[FONT=goudy_old_stylebold]"Allah yanında Îsâ'nın durumu, aynen Âdem'in durumu gibidir. Allah Âdem'i topraktan yaratıp 'Ol!' dedi, o da derhal oluverdi. Hakikat, Rabbinin tarafından gelir. Bunda hiçbir tereddüdün olmasın. Artık sana bu ilim geldikten sonra, kim seninle Îsâ hakkında tartışmaya girerse de ki: [/FONT][FONT=goudy_old_stylebold]"Haydi gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, hanımlarımızı ve hanımlarınızı ve bizzat kendimizi ve kendinizi çağırıp,[/FONT][FONT=goudy_old_stylebold] sonra da gönülden Allah'a yalvaralım da bu konuda[/FONT][FONT=goudy_old_stylebold] kim yalancı ise Allah'ın lâ'netinin onların üzerine inmesini dileyelim.[/FONT][FONT=goudy_old_stylebold]" İşte sözün doğrusu budur. Yoksa Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Allah hiç şüphesiz azîzdir, hakîmdir (mutlak galip, tam hüküm ve hikmet sahibidir)." (Âl-i İmrân 3/59-62)[/FONT]
Ey Muhammed sana, İsa hakkında bilgi gelip onun, Allanın kulu olduğu bildirildikten sonra kim seninle onun hakkında tartışmaya girişirse ona de ki: "Gelin çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, bizzat kendimizi ve kendinizi çağıralım da hep birlikte dualarımızı kabul etmesi için Allaha yalvaralım ve yalancıları Allanın lanetiyle lanetleyelim."
Hz. İsa ile ilgili bu âyetlerin, Hristiyan olan Necranlılann, Resulullaha gelen ve Hz. İsa hakkında onunla tartışmak isteyen heyeti hakkında nazil olduk*ları rivayet edilmiştir.
Necranlılar Resulullaha gelip onunla isa hakkında tartışarak, o zamanın âdetinden olan "Lanetieşme"yi teklif ettiler. İşte bunun üziren bu âyetler nazil oldu.
Huzeyfe el-Yeman diyor ki: "Necranın reislerinden, Âkıb ve Seyyid un*vanı verilen kişiler Resulullaha geldiler. Onunla mübahele yapmak istediler. Fa*kat bunlardan biri diğer arkadaşına "Bunu yapma, Allaha yemin olsun ki eğer o gerçekten Peygamber ise ve biz de onunla mübahele edersek bundan sonra ne biz kurtuluruz ne de soyumuz." dedi. Bunun üzerine o iki kişi Resuiullaha dedi*ler ki: "Biz sana istediğini vereceğiz sen bizimle birlikte güvenilen bir kişi gön*der. Bizimle güvenilmeyen bir kişi gönderme." Bunun üzerine Resulullah: "Ben sizinle beraber, gerçekten güvenilir olan bir kişi göndereceğim." dedi. Sahabiler bu şerefe nail olmaya hazırlandılar. Resulullah buyurdu ki "Kalk ey Ebu Ubey-de b. el-Cerrah." Ebu Ubeyde ayağa kalkınca: "İşte ümmetin emin kişisi budür." buyurdu[135]
Sa´d b. Ebi Vakkas diyor ki:
"Bu âyet-i kerime nazil olunca, Resulullah Aliyi, Fatimayı, Hasan ve Hü-seyini çağırdı ve dedi ki: "Ey Allahım, işte benim ehlim bunlardır." [136]
Bu hususta Abdullah b. Abbas diyor ki: Şayet Resulullahı mübahaleye çağıran insanlar mübahaleye çıkmış olsalardı, geri döndüklerinde ne ailelerini ne de malların bulabilirlerdi.
MÜBAHALE: Bu işe "Lanetleşme" derler ve bunu şöyle yaparlardı. Her iki taraf, kadınları ve çocuklarıyla birlikte bir yerde toplanıp kendi inanç ve id*dialarının doğruluğunu savunur ve sonunda "Allahm laneti yalancının üzerine olsun." derlerdi.
İşte Necranlılar bu âdete uyarak Resuluilaha da bu şekilde mü-bahale yapmayı teklif etmişlerdi. Fakat bunun sonucundan korkarak kendi tek*liflerinden vaz geçmişlerdir.
---
Ayetin tefsiri bu şekilde, buradan ne anlarsınız?