya red edeceğimizi göstermez, Kur'anı düşünerek okuyan her insan hadisler ile bağlantıyı doğru değerlendirir bi maraza varsa o kendini zaten gösterir. Esasen hadis literatüründe hadisler Ku'an'a arz edilmez bu tartışılır tabi. Kur'an öncelikle kendi kendini tefsir eder buna paralel Peygamber de bazen kıraat esnasında bazen ayet inzal olduğunda veya hutbe irad ettiğinde yeri geldikçe ihtiyaca binaen açıklamalar yapmıştır, bazen sahabeler kendisine sorular sorar bazen de kendisi sahabelere sorular sorarak bütünlüğü sağlamıştır. Mesela Enam 82. ayette geçen zulum ifadesini şirk olarak açıklamıştır, ve dahası mücmel, müphem, müşkil, mutlak gibi ifadeleri de açıklamıştır.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Durumun müsbet veya menfi taraflarının ele alınması dikkatten uzak birebir kabul veya red edeceğimizi göstermez, Kur'anı düşünerek okuyan her insan hadisler ile bağlantıyı doğru değerlendirir bi maraza varsa o kendini zaten gösterir.

Zina cezasının hükmü verenler ya da zinanın cezasının recm olduğuna inananlar hiç mi Kuran'a bakmamış?Maraza kendini gösterecekse bu insanlar Neden Allah'ın ayetlerine aykırı inanış içindeler?


Esasen hadis literatüründe hadisler Ku'an'a arz edilmez bu tartışılır tabi. Kur'an öncelikle kendi kendini tefsir eder buna paralel Peygamber de bazen kıraat esnasında bazen ayet inzal olduğunda veya hutbe irad ettiğinde yeri geldikçe ihtiyaca binaen açıklamalar yapmıştır, bazen sahabeler kendisine sorular sorar bazen de kendisi sahabelere sorular sorarak bütünlüğü sağlamıştır. Mesela Enam 82. ayette geçen zulum ifadesini şirk olarak açıklamıştır, ve dahası mücmel, müphem, müşkil, mutlak gibi ifadeleri de açıklamıştır.

Bunlar bize dinimizi hadislere göre düzenleyip Kuran ın hükümlerine aykırı davranma hakkı vermez değil mi?
 
Üst